ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Başvekil Şükrü Aaraçoğlu'ndan Anılar (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1059125)

Prof. Dr. Sinsi 11-25-2012 06:03 PM

Başvekil Şükrü Aaraçoğlu'ndan Anılar
 
ABD Kongre Kutuphanesi
Copyright kutugune kayitlidir.

BASVEKIL SUKRU SARACOGLU'NDAN ANILAR

Odemis'in renkli simalari vardir. Bunlardan biri de Muhittin Hoca
idi. Medrese'den yetisme bir din adami olup, muakiplik, yeni adi
ile dava vekilligi yapardi. Nasreddin Hoca'yi andirir
davranislari ile cevresinde cok sevilirdi.

Muhittin Hoca: kafasi kel, yarim madeni cerceveli gozluklu, bir
nokta haline gelinceye kadar dudagindan dusmeyen izmariti ile
sigara tiryakisi bir adam. O'nu ilk gorup taniyanlar "once
dudagi mi yanacak, yoksa izmarit'i mi yutacak" diye gozlerini
o'ndan ayirmazlar, heyecan ile seyrederlerdi.

Muhittin Hoca bir gun sarac Mustafa'ya gider:

- Ulen, beni deyola, gol saati deyola, gola deel, bile'e
takiyola. Gol saati gola takilig. Onna' bile'e tagiyo'. Bene bi
dene 30-40 santimnik uzunnu'unda gayis yapive'.

- Ne olcek Muhittin Hoca?

- O gayis'i dakivecem saate.

- Eee?

- Ondan sona, gol saati gola takilig. Gomleen ustune takivecen.
Gis gunu ceketin altinda galivecek, yaz gunu de gomleen ustuden
takivecen.

- Hoca, olmaz...

- Olu', olu'. Sen gosum takimi yapmeyon mu heyvannara? Eh, beni
de bi dene gayis yapivecen. Saatci'ya varivedin, 'Hoca, ayi
bilee'ne mi dakivecen o gayisi' dedile. Yog imis onna'da bole
gayis.

Muhittin Hoca, dizgin derisinden ozel olarak yapilan saat
kayisini alir, ertesi gun Sehir Kulubune gider.

- Ulen gari Odemislile, beni bakin gari!

- Ne den Hoca?

- Ulen gari, ben Muhittin Hoca olarag bundan kelli hem bi dene
bilek saati dakivecen...

- Eeeee?

- Hem de, bi dene gol saati dakivecen.

- Gol saati ne dimeye, Hoca?

Muhittin Hoca hemen ceketini cikarir.

- Bakin gari. Buna gol saati deni'. Sarac Mustafa'ya diktirivedin
gayisini.

- Elleh belen. Ulen bunu Saracoglu'na diyek.

O gunlerde de, Basvekil Saracoglu dogup buyudugu yer olan
Odemis'e gelmistir. Saracoglu'na olay ozet olarak aktarilir:

- Muhittin Hoca gafayi usuttu.

Muhittin Hoca ile Basbakan Saracoglu mahalle, cocukluk
arkadasidirlar. Katirci'nin Sadik, Dadayli Semsittin, Yanbasti
Rafet ile hep birlikte Odemis'te buyumuslerdir. Yanbasti Rafet un
ve yag tuccaridir. Yaz-kis basindan sapkasini cikartmaz. Odemis,
dort bir yani daglarla cevrili, kase gibidir, yazlari cok sicak
gecer. Buna ragmen, Yanbasti Rafet o cehennem sicaginda ceketsiz
gezmez. Cepleri hep "banganot" doludur.

Basbakan ilgi ile sorar:

- "Ne oldu len bizim Efe'ye?"

Efe, Odemis'te bir kisi'ye verilebilecek en buyuk unvan,
yapilabilecek en buyuk iltifattir. Bati Anadolu'da, 1919 yili
Kurtulus Savasi'ni Odemis'in girisinde Efe'ler, Zeybekler
baslatmistir. Bugun o camlik sirt, "Ilk Kursun" olarak bilinir.

Olay, agiz birligi ile Saracoglu'na anlatilir.

- "Cagirin ulen Muhittin'i yemege."

Hoca, aksamlari genellikle incir bahcelerinden birinde kurulan
sofra'ya gelir. Saracoglu Muhittin Hoca'yi karsidan gorunce
seslenir:

- "Ulen Hoca, gulagina bi laf gelivedi."

- Ne geldi ulen. Sen gociman adam oluvedin. Sen bizimne mi
ugrascan. Get hokumatla ugras.

- "Birak oglum hokumati. Bak aya'na gada gelivedin. Senin su
marifetlerin beni bi annat."

- Sen onu birak gari. Bu a'sam pirzola va mi?

- "Va, ya."

- Getir gel.

- "Acele etmen. Dana pirzolasi mi isteyon, goyun pirzolasi mi?"

- Ulen, iste'sen sigir, iste'sen deve getir. Ona gore aygit va.

Saracoglu, saskinlikla:

- "Ne aygiti ulen?"

- Sinncik gorcen.

Davet sahipleri acele olarak pirzola aldirir, mangal uzerinde
hazirlatirlar. Butun davetliler, yeni bir guldurunun ilk
goruculeri olmak umudu ile beklesirler. Fotografci Ali catallari,
tabaklari dizer.

Saracoglu merakla:

- "Hadi baken, Muhittin Hoca, nasil yecen?"

Muhittin Hoca pirzola'yi cok sever. Ancak, Hoca'nin disleri
takmadir. Davetlerde kendisine ozellikle kart pirzola ikram
edilir. Disleri kesmeyip, cok sevdigi yemegin tadina varamayinca
da kizar. Bu hal de, Muhittin Hoca'nin inatla pirzola'yi yemeye
calismasina engel olmaz. Hoca, kendisine yapilan azizligin
farkindadir, bilmez gorunur, karsilikli latife edilir.

Disci Rustu atilir:

- Eyi ya, Hoca, bi daa dis yapmaycan sana.

- Get ulen. Sen zati eyi dis yapmiyon. Ben bundan kelli sana da
muhtac olmaycen.

- Neden?

- Bak ulen.

Muhittin Hoca, ic cebinden kocaman bir makas cikartir. Saracoglu
hayretle sorar:

- "Ne etcen, Muhittin?"

- Sinncik gorcen. Getir len mene.

Hoca catalini pirzola'ya takip agzina goturur. Sag eli ile de
makasi kaldirir, isirdigi pirzola'dan bir parca keser, cignemeye
baslar. Saracoglu onune konan pirzolayi bicagi ile kesmeye
calisir, basaramaz. Belki de Muhittin Hoca onceden hazirlik
yapmis, davet sahibinin ya da ascisinin kulagini bukmustur.

- Bak ulen, bole yiyecen. Adam mi oldun sankim, Basvekil oldun
da? Sana da bi makas aliveren ben de, Angara'da da ziyafetlere
gidende makasla kesive yiyecegini.

Saracoglu oyunu anlamistir, dayanamaz:

- "Elleh belen."

Hic kimse kart pirzola'yi kesemez iken, Muhittin Hoca makasinin
tikirtilari arasinda tabagini temizler. Saracoglu devamla:

- "Ulen, Angara'ya gidende bunu deyivecem herkeze."

- Annat, annat. Eyice annat da bak bakem, ne olcek.

Aradan bir sure gecer, Saracoglu hukumeti Varlik Vergisi'ni
yururluge koyar. Bu vergi'nin toplanmasindan Odemis Ilce Mal
Muduru sorumludur. Vergi, salma vergi'dir, mukellef'in tahmini
varligina gore bicilir. Odemis'in belli basli varlik sahipleri
kendilerine yazilan vergi tutarlarinin cok yuksek oranda, haksiz
yere fazla "atildigina" kanidirler. Mal Muduru'ne itiraz ederler:

- Ulen Mudur Bek, sen bize azizlik edivedin. Gaddarlik yapivedin
bize, cok para yazdin.

Mal Muduru tinmaz, yazilan vergi tutarlari degismez. Bir heyet
tesekkul edilir, butun Odemis'lileri temsilen Ankara'ya gider.
Hemserileri Sukru Saracoglu'na cikip, Malmuduru'nu Odemis'ten
aldirmasini ve yerine daha mulayim bir Malmuduru atanmasini
isteyeceklerdir. Saracoglu hemserilerini makamina kabul eder,
nezaket ve dikkatle dinler, sorar:

Prof. Dr. Sinsi 11-25-2012 06:03 PM

Başvekil Şükrü Aaraçoğlu'ndan Anılar
 
- "Ulen, Katirci, seni ne attila?"

- Beni 300 bin!

- "Muhittin Hoca, seni?"

Muhittin Hoca'nin yemis bahceleri vardir:

- Beni 400 bin.

Saracoglu zil'e basar, gelen Kalem Mahsus Muduru'ne emreder:

- "Cabuk beni Odemis Mal Mudurunu bul telefonna. Bizim
hemserilere, Efe'lere gari cok vergi atmis namissiz herif. Ben
onunna bi yol goniscan."

Heyet memnundur. Hemserileri, cocukluk ve mahalle arkadaslari
olan Basvekil yardimlarina kosmaktadir. Vergi borclari
azaltilacaktir. Basvekilin ikram ettigi cay, kahveler icilir,
sohbet edilirken, Odemis Mal Muduru telefon ile bulunur.
Saracoglu:

- "Alo, Mudur Bek. Odemis'ten bi heyet geldi, yanimda. Falanca,
falanca. Bunnara kacar lira vergi attin, beni bi yol liste'yi
cikar da oku bakem."

Saracoglu bir sure dinler, sonra hayretle bagirir:

- "Ne?! Yanbasti Rafet 200 bin mi?! Ulen Mudur Bek, biz seni
ora'ya akilli adam deyi gonderivedik. Hic Yanbasti Rafet'e 200
bin vergi atili mi? Sil o'nu, 500 bin yaz."

Yanbasti Rafet atilir:

- Aman, Allasen, ulen A'bey, elini aya'ni opem. Biz seni adam
sayip geldik, sen bizi oldurcen mi?

Saracoglu israr eder:

- "Yaz ulen Yanbasti'ya 500 bin, Mudur Bek."

Basvekil Muhittin Hoca'ya doner:

- "Ulen, Hoca, sana gac banganot yazmisti?"

- Yok gari, sen bu herif'e gazik attin, beni de gazik atcesin.
Ben deyivermecen. Ben gideyon.

Saracoglu usteler:

- "Ulen, gel!"

- Yok, yok, ben halinden memnunum.

- "Ne diyon, Hoca?"

- Hec, A'randigiri.

"Agrandi Kir" i, Odemis ile, Odemis'in yaylasi olan Bozdag'in
eteklerindeki corak bir arazi parcasidir. Topragindaki yuksek
orandaki tabii madeni tuz birikimleri dolayisi ile uzerinde tarim
yapilamaz, kirac'tir. Odemis'liler bu yerin adini ancak cok
olumsuz anlamda kullanirlar.

Aradan bir sure daha gecer, Sukru Saracoglu Odemis'ten bir Zeybek
ve Halkoyunlari Birligini Ankara'ya cagirir. Zeybekler tren ile
yola cikarlar. Basvekil gelenleri makaminda buyur eder, hal hatir
sorar. Oda'nin ici sicaktir, gelenlerden biri yol yorgunlugu ve
rehavetle uyku'ya dalar. Saracoglu bunun farkina varir,
Fotografci Ali'ye doner:

- "Uyuyo mu ulen?"

- Uyuyo A'bey.

- "Kak ulen, deveci gavesi degel bura."

Bu olay sonucunda, Sukru Saracoglu tekrar hemserilige kabul
edilir.

This counter has been placed here on 25 February 1999


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.