![]() |
Nükte ve Fıkralarla ATATÜRK
HİKMET ÇETİNKAYA
Mustafa Kemal... Niyazi Ahmet Banoğlu'nun bir kitabını okudum: "Nükte ve Fıkralarla ATATÜRK" 1954 yılında ilk baskıda kitap, bir ay içinde 60 bin satmış... Salih Bozok'tan Yahya Galip'e; Şükrü Kaya'dan Cevat Abbas Gürer'e; Hüsrev Gerede'den Rıza Ruşen Yücer'e değin pek çok kişinin anlattığı Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili anılardan ilgimi çekenleri okurlarla paylaşmak istedim. *** Atatürk, İzmir'de hazırlanan o alçakça suikast girişiminin ardından yakın çevresine olayı şöyle anlatıyor: "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunlardan birini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:" -Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin öyle mi? -Evet! Ben "Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin?" dedim. Başını öne eğip yanıt verdi: -Fena bir adammış. Memlekete çok kötülük yapmış. Sonra biz onu öldürürsek para da vereceklerdi. Bunun üzerine şöyle dedim: -Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun? Yüzüme bakıp şöyle dedi: -Hayır! Ben: -O halde tanımadığın adamı, nasıl öldürecektin? Adam: -Geçerken, işaret edip "Mustafa Kemal budur" diyeceklerdi. Biz de öldürecektik. Bunun üzerine belimden tabancamı çıkarıp adama uzattım: -Mustafa Kemal benim! Haydi al eline tabancayı ve öldür, dedim. Zavallı benden bu yanıtı alınca, yıldırım çarpmış gibi oldu... Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktı... Sonra dizüstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı... *** Atatürk İstanbul'da Florya Köşkü'nde kalıyordu... Bir sabah yürüyüşe çıktı. Bu sırada ağaç altında dinlenen bir yaşlı adam gördü. Yanına yaklaşınca adam ayağa kalktı, Ata'yı başıyla selamladı. Atatürk yaşlı adama sordu: -Beni tanır mısın? Yaşlı adam "Tanımaz olur muyum hiç" deyip ekledi: -Evimde resmin bile var duvara asılı! Atatürk'ün hoşuna gitti yaşlı adamın sözleri. Konuşmaya başladılar. Yaşlı adam: -Cumhuriyetçiliği, devrimciliği, milliyetçiliği, halkçılığı ve hatta devletçiliği anlıyorum... Ama şu laikliği pek kavrayamadım... Neden her şeyi birden bozdun? Atatürk elini omzuna koydu yaşlı adamın ve anlatmaya başladı: -Ben sana bir hikâye anlatayım o zaman... Amr İbn-ül As, Mısır'ı fethettiği zaman, Halife Ömer'e bir mektup yazmış: -Burada çok sayıda kütüphane ve içinde binlerce kitap var. Bunları yakayım mı yoksa bırakayım mı? Ömer yanıt vermiş: -Kitapları incele... Eğer yararsız şeylerse, yak. Yok, eğer yararlı şeylerse yine yak. Çünkü halk, o kitapları okudukça, onlara uymaktan vazgeçmeyecekler, eskiyi unutmayacaklar ve bize, yani yeniye-yeniliğe sürekli düşman olacaklardır! Atatürk, hikâyeyi anlattıktan sonra yaşlı adama sordu: -Şimdi sana laikliğin ne olduğunu izah edeyim mi? Yaşlı adam derin bir sezgi ve sağduyuyla yanıt verdi: -İstemez Paşam, hepsini anladım! *** Gecenin ilerlemiş saatleriydi... Keyifli bir masa çevresinde Atatürk sohbet ediyordu arkadaşlarıyla birlikte... Masada bulunan bir yurttaş Atatürk'e seslendi: -Abe Paşam, ne vakittir hep merak ederiz, milli mücadelenin sonuna doğru Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri!" emrini vermiştiniz... Aradan bunca zaman geçti. Ordulara son yani ikinci hedefi göstermediniz. Akdeniz birinci hedef olduğuna göre, ikinci hedef neresidir? Atatürk, kendisine "Abe Paşam" diyen kişinin Rumelili olduğunu anlamıştı. Gülümsüyerek kadehini eline alıp "şerefe" deyip kaldırırken şöyle dedi: -Abe hemşerim, hele şimdilik ilk hedefin şerefine içelim! Not: O tarihte Hatay anavatana kavuşmamıştı.... *** Atatürk'ü yakından tanımıyor genç kuşaklar... Yaşamın derinliğinde gezinen mavi gözlü dev adam hüzünleriyle, sevinçleriyle bir insandır! Tınaztepe'ye karşı Kömürtepe'nin güneyinde, atları, kılıçları ve insanlarıyla havayı koklayan; horoz sesleriyle uyanan Anadolu insanı vardır. . Çok uzak bir yerlere çağıran sesleri duyarak... |
Cevap : Nükte ve Fıkralarla ATATÜRK
Teşekkürler gerçekten güzel bir paylaşım...
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.