ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Kaza Namazları Ve Namazda Sağlık (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=367978)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:04 AM

Kaza Namazları Ve Namazda Sağlık
 

Haluk Nurbaki | Kaza Namazları ve Namazda Sağlık Meseleleri


http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpgKaza namazından önce sehv secdesi (yanlışlığı doğrultma secdesi) ni tarif etmek istiyorum: Namaz içerisinde her hangi bir hata yapıldığı zaman bilindiği gibi namaz sonunda ek bir secde yapılır. Tasawufda, bu secdenin bilinçli yapılması halinde, çok makbul olduğu kabul edilir. Zira, bir kul, Allah huzurunda bile hata yapacak kadar kusurlu olduğunu idrak eder; buna can-ı yürekten üzülürse, kendi hiçliğini iyice anlamış olur.
Kaza namazı kavramı, çok ilginç bir konudur. Çeşitli ibadetler, zorunlu nedenler karşısında, ertelendiği ahde; namazı kazaya bırakacak hiç bir sebebi, din kabul etmemektedir. Her türlü hastalıkta, savaşta, hatta su bulunmadığı zamanda bile teyemmümle namazın kılınması gerekmektedir. Böylesine ağır şartlarda namazın ertelenmesine pirim vermeyen din kaideleri içinde, namazın kazasını ancak bir hata olarak düşünebiliriz. Bu gerçek farkedilmedikce namazın kazası konusuna yaklaşmak mümkün değildir. Yani namazın kazası hiç bir zaman meşru değildir. Hata olarak yapılmış bir kusurdur. Dolayısıyla kaçırılmış bir namazın kaza edilmesi halinde bunu kabul edilip edilmeyeceği Allah'ın lûtfuna kalmıştır.
Kaza namazlarının yalnız farzının kılındığını biliyorsunuz. Zaman konusunda bazı tereddütler vardır. Muntazam namaz kılanlar (sahib-i tertîb olanlar), çok nadir durumlarda namazını kazaya bırakmışlarsa, bu namazını kaza etmeden diğer vakit namazlarını eda edemezler. Eğer bir insanın beş vakit namazdan fazla kaza'ya kalmış namazı varsa (sahib-i tertib değilse) her zaman kaza namazı kılınabilir.
Namazın seyahat ve misafirlikte özel bir indirimi vardır. Önce de arz ettiğim gibi, seyahatlerde birçok ibadetler tehir edildiği halde; namaz azaltılır, tehir edilmez. Bu miktar farz namazlarının iki rekâta inmesi şeklinde uygulanır. Misafirlik süresi ise 15 gün olarak tayin edilmiştir. Yani 15 günden az kalınacak misafirlikte rahat ve düzeniniz ne kadar iyi olsa da farz namazları iki rekât kılınır.
Seyahat ve misafirlik namazının uygulanmasında bazı ufak tereddütler vardır. Bir kere hiç kimse Allah tarafından lütfedilen namaz indirimini, bugünkü seyahatlerin kolaylığına kıyaslayarak terk edemez. Ancak Hanefi Mezhebi'nde özellikle misafirlik süresince sünnetler de kılınmaktadır.
NAMAZIN KILINAMAYACAĞI HALLER
Delilik, bilincin kaybolması, elde olmayan sebeplerden, sarhoşluk gibi ihtiyari durumlarda namaz kılınamaz. Yine hanımlarda ay hali süresince ve lohusalıkta namaz kılınmaz. Lohusalığın süresi kırk gündür. Ay hallerinde normal süre, her hanıma göre ay hali süresidir. Ancak ay hali süresinin uzaması halinde, bu müddet on günle sınırlıdır. Ay halinin uzamasında olsun, başka bir nedene bağlı kanamalarda olsun özürlü olarak namaza devam edilir. Bu durumun şartlarını sağlıkla ilgili bölümde anlatacağım.
Hastalık hallerinde namazın nasıl kılınacağı meselesine gelince: Normal bir kimse bilinci kaybolana kadar namaz kılmakla yükümlü olduğuna göre, hastaların namaz kılması konusu önemli bir meseledir. Bu konuyu şöyle toparlayabiliriz:
a) Vücudda namaz kılmayı zorlaştıran bel ağrısı, kol ve ayak ağrısı gibi bir takım problemler varsa: Bu durumda namaz kılmaya devam edilir. Ancak, namazın biçimsel yönlerinde bazı değişmeler yapılır. Ağrının şekline göre: Oturup önüne bir sandalye ya da tabure alarak secde edilecek durum, ya da ayağın uzatılması gibi şekil değişmeleri hiç bir kaideye tabi olmaksızın istendiği biçimde alınabilir. Hatta rahatın sağlanması için bu tedbirler mübalağa bile edilebilir. Meselâ ayak uzatılmadan acıya acıya kılmak yerine; ayağı uzatıp rahat kılmak, namazın genel kavramına daha uygundur. Mutlaka yatmak zorunda olanlar (bel ağrısı olanlar) rahatlıkla yatarak namaz kılabilirler.
b) Abdestin devamlı bozulmasına sebep olan meseleler: Akıntı, kanama ve benzeri nedenlerle abdesti devamlı bozulanlar özür sahibi sayılarak, abdest alıp namaz kılmaya devam ederler. Erkekte ve kadında idrar ve dışkının akıntı şeklinde devam ettiği hastalıklarda da durum aynıdır. Yine ameliyat sonu bağırsak ve idrar yollarına torba takılmak zorunda olanlar da aynı kurala tâbidirler.
Bu tarz kimselerin durumuma din açısından sahib-i özür tanımı getirilmiştir. Özür sahibi olanlar, her namaz için abdestleri bozulmasa daha yeni abdest almak zorundadır. Ayrıca bu gibi kimseler kesinlikle imamlık yapamaz. Özür sahibi olmak bazen geçicidir, bazı hastalıklarda ise ömür boyu sürer.
c) Ağır hastaların namaz meselesine gelince: Burada da durum tamamen şahsın en kolay biçimde namaz kılmasını sağlayacak biçime ayarlanır. Hastanın abdest alması sağlığı açısından bir problem meydana getiriyorsa, teyemmüm ettirilir, bu imkân da yoksa, niyet etmesi yeterlidir. Yatakta yatan ağır bir hastanın namaz hareketlerinin her hangi birisini yapmak zorunluluğu yoktur. Böyle ağır hastaların iki rekât namaz kılması da yeterlidir. a ve b bölümlerinde saydığımız hastalar namaz rekâtlarını tam sayı olarak kılacaktır.
Hastaların namaz kılması konusunda; namazın zevkini almamışlarca, "Bu müşkülâta ne lüzum var?" gibi düşünenler olabilir. Hâlbuki namaz kılma alışkanlığında olanlar, bu yüce ibadete hastayken devam etmekle büyük maddi mânevi faydalar sağlarlar. En azından moralleri yücelerek daha güçlü olurlar. Hasta bir insanın aptalca ölümü beklemesi yanında, korku ve endişeler içerisinde kıvranması yerine; Allah’a hamd etmekte bulacağı huzur hiç bir şeyle kıyaslanamaz. Ayrıca Fâtiha'nın şâfi sırrından gelen hikmetler, hiç bir zekanın kavrayamayacağı kadar derinlerdedir.
Hastalıkta, namazın terkedilmeyen bir ibadet şeklinde uygulanmasının en müthiş örneği; öldükten sonra kılınan son namazla noktalanmaktadır. İnsanoğlu mezara girene kadar Allah' a hamd etmenin zevki ve mutluluğu içinde yaşayan kutsal bir varlıktır.
Onk. Dr. Haluk Nurbaki | Damla Yayınevi


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.