Felaketlerden Ders Çıkarmak
 

Felaketlerden ders çıkarmak (her şer de bir hayır vardır)

Evliya derecesini bulmuş bir zat varmış. Kürsüye çıkıp vaaz ederken
daima: "Ya Rabbi, hırsızlara haramilere rahmet kıl!" diye dua edermiş.
Sebebini sormuşlar. Cevaben: Ben Bağdatlı bir tüccardım,
çok zengindim ve iyiden iyiye Dünya'ya dalmıştım.
Bir gün sahradan geçerken kervanımın birini haramiler soydu.
Bu olaydan biraz aklım başıma gelir gibi oldu.
Bir başka geçişte, malımın bir kısmını daha gasbettiler.
Üçüncüde ise on parasız kaldım.
Bu suretle aç kalınca bir tekkeye iltica ettim.
İşte orada Allah'ım bana bir kamil mürşit ihsan etti ve bu devlete nail oldum.
Bu nimete o haramiler yüzünden eriştiğim için onlara hayır dua ediyorum, demiş.

Bir insanın, felaketle aklı başına gelmezse, daha büyüğü gelir.
Üzücü hadiseler, dertler bir nevi ikazdır.

Allah'ın aşkından gayrı hiçbir şeyde kalıcılık yoktur. Fakat kendini
Dünya'ya kaptırmış bir kimseye: Vazgeç bu fani zevklerden, benliğinden
sıyrıl, az gül, yokluğunu düşün, çaba göster, desen,
sana "deli" der.

Halbuki sen, bir kimsenin Dünya'ya fazlasiyle meyil ettiğini ve
zevklerinin esiri olduğunu görürsen, onun deli olduğuna hükmedersin.
Eğer aklı olsaydı, akıbetini, ilerisini düşünürdü, dersin.

> Kenan Rıfai sohbetlerinden.