ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Tavrım Bir Şey Bulup Coşmaktır (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=203086)

Prof. Dr. Sinsi 07-10-2012 09:30 PM

Tavrım Bir Şey Bulup Coşmaktır
 
Tavrım Bir Şey Bulup Coşmaktır Yazısı - İclal Aydın Yazıları - Tavrım Bir Şey Bulup Coşmaktır Köşe Yazısı

Uzun uzun gemilere bakıyorum...


Biz çocuk parkında koşturan veletlerdik ve bankta bütün bir gün oturup etrafı izleyen yaşlıları anlamazdık...


Şimdi oturduğum bir pencerenin önünde dakikalarca kalkmadan sokağı, arabaları, insanları ve gemileri izleyebilirim.


Hoş, çocukken de pencerden bakmayı severdim ama... Dünyayı anlamaya çalışıyordu meraklı çocuk gözlerim...


Bugün daha farklı sanki...


“Eee, ben bu dünyadan ne anladım şimdi” diye sorgulayan gözler bugünküler...


Eski şarkılar eşlik ediyor uzun oturumlara... “Artık demir almak günü gelmişse zamandan...” diye mırıldanıyor arkadaşım. Daha vakti değildir canım diyorum...


Gemiler gelip geçiyor...


***



Eski arkadaşlarımla oturup konuştuğumda çoğunun yeni bir riske girmekten kaçındığını, pek de mutlu olmadıkları hayatlarına sonunda razı olduklarını görüyorum. Giderek artan kilolar, vazgeçilen hayaller, tartışması bitmiş sıradan evlilikler içinde yaşıyorlar...


Bana kızıyorlar. Temkinli olmadığımı hâlâ hayatın eteğini bırakmadığım için bir türlü olgunluğa erişemediğimi söylüyorlar.


Sanki böyle anlarda onları Almanca dublaj yapan biri gibi dinliyorum.


Bilmediğim, bana ait olmayan ama anladığım bir dil gibi geliyor kulağıma...


Gemiler geçip gidiyor. Ama sanırım gemiler bana başka şarkılar söylüyor...


Ben de uzun uzun izliyorum... Benim şarkım “sen geçerken sahilden sessizce, gemiler kalkar bu limandan sessizce...” oluyor...


Arkadaşlarım haklı, ben hayatın eteğini bırakmıyorum... “Uslanmadım, uslanmadım...”


***



Çocukken bana ait “seni seviyorum” cümlesini kargacık burgacık bir yazıyla küçük bir kağıda yazılmış olarak görmüştüm... Arkasından muazzam bir kavga çıkmıştı. Saçımı çekmişti sıpa! Pişman olmuştu yazdığına. Dokuz yaşında mıydık neydik...


En son kurşun kalemle yazılmış bir “seni seviyorum” cümlesini de plastik bir su şişesinin içinde gördüm.


Beklenmedik bir anda bir pet şişenin içine itilmiş olarak uzatıldı elime. Sahibi “saçımı çekme bu kadar” diyordu...


Vay be dedim nereden nereye... Küçük kız çocuğuyduk saçı çekilen...


“İnsan sevdiğine kıymaz” demiştim ben de...


Gemiler geçiyor...


“Tavrım bir şey bulup coşmaktır.”


Ve elbette:


Kim hayatın eteğini bırakabilir ki?



İclal Aydın


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.