Tekerlek (Keşifler Ve Buluşlar) |
05-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Tekerlek (Keşifler Ve Buluşlar) Tekerlek (Keşifler ve Buluşlar) Elimize, tekerleğin hangi tarihte icat edildiğini gösterecek hiç bir belge geçmemiştir Ancak bu aracın günümüze en eski çağlardan geldiği de kesindir Amerikalı arkeolog Speiser, Gawra’da, MÖ 3000-2500 yıllarının kalıntılarında tekerleğe rastlanmış; İngiliz meslektaşı Woolley de Ur’da, MÖ 2950 yıllarından kalma mezardan bir tekerlek çıkarmıştı Ne gibi bir ihtiyacın bu icada yol açtığı kesinlikle bilinmiyor General Frugier’nin ilginç ve inandırıcı varsayımına göre; Yontma Taş Çağı’ndan başlayarak insan, avladığı hayvanı, kaya parçaları gibi bazı şeyleri taşıma ihtiyacını duymuştur Bu soruna çare ararken, kesilmiş bir ağacın yuvarlandığını, böylece taşımayı kolaylaştırdığını fark eden insanlar yüklerini iki ağaç kütüğünün üzerine koymayı akıl ettiler İngiliz tarihçisi Maccurdy’ye göre; tekerleğin atası, tomar denilen silindir biçiminde durulmuş kağıt ya da deridir Bu gelişmeyi kazılar da doğrulamaktadır Yapılan kazılarda Sümer ülkelerinde, MÖ 3000′den kalma kızaklar ve arabalar çıkartılmıştır Tekerleğin icadını hemen arabanın izlediği kesindir Bir çift tekerleği dingille birleştirmek ve buna demirsiz bir saban oturtmak işten bile değildir Gerçekten de, MÖ 3000 yıllarının Sümer kalıntılarında rastlanan arabalar böyledir Sürücüsü, iki tekerleğin arasına konmuş bir eyere, ata biner gibi otururdu Bu taslak çabuk gelişerek dört tekerlekli bir araç oldu; fakat henüz ön tekerlekler sabitti Bu araca ilkin hangi hayvan koşulmuştu? Fransız arkeologu Georges Contenau’ya göre, yaban eşeği O dönemde, bu bölgede at bilinmiyordu ve henüz sözünü etmediğimiz Türkler atı ehlileştirmişlerdir Ortaçağda önemli bir rol oynayacak olan bu ulus Orta Asya, Doğu Sibirya ve Mançurya’da yaşamaktaydı Henüz Yontma Taş Çağı’nda yaşayan bu göçebe halkın hayatı, Babil ve Mısır uygarlığının tam karşıtıydı Ama onların buz gibi ve dümdüz steplerde uzanan ülkeleri Yakın Doğu’nun güneşli ve serin vahasının da karşıtı değil miydi? Asyalı göçebe halkın hayatı, her çeşit yiyeceğe alışan bu yorulmaz hayvanın, atın sırtında geçiyordu Onu gem’e alıştıran Türklerin Güneybatı Asya’ya akınları sonucunda, bu bölgede atı tanıdı, ilk uygarlıklar, insanlığın bu en soylu buluşunu, paha biçilmez armağanını onlardan aldılar Koşum kayışlarıyla arabaya bağlanan atla birlikte ilk savaş aracı da doğmuş oldu Antik dünya, arabayı ve atları bu korkunç görünümüyle ilk defa tanıyordu Sonra MÖ 2000 yılında Mezopotamya’da görülen araba, giderek Sami ırkından Hiksosların akınıyla Mısır’a girince, Firavun’un ordusunda, 1917′de ilk müttefik tanklarının Alman askerleri üzerinde yarattığı paniğe benzer bir korku yarattı Mısırlılar hayvan gücü olarak henüz öküz ve eşekten yararlanıyorlardı Ancak tecrübeden çabuk ders almayı bildiler istilâcıları ülkeden atar atmaz bu yeni savaş aracını kullanmaya başladılar Öyle ki Mısır tarihinin en parlak dönemi olan Yeni İmparatorluk’tan kalan belgeler, Firavun’u gelecek kuşaklara savaş arabasının üstünde, bir eliyle dizginleri tutar, ötekiyle de düşmanı yere serer biçimde gösterebilmiştir Bunu izleyen on yüzyıl boyunca, araba, savaş alanlarında fetih aracı olarak hizmet etti Asurlular, MÖ 1000 yıllarında bir sürücünün kullandığı, iki savaşçıyı çeken çift at koşulmuş arabaları sayesinde dünyaya egemen oldular Asur’un ünlü kralları Surgon ve Assurbanipal birçok şehirleri, güçlü savaş makineleri halini alan arabalarıyla kuşattılar Bu arabaların, tekerlekleri üzerine oturtulmuş ağır koçbaşlarıyla şehir kapılarına saldırdılar; savaşçılar kalkanlarının arkasına saklanarak kale duvarlarının üstüne yürüdüler Ancak bu ağır “topçu gücü”nün yanı sıra yeni bir silahlı birlik daha meydana getirmişlerdi: Atlılar Bir halı parçasının üzerinde oturan bu eyersiz ve üzengisiz Asur atlıları, İskender in fetihlerine yol açan öncüler oldular Tekerlek, bir eksen etrafında dönen bir disk veya dairevi bir çatı vasıtasıyla dönme hareketi yapabilen mekanik bir düzen Tekerlekle elde edilen dönme hareketi makinanın temelidir Öyle ki makinalaşmış medeniyetin onsuz gelişebilmesi düşünülemezdi Tekerleğin keşfi çok eski zamanlara uzandığından zaman içinde sayısız kullanma alanı ortaya çıktı Önce kara taşımacılığında yeni bir devir açtı Sonraları bir seri değişikliklerle işçiliği azaltmak, verimi arttırmak, taşıma hayvanının ve insanın sınırlı kas gücü kapasitelerine destek olan güç kaynaklarının yerini almak üzere makinalar geliştirildi Tekerlek prensibinden geliştirilen sadece birkaç düzeni zikretmek bile tekerleğin yol açtığı gelişmenin, boyutları hakkında bir fikir verir Dönen miller, makara ve kasnaklar, dişliler, volanlar ve diğer düzenler, türbinler, içten yanmalı motorlar ve elektrik motorları gibi karmaşık düzenler, sıkça kullanılan tekerlek prensibinden geliştirilmiş mekanizmalardan sadece bir kısmıdır Bunlardan bazısı vinç ve dairevi testerelerde olduğu gibi gücün doğrudan çalışma noktasına uygulanmasını sağlar Diğerleri, tabii güç kaynaklarını yel değirmeni ve dinamoda olduğu gibi aktarılabilen şekillere dönüştürür Tekerleğin çalışması sonsuz sayıda kaldıraç gibi düşünülerek açıklanabilir Mesela at arabası tekerleğinde yere değen çember dayanak noktası olmak üzere her parmak bir kaldıraçtır Lokomotifteki tekerlekteyse dingil dayanak noktası olmak üzere yarıçapın ortasında bir yere bağlanan kol, gücü tekerlek çemberine aktarır Dingilin sabit olması halindeyse tekerlek çemberine uygulanan kuvvet, bağlanan kolu hareket ettirir Çeşitli dişli takımları, gücü ve hızı yarıçap uzunluklarıyla orantılı olarak değiştirir Tekerlek, yükü ileriye çektiği gibi sürüklenen bir cismin aksine sürtünmeyi de azaltır Böylece at veya insan, sırtında taşıyabileceğinden çok fazlasını çekebilir İlk Tekerleğin Tarihçesi Tekerlek hakkında ilk bilgi, milattan 3500 yıl önce Sümerlerin kullandığı iki tekerlekli araba olarak belirlenmiştir Diğer bütün keşifler gibi tekerleğin keşfinde de daha önceden bilinen düzenlerin rolü olmuştur 2000 yıl süreyle büyük ağırlıkların taşınması için yuvarlak cisimler kullanılmış, yükler hayvanlar tarafından sürüklenen ağaç gövdeleri ve kızaklar üzerinde nakledilmiştir Bu tip kızaklar altındaki gövdelerin kılavuzlarla gönderilmesi taşımayı büyük ölçüde geliştirmiş daha sonra kılavuzların karşılaştığı güçlükleri kaldırmak için gövdenin ortası inceltilmiştir Böylece gövdenin iki tarafında ilk tekerlekler elde edilmiştir Nihayet sabit dingillere takılıp serbestçe dönebilen tekerlek tipine ulaşılmıştır Arkeolojik bilgilere göre tekerleğin menşeinin Yakın Doğu olduğu anlaşılmaktadır Tekerlekli araçlar Sümerlerde MÖ 3500, Asurlularda MÖ 3000, İndüs Vadisinde MÖ 2500, Orta ve Kuzey Avrupa’da MÖ 1000 ve İngiltere’de MÖ 500 yıllarında bilinmekteydi Bu sıra, tekerleğin tek bir menşe’den yavaş yavaş Eski Dünya’ya yayıldığını göstermektedir İlk tekerlekli araçların birçok mahzurlu yanları olduğundan sınırlı kullanma alanları vardı Dört tekerlekli araba da hemen iki tekerlekli kadar eskidir Bunlara hareketli bir ön dingil takılana kadar bütün gövde kaldırılmak suretiyle yönlendiriliyorlardı Ayrıca kullanılan öküz veya eşeklerle hız çok azdı Ancak MÖ 2000 yıllarından sonra daha süratli olan atın, Asya steplerinden Mezopotamya’ya gelmesinden sonra iki tekerlekli araba bir savaş aracı olarak kullanılmaya başlandı Tekerleğin bir makinaya ilk uygulaması değirmen taşının akan bir suya karşı konulmuş su dolabıyla döndürülmesidir Bu düzen Yakın Doğudan MÖ 1 yüzyılda yayılmış çok geçmeden basit dişliler ilave edilerek ilk un değirmenleri yapılmıştır Bundan sonra tekerleğin kullanıldığı yerler gittikçe genişlemiş, su dolabıyla işleyen mekanik çekiçler, maden öğütme değirmenleri ve dirsekli millerle körükler ve yel değirmenleri geliştirilmiştir Dişli çarkların bulunmasından sonra saat mekanizması gibi daha karmaşık sistemler yapıldı Zamanla bu hususta büyük gelişmeler oldu |
Tekerlek-Tekerleğin Bulunması |
01-20-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Tekerlek-Tekerleğin BulunmasıBugüne kadar gerçekleştirilen en önemli buluş olarak kabul edilir Eğer tekerlek olmasaydı, ağır eşya ve yükler insan ya da hayvan gücüyle taşınacak, bu da dev boyutlarda enerji harcanmasına neden olacaktı; yani tekerlek insanlığa çok önemli bir enerji tasarrufu sağlama olanağı yaratmıştır Tekerlekli taşıtlar ulaşımı hızlandırmış, kolaylaştırmış ve insanların ürünlerini değiş tokuş edebilmelerine olanak vermiştir Tekerlek üretimde de büyük bir rol oynar ve bu alanda da çok büyük bir enerji tasarrufu sağlar Eski uygarlıklarda bazı insanlar başı ve sonu olmayan bir çember biçiminde olduğu için, tekerleği bir ölümsüzlük simgesi olarak görür ve bu nedenle de kutsal bir cisim olarak kabul ederdi Ayrıca, döndüğü için tekerlek bir talih simgesi olarak görülür ve talih tanrıçası Fortuna tekerlek döndüren biri olarak betimlenirdi Tekerleği kimlerin bulduğu tam olarak bilinmiyor Ama tekerlek düşüncesi, hareket ettirilmek istenen ağır cisimlerin, örneğin teknelerin, altlarına kütüklerin dizilmesi halinde yuvarlandığı gözlendikten sonra ortaya çıkmış olabilir Bu tür bir tekerlek sisteminin bulunduğu bilinen ilk taşıtlar, tahta bir dikmeyle bir arada tutulan üç kalastan oluşuyordu Tekerlek belki de ilkin çömlekçilikte kullanıldı Mezopotamya'da (bugün Irak sınırları içinde yer alan bir bölge) yaşamış olan Sümerler, İÖ 3250 gibi çok erken bir tarihte çömlek yapımında tekerlekten (çömlekçi çarkı) yararlanmış olabilirler Çömlekçi çarkını Mısırlılar İÖ 2750 dolaylarında, Hintliler İÖ 2500'den önce ve Girit'teki Minos uygarlığını kuranlar İÖ 2000 dolaylarında kullanmaya başladılar Çömlekçi çarkının en önemli üstünlüğü, çarkın ortasına yerleştirilerek döndürülen yumuşak bir kil parçasına hafifçe dokunarak istenen dairesel biçimin verilebil-mesiydi İlk çömlekçi çarkları, bugünküler gibi tahta bir tabladan oluşuyordu İlk tekerlekli taşıtlar iki ya da dört tekerlekli arabalardı Bu arabalar, çömlekçi çarkı kullanan topluluklarda ortaya çıktı Sümerler, araba tekerleklerinin çabuk aşınmasını önlemek için tekerleğin çevresine büyük başlı bakır çiviler çakarlardı Önceleri bu arabalar bir yerden bir yere yiyecek taşımak ve ölen kralları mezarlarına götürmek için kullanılıyordu Ama daha sonraları tekerlekli taşıtlar göç eden insanların ve eşyaların taşınmasında da kullanılmaya başlandı İÖ 1200'e gelindiğinde artık çok sayıda insan, öküzlerin çektiği tahta tekerlekli arabalarla kuzey ülkelerinden Mısır'a gidiyordu Bu, tekerleğin bulunmasınırı ülkelerarası göç hareketlerinde ne kadar büyük bir rol oynadığını gösteren bir örnektir Tekerleğin ilk kullanıldığı yerlerden biri de savaş arabalarıydı; bunlar, yayalardan oluşan düşman ordusunun üzerine hızla sürülen ağır taşıtlardı Başlangıçta, öteki arabalarda olduğu gibi savaş arabası tekerleklerinin de içleri doluydu; ama çok geçmeden, daha hafif tekerlekler kullanılırsa arabaların daha hızlı sürülebileceği anlaşıldı İÖ 2000'den hemen sonra, Mezopotamya'da, Anadolu'da ve Persler'in ülkesinde (bugünkü İran) parmaklı tekerlek yapımı başladı (Tekerlek göbeğini jant halkasına bağlayan ahşap ya da metal çubuklara "parmak" denir) Bu tekerleklerin çoğunun, yaklaşık 400 yıl sonra Mısır'da ve ondan da yaklaşık 100 yıl sonra Girit'te yapılanlar gibi, ağaçtan yapılmış yalnızca dört parmağı vardı Parmaklı tekerlekli savaş arabaları artık eskiden olduğu gibi öküzlerle ya da daha önceleri Mezopotamya'daki gibi yaban eşekleriyle değil, atlarla çekiliyordu Geliştirilen hızlı savaş arabalarını daha az gelişmiş uygarlıklara karşı kullanan Asurlu-lar, Hititler ve Mısırlılar geniş topraklar ele geçirdiler ve ordularında bu tür çevik araçlar bulunmayan daha önceki krallıklardan çok daha uzun ömürlü imparatorluklar kurdular Eski Yunanlılar İÖ 16 yüzyılda hafif savaş arabaları kullanmaya başladılar; Truva'ya karşı kullandıkları büyük savaş arabası bu tür arabaların örneklerinden biriydi Arabayı bir sürücü sürüyor, onun arkasında bir asker bulunuyor ve araba savaş alanına ulaştığında asker arabadan aşağı atlayıp savaşa katılıyordu Ama İÖ 6 yüzyıla gelindiğinde Yunanlılar savaşlarda artık savaş arabası kullanmaz oldular Romalılar'ın da savaş arabaları vardı, ama onlar savaşa bu arabalarla gitmezlerdi Romalılar savaş arabalarını geçit törenlerinde ve izleyicilerde büyük heyecan yaratan, son derece tehlikeli araba yarışlarında kullanırlardı Aynı sıralarda, İngiltere de içinde olmak üzere Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yaşayan Keltler, ülkelerini istilaya gelen Romalı askerlere ve süvarilere karşı, metalden yapılmış, zarif, iki tekerlekli savaş arabaları kullanıyorlardı Bu arabalarda, tekerleklerin parmak sayısı 14'e kadar çıkabiliyor ve tekerlek çemberi, sağlam olsun diye demirle tutturuluyordu Ortaçağda Avrupa'da yaşayan topluluklar insan ve yük taşımacılığında araba kullanmaya devam ettiler, ama o dönemde tekerlekli taşıtlarda pek bir gelişme olmadı Tekerlekten başka biçimlerde yararlanma da fazlaca yaygınlaşmadı Örneğin, ilk kez İS 13 yüzyılda kullanılmış olan çıkrığa ve Romalılar döneminden beri bilinen tekerlekli sabana bile ender rastlanıyordu Ama, çarklarla (çark da bir tür tekerlektir) donatılmış mekanik saatler ortaçağda ortaya çıktı; ayrıca, Romalılar zamanından beri bilinen su değirmenleri de gene ortaçağda yaygınlaştı (bakSU ENERJİSİ) 15 yüzyılın sonlarına doğru Avrupalılar Amerika kıtasını keşfettiler Çok daha sonraları, bu kıtadaki Mayalar, İnkalar, Aztekler gibi yerli halklardan bazılarının çok ileri bir uygarlık kurmuş olmalarına karşılık, keşif öncesinde tekerleği bilmedikleri ileri sürüldü Ama Meksika'daki Xalapa Müzesi'nde, tekerlekleri olan küçük bir oyuncak oselo (yabani bir kedi türü) vardır Bu oyuncağın İS 6 yüzyıl ile 9 yüzyıl arasındaki bir dönemden kaldığı sanılmaktadır Demek ki, Amerika Yerlileri tekerleği biliyorlardı, ama 16 yüzyılda Avrupalılar'dan görene kadar taşımacılıkta ya da üretimde ondan yararlanmamışlardı Üzerinde çarklar bulunan eğirme makineleri Sanayi Devrimi sıralarında bulundu ve dokuma sanayisinde çok büyük bir değişime yol açtı Tarak makineleri de (bak DOKUMACILIK) aynı dönemde bulundu; bunların da ana parçalarını çarklar oluşturuyordu Daha sonra aldığı biçimiyle buhar makinesi de çarkların yardımıyla çalışıyordu Tren, gemi ve fabrikalardaki makineler için gerekli güç, hep bu tür buhar makinelerinden sağlanırdı (bak Buhar Makinesi) Tekerlek yapım zanaatının en üst noktaya ulaştığı 18 yüzyılda her köyün bir tekerlek yapım ustası vardı Tekerlek göbeğine yüksükler geçirilir ve bu yüksüklere de tekerlek parmakları oturtulurdu Sonra bu parmakların üzerine, yan yana getirildiğinde tam bir çember oluşturacak biçimde kesilmiş eğri parçalardan oluşan tekerlek çemberi ya da kasnağı çepeçevre geçirilirdi En son işlem olarak da, tekerlek yapım ustası ile demirci, tekerlek, kasnağıyla aynı çapta olan bir demir çemberi ateşte kızdırırlardı Demir çember ısınırıca genleşir (çapı biraz büyür) ve böylece tekerlek kasnağının üzerine geçirilebilirdi Sonra üzerine su dökülerek demir soğutulur, soğuyan demir büzülürken bütün tekerlek parçalarının sıkıca birbirine geçmesini sağlar ve bu sırada patlamayı andıran şiddetli sesler duyulurdu Yolların büyük ölçüde geliştirildiği 18 yüzyılda tekerlekli taşıtlar iyice yaygınlaştı Daha önceleri yollar oldukça kötü durumdaydı Yüzeyleri sert değildi; o kadar çamurlu ve delik deşiktiler ki, üzerlerinde tekerlekli araçların yol alabilmesi olanaksızdı Mallar bir yerden bir yere, çoğu kez at sırtında ya da suyoluyla taşınırdı Sanayi Devrimi ilerledikçe, çok sayıda fabrikanın ürettiği büyük miktarlardaki ürünün taşınabilmesi için bu yöntemlerin uygun olmadığı anlaşıldı Thomas Telford (1757-1834) ve John McAdam (1756-1836) gibi yol mühendisleri, tekerlekli taşıt trafiğinin hızla akmasına elverişli yeni yol yüzeyleri yaptılar Yüzyılın sonuna yaklaşılırken yeni, sert yüzeyli yollar üzerinde atlı yolcu arabaları gibi çok sayıda tekerlekli taşıt kullanılır oldu (Ayrıca bak Karayolu) Bu taşıtların tekerlekleri ağaçtan yapılırdı ve çevrelerine demir bir çember geçirilirdi Demiryolu taşıtlarının tekerlekleri, bugün olduğu gibi çelikten yapılır ve tekerleğin üzerine bir kenarı çıkıntılı bir çember geçirilirdi (Flanş olarak bilinen bu kenar çıkıntısı tekerleğin kayıp raydan çıkmasını önler) Kenarı çıkıntılı, yani flanşlı tekerleği 1800'de William Jessop buldu 19 yüzyılda karayolu taşıtlarının tekerlekleri de metalden yapılmaya ve tekerleği korumak için çevresine, havayla şişirilmiş lastik takılmaya başlandı Bu lastikler 1845'te bulunmuştu, ama ancak 1887'den sonra kullanıma girdi (bak'TAşnLASTİĞİ) Bu tür tekerleği olan otomobiller 18 yüzyılın atlı yolcu arabalarının yerini aldı 19 yüzyılda ortaya çıkan ilk bisiklet türlerinden "züppe atı"nın tekerlekleri aynı büyüklükte ve az sayıda parmaklı; sonraki "kemik titreten"inkiler daha çok parmaklı, ama ön tekerleği arkadakinden daha küçük; daha da sonra ortaya çıkarıların ise ön tekerleği çok büyük, arkadaki ise küçük ve her ikisi de çok parmaklıydı Günümüzdeki bisikletin iki tekerleği de aynı büyüklüktedir (bak BİSİKLET) Bugün, önceki zamanlara göre çok daha fazla tekerlekli taşıt kullanılmaktadır Uçaklarda da tekerleklerden yararlanır Ay'ın pürüzlü yüzeyinde gitmek için bile tekerlekli taşıtlar tasarımlanmıştır Günümüzde bir mühendis, dişli çarklardan yararlanarak, Taş Devri'nin bütün insanlarınca uygulanabilecek olandan çok daha büyük gücü tek bir makineyle üretebilmektedir (bak DİŞLİ Çark; ULAŞIM)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tekerlek (Keşifler Ve Buluşlar) |
01-30-2010 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tekerlek (Keşifler Ve Buluşlar)Tekerlek, bir eksen etrafında dönen bir disk veya dairevi bir çatı vasıtasıyla dönme hareketi yapabilen mekanik bir düzen Tekerlekle elde edilen dönme hareketi makinanın temelidir Öyle ki makinalaşmış medeniyetin onsuz gelişebilmesi düşünülemezdi Tekerleğin keşfi çok eski zamanlara uzandığından zaman içinde sayısız kullanma alanı ortaya çıktı Önce kara taşımacılığında yeni bir devir açtı Sonraları bir seri değişikliklerle işçiliği azaltmak, verimi arttırmak, taşıma hayvanının ve insanın sınırlı kas gücü kapasitelerine destek olan güç kaynaklarının yerini almak üzere makinalar geliştirildi Tekerlek prensibinden geliştirilen sadece birkaç düzeni zikretmek bile tekerleğin yol açtığı gelişmenin, boyutları hakkında bir fikir verir Dönen miller, makara ve kasnaklar, dişliler, volanlar ve diğer düzenler,türbinler, içten yanmalı motorlar ve elektrik motorları gibi karmaşık düzenler, sıkça kullanılan tekerlek prensibinden geliştirilmiş mekanizmalardan sadece bir kısmıdır Bunlardan bazısı vinç ve dairevi testerelerde olduğu gibi gücün doğrudan çalışma noktasına uygulanmasını sağlar Diğerleri, tabii güç kaynaklarını yel değirmeni ve dinamoda olduğu gibi aktarılabilen şekillere dönüştürür Tekerleğin çalışması sonsuz sayıda kaldıraç gibi düşünülerek açıklanabilir Mesela at arabası tekerleğinde yere değen çember dayanak noktası olmak üzere her parmak bir kaldıraçtır Lokomotifteki tekerlekteyse dingil dayanak noktası olmak üzere yarıçapın ortasında bir yere bağlanan kol, gücü tekerlek çemberine aktarır Dingilin sabit olması halindeyse tekerlek çemberine uygulanan kuvvet, bağlanan kolu hareket ettirir Çeşitli dişli takımları, gücü ve hızı yarıçap uzunluklarıyla orantılı olarak değiştirir Tekerlek, yükü ileriye çektiği gibi sürüklenen bir cismin aksine sürtünmeyi de azaltır Böylece at veya insan, sırtında taşıyabileceğinden çok fazlasını çekebilir İlk Tekerleğin Tarihçesi Tekerlek hakkında ilk bilgi, milattan 3500 yıl önce Sümerlerin kullandığı iki tekerlekli araba olarak belirlenmiştir Diğer bütün keşifler gibi tekerleğin keşfinde de daha önceden bilinen düzenlerin rolü olmuştur 2000 yıl süreyle büyük ağırlıkların taşınması için yuvarlak cisimler kullanılmış, yükler hayvanlar tarafından sürüklenen ağaç gövdeleri ve kızaklar üzerinde nakledilmiştir Bu tip kızaklar altındaki gövdelerin kılavuzlarla gönderilmesi taşımayı büyük ölçüde geliştirmiş daha sonra kılavuzların karşılaştığı güçlükleri kaldırmak için gövdenin ortası inceltilmiştir Böylece gövdenin iki tarafında ilk tekerlekler elde edilmiştir Nihayet sabit dingillere takılıp serbestçe dönebilen tekerlek tipine ulaşılmıştır Arkeolojik Yakın Doğu olduğu anlaşılmaktadır Tekerlekli araçlar Sümerlerde MÖ 3500, Asurlularda MÖ 3000, İndüs bilgilere göre tekerleğin menşeinin Vadisinde MÖ 2500, Orta ve Kuzey Avrupa'da MÖ 1000 ve İngiltere'de MÖ 500 yıllarında bilinmekteydi Bu sıra, tekerleğin tek bir menşe'den yavaş yavaş Eski Dünya'ya yayıldığını göstermektedir İlk tekerlekli araçların birçok mahzurlu yanları olduğundan sınırlı kullanma alanları vardı Dört tekerlekli araba da hemen iki tekerlekli kadar eskidir Bunlara hareketli bir ön dingil takılana kadar bütün gövde kaldırılmak suretiyle yönlendiriliyorlardı Ayrıca kullanılan öküz veya eşeklerle hız çok azdı Ancak MÖ 2000 yıllarından sonra daha süratli olan atın, Asya steplerinden Mezopotamya'ya gelmesinden sonra iki tekerlekli araba bir savaş aracı olarak kullanılmaya başlandı Tekerleğin bir makinaya ilk uygulaması değirmen taşı akan bir suya karşı konulmuş su dolabıyla döndürülmesidir Bu düzen Yakın Doğudan MÖ 1 yüzyılda yayılmış çok geçmeden basit dişliler ilave edilerek ilk un değirmenleri yapılmıştır Bundan sonra tekerleğin kullanıldığı yerler gittikçe genişlemiş, su dolabıyla işleyen mekanik çekiçler, maden öğütme değirmenleri ve dirsekli millerle körükler ve yel değirmenleri geliştirilmiştir Dişli çarkların bulunmasından sonra saat mekanizması gibi daha karmaşık sistemler yapıldı Zamanla bu hususta büyük gelişmeler oldu
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|