ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Şiir Cenneti (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=315)
-   -   Yılmaz Odabaşi Şiirleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=888032)

Prof. Dr. Sinsi 10-09-2012 07:24 PM

Yılmaz Odabaşi Şiirleri
 


YENİK SERÇE

Yaban ve asi,

Dağlara dağılan taylar gibi.

Ve yangın gençliğinin alazında

Işıltılı bıçaklar gibi.

Adana’da yollara dizilmiş garlarda,

Çığlık çığlığa peronlarda

Çocuklar gibiydi gözleri.

Adı Nevin,

Şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin...

O, kanadı kırık bir kuştu,

Beyaza vurulmuştu;

Kimseler görmnedi bir başka renk sevdiğini.

Kimseler…

Görmedi kimseler kirlendiğini.

Adı Nevin,

Hüzün kokar ve korkardı geceleyin...

“Kendini martılarla bir tutma” derdim;

"Senin kanatların yok düşersin,

Yorulursun,

Beni koyup koyup gitme ne olursun.."

O, kanadı kırık bir kuştu,

Gülümserken vurulmuştu.

Kimseler görmedi uçtuğunu.

Kimseler..

Görmedi kimseler öpüştüğünü.

Adı Nevin,

Özlem tüter ve çağlardı geceleyin.

“Işığın” diyordu; "kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum"

Karanlık kördü ve acımasız..

"Ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı;

Kanatlarımı kanatmaktan geliyorum... "

O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı.

Sonra da çift çıkardık; kar yağardı,

Biz dinlemez, çıkardık!

O kentte bütün sokaklar

Biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı,

İnsanlar dar yapılmıştı,

Çıkardık!

Kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına

Ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda..

Avurtlarına çarpan kar taneleri,

Gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi..

Erirdi.

Biz yan yana, yana yana..

Yana yana!

O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı,

Ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı...

Gitti...

Kanatları yüreğimdeydi.

Kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi.

Yitirdim o aşkın kimliğini;

H ü k ü m s ü z d ü r...

Adı Nevin,

İhaneti tutuşturduk bir sabahleyin!

Yılmaz ODABAŞI

Prof. Dr. Sinsi 10-09-2012 07:24 PM

Yılmaz Odabaşi Şiirleri
 


Kendine Benim İçin Gül Ver

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin

ellerinden tut!

Çok ağrımış kendinin, siyah

ve ayaz kendinin.

Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...

Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,

teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş;

dağlar için, sular için bana bir gül ver.

Bir gül ver söküldüğüm günler için

-ve önce kendinin ellerinden tut.-

Kendimin ellerinden tutunca,

içimden nehirler gibi akmak geliyor;

yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.

Geberesiye içip salaş meyhanelerde,

buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor…

Tutunca kendimin ellerinden,

pusulasız gemilerde yatmak;

yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda

sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor…

Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden,

ömrümün içinden akmak geliyor...

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin

ellerinden tut;

sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin

ellerinden...

Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,

günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;

dağlar için, sular için bana bir gül ver.

Avuttuğum düşler için bana bir gül.

Bir

gül

pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...

(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;

sen kendinin ellerinden tut

ve kendine benim için bir gül ver.)

Kendine

bir

gül(ü) ver

Prof. Dr. Sinsi 10-09-2012 07:24 PM

Yılmaz Odabaşi Şiirleri
 
Ask Tek kisiliktir

tek kisilik kalabaliktir ask.

ask tek kisiliktir; ikinci bir kisiye bilet yoktur.

kendinin yayasidir askta ikinci kisi,

kendinin mayasi; herkes sevgisini sever...

ask nedir incil'e göre? nedir tevrat'a, zebur'a, kurân'a göre?

bu kitaplardaki asklar küfürler neyin rengine göre?

insandir, insan aslolan, insana göre

bir bedeni o kiyisizliga birakma saati geldiginde gitmek bir yalnizliktir.

bütün gitmeler bir yalnizliktir kalmaya göre...

sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler agir ve kirli tortusunu birakirken ömrümüze; günler, düslerimize, özlemlerimize...uzakligin sakaginda kaç namlu kimbilir yakin olmasin diye?

sonra biz buradan uçurumlara teslim olan gençligimizle!

en rezili belki parayla insan arasindaki yalnizliktir; hiçbir inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir ask, hiçbir kitap bu yalnizligin kurallarini bozamiyor

bu da bir yalnizliktir...

'yalnizlik bir yagmura benzer'

yagmurdan önce biz, bütün çilginliklari bir bir bölüstük, bir bir Türküleri, telasli kosuslari, bir bir silahlari, tabulari, ayriliklari; çogaltip yalnizligimizi feodal tekkelerde ellerimizin üstünde bir el bile yokken bölüstük vuruslari.

sonra bir geceydi ve yalnizdik; çogalttik sususlari...

yagmura yakalandigimiz geceye çarptik; geceye olmadi.

ama biz paramparçaydik!

ve hayat gaspetti o magrur duruslari...

hâlâ daglarin üstünde, zambaklarin içinde iste su hayat; destan ve yalniz hayat!

yalnizliga halay halay ellerim;

kirilasi kirilasi ellerim!

benim ellerim, yuh ellerim, sair ellerim...

kalemimi silahiyla koruyan, kalemi de silahi da yalniz ellerim;

'yalnizlik bir yagmura benzer'

yagmurda sirilsiklam ellerim...

daha birileri biryerlerde yaralardan söz ediyor; sonra binlerce ses o bir sesin üstüne, belki de yüzbinlerce...

ama kime anlatilir ki yara, orada yara olarak yalniz.

yarayi anlatan, anlatirken; yara ise orada yara olarak yalniz!

destan ve yalnizdir hayat kirilasi ellerim!

herkes kendine göre bir yalnizliktir!

Iyi ki dogmadiniz hiç dogmayanlar ya da dogmasi olasilik kalanlar, dogarken biz de spermdeki olasilik kadardik; o olasilikla dogmak veya dogmamak üzere yalnizdik.

simdi de yasamak ve ölmek hâlâ bir olasiliktir.

hep mengenede, kaderde en çok da yasamak bir olasiliktir.

sevismek ey, yasamak bir olasiliktir!

yalnizligi sevisirken eksiltiyor, eskitiyor ve eskiyoruz...

sevistigim gece emzirdigim gecedir,

özümü katarim ona;

geceyi kanatirim gece beni kanatir.

gece insanligimiz

insanligimiz ise yalnizliktir...

giderek insanlasiyor, uygarlasiyor ve insansizlasiyoruz...

'görgü taniklarinin ifadelerine göre'

günlerin daginik yüzü ter ve keder içinde;

zanlilari her sabah o resmi geçitlerde...

iste hayatlarimiz intiharlarin ve cesaretlerin sustugu yerde;

hayatlarimiz diger hayatlarin da cesetleriyle...

hayatlarimizda kimselerin bilmedigi yalnizliklar;

ama kimseler bilse de bilmese de yalnizlik var ey bütün yalnizliklar!

Yilmaz Odabasi

Prof. Dr. Sinsi 10-09-2012 07:24 PM

Yılmaz Odabaşi Şiirleri
 
Bir Liseli Silüeti

Hayat hattında acemi tayfalardık.

Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle;

aşktan ikmale kaldık...

Bak her sabah bağıran yeni sabaha,

artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,

tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş;

heybetli dağlar arasında

göğümde yıldız yitmiş...

Sen

hâlâ

anılarımın

en

beyaz

yanısın.

Sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın

yarısısın...

Sen, sağanakla gelen sabahlarda çok eski…

Çok eski bir şarkının adısın.

Daha adamlar şehirlere otomobillerle,

geceler anılarla birlikte gelir.

Silûetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir

ve efkârım bir yaralı ayrılıktan beslenir.

Kimse bilmez,

yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi?

Olsun,

yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi!

Çünkü sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın

yarısısın...

Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski…

Çok eski bir şarkının adısın.

Yılmaz Odabaşı


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.