Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayatın, mertebe, yükselişi

Hayâtın Mertebe Mertebe Yükselişi

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hayâtın Mertebe Mertebe Yükselişi



Hayâtın Mertebe Mertebe Yükselişi
Hayâtın Mertebe Mertebe Yükselişi

Hayat, dönüşü olmayan bir yolculuk, akıp giden bir sudur Kundakla kefen, beşikle mezar arasına gerilmiş bir yaydır

Hayâta irâdemiz dışında geliyoruz, yolculuğa mecbûren başlıyoruz Bize, “hayâta gelmek, hayat sürmek veyâ hayatta sürünmek istiyor musun” diye soran olmadı Kendimizi beşikler içinde, kundaklara sarılmış bulduk İşte bu noktadan itibaren mezarlara, sonsuzluklara doğru yolculuğumuz başlamış oldu Bu yolculuğa hayat diyoruz

Bu dünyâya kendi irâdemizle gelmiş olsaydık, geliş maksadımızı bir birimize sormamız gerekirdi Böyle bir durum söz konusu olmadığına göre, bil-mecbûriye, yaratıcı Yüce Kudrete sormak durumundayız: “Bizim bu dünyâya gönderiliş maksadımız nedir?”

Cevap şu: “Li ya’ büdûn - Bana kulluk

Elbette bilme, bulma, hayran kalma safhaları da var işin berisinde

Nereden geliyorum, nereye gidiyorum? Bu âlemde temel vazîfem nedir? Bu misâfirhânede hangi kurallara göre yaşanır? Dünyâ ne, ötesi ne, bunların bir birine nisbeti ne? ALLAH, insan, kendim ve tabiat karşısında konumum ne?

Bu sualler, hayâtî önem arzeden suallerdir Bu suâllere doğru cevap bulmadan, bu cevaplara göre yaşama gayretine girmeden mutmain olmamız da, mes’ûd olmamız da mümkün değildir “Mümkündür” diyenler, yanlış hesâbın fıtrattan döndüğünü göreceklerdir

Bu temel ve çok ciddî sorular karşısında, vahiyden bağımsız olarak aklın söyleyebileceği tek doğru cevap, “bilmiyorum” olacaktır Mâlumdur ki, akıl “nasıl”ları açıklar, “niçin”leri açıklayamaz

Bu böyleyse, hayâtın mânâsını doğru kavrayabilmek için Kur’ân-ı Kerîm ve sünnet-i seniyye, yegâne müracaat kaynağımızdır Akıl ancak vahiy ışığında, mûteber izahlar sunabiliriz Zira, “akıl göz, vahiy ışıktık” Güneşsiz göz ne yapsın? Vahye sırt dönen insanın varacağı yer, şaşkınlıktır, bunalımdır, vahşettir “Mâverâ ile göbek bağını koparmış bir dünyânın insanı ya intihâr eder, ya isyânTesâdüfen başarı, tesâdüfen saâdet olmaz Bile-isteye, fıtratı izleye izleye, sonsuzluklara kulak kesile kesile “yaşama sevinci”ne ulaşır

İyi de, fıtrat ne? Kim biliyor insan denilen bu muammâyı? İşin ustaları, “biz insanı açıklayamayız, onu siz ALLAH’a sorunuz” buyuruyorlar

İşte bak, büyük bir meseleyle karşı karşıyayız Ne fıtratı çözebiliyoruz, ne Kur’ân-ı anlayabiliyoruz Hayâtın sualleri karşısında kulağımız üzerine yatayata, li kavmin yetefekkerûn = düşünen bir kavim için” için inen Kur’an-ı hatim sürmek için okuya okuya, iki milyarlık bir dünya, el yordamına gidiyoruz İşimiz iş, gidişimiz gidiş değil

“Eh, anladığımız kadarı bize yeter”mi diyorsun? Sizden öncekiler de böyle diyordu aziz dostum Hayâtın suallerine cevâp, problemlerine çözüm bulamıyorsanız, hayat sizi “var” kabûl etmez, ezer geçer

Bir “akıl toplumu” olan Batı’nın da, hayâtın mânâsı konusunda söyleyecek sözü yoktur O, mensuplarını “hız ve haz” ninnîleriyle uyutmak, uyutamazsa uyuşturmakla meşgûldür Yüz bin kişilik beşikler, eğlenceye bu kadar üstünlük boşuna mı? İnsanlık fizigiyle yaşayıp, gönlüyle kabul ediyormuş, ne gam? “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” O, insanlığı aptal yerine koyup, önüne oyuncaklar yığmaktadır Hepsi bu kadar

* * *

Yaşamak, nefes alıp-vermek değildir Yaşamak duygu ve düşünce güzelliğidir Bu güzelliği hayata aktarma gayretidir Bu gayretten doğan saâdettir

Evinde sinir gerginliği içersinde, öfleyip-pöfleyip duran veyâ sonu gelmez bezginlikler içinde vakit öldüren kişi sâdece nefes alıp-veriyordur da, oyuncakları arasında kendini unutan çocuk, hayretler içinde kitabına gömülmüş talebe yaşıyordur, vura-tuta çalışan işçi yaşıyordur

“En kolay iş severek yapılan iştir,” derler Kadın erkeğin eşi, evin güneşidir” derler Sevdiği eşi ve işi bulan kişi dünya cennetine girmiştir de, istemeye istemeye çalışan, can çekişiyordur

Problemsiz bir dünyâ hayâldir “İnsan ölümlü, gün akşamlıYaşamak için kaygılardan, sorunlardan âzâde bir dünya arıyorsak, kıyâmete kadar aramak zorunda kalacağız demektir

Yaşamak, kaygılardan kasâvetlerden bir çıkış yolu ararken telaşlanmamak, elimizin ayağımızın birbirine dolaşmaması demektir

“Deniz dalgasız, insan kaygısız olmaz”mış Kaygı verici olayları, olumsuzlukları, problemleri çözüp aşmaya çalışırken hırçınlaşmazsak, paniğe kapılmazsak, insanlara darılmazsak, bu büyük bir başarıdır

Seneler önce, intihar eden bir binbaşının, oğluna şöyle bir not bıraktığını okumuştum:

“Oğlum, ben bu insanlarla kafa barıştırmadım Sen, durumu idâre etmenin bir yolunu bul

Rahmetli yaklaşık olarak söyle söylüyordu

Bu tavsiyeden anladığım şudur: “Her ne kadar ben bu dünyâ ile barışık yaşamanın bir yolunu bulamadımsa da, sen, olup-bitenler karşısında gerilime girmemenin bir yolunu bul Mâdem ki bu insanlarla yaşamak durumundasın, gerginleşmenin faydası yok Bâzan görmemezlikten, bâzan duymamazlıktan gelerek, bâzan da deliliğe vurdurarak rahatlamaya bak

Kanâatimce, bu tavsiye doğru bir tavsiyedir Herkesin bizim gibi düşünmesini, bizim gibi olmasını bekleyemeyeceğimize göre, insanları oldukları gibi kâbul etmek bir çıkış yoludur

Anlatmaya çalıştığım, “gelen ağam, giden paşam” anlayışı değildir Doğruyu yaşarken de, doğrunun mücâdelesini verirken de “yaşama sevinci”mizi sürdürebilelim demek istiyorum

Yaşamak, huşû’ ile kılınan namaz, içten okunan bir fâtiha, sıcak bir duâdır Rüyaya benzeyen hayâtımızda iz sürüp iz bırakmaktır

Yaşamak demek üretmek demektir; kafa gıdâsı gönül gıdâsı, mîde gıdâsı üretmek Üretmek yorucudur ama netice de bir cennet sevinci getirir Tembellik fiziken rahatlık getirse de rûhen yorgunluk getirir, kabir sıkıntısı getirir

Üretkenlik memnun olma hâlidir ama bu, fayda çizgisini aşıp rıza-yı ilâhî sınırına kadar varamıyorsa ruhsal tatmin sürdürülemeyecek, dik yamaçtan dönüp gelinecektir “İn ecriye illa alâllah = Üretim ALLAH’a aittir” sularına ermek, illâ ki bir şart-ı âzamdır Yani, kişi ne beklerse ALLAH’tan (cc) bekler duruma gelmelidir

Yaşamak, gönül dünyâsıın şenliğidir

Yaşamak, âile saâdetidir Saâdet, “meşrik-ı dil”den doğan sevgi güneşidir ki dünyâmızı aydınlatır ve ısıtır

Yaşamak, şânı yüce ALLAH’la (cc) kurulan irtibâtın getirdiği yüksek bir heyecandır Bu irtibat sâyesinde dünyâmızın genişlemesi, hayâlimizin ötelere uzanmasıdır Bu mânâda, ALLAH demek hayat demektir

Yaşamak, irâdemizi kullanabilmek, kendimizi sınırlandırabilmektir Eldekiyle yetinebilmek, sevinebilmektir İmkânlarımızı çoğaltamıyorsak ihtiraslarımızı azaltabilmektir

Yaşamak, “damlanın deryâya koşması” gibi birşeydir

Yaşamak, durmadan dinlenmeden yol alma, merhaleden merhaleye ulaşma sevdâsıdır

Yaşamak, “haremde doğup puthânede ölmemek için, şuurla sabırla sürdürülen uzun nefesli bir mücâhede ve mücâdele”dir

Yaşamak “istiğna” sularında yıkanıp, gönül zenginliğine ermektir Mahşer sabahında tebessümle uyanabilmek için, dünya günlerini mertebe mertebe yükseltmek ve güzelleştirmek demektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.