ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kıssadan Hisse (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=457)
-   -   Derslerden Ne Kadar Etkilenebiliriz!!!! (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=396163)

Prof. Dr. Sinsi 08-05-2012 05:04 AM

Derslerden Ne Kadar Etkilenebiliriz!!!!
 
(Lütfen sabırla okuyunuz)



Birinci Ders:

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi

öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada

çakıldım kaldım.

Son soru şöyleydi :

'Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir ?'

Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri silerken, hemen

her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan

olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu yanıtsız bırakıp

kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına

dahil olup olmadığını sordu.

'Tabii, dahil' dedi, Hocamız...

'İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı

insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar.

Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile...'

Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da...

Dorothy idi.

İkinci Ders :


Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran

bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen,

bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. geçen

her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir

zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek olağan şeylerden

değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım.

Ayrılırken ille de adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Muazzam

bir konsol televizyon

indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda...

'Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur

sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi

yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan

kocamın yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini

verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin

yardım eden herkesi kutsasın...

En İyi Dileklerimle,

Bayan Nat King Cole.'


Üçüncü Ders :


Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...


Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk

pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:

'Çikolatalı pasta kaç para ?'

'50 Cent.'


Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:

'Peki, Dondurma Ne Kadar ?'

'35 Cent.' dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müşteri vardı

ve

kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit

geçirebilirdi ki...

Çocuk parasını bir daha saydı ve

'Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?' dedi.

Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve

öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson

kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden. Masayı sanki

akan gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun

bıraktığı 15 Cent'lik bahşiş duruyordu..

Dördüncü Ders :


Yolumuzdaki Engeller...


Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya

koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye

gözlüyor... Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray

görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın

etrafından dolasıp saraya girdiler. Pek çogu kralı yüksek sesle eleştirdi.


Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki

küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye

başladı. Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun kenarına

çekti.

Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir

kesenin durduğunu gördü.

Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde...

'Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.' diyordu kral.

Köylü, bügün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

'Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.'

Beşinci Ders :


Önemli Olan Vermektir..

Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam

şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı

hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın

mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki

oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir

an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve

'Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı' dedi.

Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içcine bakıyor ve gülümsüyordu.

Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü

de giderek soluyordu...

Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :

'Hemen mi öleceğim ?'

Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki

bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu.


Gönderenin Notu :


Eğer burada

anlatılanlar sizi hiç bir şekilde etkilemediyse malesef içinizdeki bazı duyguları

kaybetmişsiniz demektir.


Saygılarımla


______alintidir_________


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.