Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devrimi, geçmişin, mısır, sanatı, tarihini, yazmaaydınlanma

Mısır Sanatı -Geçmişin Tarihini Yazma-Aydınlanma Devrimi

Eski 06-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Mısır Sanatı -Geçmişin Tarihini Yazma-Aydınlanma Devrimi



MISIR SANATI - ESKİ MISIR UYGARLIĞi

Nil nehrinin suladığı verimli topraklarda ilk maden olarak bakır bulunmuştur
Nehrin sularını kanallarla toplayan, toprağı eken ve hayvan besleyen bu çiftçilerin küçük köyleri de nehir kıyısında kurulmuştur Kilden kap kaçak yapıyorlar, bunları kırmızı ve siyah renge boyuyorlar ve fırında pişiriyorlardı Krem ve kokuları koydukları kapları, tarakları, kaşıkları kemik ya da fildişinden, ince ve zarif bir şekilde yapabiliyorlardı Sert taşlardan yaptıkları gerdanlık ve küpeleri takıyorlardı Bunlar bakırı ilk kez gerdanlık yapmakta kullandılar Bakırı önce ince levha haline getirinceye kadar taş bir tokmakla dövüyorlar sonra bunlardan çeşitli eşyalar yapıyorlardı


İÖ4000 yıllarında ise köyler büyümüş tarım gelişmiştir Canlı renklerde boyanan vazolar, küpler, tabaklar evlerin baş süsünü teşkil ediyordu Sürülerin çoğalması, ailenin sağlığının gibi nedenlerle yumuşak taşlardan heykeller de yapıyorlardı Toprak ve güneş tanrısına inanıyorlardı


İÖ 3900 yıllarında bakır daha çok kullanılmaya başlanmış, seramikler gittikçe geliştirilmiş ve çoğuna hayvan şekli verilmiştir Mezarlar ise renkli resimlerle dolu odacıklardır Duvarları süsleyen bu resimler kara ve su avcılığını, ziyafet sahnelerini canlandırmaktadır Resimlerde bütün bir hayat anlatılmaktadır Bir sürü uşaklar ona yemekler taşımakta, saçları taranmakta, elbiseleri giydirilmekte, dostları ile av partilerinde gösterilmektedir, ölünün etrafını çeviren bu hayallerle eskisi gibi hayatın zevklerini tatmakta devam edeceğine ve resmin büyülü kudreti sayesinde ölümün korkulacak bir şey olmasının önüne geçtiklerine inanıyorlardı


4000-3500 yılları arasında Mısır halkı sadece ölümü düşünmemiş, kendi hayatına da düzen vermiştir Böylece Nil boyundaki dağınık köyler aralarında birleşerek biri güneyde öbürü kuzeyde, yani birisi aşağı Mısır diğeri yukarı Mısır olmak üzere iki krallık kurmuşlardır Bu krallıklarda kralın gücü sadece maddi kuvvetlerden ileri gelmemekte, aynı zamanda Tanrıyı da dünya yüzünde temsil etmesinden çıkmaktadır Bunlar Mısır halkının iyiliği için insan şekline girmiş üstün varlıklar olup öldükten sonra gökyüzündeki öteki ilahlar arasına döneceklerdi Mısır krallarının her ikisine de firavun (Büyük evde, sarayda oturanlar) denilmiştir Aşağı Mısır kralı başında beyaz yüksek bir taç taşımakta, Yukarı Mısır kralı ise kırmızı taç taşımaktadır



I ö 3500 yıllarında Aşağı ve Yukarı Mısır krallıkları MENES isminde bir tek firavunun yönetimi altında birleşerek tek bir krallık meydana getirdiler İşte bu andan itibaren Mısır 'in gerçek tarihi ve uygarlığı başlamış oluyordu Artık firavun başında kırmızı ve beyaz renkli taç taşıyordu "Eski imparatorluk" denilen bu devir 1000 yıldan fazla bir süre devam etti Başkent Menfis ' tir Sanat merkezleri Tinis ve Menfis' tir Bu dönemde görülen yapı tipleri ve mimari unsurlar mastaba, piramit, güneş tapınağı, sfenks, paye, proto-dorik sütun ve plastrelerdir


ESKİ KRALLIK DEVRİ MISIR MEZAR MİMARİSİNİN GELİŞİMİ

Hangi koşullar altında ve hangi düzeyde yaşarsa yaşasın Mısırlı her insanın sağlığında bir mezar hazırlaması onun baş işi ve dileği olmuştur Mısır büyük mezar mimarisinin neden ve niçin başladığı tartışma konusudur Kimi sanat tarihçiler bu büyük mezarların firavunun gücünü gösterdiğini, kimi devletin saygınlığını belirttiğini, kimi de firavunun tanrısal özelliğiyle anıtsal büyüklükte yapıldıklarını savunurlar Bazı sanat tarihçiler de bu açıklamaları yeterli bulmayıp piramitlerin tarih öncesi mezar tepelerinin görevini üstlendiklerini iddia ederler


Piramitler hangi düşünceyle yapılmış olursa olsun, sağlam formları ile ölümsüzlüğün sembolüdürler, ölü piramidin içinde kalır ve rahatsız edilmek istemez Bunu mezar odasının dışarı çıkışı kolay olmayan bir yere çıkışından anlıyoruz Böylece içine girilemeyen gizemli yapay bir dağ ortaya çıkıyordu
Piramitlere kadar Mısır mezar mimarisinin geçirdiği aşamaları şu şekilde açıklayabiliriz
1 Piramitler bugünkü gördüğümüz şekilde ortaya çıkmamıştır Ölü bir yere gömülür, üzerine toprak yığılarak bir tümsek oluşturulurdu Bu tümsekler kişinin önemine göre küçük veya büyük olurdu


2 Bu topraktan mezar tepeleri daha sonraları ker***ten veya taştan yapılmaya başlandı Bu ker*** mezarlara mastaba denir Mastabalar yan duvarları eğimli kare prizmaya benzer iki ölümden oluşur 1Bölüm toprak altı olup, burada ölünün lahdi yer alır Toprak üstündeki ikinci bölümde ise ölünün eşyaları ile heykelinin saklandığı bir odadır Mastabaların ilk örneklerine Gize 'de rastlıyoruz Buradaki mastabalar bir cadde üzerinde sıralanmış durumdadır Gize 'ye bu nedenle planlı bir şekilde yapılmış ölüler kenti diyebiliriz Mastabalar soylular için yapılmış mezarlardır

3 İlk Piramitler mastabaların üst üste oturtulmasıvla gerçekleşmiştir Bunların ilk örneği 1 sülaleden Nebeetka'nın mezarıdır Ölü yeraltındadır Üst yapının üç cephesi basamaklı olup dördüncü cephesi dikeydir Bu mastaba piramit ünlü Diyozer pramidinin proto-tipi olmuştur Bu tip piramitleri dışarıdan tek ve çift bir çevre duvarı kuşatmakta idi Kral Diyozer 'in Sakara 'da ki beş basamaklı piramidi çevresindeki yapılarla büyük bir mimari bütün oluşturuyordu Bir dağ etkisi bırakan basamaklı piramidin yanında ilk kez bir mezar tapınağı ile karşılaşılıyor Bu tapınağın içinde firavunun bir heykeli olup duvarda açılan iki delikten içeri bakılır Bu delik aracılığı, statünün dış dünyaya etki yapması değil, dışarıyla ilişkinin kesilmemesi düşünülmüştür Piramidi çevreleyen avlunun cinde iki mastaba daha bulunmaktadır Kalker taşlarından yapılan piramidin basamakları ikişer m küçülerek yükselmektedir Kapladığı alan 107-120 m ölçülerindedir 3 sülaleye ait olan piramitte papirüs demet sütunlarının kullanıldığı görülür

Kültür ve Uygarlık

Kültür en geniş tanımı ile insan-insan ve insan-doğa ilişkilerinin toplamıdır Kültürler
bilim, sanat ve felsefeyle inceden inceye işlenerek rafine edilirler ve ortaya yüksek yaşam biçimleri olan uygarlıklar çıkar Uygarlık ise bilinçli bir üretim olarak kültürün içinden doğar ve dönüp kültüre katılır

Mısır ve Mezopotamya Matematiği
mısır yemek kültüründe Türk etkisi Türkçe !
Abu Simbel-Mısır Firavunu II Ramses için yapılan iki tapınağın bulunduğu yer
Mısır Tarihi
Ahenaton,Eski Mısır firavunlarından, Amenhotep-IV Amenofis, Aton'un hizmetkarı
Memlûklar hanedanı, Kölemenler, Mısır ve Suriye' de egemenlik kurmuşlardı
Misir Kültürü

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi

Eski 06-06-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi



Geçmişin tarihini yazma-Aydınlanma devrimi Kültür ve Uygarlık


Kültür en geniş tanımı ile insan-insan ve insan-doğa ilişkilerinin toplamıdır Kültürler
tüm, sanat ve felsefeyle inceden inceye işlenerek rafine edilirler ve ortaya yüksek yaşam biçimleri olan uygarlıklar çıkar Uygarlık ise bilinçli bir üretim olarak kültürün içinden doğar ve dönüp kültüre katılır Bu nedenle kültürler karşılaştıklarında içlerine kapanmasına karşın, uygarlık doğduğu kültürden diğerlerine geçerek yayılır ve evrenselleşir


1Küreselleşme sürecinin günümüzde tüm dünyaya dayatmakta olduğu global-topyekûn uygarlık anlayışı, eşzamanlı olarak içinden doğduğu kültürden farklılaşan diğer kültürlerin de asimilasyonu görevini üstlenmiştir Suya atılan bir taşın yarattığı dalga halkaları gibi dünyanın farklı coğrafi noktalarına ait kültürlerin oluşturduğu evrensel uygarlığın 21 yüzyıl efendileri, ilim ve tarihle çatışmak pahasına postmodern söylemler ile kökenini, geçmiş ve günümüzün kültürel farklılıkların özgün koşullarında varolma hakkını reddetmekte, sanayi toplumunun üstün olanaklarını kullanarak tüm coğrafyalara tek kültür, tek uygarlık kafesinde bir tüketim unsuru olmak zorunluluğunu dayatmaktadır
Erkeklerin sakal tıraşı olması geleneği eski Sümer’den gelen bir cezadır

Her sabah Mısırlıların icad ettiği aynaya bakarak Sümer usulü tıraş olurken, Eski Galya icadı sabun ile yüzümüzü yıkıyor, eski avcı ve göçebe kültürlerinden ödünç aldığımız ceket ve pantolonumuzu giyerken, Atilla’nın Avrupa’ya tanıştırdığı düğme ile gömleğimizi ilikliyoruz İlk olarak Habeşistan’da yetiştirilmiş kahvemize ilk olarak Hindistan’da saflaştırılmış olan şekerimizi yarıştırırken bir taraftan da Çinlilerin icad ettikleri kağıt üzerine Cermen usulü basılmış matbaada) günlük gazetemizi okuyoruz Bir de üstüne Meksika usulü sarılmış tütün (sigara) taktık mı değmeyin keyfimize

“2 Kültürel difüzyonizm (yayılımcılık) adı verilen bu antropolojik süreçte keşifler, icatlar ve kültürel gelişmeler birbirinden bağımsız ya da birbirine paralel değil, tarihin belirli bir döneminde ve belli bir toplumda bir kez yer aldıktan sonra jeolojik ve ekolojik sınırlar çerçevesinde diğer kültürlere yayıldılar

3Küreselleşme sürecinin temel dinamiği kapitalist düzen egemenliği tarihsel bir hesaplaşma ve insanlık tarihinin belki de en önemli kırılma noktalarından biri olan Exodus (Çıkış)4 hadisesi ile simgelenen bir dönemde kurulmaya başlanmıştır Bu aynı zamanda Sümer, Elam, Akad, Kaide, Asur vb Mezopotamya kaynaklı dini ve felsefi düşüncelerin paradigmasının ihya ettiği maddeye dayalı bir emperyalizm anlayışının evrenselleştirilmesi düşüncesinin tohumlarının sildiği dönemdir Mezopotamya kaynaklı dini ve felsefi düşünceler ile İbrani dininin buluştukları ortak nokta, siyasi yapılanmalarını imparatorluk düzeyine yükseltme isteklerine paralel olarak dinsel birikimlerini evrensel ve tektanrıcı (monoteist) bir kimliğe büründürmeleri kir Kendinden sonraki tektanrılı dinlere ve günümüz uygarlığına en önemli etkilerde bulunan Mezopotamya kaynaklı düşünme ve davranma alışkanlıkları, bir dizi temel değer kayması ile antik bilgi toplumlarının varlığına son vermiş, modern çağa kadar uzanan emperyalizm paradigmasına kaynaklık etmiştir Antik bilgi toplumlarına ait beceri ve huylar doğal faunasının bozulması ile birlikte ürünü oldukları toplum yapısı ile birlikte tarihe karışarak yok olmuşlardır Ikibinli yıllarda bilgi toplumu düzenini yeniden egemen kılma hedefiyle yola çıkan Aydınlanma devrimcileri, 6000 yıllık bir geçmişe uzanarak tarihsel kökenlerini ve bilgi-egemen toplulukların uygarlığının ne şekilde kesintiye uğradığı sorusunun cevabını bulacak ve uygulamayı tasarladıkları sayısal para, güdümlü ekonomi modelleri ile yaklaşık 6000 yıldır süre gelen “kurnazlık” düzeni için ne kadar ciddi bir tehdit unsuru olduklarını göreceklerdir Elbette bütün tarihsel süreçlerin gizemini bildiğimiz ve açıklayabileceğimiz iddiasında değiliz Fakat özellikle antik Mısır uygarlığına ilişkin gözlemlediğimiz bilgi ve bulgular ışığında bu güne kadar alışılagelmişin dışında olduğunu varsaydığımız bir takım gerçekleri ortaya koyacağız
Kadim Mısır Uygarlığı ve İlk Bilgi Toplumları

Günümüzden 16 bin yıl öncesine kadar geriletilen ilk Mısırlıların Nil vadisine çıkışları ile birlikte Osiris dininin uygulandığı yeni bir uygarlığın temelleri atılmıştır Osiris’in müritlerinden olan Hermes (Thot)6 42 ayrı kitapta topladığı dinsel, yönetimsel, astronomik, astrolojik, coğrafi, geometrik ve matematik bilgileri içeren kitapları ışığında Nil Vadisi’ne yerleşen beyaz Afrikalıların ileri Mısır uygarlığının oluşumuna öncülük etmiştir Hermetik öğretinin simgesel yöntemi dil ile bütünleştirilmiştir Yirmi iki harften oluşan Mısır alfabesinin her harfi, bir sırrın simgesi olarak kodlanmıştı Ayrıca her harf bir sayıya karşılık gelmekteydi Her harf ve sayı da üçgenlerle gösterilen üçlü bir yasaya bağlıdır7 Mısır’da Mezopotamya uygarlığı ile gelişen “tanrının seçimi” gibi mistik bir seçkincilik anlayışına yer yoktur Zamanla gerçekleri elinde tutan bir bilgi topluluğunun ortak adı olan hermetizmde bilgili ve güçlü olanın inisiyatörlüğünün güçsüz ve zayıf olana kabul ettirilmesine dayanan deneysel olarak güçlü inisiyatörlerin seçimi ve ayıklanması sürecini içeren bir anlayış teokratik ve ataerkil seçkinciliğin yerini almıştır Özgün Mısır anlayışında bilim, sanat, beşeri değerler, din, maji (büyü), hepsi bir bütünselliğin parçasıydı Günümüzün ikili (bilim-din) ayrımı Mısır’da geçerli değildi Din aynı zamanda bilimi de içermekte, Mısır uygarlığının simgesi sayılan piramitler artı ürünün depolandığı bir merkez, din-bilim eğitiminin verildiği bir üniversite, mistik-bilimsel bilginin istiflendiği bir bilgi deposu, toplumsal önderlerin ve inisiyatif sahibi olarak öne çıkacak Mısırlıların seçildiği bir test-ayıklama merkezi ve aynı zamanda firavunun ulaştığı uygarlık düzeyini simgeleyen bir saray ve ebedi istirahatgâh işlevi görmektedir
Türünün ilk örneğini temsil eden Mısır piramidlerinin en büyüğü Keops Piramidi, her biri 20 ton olan taşlardan 25 milyon adet kullanılarak inşa edilmiştir Tamamlanma süresinin 20-30 yıl arası olduğu tahmin ediliyor Bu da yaklaşık olarak günde 200′den fazla 20 tonluk taşın aksaksız olarak piramide eklenmesi anlamına geliyor
İçteki lâhitte kullanılan sumermerinin çıkarıldığı en yakın kaynak, El Bavvit’ten 209 kilometre uzakta bulunan, Sil’in doğu kıyısı üzerindeki Amarna’ya yakın bir taşocağı olan Hatnub’tu Mezarın kazı başkam Zahi Hawass’a göre, kireçtaşından yapılmış dıştaki ağır lahit de, büyük olasılıkla modern Kahire’nin yakınındaki Tura’dan geliyordu Mısır’ın yönetim merkezi Memfıs’in usta zanaatkarları, valinin yüzünü taşa oymuş; ardından tamamlanmış lahit bir mavnayla Nil üzerinde 241,5 kilometre boyunca batı kıyısındaki bir iskeleye ulaştırılmış, buradan da yaklaşık olarak 160 kilometre daha taşınarak ya da sürüklenerek Bahariye’ye götürülmüştü Burada törenle mezara indirilmiş ve Havvass’ın ekibinin valinin kalıntılarını ve mirasını araştırmak üzere lahtin 12 tonluk kapağını kaldırdığı güne dek, yaklaşık 2600 yıl boyunca, gün ışığına çıkarılmayı beklemişti “*


Yapılan araştırmalar her taş bloğun, yapım yeri ile inşa alanı arasındaki 200 ile 500 kilometre arasında değişen bir mesafe boyunca taşındığını doğrulamaktadır Bu ortalama hesabımıza göre her gün 20 tonluk 200 adet bir taş blok grubunun nehir ve kara üzerinde 200 ile 500 km arası bir mesafe boyunca aksaksız olarak taşınması anlamına geliyor Tüm bunların yanı sıra piramit üzerine yapılan matematik spekülasyonların şaşırtıcı iddiaları ve günümüzde bile çözümlenemediği için gizem olarak kabul edilen birtakım karmaşık hesaplamalar’0 piramitleri inşa eden Mısırlıların ne kadar büyük bir bilgi birikimine ulaştıklarını anlamamıza yardımcı oluyor Keops Piramidi’nde kullanılan taş bloklar ile Fransa’nın etrafını üç defa çevirmek mümkün M Ö 3000′li yıllarda yapılan bu piramidin yüksekliğine erişen bir yapı ancak 1900′lü yılların başında Amerika’da inşa edildi, yani yaklaşık 5000 yıl sonra Piramidin inşası sırasında çalışan on binlerce insan ve bu insanların hatasız çalışmasını düzenleyen organizasyon yapısı aklın sınırlarını zorlamaktadır Günümüzden 5000 yıl önce taş ocaklarının, maden ocaklarının işlendiği, duvar ustalarının, duvar boyacılarının, metal işçilerinin, taşımacıların ve benzeri bir çok farklı mesleki uzmanlık alanının bir arada organize bir şekilde çalıştığı ve bu çalışan yüz binlerce insanın lojistik ihtiyaçlarının (yiyecek, içecek, barınma, kanalizasyon, sağlık, eğitim vs) bir merkezden planlandığı ve uygulandığı muazzam bir mühendislik yapısı düşünün İşte Mısır’ın bu uygarlığının temelleri, Hermes’in eski Mısır’ın Teb ve Memphis tapınaklarının kutsal sırrıları öğretileri ile atılmıştır Bu sır hiçbir papirüste yazılmamıştır Yüzyıllar boyunca tapınak başkanları birbirlerine ağızdan ağıza ezberleterek aktarmaktadırlar Böylece sır layık olandan başkasının eline geçemez Tep ve Memphis tapınaklarına bağlanarak yıllarca sınav geçirip çile çektikten sonra bu sırra kavuşanlar, onu en dayanılmaz işkenceler” altında bile açıklamazlar12 Firavun ya da tapınak rahibi olmaktaki ölçüt akıl, irade ve fizik güç açılarından gösterilecek performansa dayalı bir düzende belirlenmekte, doğal olarak topluma önderlik edebilme yetilerini en üst düzeyde taşıyan temsilcilerin belirlendiği pozitif bir seleksiyon metodu akılcı yöntemler ile işletilmekte idi
Mısırdaki okullar tapınaklara bağlıydı Erkek çocuklar yedi yaşlarına geldiklerinde okula başlardı Okuma-yazmayı öğrenir ve zamanlarının çoğunu metinleri kopyalayarak geçirirlerdi Papirüs zor edinilen bir bitki olduğundan çocuklar, kırık çömlek parçalarına yazıyor, öğretmenleri de yazıcılar oluyordu Dokuz ya da 10 yaşlarında bir erkek çocuk başka bir okula devam edebilirdi Burada, mektup ve yasal belgelerin nasıl yazılacağını öğrenirdi Aynı zamanda, aralarında tarih, edebiyat, coğrafya, din, diller, muhasebe, matematik ve tıp konularının da olduğu bir dizi alanda eğitim alabilirlerdi Mısır uygarlığı M Ö 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır


Antik Mısır uygarlığını Aydınlanma devriminin kökeni olarak gündeme getirmemizin nedeni güdümlü ekonomi, merkezi plânlama, bilgi toplumu üretimi, pozitif seleksiyon ve toplum mühendisliği yaklaşımlarının ilk örneklerini sergilemiş olmalarının yanı sıra belki de eleştirel akılcılığın öncüsü sayılması gereken bir yöntemi matematiksel olarak geliştirmiş olmalarıdır Mısırlılar matematiklerinde, kullandıkları on tabanlı hiyeroglif rakamlarıyla, sayıları sembollerle ifade etme safhasına ulaşmışlardır Bu rakamlarla çeşitli matematik işlemlerini yapabilmişler ve cebir işlemlerine çok benzeyen “aha hesabı” adlı bir hesaplama yöntemi geliştirmişlerdir Bu hesaplamada “yanlış yoluyla çözüm” tekniği kullanılmıştır


13 Mezopotamya Uygarlığının Gelişimi ve Doğal İnisiyasyon Sisteminin Çöküşü İlkel ticaret biçimlerinin pazarlar aracılığıyla gelişmesi ve birbirinden uzak gruplar arasındaki temek tüketim maddeleri ihtiyacının pazarlar aracılığı ile karşılanması, anlaşma güçlüklerini gideren bir ara değer olarak paranın bir fiyat standardı olarak devreye girmesine neden oldu Paranın taşınabilir olması, üst ve alt katlarının olması ve büyük ve küçük katların birbirine çevrilebilir olması ürün ve hizmetlerin para ile ifade edilme sürecine katkıda bulunan unsurlardır Paranın ve pazarların artı üretimin biriktirildiği tapınakların ve ürünü paylaştıran tapınak rahiplerinin yerini alması, üretim, bölüşüm ve yönetim ilişkilerini kökünden değiştirdi Para ve pazarlar 5000 yıl öncesinin yeni dünyasının temel paradigmasını oluşturdu ve bu dönüşüm ile birlikte insana ait tüm değerler bu paradigmaya göre şekillendi Pazarlarda yapılan alışverişin adı ticaret, 3′e alınan bir malın 5′e satıldığı, bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybettiği, başarılı olmanın temelinin “kurnazlık” olarak ifade edilebilecek akla dayandırıldığı yeni bir düzen şekillenmeye başladı İnsanın doğal kaynaklar ve üretim araçları ile ilişkisi “mülkiyet” adı verilen tüzel bir kavram ya da kurum ile belirlenmeye başladı Yasalar insanı değil, mülkiyeti korumak üzerine şekillendi Para ve ticaretin gelişmesi merkezi yapıyı zayıflattı Paraya ve mala sahip olanlar mülkiyet kurumu çerçevesinde ifade edilen sahipliğini kendilerinden sonraki kuşaklarına, çocuklarına aktarmaya başladılar Ataerkil veraset olarak adlandırdığımız bu düzen ile malların ve paranın aktarımı ile birlikte sosyal statü de çocuklara aktarıldı Artık krallık doğal bir inisiyasyon süreci seçilecek adayların değil, babadan oğula intikal eden -sülaleye özgü- bir tanrı vekilliği görünümüne büründü Bu aktarım ile niteliksizleşen toplumsal önderlik kurumuna ait kararlar da doğal olarak gerçeklerden uzaklaşarak doğal bir din görünümü alan buyruklara dönüşmekte idi Tapınak rahipleri olarak adlandırılan bilim adamlarına ise bu durumda anlamsızlaşan eski görevlerini terk edip, krallara danışmanlık ve çoğu zaman tasdikçilik yapan, onların buyruklarını bir takım mistik çıkarımlarla delillendiren kahinler haline dönüşmek düşüyordu Yaratıcılık yeteneğinin kaybolmaya başlaması ile insanların birbirlerini ve doğadaki varlıklarını izleyerek öğrenmek ve taklit etmek sureti ile statü kazanmaları yerine nakil yöntemine yöneldiler Taklit ve nakil önceki toplumlar için anlamlı olan birçok kavramın içeriğini boşalttı ve anlamsız tekrarlar ve ritüellere dönüştürdü Bu dönüşümden nasibini alan Mısır uygarlığı da benzer şekilde dönüşüme uğradı, firavunluk babadan oğula geçen bir hükümdarlık şekline dönüşürken piramitler içindeki rahiplerle birlikte anlamsızlaştı Yeni nesil firavunların piramit şeklinde mezarları akıllarına gelen her yere kondurmalarının nedeni kutsal saydıkları bir simgeye ait kutsal ritüeli tekrarlamak şekline büründü Tapınakta toplanan artı ürünün her yıl tekrarlanan kıtlık dönemlerinde daha az miktarlarda tüketimi ile ilgili önlemler tek tanrılı dinlerde “oruç” adı altında kutsal bir eyleme dönüştürülürken, ekolojik dengeden bağımsız olarak farklı coğrafyalarda evrenselleştirilen bu kutsal alışkanlığın periyodunun ay takvimi denilen Mısır’ın güneş ve nil takvimine göre son derece hatalı işleyen bir düzende belirlenmesi sonucu mevsimlerin kayması ile gerçekliğini tamamen yitirdiğini söylemek mümkündür Aynı şekilde belirli zamanlarda halkın arasına karışarak onların dilekleri ve ihtiyaçlarını dinleyen firavuna seslerini duyurmak için bağırarak yakaran Yahudi kölelerin bu alışkanlığı, sonraki zamanlarda Tevrat’ın tanrısına bağırarak yüksek sesle ibadet etmek gibi son derece anlamsız bir alışkanlığa büründü Hermetik felsefe ve din anlayışı üzerine gelişen fakat onun özünü reddeden Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinsel yorumları aklın yerine aktarımın üstünlüğünü tercih ederek bugün dünya üzerinde hâlâ var olan birçok hurafenin oluşumuna kaynaklık ettiler


Tek başına doğal inisiyatif sahiplerinin seçilimi sürecinin zedelenmesi bile bilgi toplumunun yerini ticaret toplumlarının almasında büyük etki sahibi oldu Öyle ki bugün kapitalizm yandaşları bile bu durumu kapitalist sistem için, bir nesil içindeki “en uygun” olanın yerini yapay olarak avantajlı çocukların aldığı şu anki evrimsel hareketten daha önemli bir tehdit olmadığı iddiası ile ele alıyorlar Özel üniversiteler, kolejler, yabancı dil kursları, dershaneler, paralı eğitimin yaygınlaşması gibi ticari eğitim merkezlerinin sağladığı bu avantajlar ile ticari açıdan başarılı olanın çocuklarına devlet tarafından önerildiğinde, serbest rekabet anlayışının, kıdem hakkını sattığına emin olabiliriz

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.