ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Ülke & Şehirler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=413)
-   -   Ülkelerin Çay Kültürü-İngilizlerin Beş Çayı (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=500156)

Prof. Dr. Sinsi 08-20-2012 04:03 AM

Ülkelerin Çay Kültürü-İngilizlerin Beş Çayı
 
Nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü sıvı...


Uğradığı her durakta iz bırakarak, farklı kültürlerce içselleştirilerek yolculuğuna devam eden, ettikçe de adına has kendi kültürünü müjdeleyen...


Çayın kültürü üzerine Uzak Doğu'dan Avrupa'ya bir gezintiye ne dersiniz?
Japon Çay Seramonisi

Dünyada "çayın babası" olarak bilinen Dharma'dan yola çıkarak yüzyıllar içinde çeşitli evrimler geçirip günümüze kadar ulaşan çay geleneği, Japonya'da çay seramonisi adı altında işlenmeyi sürdürüyor. Günlük çay ritüellerini felsefeleriyle harmanlayarak kültürlerine yansıtan Japonlar, çay içme ve ikram etme eylemine, kattıkları estetikle başlı başına bir sanat, düşünsel zenginlikle başlı başına bir ayin boyutu kazandırmışlar.

Tipik bir Japon evinin özel dizaynlı bahçesinin en sade bölümünde sadece çay törenlerinde kullanılmak üzere özel tasarlanmış Hoshoan adı verilen küçük bir ev bulunur. Alçakgönüllü olma esasını hatırlatmak amacıyla ancak eğilerek girilebilecek kadar küçük tutulmuş kapısından bu eve girerken erkeklerin silah, bayanların da zinet eşyaları ile girmeleri yasaklanmıştır. Bu yasak, dünya zenginliği ve gücünden arınarak tevazuya bürünmeyi simgelerken, eşya ve detaya boğulmadan döşenmiş ev de bunu destekler nitelikte son derece sade çizgilere sahiptir.

Japon çay seramonilerinde her mevsim için farklı kaseler ve araçlar kullanılmaktadır. Törenlerde kama (çaydanlık), chasen (çayı karıştırmak için kullanılan bambu fırça), chawan (çayın sunulduğu kase), chakin (peçete) gibi araçlar kullanılırken sunulan çay en taze çay yapraklarının öğütülmesiyle elde edilen meşhur yeşil çaydır.

Ev sahibi ile misafir arasındaki ilişkinin, birbirlerini son görüşleri, birbirlerine son hizmetleriymişçesine özen ve hürmete dayandırıldığı Japon çay seramonisi, Japon inceliğinin hayata gelmiş en güzel örneklerinden biridir.


Kaseyi tutuştan çayı karıştırmaya, çay koymadan peçetenin kullanımına kadar her hareketin belli adap ve zerafet kuralları dahilinde vücuda geldiği ve derin bir felsefenin yansıması olan bu seramonileri tekdüzelikten çıkaran en önemli unsur ruhtur. Japon inanışına göre töreni yapacak kişinin tören öncesi ruhen arınması ve konsantre olması gerekmektedir. Törene katılan diğer kişilerin de minimalize edilmiş bir dansta bile olduğu gibi bütün varlıklarını katmaları, birlikte törene katıldıkları insanlarla temas kurabilmeleri beklenmektedir. Kollektivist yaşam anlayışını benimsemiş bir toplum olan Japonlar, bu uygulamalarla simgesel olarak toplumsal uyumu kutsarken, çayı uygunluğun sanatı olarak yorumlamışlardır.




İngiliz Beş Çayı

Fransa ve Hollanda'dan sonra İngiltere'ye sıçrayan çay çılgınlığı, 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş süreci içinde 10 yıl gibi kısa bir dönemde 6'ya katlayan ithalatı ve tüketimiyle İngiliz toplumumun her seviyesinden insan tarafından rağbet gördüğünü gözler önüne sermektedir.

İngiltere henüz çay ile tanışmadan önce, İngilizler sabah kahvaltısı ve uzun süren, ağır akşam yemeği olmak üzere günde iki öğün yemekteydiler. Ancak Bedford Düşesi Anna'nın Akşamüstleri bitkin düşmesi ile ortaya çıkan, sonraları Kral Edward'ın sohbet ortamı için hoş bir ortam yaratma amacıyla küçük çay ziyafetleri düzenlemesi sonucu gelenek haline gelen Beş Çayı, İngiltere'den tüm dünyaya yayılmıştır.

Bir İngiliz çay davetinde, sohbetin akışının yiyecek ve içeceklerle kesilmesi hoş karşılanmazken bu durum her ne kadar çayın sohbet için bir bahane teşkil ettiğini düşündürse de İnglizlerin çaya yaklaşımı, çayı keyif kültürlerinin temel parçalarından biri olarak gördüklerini kanıtlar niteliktedir. Davetlerde Çin çayı Hint çayına tercih edilirken, limonlu, sütlü ya da kremalı sunulur. Çayın yanında ise küçük sandviçler ve el yapımı çay pastaları tercih edilir.

İngiliz evlerinde çay içmek için ideal iki mekan vardır: Hemen her evde bulunan şöminenin önü veya pencere cumbası. Evin hizmetçisi yoksa, evin sahibesi misafirlerini selamlayıp çay servisi için mutfağa gider. Çay saati için iki ayrı masa hazırlanır. Biri çay gereçleri ve fincanlarından, diğeri ise tabaklar ve leziz ikramlardan oluşan masalarda çay makinesi ya da en basitinden çayın sürekli sıcak kalmasını sağlayacak semaver de bulunur. Sunuma öncelikle çay servisiyle başlanırken, çay ziyaretleri ortalama bir saat kadar sürer. Günümüzde İngilizlerin çoğunun gündüz saatlerinde çalışıyor olması bu geleneğin ölmeye yüz tutması tehlikesini beraberinde getirse de çoğu İngiliz ailesi açısından en azından ailenin bir araya gelmesi için günün tek fırsatı olan Beş Çayı alışkanlığını sürdürmeye gayret ettiği bilinmektedir.


Hollanda'da yaygın olan bahçede çay keyfinden esinlenerek Çay Bahçeleri fikrini İngilizler geliştirmişlerdir. Öncelikle sadece asillerin buluştukları ve orkestra, konserler, tiyatro oyunları, bahçe yürüyüşleri gibi aktivitelerle renklendirilen çay bahçeleri, giriş serbest hale geldiğinde İngiliz toplumunun sınıf farklarını yıkarak kaynaşmasında çok önemli bir misyon üstlenmiştir. Bahşiş de İngiliz çay bahçelerinde güzel servisi takdir etme amaçlı ortaya çıkmış bir uygulama olup, zamanla dünya literatüründeki yerini almıştır.




Rus Çay Geleneği

1618'de Çin büyükelçiliğinde Çar Alexis'e çeşitli şekillerde sunumuyla başlayan Rusya'da çay geleneğinin gelişimi, Çin ve Rusya arasında imzalanarak ticaret serbestisi getiren anlaşmayla hız kazanmıştır. 1600lü yıllarda 11.000 mil uzunluğundaki 16 ay süren yolculuk sonunda Rusya'ya ulaşan ancak yüksek maliyeti nedeniyle sadece zenginlere hitap eden çay, 1796'da Çariçe Catherine'in ölümünden sonra hızla düşen fiyatıyla Rus toplumunda hızla kabul görmüştür. Sıcaklığı ve dinç tutma özelliğine sahip uyarıcılığı sayesinde çay, Rus yaşam stili için ideal bir içecek olmayı başarmıştır.

Ruslar Tibet usulü demlikten esinlenerek sıcak su ve demlenecek çay için ayrı ayrı iki parçadan oluşan semaveri benimsemişlerdir. Semaverler, klasik bir Rus evinin genellikle ortasında durup gün boyu kaynayan ve bir seferde 40 fincan kadar çay servis edebilen niteliktedir. Semaver geleneğinin yanısıra Türk kahvesi kültürüne benzerliğiyle dikkat çeken gümüş tutacaklı cam bardaklarla çay servisi alışkanlığı da Rusya ile Asya arasındaki kültür etkileşimini gözler önüne seren diğer bir ayrıntı özelliği taşımaktadır.

Rus çay geleneği dahilinde şeker, bal ya da reçelle tatlandırılmış, şerbeti bol ve çok demli çay tercih edilirken, Rusya'daki göreceli kısa tarihine rağmen, kültür içinde hızla özümsenerek Rusların dünyaca ünlü votkası ile birlikte ulusal içeceği olarak anılmayı başarmıştır.

Türkiye'de Çay

Diğer medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin ışığında, kültürümüzle yeniden yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve akşam sohbetlerimizin müdavimlerinden olmuş çıkmış. Genellikle ince belli cam bardakta sunulan çayın tavşan kanı adı verilen dem ölçüsü esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde kullanımını sürdüren semaverler ise otantik çay bahçelerinde meraklılarıyla buluşmayı sürdürmektedir.


Kaynaklar

Çayın Kültür Tarihi, Stephan Reimertz
Çay Kitabı, Okakura Kakuzo

Prof. Dr. Sinsi 08-20-2012 04:03 AM

Ülkelerin Çay Kültürü-İngilizlerin Beş Çayı
 
Türkiye

http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg


5000 yıllık tarihe sahip çay her ne kadar Türklerin yaşamına geç girmişse de temiz girmiş. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz gözardı edilemez. Bunlardan ilki, iyi bir çay demlemenin olmazsa olmaz kurallarından biri olan demliğin sıcak olması şartını, demliği çaydanlığın üstüne oturtularak, ustaca ve güzelce çözümlememizdir.


Buna karşın; çayın acıyıp tadının bozulmasını önlemek için; demledikten sonra, çayı süzdürüp başka bir demliğe boşaltmıyoruz o da işin ayrı bir yanı.

Peki Türk çay kültüründe olmayan; Amerikan icadı poşet çay, çay topları ve ağları, fazla aromalı çaylar, çaya çok süt ve limon koymak, çayı metal demlikte demlemek yani çaya karşı özensiz davranmak.

Türkler, Anadolu'ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye'ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu'da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Türklerde çayın yaygınlaşmasına ilişkin şöyle bir hikaye anlatılır:


Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hıtay sınırında Türkistan karyelerinden birine misafir olur. O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştur. Evine misafir olduğu Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak üzeredir. Türkmen, Hoca Ahmet Yesevi'den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder. Allah'ın izniyle Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur. O yörenin önemli bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak sıcak içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra, "Bu şifalı bir şey imiş, hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah kıyamete kadar buna revaç versin" diye dua etmiştir. İşte çay bundan sonra bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir içecek olmuştur.


Halk kültürü ve etnografyasında çay önemli bir yer tutar. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır.

Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar hayatımızın içinde bulunan çay, değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.


Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, Çay Bahçesi, Çay Bardağı, Çay Demlemek, Çay Fincanı, Çay Fidanı, Çay Fidesi, Çay Kaşığı, Çay Takımı, Çay Vermek, Çay Molası, Çaycı, Çaycılık, Çaydanlık, Çay Parası, Çayevi, Çaygiller, Çayhane, Çay Kazanı gibi kelimelerin yanında; Tavşan Kanı Çay, Çay İçmek, Kıtlama Çay, Çayı Höpürdetmek, Çay İkram Etmek, Paşa Çayı gibi deyimlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Yetiştirilmesinden, hazırlanıp tüketilmesine varana kadar olan çay kültürü, bir çay etnografyasını da ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine yarayan makaslar, sepetler, kutular, demlikler, semaverler, çay kazanları, bardaklar, fincanlar, kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay kültürünün etrafında oluşan etnografik maddelerdir.


Bunlardan en önemlisi, çayın kendisinden ayırd edemeyeceğimiz semaver kültürüdür. Semaver 19. yüzyıldan itibaren Ortaasya'da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Ahmet Yesevi'den gelen mirasla çayın şifalı olduğuna inanıldığı gibi, semaverin de şifa dağıtıcısı olduğuna inanılır hale gelmiştir. İnsanlara bir hayat, muhabbet verici, dertlere deva olarak görülür. Semaverin şifa dağıttığına o kadar inanılırdı ki hamam çıkışında ve mevlitlerde insanları rahatlatmak için semaver kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver edebiyatımızda da başlı başına bir yer tutmaktadır. Semaver şifahaneye benzetilmiştir.


Daha düne kadar yurdumun kahve ve çay bahçeleri "cafe"lere özenerek cam bardağı ortadan kaldırmış, porselen ya da cam fincanlarda servis yapmaya başlamıştı. Bir de tabii poşet çay girdi ki yaşamımıza, "cafe"lerin dışında kimi evlerde de yüz yıllık çay demleme usullerimiz hemen rafa kaldırıp demlik poşeti çaylar fincanda sunulmaya başlandı. Allah'tan şimdilerde, turistlere porselen/seramik fincanda poşet çay sunmanın pek de zekice bir şey olmadığı kavranmaya başlandı. Bunda "Yunanlılar ince belli cam bardakta çay veriyormuş" haberinin etkisi oldu mu bilmiyorum ama son zamanlarda, "cafe"lerden başlayarak, çay bahçelerinde de çay severlerin ısrarı üzerine ideal boyutta olmasa da cam bardaklar kullanılmaya başlandı. Hani şu nedense "Ajda Pekkan bardağı" denen iri bardaklar. Ama gerçek çay severlerin gönlünde yatan küçük, ince belli bardaklar tabii ki.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele türkülerimize, ilahilerimize, manilerimize de girdiği hatırlanırsa...



İlahiler
------------------------------------------------------------

Gül bülbülü çok sever
Daima Hakk'ı över
Çayı koyu demleyin
Şeyhim çayı çok sever

Gül bülbülsüz açılmaz
Çay lüzumsuz içilmez
Nakşiler, Kadiriler
Sohbetinden geçilmez

Çayın rengi güldendir
Doldurması sizdendir
İçin aşıklar için
Çay sahibi bizdendir

Saadet Hocazade Semaveri yakınız
Hemen kalbe bakınız
Kalbe kandil takınız
Bu sohbetin içinde

Verin çayı içelim
Bu alemden göçelim
Hak batılı seçelim
Bu sohbetin içinde

Bunda çayı içtiler
Bu cihandan geçtiler
Kanatlanıp uçtular
Bu sohbetin içinde

Osmnacıklı Aşık Ali Kimselerin aklı ermez
Çay sohbeti hikmetine
Çünkü ezelden uğramış
Mürşidinin ülfetine

Lezzeti cennet şarabı
Şad eder içen harabı
Gönülde hikmet kitabı
Dolar bu çay sohbetine

Lezzetini içen bilir
Dü cihandan geçen bilir
Türlü mercan saçan bilir
Gelin bu çay sohbetine

Çoban Semaveri alıştırın
Maşa ile karıştırın
Aşıkları kavuşturun
Yan semaver dön semaver
Daim Allah der semaver

Semaveri koydum taşa
Taş yarıldı baştan başa
Yaşa şeyhim sen çok yaşa
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal semaver

Semaverin musluğu var
Çoban gibi ıslığı var
Şeyhim ile dostluğu var
Hüner sende can semaver
Sende bir hal var semaver
Çayın dirhemi bin altın
Ben şeyhimden aldım satın
İçtim çayı oldum meftun
Yan semaver dön semaver
Kayna yan da çoş semaver

Semaverin kulpu aldan
Getir sağdan götür soldan
İhvan çıkmaz doğru yoldan
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver

Semaverin altı çiçek
Getirin çayları içek
Çaysız meclislerden geçek
Yan semaver dön semaver
Daim Allah der semaver

Maniler (7)
------------------------------------------------------------

Yağmur yağar islanir
Çay fidaninin dibi
Anan seni sevmeyi
Benim sevdiğim gibi

Çayin yapraği yeşil
Döşür Fadime döşür
Bu akşam geleceğim
Şekerli kahve pişir
Giderdi Şam'a şarka
İrize'nin ketani
Şimdi cana can katar
Çayinin bir fincani

Rize bağluklarinda
Pembe güller açayi
Gel gidelim Rize'ye
İçelim Rize çayi
Kiz idin oldun kadin
Hiç eksilmedi tadin
Çay filizi kirmaya
Olayim mi irgadin

Rize cüzel memleket
Çay kokayi gül gibi
Rize'ye doymak olmaz
Parlayi yulduz gibi
Çayimin bak demine
Bem gelemem yemine
Köyümün güzel kizi
Bir anilir Emine

Şekere olmaz bahane
Safalar bahş eder4 cana
Çay şerbeti de naziktir
Şifalar hasta insana
Samavarı kaynatan
Üstte çaynık oynatan
Eyil öpem yüzünden
Kaş alttan göz oynatan




*
Şiir - OĞUL - Posoflu Aşik Zülali



Şekerim kalmadi kahvem tükendi
Bilmem gidem hangi attara oğul
Takatim kesildi gönlüm bulandi
Cebimde de yoktur on para oğul Bir gün çay içmezsem tutar isitma
Hem de bana dersin doktora gitme
Takdirin bu diye iftira etme
Tedbirime ara bir çare oğul Fakirler bağinda baykuşlar öter
Bu nasil zamandir gün günden beter
Billurlar fincanlar yüzüstü yatar
Çay takimi oldu kapkara oğul Der Zülâlî tiryakilik bilindi
Gözlerimin işiklari silindi
Bu sebepten semaverim delindi
Kaynadi döndü pinara oğul

Tekerlemeler
------------------------------------------------------------

Çay çikti kirka
İçeriz korka korka
çay çikti yüce dağ başina
Demliği getir karşima
Üç gündür içmemişem
Doldur bir tane
Aklim gelsin başima .


------------------------------------------------------------

Çokti mi beşe
Sür on beşe
Olsun yirmi
Versin neşe
Kirmam seni
Doldur neyse (9)


Es-sohbet-ü bilâ çay
Kes semai bilâ ay
(Çaysiz bir sohbet
Aysiz bir gökyüzü gibidir) .

------------------------------------------------------------
Çay kadehte dide efruz olmali
Lebriz-i lebreng ü lebsuz olmali
(Çay dudak renginde, dudak sicakliğinda ve
dudak tadinda olmali) .
------------------------------------------------------------
Ehl-i keyif olana
Üçtür çada kaide
derde derman sorana
Dördü beşi faide (10)
Gönül ne çay ister ne çayhane
Gönül sohbet ister çay da bahane (12)




Çayi icat etti bir pir
Sabaha iki akşama bir . Çayin üçü adettir
Dördü sihhattir
Çikti beşe, vur onbeşe
Çikti yüze düştü düze
Çay nedir, say nedir
Dök uşağum bir daha (11)

------------------------------------------------------------
-Ofli çay içersun?
-Pek severum oni
-Ama on paradir
-Ya yitir oni

Türküler

------------------------------------------------------------

Rize cüzel memleket
Çay kokayi gül gibi
Rize'ye doymak olmaz
Parlayi yulduz gibi

Yekün Rize dağlari
Verilmiş çay güline
Çay fidanlari benzer
Esmer güzellerine

Trabzon fundukluklar
Pazar'da elmaluklar
Gelin gibi Rize'yi
Süsler portakalluklar
Yapilacak dediler
Rize çay fabrikasi
Rize'ye layik olur
Bu işun yapilmasi

Yeşil Rize'nun yüzi
Bakar Karadeniz'e
Ne eksak biçemezuk
Güzel Türkiye'muze

Hey gidi güzel Rize
Parlayisun gün gece
Yeşillukler altinda
Hasan çalar kemençe (14)
Kimin ağriyir cani çay
Okşayipti mercani çay
Min bir derdin dermani
Çay, çay, çay
Tüm dertlerin dermani
Çay, çay, çay

Armudi istikanda çay
Üreğimiz yananda çay
Yaranlisan dağlisan
Çay, çay, çay
Etirlisen bağlisan
Çay, çay, çay Her kime gelse konak çay
Lazim değil soruşmak çay
Geler yemekten kabak
Çay, çay, çay
Versin yemeşten kabak
Çay, çay, çay



Kişin karli çağinda çay
Yayda gün kabağinda çay
Gelsinler sorağinda
Çay, çay, çay
Gezir her dudağinda
Çay, çay, çay A gülim heyyyy!
Adin gezir elleri çay
Kimin yoksa heberi çay
Okşayipti mehmeli
Çay, çay, çay
Bolca isin demleri
Çay, çay, çay

Üreğim çay, çay, çay
Etirim çay, çay, çay
Mehmedim çay, çay, çay
Gözelim çay, çay, çay
Çay Destanı

------------------------------------------------------------

Biraz da anlatayım
Başıma gelenleri
Bu yaz çay güldürecek
Bizim Rizelileri

Gelirimiz bu çaydı
Zata evvelden beri
Arka isti yatayi
Fabrika işçileri

Çay kesmek bir iş değil
Muhim olan satması
Nerden çıktı ortaya
Bu kontanjan davası


Kimun aklina geldi
Bu Allah'ın belasi
Hiç hoşuma gitmeyi
Ekisperin havasi Ekisper bakti çaya
Ben de yaktim sigara
dedi çayin bozuktur
Bunu bi temiz ara

Her sene iyi idi
Şu Rize'nin havasi
Bu yaz güneş görmedi
Soğuk geçti burasi
Yağmur çamur çalişir
Zengini fukarasi
Cebumuze girmedi
Mübarek çay parasi

Aradim iki saat
Gine temiz olmadi
Dedim ulan yazici
Sana akil kalmadi
Benim darlandiğimi
Ekisper da anladi
Çayi koydu kantara
Baktilar bir deftere

Dediler bir kilo fazla
Al koy oni bir yere
Zaten kafam dumanli
Döktüm oni dereye

Kemenceci Hasan Yazıcı


------------------------------------------------------------
Ya Erzurumlu'ya ne demeli


Çay'dan bahsedilirde Erzurumlu'dan bahsedilmez mi? Çayi Rizeliler yetiştirir. Ama çayi da Erzurumlular içer. Erzurum'da çay bir başka içilir. Herkes çay içer ama Erzurumlu bir başka çay içer. İçer içer de... neler der neler... Şair, İhsan Coşkun Atilcan'i dinliyoruz. 13)


Çayname 1
Akar gider Akpinar’in sulari,
Yazicisi daha birçok pinari,
Tabakhane, cennet çeşme sulari,
İçmezler de ‘İlle olsun taze çay’
2
Dilde destan kişlari ve Barlari
Yaylasinda kisraklari, taylari
Sularinda nefis olur çaylari
Dadaşlarin tutkusudur burda çay 3
Erzurum’un mutfaklari düzenli,
Biçim biçim semaverle bezeli,
Eksik olmaz sofrasinda ezeli,
Lavaş ekmek, civil peynir, demli çay
4
Ufak ufak kirilmakta şekerler
Dil üstünde kitlamasin içerler
Limon, çayin namusunu lekeler
Bakiresi bir bardakta sade çay

5
Bir tarafta tarla çayir biçilir
Bir tarafta buğday saman seçilir
Şeker yoksa zarari yok içilir
Kişmiş ile, temas ile orda çay
5
Manti ile turşu yedim yanmişam
Otuz içtim, şimdi ancak kanmişam
Semaverler sira sira dizili
Demlikler nakiş nakiş yazili.





Erzurumlu ve Çay 6)


Yaptiğimiz yöreyle ilgili toplamalarda, 1895 yilindaki kolera salgininda bölgenin vali paşasinin insanlara, şehrin kavşak noktalarina koydurduğu dev kazanlarda kaynattiği dev kazanlarda demlettiği çayi içirdiğini kaydetmişiz. Kolera savaşinda, hele ilaçlarin olmadiği devirlerde tek çare mikroplari öldürerek insanlarin hastalanmalarini önleyebilmekteydi.

Böylece hastalikla başa çikabilmişler. Sonra çay içme bir alişkanlik olmuş bu şehirde. Sebze meyve de olmadiğindan vücudun su ihtiyaci çayla karşilanmiş. Demiryolu gelip, üretim merkezleri yakinlaşinca çayin önemi azalmiş ister istemez.

Çayin kültür tarihini yazanlar ne yazik ki Erzurum'daki çay adetlerinden bahsetmiyorlar. Erzurum'da yaşayan insanlar yaziyor mu ki bu konulari?


Eski devirlerde bir kantariye mağazasinda şunlar bulunurdu: şeker, çay, kahve, sigara, kibrit, sabun, tarçin, havlucan, kara ve kirmizi biber, baharat, kova ve inşaat malzemesi. O zamanlarda Erzurum'da kantariye üzerine iş yapan kuvvetli müesseseler mevcuttu. Nemlizadeler, Rum Kabayanidi gibi koskaca birer hani işgal ederek kantariye ticareti yapan büyük tüccarlar dahi bulunmakta idi. Erzurum'un ithal ettiği şeker; büyük miktarlara baliğ olur, şekr nakliyati deve, at, mekkareleri, çift atli, dört atli arabalarla yapilirdi. Van, hakkari, Bitlis, Muş gibi vilayetlerin şeker ihtiyaci, Erzurum'dan gönderilen ikiyüz, üçyüz çuvallik partilerle temin olunurdu.


Şeker ithalati hassaten Fransa'dan ve bir miktar da Rusya'dan yapilirdi. Rusya'dan gelen mallar arasinda semaver de sayilmaktadir. 1914 senesinden evvelki ithalat: Trabzon iskelesine transit çikartilan ithal mallari: Şeker, çay... İstanbul'dan mübayaa edilen ... şeker, çay, kahve... Rusya'dan Kötek kapisi tarikiyle ithal olunan ... semaver...... bir kisim sahil halki da at ve katirlari vasitasiyla Erzurum'un tütün, şeker, çay... gibi mübrem ihtiyaçlarini karşilamişlardir. Ruslar ile yapilan ticari anlaşmada Erzurum tüccarlari Ruslarin Erzurum'daki mümessiliolan Zorkorstorg şirketiyle anlaşmalar yapmişlardir. Ruslara canli hayvan ve hayvan mahsülleri satarak onlardan şeker, tuhafiye ve manifatura almişlardir. Komşu vilayetlerin ticaret adamlari ... kantariye... ihtiyaçlarini Erzurum'dan karşilarlardi. Kantariyecilerin büyük çoğunluğu Kongre Caddesi ve Hacilar Hani civarinda yerleşmişlerdi.


Nasil bağlayalim bunu? Rize'de üretilen, siyah Doğu Karadeniz çayindan bahsediyoruz. Yaylalardan, kartal yuvasi benzeri yerlerden aşaği bakarsin, islanmakta olan çay bahçelerini görürsün. Hani oralar yurdumuzun yağmur turizmi bölgeleridir.

"... bu havali ahalisi çay istimaline be-gayet mümhemikdirler. Zengin fukara her kim olursa olsun umumiyet üzre sabahları hanelerinde çay istimal ettikleri gibi; kıraathanelerde kahveden fazla çay sarfiyatı vuku buluyor. Arabacılar, kiracılar yollarda konak mahallerde rençberler dahi hanelerinden ma'ada tarlalarda, harmanlarda tedarik ettikleri teneke semaverler ile çay kullanırlar. Bu havalide çay otuz 30) seneden beri taammün etmiştir. Bir iki seneden beri darçın menku'u çay makamında istimale başlamış ise de adem-i taammümü hakkında verilen müzekkere-i acizanem üzerine bir dereceye kadar önü alınmaktadır. Dr.Şerif Soylu: Erzurum Sıhhi Cografya Kitabı, 1913,"


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.