Arkeolojiye Farklı Bir Bakış
 

Arkeoloji ilmi,Toplumsal yaşamda her ne kadar '' İn'' olmadıysa da,

bizim ilgimizi çeken dallardan birisi olmuştur hep.

Bu yazımızda arkeolojiyi anlatmaktan ziyade arkeolojinin

bazı ülkeler veya gruplar için farklı bir anlamı oldugunu ifade

etmeye çalışacagız.

Osmanlı İmparatorlugu'nun son dönemlerinde Bağdat

demiryolu projesini kapan Almanlar sayısız ajan ve

arkeoloğunu mezopotamyaya sokarak en eski ve

kadim uygarlıklar hakkında bilgi depolamaya başladı.

Adeta İngilizlerin Mısır kazılarına ,Almanlar Irak

kazıları ile cevap veriyorlardı.

Gerçekte aradıkları ne idi?

Arkeoloji,bize söylendigi gib sadece bir eski eser

merakını tatmin veya tarihe yardımcı bir bilimi midir?

Bunu için mi,,bir hobi için mi acaba etekler dolusu paralar

ödeniyordu yoksa?

Zor koşullarda çekilen çileler de cabası...

Bize göre degil,hayır...bundan başka bir manası olmalı bu işlerin.

Bize göre,arkeoloji,

Kadim bilgiye ulaşmak,eski teknolojilere ve güçlere

ulaşarak,bu potansiyeli yeni dünyada üstün gelmek için kullanma

ve uygulama bilimidir.

Dinlerde dahil olmak üzere,arkeolojik bir bulgu veya keşif

ile nelerin sarsılabilecegini tahmin bile edemezsiniz.

Acaba,ülkeleri ve küresel manada Dünyayı çekip çevirenler,

bu ihtimale ve potansiyele ilgisiz kalabilirler mi?

Elbette hayır.

Arkeoloji,bize göre en fazla sansüre ugrayan,en fazla manipülasyona

maruz kalan bilim dallarından birisidir.

Hatta daha da ileri giderek şöyle diyebiliriz ki;

Arkeolojik kazılar günümüzde sponsorluk sistemi içinde siparişe göre kazılar olup,siparişe göre sonuçlara ayarlanmaktadır.

Nereyi kazmanızı ve ''neyi''bulmanızı söyleyenler elbette ki parayı

verenler(Sponsor) olmaktadır.

Devlet destegi ile bagımsız bir kurul yönetiminde çalışacak bir arkeoloji enstütüsü

belki bir çözüm olabilir.Tabii ki,siyasilerin etkisi olmamak şartı ile.

Yoksa bizler,önümüze inanılmaz kapılar ve bilgiler koyabilecek bir bilim dalının

sansürlü verileri ile yetinmeye devam ederiz.

Yani....her konuda sınırlama gayreti olanların bu konuda boşluk bırakabilecegini

sanmak ta zaten ne kadar doğru olur degil mi?

Son olarak,Suudi Arabistan'da arkeolojik kazı yapmanın yasak olduğu

bilgisini ve...

Almanların 2.Dünya savaşında geliştirdigi birçok özel silahların(V-2 Roketleri,Jet uçağı vs.) esasen 1.Dünya savaşı öncesi ve dönemindeki

arkeolojik kazılarla(Irak kazıları-Bağdat demiryolu) baglantısı oldugunu tahmin

ettigimizi ifade ederek yazıya son verelim.

Arkeolojiye Farklı Bir Bakış
 

Sn.Kether,

Bahsettiginiz kader mızragı konusu şöyle gelişiyor:

Hz.İsa as.ın Çarmıhta iken,bir roma askeri tarafından

ölüp ölmedigini kontrol etmek için bögrü bir mızrakla

deliniyor.Bu olaydan çok yıllar sonra birçok yerde

kutsal mızrak oldugu belirtilen mızraklar sergileniyor.

Viyana,Prag,Vatikan,Krakow gibi kentlerde.

İşte insan işin içine girdi mi maalesef böyle ilginç şeyler oluyor.

Mesela bizim ülkemizde de Battal Gazinin birçok mezarı vardır.

Keza Nasreddin Hoca ve Yunus Emreninde öyle.

Eshab-ı Kefh magarasıda bizde birkaç yerdedir,

K.Maraşta var,Tarsusta var vs.

Tabii ki birkaç tane doğru olmaz.

Meseleyi uzatmadan şöyle diyelim kestirmeden;

Eger,kutsal mızrak Hz.İsa as.ın mübarek vücuduna batıp

kanına bulaştığı için kutsal ise,yani kutsiyetinin öznesi bu ise;

-ki budur-o halde böyle bir kutsal mızrak yoktur deriz.

Neden;

Çünkü,Kur'an-ı Kerim'de ifade buyrulduğu gibi

''Onlar onu(Hz.İsa as.)öldüremediler,onlara bir başkası

benzer olarak gösterildi''.

Bu tür filimlerde Hz.İsa genelde şöyle der:

Eli...Eli sabakthani...yani Tanrım,Tanrım ,neden beni terk ettin.

Sözde filme dram katılır.

Bilenler bilir ki asla Rab kulunu terk etmez.

Kulu O'nu terk etmedikçe.

O'ndan daha büyük,güçlü ve müşvik bir dost

var mı ki?

Degil mi?

Kaldı ki,birtakım objelere ''anı babında'' saygı duymak belki olabilir,

ancak,''saf tevhid'' akidesinde böyle birtakım objelere yüksek

kutsiyetler atfetmek son derece yanlıştır ve şirktir.

Kutsiyetin kaynagı TEK'tir o kaynakta bellidir :

İlla Allah...yani....sadece Allah.