ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Ho'oponopono Nedir? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=522984)

Prof. Dr. Sinsi 08-20-2012 11:55 PM

Ho'oponopono Nedir?
 

Eski bir hawai metodudur.


Bu yöntem; karşımızdaki insanın yaşadığı duyduğumuz öğrendimiz anda bizim

sorunumuz olarak algılayıp kendi içimizde bundan arınarak karşımızdakini de

arındırma yolunu öğretiyor. Sadece insanlar değil herşeyi arındırıp temizlemenin

yoludur bu. Tüm bilinen ya da bilinmeyen negatif enerjileri, pozitif olanla

değiştirerek arındırır. Bunun içinde sevgi yi kullanır. 4 temel kalıp vardır.


seni seviyorum

özür dilerim

lütfen beni affet

teşekkür ederim.....

den oluşan.


Uygulamada çok kolay ve kısa sürede de sonuç veriyor.


Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var:

kendi için. 2 yıl önce, Hawaii'de, bir koğuş dolusu akıl hastası suçluyu onları hiç

görmeden tedavi eden bir terapist olduğunu duymuştum. Terapist, hastaların

dosyalarını incelemiş ve sonrasında kendisinin bu kişilerin hastalıklarını nasıl

yarattığını görmek için kendi içine bakmış. Kendisi geliştikçe, hastalar da gelişme

göstermiş. Bu hikayeyi ilk duyduğumda bunun bir şehir efsanesi olduğunu

düşünmüştüm.


Biri, kendini iyileştirerek başkalarını nasıl iyileştirebilirdi ki? Bu kişi bilge bir kişi

olsa bile akıl hastası suçluları nasıl iyileştirebilirdi? Anlamamıştım. Mantıksızdı. Ve

hikâyeyi unutup gittim.


Ta ki hikayeyi bir yol sonra yeniden duyana kadar. Terapistin ho'oponopono

adında bir Hawaii iyileştirme yöntemi kullandığını duydum. Daha önce bu yöntemi

duymamıştım. Hikayeyi yeniden unutup gitmek istemiyordum. Anlatılanlar

tümüyle doğruysa, hakkında daha fazla şey öğrenmeliydim. Şu ana kadar

"sorumluluk" kelimesinin anlamını, yaptıklarımdan ve düşündüklerimden sorumlu

olduğum şeklinde anlardım. Daha ötesinden değil. Ve çoğu insanın da böyle

düşündüğünü sanıyorum. Biz yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının

yaptıklarından değil. Birçok akıl hastasını iyileştiren Hawaiili terapist bana

sorumluluğun ne demek olduğu konusunda yeni bir bakış açısı kazandırdı. Adı Dr.

Ihaleakala Hew Len. İlk telefon görüşmemiz yaklaşık bir saat sürdü. Ona hikayenin

tamamını bana anlatıp anlatamayacağını sordum. Bunun üzerine Len Hawaii Eyalet

Hastanesi'nde dört sene boyunca çalıştığını söyledi. Ve hikayesini anlattı.

Akıl hastası suçluların bulunduğu koğuş oldukça tehlikeliymiş. Terapistler bir ay

içinde istifa ediyorlarmış. Hastane personeli sıkça hastalık izni alıyormuş ya da

istifa ediyormuş. Hastalar tarafından saldırıya uğrama korkusundan dolayı, koğuşta

sırtlarını duvara çevirerek yürüyorlarmış. Kısacası burası yaşamak, çalışmak ya da

ziyaret etmek için hoş bir yer değilmiş. Dr. Len bana hastaları hiç görmediğini

anlattı. Ofisinde oturup hastaların dosyalarını incelemiş.

Hastaların dosyalarına bakarken kendi üzerinde çalışmış. Ve kendi üzerinde

çalıştıkça hastalar iyileşmeye başlamış.


"Birkaç ay sonra, daha önceden ellerli kelepçeli dolaşan hastalara serbestçe

dolaşmaları için izin verilmeye başlandı," dedi bana. "Ağır ilaç tedavilerine maruz

kalan hastalar ilaç tedavilerini bıraktılar. Serbest bırakılmaları konusunda hiç

ihtimal olmayanlar serbest kaldı." Şaşkınlık içindeydim…


"Sadece bu kadar değil," diye devam etti. "Ve personel işe gelmekten

hoşlanmaya başladı. İşe gelmeme ve sıkça olan işten ayrılmalar bitti. Personel

ihtiyaçtan daha fazla sayıda olmaya başladı, çünkü hastalar serbest bırakılıyordu.

Personelin yapacak bir işi kalmamıştı. Bugün, bu koğuş kapalı."

Ve işte en önemli soru: "Bu insanların değişimine sebep olacak ne yaptın?" dedim

"Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece," dedi. Anlamadım…

Dr. Len hayatından sorumlu olmanın, hayatındaki her şeyden sorumlu olmak

olduğunu söyledi -aslında basit, çünkü her şey senin hayatında oluyor. Tam

manasıyla, tüm dünya senin yaratımın.


“Hmmm... Kolay sindirilebilir bir şey değil. “


Söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmakla, hayatındaki tüm insanların

söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmak farklıdır. Gerçek şu ki eğer

hayatının sorumluluğunu alıyorsan hayatında gördüğün, işittiğin, tattığın,

dokunduğun ya da herhangi bir şekilde deneyimlediğin her şey senin sorumluluğun

altındadır.


Çünkü hepsi senin hayatında olmaktadır. Terör eylemleri, ülke yöneticileri, ülkenin

mali durumu ve hoşuna gitmeyen diğer şeyler, hepsi şifalanmak üzere sana geliyor.

Onlar aslında yoklar… Onlar sadece iç dünyanın birer yansıması…

Sorun onlarda değil, sende. Onları değiştirmek istiyorsan, kendini değiştirmelisin.

Bunu kabul etmeyi ve hayata geçirmeyi bir kenara bırak, kavramak bile kolay değil;

biliyorum.


Suçlamak sorumluluk almaktan kolaydır. Fakat Dr. Len'le konuştukça onun

kendisini nasıl iyileştirdiğini ve ho'opnopono yönteminin kendini sevmek anlamına

geldiğini kavramaya başladım.


Hayatının gelişmesini istiyorsan, onu iyileştirmelisin. Eğer birini iyileştirmek

istiyorsan -akıl hastası bir suçlu bile olabilir bu- bunu ancak kendini iyileştirerek

yapabilirsin.


Dr. Len'e kendisini nasıl iyileştirdiğini sordum. Hastaların dosyalarına bakarken ne

yapmıştı?

"Sadece, tekrar ve tekrar 'özür dilerim' ve 'seni seviyorum' dedim," dedi.

Bu kadar mı?

Bu kadar.


Sonuç olarak, kendini sevmek kendini geliştirmenin en önemli yoludur ve kendini

geliştirdikçe dünyan gelişir.


Bu konu hakkında bir örnek vermeme izin verin:


Bir gün biri bana beni üzen bir e-posta gönderdi. Eskiden olsa, bu konu üzerindeki

çalışmamı, zayıf duygusal noktalarımı araştırarak ya da hoş olmayan bu e-postayı

gönderen kişinin bunu neden yapmış olabileceğini bulmaya çalışarak yapardım. Bu

sefer, Dr. Len'in yöntemini kullanmaya karar verdim. İçimden "Özür dilerim" ve

"Seni seviyorum," dedim. Bu dediklerimi özellikle bir kişiye yönelik söylemedim.

Sadece, dış koşulları yaratan içimdeki parçamı iyileştirmesi için, sevginin ruhunu

yardıma çağırdım. Bir saat sonra aynı kişiden bir e-posta daha aldım. Önceki eposta

için özür diliyordu. Bu özür için herhangi özel bir eylemde bulunmamıştım.

Ona herhangi bir şey yazmamıştım. "Seni seviyorum" diyerek içimdeki, o kişiyi

yaratan parçamı iyileştirmiştim.


Daha sonra Dr. Len tarafından düzenlenen bir ho'oponopono workshopuna

katıldım. 70 yaşında, saygıdeğer yaşlıca bir şaman. Ve bir münzevi gibi. Çekim

Yasası Sırrı adlı kitabımla ilgili güzel şeyler söyledi. Kendimi geliştirirsem,

kitaplarımın titreşiminin artacağını ve okuyucuların bunu hissedeceklerini söyledi.

Kısacası, kendimi geliştirirsem okuyucularım da gelişecekti.


"Şu anda piyasada, dış dünyada olan kitaplar hakkında ne dersin?" diye sordum.

"Onlar orada değiller,"dedi. Bilgeliği aklımı karıştırmıştı. "Onlar hala içinde."

Dış dünya diye bir şey yok.

Bu gelişkin tekniği hak ettiği derinlikte anlatabilmek için bir kitap yazmak gerekir

ama kısaca şunu söyleyebiliriz.

Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var:

kendi için.

"İçine baktığında, bunu sevgiyle yap."


1.Ne olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.


İçinizde ve etrafınızda olan her şeyin, bilinçli ya da bilinçsz, farkında olmanıza imkan

yoktur.Bedniniz ve aklınız şu anda çalışmaktadır ve bunun farkında değildir.Ve havada,

radyo dalgalarından düşünce formlarına kadar görünmeyen sayısız sinyal bulunmaktadır

ve sizler bunların hiç birini bilinçli olarak algılamazsınız. Gerçeği söylemek gerekirse, tam

şu anda kendi gerçeğinizi yartmaktasınız ama bu olay bilinçli bilginiz ya da kontrolünüzün

dışında, bilinçsizce olmaktadır. Bu nedenle istediğiniz kadar olumlu düşünün gene de

yaralanırsınız. Yaratıcı olan bilinçli zihniniz değildir.


2. Her şeyi kontrolünüz altında tutamazsınız


Elbetteki olan her şeyden haberiniz olmadığı için, onları kontrol edemezsiniz. Dünyaya

emredebileceğinizi düşünmek egosal bir hatadır. Şu anda dünyada neler olduğunun

çoğunu egonuz göremediğine göre, sizin için en iyisine egonuzun karar vermesine izin

vermek hiç de bilgece olmaz. Seçim sizin elinizde, ama kontrol değil. Ne deneyimlemeyi

tercih edeceğinize karar vermek için bilinçli zihninizi kullanabilirsiniz, ama onu ifade edip

edemeyeceğinizi ya da bunu nasıl ve ne zaman yapacağınızı kendi haline bırakmalısınız.

Teslimiyet anahtardır.


3. Yolunuza her ne çıkarsa onu iyileştirebilirsiniz.


Yaşamınızda önünüze çıkan her şey, oraya nasıl geldiğine bakmaksızın, iyileştirmek

içindir, çünkü şu anda sizin radarınızdadır. Buradaki varsayım, eğer onu

hissedebiliyorsanız, onu iyileştirebilirsiniz de. Eğer onu bir başkasında görebiliyorsanız ve

bu sizi rahatsız ediyorsa, o zaman iyileştirmek için oradadır demektir. Ya da Oprah'ın bir

keresinde söylemiş olduu gibi, "Eğer onu farkedebiliorsanız, ona sahpsinizdir." Onun

neden hayatınızda olduğuna ya da oraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikriniz olmayabilir,

ama artık farkında olduğunuza göre, onu serbest bırakabilirsinz. Karşılaştığınız şeyleri ne

kadar iyileştirirseniz, tercih ettiklerinizi ifade etmede o kadar net olursunuz, zira başka

şeyleri kullanmak için gereken enerjiyi serbest bırakmış olursunuz.


4. Tüm deneyimlerinizden %100 sorumlusunuz.


Hayatınızda başınıza gelenler sizin suçunuz değildir, ama sizin sorumluluğunuzdadır.

Kişisel sorumluluk kavramı söylediğiniz, yaptığınız ya da düşündüğünüzün ötesindedir.

Hayatınızda yer alan diğer herkesin dediklerini, yaptıklarını ve düşündüklerini de içerir.

Yaşamınıza meydana gelen her şeyin sorumluluğunu tamamen alırsanız, o zaman

herhangi bir kişi bir sorunu su yüzüne çıkardığında, o sizin de sorununuz olur. Bu üçüncü

ilkeye bağlanır, yani yolunuza çıkan her şeyi iyileştirebilirsiniz. Kısacası, şu anki

gerçeğiniz için hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi suçlayamazsınız. Tüm yapabileceğiniz onun

sorumluluğunu almak, yani onu kabul etmek, ona sahip çıkmak ve onu sevmektir.

Karşılaştığınız şeyleri ne kadar çok iyileştirirseniz kaynak ile o kadar uyumlu olursunuz.


5. Sıfır limite iletiniz "seni seviyorum" cümlesini söylemektir.


Sizi her şeyin ötesindeki huzura, iyieştirmeden ifade etmeye götürecek bilet sadece "seni

seviyorum" cümlesidir. Bu cümleyi Tanrı'ya söylemek içinizdeki her şeyi temizler ve

böylece şu anın mucizesini yaşayabilirsiniz: sıfır limiti. Amaç her şeyi sevmek. Fazla

kiloyu, bağımlılığı, sorunlu çocuğu ya da komuyu, eşi sevin; hepsini sevin. Sevgi sıkışıp

kalmış enerjiyi değiştirir ve serbest bırakır. "Seni seviyorum" demek Tanrıy deneyimleme

dileğinizin gerçekleşmesidir.


6. İlham niyetten daha önemlidir.


Niyet zihnin oyuncağıdır;esinlenme Tanrı'dan bir bildirimdir. Bir an gelir, yalvarmak ve

beklemek yerine teslim eder ve dinlemeye başlarsınız. Niyet egonun sınırlı görüşünü

temel alarak hayatı kontrol etmeye çalışmaktır; esinlenme ise Tanrı'dan gelen mesajı

almak ve buna göre hareket etmektir. Niyetler işe yarar ve sonuç verir; esinlenme ise işe

yarar ve mucizeler getirir. Hangisini tercih edersiniz?



Zero Limit - Joe Vitale, Dr.Ihaleakala Hew Len


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.