![]() |
Rahip Bahira Ve Bulut
RAHİP BAHİRA VE BULUT Her sene Yemen v e Şam tarafına ticaret kervanı gönderilirdi. Bu yıl ki Kervanın reisi Ebu Talip idi. Kervan yola tam koyulurken yeğeni Muhammed: - Beni de al amcacığım, dedi. Ebu Talip yol’un güvenirliği olmadığını bile bile yeğeninin bakışlarındaki masumiyetine dayanamayarak O’nu da beraberinde götürdü. Bahira adında Rahip Şam ve Yemen güzergahı üzerinde kilise yaptırmış ve bir ağacın altında gelip gidenlere nasihat ederdi. Fakat Bahira’yı pek dinleyen olmayınca kabuğuna çekilmiş, ağaçlığın altına konaklamayı gelenek haline getiren kervanların yanına gitmez olmuştu. Tamamen gözlerden uzak halde Savma’ya(kilise) kapanmıştı. Yaklaşan Kervan bir öncekilerden farklıydı, Bahira’nın dikkatini çekti. Uzaktan da olsa seyre daldı, yaklaşan kervan ve beraberinde O’nu takip eden bir bulut, adeta şemsiye görevi yapıyordu. Hemen merakını yenmek için bir adam gönderip kervanı yemeğe davet etti. Kervandan; ‘’ Nerenin kurdu oldu da bizi yemeğe davet etti’’ der gibiydiler. Her ne ise herkes yemeğe geldi ama, Bahira işi garantiye almak için davetlilere: - Aranızdan gelmeyen oldu mu ? diye seslenince Peygamberimizin amcası Ebu Talip: - Evet. O çok küçük orada bıraktık. Bahira: - Olsun, O’nunda gelmesini istiyorum, deyince birazdan davetlilerin arasına gelirken bulutun da onu izlediğini gördüğü zaman merakı bir kat daha arttı ve sormaya başladı: - Evladım Lat ve Uzza adına doğru söyle…. demeye başlayınca, Peygamberimiz küçük yaşına rağmen şu tepkiyi koydu: - Bana Lat ve Uzza adına bir şey sorma.. Bahira: - O halde Allah adına söyle nasıl uyursun? Sorunca Ebu Talip hemen öne çıkıp; mışıl mışıl uyur, dediyse de tam doğru cevap yeğeninden geldi. Peygamberimiz: - Gözlerim uyur fakat kalbim uyumaz. Bahira : - Bu çocuğun gözlerindeki kırmızılık neyin nesi? Ebu Talip: - Doğuştan, dedi.. Bahira Ebu Talib’e: - Gömleğini açabilir misin? Açtılar, açtıklarında iki kürek arasında büyük bir ben vardı..(Peygamberlere mahsus işaret olsa gerek) Bahira: - Neyin olur? Ebu Talip: - Oğlum olur , dedi. Bahira: -Bu çocuğun yetim olması gerekir, deyince Ebu Talip: - Nerden biliyorsun? Bahira: - Bizim okuduğumuz kitaplarda beklediğimiz elçinin babasının sağ olmaması gerekir. Ebu Talip: - Evet haklısın ben amcasıyım. Bahira: - O halde sen bu çocuğu yurduna götürmekte acele et, korkarım Yahudiler O’na zara verebilir. Kutsal kitabımız da son Peygamberin Mekke civarından çıkacağını gösteriyor, Yahudiler kendi ırklarından çıkmayacağı için O’nun Peygamber olduğunu bildikleri halde kabüllenmeyebilirler. Rahip Bahira bu sözleri sarf ederken Kervanda bulunanlar bu sözleri ciddiye almadıkları gibi, ‘artık iyiden iyiye bunamış’ deyip yollarına devam ettiler. Ebu Talip her ihtimale karşı Bahira’nın sözlerini dikkate alarak kervan Busra’ya geldiğin de nolur nolmaz düşüncesiyle öteye geçmeye izin vermedi.. Busra’da üç adamın gözünden birşey kaçmadı, karşısında güzel bir çocuk. Kendi aralarında: - Yoksa o mu? eğer O ise Yahudilerin sonu demek… Öldürmek için tam davranmaya kalkışacakları sırada karşılarında heybetli ve vakur bir adamı görmelerinden dolayı vazgeçerek oradan uzaklaştılar. Bu arada kervanda geri dönüş için start aldı. Yani Kervan Busra’dan ayrıldı, adamlarında içine ateş düşmüştü, derhal Bilge bildikleri Rahip Bahira’nın yanına vardılar ve dediler ki; Ticari Kervanda ki çocuğu gördünüz mü? Bahira: - Evet. Adamlar: - Tüh be kaçırdık.. Öldürecektik.. Bahira: - Akıllı olun , Tüm alem bir araya gelse güç yetiremezsiniz, en iyisimi yurdunuza dönün . Adamlar çaresiz vaziyette: - Peki, deyip memleketleri Busra’ya gittiler. ***Alıntıdır*** |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.