![]() |
Allah’A Nur Demek Uygun Mu?
Sual: Nur mahlûktur. . için nur demek küfür olur mu?
CEVAP .ü teâlâ için ışık anlamında nur denmez; çünkü nuru, ışığı da O yaratmıştır, yani bunlar mahlûktur. Mahlûk, halık olamaz. Bir şeye benzeterek .ü teâlâyı tarif etmek caiz olmaz. Nur suresindeki, (.ü nurus-semavat-ı vel-erd) âyetinde geçen nur kelimesinin tevilini bilmeden .’a nur demenin yanlış olduğu, İmam-ı Gazali hazretlerinin Mişkat-ül envar kitabında açıklanmaktadır. En-Nur esma-i hüsnadandır. Bu bilinen nur, ışık anlamında değildir. Âlemleri nurlandıran anlamındadır. .ü teâlânın bir ismi Nur olduğu gibi Peygamber efendimizin bir ismi de Nur'dur. Bu, .ü teâlâ için kullanılan nur gibi değildir, parlaklık, ışık anlamındadır. Âlimlerin nur hakkındaki açıklamaları şöyledir: O yerin ve göğün ışık kaynağı olan güneş, ay ve yıldızları yaratan ve yönetendir. Bütün gezegenlerdeki nuru yaratan .ü teâlâdır. Onlara ışık olan değildir. Arşın etrafındaki nurlardan bir kıvılcım dünyaya gelse dünya yanıp kül olur. Nur, gözle görünen şeylerin görülmesini sağlayan bir keyfiyettir. Bu manada .ü teâlâya nur denmez. Ancak mecaz olarak kullanılır. Mesela, nurlandıran [aydınlatan] kitap = doğru yola götüren kitap demektir. . da, gökleri ve yeri nurlandıran yani yer ve gökleri emri altında bulunduran demektir. Mesela, kültürlü bir kimseye, kavminin nuru [aydını] denir. Arapça’da beni nurlandırdın, Türkçe’de ise beni aydınlattın denir. Yani beni bilgilendirdin demektir. Işık ile göz arasındaki ilişkiden dolayı göze de nur denir. Sonra basirete de nur denir; çünkü onunla anlayış daha güçlü olur. Nur kelimesi ile ilgi bazı âyet mealleri şöyledir: (., göklerin ve yerin nurudur.) [aydınlatıcısıdır] [Nur 35] (.'ın nur vermediği kimse nur [münevver] olmaz.) [Nur 40] (. inananların dostudur, onları zulmetten [küfürden] nura [hidayete] çıkarır. [Küfrün zulmetinden imanın nuruna kavuşturur.] İnkârcıların dostları tağutlardır. Onları nurdan [imandan] zulmete [küfre] sürükler.) [Bekara 257] (Size rabbinizden apaçık bir nur [Kur’an] geldi.) [Nisa 174] (Size .'tan bir nur [peygamber] ve apaçık bir kitap [Kur’an] gelmiştir.) [Maide 15] (Hamd, gökleri ve yeri yaratan, zulmeti [geceyi, küfrü, cehaleti] ve nuru [gündüzü, imanı, ilmi] var eden .'a mahsustur.) [Enam 1] (Körle gören [kâfirle mümin, âlimle cahil] zulmetle nur [bâtıl ile hak], gölge ile sıcak [Cennetle Cehennem] bir olmaz. Dirilerle ölüler de bir olmaz. Elbette ., dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere [inatçı kâfirlere] işittiremezsin, sen sadece bir uyarıcısın.) [Fatır 19-22] (Yer [mahşer yeri] Rabbinin nuru [adaleti] ile aydınlanır.) [Zümer 69] (.’a ve resulüne inananlara, rableri katında nurları ve ecirleri vardır.) [Hadid 19] (Ey inananlar, .'tan sakının, resulüne inanın ki, . size rahmetini iki kat etsin; size ışığında yürüyeceğiniz bir nur versin.) [Hadid 28] (.'ın nurunu [dinini] ağızlarıyla [şiirdir, sihirdir gibi kötü söz ve iftiralarla] söndürmek isterler. Kâfirler istemese de, . nurunu, [dinini] tamamlayacaktır.) [Saf 8] Görüldüğü gibi nur kelimesinin çeşitli manaları vardır. Mahlûk anlamında .’a nur denmez. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.