ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Baba Unutur (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=204648)

Prof. Dr. Sinsi 07-11-2012 06:46 AM

Baba Unutur
 
Dinle oğlum: Bunları sen küçük ellerinden biri çenenin altında

yumruk olmuş, sarı saçların terden ıslanmış, alnına yapışmış

bir halde uyurken söylüyorum. Odana gizlice, tek başıma girdim.

Sadece birkaç dakika önce, kütüphanede oturmuş gazetemi

okurken, güçlü bir pişmanlık dalgası her tarafımı sardı.

Suçluluk içinde kalkıp, yatağının başucuna geldim.


Düşündüklerim şunlardı oğlum: Sana kızmıştım. Okula gitmek için

hazırlanırken, yüzünü havluyla şöyle bir sildin diye sana bağırmış,

ayakkabılarını temizlemediğin için seni azarlamıştım.

Eşyalarını yere attığın için öfke içinde haykırmıştım.


Kahvaltıda da hata buldum. İçeceklerini etrafa sıçrattın,

yiyeceklerini alel acele yedin. Dirseklerini masaya koydun,

ekmeğine tereyağını çok kalın bir tabaka halinde sürdün. Sen

oynamak, ben de trene yetişmek için çıkarken, bana döndün,

elini salladın ''Güle güle baba'' dedin. Ben ise irkildim ve

''omuzlarını dik tut'' cevabını verdim.


Öğleden sonranın geç saatlerinde herşey yeniden başladı.

Eve gelirken seni dizlerinin üstünde eğilmiş, misket oynarken

gördüm. Çoraplarında delikler vardı. Seni arkadaşlarının önünde,

benimle eve gelmeye zorlayarak aşağıladım. Çoraplar çok

pahalıydı ve eğer parası senin cebinden çıkıyor olsaydı,

daha dikkatli olurdun. Bir düşün oğlum, bunlar bir babanın lafları.


Daha sonra, ben kütüphanede okurken, gözlerinde

acı dolu bir bakışla nasıl çekingen çekingen içeri girdiğini

hatırlıyor musun? Gazetenin üstünden, rahatsız edilmiş

olmanın verdiği sıkıntıyla sana baktığımda, kapıda durakladın.

Ben ise ''ne istiyorsun'' diye kükredim.


Hiç birşey söylemedin ama aceleyle bana doğru koştun, kollarını

boynuma dolayıp beni öptün. Küçük kolların Tanrı'nın yüreğine

yerleştirdiği, sana yaptıklarımın bile solduramadığı o büyük sevgiyle

boynumu sıkıyordu. Sonra koşa koşa merdivenlerden çıkıp gittin.


Evet oğlum, bundan hemen sonra gazetem ellerimden kaydı ve

müthiş bir korku her yanımı sardı. Adetlerim bana neler yaptırıyor?

Hata bulma adetim, azarlama adetim. Sana bir çocuk olduğun

için verdiğim ödül bu mu? Seni sevmediğimden değil

ama bir çocuktan çok fazla şey beklemiştim.

Seni kendi ölçütlerimle değerlendirmeye kalkıyordum.


Oysa karakterinin o kadar iyi o kadar güzel yanları vardı ki.

Küçük yüreğin, dağların ardından söken şafak kadar büyüktü.

Ve bunu gelip bana iyi geceler öpücüğü vererek gösterdin.

Bu akşam başka hiçbir şeyin önemi yok oğlum. Karanlıkta

yatağının başucuna geldim ve utanç içinde diz çöktüm.


Bu çok yetersiz bir af dileme çabası. Bunları sana sen

uyanıkken söylersem anlamayacağını biliyorum.

Ama yarın gerçek bir baba olacağım. Seninle dost olacak, sen

acı çektiğinde bende çekecek, sen güldüğünde ben de güleceğim.

İçimden kötü sözler etmek geldiğinde dilimi ısıracağım.

Sonra kendime hep şu sözleri söyleyeceğim:

O sadece bir çocuk, küçük bir çocuk.


Korkarım seni sanki bir yetişkinmişsin gibi gördüm.

Ama şimdi seni yatağında dertop olmuş, yorgun, uyurken

görüyorum da oğlum, hala bir bebek olduğunu anlıyorum.

Daha dün başını omzunun üstüne koyduğun anneciğinin

kucağındaydın. Senden çok fazla şey bekledim, çok fazla...



W. Livingston Larned


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.