Prof. Dr. Sinsi
|
İbadetlerimize İhanet Etmeyelim...
İbadetlerimize ihanet etmeyelim  
Hakkında İbadetlerimize ihanet etmeyelim  
Namazlarımızda sıkça okuduğumuz kısa surelerden biri de Maun Suresi’dir Bu surenin mealine bakarsanız, dördüncü ayetin “yazık o namaz kılanlara ” diye başladığını göreceksiniz Rahmetinin gazabından çok çok engin olduğunu bildiğimiz Yüce Rabbimiz, kendine ibadet eden bir insanı neden böyle kınıyor olabilir?
İbadetlerimizin hedefi Allahu Tealâ’nın rızasını kazanmaktır Ne var ki edebine riayet edilmeden yapılan ibadetlerin, bırakın O’nun rızasını kazandırmayı, yapanın yüzüne çarpılma ihtimali çok yüksek
Maun Suresi’ndeki “yazık o namaz kılanlara!” kınamasına benzer bir ifadeyi Hz Peygamber A S Efendimiz’in şu sözlerinde de görüyoruz:
“Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan ellerinde kalan sadece açlık ve susuzluktur Nice gece ibadeti ile meşgul olanlar vardır ki, ellerinde kalan sadece yorgunluk ve uykusuzluktur (İbn-i Mace, Darimî, Nesaî, Ahmed)
Çok ciddi bir ikaz ve kınamanın içi içe bulunduğu bu ifadeleri görünce insan sormadan edemiyor: Acaba biz, bu ayet ve hadis-i şerifte anlatılan gruba dahil olmaktan yeterince çekiniyor muyuz? Ya okuduğumuz Kur’an bize lanet ediyorsa ne yapacağız? Namazı bir tür sportif faaliyet veya alışkanlığa, orucu perhize, haccı turistik geziye, zikir meclislerini eğlenceye, zekâtı ticarete, hizmeti benlik davasına, cihadı cinayete, hakka daveti siyasete çevirdiysek, bu nasıl bir dindarlıktır? Amellerimizin muhasebesini yapmadıkça İslâm’ı yaşama ve yaşatma davasında en büyük yıkımı biz yapmış olmaz mıyız?
Bütün bunlardan sonra şunları düşünmek zorundayız:
“Senelerdir yapıp durduğumuz ibadetler, hayatımızda ve ahlâkımızda ne gibi değişiklik yaptı? Yoksa ibadeti adet haline mi getirdik?”
İbadetler birer emanettir
Yüce Rabbimiz müminleri şöyle uyarıyor: “Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulü’ne hainlik yapmayın Size emanet edilen şeylere de bilerek hiyanet etmeyin ” (Enfal, 277)
Büyük müfessir sahabi İbnu Abbas R A bu ayeti açıklarken, kullara emanet edilen şeyin Allahu Tealâ’nın yapılmasını farz kıldığı ameller olduğunu belirtiyor Hiyaneti ise, amelleri gereği gibi yapmayıp zayi etmek şeklinde tefsir ediyor (İbnu Kesir, Tefsiru Kur’ani’l-Azim)
Rasulullah A S Efendimiz, namazda rukû, secde ve kıraatını eksik yapan, namazın bölümlerinden çalan kimseyi “en kötü hırsız” olarak tanıtır (Darimî, Malik, Ahmed)
Bir emaneti zayi etmeye ihanet denir Bir şeyin hakkını vermemek de ihanettir
Yeryüzünde en büyük emanet Allahu Tealâ’nın emanetleridir Bu emanetler, iman, ibadet ve güzel kulluktur Yüce Yaratıcı’nın bir insandan yapmasını istediği bütün vazifelere ibadet veya kulluk denir Rabbine kulluktan kaçıp nefsine kul, dünyaya köle olanlar, temiz fıtratlarına karşı en büyük zulmü yapmaktadırlar Bu halleriyle onlar, Hakk’a karşı en açık ihanet içerisindedirler Tevbe etmeden bu halde ilâhi huzura çıkanlar, Yüce Allah’ın öfke ve azabından nasıl kurtulabilirler? Bu, gerçekten çok acı bir sonuçtur
Diğer acı bir sonuç da, bir insanın ömrünü Allah’a ibadet ve kulluk içinde geçirdiği halde, ahiretine hiçbir hayır ve sevap götürememesidir Bunun sebebi, ibadete ihanet edilmesi, yani hakkının verilmemesidir İşte bu durum, müminler için büyük bir ayıp ve acı bir kayıptır
Evet, usulüne uygun yapılmayan her iş maksadın tersine sonuç verir İbadetler de böyledir Kul, bazen ibadetle Allah’a yaklaşayım derken, Allah’tan uzaklaşabilir Bunun sebebi kendisidir Çünkü edebi çiğnenen, hedefi değiştirilen, tavazu yerine kibir ve kendini beğenmeye alet edilen bir ibadet kabulü değil, belki azar ve azabı gerektirir
Hz Ömer R A , bazı insanların ibadetleri nasıl adet haline getirdiğini şu üzüntü dolu sözleriyle dile getirir: “Öyle insanlar var ki, müslüman olarak saçını başını ağartmış Fakat ömründe Allah için hakkıyla kıldığı bir namazı yok ” (Sühreverdi, Avarifu’l-Mearif)
|