Dünyayı Kurtaran Adam 2
 

Türk Sineması'nın unutulmazı "Dünyayı Kurtaran Adam"ın devamı
niteliğindeki "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" filminde Cüneyt Arkın
yine kahraman Türk astronotunu, Mehmet Ali Erbil ise onun sakar ve
ebleh oğlunu canlandıracak

Mehmet Ali Erbil ile bir davette uzun uzun sohbet ettik. Keyfi çok
yerindeydi. Zira cumartesi günü atv ekranlarında yaptığı "Ya Bundadır,
Ya Şunda" benzerleri içinde en iyi reytingi alan programdı.
Söylediğine göre Mehmet Ali sadece sunuculuk yapmıyormuş. Konuk
seçiminden, ana konu başlıklarının bulunmasına, soruların
hazırlanmasına kadar her aşamada emek harcıyormuş. "Şimdi Zayıflamak
İstiyorum" yarışmasından elenen Eda'yı "ağır sıklet hostes" olarak
programa dahil eden de kendisiymiş.

Sohbet sırasında "Yeni film projesi var mı?" diye sordum. İyi ki de
sormuşum. Mali "bombayı" kucağıma bıraktı. Kartal Tibet, "Dünyayı
Kurtaran Adam"ın devamı niteliğindeki "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu"
filmi için Mehmet Ali'ye teklif götürmüş. Mehmet Ali bana, "Henüz bir
karar veremedim, ne diyorsun?" diye sordu. "Sakın kaçırma" dedim. 23
yıl sonra adından hâlâ söz edilen, Amerika'da videosu satış rekorları
kıran bu film yeniden çekilirse, absürd komedi dalında Oscar'a bile
aday olabilir.

Proje aşamasında olan filmde Cüneyt Arkın yine "Dünyayı Kurtaran
Adam"ı, Mehmet Ali Erbil ise onun hafif ebleh ve sakar oğlunu
oynayacakmış. Bence bir an önce kolları sıvamalılar. Ben ilk filmde
belinden kancayla asılan figüranların ters V şeklinde uçmalarım asla
unutamıyorum. Böyle şenlik kaçırılmaz!..

Ne filmdi ama?
Senaryosunu Cüneyt Arkın'ın yazdığı, yönetmenliğini Çetin İnanç'ın
yaptığı "Dünyayı Kurtaran Adam", uzay gemileri arızalandığı için
meçhul bir gezegene düşen iki korkusuz Türk astronotunun hikayesini
anlatıyor. Film ünlü "Star Wars"tan "tırtıklanmış" görüntüler
eşliğinde bir anlatıcının gelecekte neler olacağıyla ilgili
kehanetleriyle açılıyor. Ancak cümle yapıları öyle bozuk ki, kimse ne
olduğunu ya da ileride ne olacağını anlayamıyor. Bizim astronotlar
gezegene tepe üstü çakılmalarına rağmen burunları bile kanamadan
araçtan çıkıyorlar. (Belki de o gezegende onları parçalanmış aracın
içinden karga tulumba çıkaran Türk vatandaşı olmadığı içindir) Gerisi,
bizim astronotlarla, gözünü dünyaya dikmiş pala bıyıklı uzaylılar ve
"gariban" canavarlar arasında Şile'nin kayalıklarında bir kördövüşü
şeklinde geçiyor. Hatta bir ara karşılarına çıkan bilge kişi, Hacı
Bektaş-ı Veli hazretlerinin türbesinin o gezegende olduğunu bile
söylüyor. Bu Türk işi bilim-kurgu filminde, bilim ile kurgunun
birbirinden iyice ayrıldığı daha pek çok sahne var.

ABD'de yok satıyor
Amerika Birleşik Devletleri'nde DVD olarak satılan "Dünyayı Kurtaran
Adam"a büyük bir talep var. "Turkish Star Wars" adıyla piyasaya
sürülen film, internet sitelerindeki forumlara bile konu oluyor. Ciddi
ciddi çekilen ama kahkahalarla gülünen bu filmlere meraklı "Trash film
tutkunları"nın internetteki eleştirileri arasında şu ifadeler yer
alıyor:

"Ünlü Star Wars filmlerinden izinsiz alınan görüntülere yer verildiği
yetmezmiş gibi, ilginç efektler ve müzikler filmi tam bir komediye
dönüştürmüş. Başrol oyuncusu, dünyayı at sırtında canavarlardan
kurtarıyor. DVD kayıtlarına filmin Türkçe altyazısı konulmamış. Ancak
bu hiç de önemli değil. Çünkü filmi izlerken gülmekten zaten yazı
okumaya fırsatınız olmayacaktı..."

İşte unutulmaz "Dünyayı Kurtaran Adam" filminden bazı replikler
Cüneyt Arkın: "On üçüncü kabile, atalarımızın kabilesi. Peki burası
dünyanın neresi?"

Cüneyt Arkın: "Vücudundan kurtul... Sadece, zihnin ve ruhunla yaşa...
O zaman, toprak altında nefes alabilirsin."

Cüneyt Arkın: "Dünyadan çok uzaklaştık. Göstergeler çalışmıyor."

Ulu Bilge: "Burası, Haci Bektaş-ı Veli hazretlerinin türbesidir evlat.
Bin uzay yılı öncesinden kalmış. Dünyadan kopmuş bir yatır."

Cüneyt Arkın: "Uzay hızını aşmalıyız!.."

Aytekin Akkaya: "Korktuğumu söylesem ne dersin?"

Cüneyt Arkın: "Kork ama belli etme."

Aytekin Akkaya: "Neden?"

Cüneyt Arkın: "Belki de sadece kadınların olduğu bir gezegene düştük."

Aytekin Akkaya: "O zaman ben önden gideyim."

Cüneyt Arkın: "Git ama göğsünü şişirmeyi unutma!"