Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
davranıştır, öğrenilen, şiddet

Şiddet Öğrenilen Bir Davranıştır

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şiddet Öğrenilen Bir Davranıştır



Şiddet Öğrenilen Bir Davranıştır

Agresifliğin ve suça meyilli olmanın genetik alt yapısı ve biyolojik düzeneğini bir tarafa bırakırsak, şiddet uygulayan çocukların büyük oranı, şiddet gören çocuklar olmaktadır

Bireylerin, ailelerin dolayısı ile toplumların zaman zaman pasif ya da aktif olarak başvurduğu ve her geçen gün içinden çıkılmaz hal alan şiddet, çok yönlü, tehlikeli toplumsal bir sorun olarak gittikçe büyümektedir

Her suçun şiddet içerdiğini düşünürsek, sürekli artan suç işleme oranının, aynı zamanda artan şiddettin göstergesi olduğu adli vakalarla ortaya çıkmaktadır Kaldı ki, adliyeye intikal etmemiş bir çok şiddet öyküsü de bilinmekte

Şiddet; karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri ya da bir kaçının doğrudan veya dolaylı, toplu ya da dağınık olarak, diğerlerinin veya bir kaçının bedensel, töresel, ahlaki, manevi bütünlüğüne yahut mallarına veya simgesel, sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranmasıdır (1) Şu halde duygusal şiddetten, terörizme, insan hakları ihlallerinden savaşlara kadar, geniş bir spektrum içeren çok değişkenli bir konu

Pek çok sivil toplum örgütü ve ilgili kurumlar alarmda Aile içi şiddet, toplumsal şiddet, çocuk istismarı ve evlilik dışı erken gebelik, madde kullanımı, her geçen gün oranı artan ve yeni jenerasyonu ciddi tehliaaae sokan, toplumsal birliği ve değerleri altüst eden vakalar Batı ve Amerika toplumunun; ailenin bütünlüğünü destekleyici politikaları bile yetersiz kalmakta FBI raporlarına göre 1990 yılında ABD'de her 22 dakikada bir cinayet işlenmekte Türkiye 'de bu oran, ortalama 3,5 günde bir cinayet şeklinde ortaya çıkıyor

Toplumsal değerler; kültür, inanç ve ahlak, toplumsal sistemin parçalarıdır Sistemi oluşturan parçalardan birinin dejenerasyonu, sistemin diğer parçalarının fonksiyonelliğini bozar Dolayısı ile sistem çöker Toplumun bireylerini kontrol eden, yazılı olmayan ama bir yanıyla yasalardan daha etkili ve toplumun sağlığını devam ettiren, toplumun genlerini nesillere aktaran kurallar, güçlü bir kontrol mekanizmasıdır Ancak; bu kontrol mekanizmasından yoksun, ya da dejenere olan toplumlar devlet eliyle kurumlar oluşturur ve bu yolla kontrolü hedefler Bu kurallara alışmış toplumumuzda son yıllarda, büyük bir kriz hakim Modern süreç içinde, dejenerasyona uğramış toplumumuz, bu uğradığı kaybı telafi edecek kurumlara da sahip değil Bu durum, daha yıkıcı ve sarsıcı sonuçlar doğurmakta Örneğin aile içi cinayet ülkemizde diğer ülkelere oranla, daha yüksek Kurbanlar daha çok kadınlar ve daha önce sabıkası olmayan kişiler
Peki hangi nedenler çocukları şiddette itiyor? Liselerde gençler hangi oyunun kurbanları, kimi taklit ediyorlar ? Kimler, nerde, nasıl engelleyecek bu çılgın gidişi? Fatih'in İstanbul'u feth ettiği yaşta gençler birbirini öldürüyor, sokakta kapkaç peşinde Bu çocuklar da bu toplumun içinden çıkıyor Aileler ne yapmalı, okullar ne yapmalı, toplum ne yapmalı, devlet ne yapmalı?

Sosyolojik nedenlere bakılınca; ailede kötü örgütlenme, uyumsuzluk , boşanma, ayrılma, ihmal, istismar, temel ihtiyaçların karşılanamaması, aşırı yoksulluk, uyuşturucu madde kullanımı, işsizlik, eğitim eksikliği, azalmış sosyal kontrol kriminal olarak şiddet davranışlarıyla güçlü ilişkileri olan risk faktörleridir Suç işleyen ergen prof ilinde de aile içi fiziksel şiddet ortak özellik olarak ortaya çıkmaktadır Hatta cinayet işleyen çocukların büyük kısmı şiddet uygulayan ebeveynle özdeşleştiklerini belirtmişlerdir (2)

Agresifliğin ve suça meyilli olmanın genetik alt yapısı ve biyolojik düzeneğini bir tarafa bırakırsak, suç işleme ve şiddet davranışlarının öğrenilmesine, ifade bulmasına ve modellemesine zemin hazırlayan ailenin ve toplumun yapısı, güçlü bir risk faktörü oluşturur Bu durum çok önemli bir problemdir Çünkü şiddet uygulayan çocukların büyük oranı, şiddet gören çocuklar olmaktadır

Dünyayı anlamak isteyen ve nasıl problem çözeceğini öğrenmeye çalışan çocuk, ailesinin çözümünü modeller ve öğrendiği davranışı kendi problemlerini çözmek için kullanır; yapılan araştırmalarda bunu destekler niteliktedir Burada açık bir tehlike halini alan televizyonun telkin ettiği "iyi yürekli ama eli silahlı kahramanları" unutmamak gerekir Güç kullanma isteğinde olan çocuk, bu eli silahlı kahramanları idealleştirir, kendi içinde onun gibi olmak ve onun gibi yaşamak ister

Yetişkinler eğlenmek ve vakit geçirmek için televizyon izlerler, ancak çocuk dünyayı tanımak için izler ve olayları gerçekmiş gibi algılar, içselleştirir Bu durum onları daha savunmasız yapar ve çaresizlik duygusu içene iter Şiddet içerikli görsel uyaranlara maruz kalan çocukların, şiddet içerikli görsel uyarana maruz kalmayanlara oranla davranışlarında saldırgan tavırların anlamlı derecede farklılık gösterdiği görülmüştür
Şiddet ve fiziksel istismar bir çocuğun bu gününü, geleceğini ve toplumu nasıl etkilediğine bakacak olursak araştırma sonuçlarına başvurmak gerek

Buna göre :

• Fiziksel ceza gören çocuk kaygı yaşamakta ve içine kapanmaktadır Şiddet, çocukların benlik kavramlarını da olumsuz etkilemektedir

• Fiziksel ceza ile öz saygının azalması ve psikolojik sorunlar arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur

• Fiziksel ceza çocukta saldırganlık ve şiddet davranışlarına yol açmaktadır

• Şiddetli bir fiziksel ceza ile karşı karşıya kalan çocuk korkmakta, kendisini çaresiz ve değersiz hissetmektedir

• Çocukluklarında fiziksel ceza görmüş üniversite öğrencilerinin, yoğun kaygı ve depresyon yaşadıkları, sosyal ilişkilerinin olumsuz olduğu tespit edilmiştir

• Şiddetli fiziksel cezaya maruz kalan çocuk, bunu ebeveynliğin normal bir parçası olduğunu sunmakta ve yetişkinlik döneminde aynı davranış kalıplarını kendi çocukları üzerinde uygulamaktadır

• Şiddetli cezaya maruz kalanların, kendi çocuklarını istismar etme olasılığı, bu tür davranış görmemiş çocuklardan beş kat daha fazladır

• Aile içi şiddet araştırmaları, çocuk ve ergen yaşta dayağa maruz kalmanın, yaşamın sonraki devirlerinde eşe yönelik şiddet olgusunun oluşmasında etken olduğunu göstermektedir

• Çocuklukta şiddete maruz kalan çocuk, yaşantısında bunu sadece kendi çocuğuna yönelik olarak değil, başkalarına yönelik olarak da kullanmaktadır
• Babanın anneye saldırgan davranışını gören çocuklar, şiddet kendilerine yönelmese bile kurban durumundadır

• Çocuklukta karşılaşılan fiziksel ceza sonucunda, ilerideki yaşlarda ortaya çıkan saldırganlık davranışları erkeklerde kızlara oranla daha fazladır (2)

Şu halde aileler, eğitmenler, medya, sivil toplum örgütleri ve tüm kurumlar şiddete karşı reaksiyon geliştirmeli, devletler bu amaçla politikalar üretmeli

Sosyoloji, psikoloji, pedagoji, hukuk, eğitim ve diğer bilimler multidisipliner çalışmalı Toplumun tüm hücrelerinde iyilik hali geliştirilmeli, eğitim çalışmaları etkin hale getirilmeli

Bu çalışmalar sonucu umulur ki çocuklarımız kendini sevsin, başkalarını sevsin değer versin ve üretsin çünkü; bir dakika bile, insan kaybına, zaman kaybına, tahammülümüz yok Çocuklarımız şiddet kurbanı olmasın , büyüsün, kök salsın sevgiye, hoş görüye, umuda el versin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.