![]() |
John Searle Söz-Eylem Kuramı
Söz-Eylem Kuramı Söz eylem ya da dil eylem kuramı, dilsel ifadelerle sadece olayları betimleyen ve ortaya iddialar ortaya koyan felsefi görüşler değil, aynı zamanda dünyanın durumunda değişiklik meydana getiren eylemlerin yerine getirilmesidir. Bu kuramlar şunu iddia eder: Örneğin, bir talimat (emir ya da kanuni hüküm), bir nesne ya da kişiye isim verme (vaftiz ya da adlandırma, ad koyma), kendi hükmüyle bir şey yapmak (söz verme), tehlikeye işaret eden bir ipucu (uyarı) ya da ruhsal anlamda dokunaklı bir ifade (*******), aynı şekilde gerçeğin değişimi bir vazonun parçalanmasına benzer. Söz eylem kuramı, dilsel eylemlerin varlığı, sınıflandırılması ve açıklanmasını araştırır. John Langshaw Austin ve John Searle, söz eylem kuramının en önemli temsilcileri kabul edilir. tarihi : Söz eylem kuramının ortaya çıkış tarihi, 1955 yılında John Langshaw Austin'in Harvard Üniversitesi'nde "How to Do Things with Words" başlığı altında düzenlediği konferansta bu kuramdan bahsetmiş olması sayılabilir. Aynı başlık altındaki bu eseri, 1961'de ölümünden sonra yayımlanmıştır. Esas olarak, 1969 tarihinde yayımlanmış "Speech Acts" (Söz Eylem) adlı kitabı ile Austin'in düşüncelerinden belirli görüşlerini, ihmal edilen ve not edilen başka düşüncelerini başarılı bir şekilde sistematik hale getirerek, söz eylem kuramı fikrinin yayılmasından Austin'in öğrencilerinden biri olan John Searle sorumludur. Searle, özellikle tek dil ailelerinin tanımlanmış bir modeli olan "söz verme" söz eylemi örneğini geliştirmiştir. Söz eylem kuramının öncü dil filozofu olarak Ludwig Wittgenstein kabul edilebilir. 1953'de "Felsefi Soruşturmalar" adlı eserinin yayımlanmasıyla kelimelerin genel anlamda sadece şeylerin adlandırılmasıyla görevli oldukları teorisine karşı çıkışının açıklamasını yapmıştır. "Adlandırma eyleminin gerçekleşmesi ile devamında ne yapıp yapmayacağımız bize gösterilmiştir. Gösterilenlerin sadece bir tanesinin olup olmaması, şeylerden konuşmak anlamına gelmektedir. Cümlelerimizle çeşitliliği sağlarız." Wittgenstein, adlandırma açısından konuşma ve eyleme geçirme dil tezlerine karşı çıkmıştır. Burada "Dil oyunu" ifadesi, dili konuşmanın meslek ya da hayat tarzının bir parçası olduğunu belirtmelidir. Wittgenstein, bazı "dil oyunları"nı adlandırmıştır. Emir vermek, rica etmek ya da teşekkür etmek gibi söz eylemin kullanılan örnekleri Austin'in geç döneminin örneklerindendir. Bu geleneksel çizgi, büyük bir dikkatle çizilmelidir. Ludwig Wittgenstein, Austin ve özellikle John Searle'nin bilgiye olan yaklaşımları çok farklıdır. İnsan mantığının bir teorisi olan Searle'nin söz eylem kuramının devam eden temellendirme çabaları, Wittgenstein'ın dil oyunu-düşüncesi ile söz eylem kuramının en önemli sorunu olan eleştiriyi netleştirmektedir. Searle, Wittgenstein'ın sistematikleştirilmemiş düşüncelerini sistematikleştirmiş, aynılaştırmamıştır. Bunun kural açısından netleşmesi, örneğin Noam Chomsky'nin "Transformationsgrammatik" (dönüşümsel dilbilgisi) gibi başka dilbilgisi teorileri, teknik kural ve kuramın uygulaması hakkında söz eylem kuramından yola çıkmalı, böylece hangi biçimde olursa olsun ifade edemeden, kurallara uyulabilir. Bu düşünce, Wittgenstein'ın "Felsefi Soruşturmalar" adlı eserinde açık bir biçimde eleştirilmiştir. "Sözeylem araştırmalarının tarihi" konusunun gündeme gelmesi, çok da eski bir döneme rastlamaz. Irma Taavitsainen ve tarihsel pragmatiğin bir bibliyografyasını oluşturan Andres Jucker, merkezi yayın organları "tarihsel pragmatiğin kitabı"nı (Journal of Historical Pragmatics) kurmuşlardır. Tarihsel süreç içerisinde belirli bir söz eyleminin nasıl oluştuğu sorusu, "Onomasyoloji" (isim öğretisi) alanında (Joachim Grzega, Alfred Bammesberger ve Marion Schöner tarafından yazılmış "Onomasyoloji Online" adında, bu alanda kabul gören bir makalede ele alınmıştır.) Avrupa dilbilimi (Eurolinguistik) de söz eylemlerinin gelişimi ile ilgilenmiştir. Söz-Eylem Austin, söz eylemin sınıflandırılmasını üç bölümde yaparken, Searle bunu dört bölüme ayırmıştır. Anlam teorisi olarak sözeylem kuramı Sözeylem kuramı, Austin hariç bazı kuramcılara göre, sadece dilsel eylemlerin bir teorisi değil, aynı zamanda cümlede anlam teorisidir. Sözeylem kuramı, anlam kavramının tanımının zenginleştirilmesini talep etmiştir. Anlam kavramının yorumu, mantığın yönlendirici dil felsefesi gibi gerçeğin koşullarının tekrar kurgulanması olarak oluşamayabilir. Dilsel ifadeler, başarı ya da başarısızlık gibi görüşlerin değerinin dışarıya yansıtılmasında, gerçek değerlerinin eleştirisine gereksinim duyar. Sözeylemler, birbiri ardına hiyerarşik bir şekilde sıralanmış unsurların karmaşık eylemleridir. Bu sıralama, sözeylem kuramını inceler ve bir şey yapılarak, bir şey söylenerek, bir şey açıklanarak nasıl etki altında kalındığını gösterir. Bir ifadenin cümledeki anlamı, bir soru ya da bir yasak söz konusu olduğunda anlam unsurlarına aittir. 1)İstasyon nerde ki? 2)Burada sigara içmek yasaktır! Bu durumda, bir ifadenin belirli bir "edim rolünün" ya da "edim"inin olduğundan bahsedilebilir. Konuşmacı, edim rolün ya da edimin olduğu ifadelerle edimsöz eylemi yerine getirir. Bir ifadenin edimsöz rolü, söz edilen edimsöz göstergelerinden anlaşılır. Edimsözün göstergeleri şu şekildedir: Cümledeki yeri: Peter sigara içer? Sigara içer mi Peter? Durum edatı (Modalpartikeln): Susabilir misin? Biraz susabilir misin? |*Edimsel fiiller: Bana yardım etmeni rica ediyorum, Sana işi kabul etmeni öneririm. Tonlama: Sen Brunswik'ten mi geliyorsun? Sürekli artan bir tonlamayla bir ifade cümlesinin cümledeki yeri. Edimsöz tarzı; soru. Sözeylemlerinin sınıflandırılması (Searle) Searle, edimsözü sınıflandırırken 20 ölçüt belirlemiştir. Bunların üçü şunlardır: 1.Edim söz nüktesi: edimsöz kelime oyunu ile birlikte, bir söz eyleminin amacının belirlendiğini göstermiştir. 2.Oryantasyon (Haber): Oryantasyondan kasıt, gerçek dünya ve sözcüğün birbirlerine nasıl davrandıklarıdır. Kelimeler gerçek dünyaya uydurulur (tanımlama yoluyla) ya da dünya kelimelere uydurulur (Bir emir ya da bir söz yoluyla). 3.Fiziksel durumların ifadelerinde: İfade, hangi iç durumlara bağlıdır? Örneğin bir tanım ifadesinde, konuşmacı ne söylüyorsa, söylediği şeye inandığını gösterir. Searle bu üç ölçütten sonra edimsözü beş kategoriye ayırmıştır: Repraesenta-tivaTemsili DirektivaTalimat KommissivaDüzenleyici Expressivaİfade edici DeklarativaBildirici Amaç Nasıl oluşturulacağını belirtir. Kişinin, eylemi yapmaya ya da yapmamaya sevk edilmesi Eylemin gerçekleştirip gerçekleştiril-meyeceğini kararlaştırma. Kendi hisleriyle ifade etme Söylemlerle dünyanın uygun söy-lenmişlerini değiştirme Oryantasyon (haber) Dünya sözcüğü Sözcük dünyası Sözcük dünyası Hiçbiri Her ikisi de Ruhsal durum İnanç İstek Amaç Durum Eylemi ger-çekleştirme sorumluluğu Örnekler İddia etmek, haber vermek, bildirmek Rica etmek, emir vermek, tavsiye etmek... Söz vermek, karar vermek, sunmak, tehdit etmek. Teşekkür etmek selam vermek, tebrik etmek, şikayet etmek Atamak, işten çıkar-mak, vaftiz etmek... Assertiva olarak da adlandırılan "temsil", tespit etmek, iddia etmek, bildirmek, açıklamak, son vermek gibi söz eylemleridir. Tüm bunların ortak noktaları ise, konuşmacının, bu eylemler aracılığıyla, eylemsel durumda ifadenin doğruluğuna ya da yanlışlığına karar verilmesidir. Assertiva konuşmacıya söz konusu durumun doğruluğunu göstermekle görevlidir. Talimat (direktiva) söz eylemleri, konuşmacının eylemini gerçekleştirdiğini göstermekle yükümlü söz eylemleridir. Talimat söz eylemleri, örneğin; talep etmek, rica etmek, emir vermek ve tüm emir kipindeki fiiller gibi emir yoluyla ifade edilirler. Kommissiva (düzenleyici) söz eylemleri, konuşmacının bir sonraki eylemini gerçekleştirdiğini göstermekle görevlidir. Düzenleyici fiiller söz vermek, vaat etmek, yemin etmek, tehdit etmek gibi fiiller aracılığıyla belirtilir. İfade edici (Expressiva) söz eylemleri konuşmacının içinde bulunduğu ruhsal durumu ifadelerine yansıtması ve bununla birlikte toplumsal samimiyet kurallarına hizmet etmekle görevlidir. İfade edici söz eylemleri, teşekkür etmek, kutlamak, özür dilemek ve taziyede bulunmak gibi dışa vurucu fiillerden oluşur. Bildirici (deklarativa) söz eylemleri, belirli bir sosyal kurumun (ör. Okul, cami, kilise, devlet kurumları gibi) temelini, belirli bir durum içerisinde oluşturulan söz eylemleridir. Bildirici söz eylem fiillerinden birkaçı ise şöyledir: vaftiz emek, atamak, vazgeçmek. Bildirici ifadelere tipik birkaç örnek: "Burada istifamı açıklıyorum¦" "¦ adına ¦" "¦ işlevimi ¦ olarak açıklıyorum" Austin'in teorisi Austin'e göre eylemler aşağıdaki gibi ayrılmıştır: Düzsöz Eylem: Austin'in dediği gibi, ?bir şeyi normal biçimde söylemek' eylemi (saying something in the full normal sense). Edimsöz Eylem: Kabul edilmesi gereken, anlaşmaya dayalı bir eylemin yerine getirilmesi. Örneğin; Austin'in dediği gibi "bir şeyi söylediğinde yapmak" (doing something in saying something) bir soru, rica, uyarı, emir, tehdit. Etkisöz Eylem: Austin'in dediği gibi bir şeyi söyleyerek yapmak (doing something by saying something). Edimsöz eylemden gelen etkinin sağlanması, örneğin inanma, fikrinden cayma, kızdırma, güvenini sarsma, kalbini kırma, teselli etme. Austin, düzsöz eylem kavramı konusunda şöyle bir sınıflandırma yapmaktadır: Sessel (phonetic) Eylem: Bir dile ait olan ses sistemlerinden, dilsel anlamda seslerin oluşturulmasıdır. İlişkisel (phatic) Eylem: Bir dilin dilbilgisel kurallarını oluşturma ve bu dilin sözcüklerin kullanımının oluşturulmasıdır. Sözsel (rhetoric) Eylem: Hem dünyayla mantıklı bir ilişkisi olan (reference) hem de anlamı (sense) olan ifadelerin oluşturulmasıdır. Böylelikle, kısmi eylemlerin ardı ardına ya da eşzamanlı yerine getirilmesi ve de dil eyleminin değerlendirilme şekli söz konusu olmuştur. Bu eylemler, içkin ilişki aracılığıyla birbirine bağlanırlar. Örnekler: a)Mesela konuşmacı, etkisöz aracılığıyla, ısrarcı edim söz eylemini yerine getirerek, ifade eylemini oluşturarak dinleyiciyi incitir: Sen çok çirkinsin. b)Konuşmacı, etkisöz aracılığıyla, edimsöz eyleminin soru şeklinde kullanımıyla ifade eylemini yerine getirerek dinleyiciyi tedirgin edebilir: Siz en son ne zaman duş aldınız? c)Konuşmacı, etkisöz aracılığıyla edimsözün uyarı eylemini kullanarak, dinleyiciyi caydırabilir: Yaptığın plan tehlikeli olabilir. Austin'e göre etkisöz eylem, etkisöz yaptırım durumundan farklıdır. Etkisöz efekti (yaptırım durumu), etkisöz eyleminin yerine getirilmesiyle oluşan etkidir. Konuşmacı, sözeylemle dinleyicinin gülmesini amaçlayabilir. Fakat asıl oluşan efekt, dinleyiciyi sinirlendirmek olabilir. Konuşmacının esas niyeti başarısız olmuştur. Eğer, konuşmacının esas niyeti ile asıl oluşturduğu etki birbiriyle bağdaşıyorsa, etkisöz eyleminin yerine getirilmiş olmasından bahsedilebilir. Searle'nin Teorisi Searle tarafından önerilen, Austin'in teorisinin değişimi, esasen sözsel eylemi ilgilendirmektedir. Searle, bu önerilerin edimsöz eylemden farklı olmadığını ve düzsöz eylemi kavramının gereksiz gözüyle değerlendirildiğini iddia etmiştir. Bunun yerine Searle, "ifade eylemi"ni öne sürmüştür. Bunu takiben de, "önerme eylem" (propositional act) olarak adlandırılan teorisini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, Searle sözeylemi 4 kısma ayırmıştır: İfade eylemi (utterence act): İfade eylemi, Austin'in fonetik ve ilişkisel eylemine benzer, yani bir dilin dilbilgisi ve ses bilimsel (fonoloji) kurallarına göre kullanılmasıdır. Önerme eylemi (propositional act): Önerme eylemi Searle'e göre "referans eylem" ve "yüklem eylem" olmak üzere iki eylemden oluşmuştur. Konuşmacının, referans eylemle dünyanın belirli nesneleri arasında ilişkisi vardır. Örneğin, özel isim olan "Peter" ile kişi olan "Peter" kastedilir. Konuşmacı, yüklem eylemle nesnenin bağlantısı olan bir özelliği oluşturur. Örneğin, cesurluk. Konuşmacı diğer sözeylemler ile aynı "önerme eylem"i yerine getirir. Peter, cesurdur. Peter cesur mudur? Peter, cesur ol! Sadece iddialarla değil, aynı zamanda başka edimsöz eylemle bilgi verilir. Edimsöz Eylem Etkisöz Eylem (Austin'inki gibi) Açıklayıcı ve İçeriksel, Doğrudan ve de Dolaylı Söz Eylemleri "X şeyi yapacağıma söz veriyorum" ya da "Bu gemiye y adını veriyorum" gibi cümleler, açıklayıcı söz eylemlerine örnek cümlelerdir. Burada açıklayıcı, edimsel (performative) doğrudan söz eylemlerinden bahsedilebilir. Birinci örnekte "söz verme", ikinci örnekte "ad verme" açıklayıcı edimsel fiildir. "X şeyi yapmak" durumu edimsel zekaya ve ifadenin amacına uygun olduğu için doğrudan söz eyleminden de bahsedilebilir. Buna karşı olarak ise içeriksel (dolaylı), doğrudan söz eylemleri vardır. Bunlar oldukça sık karşılaşılan, önemli eylemlerdir. Açıklayıcı, edimsel ve doğrudan olan bir söz eylemi olan "X şeyi yapmaya söz veriyorum" sözeylemi, içeriksel (dolaylı) söz eyleminde, edimsel fiili ortadan kaldırarak "X şeyi yapacağım" şeklinde ifade edilir. Bundan başka, Searle'e göre, bir de dolaylı söz eylemleri vardır. Bunlarda edimsel amaç "önerme"den anlaşılmaz. Dolaylı sözeylemleri, bir sözeyleminde ya da ifade biçiminde var olan koşullara bağlıdır. Örneğin, "Tuzu bana ver!" cümlesini sözeylemsel açıdan şu koşulla ilişkilendirilmesi gerekebilir: "Dinleyici, tuza uzanabilecek durumda olmalıdır.", buna uygun olarak, "Tuzu bana uzatabilir misin?" soru ifadesi kullanılabilir. Bu, sözcüksel anlamda ele alınırsa, dinleyicinin tuza uzanabilme gücüne göre oluşturulmuş bir sorudur. Konuşmacının isteğinin yerine getirilmesi olan edimsöz eylemi, ayrıca bir rica niteliğindedir. Dolaylı söz eylemlerinde, birinci ve ikinci edimsöz farklıdır. İkincil edimsöz, örnekte de gösterildiği gibi, dinleyicinin tuza uzanabilme gücünü soran sözcüksel eylemlerdir. İfadenin esas amacını belirten birinci edimsöz ise "Tuzu bana ver lütfen" örneğinde görüldüğü gibi rica da içermektedir. İkinci söz eyleminin yerine getirilmesiyle asıl (birinci) söz eylem oluşturulur. Searle'ün dolaylı söz eylemleri konusundaki fikirlerine göre, rica olan ilk edimsöz eylem, ikincil eylemin karmaşık sıralanmasıyla oluşturulmalıdır. Searle'e göre dinleyici, sadece cümlenin eyleme dönüştürme yetisini sorgulayan bir soru olup olmadığını anlamakla kalmaz, aynı zamanda bir rica olup olmadığını da anlar. Bu durum, araştırmalar doğrultusunda henüz bir kesinlik kazanmış değildir. Bu görüşe karşı olarak, "Tuzu bana uzatabilir misin?" ifadesi örneğin Almancada resmiyette "Tuzu bana ver lütfen" ifadesiyle aynı anlama gelmektedir. Dinleyici burada herhangi bir zahmete girmemektedir. Performans Performans (Edim), dil kullanımının bir sembolüdür, konuşmadır. Bu kavram, 1960'lı yıllarda John L. Austin tarafından geliştirilmiştir ve söz eylem kuramının başarısı ile ilgilidir. Buna karşılık, gerçek veya yalan durumların temellendirici tanımlarını, sosyal dünya içerisinde bulunan durumların, oluşturulan hakikat aracılığıyla performativ/edimsel ifadelere dönüştürür. Edimsel ifadelere örnek olarak, söz eylem açısından sosyal gerçekliği değiştiren; ancak gerçek ya da yalan olarak kıyaslamadan nikah akdi olarak adlandırılan "evet" sözcüğü gösterilebilir. Söz eylem burada, bir eylemi sembolik olarak yerine getirme işlevidir. Kültür biliminde sözeylem, oyunu sahneye koyma ve sergileme olarak görülür. Böylelikle, Kültür biliminde bir dönüm noktası oluşturulmuştur. Heidrun Brückner ve Elisabeth Schömbucher, edimsele ek ile Kültür biliminde, sosyal kurum ve metinlerde olmayan, hatta araştırmaların merkezinde kadın oyuncunun eylem yetisi olan değiştirilmiş bir görüşü taşımışlardır. Kültürel performans, kadın oyuncu ile sadece kültürel değerlerin, tasviri aracı olarak kullanılması ve bir kimlik yaratılması değil, aynı zamanda toplumsal eleştiri ve kültürel değişimlerin oluşmasını sağlayan tören ya da tiyatrodaki toplumsal yorumlardır. Edimsellik Edimsellik, John Langshaw Austin tarafından oluşturulmuş, çeşitli bağlarla farklı anlamları da bulunan sözeylem kuramının bir kavramıdır. Edim ve Edimsellik arasındaki fark Gerald Posselt'e (Viyana Üniversitesi, Felsefe Bölümü) göre kuramsal açıdan post yapısalcı bakış açısı, edim ve edimsellik arasındaki farktır. Edim, davranışı ya da bir eylemi bir öznenin yerine getirmesi olarak adlandırılırken (bu sözeylem kuramında da vardır), edimsellik kavramı, öznenin bağımsız, niyetsel davranış sergilemesini inkar eder. Bir ifadenin edimselliği, öznenin ifade eylemi aracılığıyla oluşturduğu, ifade konusu ve eyleminin gücünü vurgular. Jacques Derrida edimsel ifadelerin tekrarlanabilirliği (Iterabilitaet) ve alıntılanabilirliğini vurgular. Edimsel bir ifadenin oluşturulabilmesi için, (gösterge teorisinin mi yoksa kültür teorisi fikrinin mi alınacağından sonra) ifadelerin, sistem içerisinde alıntı ya da törensel olarak, toplum tarafından bilinen gelenek, görenek ve değerlerin tanınabilir ve tekrarlanabilir olması gerekmektedir. Bu, edimsel ifadelerin başarısız olma ihtimalinin konuşma ve dile bağlı olduğu anlamına gelmektedir. Edim (Performanz) ve Edinç (Yeterlilik-Kompetenz) Noam Chomsky'e göre edimin karşılığı edinçtir. Edinç, konuşmacının dili hakkındaki bilinçsizce kazandığı bilgilerini gösterir. Edim ve edinç ikilisi, Noam Chomsky tarafından geliştirilen dönüşümsel dilbilgisi (Transformative Grammatik) çerçevesi dahilinde oluşturulmuştur. Bu ikili, esasen Ferdinand de Saussure tarafından tanımlanan "Langue" (dil) ve "Parole" (konuşma) ikilisi ile örtüştürülmüştür. Dil Felsefesi Yaklaşımı Austin'e göre edimsel ifadeler, edimsöz eylemle oluşturulmuş cümlelerdir. Bu konu, Austin?in ders notlarından oluşturduğu "How to Do Things with Words" kitabında ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. Örnekler: Öyleyse, sizi Karı-Koca ilan ediyorum. (Papazın iki insanı evlendirmek için yaptığı açıklamadır, açıklayıcı edimsellik) Sana kapıyı kapatmanı emrediyorum! (Bir şeyi emretmek için söylenir, açıklayıcı edimsellik) Dikkat et, boğa geliyor! (Birini uyarmak için söylenir, açıklayıcı edimsellik) Boğa geliyor! (Birini uyarmak için söylenir, açıklayıcı edimsellik) Defol! (Birine gitmesini emretmek için söylenir) Austin ilk derste, "saptayıcı" (konstativ) ve "edinçsel" (performativen) ifadeler arasında esaslı bir karşıtlık olduğundan bahsetmiştir. Önce doğru (true) ya da yanlış (false) olduğunu ve "bir şey söylemek" ile sınırlandırıldığını, daha sonra hem doğru, hem yanlışlığını ve sadece bir şeyi yapmakla görevli olduğunu (asıl sözü de aşan şey) belirtmiştir. Ders süresince, Austin, ifadelerin bu şekilde sınıflandırılmasına dayanmasıyla bir dizi kuşkudan kurtulmuştur. Son olarak ise, "toplam konuşma durumu içerisinde toplam sözeylem" olarak görülür. Bunun sonucunda şu ilişki ortaya çıkar: "saptayıcı" ve "edinçsel" ifadeler arasındaki farkın öğrenilmesi, özel ve genel kuramlar gibi sözeylemdeki düzsöz ve edimsöz eylemlerinin öğrenilmesiyle alakalıdır. Bu tespitler, uyarı, yargı, tasvir gibi edimsöz eylemlerin sınıflarından sadece biridir. Austin'e göre son olarak önemli olan şey ise, edimsöz eylemlerin ve bir eylemi yerine getiren ifade fikrinin araştırılmasıdır. Austin'in edimsöz eylem kuramı, John Searle tarafından sözeylem kuramı içerisinde benimsenmiştir ve daha da geliştirilmiştir. Bunun dışında, Karl Bühler ve Roman Jakobson tarafından "işlevsel dil modellerine bağlılık" oluşturulmuştur. Edebiyat Bilimi Yaklaşımı Judith Butler, kendisinin toplumsal kuram görüşlerinde Austin'in kavramlarını kullanmıştır. Göstergeler ve söz eylemleri aracılığıyla, bu kimlik dişil ya da eril olarak belirlenmiştir. Bu yüzden bir ebenin "bebek, kız" demesi sadece betimleyici bir tespiti değil, aynı zamanda "bebek kız olacak" anlamında talimat bildiren söz eylemidir. Cinsiyet edinci, politik edinci ve tiyatro performansının birlikte uyum halinde gerçekleşmesinden kaynaklanır. Edebiyatta kavramlara karşıt kavram olarak "ecriture" olarak anılan "yazın" kullanılmıştır. Ecriture, vücuda bağlı değilken, edinç, bir vücuda bağlıdır. Edinçsel edebiyat konuları "öznelerin yok sayılması" ya da Roland Barthes tarafından geliştirilen "yazarın ölümü" ile sıkı bir ilişkisi vardır. Kaynak : Wikipedia |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.