![]() |
Bölgecilik Eğilimleri
Bölgecilik Eğilimleri Bizim davetimiz evrenseldir, onu ne zaman ne de mekan sınırlayabilir. Çünkü o, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in tüm insanlık için getirdiği İslam'dır. Müslüman ümmeti tek bir ümmet, tek bir cemaat, tek bir vatan, tek bir vücuttur. Ne coğrafi sınırların, ne de dil ve cinsiyet farklarının onda bir etkisi vardır. Arab'ın arab olmayana, ten dışında bir üstünlüğü yoktur. Müslümanların yurtlarının her karşısında ve her yerinde, her müslümanın diğer müslümana karşı sorumluluğunun bilincinde olması gerekir. Yine bir müslümanın, müslümanların haklarını ve içinde yaşadığı vatanı olmasa da yurtlarını savunması gerekir. İhsan şairinin sözü ne kadar güzel. Şair diyor ki: "Görmüyorum kendime islam'dan başka vatan, Şam da, Nil vadisi de hep aynı vatan... Allah'ın adının anıldığı her yer, Sayılır her tarafı ona öz vatan." İslami vatan ufku böyle genişliyor, coğrafi ve fiziki vatan sınırlarını aşıp, sağlam ve saf akide, yüce prensip ve Allah'ın evrene nur ve hidayet olarak gönderdiği hakikatler vatanına yükseliyor. İslam tektir ve her ülke için ayrı bir İslam yoktur. Herhangi bir bölgenin İslami davası, sadece o bölgenin çocuklarının davası değil, aynı zamanda tüm müslümanların davasıdır. Biz, Filistin veya Afganistan, ya da Suriye ve diğer yerlerin davasına böyle bakıyoruz. İşin aslı budur. Bundan sapma ise, bir bölgede İslam için çalışanları, İslamî alanda çalışan diğerlerinden ve müslümanları bir araya getirmek ve çabalarını birleştirmek için gayret gösteren evrensel İslami hareketin olması sebebiyle bölgecilik ruhunun canlanması olarak görüyoruz. Cihadlarını ve çabalarını kendi bölgelerine ve bölgelerinin çocuklarına hasredenlerin bu davranışları, kuşkusuz asıl yoldan sapmadır. Halbuki işin aslı, müslümanların tamamının davaları için birlikte çalışmalarıdır. Bir bölgedeki müslümanın, kendi bölgesinin içinde olmasa da İslam'ın emrinde savaşması ve çalışması gerekir. Sonra bir ülkenin kurtuluşu için ne durumda olurlarsa olsunlar, müslümanlar tecrübeleriyle, maddi ve manevi yardımlarıyla o ülkeye katkıda bulunmaları gerekir. Çünkü o ülke mazlumları; tuzak, kurmak ve savaşmak için kendi aralarında yardımlaşan ve birlik oluşturan evrensel düşmanların planlarına ancak bu sayede karşı koyabilir. Bu sapmanın yanlışlığı ve tehlikesinin büyüklüğü ortaya çıksın diye kafamızda şöyle bir şey tasarlıyalım: İslam ülkelerinin tümü veya çoğunluğu bu bölgeci ve ayrılıkçı yolu izlediler. Şüphesiz, düşmanlarının temenni ettiği şey de budur. Çünkü bu, birbirinden kopuk İslami hareketin işini bitirmeyi kolaylaştırmış olur. Bundan ötürü, İhvan ilk günden beri ciddi olarak davetin evrenselliğini pekiştirmek ve Allah'ın izniyle İslam devletinin sımsıkı, güçlü ve geniş bir taban üzerine kurulsun diye İslâmi çalışma birliğini sağlamak için gayret gösteriyor. Hedef birliği çerçevesi dahilinde çalışma alanında İslami cemaatlarla irtibat kurmak ve yardımlaşmak ve mahalli şartları değerlendirmek, İhvan'ın en önemli siyaseti ve metodudur. Bir bölgede çalışma alanındaki bölgeci eğilimlerle ilgili sapma şekillerinden biri de, İslam kardeşliğine ve ruhuna aykırı olan şekliyle şehir milliyetçiliğidir. Saf içinde, bu şehirlere ait gruplar ve safı parçalanmaya maruz bırakan çalışma ve cihad alanında verimli yardımlaşmanın karşısına engel olan gruplaşmalar olmuştur. Bu konuda Allah'tan korkmalıyız ve bunun her türlü etkisini kalblerimizden silip atmalıyız. Bu tür sapmanın bir şekli de bazen, bir devlette çalışan muhtelif bölgelerin fertleri arasında görülür. Bölgecilik eğilimi sebebiyle, kardeşler arasındaki güven ve yardımlaşma dereceleri de farklı olur. Bu, sorumluları seçme sırasında veya çalışma alanında, itaat ve uymada ortaya çıkar. Bunun cahiliyet asabiyeti olduğu meydandadır. Bu, aynı zamanda, İslam'ın kabul etmediği ve cemaat düzeninin izin vermediği birdurumdur ki, safa ve İslami çalışmaya zararı dokunur. Mustafa Meşhur |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.