![]() |
Ağızla İlgili Deyimler
Ağızla İlgili Deyimler Ağız birliği etmek : Bir konuda aynı şeyler söylemeyi ya da yapmayı kararlaştırmak . (Kars. Aynı ağzı kullanmak.) Ağız dalaşı (dalaşması): Sözle yapılan kavga. Ağızdan ağıza : Biri ötekine. ötekisi de başkalarına söyleyerek. Ağız değiştirmek: Daha önce söylediğinden çok farklı şeyler anlat*mak. Ağız dolusu (küfür. laf etmek) : Bol ve ağır (küfür. laf etmek). Ağız eğmek (birine) : Bir şeyi ondan yalvarırcasına istemek Ağız kalabalığına getirmek (birini): Konudışı sözlerle karşısındakini şaşırtıp amacına ulaşmak Ağız kokusu : Bir kimsenin dayanılması güç davranışları. sözleri. istek*leri. Ağız tadı: Bir toplulukta. dirlik düzenlik. . Ağız yapmak : Bir kimseyi sözle. davranışlarıyla oyalamaya. aldatma*ya çalışmak Ağlama duvarına dönmek : Herkesin derdini döküp sızlandığı biri hali*ne gelmek. Ağlamaklı olmak : Ağlayacak gibi olmak. Ağrısı tutmak: -1. Gebe kadının doğum şanoları başlamak. -2. Her*hangi bir ağrı varlığını duyurmaya başlamak. Ağza alınmayacak (alınmaz) : Kaba. söylenmesi ayıp sayılan (söz). Ağzı (bir karış) açık kalmak: Bir olay ya da söz karşısında şaşırıp kalmak. donup kalmak. Ağzı bozuk : Küfürlü konuşmayı huy edinen. küfürbaz (kimse). Ağzı burnu yerinde : Olduça güzel. yakışıklı (kimse). Ağzı çelik (teneke kaplı): Çok sıcak yiyecek ve içecekleri rahatlıkla yiyip içebilen kimse. Ağzı dili kurumak : Bir şeyi bıkacak derecede çok tekrarlamak. Ağzı dili varmamak : bk Dili varmamak. Ağzı var dili yok: Pek konuşmayan. hakkını aramasını bilmeyen (kimse). Ağzı gevşek: Sır saklamasını beceremeyen. geveze (kimse). Ağzı havada : Neler olup bittiğinden haberi olmayan. şaşkın. alık. Ağzı kalabalık : Yerli yersiz çok konuşan (kimse). Ağzı kara: -1. Kötü haberler veren (kimse). -2. Fitneci. çamur atan (kimse). Ağzı kulaklarına varmak : Bir olay. durum karşısında çok sevinmek. Ağzı laf yapmak : Etkileyici. inandırıcı biçimde konuşmak. Ağzına bir parmak bal çalmak: Bir kimseyi tatlı vaatlerle. önemsiz şeylerle oyalamak. avutmak. Ağzına bir şey (çöp) koymamak : Hiçbir şey yememiş olmak. Ağzına burnuna bulaştırmak (bir işi): Bir işi becerememek. berbat etmek. bozmak. (Kars. Yüzüne gözüne bulaştırmak.) Ağzına geleni söylemek: Kızgınlık. öfke. vb. etkisiyle kına ve kaba sözler söylemek. (Kars. Açtı ağzını yumdu gözünü.) Ağzına kadar: Boş yer kalmamak üzere. Ağzına (ağzınıza) sağlık: Yerinde. en uygun zamanında söz söyle*yenlere iltifat olarak söylenir. Ağzına sakız etmek (bir şeyi) : 0 şeyi devamlı konuşur olmak. Ağzına sakız olmak: Bir kimsenin devamlı konuştuğu bir konu duru*muna gelmek. dedikodu konusu olmak. Ağzına sıçmak: Öfkelenilen bir kimseye büyük zarar verecek bir iş yapmak. Ağzına sürmemek (koymamak) (bir şeyden): Söz konusu bir yiye*cek. içecekse ondan hiç yememek. içmemek. Ağzına tükürmek : Sıkıntı. aa veren bir şeye lanet okumak. Ağzına vur. lokmasını al: Çok yumuşak başlı. sessiz. âciz (kimse). Ağzına yakışmamak : Ayıp sayılan ya da hayrete düşüren sözler söy*lemek. Ağzında bakla ıslanmamak : Hiçbir sim saMayamamak. sır tutama-mak Ağzında büyümek : Bir yiyeceği sevmediği. karnı doyduğu. iştahsız ol*duğu için bir türlü yutamamak Ağzında gevelemek (bir şeyi): Onu açıkça söylememek Ağzından baklayı çıkarmak : Sabrı tükenip bildiklerini. düşündüklerini söyleyi vermek Ağzından bal akmak : Tatlı. etkileyici biçimde konuşmak Ağzından burnundan gelmek : bk. Burnundan gelmek. Ağzından burnundan getirmek : bk. Burnundan getirmek. Ağzından çıkanı (çıkan sözü) kulağı işitmemek (duymamak) : Kız*gınlık. öfke vb. yüzünden çok ağır sözler söylediğinin farkında olmamak Ağzından düşürmemek (bir şeyi. birini. adını) : Her yerde. her za*man onun sözünü etmek Ağzından girip burnundan çıkmak : Çeşitli yollar deneyerek kandır*mak. bir şeye razı etmek Ağzından kaçırmak : Söylemek istemediği bir şeyi boş bulunup söyle*yi vermek Ağzından kapmak: Bir kimsenin konuşmasından yarım yamalak bir şeyler öğrenmek Ağzından konuşmak (birinin): Başkası adına ya da başkasını taklit ederek konuşmak Ağzından laf almak (kapmak) : Bir kimseden çeşitli yolları deneyerek gizli tutulan şeylerle İlgili bilgiler edinmek Ağzından laf çalmak (çekmek): Bir kimseden birtakım mantık oyunla*rıyla bilgi sızdırmak Ağzından lokmasını almak : Hakkı olan şeyi onun elinden almak Ağzından yel alsın : “Söylediğin kötü olayın gerçekleşmemesini dile*rim.” anlamında. Ağzında yaş kalmamak : Bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söy*lemiş olmak (Kars. Dilinde tüy bitmek) Ağzını açmak: -1. Konuşmak -2. Kına sözler söylemek. azarlamak. paylamak. Ağzını aramak (yoklamak) (birinin) : Bir kimsenin belli bir konuda ne*ler düşündüğünü öğrenmeye çalışmak Ağzını bıçak açmamak : Üzüntüsünden ya da başka bir nedenle ko*nuşacak durumda olmamak Ağzını bozmak : Küfür ve hakaret dolu sözler söylemek. küfretmek Ağzını burnunu dağıtmak : .Yumrukla feci şekilde dövmek. adamakıllı hırpalamak Ağzını havaya (poyraza. yele) açmak: Eline geçen fırsatı kaçırdıktan sonra. boş yere bir şeyler beklemek. ummak. Ağzını hayra açmak : Hep kötü olasılıklardan söz etmek. Ağzını kapamak (kapatmak) (biri) (birinin) : -1. Susmayı tercih et*mek. -2. Küçük bir çıkar karşılığında bir kimsenin konuşmamasını sağlamak. Ağzını mühürlemek: Hiç konuşmamak. hep susmak. : Ağzının içine bakmak : -1. Bir kimsenin sözlerini zevkle. dikkatle dinle*mek. -2. Onun sözlerini yerine getirmeye hazır olmak. Ağzının içine girmek : Bir kimseye çok yaklaşmak. Ağzının kokusunu çekmek : Bir kimsenin yerli yersiz İstek ve davranış*larına katlanmak. Ağzının payını almak: Bir söz ya da davranışından ötürü hak ettiği karşılığı görmek; paylanmak. azarlanmak. Ağzının payını vermek (birine): Bir kimseyi bir söz ya da davranışın*dan ötürü paylamak (Kars. Haddini bildirmek). Ağzının suyu akmak : Çok beğendiği. imrendiği bir şeyi elde etmek is*temek. imrenmek. Ağzının tadı bozulmak (kaçmak) : Kurulu düzeni. rahatı bozulmak. huzuru kaçmak. Ağzının tadını bilmek : >1. Damak zevki olmak. -2. Her şeyin güzelini seçmede usta olmak. Ağzını öpeyim (seveyim) : “Ne güzel anlattın. ne güzel haber verdin. sağ olasın” anlamında. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.