Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cevaplar, fatih, fethi, fetih, iddalar, iddialara, ile, ilgili, mehmed’in, sultan

Fetih İle İlgili İddialara Cevaplar,Fâtih Sultân Mehmed’İn Fethi İle İlgili İddalar

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fetih İle İlgili İddialara Cevaplar,Fâtih Sultân Mehmed’İn Fethi İle İlgili İddalar



Fetih İle İlgili İddialara Cevaplar,Fâtih Sultân Mehmed’in Fethi İle İlgili İddalar
Fetih İle İlgili İddialara Cevaplar,Fâtih Sultân Mehmed’in Fethi İle İlgili İddalar
Fetih İle İlgili İddialara Cevaplar
Fâtih Sultân Mehmed’in İstanbul’u kılıç gücüyle aldığı, başta Ayasofya’yı camiye çevirme olmak üzere, Hıristiyanlara ait mabedleri yok ettiği, şehirde katliam yaptığı ve en önemlisi de İstanbul’u yakıp yıktığı söylenmektedir Bunlar doğru mudur?

Hemen şunu ifade edelim ki, bu tür iddiaları, bizzat fethe katılan Bizans tarihçileri bile söylemeye cesaret edememiştir Zira Fâtih Sultân Mehmed, İstanbul’un fethini de ve diğer fetihlerini de, tamamen İslâm Hukukunun hükümleri çerçevesinde yapmıştır İslâm Hukukuna göre, bil-fiil harp halinde bile, İslâm ordularına düşmanın şahıs ve mallarına karşı bazı fiillerin icrası, yasaklanmıştır Ecdâdımızı zaferden zafere koşturan en önemli sebeplerden biri, bu esaslara harfiyyen uymalarıdır Zaten zaferler, bu esaslara uymaları ile doğru orantılıdır

Yasak fiilleri kısaca sayalım: Zulüm ve işkence ile öldürmek; muhârip sınıfına girmeyen kadınları, küçükleri sahiplerine hizmet için gelmiş köleleri, sakat ve müzminleri, yaşlıları, hastaları, akıl hastalarını ve dünyadan el etek çekmiş din adamlarını öldürmek yasaktır Ancak bunlardan biri bedeni, fikri ve malı ile savaşa katılırsa, öldürülebilirler İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi (müsle) de yasaktır Verilen söze veya muâhedeye aykırı hareket yasaktır Savaş zarureti bulunmadan ziraî mahsuller, orman ve ağaçlar yakılmaz Zina ve gayr-i meşrû münasebetler yasaktır Rehineler öldürülemez; ölülerin başı ve uzuvları kesilemez ve katliam yapılamaz Başta baba olmak üzere yakın akraba, savaşla ilgisi olmayan esnaf ve tüccarlar öldürülmez Daha başka yasaklar da bulunmakla beraber, biz bu kadarıyla iktifâ ediyoruz

Bu hükümleri, Fâtih’in Kazaskeri olan Molla Hüsrev’in kitabından naklediyoruz Bu hükümleri resmi kanun hükümleri olarak kabul ve tatbik eden bir devlet adamına, İstanbul’u ve içindekileri yaktı yıktı gibi isnâdlarda bulunmak, sadece delilsiz konuşmanın kötü örneklerini teşkil eder

Gelelim İstanbul’un fethinin hangi yolla olduğuna ve Ayasofya meselesine;
İslâm devletler hukukunun hükümlerine göre, sulh yolu ile fethedilen ülkelerde mevcut olan ehl-i kitâba ait ma'bedlere asla dokunulmaz; ancak yenilerinin inşasına da müsaade edilmez Eskiden beri var olanlar tamir edilebilir Savaş yoluyla fethedilen topraklarda ise, durum tam tersinedir Yani İslâm hükümdarı, isterse, başka dinlere ait bütün ma'bedleri yok eder ve gayr-i müslimleri de sürgün edebilir İşte İstanbul, tamamen savaş yoluyla feth olunmuştur Ayasofya'nın ve benzeri bazı kiliselerin camiye çevrilişinin meşruiyet sebebi zikredilen hükümdür Bu hüküm, İstanbul çapında tatbik edilseydi, İstanbul'daki bütün kilise ve havraların yıkılması gerekirdi İstanbul'u Allah'ın yardımı ve kılıcının kuvvetiyle fetheden Fâtih Sultân Mehmed, Ayasofya'yı cami haline getirdikten sonra, papaz ve hahamlardan oluşan bir heyeti huzurunda kabul eder

Papaz ve hahamlar heyeti, İstanbul'u savaşla fethettiğini, dilerse İstanbul'da hiçbir kilise ve havra bırakmayacağını bu durumun devletler hukukundan doğan bir hakkı olduğunu Fâtih'e ifade ederler; ancak kendisine, kendilerine ve ma'bedlerine karşı İstanbul'un sulh yol ile fethetmiş gibi kabul etmesini ve geç de olsa toplu halde huzuruna gelişlerini bu mânâya vesile saymasını ısrarla talep etmişlerdir

Çevresindeki din âlimlerine danışan Fâtih Sultân Mehmed, bu isteklerini geri çevirmemiş ve camiye çevrilenlerin dışında kalan kilise ve havralara, hakkı olduğu halde müdahale etmemiştir Günümüze kadar yaşayan kilise ve havraların gerçek sırrının, Fâtih'in din ve vicdan hürriyeti anlayışı oluğunu, Osmanlı Devleti'nin şanlı Şeyhülislâmı Ebüssuud Efendi, verdiği bir fetvâda vuzuha kavuşturmaktadır Bu fetvânın aslı aynen şöyledir:

“Merhûm Sultân Muhammed Hân hazretleri, Mahmiye-i İstanbul'u ve etrafındaki karyeleri unveten feth eylemiş midir? El-Cevab: Ma'ruf olan unveten (cebr ile) fetihdir Amma kenais-i kadime (eski kiliseler) sulhen fethe delâlet eder 945 tarihinde bu husus teftiş olunmuştur 130 yaşında bir kimesne ve 110 yaşında bir kimesne bulunup Yehud ve Nasara tâifesi el altından Sultân Muhammed Hân ile ittifak edüb Tekfur'a nusret etmeyecek olub Sultân Muhammed dahi anları seby etmeyüb (esir almayub) halleri üzere mukarrer edecek olub bu vechile feth olundu deyu şahadet edüb bu şahadet ile kenâsi-i kadîme hali üzere kalmıştır Ketebehu Ebüssuud”

Bu anlattıklarımızı, tarihçilerin verdiği bilgi de doğrulamaktadır Fâtih Sultân Mehmed, 23 Mayıs’da İsfendiyar oğlu Damad Kasım Bey’i elçi olarak Bizans’a göndermiş ve kendisine şu haberleri yollamıştır: İlk umumi hücumda şehir düşecektir Bu gerçeği tam bir asker olan İmparator da kabul etmelidir Eğer sulh yolu ile teslim olurlarsa, İslâm Hukukunun kuralları gereği, can ve mala aslâ zarar verilmeyeceğini; cebr ile fethedilirse, hem kan döküleceğini ve hem de sorumluluk kabul etmeyeceğini bilmelidir Maalesef bu habere rağmen sulhu kabul etmeyince cebr ile feth olunmuş ve buna rağmen yine de anlattığımız gibi muamele yapılmıştır Ayasofya’daki mozaikleri tamamen tahrip etmemesi ve İstanbul surlarını yıkmaması, Fâtih’in bu konudaki tavrını ortaya koymaktadır

Görülüyor ki, Fâtih Sultân Mehmed'in Sırbistan'da tatbik edeceğini va'd ettiği “Her caminin yanında birer kilise inşasına müsaade” durumu, İstanbul'da da tatbik olunmuştur Fener'de Abdi Subaşı Mahallesindeki Caminin bitişiğinde Rum Patrikhanesi ile kilisenin mevcudiyeti, Osmanlı Devleti'nin gerçek mânâda din ve vicdan hürriyetini göstermiyor mu? Edirnekapı Caddesinin son kısmında yer alan Mihrimah Sultân Camii'nin hemen karşısında bir Rum kilisesinin inşasına müsaade etmek, bu hürriyetin maddî delillerinden değil midir?

İstanbul’un harap edilmesi iddiası da doğru değildir Buna ayrıntılı cevap vermek yerine, İstanbul’un fethini geçen bin yılın en önemli yüz olayı arasında zikreden CNN, Time ve benzeri kuruluşların yaptıkları tesbitden bir cümle nakledelim: İstanbul, Fâtih tarafından fethedilmeden evvel, tam bir harâbe ve ölü şehir idi Fetihden sonra, hem Avrupa’nın ve hem de Müslüman memleketlerin ticâret merkezi ve mamur bir dünya şehri haline geldi Nitekim Rus tarihçi Ouspensky bile “Türkler 1453’te, Haçlıların 1204’te yaptıklarından çok daha insanca ve hoşgörüyle davrandılar” diyebilmektedir[1]

[1] Molla Hüsrev, Dürer ve Gurer, I/282 vd; Mevkufati, Mülteka Tercümesi, I/343; Damad, Mecma’ul-Enhür Şerhu Mülteka’l-Ebhur, I/643 vd; Ebüssuud, Ma'ruzat, İst Üniv Kütp Ty nr 1798, vrk 130/a-b; İbn-i Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman, VII Defter, sh 62 vd; Baştav, Şerif, “XIV Asırda yazılmış Grekçe Anonim Osmanlı tarihine göre İstanbul’un muhasarası ve zabtı”, sh 51-82; Cin-Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, c1, sh 448 vd; Âli, Künh’ül-Ahbâr, c V, 251-260; Solakzâde, 191-201; Âşıkpaşa-zâde, sh 141-143; Clot, Fâtih, 60 vd; Karşı görüş için bkz Aydın, Erdoğan, Fâtih ve Fetih, Mitler ve Gerçekler, 66-67, 94-95, 127-128

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.