ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Serbest Forum (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=151)
-   -   Bozuk Simit Paraları İle Cenneti Satın Almak! (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=890084)

Prof. Dr. Sinsi 10-10-2012 08:48 PM

Bozuk Simit Paraları İle Cenneti Satın Almak!
 
Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak!

Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için

sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar

çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı.

Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler

bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını

topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da

arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.

Öğretmeni, onun bu halini fark etti:

- Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?

Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:

- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.

- Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?

- Ahmet arkadaşımız var ya…

- Evet, ne olmuş Ahmet'e?

- Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler

koymuyor. - Eee?

- Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür.

Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona

verseniz?

Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu.

Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali

hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi

değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve

düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardim etmek

istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.

Nurhan Öğretmen:

- Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz

pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?

- Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş

bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.

- Nerede çalışıyorsun?

- Simit satıyorum.

Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi

şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare

bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla

biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.

Nurhan Öğretmen, Ali'ye dondu:

- Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.

- Çok zengin bir işadamı…

- Niçin?

- İnsanlara daha çok yardım etmek için…

- Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu

pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen

acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmaz mı?

- Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.

— Neden olmaz?

— Üç sebepten dolayı olmaz.

Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni

insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok

simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit

satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp

güvercinlere veriyor.

İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı

öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam.

Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak

istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.

Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu:

- Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.

- Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için,

ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını

veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu

olduğuna göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin

olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha

karlı bir yatırım olur mu?

Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken

Ali'yi evine yolladı.

Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak

için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde

kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline

aldı.

Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en

kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar

onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti

satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile

sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.

Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif

edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak

yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı.

Kendine geldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan

ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak,

Bozuk Simit paraları ile

cenneti satın almak' diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin

hayretler

içinde, 'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan Nurhan öğretmen,

bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti

Hikayeyi beğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddi durumunuz iyi

değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına

bırakın.

Bir okul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan bir çocuğa ayakkabı

alın.

Maddi ihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin.

Yeter ki boş durmayın!

Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.