Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Aşk & Sevgi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
boş, mektup

Boş Bir Mektup

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Boş Bir Mektup



Boş Bir Mektup

Boş Bir Mektup Yazısı - Boş Bir Mektup Fatih Canavaroğlu - Fatih Canavaroğlu Yazıları

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, okunmaya hazırlıksız bir yazı Kimse okumasın diye daha yazmamıştım Canıma tak etti feryatları,"yaz" dedi beni, çünkü yazmak hayattan öç almaktı bir nevi Oysa hiç yazmadım ben ruhumda zorla sıkıştırılmış namlusu kendine dönük mersiyelerimi, içinden onca harf çalınmış alfabemle Oysa boştu bu kâğıt biraz önce bütün çıplaklığıyla

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, berraklığını hiç kaybetmemiş sesinin yadigârı Yalnızlığın ritmini arıyordum bütün solo parçalarında, aşk bestelerinin Belki de sadece seni dinlemek isteyişindendir, sağır kulaklarım, yine bu yüzdendir belki duyabildiğim en güzel şarkı, senin sesin Acaba kalmış mıdır bana da yokluğunun acısını dindirecek kadar sessizlik musikisi?

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, tıpkı ismin, tıpkı yüzün gibi nur ve seni anlatamaya yetersiz olduğu için utanıyordu bütün sözcükler Necm-i gisü-dâr boşluklarında bir ümit çığlıydın dudaklarımda Her kelimeyi en iyi arkadaşımmış gibi seçiyordum ama nedense her seferinde hayal kırıklığı olarak geri dönüyordu çehreme Hayal kırıklığına uğramamanın en kati yolu hiç hayal kurmamaktır demiştim zamanın birinde Ve zamanla anladım ki daha kesini hiç sevmemek Raydan çıkmış vagon misali sevgimi taşıyamadıkları için utanıyordu bütün sözcükler

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı kalemimin kırık ucundan önce üç beş damla gözyaşıyla hoş beş oldu biçare Belki de sen de bu sahneye yabancı değilsin, gönül iklimlerinde kırkikindi yağmurlarına tutulmuş kirpikleri şemsiye görevi göremeyecek kadar aciz sırılsıklam sevdalara yangın ben gibi Yeter artık dercesine tam teşekküllü seni anlatır gözyaşlarım ve bir bebeğin rutin apalayışları gibi pare pare damlarlar kâğıt üzerene Ben ağladım ve sadece sen ağlattın, içimdeki yangınları söndürüp kaçayım diye Sözlerin vardı umutsuzluk devranlarını sıvazlayıp mızraklara, arkamdan sapladığın Sözlerin vardı binlerce kişilik orduyla üzerime gelen ve "seviyorum" diyen dillerimi tarumar eden Sözlerin vardı hayatımda görüp görebileceğim en dingin Azrail'i sunuyordu bendime ve benimde sözlerine karşılık bir yokluk reçetesi, bir sensizlik abidesi nalân gözyaşlarım

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, gül kokulu bir papirüs belki de, alışılagelmişliğin dışında, kirli ellerim dokunduğu için siyah, düşüncülerimi aktaramayacağım kadar ak ve pak ve hiç kimseye derdimi anlatamayacak kadar davacı olduğum bu hayatta titrek ellerimin arasında süzülen sevgili Bense tarihin tozlu raflarında kalmış engizisyon mahkemelerinin dili nasırlı arzuhalcisi Kendi davamı yazıyorum ve şikâyetim kendime Tanığı da benim sanığı da sana olan sevgimin Yalnız yargıcı sen olduğu için anlamsız görünüyor bir aşkın bütün yanılgılarına inat, koyu sisleri arasında zindanlarım Yargıcı sen olduğun için her koltuk sanki bir elektrikli sandalye ve her mekân bir giyotin gölgesi

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, her şehre açılabilen sırlı bir kapı Paris'te yıldırım kadar devasa bir kule, Berlin'de ise olmayan bir duvar kesiyor önümü Venedik'te gondol savasında suyun ışığı yansıtmasına lanet okuyuşlarım Filistin'de bir çocuğun gözyaşlarıyla tanışmasına tanık oluyorum naçar içinde Endülüs küskün, Bosna kangren Halepçe'de gülün solgunluğunda nefesler İstanbul desen, hiç sorma Bütün şehirler yaralı ve kendine yalnız yokluğunda Sensizliğe yakınan her şehirle hemşeriyim

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı Önce ruhuma sonra kâğıda yansıdı hayalin ve artık cennet bahçelerinin en uzak diyarlarına gönderilebilecek gül yaprağı pullarıyla güzide bir kartpostaldan farksızdı Saçlarında hiçbir zaman kordale olamamış bu yorgun eller güzelliğinin üzerine yazacak hiçbir şey bulamamanın şaşkınlığıyla aniden duraksadı Gözlerin dilrüba kuyumcularında inci-mercan boncukları dizerken, dudakların mücevher demeye kıyamayacağım kadar parlıyordu sineme Saçların ki benim gibi aciz bir şairin mecazisi ile betimlenemeyecek kadar nazenin, her türlü teşbihe kapalı, uğrunda öylesine ölünesi, öylesine susulası, öylesine yanılası Ve birde sevgin vardı benden esirgediğin, sevda dairesinde bir iksirdi bu yaralı yüreğime

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, şimdi yerinde boş bakışlar

Fatih Canavaroğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.