Orman Denizi |
05-30-2009 | #1 |
KRDNZ
|
Orman DeniziKara ve denizin buluştuğu noktada serpilen mangrov ormanları, denizyıldızından insana, tüm canlıların yaşamını zenginleştiriyor Gezegenimiz için taşıdıkları önemse düşündüğümüzden çok daha geniş boyutlar içeriyor Mangrovlar hayatı sınırda yaşar Bir ayakları karada, bir ayakları denizde olan bu bitkisel amfibiler, sıcağı kavurucu, çamuru boğucu, tuzluluk oranı ise sıradan bir bitkiyi birkaç saat içinde öldürecek bir kuşakta varlık gösterir Tüm bu sayılanlara rağmen, mangrovların oluşturduğu ormanlar, yeryüzünün en verimli, en karmaşık ekosistemlerinden biridir Orman örtüsünün yükseklerine, en üst dallara kuşlar tüner; midyeler kendilerini köklere tutturur ve yılanlarla timsahlar buralara avlanmaya gelir Balıklara erken dönemlerinde barınıp, gelişmelerini tamamlayabilecekleri beslenme ve büyüme alanları sağlayan mangrovlar, maymunlar, geyikler, ağaç tırmanan yengeçler ve hatta kangurular için yiyecek, yarasa ve balarıları için de nektar kaynağıdır Mangrov topluluğunu tanımlamak pek kolay değil Aralarında palmiyegiller, ebegümecigiller, baklagiller ve mersingiller de olmak üzere iki düzine familyaya dağılmış 70 kadar tür bu ormanlarda yetişiyor Mangrovlar kısa boylu çalılardan, 60 metre boyundaki kerestelik ağaçlara kadar değişkenlik gösteriyor En yaygın olarak, anavatanları olduğu düşünülen Güneydoğu Asya'da bulunsalar da, yerkürenin dört bir yanında onlara rastlanabiliyor Çoğu, ekvator civarında, 30 derece kuzey ve güney enlemleri arasındaki kuşakta yer alıyor; ancak dayanıklı bazı türler ılıman iklimlere de uyum sağlamış; hatta güneşi bol tropiklerden çok uzakta, Yeni Zelanda'da yaşayan bir tür bile var Ama nerede yaşarlarsa yaşasınlar, tümü ortak bir noktayı paylaşıyor: Uyum sağlamada üstlerine yok Her bir mangrovda, büyük oranda tuzu dışarıda tutan bir ince süzüm sistemi ve gelgit arası bölgede sağ kalmasını sağlayan karmaşık bir kök sistemi bulunuyor Bazılarının, hava almak için çamurdan dışarı uzanan, şnorkeli andıran hava kökleri var; diğerleri ise gövdelerinin gelgit sınırındaki yumuşak çökellerde dik durması için gövde dallarından destek kökler kullanıyor Mangrovlar ayrıca toprak yaratma konusunda da uzman Kuzey Avustralya'daki Aborijinlerin bir bölümü, bir mangrov türünün, çamur düzlüklerinde yürüyüp ağacı var eden ilk ataları Giyapara'yı andırdığına inanıyor Bitkilerin birbirine kenetlenen kökleri, nehirlerin taşıyıp getirdiği çökellerin denize akmasını engellerken, gövde ve dalları da dalgaların aşındırma etkisini azaltan bir bariyer görevi üstleniyor Ancak taşıdıkları stratejik öneme rağmen, mangrovlar dünya çapında tehlike altında Tuzlalar, su ürünleri yetiştirme havuzları, konut inşaatları, yollar, liman tesisleri, oteller, golf sahaları ve çiftlikler için yer açmak adına feda ediliyorlar Petrol sızıntıları, kimyasal kirlilik, aşırı çökel birikmesi ile hassas su ve tuzluluk dengelerinin bozulması gibi sayısız dolaylı darbe sonucu ölüyorlar 2004 yılında Hint Okyanusu'nda oluşan tsunamiyi izleyen dönemde, mangrovların korunmasına yönelik çağrılar kısa bir süreliğine de olsa, ciddi anlamda dikkat çekti El değmemiş, sık mangrov ormanları, doğal bir dalgakıran görevi üstlenmiş, dalgaların enerjisini dağıtmış, maddi zararı azaltmış, belki de pek çok yaşam kurtarmıştı Tsunami sonrasında bir ülkenin mangrovlardan oluşan "biyolojik kalkanları"nın üstünden buldozerle geçilmesine izin veren bir mantık sadece hatalı olmakla kalmaz, üstelik kabul edilemez olurdu Bangladeş bu konuda dikkatli davranıyor; ülkede mangrovların kıyıları stabilize etme ve çökelleri tutma özelliklerine büyük önem veriliyor Uzun ve tehditlere açık bir kıyı şeridine sahip, alçak rakımlı bir ülke olan Bangladeş, kilometrekare başına 875 kişilik nüfus yoğunluğuyla da toprağa muhtaç bir ülke Bangladeş, nehirlerin Himalayalar'dan sürükleyip getirdiği delta çökellerine mangrov dikerek Bengal Körfezi'nde 125000 hektarın üzerinde yeni toprak kazandı Ağaç dikimi görece yeni olsa da, mangrovlar burada Ganj, Brahmaputra ve Meghna nehirleri körfeze dökülmeye başladığı zamanlardan beri yetişiyor Gelgit bölgesinde oluşturdukları geniş ağaçlık alan, Sundarbans, yani "güzel orman" olarak biliniyor Günümüzde, yeryüzünde varlığını sürdürebilen en büyük kesintisiz mangrov ormanı burası Ormanın en sık kesimlerinde, tüylü bir palmiye çeşidinden (Nypa fruticans) devasa sundri ağaçlarına bir düzine mangrov türü, 18 metreye kadar yükselen labirent benzeri korular oluşturuyor Sundri ağaçlarının altındaki vıcık vıcık çamur, ağacın nefes alan kökleriyle titriyor Otuz santimetre yüksekliğinde ve geyik boynuzu kadar kalın bu kökler, o kadar sık ki, neredeyse aralarında adım atacak yer kalmıyor Daha kuru alanlarda, kışın yapraklarını kısmen döken mangrovlar, muson mevsiminden önceki aylarda alev rengine bürünüyor Işıklı gölgelerin arasından süzülen benekli geyik, bir grup makak uyarı çığlıkları atınca aniden duruyor Yüksek dallarda ağaçkakanlar takırdarken, orman zeminindeki kuru yapraklar, çamur yengeçlerinin seğirtmesiyle hışırdıyor Kara Sultan adı verilen beyaz benekli, kömür rengi bir kelebek, ince bir dala konmuş, kanatlarını açıp kapıyor Çobanaldatanların cunk cunk sesleriyle birlikte karanlık çöküyor ve orman sessizliğe bürünüyor Gece, kaplanlara ait Bu ormanlar, Bengal kaplanlarının geriye kalan son yaşam alanlarından biri, ayrıca tuzlu sular yakınındaki tek yaşam alanları Yerel geleneklere göre, kaplanın adı -bagh- asla dile getirilmemeli Yüksek sesle adının söylenmesi, onun çağırılması anlamına geliyor Bu nedenle de insanlar "amca" sözcüğünü kullanıyor: mamu Sundarbans'ın efendisi kaplan amca Yarım milyon Bangladeşli her yıl, Sundarbans ürünlerini hasat etmek için buraya gelerek mamunun keyfini kaçırma riskini göze alıyor Bu insanlar, balıkçılık ve kerestecilik yapıyor; palmiye yaprağı ya da -çatı malzemesi olarak- saz kesiyor; yabani bal topluyor Ormanda haftalarca kalabilen işçiler, emeklerine karşılık beş-on kuruş kazanırken, ormanın nimetlerinden de yararlanıyor Sundarbans'ın kilerinde deniz ürünleri, meyve, ilaç, çay, şeker, hatta bira ve sigara için gerekli hammaddeleri bulmak mümkün Aslında bu, tropik dünyanın geneli için geçerli: Mangrov ormanları, kıyı kesiminde yaşayan yoksul halkın süpermarketi, kereste ve yakıt deposu, hatta eczanesi Buna rağmen bu ormanlar her gün yok ediliyor Karides çiftlikleri, mangrovların karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden biri İlk bakışta karides, iklimi sıcak yoksul bir ülke için mükemmel bir ihracat ürünü gibi görünebilir Zengin ülkeler karidese doymuyor ve gelişmekte olan ülkeler de karides çiftlikleri için elverişli arazi ve uygun iklime sahip Ama karides havuzları için en uygun yer, mangrovların yaşadığı kıyı şeridi; bu da sonucu belli, üzücü bir çıkar çatışmasına yol açıyor: Ticaretin karşı konulamaz gücü, sökülmesi kolay mangrovlara baskın geliyor Daha da kötüsü, karides üreticileri birkaç ürün yetiştirme ve toplama döngüsünden sonra, salgın hastalıklar ve verimlilikte düşüşlerden kaçınmak için havuzlarını terk edip başka alanlara geçiyor, bu süreçte de diğer mangrovları tahrip ediyor Mangrov zengini Brezilya, bu beklenmedik kârdan hak iddia etme konusunda biraz geride kalmış bir ülke (2000 başlarında karides rüzgârı Brezilya'nın kuzeydoğu eyaletlerine ulaştığında Tayland, Filipinler ve Ekvador gibi karides yetiştiriciliğinde öncü ülkeler onlarca yıldır mangrovlarını söküp atıyorlardı bile) Bugünse Brezilya'nın liman kenti Fortaleza'yı dolduran futbol sahası boyundaki havuzlar, pirinç tarlalarına benzer bir manzara oluşturuyor Mangrovların katledilmediği alanlarda bile karides çiftlikleri genelde mangrovlara ulaşımı engelliyor Nehir kıyısında yer alan Porto do Céu ("Cennetin Kapısı") adlı yerleşim biriminde, köy halkının geleneksel olarak hasat yaptıkları arazilere girmesi, elektrikli tellerle engelleniyor Ama daha da kötüsü var Karides havuzlarında astarlama yapılmamış olması nedeniyle tuzlu su, kumlu topraktan süzülüp akiferleri kirletiyor Köylüler, kısa bir süre öncesine dek yüzeye tatlı su çektikleri kuyularını terk etmek zorunda kalmış Su artık tatlı değil; salgada, yani tuzlu, içilemez halde Karides yetiştiriciliğinin yeryüzünde varlığını sürdürebilen mangrovlar için oluşturduğu tehdidin ciddiyetine rağmen, potansiyel olarak tahribatı çok daha ağır olabilecek bir başka sorun söz konusu: deniz seviyesinin yükseliyor olması Kara parçalarının en ileri cephesinde gelgitlere karşı saf tutan mangrovlar, ilerleyen sularla yüzleşecek ilk karasal ormanlar olacak Mangrov ormanlarının yok olması, ancak son zamanlarda anlamaya başladığımız korkunç sonuçlar doğurabilir Penang'da (Malezya) yaşayan emekli deniz ve kıyı araştırmaları profesörü Jin Eong Ong, 25 yıldan uzun süredir mangrovların daha az belirgin olan katkılarından birini inceliyor: Bu ormanlar iklim değişikliklerinde nasıl bir rol oynuyor olabilir? Mangrovların karbon bütçesi -mangrov ekosisteminin atmosferden emdiği ve atmosfere saldığı bütün karbon miktarını gösteren bilanço- üzerinde çalışan Ong ile meslektaşları, bu ormanların çok etkili birer karbon yutağı olduğunu keşfetti Mangrovlar dolaşımdaki karbondioksidi emerek sera gazı miktarını azaltıyor Ong ve ekibi, ormanın üst katmanındaki yaprakların fotosentez, özsu akışı ve diğer süreçlerini ölçerek, karbonun ne kadarının mangrov yapraklarında tutulduğunu, ne kadarının ağaçlarda depolandığını ve ne kadarının da belli bir süre sonra yakındaki suyollarına karıştığını söyleyebiliyor Ölçümler, mangrovların tüm doğal ekosistemler arasında en yüksek net karbon üretkenliği oranına sahip olabileceğine (günde hektar başına yaklaşık 110 kilogram) ve bunun üçte biri gibi bir miktarının da organik bileşikler halinde çamur düzlüklerine geçebileceğine işaret ediyor Görünüşe göre, mangrovlar aslında birer karbon fabrikası ve mangrovların yok edilmesi, denizlerden yaşamsal önem taşıyan bir unsurun çalınması anlamına geliyor Ong'un ekibi, karbonun önemli bir bölümünün orman çökellerinde biriktiğini ve binlerce yıl buralarda tutulduğunu da ortaya koymuş durumda Mangrov ormanlarının karides havuzlarına çevrilmesi, karbon yutaklarını karbon kaynaklarına dönüştürerek, birikmiş karbonun atmosfere tekrar salınmasına neden oluyor -üstelik tutulmasından 50 kat daha hızlı biçimde Ong, mangrovların birer karbon deposu olarak değerlerinin anlaşılması halinde bu ormanlara gösterilen değerin de radikal bir biçimde değişebileceği görüşünde Karbon ticaretinin gerçeğe dönüşmesi -yani karbon emen, ormanca zengin ülkelerin, "salım kredisi" olarak adlandırılabilecek kredilerini ileri derecede sanayileşmiş, karbon yayan ülkelere satabilmeleri- halinde, hiç olmazsa mangrovların idam fermanının ertelenmesi mümkün olabilir Rengarenk Kökler Belize kıyılarındaki bu mangrov ormanında olduğu gibi, dizlerine kadar okyanusun içine girmiş mangrovlar, başka hiçbir ağacın yaşam bulamadığı yerlerde büyüyüp serpilerek pek çok canlıya hayat veriyor Meraklı Maymunlar Probosis maymunları, Bako Ulusal Parkı'ndaki (Malezya) sık mangrov kökleri arasında ilerliyor Bu ender primatlar -doğada 8000 kadar bireyin kaldığı tahmin ediliyor- sadece Borneo Adası'nda yaşıyor Kaplan, timsah ve kolibri gibi yok olma tehdidi altındaki pek çok farklı tür, dünyanın farklı köşelerine yayılan mangrovlarda kendilerine yaşam alanı buluyor Bangladeş Dalgakıranı Bangladeş ile Hindistan'da yaklaşık 10000 kilometrekareye yayılan Sundarbans, yeryüzündeki en büyük mangrov sulakalanı Bu kıyı ormanları, dalgaların neden olduğu erozyona dur derken, nehirlerin getirdiği çökelleri denize döküldükleri noktada yakalayarak yeni toprakları şekillendiriyor Keskin Stratejiler Bir mangrov yaprağı üstünde, deniz tuzu kristalleri parıldıyor Bazı mangrovların kökleri deniz suyundaki tuzu büyük oranda dışarıda tutuyor Saltanat Sığınağı Sundarbans'ın dolaşık mangrov kökleri ve dalları arasında neredeyse görünmeyecek şekilde dinlenen bu erişkin dişi kaplan kendi türünün son örnekleri arasında yer alıyor Dünya genelinde 2500'ün altında erişkin kaplanın yaban ortamda varlığını sürdürdüğü tahmin ediliyor Kırmızıya Bürünmüş Trinidad'ın Caroni Bataklığı'nda tüneyen kırmızı aynaklar, bu Karayip ülkesinin çok sevilen sembolü ve binlerce hektarlık mangrov koruma alanının ardındaki esin kaynağı Dolaşık Kökler Bruguiera gymnorhiza Kosrae Adası'nı (Mikronezya) kuşatmış; kökleri, kaynaşan sivrisinek sürülerine, yengeçlere, karideslere ve balıklara ev sahipliği yapıyor Kök Çivileri Bako Ulusal Parkı'nda (Malezya) tek bir Sonneratia alba ağacından yayılan binlerce kök ucu, gelgit alanındaki çamur düzlüğünde şnorkeller gibi yüzeye çıkıyor İç içe geçip birbirine karışan kuvvetli mangrov kökleri, bitkilerin ıslak toprakta dik durmalarını ve deniz kabardığında da hava almalarını sağlıyor; hatta bazı türler deniz suyunun tuzunu dahi arıtıyor Karides Çiftçisi Sundarbans'ın gelgitlerinde uzatma ağla karides toplanıyor Bu karidesler yapay havuzlarda büyütüldükten sonra pazarlara satılacak Deniz Tarlaları Son 50 yıl içinde Malezya, büyük oranda dünyanın giderek daha da artan deniz ürünü talebini karşılayan su ürünleri yetiştirme işletmeleri nedeniyle, mangrov ormanlarının yarısını -6000 kilometrekare- yitirmiş durumda Sualtından Görünüş Karayipler'deki bir mangrov ormanını yıkayan berrak sularda anaforlar halinde dönen balık sürüsünden yansıyan güneş ışınları, denizyıldızının alev rengi parıltısını ortaya çıkarıyor İç kesimlerdeki kasabalardan denize akan çökel ve kirletici maddeleri tutan mangrov kökleri, kıyı şeridinin su kalitesinin korunmasına yardımcı oluyor ve narin mercan resiflerine kalkan oluşturuyor Odun Taşımacılığı Odunkömürü üretimi için ağaç taşınıyor Yüz binlerce Bangladeşli, yaşamını sürdürebilmek için Sundarbans yöresinin doğal zenginliklerine muhtaç Bu ormanlarda her yıl, Bangladeş'in kereste üretiminin hemen hemen yarısına ek olarak, milyonlarca dolar değerinde yaban balı ve saz çatı malzemesi, sepet, hatta ilaç için kullanılan bitkilerin hasadı yapılıyor Sıvı Altın Sundarbans'taki bal avcıları, kızgın arıları dumanla yatıştırdıktan sonra bıçaklarıyla petekleri ağaçlardan kopararak geçimlerini sağlıyorlar İki aylık bal toplama mevsimi, birçok işçiye yıllık gelirlerinin yaklaşık üçte birini kazandırıyor Mangrov Boşluğunu Doldurmak Hektar başına yaklaşık 500 fidan Mangrov ormanlarını geri getirmeye çabalayan Bali Adası'nda yaklaşık 400 hektarlık alanda ağaç dikimi yapılmış Endonezya Orman Bakanı, ülkesinin 2004'teki ölümcül tsunamiden sonra kıyı ormanlarının sağlayabileceği korumanın değerini anladığını söylüyor |
|