Dünyanın Yeni Ve Eski 7 Harikası |
06-03-2009 | #1 |
Aragorn561
|
Dünyanın Yeni Ve Eski 7 HarikasıEskiden başlayalım (tabi gönlümüzde yerleri var) Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar İlk olarak MÖ 5 yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır MÖ 4 yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak "Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserle oluşturulmuştur Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz eski 7 harika listesi, MÖ 2 yüzyılda son şeklini almıştır Günümüzde, Dünyanın Eski Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır Pek ayrıntıya girmeyecem eskiler diye ama talep olursa uzun koyarım ama söyleyin Keops Piramidi Giza Piramitleri'nin üçü birden dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir Keops Piramidi, 4 Hanedanlık zamanında MÖ 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır Piramit yapıldığında 145,75 m yüksekliğindeydi Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak kayıtlara geçmiştir Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın eski yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır Babil'in Asma Bahçeleri Milattan önce 7 yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir Coğrafyacı Strabo'nun 1 yüzyıldaki tanımına göre: "Bahçeler birbiri üzerinde yükselen büyük direklerden oluşuyordu Bunların içleri çukurduBüyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya yukarı Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır Semiramis Medes kralının kızıdır Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olup olmadığını düşünülmektedir Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır Küçükken sandığımız gibi bu efsanevi bahçeler bir yerlere asılı fidan değildir, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur Artemis Tapınağı (resimde bulunan sırtı dönük arkadaş için özür dilerim) Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7 yüzyıla kadar gitmektedir Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır Tamamiyle mermerden oluşuyordu Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu Artemis Tapınağı MÖ 21 Temmuz 356'da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı Aynı gece Büyük İskender doğmuştur Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiştir Zeus Heykeli Zeus Heykeli MÖ 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır Heykelin oturduğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13 m yüksekliğindeydi Rodos Heykeli 32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanısıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel MÖ 282 yılında bitirilmiştir Liman girişinde bulunan heykel MÖ 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar İskenderiye Feneri Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır'ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında MÖ 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksekliğindedir Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir Fener'in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km mesafeden görülebiliyordu Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı Halikarnas Mozolesi Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar Bodrum civarında yapılmış ve yapımı MÖ 350 yılında tamamlanmış Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu Süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu Halikarnas Mozolesi'nin toplam yüksekliği 45 m idi ve 4 tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar 16 yüzyıl boyunca Halikarnas Mozolesi iyi bir durumda korundu 15 yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında St John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar Bu kalenin yapımında Halikarnas Mozolesi'nin nerdeyse bütün taşları kullanıldı şimdide yeniler Dünyanın Yeni Yedi Harikası, İsviçre'de bir organizasyon tarafından cep telefonu ve internet aracılığıyla yapılan bir oylama sonucunda, Dünyanın Yedi Harikası'na alternatif olarak seçilmiş ve 7 Temmuz 2007 tarihinde açıklanmıştır UNESCO ise bu seçimi, oy kullananların şahsi görüşlerini yansıttığı gerekçesiyle desteklemediğini ve klâsik Dünyanın Yedi Harikası listesinin korunmaya ve benimsenmeye devam edileceğini açıklamıştır İsviçre merkezli New7Wonders Vakfı'nın, dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya aralarında Ayasofya'nın da bulunduğu 21 finalist eser katıldı Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika [1] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi Dünyanın Yeni 7 Harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı Chichén Itzá Chichen Itza (ya da okunuşuyla Çiçen İtza), Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda, Valladolid ve Mérida arasında yer alan, Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir Maya kentidir Muhtemelen bir dönem Yucatan’ın dini merkezi olmuştur Günümüzde Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanıdır Chichen-Itza’daki El Castillo (kale) adıyla tanınan Kukulkan (Kukuul Kaan) piramidinin yüksekliği üst platforma nazaran 24 m’dir (10 yy sonunda yüksekliği 40 m olan Uxmal’daki piramitten daha alçaktır) 7 Temmuz 2007'de seçilen dünyanın yeni yedi harikasından biridir Efsaneye göre kent 10yy’da Quetzalcoatl önderliğindeki Toltekler’ce alınmıştır Kentteki önemli yapılar şunlardır: Kale adıyla tanınan Kukulkan Tapınağı ya da Kukulkan Piramidi: Mayalar bu piramidi astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koymak istercesine belirli bir sistemle inşa etmişlerdir Örneğin 4 cephesinin her birinde 91 basamak yer alır ki, böylece 4x91’le bulduğumuz 364 sayısına en tepedeki düzlüğü (1) de eklediğimizde yıldaki günlerin sayısı olan 365’i bulmaktayız Ayrıca, piramiti öyle bir şekilde yönlendirmişlerdir ki, ilkbahar ve sonbaharda ekinoksların gerçekleştiği an, piramite gelen güneş ışıkları piramitin çıkıntıları sayesinde, merdiven basamaklarının dibinde bulunan iki yılan başı yontusunun S’ler çizen bir gövde uzantısı oluşacak şekilde bir gölge oluşturmaktadır (İki başlı yılan) Bu yılan, Kukulkan adıyla bilinen ilah tüylü yılandır (Yılanın bir özelliği vücudunun gökcisimlerinin yörüngeleri şeklini alabilmesi, S'ler çizebilmesidir) Ayrıca piramiti inandıkları yeraltı alemi katları sayısı gibi 9 farklı düzey halinde düzenlemişlerdir Piramitin tepesinden bakıldığında 300 hektarlık bir görüş alanına sahip olunur, yani kentteki tüm yapılar görülebilmektedir Caracol (okunuşuyla Karakol) denilen gözlemevi Yapıya içindeki spiral taş merdiven nedeniyle olsa gerek, “salyangoz” anlamında bu ad verilmiştir Adı Maya dilinde “esrarlı yazıların evi” anlamına gelen Akab Dzib Baş rahibin tapınağı Savaşçılar Tapınağı Top oyunu sahası İspanyollarca “rahibeler manastırı” adı verilmiş yönetim sarayı Çeşitli tapınakları içeren, “eski Chichen” yapılar grubu Christo Redentor Christo Redentor, Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrinde Corcovado Dağı üzerinde, şehrin sembollerinden biri olan İsa heykeli Türkçe, "Kurtarıcı İsa" anlamına gelen heykel, dağın aşağı kısmında Tijuca Milli Parkı bulunur Corcovado 710 m yükseklikte olup, muhteşem bir şehir manzarası sunar Corcovado dağ treni, kıvrımlı bir yolu izleyerek dağın zirvesinin yakınına kadar gelir Dağın zirvesinde Heitor Silva Costa tarafından tasarlanan ve Fransız heykeltraş Paul Landowski tarafından beş yıl içinde gerçekleştirilen İsa heykeli (Portekizce: Christo redentor) bulunur Landowski'nin eseri 1931 yılında son bulmuş ve 12 Ekim'de dikilmiştir 30 m boyundaki devasa heykel 8 m yükseklikteki bir kaide üzerinde durur ve 1145 ton ağırlığındadır Yalnızca başı 3,75 m yüksekliğinde olup 30 ton gelir Açılmış kollarının genişliği 30 m tutar İnşaat malzemesi olarak beton, üzerinde katman olarak da sabun taşı (talk da denir) kullanılmıştırHeykelin inşası katolik derneği tarafından, aslen çirkin telefon direklerini örtmek için sipariş olarak verilmiştir Bugün yılda 1 milyon kadar turist anıtı ziyaret eder Dominik Cumhuriyeti'nin kuzeyindeki Puerto Plata şehrindeki 793 m yükseklikteki Pico Isabel de Torres Dağı'nda heykelin bir benzeri inşa edilmiştir 1 Aralık 1999'da Avusturyalı base jumpingci Felix Baumgartner, heykelin sağ kolundan paraşüt ile atlamıştır Baumgartner, atlayış öncesinde heykele ok ile fırlattığı bir halat ile tırmanmıştır Çin Seddi Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanır Halk arasındaki yaygın bir söylentinin aksine uzaydan görüldüğü doğru değildir Dünyanın en uzun savunma duvarıdır Kalıntıları Po Hay körfezinde deniz kıyısında başlar Pekin'in kuzeyinden geçerek batıya yönelir ve Huang-Ho nehrini ikiye bölerek güneybatıya uzanır Gobi Çölü'nün güneyinden batıya yönelerek devam eder Yapılış amacı Çin'in Savaşan Beylikler döneminde (MÖ403 MÖ221), Çin seddinin temeli 20den fazla ayrı ayrı krallık tarafından atılmıştı Chu, Qi, Yan, Wei, Han, Zhao, Qin Krallıkları birbirinden korumak için sınırlarında ilk setler inşa ettiler Qin,Zhao,Yan kralıkları ise XiongNu, DongHu, LinHu, LouFaın saldırılarını durdurmak ve ülkenin kuzey sınırlarını koruma amacıyla da inşa ettiler Çin'in ilk İmparatoru Qin Shi Huanga, burayı boydan boya aşılmaz bir savunma duvarıyla kapatmaya karar verdi Bu devasa inşaata girişmekteki amacı konusunda tarihçiler farklı görüşler sürmüşlerdir Bunlardan bazıları: Ülkenin sınırlarını Hunlara karşı savunmak Uzun savaşlar sonunda yıktığı beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgün ve ağır işe sürerek cezalandırmak Ülkeden kaçısları önlemek Ülkenin tek yönetim altında birleştiğini içeriye ve dışarıya göstermek Qin Shi Huang MÖ221 yılında daha önceki krallıkların yaptırdığı duvarları birleştirerek uzattı MÖ3 yüzyıldan MS17 yüzyıla kadar Çinliler seddi uzatmaya devam etmişlerdir Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son hanedan Ming Hanedanı (1368-1644) olmuştur Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 6000 kilometreyi bulur Bugün ayakta duran kısım Ming Hanedanı devrinden kalan 2500 kilometrelik settir Ancak asıl inşaat, MÖ221 ile MS608 yılları arasında yapılmıştır Seddin kalınlık ve yüksekliği yer yer değişir Sanılanın aksine Çin seddinin tamamı tuğlalardan oluşmaz Bazı yerleri çok zayıf, kuvvetsiz maddelerden(kum, kerpiç) yapılmıştır ve bu duvarlar çok kısadır Bu zayıf duvarların amacı devleti saldırılardan korumak değil kaçak düşmanı yavaşlatmaktır Genellikle duvarın yüksekliği 4-6 metre, taban kalınlığı 7 metre ve üst kalınlığı ise 6 metre civarındadır Kalın olan yerlerin üzerinde atlar ve arabalar gidebilmektedir Kalın duvarlar boyunca siperlik ve okçu delikleri vardır 200 metrede bir gözetleme kulesi veya kale ve 9 kilometrede bir fener kulesi bulunur Duvar üzerinde yer yer saray ve tapınaklara da rastlanır Bazı yerlerde setler, kademeli savunmaya imkan verecek şekilde birkaç sıra halinde yapılmıştır Machu Picchu Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu Piçu[1] , Quechua: Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir[2]7 Temmuz 2007 tarihinde,Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir And Dağları 'nın bir dağının zirvesinde, 2360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cusco şehrine 88 km mesafededir Şehir, İnka'lı bir hükümran olan Pachacutec Yupanqui tarafında 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştirMachu Picchu 200 den fazla, merdiven sistemiyle birbirne bağlı olan taş yapıdan oluşurŞehrin 3000 basamağı bugün hala gayet iyi durumdadır Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından, sadece tahminler yapılabilmektedir Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir Petra Petra (Yunanca: Πέτρα, Petra; Arapça: البتراء, al-Bitrā) Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan antik kenttir MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmıştır Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür MS 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuştur Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev, gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır el-Khazna ve Roma döneminde yapılan anfitiyatro en bilinen yapılardır 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dahil edilmiştir Peru'da yer alan Machu Picchu ile kardeş şehirdir 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir Kolezyum İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan Flavianus Amfitiyatro olarak da bilinen Kolezyum bir arenadır Usta bir komutan olan Vespasianus tarafından MS 72 yılında yapımına başlandı ve MS 80 yılında Titus döneminde tamamlandı Daha sonraki değişiklikler Domitian hükümdarlığı zamanında yapılmıştır İmparatorlar burada Roma halkını eğlendirmek için ve birazda kendi eğlenceleri için gladyatör dövüşleri düzenlerdi Bunlardan başka pek çok halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden canlandırılması, klasik mitolojiye dayanan dramalar olurdu Kolezyum daha sonra barınma yeri, iş dükkânları, dini kışlalar, istiham, taş ocağı, Hıristiyan türbesi olarak çeşitli amaçlarla kullanıldı Asıl adı Arena iken, sonradan, girişteki etkileyici heykelin adını aldı 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri seçildi Günümüzde depremden dolayı harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Kolezyum, Roma İmparatorluğu'nun uzun zamandan beri ikonik sembolü olarak görülür Bugün modern Roma'nın en çok turist çeken yerlerinden biridir Ayrıca Roma Katolik Klisesi ile yakın bağlantıya sahiptir Paskalya öncesi Cuma günü Papa amfitiyatroda fener alayı düzenler Tac Mahal Taç Mahal, Babür İmparatorluğunun 6 hükümdarı Şah Cihan -Şah-ı Cihan (Dünyanın şahı)-(1593-1666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'in Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştır (Babür Şah'ın kurduğu Hint-Türk İmparatorluğu, Hindistan'da 332 yıl (1526-1858) egemen oldu) Efsaneye gore yapimi bittikten sonra, turbe iscilerinin kollari ayni yapittan bir tane daha yapilmamasi icin kesilmistir Bugun Hindistan'in en fazla turist ceken bolgesi Ancak cevresinde olusan carpit yapilasma, bu tarihi yapitin gelecegini tehdit ediyor Bulundugu sehrin bir cok noktasindan acikca gorulebilen Tac Mahal, Turk-Islam Mimarisi'nin en onemli yapitlari arasinda yer almaktadir Dünyada ask için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu'nun, (Mümtaz Banu Begüm) doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmıştır(Çocuk doğururken ölen kadınlar kutsaldır görüşüyle) Yapının mimarları; Mimar Sinan 'ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazılari yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapimi için Şah Cihan tarafından İstanbul'dan davet edilmişlerdi1630'da inşaasına başlanan eser, 22 yil sonra 1652'de tamamlanmıştır Taç Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmistır Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmıştır Kubbe 1648 yılında tamamlanmıştır Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır Anıtın dört yanına Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştır İnşaatta çok sayıda ustanın da yanısıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643'te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649 'da bitirildi Tac Mahal, 22 yılda 1653'te bütünüyle tamamlandı Agra ilinin dışında Yamuna Irmağı'nın kıyısında, 305x580 metre ölçülerinde dikdörtgen avluda yer alan Tac Mahal, dört cephesinin ortalarında 33 metre yüksekliğindeki taç kapılarıyla 75 metre yüksekliğindeki anıt kubbeyi çevreliyor İç mekanı örten 30 metre yüksekliğindeki alt kubbeyle üst kubbe arasında türbe mekanı kadar ölü hacim var Mümtaz Mahal ve Şah Cihan'in sandukaları üst katta, kubbenin altındadır Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses 7 kez yankılanacak şekilde bir akustiğe sahiptir Şah'ın ve eşinin asıl lahitleri ise, en alt katta bulunmaktadir Taç Mahal'in yüzbinlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Taç Mahal, mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünür
__________________
BU İMZAYA ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR Ankara 1 Sulh Ceza Mahkemesi, 30-10-2008 tarih ve 2008/666 nolu kararı gereği bu imza TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir |
|