Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgiler, emre, emre’nin, hakkında, hayatı, yunus

Yunus Emre’Nin Hayatı, Yunus Emre’Nin Hayatı Hakkında Bilgiler, Yunus Emre

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yunus Emre’Nin Hayatı, Yunus Emre’Nin Hayatı Hakkında Bilgiler, Yunus Emre



Yunus Emre’nin hayatı, Yunus Emre’nin hayatı Hakkında Bilgiler, Yunus Emre
Yunus Emre’nin hayatı, Yunus Emre’nin hayatı Hakkında Bilgiler, Yunus Emre

YUNUS EMRE

Büyük halk şairi ve mutasavvıfı olan ve şiirleri Türk halkının yüzyıllar boyu mânevi besin kaynağı olan Yunus Emre’nin hayatı efsânelerle doludur O, ne zaman yaşamış, nerede yaşamış ve ne zaman ölmüştür; bunlar kesin olarak belli değildir Bolu veya Sivrihisar’da doğduğu rivayet edilir

Yunus’un ümmî yani hiç okumamış olduğu rivayeti meşhurdur Düzenli bir eğitim görmediği yazılarındaki dil hatalarından da çıkarılabilir Ancak eserleri okunduğuna, onu cahil saymaya imkan olmadığı anlaşılır Yazıları pek çok şey bildiğini, zamanının kıymet hükümlerini, inanış tarzlarını pek iyi kavradığını gösterir Şiirlerinde dilce ve fikirce anlaşılmayan, izaha muhtaç parçalar mevcuttur Fakat içlerinde pek açık, gayet doğal, özellikle düşündürücü olanları çoktur

Yunus şiirleriyle, ilâhileriyle, efsâneleriyle Türk halkının yüzyıllarca hâfızasında yer etmiş, dilinde canlanmış, ruhunda yaşamış ve göz yaşlarında akmıştır
Yunus Emre, büyük, engin ve içten bir halk şâiridir O, temiz bir Türkçe ile halka Allah sevgisinin erişilmez heyecanını duyurmağa uğraşmış ve bunda da başarılı olmuştur Ona göre, tabiatta her şey Allah’ı aramakta ve Allah’ı anmaktadır

Yunus’ta derin bir tasavvuf kültürü görülür O, Oğuz lehçesinin en güzel eserlerini vererek Türk halk dilini edebi bir dil durumuna getirdi Yaşadığı dönemde Farsça edebî dil, Arapça ise ilim dili idi Yunus Emre, sade ve basit bir dille ilâhî düşüncelerin en güzel anlatımını verdi

Benim burda kararım yok,
Ben burdan gitmeye geldim
Bezirgâmım ****ım çok
Alana satmaya geldim

Ben gelmedim dava için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim

diyen, gönüller ikliminin güneşi, büyük âşık Yunus Emre için yazılanlar diziye gelmez, koca bir kütüphaneyi doldurur Aslında o yüzyılları kucaklar Yüzyıllar onu söyler, seven ve sevilen gönüller, yüzyıllardır onu söyleşir O, yüzyılların, âşk yüklü dertli dolabıdır inleyen

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş çalap
Derdim vardır inilerim

Suyum alçaktan çekerim,
Dönüp yükseğe dökerim,
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim

Yunus Emre’nin yaşadığı devir, Anadolu'nun içine dönük, umutsuz, bezgin bir dönemidir Moğol akınları karşısında yenik düşen Anadolu Selçuklu Devleti, Türkmen Boylarının ikide bir ayaklanmasıyla tümden güçsüz kalmış, halktan koparak, kendi derdinde, kendi yaşantısını sürdürme çabasına düşmüştür Üst üste gelen kıtlık ve sürekli kuraklıklar, bitkin ve ezik halkın yaşama umudunu kırmıştı

Halk, gerçek mutluluğun ölümden sonra var olacağını, bu geçici dünyada, arı-duru bir gönülle Tanrıya yönelmeyi telkin eden mutasavvıf şeyhlerin çevresinde küme küme toplanmıştır Yunus, bu ortamda, bir aşk ve sevgi güneşi olarak Anadolu'da doğmuş, umutsuzlara umut vermiş, Anadolu'nun gönlü ve dili olmuştur

Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni

Mevlâsını, her yerde, her zaman çağıran Yunus, gençlik yıllarında büyük mutasavvıf Mevlâna Celâleddin'in sohbet meclislerine katılmış:

Mevlâna Hüdavendigâr bize nazar kılalı
Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır,

beytiyle himmet nazarının gönlüne ayna olduğunu söylemiştir
Çeşitli söylentiler, Yunus Emre'nin yaşantısına renk katar Bir kıtlık günü Hacı Bektaş-ı Velî'nin dergâhına varmış, buğday istemiş Ona, buğday yerine “himmet” teklif edilmiş “Hayır, demiş buğday isterim” Çuvallarını buğdayla doldurmuşlar Köyüne dönerken yarı yolda aklı başına gelmiş Geri dönerek Hacı Bektaş'tan “erenler himmeti” dilemiş “Senin kısmetin Taptuk Emre'dedir” demişler ve Taptuk Emre'ye ısmarlamışlar

Yunus, tam kırk yıl Taptuk Emre'nin Dergâhı'na odun taşımış “Taptuk Dergâhı'na odunun eğrisi bile gerekmez” diyerek, kırk yıl tek bir eğri odun getirmemiş Sonunda, muradına ermiş ve kendisine izin verilmiş

Dirildik pınar olduk,
İrkildik ırmak olduk,
Aktık denize daldık,
Taştık Elhamdülillâh

Taptuğun tapusunda,
Kul olduk kapısında,
Yunus miskin çiğ idik
Piştik Elhamdülillâh

diyerek, diyar diyar dolaşmış, içinde yanan ateşin közüyle, şiirler söylemeğe başlamış
Bundan sonra, Yunus'un gönlünde ilâhî aşk'tan başka bir şeye yer yoktur artık Bu aşkın potasında yanıp yakılmakta, bu yanışın iniltileri Yunus'u ozanlaştırmaktadır

Artık Yunus yok, ortada aşk var, aşkın terennümleri var Yunus, bu aşk harmanında savrulan buğday taneleri gibi estikçe aşk, döküldükçe aşk:

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün'ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Yunus Emre, Anadolu'da doğan, yine Anadolu'da batan bir tasavvuf güneşidir Yaşadığı çağda Türkçe bir kenara itilmiş, hor görülmüşken, Yunus, Türk dilini, bütün incelik ve güzellikleriyle sırtlamış, ayağa kaldırmış, kendinden sonra gelen ozanlara öncülük etmiştir

Yunus Emre’nin dili, Anadolu'nun öz dilidir Anadolu Türklüğünün yüreği Yunus'ta çarpar, bu yürek, tüm kükrekliğiyle Yunus'ta dile gelir :

Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi

Ben ağlarım yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilim ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi

Onun doyumsuz sevgisinde, tüm insanlığın sesini duyarsınız Bu seste gerçek inanç, Tanrı sevgisi, insan değeri ve var olmanın sevinci vardır Tüm kötülüklerden arınmış, duru bir gönülle seslenir insanlığa:

Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize

derken, insanları anlayış ve dayanışmaya, birliğe ve dirliğe davet eder Onun bu çağrısı “sevgi” ocağınadır Seslenir:

Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz

Yunus Emre’nin bilinen iki eseri vardır Biri, Risaletü’n-Nushiyye ya da (Öğüt Risalesi) adıyla aruz ölçüleri içinde yazılmış, tasavvufî, ahlâkî, dinî bir eserdir Ötekisi ise, asıl büyük şiir gücünü yansıtan Dîvân’ıdır

Son araştırmalara göre, Yunus Emre, 1321 yılında, yetmiş yaşlarında olduğu halde, hayata gözlerini kapamıştır Porsuk suyu ile Sakarya’nın birleştiği yerde bir zaviyesi olduğu ve oraya gömüldüğü rivayetler arasındadır Bursa’da gömülü olduğu da söylenir

Erzurum’daki Tuzcu Köyü yakınında, Manisa’nın Salihli ve Kula kazaları arasındaki Emre Köyü’nde, Keçiborlu kasabası civarındaki bir köyde Yunus Emre’nin mezarı diye gösterilen yerler varsa da onun asıl mezarının seven ve sevilenlerin gönlü olduğu bir gerçektir

UNESCO, 1971-1972 yılını bütün dünyada Yunus Emre Yılı olarak kabul etmiştir

Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selâm olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selâm olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken hâlimizi
Soranlara selâm olsun

Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir âsân vechile
Yuyanlara selâm olsun

Selâ verile kasdımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun

Derviş Yunus söyler sözü
Yaş dolmuştur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.