Diyarbakır Halk Oyunları 4 |
10-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Diyarbakır Halk Oyunları 4GUR-U PEZ (KURT-KUZU) Yöre halkının büyük geçim kaynaklarından biride hiç şüphesiz hayvancılıktır İşte bu seyirlik oyunumuzda yöre halkının yaptığı günlük işleriyle ilgilidir Yöre halkından çoban günlük hayatta koyun, kuzu otlatmak ve bunları dışardan gelebilecek tehlikelere karşı korumakla yükümlüdür Bu oyunda kırsal kesimde çobanın koyunları otlatmak üzere yaylaya götürmesi ve yaylada karşılaşılan tehlikeler anlatılmıştır Oyunda oyuncular ayaklarının üzerine çökecek şekilde sahneye çoban tarafından getirilir Çobanın hemen yanında sürüyü koruyacak köpekte bulunmaktadır Çoban koyunlara yemlerini verir, kendiside bir köşeye çekilip yemeğini yer ve ardından sigarasını içerek uyur Daha sonra sürüye kurt saldırır, kurt bir koyunu yer ve gider çoban uyandığında kurt kaçmıştır Çoban kaybedilen koyun için köpeği suçlar ve köpeğini tekmeler Daha sonra kurdun tekrar geleceğini düşünen çoban sürünün içine girerek kurdu beklemeye başlar, gelen kurdu tüfeğiyle yaralar ve hemen köpek kurdun üzerine atılarak kurtla boğuşur ve kurdu tamamen cansız hale getirir Oyunun bitiminde yani kurdun vurulmasından sonra çoban kurdun ayağından tutup hem kurdu hem de ekibi dışarıya alır Oyun alanı geniş olup, oyun formu ve sayılar istenildiği şekilde düzenlenebilir HASAT Bu oyunda insan, doğa ilişkileri ve kırsal kesimdeki günlük yaşantı anlatılmıştır Oyun içerisinde oyuna dışardan tarla sahibinin gelmesi ve ürüne bakıp bereketli gelen ürün için sevinmesi ve bu arada tarlada çalışanlarla yemek yemesi oyuna ayrı bir güzellik katmıştır Oyuncuların ellerinde tırpan bulunup, bir hasat olayı canlandırılmıştır Sol elde tırpanın sapı, sağ elde ise bıçak bölümü tutulup ekin biçimi ifade edilmiştir Önce sağ ön vereve sağ ayak atılması ardından sol ön vereve sol ayağın atılmasıyla seyir eder Bu arada sağ kolla tırpan sağ tarafa açılır sol kolla ürün biçilir Bu figürlerin bitiminde tarla sahibinin gelmesi ve birlikte yemek yenmesiyle oyun son bulur Oyun alanı geniş olup, oyun formu ve sayılar istenildiği şekilde düzenlenebilir KELEK Kelek nehirde taşımacılık için kullanılan bir araç adıdır Yöre halkı kırsal kesimde odun toplayarak hem kışın yakacağını temin etmiş, aynı zamanda odunları satarak bir iş imkanı sağlamıştır Bu oyunda ciddi anlamda bir duygusallık mevcut olup oyun esnasında ışıkların kapalı olması, ekibin içeriye ellerde fanuslarla gelmesi, oyuna ayrı bir güzellik katmıştır Bir aile toplanıp kelek ile nehrin karşı kıyısına odun toplamaya giderken aileden birinin azgın Dicle nehrinin sularına düşüp boğulması ve ardından yakılan ağıtlar ve bu afete karşı dile getirilen sitemler dile getirilmiştir Eski zamanlarda yine odun kesmek için Dicle’nin karşı tarafına geçen halk, odunu keserken, o bölgede bulunan oduncular kelekçilere (odun kesmeye gelenlere) odun kestirmez ve bazen de karşı tarafa geçmelerine müsaade etmezlermiş Hatta bu olay bazen uzun sürdüğünden merkezdeki halk belli bir süre odunsuz kalırmış Ekip başı ve ekip sonunun elinde kelek küreklerini anımsatacak biçimde iki sopa diğer oyunculara ise etrafı aydınlatacak fanuslar bulunur Ekip başı ekipten önde kürek çekmeyi canlandırarak önce sağ ön vereve sağ adım, sonra sol ön vereve sol adım atarak oyuna başlar Arkasında oyuncular belden eğilerek herkes bir öndekinin sağ omzuna elini koyacak şekilde ekip başıyla aynı adımları atarak oyun seyir gösterir Daha sonra sahneye yerleşildiğinde ekip başı ve ekip sonu dışardan gelecek tehlikelere karşı etrafı gözlerler, oyuncular ise etrafı aydınlatacak fanusları yerlere bırakıp odun kırmaya başlarlar odunlar kırılıp toplanır Sonra hep birlikte oyunu giriş şeklindeki gibi oyuna devam edilirken ekipten biri düşer ve bütün ekip düşen oyuncuyu arar, belli bir süre sonra oyuncunun cansız bedenini bulurlar Bu sırada oyuncular tarafından feryatlar yakılıp, Dicle nehrinin azgın sularına sitem dile getirilir Daha sonra oyuncular boğulan oyuncuyu alıp sahneden çıkarlar Oyun alanı geniş olup, oyun formu ve sayılar istenildiği şekilde düzenlenebilir ŞUR-U MERTAL (KILIÇ-KALKAN) Bu oyunumuzda yörede aşiretler arasında çıkan kavgaları ve bu kavgalarda insanların kendilerini ve yakınlarını korumak istemesi anlatılmıştır Yörede çıkan tartışmaları, kavgaları tatlı ve sert bir biçimde oyuna dökmüşlerdir Yörede çok yaygın bir oyun olup ekip başlarının kendine özgü maharetiyle daha anlamlı ve güzel bir hal almıştır Ciddi anlamda maharet gerektiren bir oyundur İki grup oluşur, grup başlarının ellerinde sopalar diğer oyuncularda ise ayakkabıların sol teki ele giyilir Ekip başlarından gelecek darbelere karşı ayakkabılar kalkan, sopalar (Haziran Ağacı) ise kılıç vazifesi görür Genelde darbeler baş tarafadır Oyun adımları çepik oyununun adımıyla aynıdır fakat el vuruşu yoktur Oyuncular birbirinin arkasında tek sıra halinde dizilirler Oyuna ekip başları önde olacak şekilde diğer oyuncular ise sırayla herkes önündekinin yeleğinden tutacak şekilde sıralanır Ekip başlarıyla önce sol, sağ, sol ayak öne atılır daha sonra sağ topuk sol ayağın yanına sonra sol topuk sağ ayağın yanına gelip topuk vurulur ve öne atılır Oyun gurup başlarının birbirine ve diğer oyunculara vurmasıyla seyir gösterir Başlığı düşen mağlup sayılır ve diğer tarafa geçer aynı zamanda diğer gurup galip sayılır Oyun alanı geniş olup, oyun formu ve sayılar istenildiği şekilde düzenlenebilir ÇÖMÇE GELİN Yörede kuraklık döneminde, yağmurun yağması için yapılmış bir oyundur Bu oyun yörede genelde çocuklar tarafından icra edilir Oyun içerisinde değişik ve yöresel maniler bulunur Dini inançlar bu oyunda ağırlıklı olarak görülmüştür MANİSİ Çömçe gelin ne ister Allah’tan yağmur ister Ekmek ister, su ister Bulgur ister, yağ ister Yağmur yağması için büyük tahta çömçenin (Kepçe) iki yanına kollar yapılıp, üzerine kumaş elbise giydirilir ve başına bezler sarılarak bebek şekli verilir Kollarından birer çocuk tutar ve kapı kapı dolaşıp mani okurlar Ev sahibi kadınlar bir çömçe bulgur, bir kaşık yağ verip bebeğin başından bir kova su dökerler Kapı önünde gelecek malzemeyi beklerken kadın halayı oynanır Eller parmaklardan kenetlenecek şekilde iç içe geçirilir ve sağ ayakla beraber sağ ön vereve adım atılır arkasından sol ayak atılır Sonra yerinde önce sol diz iki defa sonra sağ diz iki defa öne çıkarılır Oyun alanı geniş olup, oyun formu ve sayılar istenildiği şekilde düzenlenebilir |
|