ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Güneydoğu Anadolu Bölgesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=78287)

Şengül Şirin 05-21-2009 12:17 PM

Güneydoğu Anadolu Bölgesi
 
1 Eklenti(ler)
Güneydoğu Anadolu Bölgesi

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271324738

En küçük coğrafi bölge olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi yer şekilleri ve Buna bağlı olarak yerleşme ve ekonomik özellikler açısından iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar, Orta Fırat Bölümü ve Dicle Bölümü’dür. Bölgeyi bölümlere ayıran sınır Karacadağ volkan konisinden geçer.


Yer şekilleri
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271324488
Yer şekilleri sade olan bölgede yükseltisi fazla olmayan ova ve platolar geniş yer kaplar.

Dağlar :
Bölgenin kuzey kesiminde Toros dağ sırasının güney yamaçları uzanır. Burada asıl Toroslar ile onun önünde ikinci bir kıvrımlı dağ kuşağı uzanır. Bölgenin ortasında 1938 m yükseltiye sahip sönmüş Karacadağ Volkanı yer alır. Bölgenin batısında ise Gaziantep Platosu üzerinde yükselen Kartal Dağları önemli yükseklik oluşturur.

Ovalar :
Karadağ’ın batısında Altınbaşak (Harran), Ceylanpınar ve Birecik ovaları yer alır. Dicle nehri ve kollarının toplandığı Diyarbakır Havzası’nda fazla geniş olmayan ancak çok verimli bir ovaya geçilir.

Platolar :
Karacadağ’ın batısındaki Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman platoları Fırat ve kolları tarafından derin bir şekilde yarılmıştır. Karacadağ’ın doğusu ise daha engebeli bir yapı gösterir. Bu bölümün güneyinde Mardin-Midyat Eşiği yer alır.

Akarsular ve Göller

Akarsular

Bölgenin iki önemli akarsuyundan biri olan Fırat, kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nden alır. Bölgede ise Toroslar’dan gelen Kahta ve Karadağ’dan gelen küçük akarsularla beslenir. Güneydoğu Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarından birçok kol halinde çıkan Dicle Nehri ise bölgenin diğer önemli akarsuyudur. Her iki akarsu da Basra Körfezi’ne sularını boşaltır.

Göller

Bölgede doğal oluşumlu göl yoktur. Ancak Fırat ve Dicle üzerinde kurulmuş baraj gölleri bulunmaktadır. Bölgenin ve ülkenin en büyük baraj gölü olan Atatürk Barajı bu bölge sınırları içindedir.

İklim

Denizden uzak olduğu için sıcaklık bakımından karasal iklim özellikleri görülür. Kışlar oldukça soğuk olup, en çok yağış bu mevsimde düşer. Yaz mevsimi ise enlemin, karasallığın ve güneyden esen çöl rüzgarlarının etkisiyle çok sıcak ve kurak geçer. Buharlaşma şiddeti çok fazla odluğundan yaz mevsiminin en kurak geçtiği bölgedir. Ayrıca batıdaki Gaziantep Yöresi’nde belirgin olarak Akdeniz ikliminin ektileri görülür.

Doğal Bitki Örtüsü

Bölgenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. İç Anadolu bozkırlarına göre çok fakirdir. Bölgede antropojen bozkırlar da geniş yer kaplamaktadır. Ormanların en az alan kapladığı bölge olan Güneydoğu Anadolu’da mevcut ormanların büyük bölümü de tahrip edilmiştir. Toros Dağları eteklerinde görülebilen ormanlar ise kuraklık nedeniyle çok zayıftır. Dicle Nehri boylarında yer yer kavak ve söğüt toplulukları görülür.

Nüfus ve Yerleşme

Nüfusu en az olan bölgemizdir. Ancak doğum oranının yüksek, yüzölçümünün küçük olması nüfus yoğunluğunun fazla olmasına neden olmuştur. Orta Fırat Bölümü ve özellikle Gaziantep Yöresi yoğun nüfuslanmıştır. Yağışın azaldığı düzlüklerde nüfus azalır. Bölgede ekonomik gelişmenin yavaş olması, terör olayları gibi nedenlerden dolayı göç veren bir bölgedir. Ayrıca mevsimlik işçi göçleri de olmaktadır.

İller

Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt, Şanlıurfa

Ekonomik Özellikler

Tarım

Tarım halkın temel geçim kaynağıdır. Tarım arazisi geniş olmasına karşın kuraklık nedeniyle tarımın en önemli sorunu sulamadır. Tarım topraklarının çok parçalı, tarım işletmelerinin küçük işletmeler şeklinde olması tarımsal verimi düşürmektedir. Tarım alanlarının üçte biri nadasa alınmaktadır. G.A.P. (Güneydoğu Anadolu Projesi) ile birlikte sulu tarım alanları genişlemekte, nadas arazisi azalmakta, tarım ürünü çeşitliliği artmaktadır.

Tarım Ürünleri

Buğday :
Bölgedeki tarım alanlarının yarısından fazlasında buğday ekilir. En fazla ekim alanına sahip Şanlıurfa’yı Diyarbakır izler.

Arpa :
Bölgede yetiştirilen diğer önemli tahıl olan arpa, en fazla Şanlıurfa, Siirt ve Adıyaman’da yetiştirilir.

Pamuk :
Bölgede en fazla ekilen endüstri bitkileri arasında yer alan pamuk, halen sulanmakta olan Akçakale ve Gaziantep’te yetiştirilir.

Kırmız Mercimek :
Kuraklığa dayanıklı bir baklagildir. Türkiye üretiminin tamamına yakınını bu bölge sağlar. En çok Şanlıurfa ve Gaziantep’te yetiştirilir.

Susam :
Az bir alanda ekimi yapılmaktadır. Ancak üretimi bölge için önem taşır.

Çeltik :
Siverek’te yetiştirilmektedir.

Antep Fıstığı :
Bölgenin karakteristik ürünüdür. Üretimin % 90’ı bu bölgede gerçekleşir.

Üzüm :
Özellikle Gaziantep çevresinde bağcılık gelişmiştir. Üretilen üzüm yaş olarak tüketilmesinin yanı sıra pekmez, pestil ya da içki yapımında kullanılır.

Zeytin :
Akdeniz ikliminin etkileri görülen Gaziantep yöresinde Kilis ve Islahiye çevresinde yetiştirilir.

Tütün :
Sulama ile birlikte ekim alanları genişlemektedir. Üretimde Adıyaman ve Batman önde gelir.

Sebze :
Sulanabilen alanlarda domates, biber, patlıcan gibi çeşitli sebzeler yetiştirilmektedir.

Meyve :
Bölgenin karpuz üretiminde ayrı bir yeri vardır. Özellikle Diyarbakır çevresinde ağırlığı 20 kg’ı aşan karpuz yetiştirilmektedir.

Hayvancılık

Bölgede hayvancılık önemli bir ekonomik faaliyettir. Bölgenin doğal özellikleri ve gelenekleri hayvancılığın gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bitki örtüsünün bozkır olması nedeniyle küçükbaş hayvancılık yaygındır. Bölgede en çok koyun yetiştirilir. Koyundan sonra en fazla yetiştirilen kıl keçisidir ve Toros Dağları eteklerinde otlatılır. Ayrıca Toros Dağları’nda arıcılık yapılmaktadır.

Ormancılık

Kuraklık nedeniyle ormanların en az bulunduğu bölgedir. Toroslar’ın eteklerinde bulunan ormanlar da çok zayıftır. Bu nedenle bölgede ormancılık gelişmemiştir.

Madenler ve Enerji Kaynakları

Madenler :
Bölge maden bakımından zengin değildir. Gaziantep, Islahiye ve Kilis’te krom ve bakır yatakları bulunur. Kilis-Gölbaşı’nda fosfat çıkartılır. Ayrıca Toros Dağları’nda krom ve çinko yatakları vardır.

Enerji Kaynakları :
Petrolün çıkarıldığı tek bölgedir. Diyarbakır Havzası’nda Raman, Garzan, Şelmon yatakları ile Adıyaman’da Yanarsu Havzası’nda çıkartılır. Türkiye’nin petrol boru hatları bu bölge topraklarından geçer. Ayrıca Cizre’de önemli bir enerji kaynağı olan linyit çıkarılır.

Enerji Üretim Tesisleri :
Bölge enerji üretiminde giderek önem kazanmaktadır. G.A.P. kapsamında 22 hidroelektrik santral kurulması planlanmıştır. Önemli barajları Atatürk, Kralkızı ve Deve Geçidi’dir.

Endüstri

Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :

Besin :
Diyarbakır, Şanlıurfa

İçki :
Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır

Pamuklu Dokuma :
Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır

Battaniye, Kilim, Halı :
Siirt, Gaziantep

Petrol Rafinerisi :
Batman

Ulaşım

Bölgede önemli dağ sıralarının olmaması ulaşımı kolaylaştırmıştır. Ancak Güneydoğu Toroslar, İç ve Doğu Anadolu ile olan ulaşıma engel olmaktadır. Irak ve Suriye’ye bağlanan önemli yollar da bölgeden geçmektedir. Bölgede iki ana demiryolu hattı vardır. Bunlardan biri Kurtalan-Diyabakır-Gaziantep üzerinden Doğu ve İç Anadolu ile bağlantıyı sağlar. Diğeri Adana-Gaziantep üzerinden geçerek Nusaybin’e ulaşır. Güneydoğu Anadolu’daki demiryolu hattında çoğunlukla tarımsal ürün ve maden taşınır.

Turizm

Doğal güzellikleri ve tarihi zenginliğine karşın bölge turizm açısından yeterince gelişememiştir. Adıyaman’daki Nemrut Dağı’nda bulunan Komagene krallığına ait mezarlar ve çeşitli anıtlar adeta açık hava müzesi durumundadır. Şanlıurfa’daki Balıklı Göl halk tarafından kutsal sayılmakta, dinsel turizm için potansiyel oluşturmaktadır. Diyarbakır’da bulunan Orta Çağ’a ait surlar, kuleler bölgedeki diğer turistik zenginliklerdir. Ayrıca Gaziantep Yöresi’ndeki Karkamış ve Roma dönemine ait kalıntılar çok fazla turist çekmektedir.

Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri

Bölgenin Türkiye ekonomisine katkısı çok azdır. Doğu Anadolu Bölgesi’nden sonra geri kalmış ikinci bölgemizdir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.Petrol Antep Fıstığı Baklagiller Üzüm Pamuk Hayvancılık

Şengül Şirin 04-15-2010 12:50 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi
 
Güney-Doğu Anadolu Bölgesi


Batıda Akdeniz , Kuzeyde ve Doğuda Doğu Anadolu, güneyde ise Suriye ile komşu olan Güney-Doğu Anadolu Bölgesi, Güney-doğu Toroslar'ın güneyinde yer alır.Bölgenin kuzeyinde Güneydoğu Torosları uzanır. Karacadağ, Mazo Dağı ve Mardin Eşiği diğer dağlarıdır.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Altınbaşak, Suruç, Viranşehir ve Ceylanpınar önemli ovalardır. En önemli akarsuları Fırat ve Dicle'dir.

Türkiye'de yağışın en az düştüğü İçanadolu'dan biraz daha fazla yağış alır.ancak buna rağmen kuraklık daha fazla yaşanır. Bunun nedeni buharlaşmanın fazla olmasıdır.Bölgede yağış batıdan doğuya ve güneyden kuzeye doğru artar. Bu artışın nedeni yükseltidir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin büyük bir bölümünde bitki örtüsü olarak bozkırlar hakımdir.

Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir. Nüfusun yoğun olduğu yerler Antep Yöresi, Torosların güney etekleri ve akarsu boylarıdır.

Ekili-dikili alan sıralamasında Türkiye genelinde 4. sırada yer alan Güneydoğu Anadolu bölgesinde tarımın en büyük sorunu sulama ve kuraklıktır. GAP'la birlikte sulama sorunu çözülmüş gibi görünsede bilincsizce yapılan aşırı sulama sebebiyle tarım arazilerinden elde edılen verim düşüktür.Yapılan çalışmalar ve alınan önlemler sonucunda bölgeden elde edilen tarımsal ürün miktarının zamanla artması beklenmektedir.Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tarımı en çok yapılan ürünler ; Antepfıstığı, üzüm, pamuk, karpuz, kırmızı mercimek, buğday, arpa, susam ve nohuttur.

Yer altı kaynakları içinde en önemlisi petroldür. Türkiye Petrolünün tamamına yakını bu bölgeden çıkarılır. Doğalgaz, linyit ve fosfat diğer yer altı kaynaklarıdır.
En yüksek yaz sıcaklıklarına bu bölgede rastlanır. Bunda güneyden gelen sıcak hava akımları etkilidir.En az ormanlık alana sahiptir (% 3).Türkiye'de petrolun büyük bölümü ve Fosfat'ın çoğu bu bölgedan sağlanır.En fazla kırmızı mercimek, antep fıstığı ve susam bu bölgeden elde edilir.Buharlaşmanın fazla olmasından dolayı Türkiyenin en kurak bölgesidir.Bitkiler en fazla suya bu bölgede ihtiyaç duyarlar.En az bulutlu günler bu bölgede görülür.Bölgede doğal göl yoktur.Yıllık sıcaklık ortalaması 14 -16°C,En sıcak ay ortalaması 30 - 32°C,En soğuk ay ortalaması ise 3-5°C dir.

Şengül Şirin 04-15-2010 12:53 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/Adıyaman
 
1 Eklenti(ler)
DÜNYANIN 8.HARİKASI NEMRUT...ADIYAMAN

Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan bir kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular elde edilmiştir. Adıyaman, dünyanın 8. harikası olarak anılan Nemrut Dağı eserleri, Kommagene uygarlığının kalıntıları, dünyanın 4. büyük barajı olan Atatürk Barajı,Çamgazi barajı, kış kampı organizasyonu, dünya birinciliğine sahip halk oyunları ile öne çıkan bir kenttir.

Adıyaman yöresinde Hititliler, Asurlular, Hurriler, Frigler, Persler, Makedonlar, Kommageneliler, Romalılar ve Bizanslılar yaşamıştır. Şehri 8. yüzyılda Emevi komutanlarından Masur İbni Caneve kurmuştur. Daha sonra Abbasiler, Eyyübiler, Selçuklular, Memlüklular ve Osmanlı egemenliğine girmiştir.1923 yılında Malatya iline bağlı ilçe olan Adıyaman 1954 yılında il olmuştur.

Adıyaman'ın Kuzey kesimi torosların uzantısı olan Malatya dağları ile çevrilidir. Çelikhan, Gerger ve Tut ilçelerinin arazilerinin çoğu dağlıktır. İlin belli başlı dağları; Güneye inildikçe ova nitelikli araziler başlar. Şanlıurfa ve Diyarbakır ile il sınırı oluşturan Fırat Nehri ilin can damarıdır. Gölbaşı, İnekli, Azaplı Abdulharap Gölleri Adıyaman'ın doğal gölleridir. Atatürk Barajının yapılması ile meydana gelen Atatürk Barajı gölü, Adıyaman için adeta deniz niteliğindedir.

Adıyaman karasal bir iklime sahip olduğundan yazları sıcak ve kurak, kışları yağışlı ve soğuk geçmektedir.


GEZİLECEK YERLER ;


Nemrut Dağı

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271324488


Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut, Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir.

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biridir. Nemrut Dağındaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.

Anıtlar

Karakuş Tümülüsü (Kadınlar Anıt Mezarı) Milli Parkın güneybatısında Adıyaman-Kahta girişinde bulunan, Kommagene Kralı II. Mithridates tarafından annesi İsas adına yaptırılan anıt mezar, sütun üzerindeki kartaldan dolayı Karakuş Tümülüsü olarak anılmaktadır. Doğu, batı ve güney yönlerde dörder sütun varken günümüze doğuda iki, batıda ve güneyde birer sütun kalmıştır. Doğu sütun üstünde aslan ve kartal heykel kalıntıları, batıdaki sütunun üstünde tokalaşma steli, yerde aslan heykel parçası vardır. Nemrut Dağı giriş noktası olarak belirlenen Karakuş Tümülüsü, Milli Park içersindedir.

Sofraz Tümülüsü İl merkezine 45 km., Besni ilçesine 15 km. uzaklıkta, Üçgöz (Sofraz) köyündedir. 15 m. Yüksekliğinde olan mezarın üzeri kırma taş ve molozla örtülüdür.

Sesönk (Dikilitaş) Besni ilçesinin 33 km. güneydoğusunda, Kızıldağ üzerinde Kommagene Kralı II. Mithridates tarafından inşa edilen anıt mezar, her biri yaklaşık 10 metre yükseklikte üç çift sütunla çevrelenmiştir. Sütunları üzerinde kadın, erkek ve aslan kabartmaları bulunmaktadır.

Karadağ Tümülüsü Adıyaman'a 5 km. mesafede, Karadağ eteğindedir, 2 bölümden oluşan bir kaya mezarı vardır.

Beştepeler Adıyaman'a 25 km. mesafedeki Ilıcak Köyü sınırları içindedir. Yığma taşlardan yapılmış 6 adet tümülüs mezar bulunmaktadır. Mezarların, Kommagene Kraliyet ailesine ait soylu kişiler için yapıldığı tahmin edilmektedir.

Malpınarı Kaya Yazıtı Adıyaman'a yaklaşık 35 km. uzaklıkta Malpınar mezrasında doğal kaya üzerine oyulmuş Hiyeroglif bir kitabe ve kayalara yapılmış yerleşim birimleri Geç Hitit dönemine aittir.

Köprüler


Cendere Köprüsü Adıyaman'a 55 km. uzaklıkta ve Karakuş tümülüsünün kuzeydoğusundadır. Kahta çayının en çok daraldığı kesimde iki ana kaya üzerinde 92 iri kesme taştan yapılan bir büyük kemer ve doğu tarafındaki küçük bir tali kemerden oluşur.

Köprü, depreme karşı korunacak şekilde, sütunlara köprüye esneklik payı verilerek inşa edilmiştir. Köprünün hemen alt tarafında bulunan Kommageneliler'in Antiochos Theos döneminde inşa ettiği 5 kemerli diğer bir köprü, Romalılar tarafından yıkılmıştır.

Göksu - Kızılin Köprüsü Gümüşkaya köyü ile Ağcin köyü arasında Göksu çayının daraldığı bir noktada kaya zemin üzerinde kurulan köprü Roma dönemine aittir. Orta kemerin dışında genel olarak sağlam durumdadır.

Altınlı Köprü Köprünün büyük bir kemeri ve kademeli olarak küçülen üç kemeri daha vardır. Köprü taşları harç kullanılmadan sıkıştırma (Cendere) stiliyle yapılmıştır.

Kaya Mezarı ve Mağaralar

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271325201



Haydaran Kaya Mezarları Adıyaman'ın 17 km. kuzeyinde Taşgedik Köyü sınırları içinde yer alır. Kaya mezarlar ve Güneş Tanrısı Hellias ile Kral Antiochos'un tokalaşma kabartmaları vardır.

Turuş Kaya Mezarları Adıyaman il merkezine 40 km. uzaklıkta ve Adıyaman-Şanlıurfa karayolunun 1 km. batısında yer alan Turuş Kaya Mezarları Roma Dönemine aittir. Mezarlar zeminden aşağıya doğru ana kaya oyularak yapıldığından mezarların girişine aşağıya doğru inen 10-13 basamaktan sonra ulaşılır. Bazılarının duvar ve kapı girişlerinde çeşitli figürlerde kabartmalar bulunmaktadır.

Dolmenler Dikilitaşın kuzeyindeki kayalık alanlarda, Aşağı hozişi köyü yakınlarında dolmen tipi mezarlar bulunmaktadır. Sala benzeyen iki büyük kayanın birbirine çatılması ile yapılan bu mezarların Taş Devri insanlarından kaldığı tahmin edilmektedir.

Zey Adıyaman'a 7 km. mesafede, Zey Köyü yakınında, erken dönem Hıristiyanların yaşadığı yerleşim birimleri bulunmaktadır. Köyde ayrıca Şeyh Abdurrahman Erzincani'ye ait bir türbe ve cami yer alır.

Göksu Mağaraları Göksu ırmağı boyunca yer alan 40 - 50 m. yükseklikteki sarp kayalıklar üzerinde doğal mağaralar bulunmaktadır. Besni tarafında Kızılin ve Sarıkaya Köyleri ile Adıyaman tarafında Gümüş Kaya ve Mal Pınarı civarında yoğunlaşmıştır.

Palanlı Mağarası Adıyaman'ın 10 km. kuzeyinde Adıyaman - Çelikhan - Malatya karayolunun üzerinde Palanlı köyünde yer almaktadır. M.Ö. 40.000 yıllarında kullanılmış doğal bir mağaradır. Duvarında bulunan ve halen fark edilen geyik figürü yalın kontur çizgilerle oluşturulmuştur. Mağaranın yer aldığı derin vadi ise ender bulunur bir doğa parçasıdır.

Kitap Mağarası Kayaların oyulmasıyla oluşturulmuş (demir Kale 1) adıyla anılan, ikişer katlı erken dönem Hıristiyanların yaşadığı yerleşim birimleri bulunmaktadır. Mağaralara İndere köyü (Zey) içinden yaya olarak gidilmektedir.

Gümüşkaya (Palaş) Mağaraları Adıyaman ilinin 40 km. güneybatısında Göksu nehri kenarında aynı adla anılan köyün batısında kayalardan oyma tünel şeklinde birbirleri ile bağlantılı çok sayıda mağaralar yer almaktadır. Tarihte konut olarak kullanılan bu mağaraların M.Ö. 150 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir.

Camiler ve Kiliseler

Ulu Cami, Çarşı Cami, Kab Cami, Musalla Cami, St. Paul Kilisesi en önemlileridir.

Adıyaman Camileri

Nemrut (Kahta)

Adıyaman'ın 103 km doğusundadır. Tümülüs ana kaya üzerine kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuştur. Tümülüsün doğu, batı ve kuzeyinde ana kaya düzleştirilerek teraslar düzenlenmiş, doğu ve batı teraslarda tanrı heykel ve kabartmaları yapılmıştır.

Arsemia (Kahta)

Adıyaman'a 63 km uzaklıkta olup, Kahta çayının doğusundadır. Güneyindeki tören yolunda Mitras'ın kabartma steli, ayin platformu üzerinde Antiochos-Heracles tokalaşma steli ve bunun önünde döneminin Anadolu'da bilinen en büyük kitabesi vardır.

İçmeceler

Çelikhan İçmesi Çelikhan İlçesi'nin 23 km. kuzeydoğusundadır. İçmerenin suyu mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, hastalıklarıyla böbrek taşı ve şişmanlıkta kullanılması büyük ölçüde faydalıdır.

Besni İçmesi Besni İlçesinin 6 km. kuzeydoğusundadır. Bu içmenin suyu böbrek taşlarına, kronik kabızlık, bağırsak ve mide iltihaplarında faydalıdır.

Kotur İçmesi Adıyaman'a 25 km. uzaklıkta ve kuzeybatısındadır. Akçalı köyüne 5 km. mesafede şifalı bir soğuk su içmesidir. Bu su bazı mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.

Milli Parklar


Nemrut Dağı Milli Parkı

Atatürk Barajı ve GAP

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 9 ilde (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak) uygulanmakta olan çok sektörlü entegre bir bölgesel kalkınma projesidir. Başlangıçta su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı olarak tasarlanan proje, 1989 yılında GAP Mastır Planının hazırlanması ile çok sektörlü ve entegre bir bölgesel kalkınma projesine dönüştürülmüştür. Projenin en önemli ayağı olan Atatürk Barajı Türkiye'nin en büyük, dünyanın 8. büyük barajıdır. Adıyaman ve Şanlıurfa il sınırları içerisinde yer alan Atatürk barajı ile yıllarca kurak olan bu topraklara adeta can gelmiş, bölgenin ekonomisi hızla gelişmiştir.

Diğer taraftan, yöre halkı tarafından "deniz" olarak nitelendirilen Baraj Gölü, bölge turizmine büyük ölçüde çeşitlilik sağlamıştır. Göl üzerinde balıkçılık ve su sporları yapılmaktadır.

Arsameia Ören Yeri (Nymphaios Arsameia'sı): Kral I. Antiochos kitabelerinde söz edildiğine göre, Arsameia İ.Ö. 2. Yüzyılın başlarında Kommagene'lerin atası Arsemez tarafından Kahta çayının doğusunda Eski Kahta kalesinin karşısında kurulmuş Krallığın yazlık başkenti ve idare merkezidir.

Güneydeki tören yolunda Mitras'ın kabartma steli, ayin platformu üzerinde Antiochos-Herakles tokalaşma steli ve bunun önünde Anadolu'nun bilinen en büyük Grekçe yazıtı, yazıtın bulunduğu yerden başlayan 158 m. derine inen bir tünel ile yazıtın batısında benzer bir kaya dehlizi bulunmaktadır. Tepe üzerindeki platformda Mithridathes Callinichos'un mezar tapınağı ve sarayı yer almaktadır. Arsameia ören yeri, Adıyaman'a 60 km. uzaklıktadır.

Yeni Kale: Adıyaman'a 60 km. uzaklıkta Kocahisar köyü yakınındadır. Kommagene'ler tarafından inşa edilen Yeni Kale, karşısındaki Arsemeia ile birlikte kullanılmıştır. Romalılar ve ardından Memluklular tarafından restore edilen Kale en son 1970'lerde kısmen onarılmıştır. Kale içinde çarşı, cami, zindan, su yolları, güvercinlik kalıntıları ve kitabeler bulunmaktadır. Kale'den Nymphois'e inen su yolu bir tünelle Arsameia'ya başlanmıştır. 80 metreyi bulan bu yolla halen suya ulaşmak mümkündür.

Derik Kalesi: Cendere Köprüsünden sonra Sincik yolu üzerindeki Datgeli köyünün yakınlarındaki 1400 m. rakımda bulunan tepenin üzerine kurulmuştur. M.S. 70'lerde Romalılar tarafından inşa edildiği ve 300'lere kullanıldığı tahmin edilen, içerisinde büyük bir tapınak bulunan bölgenin kutsal alanı kabul edilen kalenin hemen yakınında Kommagene döneminde inşa edilen Temenos kalıntıları bulunmaktadır.

Gerger Kalesi (Fırat Arsameia'sı): Adıyaman'ın Kahta İlçesine 85 km. uzaklıkta bulunan, tarihi Geç Hitit dönemine dayanan kale, Fırat nehrinin batı yakasında yer almaktadır. M.Ö. II. yüzyılda Kommageneliler'in atası olan Arsames tarafından kurulmuştur. Sarp kayalar üzerine, Aşağı ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi'nin batı surlarında Kral Samos'a ait bir kabartma bulunmaktadır. İslami dönemde de kullanılan kale içerisinde cami, dükkanlar ve su sarnıçları bulunmaktadır.

Perre Antik Kenti: Adıyaman kent merkezine 5 km. uzaklıkta, Kuyucak köyü yolu üzerindeki Pirin köyündeki kalıntılar 200 civarındaki kaya mezarı ve yerleşim yerine sahiptir. Antik çağdan kalan bu nekropol ve çevresi Kommageneliler döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmakla birlikte, asıl Romalılar döneminde gelişmiş bir kenttir. Girişleri kabartmalarla süslenmiş birbirine geçişli içerisinde lahitler yerleştirilmiş kayaların içine oyulmuş mezar odaları şeklinde kalıntılardır.


NE ALINIR?


Adıyaman'ın kent merkezinde bulunan tarihi çarşı Oturakçı Pazarı'nda yöreye özgü halı, kilim, cicim, heybe gibi el sanatları ürünleri ile turistik eşyalar bulunabilir. Nemrut'taki turistik tesislerde satılan Nemrut heykelleri, hediyelik olarak alınabilecek eşyalardır. Yine bu tesislerde, yörenin tarihinin anlatıldığı çeşitli dillerdeki Nemrut rehber kitapları bulunabilir.

Ne Yenir ? Çiğ köfte, İçli Köfte, Basalla (ekşili köfte), Cılbır, Mercimekli Köfte, Pestil, Yapıştırma ve Hıtap, Adıyaman'ın ünlü yemek türlerinden bazılarıdır. İl merkezinde yöresel yemeklerin bulunduğu lokantalar mevcuttur. Kahta ilçesindeki Baraj Gölü kıyısında balık yenebilir. Nemrut Dağı yolu üzerindeki konaklama ve kafeteryalarda yeme-içme olanağı mevcuttur.


Yapmadan Ayrılma : Nemrut Dağı'nı görmeden, güneşin doğuşunu ve batışını izlemeden,

Kommagene Uygarlığı eserlerini görmeden,

Atatürk Barajı Kahta Sahilindeki lokantalardan balık yemeden,

Adıyaman Müzesini gezmeden,

Yörede dokunan halı, kilim, cicim ve heybe ve Nemrut heykelleri almadan

...Dönmeyin.

Şengül Şirin 04-15-2010 12:56 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi
 
1 Eklenti(ler)
7.500 YILLIK BİR GECMİŞ... DİYARBAKIR

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271325347

Isının 40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsüyle görülmesi gereken bir illerimizden biridir.


Diyarbakır tarihinin, önceleri M.Ö.3000 yılına kadar uzandığı bilinirken, son zamanlarda Çayönü kazıları ile yapılan araştırmalar sonucunda uygarlık geçmişinin M.Ö.7500 yıllarına kadar uzandığı belirlenmiştir. Diyarbakır ve çevresinde Hurriler, Mitanniler, Hititler, Asurlar, Medler, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar hüküm sürmüştür.

Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin orta kısmında, Elcezire'nin (Mezopotamya) kuzeyinde yer almaktadır. Doğuda Siirt ve Muş batıda Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya kuzeyde Elazığ ve Bingöl güneyde ise Mardin illeri bulunmaktadır.

Diyarbakır, yeryüzü şekilleri açısından genelde dağlarla çevrili, ortası hafif çukurlaşmış görünümündedir. İl, Güneydoğu Torosların kollarıyla çevrilidir. İlin en yüksek dağı Muş sınırı yakınındaki Anduk Dağıdır (2830 m.)

Diyarbakır ilinde sert ve kurak bir yayla iklimi hakimdir.

GEZİLECEK YERLERİ :

Diyarbakır Surları:

Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 5.5 km uzunluğunda ve 7-8m yüksekliğindedir.16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar, kentin en ilgi çekici yeridir. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem örneğini oluşturan bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir.

M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir.

Çayönü buluntuları:
Diyarbakır'ın 65km kuzeybatısında Elazığ karayolu üzerinde Ergani ilçesinde bulunan Çayönü antik kenti cilalı taş devrine yani günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu yerleşim yerinin ilk yerleşik hayata geçilen yerlerden biri olduğu saptanmıştır. Çayönü İlkel yerleşmesinde çıkartılan öğütme taşları, çakmak taşı, kemikten ve bakırdan yapılan çeşitli aletler Diyarbakır Arkeolojik Müzesi'nde sergilenmektedir.

Köprüler :

Malabadi Köprüsü:

Silvan ilçesi yakınlarında Batman çayı üzerindedir. Dünyadaki taş köprüler içinde kemeri en geniş olanıdır.

Cami ve Kiliseler :
Tarihi ve mimari özellikleri ile muhteşem olan Ulu Cami, Nebi Cami ve Safa Cami Diyarbakır'ın en ünlü camilerdir. Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan Ulu Cami, orijinal dizaynı ve hem Bizans hem de daha eski mimari malzemeleri kullanması ile ilginç olup Türkiye'nin en eski camilerindendir.

Diyarbakır'ın 77 km doğusunda, Silvan'da 1185 yılında yapılmış, zarif görünümlü Ulu Cami, kemer kapıları ifade eden ince taş kabartmaları ile görülmeye değerdir.

Diyarbakır Cami ve Kiliseleri :

Diyarbakır'ın önemli kiliseleri arasında Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi sayılabilir. Meryem Ana Kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki Süryani cemaati tarafından halen kullanılmaktadır.

Ulu Cami (Merkez):
İslam dünyasında beşinci Harem-i Şerif olarak bilinmektedir. Diyarbakır İslam ordularınca fethedildikten sonra, ildeki en büyük Hıristiyan tapınağı Mar-Tama kilisesi, M.S. 639 yılında camiye çevrilmiştir. 1091'de Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah zamanında tamir ettirilmiştir. 1115 tarihinde meydana gelen deprem ve yangında büyük hasar gören cami, 1240 yılında halkın yardımıyla onarılmıştır. Avlusundaki şadırvanları, çeşitli devirlere ait kitabeleri yönünden büyük değer taşıyan bu ilk İslam yapısı, kara taşlarla inşa edilmiştir.

Anadolu'nun en eski camisi olan Ulu Cami, çevresindeki iki medrese ve diğer yapılarla anıtsal yapılar topluluğu olarak günümüzde de dikkat çekmektedir. Plan olarak 705-715 yıllarında inşa edilen Şam'daki Ümmiye ve Emevi camilerine benzemektedir.

Behram Paşa Cami (Merkez):

13. Osmanlı Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılan cami, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerindendir. Caminin çok süslü minberi bir sanat harikasıdır.

Şeyh Matar Cami (Merkez):
Dört ayaklı minare ve cami, Akkoyunlu eseri olup 1500 yılında Sultan Kasım tarafından yaptırılmıştır. Minare yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir. Sütunların üzerinde fırınlanmış ağaç kullanılması da minarenin özelliklerinden biridir. Bir inanışa göre yedi defa sütunların arasından geçenin dileği kabul edilirmiş.

Safa Cami (Merkez):
1532 yılında yapılan cami, Akkoyunlu eseridir. Eskiden bir kılıf içinde muhafaza edildiği söylenen minaresi oldukça zariftir.

Meryem Ana Kilisesi (Merkez):
VI. yy.dan kalma olup, zamanla birçok onarım görmüştür. Bizans devrinden kalma mihrabı, Roma biçimi kapısı ilgi çekicidir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Süryani Kadim Yakubi mezhebine ait olan kilisede bazı azizlerin tasvirleri bulunmaktadır.

Hanlar, Kervansaraylar :

Diyarbakır, Tarihi İpek Yolu'nun merkezlerinden olması sebebi ile önemli hanlara sahiptir. Deliller Hanı, Hasan Paşa, Çiftehan ve Yeni Han'da geçmişte olduğu gibi günümüzde de halı, kilim ve gümüş işleme satan dükkanlar bulunmaktadır.

Kervansaray :
Mimarisi ve iç yapısı ile görülmesi gereken yerlerden biri olan Kervansaray, bugün restore edilerek otel haline getirilmiştir.

NE ALINIR?

El sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler kuyumcuların beğenilen ürünleridir. Köylerden el dokuması halı ve kilim üretimi yapılmaktadır.


Ne Yenir ?
Devasa boyutlardaki karpuzu ile tanınan Diyarbakır, yemek kültürü açısından da oldukça zengindir. Akşamın geç saatlerinde, tezgahlarda satılan cartlak kebabı olarak bilinen ciğer kebabı geleneksel yemekleri arasındadır.

Diyarbakır'ın en ağır yemeklerinden olan kibebumbar, işkembe ve bağırsakların et, pirinç, nane, biber ve tuz karışımı ile pişirilir. Bunların yanında içli köfte, çiğ köfte, bulgur pilavı, kaburga, keşkek, Kibukudur, lebeni, tatlılardan ise burma kadayıf ve Nuriye tatlısı ünlüdür. Üzümden yapılan pestil ve sucuk, otlu peynir, örgü peynir, sumak çokça yenen diğer yiyeceklerdir.


Yapmadan Ayrılma :
Diyarbakır Surlarını gezmeden,Malabadi Köprüsünü görmeden,

Eski Diyarbakır Evlerini görmeden,Cahit Sıtkı Tarancı ve Arkeoloji Müzelerini görmeden, Selim Amca'da kaburga yemeden, meyankökü içmeden,Diyarbakır hasırı almadan

Dönmeyin.

Şengül Şirin 04-15-2010 12:58 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/gaziantep
 
1 Eklenti(ler)
Acı,tatlı bir şehir...Gaziantep



Gaziantep deyince akla ilk gelen bir acısı, bir de tatlısı oluyor…Küçük bir hareketle, damağınızda nefis bir tad bırakarak eriyip kaybolan dillere destan baklavası…Kendine has mutfağında birbirinden leziz, çeşit, çeşit kebapları ve o kebapların bazan arasına, bazan de üzerine serpiştirilen acısı…yani sözün özü; acısıyla, tatlısıyla GAZİANTEP…

Bu güzel kenti anlatmaya, ne dil yeter,ne yazmaya kalem, ne de kağıt…Neresinden dokunsanız G.antep’e,dağarcığınızı dolduracak bişeyler çıkar mutlaka..Bundan yüz yıllar önce G.antep için, “ Şehr-i Ayıntap-ı Cihan” yani “Dünyanın gözbebeği” diyen Evliya Çelebi haksız olabilir mi ? Bu övgünün boşuna olmadığını G.a ntep’i gezen ve tanıyan herkes bilir.

Asırlar oncesinin görkemli ve zengin kenti G.antep,bu gün de, Güney Doğu Anadolu bölgesininin en zengin ve kalkınmış kentlerinden biridir.Bu gün Kale civarında, ayakta kalmaya çalışan,onca yıpranmışlıklarına rağmen yıkılmadan direnen, zengin bir kültürel miras var.Bu kültürel mirasların başında da G.antep evleri geliyor…kimi terk edilmiş,kimi yıkılmıya yüz tutmuş,kimi bakımsızlıktan,kimi de yalnızlıktan,ilgisizlikten viran…Yeni kurulan kent ise,göze hoş gelen mimari çizgileri,estetik ve bol ağaçlı,çiçekli bahçeler içinde sıralı inadına canlı ve inadına hoş…

Bir kenti canlı kılan ve yaşanabilir hale sokan insandır…G.antep’in insanı da,G.antep gibi farklı ve guzel..Bir kere çalışkan, hem de inanılmaz boyutlarda çalışkan.El becerisi yüksek.Hepsi sanatkar ruhlu…Binlerce yıllık gecmişinden kopmadan yaşayan ender bir insan dokusu… Sıcacık,konuksever.Yabancıya yabancı gibi değil sevgiyle bakıyor hepsi.Çalışmayı sevdikleri kadar eğlenmeyi ve yemek yemeyi de seviyorlar..Çalışkanlıkta en belirgin özellikleri ise hizmet etmek…Çarşı içinde gireceğiniz sıradan küçücük bir dükkanda bile size gösterilen ilgi,nezaket ve ihtimam karşısında eliniz kolunuz bağlanıyor…Böylece bir şey almadan da çıkamıyorsunuz tabi..İhtiyacınız olmasa da mahçubiyetden…Hiçbir şey almasanız da,ikramlar eksik olmuyor kapıya kadar da ugurlanıyorsunuz..Kim bilir, işte bu özelliklerinden dolayı olsa gerek, 500’ün üstünde fabrikalarıyla Güney Doğu Anadolu’da sanayi devi bir şehir yaratmışlar..

Gelenek el sanatları,günümüzde hakkettikleri değeri bulamadıkları için her gecen gün azalsa da,bakırcılık,kuyumculuk,dokumacılık,gümüş işlemeciliği,kilimcilik,sedef kakmacılığı, yemenicilik,Antep işi el işlemeciliği aynen yaşamaya devam ediyor.

G.antep deyince üzerinde durulması gereken,hatta bu özelliği hakkında sayfalar dolusu kitaplar yazılacak kadar övgüye değer,yüz yıllar boyunca geleneklerin ve yöresel damak lezzetinin çeşitliliğiyle ön plana cıkan MUTFAK zenginliği… G.antep mutfağı değil Türkiye,bütün Dünya mutfakları arasında özel bir yere sahip.

G.antep’in zenginliği sadece bu kadar değil.Taş devrine kadar uzayıp giden bir tarihi gecmişe kültürel mirasa da sahip G.antep.Eski adı “Ayıntap” daha sonra Antep olmuş.Kurtuluş savaşında işgalci İngiliz ve Fransız askerlerine olağanüstü bir direnç gösterip göz açtırmayınca da bu kahramanlıkları “Gazi” ünvanıyla 1921 de tescillenmiş.

Tarih boyuncaG.antep,Babiller, Hititler, Asurlular, Medler,Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selcuklular, Dulkadiroğulları, Memlükler ve Osmanlılara mekan olmuş.
Ne Yenir ? G.Antep'de ne yenir diye soruldugunda oturup düşünmek gerek.Kebap ve kebap zenginliği dolayısıyla tercih cok..ama Kebabı da 100 yıllık kebapcı, İmam Çağdaş'da yemenin tadına doyum olmuyor..Ben de G.antep'den BEYRAN yemeden gelmeyin derim.. Beyran ne mi ? Tarifini vereceğim ama sakın yapmaya kalkmayın, gidin G.antep'de yiyin...
Yapmadan Ayrılma : Kale yöresindeki tarihi dokuyu gezmeden,elsanatları atölyelerini ve tarihi çarşıları gezmeden,Zeugma mozaik ve fresklerini görmeden,Ermeni sarraf Karanazar Nezaretyan konağını ve duvar süslemelerini görmeden, hele bir de BEYRAN yemeden G.antep'den ayrılmayın.

Aslında G.antep'de yapılmadan gelinmemesi gereken o kadar cok sey var ki ...Görmeye ve gezmeye zaman mı yeter . Bana yetmedi...

Şengül Şirin 04-15-2010 01:01 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/mardinZAMANIN DURDUĞU KENT... MARDİN Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi
 
2 Eklenti(ler)
ZAMANIN DURDUĞU KENT... MARDİN


Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır.

Mardin, İpek Yolu güzergahında olan en değerli tarih ve kültür hazinelerinden biridir.Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Mezopotamya havzasında bulunan Mardin, güneyinde Suriye, doğusunda Şırnak ve Siirt, kuzeyinde Diyarbakır ve Batman, Batısı Şanlıurfa ile çevrilidir.

Mardin dağlarının, Mazıdağı, Derik, Midyat, Savur ve Nusaybin yörelerine sokulan yüksek kesimlerinde, Meşe ağaçlarından oluşan topluluklara rastlanır.

İklim olarak Akdeniz iklimi ile karasal iklimin ortak özelliklerine sahiptir. Yazları çok sıcak ve kurak, kışları ise yağışlı ve soğuktur.

Fırat ve Dicle nehirleri arasında Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok medeniyet yerleşmiştir. Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin, Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biridir.

M.Ö.4500' den başlayarak klasik anlamda yerleşim, gören Mardin, Subari, Sümer, Akad, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu, Osmanlı Dönemi'ne ilişkin bir çok yapıyı bünyesinde harmanlayabilmiş önemli bir açık hava müzesidir.

GEZİLECEK YERLER :



Dara Harabeleri:

Mardin'in güneydoğusunda 30 km. uzaklıkta Oğuz Köyü'ndedir. Burası eski Mezopotamya bölgesinin en ünlü kentidir.
Dara Kent Kalıntıları, kayalar içinde oyulmuş çevresi 8-10 kilometreyi bulan geniş bir alana yayılmıştır. Buralarda mağara evler vardır. Kent kalıntıları içinde kilise, saray, çarşı ve depoları, zindan, tophane ve su bendi halen görülebilmektedir.

Ayrıca köyün etrafında kayalara oyulmuş 6-7 kadar mağara eve rastlanır. Bunların tarihi Geç Roma (Erken Bizans) dönemine kadar gider.

Midyat :

Mardin gibi bir müze kent olan Midyat, Mardin'den yaklaşık 1.5 saat uzaklıkta yer alır. Mardin'e benzer evlerin, taş konakların, kemerli geçitlerin, minare gibi yükselen çan kuleleriyle Süryani kiliselerinin bulunduğu Midyat, bir ortaçağ kentini andırmaktadır. Bölgeyi Süryanilerin yavaş yavaş terk etmesi ve göç almasıyla şehir merkezi 2 km ötedeki Estel'e kaymıştır. Telkari diye bilinen taş işçiliğinin en güzel örnekleri Midyat'taydı. Bir kaç telkari ustası Midyat çarşısında mesleklerini sürdürmekte direniyorlar. Mutlaka izlemelisiniz....

Mardin'in bu çok önemli ilçesi gümüş işçiliğiyle de ünlüdür. El sanatları açısından önemli bir yöre olan ilçe turistik açıdan oldukça çekicidir. İlçenin 18 km. doğusunda bulunan Deyrulumur Manastırı M.S.397 yılında inşa edilmiştir.M.S.640 yılında Hz. Ömer zamanında Arap-İslam ordusu Süryanilerle işbirliği yaparak Mezopotamya'ya girince,özellikle bu eserin korunması için Hz. Ömer' in emri ile ayrıcalık tanımıştır. Manastırda eskiden içinde zengin bir kütüphane bulunmaktaydı. Ayrıca içinde binlerce öğrencinin eğitim aldığı bir teoloji fakültesi bulunmaktadır. Midyat'ta Meşe, Bitim, Antepfıstığı gibi ürünler ve kendine has acur, kavun yetiştirilir. Dünyanın en kaliteli üzümlerinin yetiştiği kavşak noktasıdır.

Mardin Kalesi:

M.S.975-976 tarihlerinde Hamdaniler tarafından inşa ettirilmiştir. Kalede, cami, hamam, mahzen ve birçok ambar bulunmaktadır.

Dara Kalesi:
Mardin'in 30 km. uzaklığındadır. Kale, İran Hükümdarı tarafından inşa ettirilmiştir

Cami, Kiliseler ve Manastırlar :

Önemli bir İnanç Turizmi merkezi olan Mardin'de merkezde Ulu Cami, Meryemana Kilisesi ve Patrikhanesi, Mor Yusuf Kilisesi (Surp Hovsep), Deyruülzzafaran Manastırı (Mor Hananya), Deyrulumur Manastırı (Mor Gabriyel), Mor Yakup Manastırı (Nusaybin), Midyat Meryemana Manastırı ve Mor Dimet Manastırı görülmeye değerdir.

Zinciriye Medresesi:

Mardin merkezde olup, 1214 'de inşa edilmiştir.

Kasımiye Medresesi:
Mardin'in güneybatısında yer alan Medrese, Mardin yapılarının en büyüklerindendir. 1469-1503 yıllarında yaptırılmıştır.

Mağaralar :
Mardin Gızzelin Mağarası (İplik Dokuma), Midyat Linveyri Şifa Mağarası, Mardin Şakolin ve Firiye, Midyat Kefilsannur, Midyat Şenköy Kefilmelep, Kefilmardin, Midyat Hapisnas, Midyat Tınat, Savur Kıllıt, Kızıltepe Hanika ve Salah, Nusaybin Hessinmeryem ve Sercahan, Mazıdağı Gümüşyuva ve Avrıhan, Derik Derinsu, Dırkıp, Haramiye Mağaraları Mardindeki mağaralardır.

NE ALINIR ?

Gümüş işlemeli Telkari...Badem şekeri...leblebi... ceviz sucuğu Ne Yenir ?

Mardin'in çok özel yöresel yemekleri mevcuttur. Özellikle kıbbe, çiğ köfte, keşkek, zerde, cevizli sucuk, helva çeşitleri, cevizli tatlılar yenebilir.
Yapmadan Ayrılma :

Mardin Müzesi, Deyrulzaferan Manastırı ile Kasımpaşa Medresesi görmeden,

Şiir gibi işlnemiş taş işlemeli yapılarını fotoğraflamadan,

Badem şekeri, leblebi, ceviz sucuğu tatmadan,

Telkariden gümüş işleme almadan,

Kiraz Festivaline gitmeden...Dönmeyin.

Şengül Şirin 04-15-2010 01:05 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/siirt
 
1 Eklenti(ler)




GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 11.003 km²
Nüfus: 243.435 (1990)
İl Trafik No: 56


Siirt, dört mevsimin en güzel şekliyle yaşandığı iklimi, her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bereketli toprakları, el emeği göz nurunun ürünü olan battaniye ve kilimleri, şifa kaynağı Pervari Balı, iri taneli fıstığı, kendine has lezzeti olan Zivzik Narı, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, bağrında barındırdığı evliyaları ile görülmeye değer bir yerdir.
Kaplıcalar, türbeler, tarihi cami, kale ve köp
rüler Siirt'in tarihi ve turistik değerleri arasında oldukça önemli bir yere sahiptir.

İLÇELER:

Siirt ilinin ilçeleri; Aydınlar, Baykan, Eruh, Kurtalan, Pervari ve Şirvan'dır.

NASIL GİDİLİR?


Karayolu: Diyarbakır-Siirt arasında uzanan doğu-batı doğrultulu karayolu ilin en önemli karayolu bağlantısıdır. Otogarın kent merkezine uzaklığı 1 km. olup firma servisleri, Belediye Otobüsleri ve Şehir içi minibüsleri ile ulaşılabilir.

Demiryolu: Karayoluna paralel olarak Diyarbakır ve Batman üzerinden gelen demiryolu Kurtalan' da son bulur. İstasyonun kent merkezine uzaklığı 28 km.dir.

GEZİLECEK YERLER

Cami ve Türbeler

Ulu Cami : Çinili Minare olarak anılan Ulu Caminin minaresi, tipik Selçuklu mimarisini yansıtmaktadır.

Siirt'te Veysel Karani Hz. Türbesi ve İbrahim Hakkı Hz. Türbesi bulunmaktadır.

Billoris Kaplıcası : Billoris Termal Turizm Merkezi

Sağlarca Kaplıcası : Siirt'e 15 km. uzaklığında, Eruh yolu üzerindedir. Banyo uygulamalarıyla deri hastalıklarına, romatizmada, kadın hastalıkları, nevralji, nevrit, polinevrit, polio sekelleri ve su içi egzersizlerinde yararlı olmaktadır.

Yaylalar

Pervari İlçesindeki Çemikari, Cema ve Herekol yaylaları ile Şirvan İlçesinde Baçova yaylası yöre halkı tarafından ilgi görmektedir. Yaz, kış bol yağışlı olan bu yüksek platolar, zengin çayırlarla kaplıdır.



Mağaralar

İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır. Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır.

COĞRAFYA

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kuzeydoğu ucunda yer alan Siirt doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak İlleri ile çevrilidir. Bölge, Güneydoğu Anadolu düzlüklerinden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır. Bu nedenle, kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağlarıyla çevrili olan il alanı, Dicle Irmağı'nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır. İl topraklarının tümü Dicle Havzası'na girmektedir. Havza, Fırat, Kızılırmak ve Sakarya Havzaları'ndan sonra ülkenin dördüncü büyük su toplama alanıdır. Siirt yaz, kış bol yağış alan zengin çayırlarla kaplı yaylalar ile çevrilidir.



Siirt'te karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin özellikleriyle yaşanmaktadır. Doğu ve kuzey bölgelerinde kışlar daha sert ve yağışlı, güney ve güneybatı bölgelerinde ılık geçer. Yazları sıcak ve kuraktır.


TARİHÇE


Yazılı kaynaklara göre, M.Ö.2000 başlarında Hititler Döneminde önemli yerleşim yeri olmuştur. Daha sonra Frig, Lidya, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişment, ilhanlı, Eretna ve Osmanlı hakimiyetlerini yaşamıştır.

NE YENİR?

Siirt'e özgü yemekler arasında, Büryan (Perive) et yemeği ve fes şeklinde tencerelerde pişirilen perde pilav vardır.

NE ALINIR?

Bıttım sabunu, Siirt battaniyesi, Jirkan kilimi, meyan kökü ve fıstık Siirt'e has ürünlerdendir.

YAPMADAN DÖNME

Veysel Karani Hazretleri ile İbrahim Hakkı Hazretleri Türbeleri görmeden,
Ulu Cami gezmeden,

Siirt Büryanı yemeden,

Perde Pilavı tatmadan,

Tiftik dokuma battaniyesi almadan,

Bıtım sabunu almadan,

Şengül Şirin 04-15-2010 01:09 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/şanlıurfa
 
3 Eklenti(ler)

Tarihte zalimliği ile ün salan Kral Nemrut, gördüğü bir rüyayı kahinlere yorumlatınca huzuru kaçmış.Rüyaya göre o yıl doğacak olan bir çocuk kendisini öldürecekmiş.Zalim Nemrut hemen emir verir ve hamile kadınlar da dahil olmak üzere yeni doğan bebeklerin hepsini öldürtür.Ama Sara adlı hamile bir kadın bu vahşetden kurtulup mağaraya sığınır ve çocuğunu orada doğurup,onu mağarada bırakarak gözyaşları içinde evine döner.O andan itibaren çocuğu bir Ceylanın emzirdiği rivayet edilir.Aradan yıllar gecer ve bir gün Askerler bu mağaradaki küçük çocuğu Nemrut'un huzuruna getirirler. Zalim kral çocuğununun da olmamasından olsa gerek,İbrahime kanı kaynar ve onu himayesine alır.



Yıllar sonra genç bir delikanlı olan İbrahim,putlara tapan zalim kralın halkına yaptığı zulmü gördükce ona içten içe isyan eder olmuş.Halkın arasına karışarak bu taş parçalarının Tanrı olamayacağını anlatmaya uğraşırmış.Bir tören günü sarayda kimenin olmadığı bir anda eline aldığı baltayla bütün putları parçalamış.Olaya şahit olanlar hemen gidip Kral'a bu işi yapanın İbrahim olduğunu söylemişler.Usulen yapılan bir yargılanma sonrasında Nemrut İbrahim'in ateşe atılmasını emretmiş.

Urfa'nın etrafından toplanan odunlar büyük meydana yığıldıktan sonra ateş yakılmış.İbrahim de bugünkü kalenin bulunduğu tepeden mancınıkla bu büyük ateşe fırlatılmış.Onun ateşe düştüğü yer Göl ve gül bahçesine dönmüş.Yakılan odunların hepsi de balık olmuş !...İbrahim'in ardından kendisini ateşe atan Nemrut'un kızı Zeliha'nın da ateşe düştüğü yerde bir göl oluşmuş !... Hz.İbrahim'in ateşe düştüğü yere "Halil-ür Rahman", diğerine de "Ayn Zeliha" denmiş.

Bu söylenceyi dinlemeden ve bilmeden URFA'yı gezmek anlamsız.Kentde herşey bu soylence üzerine odaklanmış ve balıklı göl adeta dini bir merkez haline dönüşmüş.Anıtsal yapılar ve tarihi evlerin hemen hepsi bugünkü kalenin eteklerindeki bu bölgede yer alır.

ilk yerleşim tarihi on bir bin yıl önceye dayanan URFA,tarihi boyunca,kültür ve medeniyetin dünyaya yayıldığı bölge olarak kabul görür.Harran ve Soğmatar'daki Asur ve Babil dönemine ait ay,güneş ve gezegen tapınakları,Hz.İbrahim'in doğduğu yer olması,Yakup,Eyyup,Yusuf,Lut,Elyasa,Şuayp ve Musa Peygamberlerin yaşadığı kent olması dolayısıyla Urfa, "Peygamberler şehri " olma unvanını almıştır.Ayrıca Hz.İsa bu kenti kutsadığına dair bir mektubu,yüzünü sildiği bir mendille birlikte dönemin Urfa Kralına göndermiş,Mektubu alan Kral mendilde Hz.İsanın portresini görünce Hristiyan olmuş ve böylece Hristiyanlık da dünyada ilk kez URFA da kabul edilmiştir.



Sözün özü,herşeyiyle etkileyici ve çarpıcı bir kentdir Urfa. İlk çağlardan itibaren,Ebla,Akkad,Babil,Hitit,Hurri,Mitanni,Aram i, Asur,Pers,Makedonya,Roma'nın egemenlikleri altında kalmış, Sasaniler,Gotlar ve Moğollar'ın istilası ve yıkımlarını yaşamış, Bizans döneminde imar edilmiş,Selçuklular,Haçlılar ve Müslüman devletler arasında sürekli el değiştirmiştir.Böylece tarihi boyunca bir çok kültürle tanışmış olan URFA,1516 yılında Osmanlı devleti egemenliğine girmiştir.1919 yılından önce İngilizlerin,daha sonra da Fransızların işgaline uğramış,11 Nisan 1920 de de bağımsızlığına kavuşarak,Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 de İl olmuştur.Kurtuluş savaşı esnasında halkının göstermiş olduğu kahramanlılardan ötürü de ismi 1984 yılında "Şanlıurfa" olarak değiştirilmiştir.

Atatürk barajı ve GAP projesi ile, Urfa tünelleri devreye girmiş ve Harran ovasına su verilmiştir.Bu sayede bölge tarım alanında büyük bir atak yapmıştır.Artık Kuzey Mezopotamya topraklarından bereket fışkırıyor.

Urfa; kale ve surları,dar sokakları,gizem dolu evleri,camileri, kiliseleri,hanları,köprüleri,mağaraları,herç eşit malın sergilenip satıldığı rengarenk çarşıları,insanın yürek acısını dillendiren yanık türküleri,ezilip itilmişliği,Kutsal Balıklıgölü,Ceylanları,Kelaynak kuşları,lahmacunu, çiğköftesi, isotu,kebabı,sıra geceleri,Kazancı Bedih ve İbrahim Tatlıses'i ile yıldızı tekrar parlamaya başlayan tarih ve kültür zengini bir kent şimdi.

Ne Yenir ? Urfa'da ne yenmez ki... kebap,fındık lahmacun,içli köfte, bostana salatası,lebeni ve tabiki ardından şıllık ve künefe tatlıları...tabiki en sonunda mırra..



Şengül Şirin 04-15-2010 01:14 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/batman
 
2 Eklenti(ler)

Hasankeyf Batman il merkezine 37 km. uzaklıkta tarihi bir yerleşim birimidir. Kuzeyinde uzanan
Raman sıra dağları ile güneyinde yer alan sıra dağlar arasındaki vadi içerisinde akan Dicle nehri kenarında
yer almaktadır.

1926 yılında Gercüş ilçesine Bucak olarak bağlanan Hasankeyf, Batman'ın il olmasıyla 18 Mayıs 1990
tarihinde ilçe olarak Batman'a bağlanmıştır. Sanayinin gelişmediği ilçeden göç olmaktadır.GAP
kapsamında yapımı programlanan Ilısu barajı suları altında kalacağına ilişkin bilgiler 35 yıldan beri ilçeyi
yatırımlardan mahrum bırakır olmuştur. 21 köyün bağlı olduğu Hasankeyf'te yaygın olan dokumacılık sanatı
da yok olmak üzeredir.

Vadi içerisinde oluşan verimli tarım alanları sera işletmeciliği için oldukça elverişlidir. Tarıma elverişsiz
alanlarda, meralarda hayvancılık yapılmakta , kış mevsiminde göçerlerin kışlağı olan ilçe toprakları bölgede
süt ürünlerinin ucuz olmasını sağlar. Ayrıca Dicle nehrinde alabalık avcılığı yapılmaktadır.
İlçe merkezinde 4181, köylerde ise 7240 kişi yaşamaktadır.

HISN-KAYFA (HASANKEYF'İN) KISA TARİHÇESİ


http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326432


Hısn-Kayfa, Dicle nehrinin güney sahilinde Diyarbakır'a su yolu ile 110, Cizre'ye 85 km. Uzaklıktadır. Hısn,
kale-hisar anlamındadır. Sonradan kısaltılarak Hısn-Kayfa olmuştur, Cumhuriyetin ilanından sonra Türkçe
fonotiğe uydurularak Hasankeyf şeklini almıştır.
Şehrin kimler tarafından kurulduğu kesinlikle bilinmemektedir. Sadece ilk çağda "CEFA" adını taşıdığı ve
bir Süryani Piskoposluğun merkezi olduğu bilinmektedir. İnşa edilidiği arazinin kolaylıkla işlenmeye
müsait olması yüzünden kasabanın çevresi mağaralarla doludur.
Hasankeyf İslam hakimiyetine girdikten sonra sırasıyla Abbasilerin, Hamdanilerin, Mervanilerin eline
geçmiştir. Türkler tarafından Hasankeyf'in fethi 1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinden sonra olmuştur.
Selçuklu Sultanı Alparslan'ın komutanlarından Artuk oğlu Sökmen, 1101 yılında burada ilk Urartu beyliğini
kurmuştur. Tarihçiler bu devri HISN-KAYFA ARTUKLULARI olarak isimlendirmişlrdir. Hasankeyf önce
Artukoğullarına, sonra onların "AMİD" (Diyarbakır) ı fethetmeleri üzerine her iki ülkeye 130 sene
başkentlik etmiştir.Bu devlet 1231-32 yılında yıkılana kadar şehri imar etmişlerdir. O devirde halen
Dicle köprüsü, büyük ve küçük saray, kale kapıları ayakta kalan yapılardır. Artukluların burada para
bastıkları ele geçen sikkelerden anlaşılmaktadır. Bu gün Hasankeyf'te harap bir şekilde gördüğünüz
kıymetli eserlerden bir çoğu Artukoğuları zamanının hatırasıdır.
1232 yılında Eyyubi Hükümdarı el-Melik, el-Kamil şehri zaptederek Artukoğulları hakimiyetine son verdi.
Kendisi de 30 sene kadar hükümdar olabildi. Artık büyük Moğol akın başlamıştır. 1301 yılında Moğollar bu
meşhur ve mamur şehri zaptederek yağma ve tahrip ettiler. Bu tahrip o derece ağır olduki, Hasankeyf
bir daha eski halini bulamadı. Eyyubiler Moğolların istilası sırasında onlara tabii olarak yine devam etmiştir.
Bu gün Hasankeyf'te ayakta olan Sultan Süleyman Camii, Kale (Ulu) Camii, Koç Camii, El-Rızk Camii, İmam
Abdullah Zaviyesi, Kızlar Camii bu devre ait yapılardır. Kısa bir zaman Akkoyunlu kakimiyetne (1461-1482)
girdi. Bu gün Hasankeyf'te bulunan Zeynel Bey türbesi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel
Bey'e aittir. Akkoyunlulara ait Hasankeyf'teki tek eser budur. 1516 yılında tamamen olarak Osmanlı
hakimiyetine girdi. Osmanlılar, şehri kısmen harap olmuş ve eski önemini kaybetmiş halde buldular.

HASANKEYF'TEKİ TARİHİ ESERLER
KALE


Dicle nehri kenarında 100 metre yükseklikte yekpare kaya kütlesi üzerinde yer almaktadır. zamanında
Roma İmparatorluğunun en görkemli üslerinden biri olan kaleye 2 gizli ve 2 açık yol dışında ulaşmak
mümkün değildir. kesin tarihi bilinmemektedir.
KALE KAPILARI
Aslanlı kapı olarak bilinen birinci kapı 1986 yılında düşen bir kaya kütlesi nedeniyle tahrip oldu.
Halk arasında Yılanlı Kapı olarak anılan ikinci kapı ise Hasankeyf'in en önemli eserlerinden biridir.

KÜÇÜK SARAY

Eyyubiler tarafından yapılmıştır. Kuzeye bakan pencerenin üzerinde yer alan iki arslan figürü,
izolasyon amacıyla tavanda kullanılan küpçükler yapının dikkat çekici özelliklerindendir.

ULU CAMİ


Eyyubi döneminin en eski eseri olan Ulu Camii, 1325 yılında bir kilise kalıntısı üzerine inşa
edilmiştir. kitabelerin yanı sıra iç mekanda alçı süslemeler vardır. yakın geçmişte kubbeleri
çöken caminin avlusunda yüzlerce ton su kapasiteli sarnıç bulunmaktadır.

SU YOLLARI

Hasanleyf'te üç koldan su temin edilmiştir. Hasankeyf'in yaklaşık 10 km. kuzeydoğusunda bulunan Akyar
(Marvani) köyünden şehre kanallar vasıtası ile su taşınmıştır. Yine Hasankeyf'in kuzeyindeki Karaköy
(Reşşi) köyü istikametinde bulunan "Ziha" vadisinden şehre su taşınmıştır. Bunun dışında Birleşik kaplar
sistemi kullanılmıştır.

Diğer önemli eserler
El-Rızk Camii,
Büyük Saray,
Hasankeyf Köprüsü,
Sultan Süleyman Camiii,
Koç Camii,
İmam Abdullah Türbesi,
Zeynel Bey Türbesi,
Hamam, Mağaralar, Dicle Nehri,

HASANKEYF`TE YETİŞEN BİLGİNLER

1. Alaaddin Haskifi (1612-1677) Hanefi fıkhının temel eserlerinden olan "Dürrül Muhtarın " yazarıdır.
2. Ebu Lutf Haskifi (.......-1455) Şafii mezhebi alimlerindendir. İsmi Muhammed b. Ali Mahsur b.
Zeynel-Arap el-Haskifi El Makdisi'dir. Fıkıh, şiir ve arap edebiyatı alanında ileri derecede bilgi sahibi olup
Kudüs'te vefat etmiştir.
3. El- Hatip El Haskifi. (1068-1158) Hasankeyf'te büyüdü. Bağdat' ta edebiyat derslerini gördükten sonra
Şafii fıkhını öğrendi. Daha sonra Meya Farkin'e (Silvan) geldi ve orada müftü oldu. Aynı yerde vefat etti.
4. İbni Molla "Ahmet b. Muhammed Haskifi. (1531 - 1599) İbni Molla adı ile meşhurdur. Şafii alimidir.
Halep'e yerleşti. Pozitif bilimleri tahsil etti. Halep yakınlarında eşkiyalar tarafından şehit edildi
5. Ebul İz El Cezeri
Hasankeyf'te öğretim görevliliği ve mühendislik yapmıştır. Günümüz kompitürün babası. Sibernetik ve oto
kontrol biliminin kurucusu sayılan El Cezeri mekanik ve otomasyon alanında 50 projesi mevcuttur. Projeleri
III. Ahmet Kütüphanesinde orijinal eseri olan "Kitap El Hilye vel Marife vel Hendesede" bulmak mümkündür.
Robot, otomotik abdest alma makinası, emme basma tulumbaları, kandil saatleri ve müzik çalan sazlar
kendi eserleridir. Amerikan Bostan Üniversitesi eserini 1974 te ingilizceye tercüme etmiş, İTÜ Teknoloji
Enstitüsü de projelerini uluslar arası sergilerde tanıtmaktadır. Günümüz de Amerikan ve alman
Üniversiteleri El Cezeri' nin mekanik biliminden faydalanmaktadır.

NASIL GİDİLİR
Genelde, kendisi ve çevresi çok zengin olan Mardin'de konaklamayı tercih edenler minibüs ile önce
Midyat sonra da Hasankeyf'e gitmeyi tercih etmektedirler.
Batman'dan ise yalnızca 30-40 km'lik bir mesafe olduğundan buradan da minibüs ile ulaşım son
derece kolaydır.

NEREDE KALINIR
Hasankeyf'te, ne yazık ki, kalacak yer imkanı neredeyse hiç yoktur. Batman ya da Mardin'deki konaklama
imkanlarından yararlanılıp, minibüslerle günü birlik ziyaretler yapmak genelde tercih edilmektedir. Ancak,
seven ve alışık olanlar için çadır kurararak kamp yapmak da pek ala mümkündür ve bunun için bazı
mağaralardan/oyuklardan yararlanmak dahi mümkündür.

NELER ALINIR

Hasankeyf'te halen 3-4 tane kadar kalmış dokuma tezgahlarında üretilen ve nadiren bulunabilen
'Cav-Mebrum' diye bilinen şeffaf kumaşı, çok zor ama, bulabilirseniz kaçırmayın. Bunun dışnda geleneksel
oya işleri, kilimler gerçekten almaya değer. Batman'da, hala şanslı iseniz, yöresel gümüş işlere bakmadan
geçmeyin. Mutlaka zevkinize uygun birşeyler bulacaksınız.


Ne Yenir ?
Son derece küçük olan Hasankeyf'te yöre yemekleri hamur işleri, bol yağlı et yemekleri ve yöreye özgü
hamur işleri yemek mümkündür. Yörenin taş ekmeği HEVRA'nın ise tadı bambaşkadır.

Şengül Şirin 04-15-2010 01:18 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi
 
2 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326649


GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 6.904 km²
Nüfus: 264.220 (1990 geçici sonuç)
İl Trafik No: 73
Şırnak, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Suriye ve Irak sınırlarındadır. Cudi Dağı antik kent ve Mağrası görülmeye değer yerlerdendir.
İLÇELER: Şırnak ilinin ilçeleri; Beytüşşebap, Cizre, Güçlükonak, İdil, Silopi ve Uludere'dir.
Cizre: İnanç Turizmi bakımından en zengin ilçedir. Hz. Nuh Türbesi ve Mem-u Zin Türbesinin ilçe merkezinde olması ilçenin önemini bir kat daha artırmıştır.



İdil: Geçmiş zamanlarda halkın çoğunluğu Hıristiyan ve süryaniler oluşturmaktaydı. Halen bir kaç Süryani Köyü olup Kiliseler mevcuttur.

NASIL GİDİLİR?

Türkiye'nin her yerinden karayolu ile ulaşım mümkündür.

GEZİLECEK YERLER


http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326649

Cudi dağı, Kasrık Boğazı ve Cizre ilçesindeki Hz. Nuh Türbesi, Mem-u Zin Türbeleri görülebilecek yerlerdir.


COĞRAFYA


İlin, Suriye-Irak sınırlarına yakın olan kesimleri hariç, hemen hemen tamamı dağlarla kaplıdır. Dağlık kesimlerinde gür bir bitki örtüsü yoktur. Vadi yamaçlarından başlayarak 2000 m yükseltiye dek, yer yer meşe ağaçlarının hakim olduğu görülmektedir. Orman kuşağı 2000 m yükselti kuşağından sonra da bodur ağaçlar ve otsu bitkilerle kaplı, 3000 m kuşağında ise, karlarla kaplı kuşak gelmektedir. Doğal yapısı nedeniyle çok fazla yabani hayvan çeşidine rastlanmaktadır.

Şırnak ilinde iklim yörelere göre farklılık göstermektedir. İlin yüksek kesimlerinde, Doğu Anadolu'nun sert kara iklimi, diğer kesimlerde ise karasal iklim hakimdir.

TARİHÇE


Osmanlı döneminde köy olan Şırnak, 1927 yılında Siirt'e bağlı ilçe, 1990 yılında ise il olmuştur.

YAPMADAN DÖNME

Cudi dağını görmeden,

Hz. Nuh Türbesi ve Mem-u Zin Türbesini ziyaret etmeden

Kasrik Boğazını görmeden

....Dönmeyin.

Şengül Şirin 04-15-2010 01:32 PM

Cevap : Güneydoğu Anadolu Bölgesi/kilis
 
3 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326969

GENEL BİLGİLERİ

Yüzölçümü: 1.243 km²
Nüfus: İlçe 101.818 (1985)
İl Trafik No: 79
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir sınır Şehri olan Kilis, tarihi höyükleri, kaleleri camileri ve kebapları ile görülmesi gereken bir ildir. İlçeler: Kilis (merkez), Elbeyli, Musabeyli, Polateli

NASIL GİDİLİR?

Karayolu ile ulaşım sağlanmaktadır.

Havayolu: En yakın hava limanı Gaziantep Havalimanıdır. Gaziantep Havaalanı Kilis'e 40 km. uzaklı
ktadır.

GEZİLECEK YERLER


http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326969

Ravanda Kalesi: Kale Kilis'in 24 km. kuzeyinde bulunan Polateli ilçesine bağlı Ravanda Köyünün yanındadır. Etrafı açık, ufuklara hakim bir dağın sivri tepesine kurulmuştur.Dağın tepesi oyulmak suretiyle yapılan kalenin bugün ayakta kalan kısmı, iç kaledir.

Oylum Höyük: Anadolu, Suriye, Mezopotamya arasında yer alan oldukça büyük bir höyüktür. Stratejik bir konumda bulunan höyük, hemen her dönemde iskan görmüştür. Bakırtaş (Kalkolitik) Çağı'ndan Helenistik Döneme kadar kesin iskan gösteren Oylum Höyükte yapılan kazılar sonunda bölgenin tarihinin yanı sıra Ön Asya'nın da tarihi aydınlanmaktadır. İlde bunun dışında bir çok höyük bulunmaktadır.

Akpınar: Kalkerli bir toprak parçasının ortasından pırıl pırıl suların aktığı mesire yeridir Akpınar. Dört yanı zeytinlikler bağ ve meyve bahçeleriyle çevrilmiş, çimenden halılarla kaplı bu eşsiz tabiat güzelliği bahar ve yaz aylarında Kilislilerin akınına uğrar.

Söğütlüdere: İlkbahar ve yaz aylarında eğlence ve piknik yeri olarak kullanılan Söğütlüdere' nin Kilis yaşamında ayrıcalıklı bir yeri vardır. Kuzey yamaçlarından Zoppun Deresi ve Akpınar kaynaklarından akıp gelen suların, yeşilliğe bürüdüğü Söğütlüdere, özellikle hafta sonlarında Kiliselilerin mutfak kültürüne özgü kebap ve yemek çeşitleriyle mükemmel bir ziyafet sofrası için önemli bir mekandır.

COĞRAFYA


Gaziantep platosunun güneybatısında yer alan Kilis'te yaklaşık 7600 hektarlık saha ormanlarla kaplıdır. Zeytin ve bağcılık başlıca tarım ürünleridir. Ayrıca bitki örtüsünde kızılçam, kermez meşesi, palamut meşesi, pınar meşesi, tespih ağacı, ardıç, sakız ağacı, melengiç, antepfıstığı ve sumak yer alır.

Kilis av hayvanları bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.

İklim genel karakterleri itibariyle Akdeniz İklimi içinde yer alır. Yazın sıcak ve kurak, kışın soğuk ve yağışlı geçer.

TARİHÇE

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1271326969


Orta Tunç Çağı'na kadar uzanan eski bir yerleşim merkezi olan Kilis ve Çevresine Hurriler, Mintanni, Asur, Hitit, Pers, Makedonya, Roma ve Osmanlılar hakim olmuşlardır. Kilis 1995 yılında il olmuştur.

NE YENİR?


Geleneksel kültürü yansıtan yöresel yemeklerin tadı ve görüntüsü ile oldukça etkileyicidir. Kilis'te yapılan kebap çeşitleri özel baharatlarla tatlandırılarak dumanı üstünde servis yapılmaktadır.

Göl üzerinde bulunan restoranlarda yemek yemenin lezzetine ve pekmezin tadına doyulmaz

NE ALINIR?

Alışveriş merkezleri Kilis'e ait kültürel dokuyu yansıtan pek çok hediyelik eşyayı kapsamaktadır. Ayrıca yöreye ait pekmez çeşitlerinden katı veya sıvı pekmez alınabilir.


YAPMADAN DÖNME

Doğal güzellikleri ile ünlü Kilis'in mesire yerlerini gezmeden,

Kilis pekmezinin ve yöresel kebap çeşitlerinin tadına bakmadan,

İlde bulunan tarihi höyükleri, camileri ve Ravanda Kalesini ziyaret etmeden

...Dönmeyin.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.