Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakko, hayatı, vakko, vitali

Hayatı Vakko Vitali Hakko

Eski 12-21-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Hayatı Vakko Vitali Hakko






Vitali, bir demiryolcu çocuğudur, İstanbul Yedikule’de azınlıkların çoğunluk olduğu bir semtte doğar (1913)
Yanlarında bir bakkal vardır, mahallenin nabzı burada atar Muhabbete Ladino ile (Yahudi İspanyolcası) başladılar diyelim bir bakarsın Rumca devam ediyorlar
Türklerle geçinip giderler, Osmanlıda kimse kimsenin nasırına basmaz
Babası ona bir Yom Kıpour günü büyük ve parlak düğmeleri olan bir ceket alır Vitali elbisesinin kumaşına dikişlerine bayılır Üç aplike cebi vardır ve omzunu dolanıp göğüs cebine giren kordonun ucundan bir düdük çıkar
O gün sinagogdadırlar, Vitali düdüğünü çalmak için dayanılmaz bir arzu duyar Evet, bunu yapar ve hahambaşının gazabına uğrar Karga tulumba dışarı atarlar
Müteşebbislik mayasında vardır Bir ara Bizans dehlizlerinden birinde sinema oynatmaya kalkar Gelgelelim gaz lambası devrilir, filmler yanar Elde var hüzün, hiç yoktan sermaye de uçar Ama yılmaz, bir gün Pera’da gördüğü şık beyler gibi giyinecektir mutlaka

ŞİMDİ OKULLU OLDU
Yaşı gelir, Vitali’yi Kumkapı’da Fransız Misyonerlerinin deruhte ettiği bir okula yollarlar Mezkur mektep paralıdır, bedeli babasının çalıştığı Frenk firması karşılar Şirketin verdiği paso ile trene de bedava biner ayrıca
Okul hayta doludur bunu ufak tefek bulur elinden sefertasını alırlar Yapayalnızdır, hiiiç arkadaşı olmaz Lakin yeri gelince dişlenir, koskoca okul müdürüne “sizden değilim, bana kilise duası yaptıramazsınız” diyecek kadar
Vitali Cumhuriyetin ilanında 10 yaşındadır, dinlediği nutukların tesirinde kalır içi içine sığmaz Ancak Cumhuriyet, demiryollarını devletleştirir ve babasını kapının önüne bırakırlar
Derken okul idaresi “para” istemeye başlar, pasosunun da hükmü kalmaz Yapacak şey yoktur, tahsil hayatına mecburen nokta koyar
Annesi hamarat bir kadındır Bohçacı Behmorias’lardan iş alır, ablası ise terziliğe başlar
Derken babası Ayancık’ta bir iş bulduğunu söyleyip gider Gidiş o gidiş, evin yükü omzuna çöker mi bir anda
Vitali, Mahmutpaşa’da Spiros adlı bir Rum tuhafiyecinin yanında iş bulur Sabah dükkanı açar, malları asar ve çığırtkanlık yapar: “Buyruun hanımlar, içerde çeşitlerimiz var!”
İşini sever, ipe astığı kumaşların renk desen uyumu gözden kaçmaz
Bu arada Kuledibi’ne taşınır (tanıdık Museviler vardır) ve Beyoğlulu olurlar Zamanla ablası terziliği ilerletir, Vitali hem çalışır hem de Musevi Lisesinin spor kulübünde (Maccabi) aletli jimnastiğin inceliklerini kapar Adım adım ünlü atlet Fintzi’nin rekoruna yanaşsa da Rus antrenörün yüzü gülmez “Sen diğerlerinin derecesi ile ilgilenme” der “sporcunun rakibi kendisidir ancak!”
Çarşıda Necati Bey adlı yakışıklı bir bezzaz vardır ama malları berbat mı berbat Zaman zaman seccadesini yayar, göstere göstere namaz kılar Ağzı kalabalıktır, yemin kasem bini bir para Vitali bu adamın Kirkor adlı bir Ermeni olduğunu öğrenince çok şaşar
Kapalıçarşının en gözde mağazasını Kupidisler çalıştırırlar, Vitali hayrandır onlara O nasıl bir vitrinse, çocukluğuna götürür adeta Ve rüyaları hakikat olur Kupidislerin yanında işe başlar Patronlar iki kardeştir Anton aksi bir adamdır, Teodor ise Vitali’ye güvenir Mübayaalara götürüp fikrini sorar
Kupidisler siyaseti yakinen takip eder şapka inkılabına hazırlıksız yakalanmazlar Kapalıçarşının uyanıkları İtalya’dan gemi gemi şapka getirtmiş, depoları doldurmuşturlar
Kupidislerin şapka reyonuna da Vitali bakar ve büyük paralar kazandırır patronlarına
Şu fırsat her zaman ele geçmez, su akarken kapları doldurmalıdırlar
bir ülke düşünün ki Hilafetten Laik Cumhuriyete geçiyor ve halkın neleri giyip neleri giyemeyeceği dikte ediliyor İşte önemli olan o anı yakalayıp o günkü ihtiyaca (isterseniz buna zorunlu ihtiyaç deyin) cevap verecek üretimi gerçekleştirmek ve” (Bkz Hayatım Vakko)
Uzatmayalım ablası Bella ve eniştesi Rafael Elhadef’i ayartır, “Şen Şapka”yı kurarlar

ŞAPKADAN TAVŞAN
Vitali ileride ayağına takılmasın diye askerliğini de (bedelli olarak) yapar Piyasaya çıktıklarında 20 yaşında bile değildir daha
Varını yoğunu ortaya koymuştur, lokantada yemez, sinemaya gitmez, cumartesileri bile çalışır, şapka yetiştirir soluk soluğa Müşterileri modaya meraklı birkaç madamdır ama bu iş patlayacaktır, kokuyu almıştır zira
“Cumhuriyet dönemine kadar Müslüman Türk kadınları tabii ki şapka giymezlerdi Kemalist reformlar Doğudan batıya yönelişi tepeden tırnağa gerçekleştirmek amacı taşıdığı için kıyafet devrimi ile erkeklerde fesin yerini şapka almış kadınlarda ise çarşaf ferace yasaklanmıştı
Vitali, Calibe adlı cazibeli bir kızı manken yapar Calibe pek beterdir, içeri girene mutlaka bir şeyler satar Yaşlı kadınlara üçgüllü kaplinleri kaptırır, sırtlarını sıvazlayıp uğurlar
Ama komikleşiyorlarmış, amaaan kimin umurunda?
Bir gün motosikletli polisler gelir, “hazırlanın” derler, “birazdan Makbule Hanım burada olacaklar!”
Calibe, ona neredeyse bir düzine şapka çakar, yetmez gibi sipariş de yazar Malları bizzat eliyle götürür ve aldığı ihsan-ı şahaneyi sır gibi saklar
O günden sonra satışlar patlar Hatta zaman zaman mağaza önünde birikenleri dağıtmak için polis çağırmak zorunda kalırlar
Bir başka Musevi Leon Acıman’ın Ortaköy’deki fabrikası gece gündüz çalışmakta, ivedi kaydıyla fötr yetiştirmektedir sağa sola
Vitali mutludur, artık annesi astragan kürk giymektedir, albenili takılar takmakta Paris’ten dönen kardeşi Eli’ye de bir ajans (Faal Reklam) açar bu arada Babası ise postu yeni kurulan Ankara’ya serer, başkentte mobilya leblebi çekirdek gibi gitmektedir zira

MİLLİ ŞEF KOLTUKTA
Derken İnönü devri başlar, ekmekler küçülür, yağ, şeker karaborsa
Tiryakiler kahve yerine kavrulmuş nohut içer, kendilerini kandırırlar
Halkçılar azınlıklara mesafeli durur, Vitali’yi ikinci kez askere alırlar Trende Leon Günberg, Fredi Burla ve Tokatlıyan’ın Rum aşçısı Stefo vardır
İhtimal Stefo, Hadımköy’de kalacak komutana aşçılık yapacaktır Vitali “beni de yamağım diye tanıt” der “Çok iyi salata yaparım, masalar donatırım icabında
-20 papelini alırım ama!
10 kağıda işi bağlar Ve askerliği boyunca havuç sürter, domates biber doğrar
Tam terhis günü gelmiştir ki, bir kez daha askere alırlar Bu tertip tamamen azınlıklardan kuruludur, genç yaşlı demez (aralarında ak saçlılar da vardır) ailelerine bile haber vermeden Marşandiz vagonlarına doldururlar
Eniştesi de askere alındığı için mağazaya ablası bakar
Derken Milli Korunma kanunu meriyete girer Güya karaborsa önlenecektir, gammazcılar, ihbarcılar
Onu atlatırlar, “Varlık Vergisi” çıkarılır bu defa
Vergi mükellefleri dörde ayrılır, yabancılar servetlerinin sekizde birini, dönmeler dörtte birini, gayrimüslimler ise yarısını vermek zorundadırlar
“Paran yoksa yürü Aşkale’ye, taş kırmaya!”
Nakit kolay mı, keş para bu, ha deyince bulunmaz Vitali perişandır annesini üzmemek için “sesinizi çıkarmayın” der “herhalde bizi unuttular!”
Evdekileri sakinleştirip Anadolu’daki tuhafiyeci dostlarını dolanır Ankara Anafartalar Caddesindeki Hacıbaba derdini dinler sabırla “Allah kerimdir evlad” der cebine bir zarf atar Çıkınca ne görse iyi Ciddi bir para!
Doğru defterdara koşar, alın size şu kadar Bakiyesini de öderim ama n’olur taksit yapın bana
Sanırım 6,7 Eylül hadiselerinin de hangi mihraktan çıktığı ortada
Vitali’nin hayatında bu korku dolu yılların izi okunur açıkça

MÜTEDEYYİN BAYANLARA
O günlerde Boncukçuyan adlı bir tacir bir sandık eşarp getirip bırakır dükkana Bir kereliğine mahsus olmak üzere alırlar ama mal anında tükenir, millet ısrarla eşarp sormaya başlar Zaten şapka devrimi devrini tamamlamak üzeredir, başörtüsünün ise sağlam bir zemini vardır, yayılacağı aşikar
Şimdi yeni bir marka ile ortaya çıkmalıdırlar“Nasıl şen şapka kadın şapkasıyla özdeşleşmişse Eşarp da Vakko markasıyla özdeşleşti
Neyse modelleri hazırlar plasiyer Aleko’yu piyasaya salarlar İlk gelen tepkiler can sıkar Beyoğlu’nun ünlü mağazası Lion’un Leh asıllı sahibi Max Helpern malları beğenir ama yerliyi dükkanına sokmaz Vitali, Max’ın “Journal d’orient” okuduğunu öğrenir ve gazeteyi reklama boğar Nitekim Max bizzat arar, mal ister kibarca
Vitali’nin Paris’te Champs Elysee’de desenlerine bayıldığı bir dükkan vardır, bunları kime yaptırırlar acaba? Güya hediyelik seçmek için vakit geçirdiği günlerden birinde bir mobilet durur, kılıksız bir adam malları teslim eder patrona Çıkınca önünü keser, tanışabilir miyiz der, size teklifim olacak Adam motorunun arkasını gösterir “atla!”
Rue du Bac sokağına gider, dar karanlık bir daireye girerler
İnce uzun bir kadın, bir elinde sigara, diğerinde fırça
İşte uzun yıllar hanımlarımızın başlarına taktığı “Boğazlı, Büyükadalı, Kızkuleli” modelleri o ressam yapar

ELİNİ TAŞIN ALTINA
Vitali dışarıdaki atölyelere iş verir ama içinde bir ilinti Ya çekerse, sarkarsa, solarsa, boyası akarsa?
Marka namusunu korumanın tek yolu vardır üretime soyunmak Gider Kurtuluş’ta Rum mezarlığının karşısında bir fabrika kurar
Bu arada hanımın adını taşıyan Ketko (Kety Hakko) çantalarını üretir ve iyi kazanırlar
Kızı Sima’yı Lodrig’lerin oğlu Erol’a verir Cem ise Vakkorama’yı kurarak babasının oğlu olduğunu ispatlar
Cem bilahare Bettina ile evlenir ve iki çocuğu olur Büyük torunu Katia’nın adını bir parfüme koyar, küçüğü Pia için ilk çocuk parfümü Piu Piu’yu çıkarırlar
Bir ara Şevket Sabancı gel seninle konfeksiyon işine girelim dese de olmaz Vitali “dostum ben üç kere askerlik yaptım” der “dördüncü için Adana’ya yollama!”
O yıllarda mazot, fuel oil yoktur kazanda katran yakar, Rum mezarlığını ve komşu evleri ise pise boyarlar Şikayetler artınca oturup kafa yorar, bacaya uyduruk bir arıtma (bir nevi duş) takar, kurumu nispeten azaltırlar
Kurtuluş imalathanesi nefes nefese çalışsa da dar gelir, bir gün patlayan ampulden çıkan yangın tesisi kül eder bir anda
Vitali işçilerle el ele verir, üç ay sonra tesisi silbaştan üretime alırlar
Vitali aradığı o farklı desenleri Osmanlı kumaş ve kaftanlarında bulur, ecdadın motifleri ile Paris’te büyük sükse yapar
Modacı Mr Chumsteg (ki YSLourent’in hamisidir) onu kutlar Samimiyetle itiraf eder “İstanbul’u görmem lazım anlaşılan!”
Nitekim tuğra ve hat sanatından ilham alan emprimeler çok tutar Mesela Milano’ya bir numune götürür, hemen 2 bin metre yolla derler, ihracat başlar
Vitali imalatı kovalar, Albert satışta ve dost edinmekte daha mahirdir zira Vitali gözü karadır, Albert ihtiyatlıdır, birbirlerini dengeler hız kazanırlar
Derken Ermeni asıllı Zaven’den Beyoğlu mağazasını alır, ablasının oğlu Alberto’yu başına koyarlar
Erkek giyimi konunda da Nino Cerruti’nin tecrübelerine sığınırlar Nino, Fuco adlı makastar verir onlara Düşünün Armani de Nino’nun stilistidir o sıralar

MUSİBET NASİHAT
İşler büyüyünce Merter’deki arsaya talip olurlar Sahibi emekli bir albaydır, istediği büyük para Dile kolay tam 600 bin lira Vitali’nin dostları Sinto, Saltiel, İzak Kohen ve Roger Hisarlı ile bir araya gelir parayı bulurlar Albay o gün 700 bine çıkar Tamam derler yine yükselir ve arsa tam 980 bin liraya (milyon telafuz edilmiyordur henüz) mal olur onlara
İyi de Londra asfaltı arsayı ikiye yarar Kenarlar ise yeşil alan Rahmetli Menderes’in idamı ile yönetim değişir, belediye ile görüşüp ruhsatı alırlar
Merter tesislerinde apre, boya, biçki, dikiş yaparlar, dahası aksesuar, pazarlama, depolama Aklınıza ne geliyorsa
Vitali sendikayı eliyle sokmuştur içeri, bedeline de katlanmak zorunda kalır Bir gün bakar bağırışmalar çağırışmalar İşçiler grev kararı almışlar Babalarının malı gibi mutfaktan erzak çuvallarını çıkarır, ateş yakarlar Sağdan soldan militanlar koşuşurlar Sanki kale fethetmişler de zafer kutluyorlar Yok efendim bu ürünleri emekçi halk giyecekmiş bundan sonra
Kendi tesisine giremiyorsun işe bak!
Halbuki Kurtuluş fabrikası yandığında fedakârca çalışmıştır bu insanlar
Vitali siyasetin içinde değilse de dışında da kalamaz Rotary üyesidir, TÜSİAD saflarında yer alır sonra Çok siyasetçi tanır ama onu biri şaşırtabilir ancak! Rahmetli Özal
Eleştirmek için gittiği toplantıda Konvertibilite kararını duyar ve nutku tutulur adeta Turgut Bey “almak” için gelen iş adamlarından mutlaka bir şeyler koparır devlet adına Ne bileyim misafirimiz geliyor defile yapın, hediye hazırlayın filan Çok da rahattır, bir gün Vitali’yi kaldığı otelin banyosunda ağırlar O sıra Berber Kemal’e tıraş olmaktadır Oturacak tek yer vardır, klozetin üstü “Buyur, buyur” der “ayakta kalma” Oracıkta sektörün sıkıntılarını dinler ve gereğini de yapar
Sonrasını biliyorsunuz Vitali Hakko iki yıl evvel böylesi bir Aralık günü aramızdan ayrılır, Ulus Musevi mezarlığında bırakılır toprağa



Pierre Cardin, İstanbul ziyaretinde Vakko’nun emprimelerinden gözlerini alamaz

İrfan ÖZFATURA

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Hayatı Vakko Vitali Hakko

Eski 12-21-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Hayatı Vakko Vitali Hakko



Çok çalışılıp, azimle elde edilmiş bir başarı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.