Dünya Edebiyatı-Japon Edebiyatı |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya Edebiyatı-Japon EdebiyatıŞiir diyarı olan Japonya, estetik duygu ve düşüncelerin kaynağı bir ülkedir Sınırlarının çok geniş ve birbirine girgin bulunması yüzünden bu kaynakları derli toplu belirtmek çok zordur Estetiğin kolları bu sanatların çiçeklenme çağlarını ayrı ayrı çizip açıklamaya kalkışılınca buna girecek uzmanlar türlü yönlerden incelemelere ve fasıllara ayırarak yazmak zorunda kalırlar Bu iş o kadar çetindir ki Japon tarihi ve ananesi hakkında ilmî bir bilgisi olmayan Japonlar bile bunun karşısında âcizdir Çünkü Japonya'da her çeşit sanatın, edebiyatın, güzel sanatların, müziğin tarihsel gelişmesi Japon hayatından ayrı inkişaf etmiş olmayıp Japon ırkı ile başlamıştır Ve bu mahiyetle (3000) yıldan beri merhale merhale gelişmektedir Bu sebepten böyle bir incelemede Japon karakter ve tarihini bilmek pek güçtür Japonların bugün yazılarında kullandıkları harfler Çinlilerden alınmadır Çinlilerle temasları birinci İmparator Jimmu zamanında başlar Çin’den edebiyatta da yaşayan karakter alır Bunun misali Koiki adlı eserdir Bunda İlâhların hakimiyeti çağından kralların hakimiyetine kadar geçen zaman Çin karakteriyle yaşatılarak Japon diliyle tasvir edilir Bu eserden evvelki devirde Japon dilinin hiç bir harfi yoktu Çin kültürünün Japonya'ya girişinden sonra, Japon edebiyatı - yazını gelişmeğe başladı Bu edebiyatın fışkırdığı Japon ruhunu ne ile mukayese etmeli ? Bir Japon şairi şöyle terennüm eder: "Güneş doğarken parlayan ve rayiha dar olmaya başlayan kiraz çiçeğine,, Bu tanka veya uta denilen bir Japon şiiridir Ekseri Japon şiirleri kendi şemalarına göre tasvir ve tertip edilir Bunlar da 31 heceyi muhtevi 5 mısradan ibarettir Bunların 3 mısrası vezinsiz (Anakrusis) 2 mısrası da vezinlidir Tankadan sonra sevilen hokku 3 mısradan meydana gelir Japon şiirlerinin en güzel ve meşhurları 3 veya 5 mısra uzunluğundadır Bize Japon da, karısı da, evleri de, bahçeleri de ve şiirleri de küçük görünür Fakat o Praegnanz'ta mana itibariyle zenginlikte, plastikte ve kısa şiirlerdeki kuvvette, insan zekâ ve kabiliyetini gösterir O ruhta Roma Distichon—çift mısra beyitleri içindeki mizahı geçmiştir Japonya'da erkeklerden fazla, bilhassa Japon kadını, Japon edebiyatına tatlılıkla müessir olmuştur En güzel şiirler Japon toprağını ve Japon kahramanlığını derinden anlayan Japon kadınları, prensleri ve kokotları tarafından yazılmıştır Hitomaro ve Akahito (8 Milâdi yüzyılda) Japonya'nın klâsik şairleridir Bunların mısraları Japon şiirinin en eski külliyatı sayılan “Mannjosu Antholojisin„de bulunur Bu kitap bir tarihi vakayinamedir Japonların “waka„ şiirlerini ihtiva eder Waka otuz bir heceli “Kana,, Japon şiirinin belkemiğidir Bugünkü cemiyette bile rağbeti olan “Kana,, heceleri bir Japon tarafından bulunma ve Çin şiiri karakterinden alınmadır Alındığından itibaren (1300) yıldan fazla kullanılmıştır Japon edebiyat tarihinde Heian devri diye anılan altın devrin şiirlerinde bu hece şekli gelecek nesillere derin bir tesir bırakmak suretiyle hâkim olmuştur “Kaiki,, ile “Mannjosu,, atlı antoloji Japonların fevkalâde güzel edebi iki eseridir Bu antolojiler Japonların uzun zaman şiirle uğraştıklarını ve büyük istidatları olduğunu gösterir Bu kitaplar tedvininden sonradır ki Japon edebiyatı değişik şekillerde ilerlemeler göstermiştir Madam Onono Mamachi tanınmış kadın şairlerdendir (M s 922) Şiirlerinden bir örnek: Uykuda olduğumdan beri Adamı gördüm, onu ben Kalpten severim, İlk olarak bu zamandan beri severim Renkli rüyaların kelebekleri Buda rahiplerinden Henio bir Uta'da dans eden saray kadınlarını dağıtmaması için rüzgâra rica eder Bu şiir de yalnız bir nefestir Bu kısa şiirlerde Japon şairleri tamamen orijinal ve üstattırlar Diğer literatürlerinde ise Çinlilerin kuvvetli tesiri altındadırlar Klasik romanların mühim bir kısmını ise ve madam Sei Şonagon yazmıştır İse, İmparator Uda'nın sevgilisidir ve kendi hâl tercümesinde yüksek asaletin hayatını kitap içinde tasvir eder Onun kahraman prensi Narihira bir Japon kazonova nevidir, bazen bir kadını veya kızı kaçırır gibi onun üzerine hâk edilmiş görülür Eser, roman hafifmeşrepliğinin tatlı ve iştiyakın nadir bir haritasıdır İse ihtiyatkâr, sefih, hafif ve uzunludur Sei Şangon daha rekik ve şairanedir Kitabı Masura Yoşi (Yastık Altındaki Düşünceler) lirik yazılmıştır Nesrinden bir örnek: “İlkbaharda yavaş yavaş aydınlanan şafağı ve onun gül renkli örtüsüyle dağların sorgucunu taçlandırmasını seyreden derin zevk duyarım Yazın geceyi severim, yalnız berrak ayı değil, bütün karanlığı da, ateş böceklerinin vızlayan uçuşunu veyahut yağmurun yavaşça yağışını |
Dünya Edebiyatı-Japon Edebiyatı |
10-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya Edebiyatı-Japon EdebiyatıXIV asırda Japon dramı (No) doğar Kellermann, Japonya hakkında yazdığı kitabında şöyle anlatır: "Birbirine düşman ailelerin karşılıklı boğazlaştıkları yerde, tiyatro uşağına varıncaya kadar öldürülen parçalar gördüm Onun kahramanı ekseriya bir Samuray, cesur bir silâhşordur Diğerleri esrarengiz misteri oyunlarına benzediği ve dramın dinî hareketten gelmekte olduğu ima edilir,, XVII ci asırda dramdan kukla oyunu tekemmül etti ve bilhassa bu popülarize edildi Monza Yemon kukla üstatlarındandır Hokku ve üç mısraın üstadı Matsuo Başo (1643-1694) yaşadı O üç mısra içine, dünya ve semayı - altun yüzüğe kıymetli taş yerleştirildiği gibi doldurmağa muvaffak oldu İdealizm ile realizmin imtizacından harikulade bir ahenk doğdu Böcekler Kitabı (1788), Ressam Utamaronun Kuş Kitabı Bunlarda Japon üstatları fırçanın üç mısraını yarattı: İki üç çizgi ve bir parça ile şair, tabiatın mutlak aynını, bir ot sallanışını, bir balıkçıl kuşunun veya bir kurbağanın derin sembolik tablosunu tersim eder Sonraları bir grup şair yepyeni bir nazım tekniği yarattı Harikulade mizahi şiirlerde bir ağustos böceği, bir arı, bir kır böceği filozofik veya erotik düşünceyi göstermek için kullanılır Haşarat Kitabı adını taşıyan bu edebî eser dünya edebiyatının en şayanı takdir eserlerinden biridir 1725 - 1770 senelerinde Geyşa O — sen yaşadı Aşıkı ressam Haronobu idi ve onu ekseriya odunla döverdi Bu kadınla Geyşa (Çay Kızı) şiiri inkişaf etmiye başladı Bu çeşit manzumeler çok eskiden beri cari olan Geisha san'atındandır Japonlar onu saç yapma ve çay hazırlama gibi öğrenirler ve her sene "Kirazçiçeği Bayramı,, nda Yedo'da yalnız kendilerini, güzelliklerini, teshir edici tuvaletlerini değil, kendi manzumelerini de teşhir ederler XIX cu asır garp medeniyeti Japonyaya girdiği zaman bir çok fe lâket ve fenalıklara sebeb oldu Bu hal onları psikolojik bakımdan çevik ruhlu yaptı Bunun neticesi Heine ve Südermann taklit edildi Okakura Kokuzo'nun (1900) "Çay Kitabı,, çok güzel ve instruktivdir Bu eserle ahlâkî estetiğin kurulması düşünüldü ve o İsmen'i (Oedipus'un kızı ve Antigone'nin hemşiresi) bir Japon İsmusu ile karşı karşıya "Tee-İsmus,, u meydana koydu ki görüşü şu idi : "Çayın felsefesi kelimenin içine hâk edilmiş mânanın yalnız estetiği değil bu ethik ve dinle bağı ol malıdır,, Bu durum Doğu demokrasisinin hakiki ruhunu gösterir Honi Nobunaga Japonyanın çok eski hükümdarları hakkında yazdığı "Kociki Den,, tarihî eseriyle ve arsıulusal bir ünü olan Kikuçi Kan, "Sen-hime,, trajedisiyle tanınmıştır Bu trajedinin mevzuu: Kocasının ölümünden sonra ruhan değişen bir hükümdar karısı, bütün çılgınlıkları yapar ve sevdiği erkeklerle zevkini kandırdıktan sonra hepsini öldürtür Sonra yaptığı bu fenalıklara pişman olur ve bir manastırın karanlık duvarları arasında hayatının sonuna kadar yaşar Saicio Yaso gençler için yazdığı "Saicio Yaso Cuncio Şişu,, romantik şiirleriyle tanınmıştır Lizan Kodo, Japonyanın derebeylik zamanlarına ait olan "Soga Monogatari,, dramiyle şöhret bulmuştur Bu dramın mevzuu: Babalan öldürülen iki kardeşin katilden intikam almalarını canlandırır Yoko Zava Saburo'nun "Başio, Haikai, Ronşiyu,, eserleri klasik ve kısa Japon şiirlerinden meydana gelmiş şiir koleksiyonudur Yunigata Yoşiyo nın "Seiyuki,, komedi eseri zikre şayandır Na Stume Soseki, dramatik eseri "Gubicinso,, ile gururlu bir kadının ruhî izüraplarını ve aşkını gösterir Vakai Hifo "Modern,, eseriyle hercai meşrep bir kızın ruhî tema yüzünü ve aşıkını tasvir eder Abe Cici "Şehir,, adında modern bir eser ola "Naci,, ile Japon edebiyatında mümtaz bir yer işgal eder 1868 yılından itibaren Japon edebiyatı İngiliz edebiyatının etkisi al tında gelişmeğe başlamıştır En seçkin simalar: Zubouci Koyo (1867 -1903), Rolıan Rohan (1888 - 1929), Homey İvano (1873 - 1916), Realiz min yanında Rus şairi Tolstoyun tesiri altında kalmış olanların büyük bir kısmı yeni zamanda komünizm leh ve aleyhinde bir çok yazılar yaz mışlardır Yeni lirikçiler: Bim Yosay, Tayama, Nakamura, Hoguci (1882-?) ve Kitehava (1886 - ?) dır Japon modern edebiyatı,Japon edebiyat tarihinde en parlak bir devredir Bu edebiyat Meiji ıslahatından sonra başlamış ve bugüne kadar devam etmiştir Bu altmış senelik devrenin parlaklığı diğer devirleri aşıp geçmiştir Bu ilerleme, edebiyatın bütün cins ve nevilerine de şamildir Bu coşkun gelişmede batı kültürü ile temasın büyük tesiri vardır Ve bu münasebetledir ki bugünkü olgunluğu ve yüksek derecesiyle batı yazını= edebiyatı içinde ön salta bir yer almağa mazhar olmuştur Bu eserin meydana gelişinde yalnız mahdut sayıda ediplerin yaratmaları değil, millî tahsilin yayılması da amil olmuştur Hususiyle lise tahsili halkın edebî zevk ve temayülünü çok beslemiş ve arttırmıştır Sinemalara gelince, bu gelişmede bu kurumun tesirini de azımsanmamalıdır Sinemaların bu gelişmeyi besleyen filimler göstermesi hızla artmaktadır ve sinema Japon-yanın modernize oluşunda büyük bir etkidir GENCİ MONOGATARİ 54 kitaptan oluşan Genci monogatari Japon sarayındaki seçkinlerin yaşamını bir roman havası içinde işler, l'den 44 kitaba kadar olan bölümler prens Genci'ye, daha sonraki bölümlerse Genci'nin oğlu kabul edilen prens Kaoru'ya ayrılmıştır Anlatılan öykü, iç içe geçmiş aşk ve siyaset entrikalarıyla doludur İmparatorun gözdesi Kiritsubo'nun oğlu prens Genci, bakanlardan birinin kızı olan Aoi ile evlenir ama babasının gözdesi Fucitsubo'ya âşık olur, onu unutmaya çalışır Bundan sonra, hareketli geçen bir yaşamın kesitleri betimlenir: Aşkın yerini bezginlik, sürgünün yerini bağışlanma, evliliğin yerini karısının ölümü yada gözden düşme, gözden düşmenin yada bezginliğin yerini de kendini dine adama alır Son karısı tarafından aldatılan, Genci'nin resmi olarak oğlu kabul edilen Kaoru, Genci'den çok farklıdır Dine aşırı derecede bağlı olan Kaoru oldukça sakin bir aşk hayatı yaşar ama art arda yaptığı evlilikler bakımından da pek şansı olmamıştır Bu ırmak-romanın ilginçliği, anlatılan öykülerin birbirini izlemesinde değil ama kişilerin karakterlerinin ruhsal açıdan incelenmesindeki incelikten gelir Murasaki yaklaşık üç yüz kişinin ayrıntılı betimlemesini yaparken, kimi zaman önemsiz, kimi zaman acımasız entrikalarla dolu saray yaşamını canlandırır Fiziksel, ahlaksal, toplumsal her türlü ayrıntıya yer verir Murasaki kişilerin portrelerini son derece kesin ve özenli bir biçimde betimlemiş, özellikle kadınları büyük bir titizlikle incelemiştir Elli yıllık bir süreye yayılan romanın ritmi mevsimlerin değişimiyle verilmiştir Genci monogatari’deki yetkinlik kaygısı XI ve XII yylardaki yazarları etkilemiş ve Murasaki'nin bu yapıtını örnek alan çeşitli kitaplar yayımlanmıştır NİKKİ Döneminin birçok aydın kadını gibi Murasaki de Nikki diye adlandırılan bir günlük tutmuştur Bu günlükten elimize 1008-1010 yıllarına ilişkin olan ve kendisini bir yazar olarak daha iyi tanımamıza olanak veren bölüm kalmıştır Verdiği bilgilerden ve üslubundan, öğrenimini eksiksiz bir biçimde yaptığı anlaşılır Çizdiği portrelere (sözgelimi, Makura-no-soşi'nin yazarı Sei Şonagon'un portresi) bakılacak olursa, dönemindeki öbür kadın yazarları son derece kıskandığı görülür Ayrıca, alçakgönüllülükten uzak, kendini öven, kendisine yönelik övgülere yer vermekten kaçınmayan bir yazardır (Murasaki Sıkıbu Japon yazarı) * Alıntı |
|