Edebiyatın Tanımı Edebiyat Nedir |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyatın Tanımı Edebiyat NedirEdebiyatın Tanımı Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir Edebiyat bir anlatım biçimidir Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir Edebiyatın ne olduğunu anlayabilmek için onun, dilden, konuşma ve düzyazı dilinden farklı olan yanlarını ortaya koymak gereklidir Konuşma ve düzyazı dilinde, dil bir araç, sözcükleri kullanmakla girişilmiş, belli bir amaca dönük eylemdir Doğruyu araştırma, ortaya koyma, başkalarına iletme aracıdır Konuşma ve yazı dilinde sözcükler görevini yaptıktan sonra işe yaramaz hale gelir Önemli olan meydana getireceği sonuçlardır Sonuç yani amaç, onu okuyan, ya da dinleyendeki değişimdir Düşüncemizi dile getiren sözcükleri nasıl biçimlendirdiğimizi unuturuz Onlar aracılığı ile düşüncemizi ilettiğimiz kişi de onların nasıl biçimlendirildiğine dikkat etmez Unutur Dil, bizi doğrudan doğruya öteki insanlarla yada eşya ve düşüncelerle karşı karşıya getirir Konuşma ve yazı dilinde sözcükler saydamdır Uçarıdır Aradan kaybolur gider Oysa şiir ve edebiyatta bunların tam tersi oluşmaktadır Şiir ve edebiyatta dil bir araç değil, biraz amaçtır Şiir ve edebiyatta dil, sözcükler, cümleler ve biçimler nesnel (objektif) hale gelirler, şeyleşirler İnsanla öteki insanların, eşyanın ve düşüncelerin arasına girip saydamlaşmaz şiir Uçarı hale gelmez konuşma ve düzyazı da olduğu gibi Tam tersine, karşımıza çıkar Resim gibi, heykel, müzik, yapı gibi (eşya) değeri kazanır |
Edebiyatın Tanımı Edebiyat Nedir |
10-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyatın Tanımı Edebiyat NedirŞair cümle kurmaz, bir nesne meydana getirir Sözcüklerle, güzel, unutulmaz biçimler yaratır Sözcüklerin bir araya özel biçimler altında getirilişinde derin eğilimler dürtüsü vardır Şair, dilde olduğu gibi sözcüklerden yararlanmaz Onlara yararlı olur Renk, ses, hacim gibi onları şeyleştirir, kırar, bozar ve yeniden birleştirerek bir şiir dünyası kurar Sözlerin ve sözcüklerin nesnelleştirilerek özel işaretler, deyişler, tılsımlı biçimler haline getirilmesi, bunların sihir ve büyü alanında kullanılması, unutulmayan, ezberlenen özel biçimlerle tekrar edilmesi, şiirin doğuşunu hazırlayan en eski etkenlerdir Bu yönden denilebilir ki, yazı şöyle dursun, tam konuşma dilinin bile gerçekleşmediği, insanın ve insanlığını en eski tarihinde şiir ve şiir dili vardır Demek ki, edebiyat, dilden önce idi Bununla beraber gerçek şiir ve edebiyat yazının bulunup kullanılmasından sonra gelişmiştir Sanat dışı konularda (politika, hukuk, mektup vb alanlarda) bile ilk yazılı metinler, edebiyata yakın, destanî, güzellik iddiası ile yüklü oldukça nesnel eserler olmuşlardır |
|