Son Sohbet |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Son SohbetSon Sohbet Hakkında Son Sohbet SON SOHBET Merhum mağfur Hüseyin Cemil Meriç’i 1987 yaz ayı başlarında, Cemil Meriç Hoca’nın bir dostu ile ziyaret etmiştik Bu son ziyaret ve son röportajım olmuştu Kuyubaşı semtindeki son görüşmemizden az sonra, Cemil Meriç vefat etmişti Son röportajımın sualleri ve cevapları şöyle olmuştu: - Bediüzzaman Said Nursi ve eserleri olan Risale-i Nur hakkındaki görüş ve fikirlerinizi öğrenebilir miyiz? - On yıl evvel Bediüzzaman ve eserlerini tanıyamamanın bedbahtlığı içindeyim İlk defa, rahmetli Sedat Yenigün bana risaleleri okumuştu Gençlik Rehberi'ni getirmişti Fidan gibi, imanlı bir gençti, acı anarşisinin kurbanı oldu Sonra Muhsin Demirel, Mehmed Paksu ve sizler bana Nur’ları okudunuz Büyük bir hürmet ve muhabbetle, ekser risaleleri can kulağıyla dinledim Bir Türk aydının bu büyük ve ulvî hazineden haberdar olmaması düşünülemez Bediüzzaman ve eserlerine olan alakasızlığımız, tam bir yüz karasıdır Said Nursi, dağ başında vaaz eden bir mürşid Hor görülenler, her şeyini kaybedenler, mukaddesleri çiğnenenler akın akın ona koştu Nassların yalçın duvarları arkasından geliyordu bu ses; tarihin içinden geliyordu Kabuğuna çekilmiş yüzbinlerce insanı canlandırdı Bu hayali insanlar, o konuştukça gerçekleşti Yakın tarihimiz tek mücahid tanımıştır: Said Nursi: Altmış yıl her kahra, her cefaya göğüs gererek mücadele eden biricik dava adamı Söndürülmek istenen mukaddes ateş, onun güçlü nefesiyle meşaleleşir Anadolu insanının gönlünde bir remiz olur Said Nursi: Deccallere meydana okuyan imanın remzi Karanlıkta bırakılan nesiller, Nur Risalelerini heceleyerek şuurlanırlar Said Nursi'nin kuvveti yalnız hafızasından, yalnız bilgisinden, yalnız büyük cedel kabiliyetinden gelmiyor Cesarete susayan insanımız, ananevi irfanının bu pervasız temsilcisinde, asırlardır aradığı ihlası, feragatı, bir dava uğruna nefsini feda etmek celadetini de buldu Said Nursî'nin kitapları tahkiki imanın birer kalesi; kendi gönlümüzden, kendi toprağımızdan fışkıran saf bir kaynak Said Nursi İslam irfanının cihanşümul hakikatlerini Risalelerinde toplamış Üstad, şimşek pırıltıları ile aydınlanan karanlık bölgelerde büyük bir güvenle dolaşıyor Üslub kesif ve izahlar inandırıcı Asırları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş idrake seslenişi, yaralanan bir idrake, yabancılaşmış bir idrake İrfanımızın madde-i asliyesi olan bu fikirleri ne kadar anlayabiliriz? Heyhat; ne bir meselenin kendisine aşinayız, ne mefhumlara Fakat Said Nursi çok aydınlık, çok daha inandırıcı Tanzimat'tan beri, her hisarı deviren teceddüt dalgası, ilk defa olarak Nur Kalesi önünde geriledi Bu emekleyen, bu kekeleyen yığın devrim yobazları için bir yüz karasıdır Düşünmezler ki, kendi yüz karaları bu Nurcuları yok farz etmek, gaflet Nurcular, aralarında kendi hayatlarına devam edebilirler Ama, kökünden kopmak kimseye mutluluk getirmez Aydının görevi, fildişi kulesini yıkarak, bu mazlum kitleyi muhabbetle bağrına basmak, acısını anlamaya çalışmaktır Said Nursi bir kavga adamı Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç, tefekkür ve iman kalesi Bediüzzaman ve eserleri üzerindeki çalışmalar, gözleri açıcı olmuştur İkaz edici olmuştur Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi gibi eserler, çok iyi çalışmalardır Risale-i Nur'ları okumadan ne Türk dili öğrenilebilir, ne de Türk düşüncesi öğrenilebilir Risale-i Nur'lar bizim milli hazinelerimizdir - Ülkemiz aydınlarının başlangıcından beri Risale-i Nur'a olan tavrını "korkak, pısırık ve samimiyetsiz" olarak değerlendirmenizin sebebini izah eder misiniz? - Aydınların pisliği ve rezilliğidir Bunlar sahte aydınlardır Pısırık insanlardır Hayatlarında hiçbir şeye inanmamışlardır Sahtekardırlar, inançsızdırlar Her şeyin negatifi vardır onlarda Tam bir yokluk içindedirler Örnek yok önlerinde; benzeyecekleri kimse yok önlerinde Yakın tarihimizde insana kıran geldi Bu bünyenin, Bediüzzaman gibi bir tefekkür ve iman abidesine tahammülü yok - Bediüzzaman Said Nursi'yi "hayatı ile düşünceleri arasında hiçbir tenakuz olmayan gerçek bir fikir adamı" olarak ifade ediyosunuz Bu düşüncenizi de misallerle açıklar mısınız? - Nasıl başlamışsa, öyle bitirmiştir hayatını Seksen yedi senelik ömründe, eserlerine nasıl başlamışsa, öyle de bitirmiştir Hiçbir dünya büyüğüne dalkavukluk yapmamıştır Bu, bizim memlekette çok büyük bir fazilettir Cemiyette hemen hemen herkes, anadan doğma bir dalkavuk olmuş Bugün türkülerimiz bile pis güfteli olmuş Üstadın eserleri, birer ihsan-ı İlahi'dir Allah'ın ihsanıdır Bunda ne şüphe var? Bediüzzaman, bu zamanda dinin yenileyicisidir, bir müceddittir Maalesef, tanınmadan gidiyor Bugün de, dışarısı tanıyor, biz kendimiz tanımıyoruz Çok nãkadirşinaslık var Üstad Kamil bir insandır, elbette kemalat gösterilecektir - Sizce Bediüzzaman nasıl bir mütefekkirdir? - Üstad Bediüzzaman Said Nursi gerçek bir mütefekkirdir O bir mütefekkirdir; "nasıl"a lüzum yoktur, tasnife lüzum yoktur Bediüzzaman gibi mütefekkirler her asırda bir gelir Onun tefekkürüne, bütün eserleri ve yaşadığı hayat seyri en beliğ bir delildir Üstad şefkatle bağrına basıyor insanı İçine girdikten sonra, Risale-i Nur hakikatlerini yaşamak kolaylaşıyor - Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur'lar tefekkür ve düşünce dünyamızda nasıl bir ufuk açtı? - Bediüzzaman ve eserleri, bütün Cumhuriyet nesilleri gibi, bizim de hakikate kapalı gözlerimizi açtı ve uyandırdı Hakikatin çok cepheli olduğunu bir kere daha anlamış oldum Bu hakikati, ancak Bediüzzaman gibi müstesna zatlar söyleyebilir Biz ancak hakikati sevebiliriz Tasvip ve takdir edebilirsek, ne mutlu bize! - Bediüzzaman Said Nursi'nin en çok takdir ettiğiniz hususiyeti nedir? - Evvela celadetidir Sonra, aynı fikirler üzerinde ısrar edişi Dönmeden yürüyüşü Samimiyeti Bence en mühim vasıflan bunlardır - Bediüzzaman'ın hayatı boyunca uğradığı zulmün ve haksızlığın sebebi ne olabilir? - Sebebi gayet basittir: Değersiz insanların, gerçek değerlere karşı duyduğu kin Nur'a karşı yapılan zulümler namussuzluktur Bunun başka ne sebebi olabilir Ziya Paşa ne güzel söylemiş: "Rencide olur dîde-i huffaş ziyadan" Yarasalar, elbette nurdan, ziyadan ve ışıktan rahatsız olup kaçacaklardır -1935'ten 1985'e kadar, tam elli yıl, Bediüzzaman, Nur Risaleleri ve Nur talebeleri bin beşyüz defa mahkemeye verilip beraat etmiştir Bu noktanın kritiğini, izahını yapar mısınız? - Tarihte bu meselenin bir örneğine daha hiçbir şekilde rastlanmaz Bu, hikmet-i İlahiyedir, takdir-i İlahidir Yarasaların gözü ışıktan daima incinir Yarasa gözü aydınlıktan hoşlanmaz Karanlığı arar Bizdeki inkılapçı yobazlar da, karanlıktan hoşlanırlar Hiçbir aydınlığa tahammülleri yoktur Bu vak'a da eşyanın mahiyeti icabıdır Bu ışıkla karanlığın, imanla inkarın arasındaki ebedi kavganın yeni bir tecellisidir - 1935'ten bu yana Risale-i Nur'ların ve Bediüzzaman'ın aleyhine yazı, resim, karikatür ve düzmece röportajlar neşreden gazeteler, şimdi de parayla Risale-i Nur'ların reklamını ve propagandasını yapıyorlar Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Mecelle'nin umumi hükümlerindendir: "El-umuru merhunün li evkatihim" Yani, her şeyin bir vakti vardır Demek ki, bu hayırlı Nur hizmetinin vakti şimdiymiş Geç olsun da, güç olmasın: Her şeye rağmen, memnun olunacak bir hadisedir Demek, küfür kendi kendine pişman oldu veya hücumlarının bir şeye yaramadığını anladılar Bir nevi ıslah-ı hal olarak kabul etmemizi ve memnunluk duymamız lazımdır Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış İşte, bitti gitti Her şeye rağmen, çok güzel bir hareket Bu hareketler bize memnuniyetler verir Geç de olsa, oldu Küfür nihayet teslim-i silah etmektedir - Boğaziçi Üniversitesinden ProfDr Şerif Mardin, yedi yıldır Bediüzzaman Said Nursî ile alakalı çalışmalar yapıyor Ona Bediüzzaman hakkında çalışmalar yapmasını ilk defa siz tavsiye etmiştiniz, zannederim ' - Şerif Mardin'le on senedir tanışırız Kendisi Ebu'l-A’la Hocanın (Mardin) yakın akrabasıdır Ben, konuyu sadece kendisine hatırlattım "Yakın düşünce tarihimizle yakından alakadarsınız Mesela, Bediüzzaman'ın hayatı ve eserleriyle neden uğraşmıyorsunuz?" demiştim Sadece hatırlatmıştım O da, "Doğru” diye tavsiyeme iştirak etmişti Böylece çalışmaya başlamıştı - Türkiye, İngiltere, İtalya, Mısır, Suudi Arabistan üniversitelerinde Risale-i Nur'lar ve Bediüzzaman üzerine tezler ve çeşitli çalışmalar yapılıyor Bu konuda ne diyorsunuz? - İnsan bir günde zulmetten nura gelmez "Olma ye's ü ümmid ile hemdem / Alem-i inkılabdır alem" Beş dakika sonrası bize ait değildir İnsan için hiçbir şey mutlak olmamak lazımdır Beyne'l-havf ve'r-reca (korku ve ümit ortasında) Müzmin her zaman böyle olmalıdır Alem mütemadiyen değişmektedir Bu değişen alem içinde, hiç bir zaman mutlak bir ümit veya yeis sõz konusu olamaz Ümit lazım, fakat mutlak değil Bu çalışmalar çok güzel bir ümittir İnsanlar ve zaman değişiyor İktidarımız, ancak hüsnüniyetimizden ibaret olabilir Ancak niyetimizi ve ihlasımızı kontrol altına alabiliriz Bir dakika sonrasını bilmiyoruz Bu ana göre, bu durum bir güzelliktir - Bugün Risale-i Nur'lar ve Bediüzzamanın hayatı, birçok yayınevi tarafından beş dilde, dünyanın muhtelif ülkelerinde ise on dünya diline çevrilip neşredilmektedir Sizin tabirinizle "kendi bağrımızdan çıkan" Nur risalelerinin bu fütuhatını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bu büyük fütuhat, büyük bir imparatorluğun son sözleridir Bu hareket, Osmanlı devletinin bir nevi vasiyetidir Bedüzzaman Hazretleri, Osmanlı devletinin son temsilcisidir Risale-i Nur'lar, Bedüzzaman Hazretlerinin insanlığa hitabesidir - Bediüzzaman ve Nur talebelerinin İslam iman hizmetlerindeki fedakârlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Son elli yıl içinde çeşitli felaket ve musibetlerle uyuşan geniş halk tabakalarına Hakkın ve İslamın şuurun sesini haykıran tek mücahid: Bediüzzaman Said Nursi'dir Ülkemizin yüzüstü bırakılan insanları, onun Nur Risalelerini okuyarak İslamiyetin ne kadar aydınlık, ne kadar muhteşem ve ne derece şerefli bir inanç manzumesi olduğunu idrak ettiler Zilletleri izzete tahavvül etti Mukaddes iman ateşini söndürmek için bütün çile ve işkencelere katlandı Sonunda dünyadan edebiyete muzaffer olarak intikal etti Bediüzzaman; ışığı vatan sathına en çok yayılan gür bir meş'aledir İslamın bayrağını zinde bir imanla gelecek nesillere devretmek için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen Nur Talebeleri hem sayı, hem ihlas bakımından önde olmak vasfını muhafaza etmektedir - Risale-i Nur Külliyatının dilini ve üslubunu nasıl buluyorsunuz? - Her eser kendi diliyle doğar Risale-i Nur'un dili Kur'anî ve İslamî bir lisandır Evveliyetle Kur'ani ve İslamî kelimeler tercüme edilemez Risale-i Nur imanın dilidir İman tercüme edilemez İman, hendese değil ki tercüme edilsin Bediüzzaman Said Nursî'nin eserlerini, ancak, Said Nursi kabiliyetinde ve İslami kelime hazinesini onun kadar iyi bilen birisi nihayet tevil ve tefsire kalkışabilir Bunu da ne kadar yapabileceği yaptıktan sonra belli olur Risale-i Nurları tercüme etmek mümkün değildir Risale-i Nurları anlamaya çalışmak, ancak bize nasip olabilecek en büyük mükafattır Risale-i Nurun kelimelerl üzerinde oynamak kimsenin hakkı değildir, haddi de değildir - Şarktaki ve Garbtaki eserleri okuyup, bilen bir Müslüman mütefekkir olarak, tedkik edip istifade ettiğiniz Risale-i Nurların dikkatinizi çeken, enteresan ve orijinal bulduğunuz bir cihetini anlatır mısınız? - Risale-i Nur hazinesinin şu ciheti bu ciheti diye bir tefrik yapılamaz Müstesna olan Nur eserlerinin bütünüdür Risale-i Nur'da üslup ile mana tam bir ahenk halindedir Denizin suyunda tuzla su nasıl kaynamışsa, Nur eserlerinde de mana ile üslup o şekilde kaynaşmıştır Bediüzzaman mükemmel bir hafıza ile bütün kaynakları ezberlemiştir Bediüzzaman'ın bir kütüphaneye ihtiyacı yoktur Onun eserleri İlham-ı Rabbãnidir - Risale-i Nur'un Türk ilinde ve Türk dilinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Koca bir devlet kurmuşuz, cihana hükmetmişiz İslam dünyasında abilik vazifesi bize düşer Dünya hakikatı bizden almış, iktibas etmişler Büyük mesuliyetimiz var Risale-i Nur milletimize Rabbani bir iltifattır Risale-i Nurun bizim ülkemizde çıkması Allah'ın bir nimetidir Risale-i Nurlar haysiyetimizin bir müdafaasıdır İslam dünyasında ihraz etmiş bulunduğumuz mevki-i bülentin hakkı olduğunu isbat eden bir hüccettir Yani Risale-i Nur bizim namusumuzu kurtarıyor |
Son Sohbet |
10-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Son Sohbetbediüzzaman said nursi sözleri Tevhid tevhid, en ehemmiyetli ve en halavetli ve en yüksel bir vazife-i kudsiye ve bir fariza-i fıtriye ve bir ibadet-i imaniyedir İnsan bir yolcudur Sen burada misafirsin Ve buradan da diğer bir yere gideceksin Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini bağlamaz Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın Ve keza, bu fani dünyadan da çıkacaksın Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış İnsan ve vazifesi Kendini başıboş zannetme Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin Nasıl sen nizamsız, gayesiz olabilirsin İnsan ebed için yaratılmıştır Onun hakiki lezzetleri, ancak marifetullah, muhabbetullah, ilim gibi umur-u edebiyedir Dünya hayatı Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz Gençlik Sizdeki gençlik katiyen gidecek Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek Eğer terbiye-i İslamiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve edebi bir gençlik kazanmasına vesile olacak Dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir Yalnızca Allah'a dayanıp güvenmek Ey insan! Eğer yalnız Ona abd olsan, bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın Eğer ubudiyetten istinkaf etsen, aciz mahlukata zelil bir abd olursun Her kim kendisini Allah'a malederse, bütün eşya onun lehinde olur Ve kim Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur Allah'a mal olmak ise, bütün eşyayı terk ve her şeyin Ondan olduğunu ve Ona rücu edeceğini bilmekle olur Allah'a hakiki abd olan, başkalarına abd olamaz Madem her yer misafirhanedir Eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar ise, herkes yardır, her yer yarar Eğer yar değilse, her yer kalbe bardır ve herkes düşmandır İmanın kazandırdıkları Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak Allah'a olan imandır Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur İmana gel ki, elemden emin olasın Kadere teslim ol ki selamette kalasın İnsan eğer kesrete dalıp kainat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fanilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette nihayetsiz bir hasarete düşer Hem fena, hem fani, hem ademe düşer Hem manen kendini idam eder Eğer insan-ı Kuran'dan kalb kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin miraciyle arş-ı kemalata çıkabilir Baki bir insan olur Dine hizmet Dine hizmet ederken müspet hareket etmek ve menfi hareketlerden kaçınmaktır Bizim vazifemiz müspet hareket etmektir, menfi hareket değildir Rıza-i İlahiye karışmamaktır Bizler aşayişi muhafazası netice veren müspet iman hizmeti içinde her yıl bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz Kardeşlerim! Hastalığım pek şiddetli, belki yakında öleceğim veyahut bütün bütün konuşmaktan, bazen men olunduğum gibi men edileceğim Onun için benim nur ahiret kardeşlerim, ehven-ü şer deyip bazı biçare yanlışçıların hatalarına hüçum etmesinler Daima müspet hareket etsinler Menfice hareket vazifemiz değil Çünkü dahilde hareket menfice olamaz |
|