![]() |
Çocukça Düşler..Okumadan Geçmeyin Kesinlikle...
İSTANBUL' DA BİR EV
İlayda, kızım pastanı bitirsene… - Doydum anne, yiyemeyeceğim artık. - Aa ama bak arkadaşlarının hepsi önlerindeki pastayı bitirdi. Hem bugün senin doğum günün yavrum. Tam 7 yaşındasın artık. Koca bir kız sayılırsın…Pastanı bitirmezsen, bir daha arabayla gezmek de yok.Hadi yavrum, pastanı bitir ve sonra arkadaşlarının sana getirdikleri hediyeleri beraber açalım ha ne dersin?. -Off..Tamam anne.Bitiriyorum..Ama canım hiç istemiyor ..... Anne' nin düşü.. - Zaman ne de çabuk geçiyor değilmi Gökhan..Evlendiğimiz zamandan beri tamı tamına 10 yıl geçti.:En sonunda İlaydamız da 7 yaşına girdi...Ve ben çok mutluyum.. Şimdiye kadar ne istediyse aldık. Bisiklet, bilgisayar, oyuncaklar..Ve görüyorum ki şimdi o da çok mutlu..Ama bazen korkuyorum.. Okul zamanı da geldi artık. En iyisi özel okula göndermek..Devlet okulları malum..O yüzden İlayda ‘ nın gelişimi açısından da bu çok önemli. Büyüdüğünde onu iyi yerlerde görmek istiyorum anlıyor musun Gökhan.. Tek korkum bu… -Biliyorum karıcığım. Elbette ona iyi bir gelecek hazırlayacağız…Ve mutlu bir yaşamı en az o da bizler kadar hak ediyor.. Düş durur, film durur, zaman durur, herkes durur..Kimse kıpırdamaz.. Ve bir tek İlayda, masasından kalkıp anne ve babasına dönerek cevap verir.. İlayda : Evet..İyi bir gelecek, mutlu bir yaşam beni bekliyor. Olanlardan, ve yaşıtlarımın öldürülmesinden hayatımın hiçbir evresinde haberim olmayacak. Duysam da umarsız kalacağım..Böyle yetiştirileceğim...Oysa ölenlerin yerinde ben de olabilirdim..Haberlerde Diyarbakır denilen o şehirde bombalarla parçalanan benim de vücudum olabilirdi..Annem de babam da bunu anlamıyorlar..Ve anlamayacaklar.. Geçenlerde babam, haberleri izlerken ölen çocuklara “Zaten büyüdüklerinde terörist olacaklardı” diye söylerken işittim..Nasıl yani baba, nasıl?.Ölüm bir çocuğa nasıl yakıştırılır?.Nasıl terörist gözüyle bakılır yaşıtıma..O daha bir çocuk baba anlıyor musun o da benim gibi bir çocuk..Hem de ölümü hiçbir şekilde hak etmeyen, yüreği benim gibi minicik ve hızla çarpan; gözleri benim gibi mavi olmasa da kapkara kaşları ve kömür karası gözleriyle annesine bakan bir kürt çocuğu.. Baba, bunu nasıl anlatabilirim ki sana…En iyisi senin için, tekrar masama oturup pastamı bitireyim. Yoksa arabanla gezdirmeyeceksin değil mi?.. ANKARA' DA BİR GECEKONDU -Hasan, uyansana..Saat sabahın yedisi olmuş ve sen halen yatıyorsun.. -Biraz daha uyuyayım ana, ne olursun. -Kalk diyorum sana. Geç bile kaldın. Biran önce boya sandığını alıp çık.Hem sabah insanlar işe gidiyorlar. Daha çok kazanırsın. Hadi benim yavrum, hadi Hasan’ ım.. -Tamam ana, kalkıyorum. ... Anne' nin düşü - Ahh Hasan’ ım ahh.Yaşın daha 8. Babanın ölümünden sonra seni okula da gönderemedim.Bir bilsen içim ne kadar kanıyor..Ana yüreği derler buna..Ama bu yoksulluk, bu yokluk elimizde avucumuzda ne varsa aldı götürdü..Her sabah ben temizliğe, sen ayakkabı boyamaya..Belki okula giden yaşıtlarını görüyorsundur sokaklarda.Yüzünü çevirip bakamıyorsundur onlara.Ve başını öne eğip önündeki ayakkabıya daha da hızlı fırça sallıyorsundur..Bir fırça daha, bir fırça daha..Ve her akşam yüzün yorgun geliyorsun eve. Ders çalışmaktan değil yavrum, arkadaşlarınla oynamaktan değil; çalışıp eve para getirdiğinden..Hayat, çocukken başlamış senin için yavrum.Anan öle yavrum, anan öle.. Düş durur, film bir kez daha durur, tıpkı Ankara’ nın soğuk havası gibi Hasan’ ın anası da donakalır..Ve Hasan konuşmaya başlar.. Hasan : Babam, havası puslu ve insanları soğuk, Ankara’ daki gecekondumuzda bizi bir başımıza bıraktığında ben daha 6 yaşındaydım..6 yaşımda hayata başladım.. 6 yaşımda üşüdüm.6 yaşımda mendil satmaya başlayarak tanıdım bu kentteki resmi gözlerle bakan insanları..Ve 2 yıl geçti.Geçenlerde ayakkabısını boyadığım bir adam ben boya yaparken bir yandan da elindeki gazeteyi açtı.Dikkat kesildim birden gazetedeki resme..Bir çocuk kanlar içinde yerde yatıyordu..Bir çocuk ölmüştü..Kim öldürebilirdi ki benim yaşımdaki bir çocuğu. Kim kıyabilirdi ona?.Kime, ne söylemiş olabilirdi?. Adam, gazetedeki resme dikkatlice baktığımı görünce birden gazeteyi çevirdi.Ve neden öyle dikkatli baktığımı sordu..İçimdekileri söyleyemedim ona. O çocuğun neden öldürüldüğünü sormak isterdim halbuki..Bir nedeni olmalıydı öldürülmesinin.Yoksa kim kıyabilirdi masumca çarpan bir yüreğe?.. En iyisi ben işime koyulayım, anam evde ekmek bekler benden. Bir kez daha fırça vurayım şu kahrolası ayakkabılara, bir kez daha..Ölen yaşıtım için bir kez daha parlatayım şu lanet ayakkabıları…. BATMAN -Mizgin, şehre hastaneye gideceğiz hazırlan kızım.. -Tamam ana şimdi hazırlanıyorum.. -Hazırsanız çıkalım artık. ... Mizgin ve annesi arabaya binerler.Yolda ilerlerken aynı istikamete giden iki kişiyi de arabalarına alıp yola devam ederler..Ve birden yolları kesilir.Hemen ardından araç taranmaya başlar..Mizgin, ardı ardına gelen kurşunlarla olan bitenden habersiz can verir..Ve her şey bitince de saçlarından sürüklenerek arabadan çıkarılır. Annenin düşü... Mizginim…Yüreğimin kanayan yarası..Nasıl acımasızca öldürdüler seni..Oysaki doğup da seni ilk kucağıma alışımda nasıl heyecanlanmıştım..Mizginim..Yürek yaram benim.Ben bir saçına bile dokunamazken o kanlı bedenini saçlarından tutarak nasıl sürüklediler..Nasıl öldürdüler seni.Kurşunlar neden seni seçti?.O kanlı saçlarının kurbanı ben olaydım yavrum. Aç gözünü Mizginim. Daha büyüyüp doktor yapacaktım seni. Hasta anana sen bakacaktın..Ne olur yavrum, ne olur Mizginim, Ne olur benim yüreğim aç gözlerini aaaçç..Ben doğurdum seni..Ben dokuz ay karnımda taşıdım…Ben büyüttüm. Onları dinleyip de sakın ölme yavrum..Anan için aç gözlerini..O kanlı saçlarının kurbanı olduğum.Ne olur onlara uyup da ölme sakın..aç gözlerini.. Düş son kez durur..Herkes durur, silahlar susar, annesi susar, zaman bu sefer utancından durur. Bir tek Mizgin konuşur. Bir tek o cevap verir..Yalnızca o.. Mizgin : Açamadım gözlerimi..Ve öldüm..Ölürken tam 8 yaşındaydım ben. İlayda gibi..Hasan gibi…Kurşunlar üstüme geldiğinde hiçbir çocuğu benim yerime koymak istemedim..Ne İlayda’ yı ne Hasan’ ı..Bir Kürt kızıydım ve beni öldürenlere göre kurşunları en çok ben hak etmiştim..Ve bu yüzdendir ki ölüm en çok bana yakışıyordu...İlayda, Hasan sakın üzülmeyin..Sizin yerinize de öldüm ben..Sizin yerinize de can verdim..Ve İlayda ailen seni iyi yetiştirip büyüdüğünde sakın 8 yaşında bir kürt kızının acımasızca öldürülüp, saçlarından sürüklendiğini unutma..Ve Hasan, o boya sandığına düşlerini sığdırdığın anlarda, her ayakkabı boyayışında bir fırça da bizler için, yaşıtların için vur. O kirli ayakları sen temizle Hasan..O kipkirli ayakları bir tek sen temizle.. Kanlı saçlarıma kurban olan anam, büyüyemedi Mizgin’ in. İzin vermediler büyümeme..Korktular benden..Yetmezmiş gibi saçlarımdan sürüklediler yerde..Bir daha gözlerimi açıp sana bakamayacağım anam..Ama merak etme ölürken de, saçlarından sürüklenirken de onurluydu Mizgin’ in..İnadına gülümsedim katillerimin yüzüne.İnadına..Çünkü ben onurlu bir kürt kızıyım anam…Çünkü ben MİZGİN’ dim..Çünkü ben Zilan’dım..Ben Şilan’ dım..Ben Enes ‘ tim..Ve öldürülen bütün çocuklardım..O yüzden ölürken de onurluydum…Öldürülürken de..Çünkü ben bir çocuktum.. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.