ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Sağlık Makaleleri (Arşiv) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=45333)

rock_alltime 05-17-2008 12:10 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Suda egzersizle kalbe sağlık depolayın

--------------------------------------------------------------------------------

Aşırı kilonun kalp yetersizliği riskini artırdığını belirten uzmanlar, suda egzersiz yaparak fazla kiloların daha çabuk verilebileceğini bildirdi. "Hekimce" adlı web sitesinden alınan bilgilere göre, erkeklerdeki kalp yetersizliği vakalarının yüzde 11'i, kadınlardaki kalp yetersizliği vakalarının ise yüzde 14'ü fazla kilolardan kaynaklanıyor. Fazla kilolu kadınlarda normal kilolu kadınlara göre kalp yetersizliği iki kat artarken, fazla kilolu erkeklerde bu oran yüzde 90'ı buluyor. Suda egzersiz yaparak vücut kaslarını daha fazla çalıştırmak ve daha çok kalori yakmak mümkün.


Suyun havadan 50 kat daha fazla olan direnci sayesinde, su içinde yapılan egzersizler daha etkili oluyor. Suda yapılan hareketler özellikle eklemler ve kaburga üzerinde etkili hale geliyor. Su, vücudun her tarafında direnç yarattığı için vücudun her bölgesinden eşit şekilde kilo veriliyor ve tüm kasların çalışması sağlanıyor. Uzmanlar, 400 kaloriden kurtulmak için sadece 30 dakika yüzmenin yeterli olduğunu belirtiyor. Suda yapılan 10 dakikalık spor, karadaki yarım saatlik yürüyüşle aynı etkiye sahip; su egzersizleri zamandan tasarruf sağlarken, daha çok
kalori yakılmasını sağlıyor.


Su içinde yapılabilecek birçok egzersiz önerilirken, "dalga kırmak" adlı egzersiz hareketleri şöyle sıralanıyor:


"Kalçalarınıza kadar suyun içine girin. Önce sırtınızı dönerek gelen dalgalara karşı koymaya çalışın. Suyun gücüne karşı koymaya çalışmanız size önemli miktarda bir kalori harcaması yaptırır. Karın ve sırt kaslarınızı bu sırada gergin tutup, kollarınızı iki yana açarak dengede durmaya gayret gösterin. Daha sonra yüzünüzü dönün ve düşmeden dalgalarla boğuşmayı deneyin."
Uzmanlar ayrıca, su altında paletlerle yüzmenin bacak, kalça, karın ve sırt kaslarını ciddi şekilde güçlendirdiğini belirtiyor. Uzmanlar, suyun kaldırma kuvvetinden yararlanıp sırtüstü yatmanın da boynu ve bel bölgesini rahatlatarak, sırt ağrılarını giderdiğini kaydediyor.

rock_alltime 05-17-2008 12:11 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Gastroözefageal Reflü hastalığı nedir?

--------------------------------------------------------------------------------

Mide içeriğinin (asidinin) patolojik şekilde mideden özefagusa (yemek borusuna) doğru geri kaçışı gastroözefageal reflü'dür.

Hastalar göğüs kafesinin arkasında yanma (heartburn) şikayeti ile başvurabilirler. Bazen yemek borusunun arkasındaki yanmanın yanı sıra ağza gıdaların ve acı suyun gelmesidir. Özefageal reflü sıklıkla yemeklerden sonra olur.

Gastroözefageal reflü hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıktır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada toplumun %20?sinde gastroözefageal reflü hastalığı bulunmuştur.

NEDENLERİ NELERDİR?

Gastroözefageal reflü hastalığının semptomlarının (bulgularının) kökeninde yemek borusunun uzun bir süre, fazla miktarda mide asidik içeriği ile teması yatmaktadır.

Mide asidik içeriğinin yemek borusu ile uzun süreli teması yemek borusunda hasara yol açar ve bu da yanma hissine sebep olur. Normal olarak yemek borusunun alt ucundaki alt özefagus sfinkteri dediğimiz kastan oluşmuş kapak benzeri bir yapı vardır. Bu yapı asidin yemek borusuna geri kaçmasını önleyerek midenin içinde kalmasını sağlar. Reflü hastalığında ise bu sfinkter sık aralıklar ile gevşer ve mide asidik içeriği yemek borusuna geri kaçar.

KOPMLİKASYONLARI NELERDİR?

Eğer reflü tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlarla seyredebilir. Örneğin yemek borusunda darlık, kanama ve mukozada prekanseröz(kanser öncesi ) bir takım değişikliklere (barrett özefagusu) neden olabilir. Sizi ve doktorunuzu uyarması gereken semptomlar şunlardır;

1- Yutma güçlüğü (disfaji)

2- Kanama

3- Boğulma hissi, öksürük, ses kısıklığı

4- Kilo kaybı

Birçok hastadan asidin yukarı gelmesi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla kontrol edilebilir.

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ NELERDİR?

1- Sigara bırakılmalıdır. Tütün asidi dengeleyen koruyucu mekanizmalara zarar verir.Asit üretimini uyararak ve yemek borusu ile mide arasındaki kasların gevşemesine de yol açarak asit reflüsüne yol açar.

2- Gazlı ve asitli içeceklerden uzak durulmalıdır.

3- Alkol, çikolata,kafein, kahve, çay, yağlı, baharatlı yiyecekler ve domates gibi asidi arttıran yiyeceklerden kaçınılmalıdır.Kilo verilmesi önerilir.Yatmadan en az 3 saat önce yemek sona erdirilmelidir.Yatağın baş ucunun kaldırılması gece boyunca asit reflüsünü önleyecektir.Sıkı kemer ve giysilerden kaçınılmalıdır.

MEDİKAL İLAÇLARLA TEDAVİ NEDİR ?

Gastroözefageal reflü hastalığının organik bir sebebi vardır. Genelde sadece yaşam tarzı değişikliği ile önlenemez gastroözefageal reflü hastalığında medikal tedavi çok önemli bir yer tutar. Medikal tedavide yer alan anti asit grubu ilaçlar yemek borusunu koruyarak ve mide asiditesini bastırarak tedaviye yardımcı olurlar. Doktorunuzun önerisi ile alınır. Mide asidini bastıran H2 blokerleri ve proton pompa inhibitörleri denilen ilaçlar da doktorunuzun öngöreceği dozlarda kullanılmalıdır.

Medikal tedavi ile hastaların çoğunda gastroözefageal reflü hastalığının bulguları önlenebilir. Bu ilaçların yanı sıra asidin yemek borusundan mideye aşağı doğru geçişini kolaylaştıran Prokinetik ilaçlar da tedavide yer alırlar.

rock_alltime 05-17-2008 12:11 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Güneş Gözlükleri ve Koruyucu Camların Özellikleri

--------------------------------------------------------------------------------

Güneş Gözlükleri ve Koruyucu Camların Özellikleri

Güneş kaynaklı ve İnsan için(özellikle cilt ve göz) zararlı ışınlar, UV(Ultraviole), daha küçük dalga boyundaki ışınlar ve IR(lnfra red) denilen daha büyük dalga boyundaki ışınlardır. Küçük dalga boyundaki ışınlar radyasyon etkisi, büyük dalga boyundaki ışınlar ise termik(lsı) etki ile organizmaya zarar verirler. Güneşten yayılan ışınların dalga boyu, 400-800 nanometre arasında bir dağılım gösterir. Atmosfer, zararlı ışınların büyük bir kısmını filtre etmesine rağmen, yine de gün ışığında göze zarar verecek derecede UV ve IR ışını vardır. Özellikle son yıllarda üzerinde sıkça durulan ozon tabakasının incelmesiyle dünyaya daha fazla zararlı ışının ulaşması, İnsan sağlığı üzerindeki tehditleri de artırır hale gelmiştir. UV ışınlarından UV -B, önlem alınmadığında cilt yanıkları oluştururken, UV -A ve özellikle UV -C gözler için zararlı olmaktadır.

Böyle bir durumda yukarıda bahsedilen zararlı ışınlardan gözlerimizi korumak, ideal bir güneş gözlüğü ile mümkün olacaktır. İdeal bir güneş gözlüğü Camı, UV ve IR ışınlarını etkili oranlarda absorbe ederek (emerek), bunların göze zarar vermesini engeller. Ayrıca göze ulaşan ışık tayfını kontrastı artıracak şekilde filtre ederek, görüşü de artırırlar. Özellikle açık renkli göze sahip insanlar(mavi, yeşil gözler gibi) bu konuda daha hassastır. Çünkü gözdeki pigmentler, göze giren ışınların indirgenmesini ve etkisinin aza1masını sağlarlar. Ayrıca bazı göz hastalıkları, gözün güneş ışınlarından daha fazla etkilenmesine neden olur. (Allerjik konjonktivit, kuru göz, retinitis pigmentoza, albinizm gibi)

rock_alltime 05-17-2008 12:12 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Tırnak mantarı, yaz sıcağıyla artıyor

--------------------------------------------------------------------------------

Türkiye'de 4 milyonu aşkın tırnak mantarı hastası bulunduğunu belirten uzmanlar, hastaların bunun farkında olmadığını ya da önemsemediğini ifade ediyor.


Uzmanlara göre, hastalık tedavi edilmediği sürece vücuda ve diğer aile bireylerine bulaşıyor. Sıcak ve terli ayakkabı giyenler, bot kullananlar, kuaför ve ev hanımları, sporcular ve ortak soyunma odası ile duş kullananlar tehdit altında.

rock_alltime 05-17-2008 12:13 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Kalp hastalıkları 'Balık' tavsiyesi

--------------------------------------------------------------------------------

Kütahya Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Hastanesi doktorlarından Enis Koçak, kalp hastalarının içerdiği koruyucu yağ asidi sebebiyle balığı sofralarından eksik etmemesi gerektiğini söyledi.
Kalp ve Damar Hastalıkları Mütehassısı Dr. Enis Koçak, balıkta herkes için yararlı B, A ve D vitaminlerinden bol miktarda bulunduğunu bildirdi. İhtiva ettiği koruyucu yağ asidi ile balığın kalp hastaları için önemli bir gıda olduğunu belirten Enis Koçak, "Balıkta doymamış yağ asitleri fazla. İçerdiği koruyucu yağ asidi ile balık, kalp hastalarının tercih etmesi gereken bir gıda. Bu özelliği ile tam bir kalp dostu. Balık üstelik kolesterol açısından da fakir bir et. Bu açıdan kırmızı ve beyaz etten daha sağlıklı olan balık düzenli olarak tüketilmeli" dedi.
Balıktan istenen faydanın sağlanabilmesi için pişirilmesine de dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Enis Koçak, "Balığı ızgarada ya da fırında pişirmek daha sağlıklı. Yağda kızartıldığı zaman kolesterol ve yağ oranı artıyor. Avantajını kaybediyor" diye konuştu.
Koçak, bol miktarda B, A ve D vitamini bulunan balığın her yaşta insan için çok besleyici olduğunu sözlerine ekledi.

rock_alltime 05-17-2008 12:13 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Kereviz sinirli olmayı önlüyor

Akdeniz mutfağının lezzetlerinden kereviz, içerdiği maddeler sayesinde sinirliliği önlüyor.




B vitamini, demir ve kireç yönünden zengin olan kereviz şeker, yüksek tansiyon ve romatizma hastalıklarına da iyi geliyor. Uzmanlar düş kırıklığı çekenlerin kereviz ve havuç yemesini tavsiye ediyor. Salatası, çorbası, zeytinyağlı yemeği yapılarak tüketilebildiği gibi, yemeklere kendine özgü bir lezzet de katan kereviz, içerdiği değerlerle alternatif tıpta birçok hastalığın tedavisinde de kullanılıyor. Yaprak ve kök kerevizi olarak iki çeşidi bulunan ve anavatanı Güney Avrupa olan kereviz, deniz havası alan rutubetli yerlerde yetiştiyor ve soğuk havada kolayca don tutuyor.





Uzmanlar, lezzeti ve besin değerinde kayıp meydana gelmemesi için kereviz alırken don yememiş olmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirtiyor. Kerevizin içeriğindeki 'sedanonik anhidrit', 'sedanolin', 'limonen', 'palmitik asid' ve 'gayakol' gibi maddeler sayesinde zihinsel yorgunluğun giderilmesine iyi geldiğini kaydeden uzmanlar ayrıca B vitamini, demir ve kireç içeren kerevizin, unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderdiğini ifade ediyorlar. Uzmanlar idrar söktürücü özelliğe de sahip bulunan kerevizin, böbrek taşı ve kumlarının düşürülmesine yardımcı olduğunu, şeker, yüksek tansiyon ve romatizma hastalıklarına da iyi geldiğini kaydediyorlar.

rock_alltime 05-17-2008 12:14 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Kafein unutkanlık yapıyor

--------------------------------------------------------------------------------

İtalya'da üniversite öğrencileri arasında yapılan yeni bir araştırma, kahvenin içerdiği kafeinin unutkanlığa sebep olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya göre, denekler çok iyi bildikleri bazı kelimeleri hatırlamakta zorluk çekiyorlar. Yani kafein, "Dilimin ucunda ama..." durumunun daha sık yaşanmasına yol açıyor.




İnternetteki "Hekimce.com" sitesinde yayınlanan habere göre, araştırmayı yapan akademisyenlerden Valeri Lesk, kafeinin, beynin belli bölümlerinin çalışmasını engellediğini belirtiyor. Lesk, beynin engellenen bölümleri sebebiyle de bazı kelimelerin hatırlanmasında zorluk çekildiğini vurguluyor. Ancak, hatırlanmaya çalışılan konuya bağlı olarak kafein, kısa dönemli hafızayı güçlendirebiliyor. Yapılan araştırmada, 32 üniversite öğrencisi iki gruba ayrıldı. İlk gruptaki öğrencilere, iki fincan sert kahveye eşdeğer 200 miligram kafein verilirken, diğer gruptaki öğrencilere ilaç görünümlü hap dağıtıldı. Daha sonra tüm öğrencilere, tek kelimelik cevapları olan 100 genel kültür sorusu soruldu. Mesela "hiyeroglif" cevabını almak için "Eski Mısır'da kullanılan yazının adı nedir?" sorusu soruldu. Her soru için öğrencilerden tek kelimelik 10 seçeneğe bakmaları istendi. Bu seçeneklerden 2 ile 8 tanesi doğru cevaba benzer kelimelerden seçildi. Mesela, doğru cevabı "hiyeroglif" olan soru için verilen seçenekler arasında "hiyerarşi" de bulunuyor. Diğer kelimelerin ise cevapla uzaktan yakından ilgisi bulunmuyor. Öğrenci, ilk denemesinde cevabı bilemezse, araştırmacılar cevabın ilk hecesini ipucu olarak verdi. Eğer denek bu ipucundan sonra doğru cevabı verirse, bu soru kayıtlara "Dilimin ucunda ama..." olarak kaydedildi. Öğrencilere gösterilen kelimeler, doğru cevabı çağrıştıracak şekilde düzenlendiyse, deneklere verilen kafein, doğru cevabın hatırlanmasına yardımcı oluyor. Eğer gösterilen kelimelerin cevapla ilgisi yoksa, kafein verilen deneklerin, ilaç görünümlü hap verilen deneklere göre kelimeleri hatırlamakta daha fazla sıkıntı çektikleri belirlendi.




Bu arada, İngiliz Kahve Derneği'nin bir sözcüsü, yapılan araştırmanın çok küçük ölçekli olduğunu, bu sebeple genele yayılamayacağını söyledi. Aşırı olmamak kaydıyla alınan kafeinin yararlı etkileri olduğunu gösteren pek çok araştırma bulunduğunu belirten sözcü, bu araştırmanın bilimsel verileri değiştirmeyeceğini savundu.

rock_alltime 05-17-2008 12:14 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Sünnet hakkında bilinmesi gerekenler

--------------------------------------------------------------------------------

Sünnet penisin uç kısmını saran, tıp dilinde prepisyum adı verilen sünnet derisinin belirli şekil ve uzunlukta cerrahi yolla kesilerek alınması ve penis uç kısmın açığa çıkarılması işlemidir.

Memorial Hastanesi Üroloji bölümü uzmanlarından Uzm.Dr.Erdal Alkan sünnet ile ilgili dikkat edilmesi gereken konular hakkında şu bilgileri verdi ;

SÜNNET NE ZAMAN YAPILMALI?

Sünnet her yaşta yapılabilmekle beraber; özellikle 3-6 yaşlar arasında yapılması çocuktaki psikolojik travmalardan dolayı pek tavsiye edilmemektedir. Son zamanlarda yeni doğan bebeklerde; cerrahi işlemin kolaylığı, bebekte yara iyileşmesinin çabuk olması, sünnet sonrası bakımın kolaylığı ve yeni doğanda henüz kişilik teşekkül etmediği için psikolojik travma oluşturmaması nedeniyle en ideal yaş olarak kabul edilmektedir. 3-6 yaşlar arasındaki çocukların; kimlik gelişimi döneminde ve uyumsuz olmaları nedeniyle psikolojik etki oluşturmamak için zorunlu olmadıkça sünnet edilmesi tavsiye edilmez.

rock_alltime 05-17-2008 12:15 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Havuzlardaki klor saçlara zararlı

--------------------------------------------------------------------------------

Uzmanlar, güneşin yaydığı ultraviyole ışınları ile deniz suyundaki tuz ve havuzdaki klorun, saçın en büyük düşmanı olduğunu belirtiyorlar.


İnternet'ten derlenen bilgilere göre uzmanlar, bayanların saç rengini açmak için kullandıkları kimyasal madde olan 'oryal'in, tüm kadınlar tarafından endişe duyularak kullanıldığını, oysa havuz suyundaki klorun bundan çok daha tehlikeli olduğu vurgulandı. Havuz suyunda bulunan klorun mayoların bile rengini soldurduğuna, saçlarda da renk değişimine, kuruluğa, kırılmalara ve genel yıpranmaya neden olduğunu belirten uzmanlar, buna rağmen kadınların yüzde 99'unun havuza girerken saçlarını
koruyacak bir bone kullanmadıklarına dikkati çekiyorlar.

rock_alltime 05-17-2008 12:15 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Bakanlıktan besin uyarısı

--------------------------------------------------------------------------------

Sağlık Bakanlığı, besinleri satın alma, hazırlama, pişirme, depolama konusunda vatandaşları uyardı.




Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, alışverişe çıkmadan önce satın alınacak besinler için bir liste hazırlaması gerektiği ve listede seçeneklere yer verilmesi gerektiği ifade edildi. Besinlerin günlük, haftalık ve aylık olarak sınıflandırılması gerektiği belirtilen açıklamada, kısa süre içinde fazla besin alınmaması gerektiği vurgulandı. Beslenmeye ayrılan paranın önceden belirlenmesinin önemli olduğu ifade edildiği açıklamada, besinlerin değişik yerlerdeki fiyatlarının araştırılmasının gerektiği kaydedildi. Düşük gelirli ailelerin, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ucuz olan tahılların yanında bir miktar kuru baklagil ve yumurta satın alarak enerji ve protein yönünden dengeli bir beslenme yapmaları tavsiye edildi.




Fazla yağlı besinlerin tercih edilmemesinin tavsiye edildiği açıklamada, özellikle yağsız kırmızı etin kullanılması gerektiği vurgulandı. Sağlıklı yaşam için az miktarda tuz kullanılması gerektiği belirtilen açıklamada, doğal sebze ve taze besinlerin tercih edilmesi, fazla miktarda katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmasının önemli olduğu bildirildi. Hazır meyve suları, gazoz, kolalı içecekler yerine besleyici değeri daha yüksek olan taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonun tercih edilmesi tavsiye edildi.



HAZIRLAMA VE PİŞİRMENİN PÜF NOKTALARI




Alışveriş sonrası satılan alınan gıda maddelerinin sağlıklı bir şekilde hazırlamasının önemli olduğunun kaydedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:




"Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini artırır. Beyaz ekmek yapmak için buğday tanesinin, kepek ve özünün iyice ayrılması besleyici değerini azaltır. Tarhana, yoğurt ve unun karışımıyla mayalandırılarak yapıldığından, besleyici değeri yüksektir. Pişirirken içine pişmiş nohut, mercimek, havuç eklenmesi değerini daha da artırır. Tarhana güneşte kurutulursa, süt ve yoğurt aydınlık yerde bekletilirse vitamin B2, vitamin B6 ve folik asit değerleri azalır. Yumurta, süt, yoğurt, peynir ve tahinle yapılan tatlıların besleyici değerleri, sadece un, yağ, şeker kullanılarak yapılanlardan üstündür. Şeker yerine pekmez kullanılması, besleyici değerini daha da artırır. Sütlü tatlı yaparken şeker önceden konulmalıdır. Birlikte yüksek sıcaklıkta pişirilirse, protein değeri azalır. Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler iyi pişirildiğinde sindirimi kolaylaşır ve böylelikle protein değeri artar. Yumurta çiğ yenirse ya da sarısının etrafı yeşillenecek kadar hızlı ateşte, uzun süre pişirilirse, besleyici değeri azalır. Yeşil ve sarı sebzelerden yapılan salatalara limon veya sirke eklenir, bekletilirse A ve C vitamini değeri azalır. Sebzeler doğrandıktan sonra bekletilirse ve haşlama, pişme suları atılırsa, vitamin ve mineralleri azalır. Meyveler kesildikten ya da suyu sıkıldıktan sonra bekletilirse C vitamini değeri azalır. Hatta sıkılmış meyve suları buzdolabında bekletilirse vitamin değeri azalır. Süt yarım saat gibi uzun süre kaynatılırsa vitaminleri azalır. Pastörize ve sterilize edilmemiş süt kabarınca ateşten alınırsa, mikropları ölmez. Süt kabardıktan sonra karıştırılarak 4-5 dakika kaynatılıp hemen soğutulur. Cam kavanozda buzdolabında 1-2 gün saklanır. Yağ yakıldıktan sonra yemeğe konursa, sağlığa zararlı duruma gelir. Yoğurdun yeşilimsi suyu atılırsa vitamin değeri azalır. Ayrıca yoğurt torbaya konup süzülür ve süzülen suyu atılırsa vitamin kaybı olur. Kapakları-hafif de olsa- içe veya dışa doğru bombaj yapmış konserveler sağlık için son derece zararlıdır."



BESİNLERİ SAKLAMA KURALLARI




Bazı besinlerin kısa zamanda kullanılmasının olanaksız olduğunun bildirildiği açıklamada, bazı besinlerin çeşitli işlemlere tabi tutarak uzun süre değerinden ve lezzetinden kaybettirmeden saklamanın zorunlu olduğu kaydedildi. Taze besinlerin, hasat edilmelerinden itibaren mikroorganizma ve enzimlerin etkisine maruz kaldığının ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:




"Besini mikroorganizmaların etkisinden koruyabilmek ve enzim faaliyetlerini durdurabilecek bir ortam oluşturmak zorunluluğu vardır. Mikroorganizma ve enzimler belirli bir sıcaklık derecesinde faaliyet gösterdiklerine göre besinler soğuk yerde saklanırsa, tazeliklerini koruyabilirler. Besinlerin saklanabileceği buzdolapları, soğuk hava depoları ve dondurma araçları veya yerleri yapılmıştır. Bu gibi yerlerde besinlerin bozulmadan saklanma süresi dolabın veya deponun ısı derecesine bağlıdır. Taze sebzeler bekletilmez, tereyağı ve benzeri kahvaltılık margarinlerde nem miktarı fazla olduğundan kolay bozulurlar. Bu bakımdan buzdolabında saklanması gereklidir. Patates, karanlık, serin, kuru ve hava akımı olmayan yerlerde saklanır. Işık, patatesin renginin yeşile dönmesine neden olabilir. Soğan için en iyi saklama ortamı kuru, hava akımı olan serin yerdir. Kuru besinler serin, karanlık, kuru ve havalandırılabilen yerlerde saklanır. Kuru besinlerin saklandığı yerin nemli olması küflerin çoğalmasına neden olur. Besinler mümkünse raflarda, yerden yukarıda, ağzı kapalı kaplarda birbirlerine benzeyenler bir araya konmak suretiyle saklanmalıdır."

rock_alltime 05-17-2008 12:16 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Anti Aging Mucizesi

"Anti Aging Mucizesi" kitabının yazarı Earl Mindell, son kitabı "Vitaminlerin Kutsal Kitabı"nda, doğru vitamin ve minerallerle yaşamın kökten nasıl değiştirileceğini anlatıyor. "Tamamlayıcılar, yemek yemeden işe yaramaz" diyen Mindell'ın vurguladığı noktalardan biri meslekler. Mindell, yöneticilerden doktorlara, her mesleğe ayrı bir vitamin reçetesi öneriyor


Anti Aging mucizesi", "İlaç Yiyecekler" ve "Mucizevi Bitkiler" gibi bestseller kitaplarıyla tanınan Earl Mindell, son kitabı "Vitaminlerin Kutsal Kitabı"nda da doğru vitamin ve minerallerle yaşamın kökten nasıl değiştirileceğini anlatıyor.

rock_alltime 05-17-2008 12:16 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Çiftler arasındaki sorun: 'Horlama'

İngiliz Horlama ve Uyku Bozuklukları Derneği'nin araştırması, horlamanın çiftlerin münakaşa etmesine ve boşanmasına yolaçtığını ortaya çıkardı.

Eşlerin yüzde 81'i, horlayanların eşlerinin horlama gürültüsü nedeniyle uykusuz kaldıklarını söyledi.

Her üç çiftten biri, horlama nedeniyle neredeyse hiç cinsel ilişkide bulunmadıklarını da belirtti.

İngiltere'de başlatılan Ulusal Horlamaya Son Haftası çerçevesinde yapılan araştırmanın sonuç raporunda çiftlerin yüzde 70'inin ayrı odalarda uyudukları da belirlendi.

Derneğin kurucularından Marianne Davey, "insanlar bize horlamanın durması halinde ilişkilerini daha iyi olacağını söyledi. Bu durum gerçekten cinsel birlikteliği de etkiliyor. Bu birikim yapıyor ve daha sonra yıkıcı sonuca yolaçıyor. Sonuçta ilişkiler sona eriyor" dedi.

Çiftlerin yarısından fazlası, eğer eşleri horlamasaydı, daha sık cinsel beraberlik olabileceğini de söyledi.

Horlama normal olarak, burun yerine ağızdan nefes almaktan kaynaklanıyor. Bu durumda hava gırtlağın arka bölümüne çarpıyor ve bu da titreşimlere yolaçıyor.

Horlama, aynı zamanda gırtlak kaslarının yorgun olduğu gecelerde havayollarının daralması veya tıkanması nedeniyle de meydana geliyor

rock_alltime 05-17-2008 12:18 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Kalp kardeşliği günü

Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, maddi durumu kötü olan ve ameliyat masrafları hayırseverler tarafından karşılanan 50’den fazla çocuğu ‘4. Kalp Kardeşleri Günü’nde biraraya getirdi.

Hayırsever kişilere ‘kalp kardeşliği’ belgesi verildi. Acıbadem Bakırköy Hastanesi ve Ülker’in desteğiyle hazırlanan etkinlik, Ortaköy Feriye Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılışta konuşan İstanbul Kalp Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, ‘Bu proje ile yoksul hastaların tedavi ve ameliyat masraflarının karşılanması konusunda destek sağlayan kişi ve kuruluşlar, hayata dönmesine yardımcı oldukları çocukların kalp kardeşi olmaktadır’ dedi. Ülkemizde her yıl 15 bin doğumsal kalp hastası çocuğun dünyaya geldiğini kaydeden Prof. Sarıoğlu, binlerce çocuğun ekonomik yetersizlikler nedeniyle ameliyat olamadığını söyledi.

rock_alltime 05-17-2008 12:19 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Romatizmayı ciddiye alın

Romatizma nedir, tek bir bir hastalık mıdır yoksa bir kaç hastalıktan doğan rahatsızlık mıdır, kadınlarda daha sık mı görülür, genetik midir, kas dışında hangi organlara zarar verir, tedavi edilebilir mi?

Romatizma nedir?
Vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda ön planda ağrı ve hareket kısıtlılığına bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna neden olan hastalıklara genel olarak romatizma adı verilmektedir.

rock_alltime 05-17-2008 12:19 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Romatizma bir rahatsızlık mıdır?

Romatizma tek bir hastalık değildir. 200'e yakın hastalık bu sınıfa girer. Eklem romatizmaları (osteoartrit, romatoid artrit), yumuşak doku romatizmaları (fibromiyalji, boyun ağrısı, bel ağrısı) ve kemik erimesi (osteoporoz) bunlar arasında en sık görülenleridir.

Kadınlarda daha sık mı görülür?
Romatizmal hastalıklar genel olarak kadınlarda daha sık görülmekte ve yaş ilerledikçe sıklığı artmaktadır. Bununla birlikte erkeklerde daha sık görülen (gut, ankilozan spondilit) ya da ön planda gençlerde görülen (örnek: sistemik lupus eritematozus) hastalıklar da vardır. Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir.

Genetik midir?
Romatizmal hastalıkların önemli bir bölümünün kesin nedeni bilinmemektedir. Çoğunlukla bulaşıcı-mikrobik değildir. Kalıtsal özellikler (genetik yatkınlık) bazılarında önem taşır. Eklemlerdeki yükü artıran şişmanlık ya da damar yapısını bozan sigara kullanımı gibi dış etkenlerin engellenmesi romatizmalı hastalar için de yararlıdır.

rock_alltime 05-17-2008 12:19 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Kadında genital vaginal akıntı

Vajinal Mantar Enfeksiyonları



(Mikotik vajinit) Vajinal mantar enfeksiyonları ilk kez 1849 yılında gebe bir kadında tanımlanmıştır. Erişkin kadınların yaklaşık %75'i yaşamlarının herhangi bir döneminde en az bir kez mantar enfeksiyonu geçirirler

Çoğu kez gebelik, antibiyotik kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkan bu durum tedaviye kolay cevap verir. Ancak kronik vajinal mantar enfeksiyonu hem cinsel hem de psikolojik sorunlara yol açabilir. Vajinal mantar enfeksiyonlarına yol açan mikroorganizmalardan en sık görüleni Candida Albikans adı verilen bir maya hücresidir. Vakaların %67-95'inde bu mantar hücresi sorumlu olarak bulunduğundan, vajinal mantar enfeksiyonları genelde vajinal kandidiyazis şeklinde tanımlanır.

Candida Albikansın vajinada zaten normalde bulunan bir organizma mı olduğu yoksa belirti vermeyen kadınlarda saptandığında mutlaka tedavi edilmesi gereken bir patojen mi olduğu günümüzde dahi açıklığa kavuşturulamamış bir sorudur. Erkek semeninde üretilemediği için cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak kabul edilemez.Ancak yapılan araştırmalarda eşlerin benzer tipte mantar hücresi taşıdıkları saptandığı için pekçok hekim tedavide eş tedavisi de uygulamayı uygun görmektedir.

rock_alltime 05-17-2008 12:20 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Klamidya enfeksiyonları

Sessiz ve sinsi bir salgın

Klamidya enfeksiyonu chlamydia trachomatis adı verilen bir bakterinin sorumlu olduğu bir hastalıktır ve özellikle gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşabilen hastalıkların en sık görülenidir.

A.B.D.'de her yıl 4 milyon yeni klamidya vakası görülmektedir ve maalesef bu kadınların %40'ından fazlası hasta olduğunun farkında değildir. Çoğu zaman enfeksiyon herhangi bir belirti vermez ve başka bir nedenden dolayı doktor kontrolüne gidene kadar fark edilmez. Problemin erken dönemde fark edilebilmesi için yılda bir ya da tercihan 6 ayda bir doktor kontrolü ve tarama testlerinin yapılması şarttır. Bu özellikle genç kadınlarda ve birden fazla partneri olan 35 yaş üstü kadınlarda önemlidir.

Belirtileri
Genelde belirti vermemesine rağmen bazı kadınlarda hafif sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama gibi kalmidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen belirtiler olur. Erkeklerde ise en sık bulgu penisden olan akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır.

Tanı
Tanı hastanın öyküsü ve muayene esnasında alınan servikal doku örneğinin laboratuvarda incelenmesi ile konur. Bu masraflı bir teknik olmasına ve heryerde yapılamamasına rağmen en etkili teşhis yöntemidir.

Klamidyayı saptayacak ve tarama testi olarak kullanılabilecek idrar analiz teknikleri geliştirmek amacı ile çalışmalar sürdürülmektedir. Klamidya saptandığında kişinin son 1 hafta içinde ilişkide bulunduğu bireyler de taranmalıdır.

Tedavi edilmediği taktirde klamidya enfeksiyonununen ciddi sonucu infertilitedir.

rock_alltime 05-17-2008 12:20 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Vajinal Trikomoniazis



Kadınlardaki patolojik vajinal akıntıların en önemli sebeplerinden birisi de trikomoniazis adı verilen hastalıktır. Bu hastalığın etkeni olan "Trikomonas vajinalis" mikroskopik bir canlı olup bakteri ya da virüs değildir. İlk kez 1836 yılında tanımlanan organizma ovoid şekilde bir protozoon'dur.

Tirkomoniazis dolayısı ile paraziter bir enfeksiyon olarak nitelendirilir. Bu nedenle genel kanının aksine antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur.

Trikomonas cinsel ilişki ile bulaşabilen hastalıklar grubuna girmektedir. Herhangi bir yakınması olmayan asemptomatik hastalarda %5-15 oranında vajinada T.vajinalis bulunur. Enfekte hastaların %37'sinde trikomonas ile birlikte gonore'de bulunur. Hasta kadınların ise yaklaşık yarısının eşinde hastalık etkeni izole edilebilir. Kadınların %25'i hayatlarının herhangi bir döneminde bu enfeksiyona yakalanırlar.

rock_alltime 05-17-2008 12:21 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Vajinal Trikomoniazis



Kadınlardaki patolojik vajinal akıntıların en önemli sebeplerinden birisi de trikomoniazis adı verilen hastalıktır. Bu hastalığın etkeni olan "Trikomonas vajinalis" mikroskopik bir canlı olup bakteri ya da virüs değildir. İlk kez 1836 yılında tanımlanan organizma ovoid şekilde bir protozoon'dur.

Tirkomoniazis dolayısı ile paraziter bir enfeksiyon olarak nitelendirilir. Bu nedenle genel kanının aksine antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur.

Trikomonas cinsel ilişki ile bulaşabilen hastalıklar grubuna girmektedir. Herhangi bir yakınması olmayan asemptomatik hastalarda %5-15 oranında vajinada T.vajinalis bulunur. Enfekte hastaların %37'sinde trikomonas ile birlikte gonore'de bulunur. Hasta kadınların ise yaklaşık yarısının eşinde hastalık etkeni izole edilebilir. Kadınların %25'i hayatlarının herhangi bir döneminde bu enfeksiyona yakalanırlar.

rock_alltime 05-17-2008 12:21 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Doğum Kontrol Yöntemleri

Tüm aileler ve bireyler kendi doğurganlık davranışları konusunda doğru bilgiye dayalı, bilinçli ve gönüllü bir seçim yapmalıdırlar. Böylece istemedikleri gebeliklerden sağlıklı ve etkin bir biçimde korunabilirler.

A-Doğal Yöntemler
Doğal aile planlaması çiftlerin doğurganlık bilinci ile gebeliği önlemeyi ya da oluşturmayı sağlayan bazı kuralları birlikte uygulaması olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü, doğal aile planlamasını, manstrüel sişkusun (adet sişkusu) fertil ve infertil dönemlerinde, doğal belirti ve semptomları gözleyerek gebeliğin planlanması ya da gebeliğin önlenmesi yöntemleri olarak tanımlamıştır.

rock_alltime 05-17-2008 12:21 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Doğal Yöntemlerin Etkinliği %75’dir.

1. Servikal Mukus Yöntemi (Rahim Ağzı Salgısı)
Kadın vajinadaki salgıyı kontrol eder. Gözlemini ve salgının eldeki hissini her gün kaydeder. Ovülasyon (yumurtlama) yaklaşırken mukus artar, incelir ve rengi berraklaşır. Daha elastik ve kaygan olur. İki parmak arasında yavaşça uzatılabilir. Bu tür mukus spermlerin yaşamsını ve yumurtaya doğru ilerlemesini sağlar. Ovülasyondan önce ve sonraki dönemlerde mukus azalır ve yapışkan bir hal alır. Vajen kuru hissedilir. Mukusun arttığı bu dönemde cinsel perhiz yapılır.

2. Bazal Vücut Isısı Yöntemi
Ovülasyondan sonra salgılanan pregesteron hormonu ısı arttırıcıdır. Yeni vücut ısısını 0,2 ?C ile 0,5 ?C arasında yükseltir ve bir sonraki menstrüasyona kadar yüksek ısıda tutar. Bu yükselişe termalleşme denir ve bu da bazal vücut ısısı yönteminin temelidir. Ovülasyon denime, vücut ısısını izleyerek saptanabilir.

rock_alltime 05-17-2008 12:22 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
RİA KİMLER İÇİN UYGUN DEĞİLDİR?

Spiral kullanımının önündeki en büyük engel bilinen ya da şüphe edilen bir gebelik varlığıdır. Bunun dışında aşağıdaki durumların varlığında RİA takılması uygun değildir.

Belsoğukluğu ya da klamidya gibi cinsel yolla bulaşan bir hastalık varlığı

Son 3 ay içinde endometrium enfeksiyonu geçirmiiş olmak

Son 3 ay içinde enfekte bir düşük olayı yaşamış olmak

Kontrol altına alınmamış serviks ya da vajina enfeksiyonu olması

Anormal vajinal kanama olması (nedeni açıklanamamış)

Bilinen ya da şüphe edilen serviks veya endometrium kanseri olması

Bağışıklık yetmezliği, AIDS, Lösemi gibi enfeksiyonlara duyarlılığa neden olan sistemik hastalıkların varlığı

Serviks ve uterusda RİA'nın takılmasını olanaksız ya da tehlikeli hale getiren anatomik bozuklukların olması

PAP smear sonucunun normal olmaması

RİA'dan daha küçük ve kısa bir rahim olması

Problem ortaya çıktığında tıbbi hizmet alma olanağının bulunmaması

Yukarıdaki durumlara ek olarak bakıra alerjik olduğu bilinen kadınlara da RİA takılmaz.

rock_alltime 05-17-2008 12:22 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
AKUPUNKTURUN FELSEFESİ


Batı düşüncesi olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirir. Çin düşüncesine göre ise, çeşitli olgular bir bütünlüğün parçasıdır ve birbirleriyle ilişki içindedir.

Düşünce temelindeki bu farklılıklar, tıbbi uygulamada da kendini gösterir. Batı tıbbı analitiktir; derin nedensel bağlantılara girer, ayrıntılı sınıflamalar yapar. Çin tıbbında ise, semptomlar ve bulgular hep birlikte değerlendirilerek toparlanır ve bir bütüne varılmaya çalışılır. Çin tıbbına göre hastalık belirli bir zamanda, belirli bir kişide ortaya çıkan bir olgudur. Hastalık değil, hasta ön planda değerlendirilir. Buna göre, Tradisyonel Çin Tıbbı’nda mental (zihinsel), emosyonel (duygusal) ve fiziksel bulgular birlikte ele alınır.

Vücutta Yin ve Yang adı verilen birbirine zıt, ancak uyum içinde iki eneji vardır. Bunu gösteren ambleme Taiji (Büyük İkilem) denir. Siyah Yin’i, beyaz Yang’ı simgeler. Ancak, Yin’in içinde Yang, Yang’ın içinde de Yin vardır. Yin ve Yang’ın dengelenmesi normalliğe, dengenin bozulması anormalliğe yol açar. Dengesiz Yin ve Yang, denge arayışı içerisinde sürekli kendilerini değiştirirler. Bu dengenin sağlanması için doktor iğneler ile, ilgili akupunktur noktalarını uyararak hastayı tedavi eder.

rock_alltime 05-17-2008 12:23 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Uyarı noktaları

İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır. İnsan vücudunda bin kadar uyarı noktası vardır ve bu noktalardan 650-700 tanesi kullanılır. Her hastalık için ayrı program ve ayrı noktalar bulunmaktadır. Önemli olan doğru bir teşhisle, hangi noktaya nasıl bir uyarı yapılacağıdır (lazer, iğne ya da hangi iğne); bu çok iyi bilinmelidir. Akupunktur tedavisinde sırt, boyun, el, kulak ve vücudun diğer bölümleri kullanılır. Birçok hastalığa ilişkin en çok uyarı noktasının bulunduğu uzuvlar ise eller ve kulaklardır.
İnsan vücudundaki belirli akupunktur noktalarına iğneler sayesinde yapılan uyarılarla organizmanın hemen her yerine ulaşabilecek haberler iletilmektedir. Bu iletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden lokal hücresel uyarıların sinir terminallerine ve son olarak da beyne ulaşır. Beyin de bu uyaranı gerekli organlara ulaştırır ve ilgili organ ve uzuvlardaki enerji dengesi düzelir. Dolayısıyla hastalık da ortadan kalkmış olur.

Lazerle akupunktur
Lazer bir ışıktır. Bildiğimiz, kullandığımız ışığın konsantre edilmiş hali olduğu söylenebilir. Bazı hastalıkların tedavisinde ya da kimi zaman hastanın tercihi doğrultusunda iğne yerine lazer kullanılmakta, iğne batırılarak uyarı yapılacak noktaya lazerle uyarı verilmektedir. Özellikle ameliyatlar ve kazalar sonrası kalan izlere karşı lazerle akupunktur son derece etkili sonuçlar vermektedir. Ayrıca, çocukların tedavisinde iğneye alternatif olmaktadır.

rock_alltime 05-17-2008 12:23 PM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
Vejeteryanlık Vejeteryan Diyeti

Vejeteryan diyetlerin çoğu dikkatli düzenlendiği takdirde besin ögeleri yönünden yeterlidir. Özellikle vejeteryan diyet az da olsa bazı hayvansal besinleri içeriyorsa tüm besin ögelerini bu diyetle karşılamak mümkündür. Süt, peynir ve veya yumurta yiyen vejeteryanlarda hiç hayvansal besin yemeyenlere oranla besin ögesi yetersizliklerine çok az rastlanır. Ancak veganlar, fruvitaryanlar ve Zen makrobiyotik diyet uygulayanlar protein, riboflavin, B12 vitamini, demir, kalsiyum ve çinkoyu yeterince alamayabilirler.

B12 vitamini yetersizliği yönünden riskli gruplardan biridir. Bu risk özellikle hayvansal besinleri hiç tüketmeyen veganlar için önem taşımaktadır. Laktovejeteryanlar süt ve türevlerinden, laktoovovejeteryanlar da bunlara ek olarak yumurtadan yeterli B12 vitamini almaktadırlar. Veganlarda genellikle serum total B12 vitamini düzeyleri bir miktar düşük olmasına karşın beklenenin aksine klinik ve biyokimyasal yetersizlik belirtilerine sık rastlanmaz. Bunun nedenlerinden biri gelişmiş ülkelerdeki veganların düzenli olarak vitamin B12 içeren multivitamin ilaçlarının kullanmalarıdır. Az gelişmiş ülkelerde ise diyete kontamine olan bakteriler B12 vitamini sentezleyerek alıma katkıda bulunmaktadırlar. Ayrıca vejeteryanlarda B12 vitamininin enterohepatik dolaşımının daha etkin olduğu, ince barsaklara safrayla ve besinlerden bakteri kontaminasyonu ile gelen vitaminin geri emiliminin % 100 e kadar ulaştığı bildirilmektedir. Böylelikle yetersizliğin başlaması 20-30 yıla kadar uzamaktadır.

önder uçar 10-11-2008 10:38 AM

Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)
 
yağ ile ilgili bilgiler gerçekten ilginç.Desenize senelerce plastik yemişiz.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.