Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh İslam-İ Hikayeler |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh İslam-İ HikayelerŞeyh Hammad (Ebu'l - Hayr Tinati) Hazretlerinin bir eli kesikti Bir gün mürüdlerinden biri küstahlık ederek ona elinin kesilmesine sebep olan şeyin ne olduğunu sordu Şeyh Ebu'l - Hayr Tinati Hazretleri elinin kesilmesine sebep olan hadiseyi şöyle anlattı: Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh İslam-i Hikayeler - Gençliğimde bir hünah işledim Ondan dolayı elimi kestiler, buyurunca ne zaman olduğun sordular HzŞeyh de meseleyi başından anlatmaya başladı - Ben mağrip diyarında oturmakta idim Sefere çıkmayı ve biraz gezmeyi arzuladım Tınattan ayrılıp İskenderiye'ye geldim Orada oniki sene kaldım İskenderiye'den sonra Dimyat'a dökülen ırmak kenarına dağa kamıştan bir ev yapmıştım O sıralarda Dimyat'a çok gelen- giden olurdu Irmağın başına otururlar, yemeklerini yerler ve sofralarının artıklarını da kaleenin dibine dökerlerdi Ben kimseden habersiz, oradaki köpeklerle beraber dökülen ekmeklere üşüşür ve nasibimi alırdım Yaz mevsiminde bütün azığım bu idi Kış olunca ise evimin etrafında çok saz yetişirdi Ben sazların kökünün tazesini ve beyazını alarak yerdim, kukrlarını atardım Kışın da azığım bı idi Bir gün hatırıma: - Ey Ebu'l Hayr, sen kendini mütevekkil zannedersin Halkın yapmadığın yapıyorum zannedersin ama otlaklarda otluyorsun, bir şeyler bulup yiyorsun, diye geldi Kendi kendime:<<İlahi bundan sonra yerden biten hiçbir şey yemeyeceğimAncak bana kendi lafzından gönderirsen onu yiyeceğimSenin izzetin hakkı için buna söz veriyorum>>,dedimBöylece 12 gün geçti, namazın farzını sünnetini ve nafileleri tamamen kılıyordum 12 gün de sadece nafileleri terk ederek namaza devam ettimSonra sünneti terk ettim12 gün sadece farz namazı kılmaya başladımSonra kıyamdan, daha sonra da oturarak da kılmaktan aciz kalarak farzları da eda edemez olmuştumSırrımla niyaz ederek: <<Allahım bana farz kıldığın bir hizmetten sorguya çekmen ve kefil olduğun rızkımı da göndermen gerekirKefil olmakta devam ettiğin o rızkı bana fazlından ihsan eyle!>> diye yalvardım Ansızın önümde iki yuvarlak daire görüldüİçinde de birşey vardıO iki yuvarlak kürs her gece bana gelir bende içindekini yer,gıdamı temin ederim (Şeyh yediği şeyin ne olduğunu söylemediği gibi yanındakiler de ne olduğunu sorrmadılar) Böylece bir müddet devam ettikten sonra bana gaza için sınır boyuna gitmem işaret edildiBuralarını müslümanlar ellerinde bulunduruyorlardıBen sınır boyuna gittimBir köye vardımCuma günü idi Mescidin kapısında bir kaç kişi toplanmışlar sohbet ediyorlar,birisi anlatıyor öbürleri dinliyorlardıAnlatan Zekeriyya Aleyhisselamın ağaca saklandığını ve müşrikler tarafından destere ile kesildiğini anlatmakta idiO'nun sabrından bahs ederken ben içimden şöyle geçirdim: <<Eğer bende olsaydım orada sabrederdim>> Oradan ayrılıp sınır boylarında Antakya'ya geldiğimde dostlarım bana bir kılınç-kalkan verdilerSonra sınır boyuna müteveccihen oradan ayrıldımDüşmandan korkarak duvar arkalarına sığınmaktan Allah'tan haya ettiğimden oralardaki meşeliğe geçtimGece deniz kenarına gelir,abdest alır,namaz kılardımGündüz olunca da yine o meşeliğe geçer düşmanın gelmesini beklerdim Birgün meşelikte gezerken yemişlerinin bazısı olgunlaşmış,bazısı henüz olgunlaşmamış bir meyve ağacı gördümBu çok hoşuma gitmiştiAllah'a verdiğim sözden o anda gafildimElimi uzatarak yemişlerden bir miktar topladımSonra birkaç tanesini yemeğe başladımBir kısmı ağzımda bir kısmı da elimde olduğu halde yeminim aklıma geldiHemen elimde olanları serptim,ağzımdakileri tükürdümKendi kendime mihnet ve bela vakti yaklaştı,dedimKılıcımı-kalkanımı ve mızrağımı bir kenara attım,bir ağacın dibine varıp elim şakağımda düşünmeye başladımHatta işledimŞimdi benim halim ne olucak diye düşünüyordum Ben dalgın dalgın düşünmekte iken bir bölük atlı silahlı kişi gelerek etrafımı sardıSonra beni yaka-paça deniz kenarına emir (Reislerinin) yanına götürdüler Daha evvel bazı köylüler de benim gibi yakalanarak sultanın huzuruna getirilmiş,bekletiliyorlarmış Sultan bana: _Sen kimsin? Necisin? dedi Ben: _Allahın kullarından bir kulum,deyince de orada bulunan esir köylülere tanıyıp tanımadıklarını sordu Tanımadıklarını söyledilerOnlara: _Bu sizin büyüğünüz,fakat siz onu mazur göstermek için tanımadığınızı söylüyorsunuz,kendinizi feda ediyorsunuz,dedi Biraz sonra kararını verdiO kalabalıktan birer birer ayrıp birer el, birer ayaklarını kestiler Sıra bana gelince: _Elini uzat! dediler Uzattım ve bir vuruşta sağ elimi kestilerAyağını da uzat dediklerinde sırtüstü yatarak ayağımı uzattım ve: _Ya Rabbi! Elim günah işlemişti kestirdin,ayağımın ne suçu var!diye içimden yalvardım O anda atlılardan biri atından atlayarak: _Durun,kesmeyin,bu adam falan zattır! Ne yapıyorsunuz, dünyayı başımıza mı yıkacaksınızBen bunu tanıyorum! diye bağırdı Bunun üzerine reis atından inerek o kesilen eli öptüBana da: _Biz hata ettik,bizi affet,diye yalvardı Ben de: _O suçlu bir eldiKestiniz,hakkımı helal ettim, dedim Ondan sonra çok ağladımÇünkü bir anlık dalgınlık yüzünden hem elimden olmuş hemde o her zaman nereye gitsem beni bulan yuvarlak kürsten mahrum olmuştumİşte bu elimin kesilmesi böyle bir hadise sonucu olmuşturBu bir suçlu eldir ve cezasını çekmiştirAllah ahirette çektirmesin |
|