Yıldız Parkı Korusu Ve Resimleri |
10-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yıldız Parkı Korusu Ve ResimleriYıldız parkı korusu ve resimleri Beşiktaş ile Ortaköy arasındaki yamaçlara yayılmış olan 466 hektarlık alanı ile kent içinin en büyük korusudur Tarihçi Hammer ilk Bizans kaynaklarında adı geçen defne ormanlarının ve mitolojik öykülerde Pan’ın Boğaziçi topoğrafyasında flütünü çaldığı yeşilliklerin burası olduğunu anlatır Bu koruluğun, Osmanlı tarihinde ilk adı geçişi Kanuni Sultan Süleyman (1520- 1566) devrindedir Daha sonra 1600 lü yılların başında “Kazancıoğlu Bahçesi” ismiyle anılan bu yer mîri arazi içine alınmış ve IV Murad (1623-1640) tarafından da kızı Kaya Sultan’a verilmiştir Kaya Sultan’ın sahilde bir de sarayı vardı Koruluğun esas yıldızının parladığı devir III Ahmet (1703-1736) zamanıdır Padişah, mîri mal olan bu mülkünü Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın kardeşi Mehmet Paşa’ya ihsan etmiştir O devirde burası “Çırağan” adıyla anılmaktadır Lale devrinin masalımsı Çerağan eğlencelerinin bir kısmı burada,mavi denizin arkasındaki nefis nefti yeşilliklerin arasında tertip edilirmiş III Selim (1789-1807) güzelliğine hayran kaldığı bu koruya etrafı seyretmeye geldiğinde büyük bir sükun bulurmuş Bu yüzden de burada annesi Mihrişah Valide Sultan için bir kasır yaptırmış ve ismini de “Yıldız” koymuştur II Mahmud (1808- 1839) buraya küçük bir köşk daha ilave ederek çevresini düzenlemiştir Yeniçeri teşkilâtı kaldırıldıktan sonra kurulan Asâkir-i Mansûreyi Muhammediye’nin talimleri burada olurmuş ve padişah da bizzat kendisi onlara nezaret edermiş Sultan Abdülmecid (1839- 1861)’in annesi Bezm-i Âlem Sultan için burada “Kasr-ı dilküşad” adını verdiği bir kasır inşa ettirdiğini kayıtlardan öğreniyoruz Abdülaziz ise (1861-1876) sahildeki Çırağan sarayını yaptırdıktan sonra kendisinin de hayran kaldığı bu koruluğu ana cadde üzerinde bir kısmı hala duran taş ve mermer işlemeli bir köprü ile saraya bağlamıştır Onun döneminde “Mabeyn Bahçesi” adı ile anılan koruluğu sadece Padişah ve yakın çevresi kullanıyordu II Abdülhamit (1876-1909) tahta çıktıktan sonra Yıldız Sarayına yerleşince buraya yeni köşkler (malta Köşkü,Çadır Köşkü,Şale,Kaskat köşkü,Limonluk köşkü,Set köşkü,Cihannüma köşkü ve Saray tiyatrosu vbg) yaptırttı ve çevredeki arsaları da koruluğa katarak Ortaköy’e doğru burasını daha da büyütüp ağaçlandırdı Deniz kenarındaki yoldan itibaren koruluğu tepedeki yeni sarayına (Yıldız) bağlatıp etrafını da yüksek duvarlarla çevirtti Yerli-yabancı birçok uzmanı mimar,bahçıvan gibi buraya getirerek büyük paralar harcadığını kendi hatıra defterinde “koruluğun her metrekaresine altın döküldüğünü” yazar Koruya girişi Koltuk,Saltanat,Valide ve Mecidiye isimli kapılardan girilmekte idi Bunlardan “Saltanat Kapısı” sadece padişah için açılır,Günlük giriş-çıkışlar ise “Koltuk Kapısı”ndan yapılırdı 1890/91 yıllarında ise korunun içine bir çini fabrikası kurulmuştur “Yıldız Porselen” adını taşıyan bu fabrika halen faaliyette olup antik tarzda kâse,tabak ve vazo mal etmektedir II Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra koruluk ve içindeki binalar adeta terk edildi,bu devredeki savaşların getirdiği mali çöküntü buraya para harcanmasına mani olduğundan kısa sürede koruluk bir cangıla dönüşmeye ve köşkler de yıpranmaya başladı Cumhuriyetin ilanından sonra burada yeni bir reorganizasyon başladı |
|