Evlilikle İlgili Güzel Bilgiler |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Evlilikle İlgili Güzel BilgilerEvlilikle İlgili Güzel Bilgiler Ailevî sorunların meydana gelmesinde ve sürmesinde en önemli faktörlerden birisi, eşlerin birbirlerini yanlış tanıması ve yanlış anlamasıdır Sorun olan ailelerde iki taraf da, kendisini hatasız ve kusursuz görüyor Her zaman en doğruyu kendisinin yaptığını, gereken fedakârlığı gösterdiğini, ancak hep haksızlığa uğradığını düşünüyor İşte burada Nasreddin Hoca'nın ünlü bir fıkrası akla geliyor Bir gün aralarında anlaşmazlık bulunan iki kişi Hocanın yanına gelir Birinci adam, olayı kendi açısından güzelce anlatır Bunu dinleyen Hoca: "Haklısın" der Sözü alan diğer adam da, kendine göre nasıl haklı olduğunu bir güzel açıklar Hoca aynı şekilde: "Haklısın" der Olaya şahit olan Hocanın eşi dayanamaz ve itiraz eder: "Hocam nasıl olur, ikisine de haklısın, dedin" Hoca, biraz sıkılır ve eşini tasdik etmekten başka çare bulamaz: "Hanım, sen de haklısın" Aslında eşler arasındaki olaylar, tıpkı bu fıkrayı andırır Neredeyse tüm ikili ilişkilerde "yüzde yüz haklı" olan taraf yoktur Herkes aralarında geçen olayları kendi açısından değerlendirir ve bir bakıma herkes haklıdır İşin asıl önemli yanı şudur: Eşlerden birisinin olumlu veya olumsuz davranışı, diğerini etkiler Bu yüzden eşinizi doğru tanımak, onun davranışlarını doğru yorumlamak zorundasınız Eğer davranışın ardında yatan niyeti keşfedemezseniz, boşu boşuna kendinizi üzer, yanlış değerlendirmelere gidersiniz Bu konuda ilginç ipuçları vereceğine inandığım iki mektubu özetlemek istiyorum İkisi de aynı kişiye ait İlki, ikincisinden iki ay önce yazılmış Karamsar, ümitsiz, suçlayıcı bir mektup aöyle diyor okuyucumuz ilk mektubunda: Ben, bir sene dinî nikâhla evli kaldım Sizin aileyi etkileyen psikolojik sorunlar hakkındaki görüşlerinizi öğrenince, öyle bir ferahladım ki, anlatamam Beyimin, bahsettiğiniz gibi, hırçın, aşırı kıskanç, şüpheci bir sürü huyları oldu Başlangıçta böyle değildi Bir senedir beni aşağılayıp, hakir gördükçe, ben sadece ağlayabiliyordum Zamanla uzaklaştım Onu tanıyamıyordum Kocam olduğu için hakkını biliyor, ne derse kabul edip, hizmet etmeye çalışıyordum Eşim aslında çok dindar ve iyi kalplidir O hep şeytanın vesvesesinden bahsederdi Bunun için bir hocaya gidip muska bile yaptırdık Ama fayda vermedi hiçbiri Bu, bizden de kaynaklanabilir Bana, Seni ezmeme izin verme diyordu Ama nasıl izin vermeyeyim; bağırarak, hak aramak olmaz ki? O zaman pek bilinçli de değildim Ona yardım edemedim Eminim o da böyle istemezdi Sorunlar böyle devam edince boşandık Ailesi önceden doktora götürmüş Ama, psikiyatristlere antipatisi olduğu için devam ettiğini sanmıyorum Bugüne kadar onu suçlayıp, nefret etmeyi, böylece aklımdan çıkarmayı çok denedimAma, başaramadım Çünkü, hâlâ çok seviyorum Sizin psikolojik sorunlar üzerine yazdıklarınızı öğrenince onu daha çok sevmeye başladım Demek ki, sıkıntılarımız hastalıktan dolayı imiş İnşaallah böyle hastalara tez zamanda şifa verir Rabbim Bundan sonraki hanımına iyi davranması için dua ediyorum Tabiî, gönül ister ki, düzelsin, iyileşsin de bana dönsün Pek umudum da yok ya, Allah bilir artık Görüldüğü gibi, psikolojik sorunların aileyi sarstığı bir örnek var Eşler, ne birbirlerinden vazgeçebiliyorlar, ne de mutlu olmanın yolunu bulabilmişler Birbirlerini tanımıyorlar ve anlamıyorlar Sonuçta, yanlış davranış içindeler Ama bunun farkında değiller Çünkü, doğru yaptıklarına inanıyorlar Aradan iki ay geçince aldığım mektupta, bakış açıları değişiyor, okuyucum eşini değil, kendisini suçluyor İşte bir dizi olumlu gelişmenin müjdecisi olan satırlar: Bu, size yazdığım ikinci mektup Rabbime hamdolsun, size öyle hayırlı, sevinçli haberlerim var ki Öncelikle Ömür Boyu Aşk isimli eserinizi okudum Gördüm ki, eşime karşı ne kadar hatalarım olmuş Üzüldüm ve pişmanlık duydum Sonra düşündüm, acaba başarabilir miyim, diye Hani diyorsunuz ya, İnanırsanız, başarırsınız diye Ben inanamıyordum ki Korkuyordum, ya eşim beni sevmiyorsa artık, diye |
Evlilikle İlgili Güzel Bilgiler |
10-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Evlilikle İlgili Güzel BilgilerAncak geçenlerde doğum günü vardı eşimin Öncelikle Cenab-ı Hakkın rızası için bir tebrik edeyim, dedim 6 kez mesajlaştık Sonra telefonla görüştük Ne kadar mutluyum anlatamam Onu kötü zannettiğimi, kızıp nefret ettiğimi sanıyormuş Ben de, şefkatle, dünyada en çok kendisine güvendiğimi, kötü duygular beslemediğimi açıkça söyledim Helâlleştik İlerisi için hoş ve temiz bir adım attık Sizlere de şükran borçluyum Hakkınızı ödeyemem Bu günahkârın bir derdini çözmeye vesile oldunuz Yalnız ben bu evliliğin neden bir sene sürdüğünü şimdi anlıyorum ki, biz tam olarak İslâmiyeti yaşamıyoruz Görüyorsunuz, sevgi, şefkat, olumlu yaklaşım, başkasından önce nefsini suçlamak, nasıl küllenen bir ateşi tekrar tutuşturabiliyor İnşaallah, atılan bu iyi niyet çekirdeği sümbüllenir ve meyve veren bir ağaç olur Yalnız burada yanlış anlaşılmaması gereken bir nokta var Eşler kendilerini doğru ve haklı görürken, bunu kötü niyetle yapmıyorlar Ne yapıyorlarsa, doğru zannettikleri için yapıyorlar Bu da düzelmeyi kolaylaştırıyor Yoksa insanlar bilerek ve kötü niyetle birbirlerini üzseler, bunun düzelmesi çok zor İşte burada hikmek, feraset ve basiretle hareket etmeniz gerekiyor Can alıcı nokta şurası: Davranışları düz mantıkla değerlendirmeyin; davranışın arkasındaki niyeti anlamaya çalışın Zaten bizim iddiamız, insanların iyi niyetli olduğu ve hızla davranışlarını iyileştirecekleri şeklinde Yılan gibi zehirlemekten lezzet alan hemen hemen yoktur Çünkü, evlenmek başlı başına iyi ve güzel insanların eylemidir Evlenmişse; sevgiye, şefkate, ilgiye, iffete, sadakate, vefaya değer veriyor demektir Böyle değerli duygular taşıyan insanların mükemmel bir evlilikle mutluluğun zirvesine çıkmaları ise zor değil Yeter ki, bunun için bir çaba içine girsinler Yukarıdaki mektup da gösteriyor ki, eşlerin en büyük problemlerinden birisi, birbirlerini doğru tanımamak Bir okuyucum anlatmıştı Almanya'daki bir akrabası, kendisini telefonla arayıp, "Biz yengenle geçinemiyoruz, boşanacağız" diye acı bir haber veriyor 75 yaşında ve 50 yıldır evli olan bu kişiye okuyucum, "Acele etmeyin, evlilikle ilgili birkaç kitap göndereceğim Onları okuduktan sonra kararınızı verin" diyor Yarım asır evli kalmışlar ve sonunda sabırları tükenmiş Oysa biraz daha sabretseler, Azrail zaten onları boşayacak Demek ki, geçimsizlik, katlanamayacakları bir sınıra dayanmış Ne var ki, olaylar bekledikleri gibi gelişmiyor Okuyucum evlilikle ilgili üç kitap gönderiyor Bir hafta sonra boşanmak isteyen akrabası telefon edip şu müjdeyi veriyor: "Kızım, biz boşanmaktan vazgeçtik Meğerse 50 yıldır birbirimizi tanıyamamışız" Bir insan nasıl olur da yarım asırlık eşini tanıyamaz, diye düşünmeyin Çok şaşırtıcı ve acı da olsa, yaşanmış bir gerçek bu Üstelik hemen her evli insan az ya da çok yaşıyor bunu Birbiriyle evlenmek için önlerindeki engellerle yıllarca savaşan çiftler, evlendikten bir müddet sonra birbirine giriyorlar "Tanıyamamışım" diyorlar Haklılar İnsanları tanımak kolay değil Ve asıl zor olan, sevdiğiniz kişiyi evlenmeden önce tanımak Eşinizi doğru tanımak size ne kazandıracaktır? Tanıdığınızda hoşlanmayacağınız yönlerini görünce evlenmekten vazgeçecek veya boşanacak mısınız? Elbette ki hayır! Öğrendiğinizde hemen vazgeçeceğiniz bazı bilgiler mutlaka olabilir; ama "doğru tanımak," hoşlanmadığınız durumda hemen vazgeçmek için değil; ona uygun davranışları sergilemeniz için Eşinizin kişilik özelliklerini, yeteneklerini, güçlü ve zayıf yönlerini, duygusal ihtiyaçlarını, korktuğu ve hoşlandığı şeyleri, temsil sistemlerini, sevgi dilini, beğeni ve beklentilerini bilirseniz, onu doğru tanımış; bu bilgilere uygun davranışları gösterirseniz de, doğru davranmış olursunuz Tabiî burada birer kelime olarak andığım tanıma noktalarının her biri geniş bir şekilde açıklanmaya muhtaç Acaba siz ve eşiniz, hangi kişilik tipine sahipsiniz? Bugüne kadar bilinen dört farklı kişilik tipi var: Popüler neşeli, güçlü kararlı, mükemmeliyetçi ve barışçıl sevecen Bunlar birbirinin zıddı veya alternatifi değildir İyi veya kötü diye de nitelendirilemez Sadece hayatımıza zenginlik ve renk katan birer farklılıktır Eğer bu farklılığı, sizi mutsuz edecek bir olumsuzluk kabul ederseniz, gerçekten mutsuz olursunuz Eşinizin kişilik tipini keşfettiniz ve bu hoşunuza gitmedi diyelim Hiç zorlamayın Onun kişiliğini değiştiremezsiniz Ama o kişiliğe göre davranırsanız mutlu olursunuz Kişilik değişmez, ama karşılıklı hoşgörü ve anlayışla, daha esnek hâle getirilebilir Kişiliği değiştirmeden de, davranışlar değiştirilir, kontrol altına alınır ve yönlendirilir Diyelim ki eşiniz mükemmeliyetçi bir kişilik tipine sahip Evde her şeyi dağıtmanızdan elbette rahatsız olacak Çünkü, o her şeyin tertipli ve düzenli olmasını istiyor Yapacağı işi önceden plânlamayı seviyor Onun dünyasında rastgele işler, pejmürdelikler olamaz Eğer kendinizin ve eşinizin kişilik tipini öğrenmek isterseniz, Florence Littauer'in "Kişiliğinizi Tanıyın" isimli kitabını gecikmeden okuyun Bu vesileyle eşinizi tanırsanız, onun kişiliğine uygun davranırsınız Kişilik tipleri gibi, sevgi dilleri de farklıdır Sevgi dili, birbirimize sevgimizi gösterirken kullandığımız formüldür Bilinen sevgi dilleri beş tanedir Bunlar, hizmet davranışları, onay sözleri, nitelikli beraberlik, fiziksel temas ve hediye almaktır Sırasıyla örneklemek gerekirse, yemek pişirmek bir sevgi ifadesidir Takdir etmek, beğendiğini söylemek sevgiden gelir Birbirinize odaklanarak birlikte vakit geçirmek ancak sevgiyle mümkün Eşinizin elini tutmak ve çiçek almak da bir sevgi ifade biçimidir Acaba eşiniz, bu beş farklı sevgi ifade biçiminden hangisinden daha çok hoşlanıyor? Birisi, en önemli olandır Yerine göre hepsinden az veya çok hoşlanan insanlar da vardır Ama birisi, daha önceliklidir Asıl isteği, nitelikli beraberlik olan eşinize, yıllarca çiçek taşımanız pek anlam ifade etmeyebilir Çünkü o çiçekten çok, sizinle birlikte olmayı arzu ediyor Eşinizin sevgi dilini fark ederseniz, boşuna kürek çekmekten kurtulursunuz Eğer Dr Gary Chapman'ın "5 Sevgi Dili"ni okursanız, eşinizin bilinmeyen yönünü keşfedersiniz Ona bu bilgi ışığında davranırsanız, sizi şok edecek mutlulukları yakalayabilirsiniz Peki, ya eşinizin zekâ çeşitlerinden hangisine sahip olduğunu biliyor musunuz? Zekâ deyince aklımıza hep matematiksel zekâ ve güçlü hafıza gelir Bir çocuğun matematiği güçlüyse, onun zeki olduğuna inanırız Çok konuşan, çok hareketli ve hep yaramazlık yapan çocuğun pek zeki olduğuna inanmayız Sessiz duran çocuk, usludur Çok konuşan ve hareketli çocuğa, sessiz ve sakin olması için, "aurada uslu uslu otur" deriz "Us" akıl olduğuna göre, suskunluk ve hareketsizlik, "akıllılık"la eşanlamlıdır Halbuki, çok konuşan çocuk, "dilsel zekâ"ya, aşırı hareketli bir insan da, "bedensel zekâ"ya sahiptir Birincisinden iyi bir spiker, iyi bir standapçı; ikincisinden de ünlü bir sporcu olabilir Zekâ, matetiksel bilgiden ya da üstün ezberleme gücünden ibaret değildir Kaldı ki, hafızayı güçlendirmenin de bir yöntemi vardır Eşinizin insanlar arası ilişkilerde başarısı varsa, "sosyal zekâ"ya sahip demektir Müziksel zekâ, doğa zekâsı, bireysel zekâ, görsel zekâ, diğer zekâ çeşitleridir Size düşen, eşinizin ve çocuklarınızın hangi zekâ çeşidine sahip olduğunu fark edip, onu geliştirmenizdir Özetle, bugünkü bilim, "çoklu zekâ"yı kabul etmiştir Buna göre, zeki olmayan insan yoktur Sadece farklı zekâlar vardır Maalesef, bırakın eşini detayllı bir şekilde tanımak, yıllardır evli oldukları halde eşinin belirgin on özelliğini bile sayamayan kadınlar veya erkekler var İsterseniz bir deneyin Siz ve eşiniz, birbirinizin on belirgin özelliğini bir kâğıda yazın ve birbirinize gösterin Bakalım yazdıklarınız doğru mu? Eğer yanlış veya yetersizse, hiç gecikmeden eşinizi tanımaya bakın Unutmayın: Bunun için ne kadar çaba harcasanız, değecektir |
|