ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Fıkralar (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=584)
-   -   Bikaç Fıkra (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=548017)

Prof. Dr. Sinsi 08-22-2012 09:30 PM

Bikaç Fıkra
 
Azrail ve Kadın

kadının biri 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın birden bir hayal görüyor. Azraili görüyor ve soruyor: "Benim saatim geldi mi?"
Azrail cevap veriyor: "hayır senin daha 43 sene 2 ay vade 8 günün var."
Kadın narkozdan uyandığında estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü gerdirttiriyor, dudaklarını doldurtturuyor vede göğüslerini düzelttiriyor. Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi" oluyo. Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçiyorki ambulans çarpıyor kadına. Ölüyor tabi. Cenette Azraile soruyor:"40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını sağlayıp beni öldürttün?"
Azrail cevap veriyor: "Kız ben seni tanıyamadım........"

Hz. İsa ve Papağan

Hristiyanın birinin evinin telefon faturası çok geliyormuş, aramış taramış en sonunda bir bakmış ki evdeki papağan gizli gizli telefonla konuşuyor... Ev sahibi pağanı ceza olarak kanatlarından duvara asmış ve bir hafta burda kalacaksın demiş tam yan odaya geçecekken durmuş ve gizli gizli papağanı seyretmeye başlamış Papağan duvardayken karşısındaki Hz.İsa figürünü görmüş, ve 'sen ne zamandır burda asılısın böyle?' demiş Adam cevap vermiş '1000 yıldır', papağan demiş ki; 'ohaa, kiminle konuştun o kadar?'

Bizde Yok

Mahkeme salonunda sanık sandalyesinde bir adam...
Hakim sormuş:
“-Bir ilkokul öğretmenini testereyle doğrayarak öldürmekle suçlanıyorsunuz...”
O anda arka sıralardan Temel’in çığlığı duyulmuş;
“-Vay hayvan herif vay...”
Hakim “Sessizlik” diye uyarısını yapmış ve tekrar adama dönmüş;
“-Ve süpermarkette bir kadının kafasına çekiçle vurarak öldürmüşsünüz...”
Arka sıradan Temel yine bağırmış:
“-Seni vicdansız herif seni...”
Hakim yine Temel’i susturup adama dönmüş;
“-Ve bir de iş arkadaşınızı baltayla doğramışsınız...”
Arka sıradan yine Temel’in sesi;
“-Elektrikli sandalyede kavrulursun inşallah...”
Hakim en sonunda dayanamamış ve Temel’e bağırmış;
“-Bana bak, bir tek kelime daha edersen seni mahkemenin düzenini bozmaktan tutuklatırım...”
Temel cevap vermiş;
“-Sayın hakim kusura bakmayın, ama ben bu adamın 10 yıllık komşusuyum... Ne zaman bizde tamir edilecek bir şey olsa ondan ödünç alet istemeye gittiğimde ‘bizde yok’ diyordu...”

Ateist ile Ayı

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamiş. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayi adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "TANRIM!!!" diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamiş. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: - "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş. Adam utanç içinde: - "Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demiş. Ses: - "Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya baslamis. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamiş: - "Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere."

İtfaiyeciler ve Sarışın

Bir sarışın, bir kızıl ve bir esmer kız yanmakta olan bir binanın çatısında mahsur kalmışlar. itfaiye hemen olay mahalline gelmiş, gerekli cihazları çıkarmışlar.Çatıdan atlayanları tutmak icin yanlarında getirdikleri çarşafı tuttuktan sonra, çatıya doğru seslenmişler;
-"Atla. Bu tek şansımız".

Esmer olan kız çatının kenarına kadar gelmiş ve kendisini aşağıya bırakmış. Tam çarşafa gelirken, itfaiyeciler birden çarşafı kenara çekmişler. Esmer kız domates salçası gibi yere yapışmış.

Itfaiyeciler tekrar çatıya seslenmişler;
-"Hadi atla. Yoksa kurtulamayacaksın." Kızıl saçlı aşağıya bağırmış;

-"Atlamam. Biraz önce yaptığınız gibi çarşafı çekersiniz siz".

İtfaiyeciler;
- "Hayır, çekmeyiz. Biz sadece esmerler icin bunu yaparız". Böyle söylenince, kızıl saçlı da kendisini çatıdan aşağıya bırakmış. Itfaiyeciler esmer kızda oldugu gibi yine aniden çarşafı kenara çekince, kızıl saçlı da elmalı kek gibi yere serilmiş.

Çatıda sadece sarışın kalmış. itfaiyeciler daha önce de yaptıkları gibi;
-"Atla, atla. Yoksa yanarak öleceksin".

Sarışın;
- "Kesinlikle atlamam. İki arkadaşım atladığında çarşafı çektiniz. Ben atlarken de çekersiniz".

İtfaiyeciler;
-"Kesinlikle çekmeyeceğiz. Söz veriyoruz!''Sarışın kız;

-"Bakın, sizin çarşafı çekmeyeceğinize güvenemiyorum, şimdi çarşafı yere bırakın ve etrafından çekilin!..



Sarışınlara Satış Yapmıyoruz

Genç ve güzel sarışın, alışveriş merkezinin beyaz eşya reyonuna girer ve satıcıya sorar:
- "Şu küçük televizyonu almayı düşünüyorum, fiyatı nedir?"
- "Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satış yapmıyoruz.!"
Genç kadın sinirlenir, evine gider, saçının rengini değiştirir ve ertesi gün mağazaya geri gelir, aynı satıcıya yaklaşır ve:
- "Şu küçük televizyonu satın almak istiyorum." der
- "Hanımfendi biz sarışınlara satış yapmıyoruz !!"
Kadın iyice sinirlenmiştir, soluğu bir kuaförde alır, bu defa köklü bir değişiklik yapar, hatta makyajından, göz rengine tam bir esmer bombadır artık..
Aynı mağazaya gider, aynı satıcının önünde durup;
- "Şu küçük sevimli beyaz renkli televizyonu satın almak istiyorum. Ne kadar "
- "Kusura bakmayın hanımefendi, sarışınlara satış yap mı yo ruuuuuz"
- "İnanmıyorum, nasıl anladınız sarışın olduğumu, üç gündür kendimi esmere, çevirmek için yapmadığım kalmadı!"
- "Hanımefendi 3 gündür satın almaya çalıştığınız şey Mikrodalga fırın!"




Bugün Yarın

Birini döven bir adam hakimin karşısına çıkarılmış,
Hakim sormuş :
- Nerede yaşıyorsun?
- Orda burda...
- Ne iş yaparsın?
- Onu bunu...
- Barda dövdüğün adamı önceden tanıyor musun?
- Söyle böyle...
- Ne demek yani nerden tanıyorsun?
- Ordan burdan...
Hakim artik dayanamamış :
- Anlaşıldı, götürün bu adamı tikin içeri!..
İki jandarma adamın koluna girmiş götürürlerken adam hakime seslenmiş:
- Heeeey bi dakika!.. Ne zaman çıkıcam ben burdan!..
Hakim de ona seslenmiş:
- BUGÜN YARIN



Trabzon Otobüsü

Temel’le Dursun Trabzon’a gideceklermiş... Ama ceplerinde hiç para kalmamış...
Neyse Trabzon’a doğru yürümeye başlamışlar... Yolun kenarında giderken otobüs garajı görmüşler... Etrafa bakmışlar kimseler yok...
Temel, Dursun’a demiş ki;
“-Ula Dursun, Trabzon’a kadar yürümektense gel şurdan bir otobüs çalalım onunla gidelim...”
Dursun “Tamam” demiş... Temel içeri girmiş, Dursun ise dışarda etrafı kontrol ediyormuş...
Aradan 10 dakika geçmiş Temel yok... Tam o sırada içerden motor sesi gelmiş ve Temel otobüsle dışarı çıkmış...
Dursun hemen atlamış otobüse ve Temel’e sormuş;
-Neden bu kadar geç kaldın...
“-Ula Trabzon’a giden otobüsü en arkaya koymuşlar...”

İstihbarat Teşkilatları

Gizli istihbarat teşkilatları kendi aralarında bir yarışma düzenlerler. yarışmanın amacı örgüt içindeki ajanların direncini ölçmek.kural şu ajana bir sır verilecek ve işkence yapılacak.acaba ajan bu işkenceye nekadar dayanacak.yarışmacılar amerika cıa,rusya kgb,Türkiye mit mit'ten de ''TEMEL''.YARIŞMAYA BAŞLANIYOR cıa ajanı işkence karşısında sırrı bir saat saklayabiliyor.kgb ajanı ise tam iki saat dayanıyor.sıra bizim temel de .Temel'e sırrı veriyorlar ve başlıyorlar işkenceye bir saat,iki saat,üç saat,dört saat derken bakıyorlarki temel ölecek biraz ara verelim tekrar devam ederiz diyorlar ve temel i bırakıyorlar.yarı baygın temel kafasını duvara vuruyor ve diyorki ula hatirla oni yoksa gebertecekler seni.



Sigarayı Bırakmak

Dursun, arkadaşı Temel’e sormuş:
-Sigarayı bırakmak kolay oldu mu?...
“-Evet, çok kolay oldu...”
-Ne kadar oldu?...
“-Bir yıl, iki ay, üç gün, beş saat, on dakika.
Feministler Kongresi

Dunya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtiyor; Amerikalı bir hanım şöyle der:
- Ben iyi bir şirketin genel müdiresiyim. Artık alisveris yapmaktan bıktım. Kocama "Bundan sonra alış verişi sen yap" dedim. Baktım birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı..."
Alman konuşmacı;
- Ben iyi bir şirkette üst düzey yoneticiyim. Bir gün kocama "Ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım. Biraz da sen yap" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...
Fadime kürsüye çıkmış;
- Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel`e "Ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum. Biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün goremedim, ikinci gün goremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş gormeye başladı..

Ucuz İşitme Cihazı

Adam işitme cihazı almak için bir mağazaya girmiş...
Tezgâhtar Temel’e “Ucuz bir şey olsun” demiş...
Temel tarifeyi bildirmiş;
“-Fiyatlar 2 dolar ile 2000 dolar arasında değişiyor efendim...”
-2 dolarlık model nasıl bir şey?...
“-Bu butonu kulağınıza takıp şu teli boynunuzun üzerine bırakıyorsunuz efendim...”
-Nasıl çalışıyor?...
“-Çalışmıyor efendim... Kulağınızda bunu görenler daha yüksek sesle konuşmaya başlıyor...”



Kurufasülye ve Gül

Cenevre Tarım Konferansı'nda katılımcıların her biri yaptıkları çalışmaları ve sonuçta gerçekleştirdikleri verim artışını anlatıyormuş.
Sıra Temel'e gelince,
-Kuru fasülyeye gül aşiladuk, demiş.
-Peki, bunu niye yaptınız?
-Yellenince gül kokayi.

Nerden Biliyorsun

Temel’le Fadime apar topar düğün yapmış...
Yeni evli çift balayından döndükten sonra Temel sevinçle karısına müjdeyi vermiş:
“-Üç tane nur topu gibi evladımız olacak hayatım...”
-İyi de nerden biliyorsun tatlım?...
“-Üçü de annemin evinde bekliyor...”

Mantık

Üniversite son sinif ögrencisi yazili sinavindan kalinca dogru hocasina gider..
-Siz beni sinifta birakarak hayata atilmami önlüyor ve
cezalandiriyorsunuz.Isin bu yanini hiç düsündünüz mü?
-Tabii düsündüm.Hocanin görevi bilgiyi ölçmek,yeterli olmayani sinifta birakmak degil mi?
-Iyi.. O zaman size bir teklifim var. Bir soruda ben size soracagim.Dogru cevabi verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sinifta kalacagim. Bilemezseniz,notumu düzeltecek ve sinifi geçirteceksiniz. Hocanin keyfi yerinde..Teklifi kabul eder ve ögrenci sorar
-Yasal olup, mantikli olmayan nedir? Mantikli olup, yasal olmayan nedir? Ve de ne mantikli ne de yasal olmayan nedir?
Hoca uzun uzun düsünür ama cevabi bulamaz. Iddia geregi ögrencisine iyi not vererek sinifi geçirir.. Ama akli da soruda
kalir.. Sonunda sinifin en iyi ögrencisini çagirir, olayi anlatir ve sorunun yanitini bilip bilmedigini sorar. Ögrenci hemen cevap verir
-Siz 65 yasindasiniz ve 23 yasinda bir kadinla evlisiniz.Bu yasal ama mantikli degil. Karinizin 25 yasinda bir sevgilisi var. Bu mantikli ama yasal degil. Siz karinizin sevgilisini, zayif alip sinifta kalmasi gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz.Bu ise ne mantikli,ne de yasal.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.