Dinimizde Burçların Yeri Var Mıdır? |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dinimizde Burçların Yeri Var Mıdır?Sözlükte kale, kule, hisar mânâlarına gelen “burç” kelimesi, astronomi dilinde, güneş sisteminde yer alan on iki takım yıldızının her birisine verilen addan ibârettir Çoğulu burûctur Buruc, aynı zamanda Kur’ân’ın 85 sûresinin de adıdır Bu sûre, gökyüzünün burçlarına yeminle başladığı için Burûc Sûresi adını almıştır İfâde ilk âyette geçer Mânâsı şöyledir: “Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne”1 Dînimizde burçların yeri, astronomi ilminin konusunu teşkil edecek derecede vardır Astronomi ilmi bu konuda derinleşebilir Araştırmalarını ilerletebilir ve bu yıldızlarla ilgili bir çok bilinmeyeni ortaya çıkarabilir Teleskop ve sâir uzay inceleme araçlarından istifade edebilir Bu yollar açıktır Nitekim, NASA’nın ve sâir uzay merkezlerinin yaptığı iş bundan ibârettir Netice olarak, konu genel itibarıyla pozitif bilimlerin, özel olarak da astronomi ilminin konusu oldukça İslâmiyet’e ters düşmez Fakat konuyla astroloji denilen, gök bilgilerini fal alanına çekerek kullanan fal-bilim (!) de ilgileniyor Her ne kadar insanoğlu astrolojiye, yani yıldız falıyla ilgilenen bu özel alana bilim süsü vermeye çalışsa da, bunun pozitif bilimlerden uzak, yıldız ve galaksi hareketlerine dayalı olarak yapılan muhtelif kişilik ve karakter yorumlamalarından ibâret bir dal olduğu açıktır Bu yorum dalı (bilgi dalı veya bilim dalı değil), yıldızların, galaksilerin, takım yıldızlarının veya gezegenlerin hareketleriyle insan kişiliği, insan karakteri ve insan davranışları arasında ilişki kuruyor, insanın doğumunun veya önemli olayların meydana geliş tarihine göre insanları gruplara ayırıyor İnsanların karakter yapılarını doğum tarihlerine göre çözmeye çalışıyor Bu yorum dalına eskiler yıldız falcılığı mânâsında “müneccimlik” diyorlardı Böyle ispattan, delilden ve burhandan, yani pozitiflikten uzak yorumlamaları İslâmiyet’in onaylamasını “beklemek bile” doğru değildir Yapılan yorumlar sadece yapanları bağlar Yorumun yanlışlığının sorumlusu kişinin kendisidir Nitekim kişinin karakter yapısını doğrudan Allah’a vermek gibi bir Tevhid inancı dururken; bu yapıyı Allah’ın elinden alıp yıldızların bir takım hareketleriyle ilişkilendirilecek biçimde doğum tarihlerine vermek, Tevhid inancıyla da, pozitif gerçeklerle de bağdaşmaz Tevhid inancına göre kişiyi karakteriyle birlikte yaratan Allah’tır Kişinin, sahip olduğu karakteri çerçevesinde terbiye edicisi de Allah’tır Allah kullarını doğrudan terbiye ettiği gibi, din göndererek kullarının irâdesine kapı açmak sûretiyle de terbiye eder İnsan davranışlarını sahip oldukları karakterler içinde eğiterek dizginleyen müessese dindir Neticede kul, karakteri nasıl olursa olsun, terbiye edilmeye hazır bir potansiyel hüviyetindedir Oysa yıldız falcılığında doğum tarihine göre kişiye sabitlenen karakter, eğitilir olmaktan uzaktır Kişiye doğum tarihine göre bir karakter biçeceksiniz ve onu bu biçilmiş karaktere göre yargılayacaksınız, ona buna göre davranacaksınız Meselâ, eğer müneccim (yıldız falcısı) hesabına göre kişiye çok alıngan olduğu söylenmişse, artık kişiye alıngan nazarıyla bakılacak, artık ona bu yaklaşımla davranılacaktır Alıngan olmasının sebepleri araştırılmayacak Kişi eğitime alınmayacak Alıngan değilse bile, bu ithamla kişinin kendisini alıngan bilmesi gibi bir ucube ortaya çıkacaktır Oysa alınganlık belirli ölçülerde herkeste vardır Eğer birisinde fazla miktarda alınganlık varsa da, bu, doğum tarihiyle ilgili bir olay olmadığı gibi, olumlu yaklaşımlarla ve eğitimle kişinin bu yanını düzeltmesi zor değildir Oysa yıldız falcılığı anlayışında bu çabaya yer yoktur Kaldı ki, kişinin karakterini doğum tarihine göre tespit etmenin pozitif bir değeri de yoktur Konu pozitif bilimle ispatlanmış değildir Binlerce yıldır insanoğlu boş yere yıldız falcılığıyla uğraşıyor Konu hâlâ burhana, delile ve ispata muhtaçtır Konu hâlâ zanna dayalı yorumlamalardan ibârettir Risâle-i Nûr Kur’ân’a bağlı olarak ayı, güneşi, yıldızları, gök cisimlerini ve semâvâtı bolca tefekkür sâhâsına çekiyor; ama hiçbir zaman astroloji malzemelerini kullanarak ve burçlara dayanarak gelecekle ilgili veya gaybî yorumlara yer vermiyor Hiç şüphesiz, bu mânâda burçlarla ilgili yorumlara inanılmasını da onaylamıyor On Dördüncü Lem’a’da değinilen burçlar, İlm-i Nücumun teşbîhâtı arasında yer alan burçlardan başka bir şey değildir2 Netice olarak, eskiden “ilm-i nücum” olarak bilinen astronomi, bir ilimdir Kur’ân’dan destek alır Fakat, astronomi bilgilerini burçlara dayalı bir takım gaybî haberler üretmekte ve gelecek hesapları yapmakta kullanmanın, yani “astroloji” olarak bilinen falcılığın gerçekliği yoktur Bu açıdan, Tevhîd inancı da böyle fiillere değer vermiyor Dipnotlar: 1- Buruc Sûresi: 1 2- Lem’alar, s 96 |
|