![]() |
Hücre
Görev ve yapı bakımından canlılığın bütün özelliklerini gösteren en küçük birime HÜCRE denir.
HAYVAN HÜCRESİ HÜCRE TEORİSİBİTKİ HÜCRESİ : 1-Tüm canlılık olayları (Fotosentez, solunum, protein sentezi v.b) hücre içinde olur. 2-Tüm canlılar hücre veya hücrelerden oluşmuşlardır. 3-Tüm hücreler kendilerinden önceki hücrelerin bölünmesiyle oluşurlar. 4-Tüm hücrelerde; ribozom, protein, enzimler DNA, RNA, ATP ve su bulunur. CANLILARİKİÇEŞİTHÜCREDEN OLUŞUR. PROKARYOT HÜCRE : Çekirdekleri ve ribozom hariç organelleri bulunmayan, basit organizasyonlu hücrelerdir.Örneğin,bakteriler ve mavi-yeşil algler. ÖKARYOT HÜCRE : Çekirdekleri ve organelleri bulunan yüksek organizasyon düzeyine sahip hücrelerdir. Örneğin, bakteri ve mavi-yeşil algler hariç diğer tüm canlılar Bir ökaryot hücrede temel olarak üç kısım bulunur. 1-Hücre zarı 2-Sitoplazma ve organelleri 3-Çekirdek 1-HÜCRE ZARI ve MADDE GEÇİŞİ Hücrenin akıcı mozaik zar modeli HÜCRE ZARININ GÖREVLERİ 1-Hücre ve organellerini sarar. 2-Organelleri ile sitoplazma arasında ; hücre ile de çevresi arasındaki madde alış verişini düzenler. 3-Elektrik dengesini organize eder. 4-Osmotik dengeyi düzenler. 5-Glikoproteinleri ile yabancı proteinleri tanır.Bundan dolayı komşu ve yabancı hücreleri de tanıma özelliği gösterir. 6-Salgı işlevi vardır. 7-Uyarı iletimi yapar 8-Enzimleri taşıyıcı özelliği vardır. MOLEKÜLLERİN HÜCRE ZARINDAN GEÇİŞİ 1-Büyük moleküller (Nişasta,glikojen,protein) hücre zarından geçemez.Küçük moleküller (O2 ,CO2 , H2O,glikoz,aminoasit ) kolay geçer. 2-Yağda çözünen bileşikler, (A,D,E,K vitaminleri) kolay geçer. 3-Yağ çözücü maddeler (Alkol, aseton, eter, kloroform v.b.) hücre zarında bozulmalara neden olduğundan kolayca geçer. 4-Yüksüz (nötr) moleküller, iyonlara göre hücre zarından daha kolay geçebilirler. (-) yüklü iyonlar ise , (+) yüklülere göre yine daha kolay geçerler. 5-Hayvansal hücrelerin çoğunun yüzeyi negatif yüklü bileşikler taşır. Hücre ile dış ortam arasındaki elektrik farkı bazı maddelerin içeriye ve dışarıya pompalanmasını kolaylaştırır. Hücre zarı esnek ve yarı geçirgendir. Mad de alışverişini sağlar.Hücre için gerekli maddeleri içine alır. DİFÜZYON : Maddenin çok yoğun ortamdan, az yoğun ortama geçişidir.Örneğin bir bardak suya atılan şekerin eriyerek suyu tatlandırması. OSMOZ : Seçici geçirgen bir zarın varlığında su moleküllerinin çok olduğu ortamdan, su moleküllerinin az olduğu ortama suyun geçişine denir. II- SİTOPLAZMA VE ORGANELLERİ 1-ENDOPLAZMİK RETİKULUM : Hücre içi madde iletimi; bazı organik maddelerin sentezini ve depolanmasını gerçekleştiren kanallardır. Granüllü ER ve granülsüz ER çeşitleri bulunur. 2-RİBOZOM : Üzerinde protein sentezlenen organellerdir. Ribozomlar protein ve RNA’ dan yapılırlar. Zarsız organellerdir.Virüsler hariç bütün canlılarda bulunurlar. 3-MİTOKONDRİ : Bakterilerle mavi yeşil alg gibi prokaryot hücreler hariç bütün bitki, hayvan, mantar ve protistalarda bulunan organeldir. Çift katlı zarla çevrili olup içerisinde DNA, RNA’lar matrix sıvısı ve çeşitli enzimler bulunur. Hücrenin enerji santralı gibi iş görürler. MİTOKONDRİ 4-GOLGİ AYGITI : E.R ‘den oluşmuştur. Birbirine paralel uzanmış kanalcık ve kesecik şeklindedir. Salgı maddelerinin oluşturulması, paketlenmesi ve salgılanmasından sorumludur.Lizozomları ve kofulları oluşturur. 5-LİZOZOMLAR : Hücre içi sindirimi gerçekleştiren enzimler taşıyan keseciklerdir. Hücre içine alınmış maddelerin sindirimini yaparlar. LİZOZOMLARIN OLUŞUMU 6-SENTROZOM : Sadece hayvansal hacrelerde ve bazı basit yapılı alg ve mantar hücrelerinde bulunur.Silindir şeklinde iki sentriolden oluşur.Hücre bölünmesi sırasında eşlenerek hücrenin kutuplarına çekilir ve iğ ipliklerini oluşturur. 7-KOFULLAR :Suyun ve katı besinlerin etrafında zar oluşumuyla oluşan yapılardır.Pinositoz ve fagositoz sonucu oluşurlar. 8-PEROKSİZOM :Bitkisel ve hayvansal hücrelerde bulunan ve içinde katalaz enzimi bulunan organeldir.İnsanda kalp,karaciğer ve böbrek gibi organlarda çoktur. 9-PLASTİTLER a)Kloroplast KLOROPLASTIN YAPISI b)Kromoplastlar c)Lökoplastlar III-ÇEKİRDEK (NUKLEUS) Çekirdek, hücrenin canlılığının sürdürülmesi için mutlaka gereklidir.Çekirdek, hücrede geçen bütün yaşamsal olayları yönetir ve kontrol eder. Dört bölümde incelenir: a)Çekidek zarı b)Çekirdek sıvısı c)Çekirdekçik (Nukleolus) d)Kromatinler ve kromozomlar Kromozomların yapısında DNA ve protein vardır.Her kromozom iki kromatitden oluşur. Kromozomların en önemli görevi kalıtım birimi olan genleri taşımasıdır. Kromozom sayısı ile organizma nın gelişmişliği arasında ilişki yoktur.Bazı canlı türlerinin kromozom sayıları aynıdır. OSMOTİK BASINÇ :Sitoplazmadaki çözüünmüş maddelerin neden olduğu basınçtır.Çözünmüş madde miktarı fazla ise osmotik basınç fazladır. EMME BASINCI : Hücre içinin osmotik değerinin oluşturduğu, su alınmasını sağlayan kuvvettir. Karbonhidratlar, organik asitler, inorganik ve organik tuzlar osmotik basınç oluştururlar. İZOTONİK ÇÖZELTİ % 5% 5 HİPOTONİK ÇÖZELTİ % 2 % 8HİPERTONİK ÇÖZELTİ HİPERTONİK ÇÖZELTİ : Çözeltinin madde kon santrasyonu hücre içi madde konsantrasyonundan büyüktür. Hücre dışarıya su verir. Su kaybettiği için büzülür. HİPOTONİK ÇÖZELTİ : Çözeltini madde konsantrasyonu, hücre içi madde konsantrasyonundandüşüktür. Dış ortamda su fazla olduğundan hücreye su girer ve hücre şişer. İZOTONİK ÇÖZELTİ :Çözeltinin madde konsantrasyonu hücre içi madde konsantrasyonuna eşittir. PLAZMOLİZ : Hipertonik ortamda hücrenin su kaybederek büzülmesi. DEPLAZMOLİZ : Plazmolizdeki hücrenin su alarak eski haline dönmesi. TURGOR BASINCI : Hücreye su girdikçe osmotik basınç azalır. Su molekülleri osmotik basınca zıt (içeriden dışarı doğru) bir iç basınç oluştururlar.Buna turgor basıncı denir. AKTİF TAŞIMA :Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama ATP enerjisi harcanarak madde geçişidir.Sadece canlı hücrelerde görülür. Aminoasitler, glukoz, Na+,K+ aktif taşıma ile hücre zarından geçebilir.Bir hücrelilerde ,sindirim, sinir, kas ve böbrek hücrelerinde görülür. 1-ENDOSİTOZ (İçeri alma) A)Pinositoz (İçme) B-Fagositoz(Yeme) 2-EKZOSİTOZ (Dışarı atma) |
Cevap : Hücre
İnsan vücudu deri, kan, kemik, kas, sinir gibi çok değişik dokulardan oluşmuştur. Ama hepsinin temel yapıtaşı çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan hücrelerdir. Bu yalnız insan için değil bütün canlılar için geçerlidir. Bitki ya da hayvandaki her hücre bir yandan kendi yaşamsal etkinliklerini sürdürürken bir yandan da canlının örgütlenmiş bir bütün olarak var olmasını sağlar. Tekhücrelilerden her biri zaten bağımsız yaşayan bir hücredir.
Çokhücrelilerde ise canlının dokularından çıkarılıp alınan bir hücre koşullar uygun olduğu sürece yaşamını tek başına sürdürüp çoğalabilir. Kısacası hücre en küçük yaşam birimidir. Hücrelerin varlığını ilk kez 1663'te İngiliz bilim adamı Robert Hooke ortaya koydu. Bir şişe mantarından kestiği parçayı mikroskopla incelerken, mantarın çok sayıda küçük kutucuklardan oluştuğunu gördü. Bu kutucukları manastırlarda rahiplerin yaşadıkları hücrelere (küçük odalara) benzettiği için de hücre olarak adlandırdı. Aslında Hooke'un görebildiği yalnızca hücre duvarlarıydı. Çünkü bu şişe mantarı bir ağacın mantardokusundan kesilip alındığında hücre duvarlarının içindeki asıl canlı kütle kuruyup ölmüştü. 1839'da Matthias J. Schleiden ve Theodor Schwann adlarındaki iki bilim adamı, bütün canlıların kat kat dizilmiş hücrelerden oluştuğunu öne sürdüler. Çalışmaları çağdaş biyolojinin gelişmesi açısından çok önemliydi. Ama mikroskobun ve laboratuvar tekniklerinin gelişmesinden sonra bu saptamanın yalnızca çokhücreli canlılar için geçerli olduğu anlaşıldı. Çünkü amip ya da bakteri gibi tekhücreli bir canlı hücrelerden oluşmamıştır; kendisi başlı başına bir hücredir ve bütün hücreler gibi ancak mikroskopla görülebilir. Daha küçük canlılar olan virüsler ise hücre bile sayılamaz; çünkü virüsler canlı bir hücreye girmedikçe yaşamını sürdüremez. Buna karşılık bitkiler ve hayvanlar gibi gelişmiş canlılar milyonlarca ve milyonlarca hücreden oluşmuştur. 1 cm3 insan kanında ortalama 4 milyon hücre vardır; demek ki bütün öbür hücreler bir yana, vücudumuzda yalnızca kan hücrelerinin sayısı 20 milyardı bulur. Ortalama büyüklükte bir hayvan hücresi yaklaşık 1030 mikron (metrenin milyonda biri) çapındadır; bitki hücreleri genellikle daha büyük olur. Bu arada, "hayvan hücresi" teriminin insanı da kapsadığını unutmamak gerekir; insan gelişmiş hayvanlarla aynı sınıftandır ve biyolojik açıdan, hele hücre düzeyinde hiçbir ayrıcalığı yoktur. Bitki ve hayvan hücrelerinin büyük bölümü bu örgütlenmiş bütün içinde özel bir görev üstlenir. Ama ne kadar özelleşmiş olursa olsun hepsinin temel yapısı aynıdır. Her hücre, çevresi bir zarla sarılmış karmaşık bir yapı olan protoplazmd'dan oluşur. Protoplazmanın büyük bölümü sudur. Bunun dışında, karbon, hidrojen, oksijen, azot, kükürt ve bazen fosfor içeren proteinler; nişasta ve şeker gibi karbonhidratlar; yağlar ve çeşitli tuzlar bulunur. Hücre zarı maddelerin hücreye giriş çıkışını düzenler. Örneğin su, geçişme ya da osmoz denen fiziksel bir süreçle hücre içine girebilir; kimyasal maddeler de pompalama yoluyla hücreye alınır ya da dışarı atılır. Canlıların sınıflandırılmasında temel alınan ölçüt her şeyden önce hücrenin yapısına dayanır (bak. CANLILAR). Çünkü basit ve üstün yapılı canlılar arasındaki ilk farklılık hücreden başlar. Bakteriler, riketsiyalar, maviyeşil suyosunları gibi çok küçük ve basit hücreler bir zarın içine hapsedilmiş çorba gibi bir sıvıdan başka bir şey değildir. Bu sıvının içinde yalnızca yaşamın temeli olan moleküller yüzer; ayrıca ne zarla çevrili gerçek bir çekirdek, ne de belirgin bir yapısı ve özel işlevi olan organeller ya da organcıklar vardır. Bu hücrelere prokaryot denir. Oysa bütün öbür canlıların temel birimi, daha karmaşık olan Ökaryot hücrelerdir. Böyle bir hücrenin içinde, genellikle orta bölümde yoğunlaşmış, birbirinden değişik yapı ve özellikte pek çok yapı vardır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.