Kapadokya |
05-08-2009 | #1 |
ysnkrks
|
KapadokyaKAPADOKYA KAPADOKYA'NIN KONUMU Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönemyazarlarından Strabon 17 kitablık 'Geographika' adlı kitabında Kapadokya Bölgesi'nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir Bu günkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir KAPADOKYA'NIN DOĞAL, TARİH VE DİNİ ÖZELLİKTEKİ MERKEZLERİ UÇHİSAR Nevşehir- Göreme yolu üzerinde, Nevşehir'e 7kmuzaklıktadır Bölgenin en yüksek noktasında yer alan ve en eski yerleşimin ne zaman yapıldığı bilinmeyen Uçhisar, yerleşim biçimi açısından Ortahisar'a ve Ihlara Bölgesi'ndeki Selime Kalesi'ne benzemektedir Uçhisar Kalesi'nin zirvesi aynı zamanda bölgenin panoramik seyir noktasıdır Kale içerisinde bulunan çok sayıdaki odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır Odaların girişlerinde ise -tıpkı yeraltı yerleşimlerinde olduğu gibi -giriş/ çıkışı kontrol altına almaya yarayan sürgü taşları bulunmaktadır çok katlı bir özelliğe sahip olan Kale'nin bazı mekanları bugün yer yer göçtüğünden dolayı tüm mekanlara ulaşmak ne yazık ki mümkün olmamaktadır Uçhisar'ın doğu, batı ve kuzeyinde yeralan bazı peribacaları Roma dönemi'nde mezarlık amacıyla oyulmuştur Girişleri genellikle batı yönüne bakan mezarların iç kısımlarında ölülerin yatırıldığı klineler bulunmaktadır Gerek Kale'nin eteklerinde gerekse Kale'de çok az sayıda kaya oyma kiliseler tespit edilebilmiştir Bunun nedeni belki de çok sayıda kilise ve manastıra sahip olan Göreme'nin Uçhisar'a yakın olmasındandır Kale zirvesindeki Bizans Dönemi'ne ait basit kaya mezarlar ise oldukça tahrip olduklarından ve soyulduklarından pek özellik arzetmezler GÖREME (Maccan/Avcılar) Nevşehir'e 10 km uzaklıktaki Göreme, Nevşehir- Ürgüp- Avanos üçgeni arasındaki etrafı vadilerle çevrili bölgede yer alır Göreme kasabası'nın eski adları ''Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar'' dır Göreme ile ilgili 6 yüzyıla ait bir belgede ilk olarak 'Korama' adına rastlandığından dolayı en eski adının bu olduğu düşünülmektedir Göreme Kiliseleri Durmuş Kadir Kilisesi Bazilika tipindeki bu kilisenin diğer kiliselerden farkı, kilisenin ortasındaki papaz tahtı, iri dörtgen sütunları, vaftiz yeri, birinci bölmedeki duvarlara oyulmuş irili ufaklı mezarlarıdır Kaya kabartma süslemelerinin en güzel örneklerine sahip olan bu kilise 6 ve 7 yüzyıllara tarihlenmektedir Yusuf Koç Kilisesi Durmuş Kadir gibi Yusuf Koç Kilisesi de adını içinde bulunduğu bağın sahibinden almaktadır Çapraz tonozlu, haç planlı, iki apsisli, dört sütunludur Ancak sütunları kırılmıştır 11 yüzyıla tarihlenmektedir El Nazar Kilisesi Göreme-Müze yolunun sağındaki vadide, yoldan yaklaşık 800 m uzaklıkta El Nazar vadisindedir Bir peribacası içine oyulmuş El Nazar Kilisesi, ' T ' planlı, haç kolları beşik tonozludur Ana apsis haç kollarının birleştiği merkez mekana açılır Zeminin tamamı ve apsisin bir kısmı tahrip olmuştur Sahneleri kronolojik olarak birbirini takip etmekte olan kilise 10 yüzyılın sonlarına tarihlenmektedir Saklı Kilise 1957 yılında bulunduğundan dolayı 'Saklı Kilise' adı verilmiştir El Nazar Kilisesi yakınlarındadır Enlemesine dikdörtgen planlı, ana mekan iki sütun ve üç kemerle ikiye ayrılmıştır Üç apsislidir Düz tavan haçlarla ve geometrik süslemelerle dekore edilmiştir Kiliseyi süsleyen resimler sıva üzerine değil, doğrudan ana kaya üzerine yapılmıştırKilisenin etrafında bulunan boyalı bez parçalarının yapılan analizler sonucunda kilisenin boyanmasında fırça yerine kullanıldığı anlaşılmıştır Kilise'nin mimarisi Mezopotamya Kilise mimari geleneğine benzemektedir Kilise, 11yüzyıllın ikinci yarısına tarihlenmektedir Meryem Ana ( Kılıçlar Kuşluk ) Kilisesi Tokalı Kilise'nin arkasındaki sırtta, Göreme Açık Hava Müzesi'ne yaklaşık 250 m uzaklıkta, Kılıçlar Kilisesi'nin güneyindeki dik yamaçta yer alır Nef, enlemesine dikdörtgen planlı, farklı genişlik ve yükseklikteki iki beşik tomozla örtülüdür Kilise aziz figürleri ve İncil siklusunun dört sahnesini içermektedir Kılıçlar Kilisesi Kılıçlar vadisinde Göreme Açık Hava Müzesi'nin yaklaşık 600m kuzey doğusunda-dır Haç planlı dört sütunlu, merkezi kubbeli, haç kolları beşik tonozlu, batı köşe mekanları, düz tavanlı, doğu mekanları kubbeli olup üç apsislidir Kilise'nin içi oldukça zengin bir şekilde fresklerle süslenmiş olup uzun bir incil siklusunu içermektedir Kılıçlar Kilisesi, 9yüzyıl sonlarına, 10yüzyıl başlarına tarihlenmektedir Göreme Açık Hava Müzesi Tokalı Kilise Bölgenin bilinen en eski kaya kilisesi olup 4 mekandan oluşur Tek Nefli eski Kilise, Yeni Kilise, Eski Kilise'nin altındaki Kilise, Yeni Kilise'nin kuzeyindeki Yan Şapel 10yüzyılın başlarına tarihlenen Eski Kilise, bugün Yeni Kilise'nin giriş mekanı şeklin-de ise de orjinalde tek nefli, beşik tonozlu bir yapıdır Doğusuna Yeni Kilise'nin eklenmesi sırasında apsisi tamamen yıkılmıştır Sahneler tonoz yüzeyine ve duvarların üst bölümüne yerleştirilmiştir İsa'nın hayatını kapsayan siklus tonozda panellere ayrılmış olup, sahneler sağ kanatta başlayıp sol kanata doğru birbirini takip etmektedir Rahibeler ve Rahipler Manastırı Açık Hava Müzesi'nin girişinin solunda yer alan 6-7 katlı kaya kütlesi 'Rahibeler Manastırı' olarak bilinir Bu manastırın 1katındaki yemekhanesi, mutfağı, birkaç odası; 2katında yıkı şapeli gezilebilir durumdadır3kattaki-bir tünelle ulaşılan- kilisesi çapraz kubbeli, dört sütunlu üç apsislidir Ana apsisteki templona Göreme'deki diğer kiliselerde pek rastlanmaz Kilise'de doğrudan kaya üzerine yapılan İsa freskinin yanında kırmızı bezemeler görülür Manastırda katlar arasındaki bağlantı tünellerler sağlanmıştır Tehlike anında tünelleri kapatmak üzere yeraltı şehirlerinde olduğu gibi'Sürgü taşları' kullanılmıştır Aziz Basil Şapeli Göreme Açık Hava Müzesi'nin girişindedir Sütunlarla ayrılan nartekste mezar çukur-ları bulunmaktadır Nef enine beşik tonozlu, dikdörtgen planlı ve üç apsislidir Dik- dörtgen nefin sol uzun yüzünde biri büyük, ikisi küçük, üç apsis bulunmaktadır Kilise 11 yüzyıla tarihlenmektedir Elmalı kilise Dokuz kubbeli, dört sütunlu, kapalı Yunan haçı planlı, üç apsislidir Asıl girişi güney yönünden olan kiliseye, kuzeyden açılan bir tünel vasıtasıyla girilebilmektedir Elmalı Kilise' nin ilk süslemeleri Aziz Basil ve Azize Barbara Şapeli' nde olduğu gibi doğru-dan duvara kırmızı boya ile yapılan haç ve geometrik motiflerdir Kilise 11yüzyılın ortası, 12 yüzyılın başına tarihlenmektedir Azize Barbara Şapeli Elmalı Kilise'nin bulunduğu kaya blokunun arkasındadır Haç planlı, iki sütunlu,batı, kuzey ve güney haç kolları beşik tonozlu, merkezi kubbeli, doğu haç kolu ve doğudaki iki köşe mekanı kubbelidir Bir ana, iki yan apsisi bulunmaktadır Motifler kırmızı boya ile doğrudan kaya üzerine uygulanmıştır Duvarda ve kubbede zengin geometrik motifler, mitolojik hayvanlar ve askeri semboller resmedilmiştir Ayrıca duvarda taş izlenimi veren motifler de yer almaktadır Kilise 11 yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir Yılanlı ( Aziz Onuphrius ) Kilise Ana mekan enlemesine dikdörtgen planlı, beşik tonozlu, güneyde mezarların bulunduğu ek mekan ise düz tavanlıdır Apsisi sol uzun duvara oyulmuş,kilise tamamlanmadan bırakılmıştır Girişi kuzeydendir Kilise tonozun her iki yanında Kapadokya'da saygın olan azizlerin tasvirleri bulunmaktadır Kilise 11yüzyıla tarihlenmektedir Karanlık Kilise Kuzeyde kavisli bir merdivenden kilisenin dikdörtgen, beşik tonozlu narteksine çıkılır Narteksin güneyinde bir mezar bulunmaktadır Kilise haç planlı, haç kolları çapraz tonozlu, merkezi kubbeli, dört sütunlu, üç apsislidir Karanlık Kilise olarak adlandırılmasının nedeni,narteks kısmındaki küçük bir pencereden çok az ışık almasından dolayıdır Bu sebeple fresklerdeki renkler oldukça canlıdır Kilise ve narteks İncil ve İsa siklusunu içeren zengin süslemelere sahiptir Ayrıca Elmalı ve Çarıklı Kilise'de olduğu gibi Tevrat kaynaklı sahneler de resmedilmiştir Kilise, 11 yüzyıl sonu 12yüzyıl başına tarihlenmektedir Azize Catherine Şapeli Karanlık Kilise ile Çarıklı Kilise arasında yer alan Azize Catherine Şapeli, hem narteksi, hem de naosu serbest haç planlı, merkezi kubbeli, haç kolları beşik tonozlu ve apsisi templonludur Narteks zemininde dokuz mezar, duvarında ise iki nişli mezar (arkosolium) yer alır Şapelin sadece naos kısmı figürsel dekorasyonlar içermektedir Pandatifler kabartma geometrik süslemelerle bezenmiştir Anna adındaki donör tarafından yaptırılan Azize Catherine Şapeli, 11yüzyıla tarihlenmektedir Çarıklı Kilise İki sütunlu, ( diğer sütunlar duvar köşelerinde paye şeklindedir) çapraz tonozlu, üç apsisli ve dört kubbelidir Sahnelerinde İsa'nın hayatını konu alan siklus, İbrahim Peygamber'in misafirperverliğini gösteren Tevrat sahnesi, aziz ve bani tasvirleri iyi muhafaza edilmiştir Elmalı ve Karanlık Kilise'ye benzemekle beraber, İsa'nın çarmıha gidişi ve çarmıhtan alınış sahneleri kilisenin farklı özelliğidir Figürler genelde büyük ve uzundur İsa'nın göye yükseliş sahnesinin altında bulunan ayak izlerinden dolayı kiliseye 'Çarıklı Kilise' adı verildiği sanılmaktadır Kilise 12 yüzyıl sonu, 13 yüzyıl başına tarihlen mektedir Ana kubbenin ortasında pantokrator İsa, madalyonlarda melek büstleri bulunmaktadır Ayrıca ana apsiste Deesis, kuzey apsiste Meryem ve çocuk İsa, güney apsiste ise Melek Michael tasviri yer alır ÇAVUŞİN Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çavuşin, Göreme -Avanos yolu üzerinde, Göreme'ye 2 kmuzaklıktadır Çavuşin'deki Vaftizci Yahya adına yapılan kilise bölgeye hakim bir yerdedir Muhtemelen 5yüzyılda yapılmış boyanmış olduğundan bölgenin en eski kilisesidir Kapadokya'da pek görülmeyen geniş avlusu son yıllarda kayaların kopması sonucu yıkılmıştır Eski Çavuşin vadisindeki harabeler hıristiyan dervişlerinin ve topluluklarının yaşadığı yerlerdir Çavuşin'in hemen yanındaki Güllüdere'de 5 Kilise bulunmaktadır Vadinin yakınındaki Haçlı Kilise aynı zamanda Arap akınlarına karşı savunma amaçlı olarak da kullanılmıştır AVANOS Nevşehir'in 18 kmkuzeyinde olan Avanos'un antik dönemindeki adı 'Venessa'dır Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramikyapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir Kızılırmak'ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almaktadır Avanos yakınlarında Kızılırmak'ın hemen kenarındaki bir roma mezarlığında ele geçen mermerden lahit, Merkez Kapadokya Bölgesi' nde bugüne kadar ele geçen tek lahit olması açısından ilginçtir Lahit 1971 yılında tesadüfen ortaya çıkmış,semerdam biçimindeki kapağı kimliği tespit edilemeyen şahıslarca açılmış ve içindeki buluntular ne yazık ki çalın mıştır Ceset üzerinde yapılan patolojik ve paleoantropolojik araştırmalar sonucunda lahitin, saçları kına ile boyanmış bir kadına ait olduğu anlaşılmıştır ZELVE Avanos'a 5 km, Paşabağlarına 1 km uzaklıktaki zelve, Aktepe'nin dik ve kuzey yamaçlarında kurulmuştur Üç vadiden oluşan Zelve Ören Yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir Vadideki peribacaları sivri uçlu ve geniş gövdelidir Uçhisar, Göreme, Çavuşin'de olduğu gibi kaya oyma mekanlardaki trogloditik yaşamın ne zaman başladığı bilinmeyen Zelve, özellikle 9 ve 13 yüzyılda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler de bu yörede verilmiştir Yamaçların dibinde yer alan 'Direkli Kilise' Zelve'deki manastır hayatının ilk yıllarına aittir Kilise süslemelerinde tercih edilen kabartma haçlar daha çok ikonoklastik Dönem öncesine tarihlenen Balıklı, Üzümlü, ve Geyikli Kiliseler vadinin önemli kiliselerindendir 1952 yılına kadar iskan edilmiş vadide manastır ve kiliselerden başka yerleşim yerleri, iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami ve güvercinlikler bulunmaktadır Balıklı ve Üzümlü Kilise Zelve'nin üçüncü vadisinde, bir manastıra ait doğal avlunun doğusundadır Giriş kısmı yakılmış olan Üzümlü ve Balıklı Kilise'nin giriş kapısının üstünde tahtta oturan ve kucağında çocuk İsa bulunan Meryem tasviri yer alır kısmen yıkık tonozda daire içinde malta haçı taşıyan Melek Michael ve Gabriel tasviri bulunur Girişin hemen sağında hücre şeklindeki 'Güney Şapel' i tek nefli, apsisli ve beşik tonozlu olup kenarlarda oturmaya yarayan platform bulunur Apsisinde kırmızı çer-çeve içinde ayakta duran, bir elinde kitap, diğer eliyle takdis eden İsa; apsis cephesi ise içi noktalı basit üçgen ve daire dizileriyle, tonozu ise çizilerek yapılmış Malta Haçı ve konstantrik dairelerle süslenmiştir Şapel büyük olasılıkla 10yüzyılda yapılmıştır Paşabağları ve Aziz Simeon Hücresi Göreme -Avanos yolunun sağında, yoldan 1 km içeridedir Eskiden 'Rahipler Vadisi' bugün ' Paşabağı ' olarak adlandırılan bu alan, kendine özgü peribacalaryla doludur Çok gövdeli ve çok başlı olan bazı peribacalarının içlerine şapel ve oturma mekanları oyulmuştur Üç başlı peribacalarının birinde Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve inziva hücresi bulunmaktadır Dar bir baca vasıtasıyla ulaşılabilen hücrenin girişini antitetik haçlar süslemektedir İçinde ocak, oturma ve yatma mekanları ile ışık girmesini sağlayan pencere aralıkları mevcuttur ÜRGÜP Nevşehir'in 20 kmdoğusunda olan Ürgüp, Kapadokya bölgesinin en önemli merkezlerindendir Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çoksayıda isme sahip olmuştur Bizans döneminde Osiana ( Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklular Dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut Kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır Ürgüp ve civarındaki ilk yerleşim antik adı '' Tomissos'' olan Damsa çayı'nın doğusun- daki Avla Dağı etekleridir Daha geç dönemlere ait en önemli kalıntılar ise Ürgüp kasaba ve köylerinde bulunan Roma dönemi'ne ait kaya mezarlardır Bizans Döneminde de önemli bir dini merkez olan Ürgüp, köy, kasaba ve vadilerin-deki kaya kiliselerin ve manastırların piskoposluk merkeziydi 11 yüzyılda Ürgüp, Selçuklular' ın kentleri Konya'ya ve Niğdeye açılan önemli bir kale konumundaydı Bu döneme ait iki yapı kentin merkezindeki Altıkapılı ve Temenni Tepesi Türbeleri'dir Bir anne ve kızına ait olan ve 13 yüzyılda yaptırılan' Altı Kapılı Türbe ' , altı cepheli, her cephesinde kemerli pencereli ve üstü açıktır Ürgüp'ün temenni Tepesi'nde bulunan iki türbeden birinin, 1268 yılında Vecihi Paşa tarafından yaptırılan ve halk arasında ' Kılıçarslan Türbesi' olarak da anılan Selçuklu Sultanı IV Rüknettin Kılıçarslan'a, diğerinin ise III Alaaddin Keykubat'a ait olabile-ceği düşünülmektedir Ancak araştırmacılara göre bu olasılıklar oldukça zayıftır 1515 yılında Osmanlı topraklarına katılan Ürgüp, 18 yüzyılda Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim Paşa'nın Kadılık makamını doğduğu kent olan Nevşehir'e ( Muşkara) bağlaması nedeniyle ilk kez ikinci planda kalır Şemsettin Sami 1888- 1900 yıllarında yazdığı Kamus-ül Alam adlı tarih ve coğrafya ile ilgili eserinde Ürgüp'te 70 cami, 5 kilise ve 11 kütüphane olduğunu belirtir Aziz Theodore ( Tağar ) Kilisesi Ürgüp- Kayseri yolunda 85km sonra sağa dönülüp 8 kmdaha gidilince Ürgüp ilçesinin Yeşilöz köyüne ulaşılır Burada Kilise 'T' planlı, merkezi kubbelidir ( Kubbe çöktüğünden camla kapatılmıştır) Üst katta bulunan galeriye bir merdiven sayesinde çıkılmaktadır Bu nedenle Kapadokya kiliseleri içinde tek örnektir Pancarlık Kilisesi Ortahisar kasabasının güneyinde, Ürgüp - Mustafapaşa yolunun sağındaki Pancarlık vadisindedir Düz tavanlı tek nefli ve tek apsislidir Kilisedeki duvar resimleri daha çok yeşil zeminlidir ve oldukça iyi korunmuştur İlk bakışta kiliseyi iki farklı sanatçının farklı zamanlarda boyadığı düşünülse de sahneler ve tüm yazılar ayrı ayrı incelendiğinde aynı sanatçı tarafından süslendiği anlaşılmaktadır Zengin İncil siklusunu içeren kilisede sahneler firizle r halinde birbirini taki p etmekte, frizin her iki yanını madalyonlar içinde aziz tasvirleri sınırlamaktadır Pancarlık Kilisesi 11 yüzyılın ilkyarısına tarihlenmektedir ORTAHİSAR Nevşehir- Ürgüp karayolu üzerinde, Ürgüp'e 6 km uzaklıktadır Ortahisar Kalesi hem stratejik hem de yerleşim amacıyla kullanılmıştır Kalenin eteklerinde Kapadokya'nın karakteristik sivil mimari örnekleri bulunmaktadır Ayrıca hemen hemen tüm vadilerin yamaçlarına oyulan soğuk hava depolarında yörede yetişen patates ve elma, Akdeniz Bölgesi'nden getirilen portakal ve limon saklanmaktadır Ortahisar vadilerinde son derece ilginç manastır ve kiliseler bulunmaktadır Bunlar Sarıca Kilise, Tavşanlı Kilise, Balkan Deresi Kiliseleri, Hallaç Dere Manastırı'dır MUSTAFAPAŞA ( SİNASOS ) Ürgüp'ün 6 kmgüneyinde yer alan Mustafapaşa, 20yüzyılın başlarına kadar Ortodoks Rumların yaşadığı bir kasabadır 19 yüzyıl sonları ve 20 yüzyıl başlarına tarihlenen eski Rum evleri oldukça zengin taş işçiliği arz eder Mustafapaşa' nın batısında yer alan Gömede vadisi' nin jeomorfolojik açıdan ıhlara vadisi'nin küçük bir benzeridir Ihlara Vedisi'nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahiptir Mustafapaşa' daki önemli kilise ve manastırlar; Aios Vasilios Kilisesi, Konstantin - Heleni Kilisesi, Manastır Vadisi Kiliseleri ve Gömede Vadisi' nde Alakara Kilise ve Aziz Basil Şapeli' dir Aziz Basil Şapeli Mustafapaşa kasabasının yaklaşık 2km batısında, Gömede vadisi'nin batı yakasın-dadır İki apsisli, dikdörtgen planlı ve düz tavanlı 2nefli şapel, iki sütunla desteklidir Batı nefinin duvarlarında üzeri kırmızı aşı buyası ile süslü yarı kabartma sütunlar ve aralarında nişler yer alırDoğudaki nef ise oldukça zengin geometrik ve bitkisel motiflerle dekore edilmiştir Gömede Vadisi' ne bakan, kısmen yıkılmış kapısı olan bu nefin yanında kilise banisine ait olabilecek bir mezar bulunmaktadır Doğu nefin apsisi herbirinde bir patriğin adı yazılı, etrafı palmetlerle çevreli üç malta haçı ile süslüdür Tasvirlerin yerine isimleri yazılı bu üç malta haçlarından ortadaki Abraham'ı, diğerleri İsaac ve Yakup'u temsil etmektedir Araştırmacılar bu malta haçlarının cenneti ya da Golgota'daki 3 haçı sembolize ettiğini belirtmektedirler Tavandaki büyük boyutta, etrafı geometrik ve bitkisel motiflerle boyalı haç, kornişte yer alan yazıta göre Aziz Konstantin' i simgelemektedir İkonoklastik düşünce ile ilgili bu motiflerin yanı sıra apsisin ön cephesine iki önemli aziz, Aziz Basil Şapeli, bazı araştırmacılara göre İkonoklastik Dönem'e ( 726 - 843 ) ya da daha geç döneme tarihlenmektedir TATLARİN Acıgöl ilçesinin 10 km kuzeyinde yer alan Tatlarin kasabası gerek yeraltı kenti ve kiliseleri gerekse konut mimarisi ile kapadokya Bölgesi' nin ilginç yörelerinden birisidir Tatlarin halkı tarafından 'Kale' olarak adlandırıldığı tepesinde yer alan yeraltı şehri ilk olarak 1975 yılında tespit edilmiş, 1991 yılında ziyarete açılmıştır Halen iki katı gezilebilen yeraltı yerleşiminin mekanlarının büyüklüğü, Güzelyurt Yeraltı Yerleşimi dışında hiçbir yeraltı yerleşiminde bulunmayan tuvaletlere sahip oluşu, erzak depolarının ve kiliselerin çokluğu normal bir yeraltı yerleşiminden ziyade askeri garnizon ya da manastır kompleksini akla getirir |
|