ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kişisel Gelişim (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=611)
-   -   Önyargısal Eleştiri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=111598)

VANDETTA 09-24-2010 06:51 PM

Önyargısal Eleştiri
 
Bir şeyi nasıl görmek istersek öyle görürüz.Bu, nesnel gerçekler için de böyledir,soyut gerçekler içinde böyledir,o şeyin değerlendirilişi,o şeye olan bakış açımıza bağlıdır. Gerçeğin şöyle veya böyle olduğuna inanmışsak,onun şöyle yada böyle olduğunu doğrulayabilecek (hiç olmazsa kendi açımızdan doğrulayabilecek) pek çok bilgi ve delil bulmak mümkündür.
Ayrıca savunduğumuz tez de zamanla değişebilir.Savunduğumuz şey tümüyle mizacımıza,zekamıza,kültürümüze inanç ve düşüncelerimize bağlı onlarla bağımlıdır.Çocuğunu öldürdüğünü bildiğimiz kimsenin resmine baktığımızda onun gerçekten cani suratlı olduğunu söyler,bilmezsek böyle bir şeyi aklımıza bile getirmeyiz.Hatta aynı insanın bir haksızlığa kurban gittiğini söyleyecek olsalar,bu defa da ona acır,yüzünde bir masumiyet aramaya başlar ve buluruz da.Değerlendirmemiz bize verilen bilgiye dayanır ve bu bilgi kimilerinde önyargısal durumlara neden olabilir.
Yine bir çoğu marksizmi bir marksist olarak eleştirirken ve marksizmin de eleştirilmesi gerektiğini,Marx'ın bile herşeyden önce bir eleştirici olduğunu söyler ve bu eleştirici kafa yapısıyla marksizmi oluşturduğunu savunurken bir başka marksist marksizmi ''yanılmaz kavramlar bütünü'' olarak görür,diğerlerini revizyonistlikle ve hatta marksizme ihanetle suçlayabilir ve her iki tarafta kendilerinin doğru yolda olduklarını kendilerince ispatlayabilirler.O halde neye göre konuyor ya da benimseniyor bu varsayımlar?Herhalde herkes zekasına,kültürüne,kaabiliyetlerine,duygu ve çıkarlarına göre benimsiyor bunları,ya da bu faktörlerin mıknatıs gibicesine çektikleri varsayımlar tercih ediliyor.
Eleştiri,eleştiri olsun diye yapılmaz şüphesiz.Eğer böyle olursa da en çok bu tutumun eleştirilmesi gerekirdi.Bu,bilgiçlikten,hatta cahillik ve ukalalıktan başka birşey olmaz.Peşin yargılarla yapılan eleştiriler,esas anlamıyla eleştirme olma özelliğinde bile mahrumdur.Menfaatime öyle uygun geldiği için öyle eleştiriyorsam bu da bir eleştiri olmaz.Kendi tezimi sağlamlaştırma hevesiyle karşı tarafı çürütmeye çalışıyorsam bu hiç olmaz.
Eleştirme işlemi eleştiriyi yapanın maddi ve manevi özel şartlarından soyutlandığı oranda tutarlılık,geçerlilik ve saygınlık kazanır.Bu işlem ise tarafsızca yapıldığı ölçüde eleştirme hüviyetini kazanır.Bu tarafsızlık ise,geçici bir süre için iki dere arasında kalmakla mümkündür.Bununsa çok zor olduğu belli.Ancak başarılabildiği takdirde de bir ''zafer'' den söz edilebilir.Bilmiyorum lafı biraz geveledik mi?Biraz daha açalım.
B partisini eleştirmek istersek A partisinin destekleyici bir tutum içinde bulunarak yapılamaz.Her iki partiyi de ''yeniden'' ele almakla mümkün olur.Ancak mesele bununla da bitmez.Buradan sonra sıra,tesbit edeceğimiz kıstası (ölçüye) gelir.Öyle ya;hangi açıdan eleştireceğiz?Bu açı eğer hangisinin memlekete daha çok hizmet ettiği açısı ise,bu açıdan yapılan eleştiri her ikisine de aynı insaf ve insafsızlıkla uygulanmalı.Değilse,parti,hesabına memleket menfaatlerini savunmaktan vazgeçmiş oluruz ki bu da farkında olmadan çıkış noktamıza ters düşmek,onunla çelişkiye düşmek olur.Ve işte subjektif bir eleştiri (tabi buna eleştiri demek doğru olursa) bizi böyle bir tutarsızlığa ve mantıksızlığa sürüklemiş olur.
Demokratik ya da antidemokratik düşüncelere sahip olabiliriz.Bunlara nasıl ve neden sahip olduğumuzu şimdilik bir kenara bırakarak,her iki düşüncenin eleştirisine girecek olursak,bu her ikisini de,ikisinin ortasından yukarıya çizeceğimiz bir doğrunun herhangi bir noktasından değerlendirmekle mümkün olabilir.Değilse,eleştiriye başlamadan önceki düşüncelerimizle yapılacak bir eleştiri kendi kendimizi aldatmaktan başka birşey olmaz.Şüphesiz eleştiri demek;herşeyi eleştirmek,dolayısıyla hiç bir düşünceyi onaylamamak demek değildir.Böyle birşey mantıken de imkansızdır zaten;istesek de olamaz,zira;insanın her an düşündüğü konu üzerinde,sahip olduğu bir görüş ve kanaat vardır.Değilse,herkezin birbirini ''salt eleştirmesi'' denen bir durum çıkar ki ortaya,bununla da bir yere varılamaz.
Eleştirmeyi,değerlendirmeyle özdeş tutabiliriz.Değerlendirme de herşeyin değerini verme anlamına gelir.Bu da tam bir adaleti gerektirir ki bu adaletin dağıtımınında hakimin karar verişinden pek farkı yoktur.Önüne getirilen davada tarafsız olduğu ölçüde adaletli karar verebilen hakimin durumu bize örnek olabilir.O davalardan çok daha büyük davalar olan sosyal,siyasi,kültürel,maddi ve manevi sorunları eleştirirken yapacağımız bir haksızlık bin hakimin yapacağı haksızlığa bedel olabilir.Eleştiriken,insanların kaderleriyle oynadığımızın bilincinden uzak kalmamalıyız.Bu bilinç bizi daha titiz ve daha tarafsız eleştiriye sevkedebilir.Bu bakımdan,meseleye bir hak ve adalet meselesi olarak bakmak da yarar vardır.Bu hem eleştirinin daha sağlıklı olması bakımından yararlıdır,hem de insanlara yararı bakımından.Böyle bir tutum tarzı,bizi daha sorumlu olmaya zorlar.Önemli olan illada kendi düşündüklerimizin doğru olması değildir ve hatta bu hiç önemli değildir.Durmadan kendi düşüncelerimizin doğruluğunu ispatlamaya çalışmak ancak yanlış bir tutum içinde olduğumuzu ispatlar.Yanlış bir tutumun ise bu arada düşündüklerimize bile bir yararı olamaz.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.