![]() |
Hatay'da Türkçe Ezan
1932?de Türkiye?de Arapça ezan yasağı uygulanırken, o tarihlerde sınırlarımız dahilinde bulunmayan ve Fransız mandası altında yaşayan Hatay?da (Antakya) durum nasıldı? Nüfusunun önemli bir kısmı Arap olan ve ?küçük bir Osmanlı? diyebileceğimiz Hatay?da Fransızlar ezana karışmamışlardı. Hatay uzmanı Mehmet Tekin?in verdiği bilgilere göre manda döneminde ezan Arapça okunmaya devam etmiş ve Türkiye?deki yasak Hatay?da uygulanmamıştı.
Fakat 1939?a yapılan halk oylamasıyla Türkiye?ye önce iltihak eden, sonra da Türkiye tarafından ilhak olunan Hatay?da ilk yapılan işlerden birisi, Arapça okunmakta olan ezanı Türkçeye çevirmek olmuştu. Bu tabii halk arasında hem büyük bir hayal kırıklığına, hem de büyük bir tepkiye yol açmış, 1938?deki halk oylamasından önce Türkiye?den Şeyh Efendileri tutup Hatay?a götüren ve propaganda yaptıran Türkiye Cumhuriyeti?nin ilk işinin, Fransızların bile dokunmaya gerek görmediği ezanın Türkçeye çevrilmesi olması, Müslüman Hataylılar için en hafifinden onurlarını yaralayıcı bir girişim olmuştu. Aldatılmış olduklarını düşünenler bile vardı. Protestolara aynen Türkiye?deki gibi cezalarla karşılık verildi. Dayaklar, hapis cezaları, para cezaları bu yeni ilimizin sınırlarına Cumhuriyet?le beraber girmiş oldu. Böylece Hataylılar, Türkiye Cumhuriyeti?ne girip gireceklerine pişman edildiler. Fransızların bile yapmadığı zulmü Türkiye?nin yapması karşısında diyecek söz bulamadılar. Prof. Dr Emin Işık o günlere dair hatıralarını şöyle anlatmıştır. Alıntı: Hatay Türkiye?ye sonradan ilhak edildiği için, laik devrimin yoğun baskısı o dönemde (yani 1939?a kadar) Hatay?da yaşanmamıştır. Ama ilhaktan sonra sanki Hatay Türk değilmişçesine özel bir baskı altına alınmıştır. Babam şöyle bakardı, köyde fötr şapkalı birisi varsa ezanı bana okuturdu. Köyde kimse yoksa babam kendisi o güzel sesiyle ezanı okurdu. Yani ezan Türkçe okunuyorsa bütün köylü anlardı ki köyde bir devlet adamı var. Arapça okunuyorsa biz bizeyiz demekti. Bir gün müfettişler caminin penceresinin kenarında bir Amme cüzü buldular. Müfettiş ?Sizin köyün imamı yasak harflerden Kur?an öğretiyor? diyerek imamımıza dava açtı. Başta muhtar olmak üzere bütün köylüler ?Vallahi hoca Kur?an okutmuyor? diye yalvardıysa da müfettişi ikna edememişlerdi. Müfettiş suç delili olarak da caminin kenarında bulduğu Amme cüzünü göstermişti. 1946?dan 1950?ye kadar 4 sene, her iki üç ayda bir Hoca efendi, kazaya gider, mahkeme karşısına çıkardı. Şahit yokluğundan mahkeme, şahitlerin bulunması için ertelenirdi. Hakimde korkusundan bir türlü davayı beraatle sonuçlandırmaz, açık tutardı. 1950?de umumi bir af çıktı da dava kendiliğinden düştü. Mustafa ARMAĞAN ?Türkçe Ezan ve Menderes? kitabından alıntıdır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.