Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ağrısı, çene

Çene Ağrısı

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çene Ağrısı




Çene Eklemi
Çok ilginizi çekmemiş ve farketmemiş olsanız da çene ekleminiz günde yüzlerce kez kullandığınız bir ekleminizdir Her iki tarafta alt çene ile kafatasının, kulağın hemen önünde birleştiği yerdedir Her çiğneme hareketi yaptığınızda onu kullanıyorsunuz Hatta her konuştuğunuzda ve yutkunduğunuzda (üç dakikada bir kere) onu hareket ettiriyorsunuz Böylece en sık kullanılan eklemlerden birisidir
Elinizi kulak kepçenizin önündeki üçgen şeklinde yapının üzerine koyarak bu eklemi bulabilirsiniz Parmağınızı birazcık ön tarafa doğru kaydırıp bastırınız ve ağzınızı açıp kapatınız Hareketini hissettiğiniz eklem çene ekleminizdir Ayrıca serçe parmağınızı tırnağınız arka tarafa gelecek şekilde kulağınızın içerisine sokup ağzınızı açıp kapattığınızda da bu ekleminizi hissedebilirsiniz
Bu işlem çene ekleminde bozukluk olanlarda önemli ölçüde rahatsızlık yaratır aynı şekilde hekimler de teşhis için aynı yöntemi kullanırlar
Çene Eklemi Nasıl Çalışır?
Bir şeyi kuvvetlice ısırdığınızda sadece dişlerinize değil aynı zamanda çene ekleminize de kuvvet uygularsınız Fizik terimleri ile çene “kaldıraç” ve çene eklemi “dayanma noktası”na benzer Gerçekte çene ekleminde birim alana uygulanan basınç çeneye uygulanan birim basınçtan çok daha fazladır Bu tür kuvvet ve basınçların üzerinden gelebilmesi için çene eklemi kayar şekilde hareket eden bir eklem tipidir
Bundan dolayı çene eklemine uygulanan basınç daha geniş bir alan üzerine yayılır böylece eklemdeki hasar ve yırtıklar daha çabuk iyileşebilir
Eklemler hareketin hassas olmasını sağlamak amacıyla lastiksi ve kaygan bir yapı olan kıkırdak ile döşelidir
Çene Eklemi Nasıl Bozulur?
Alışkanlık olarak çenenizi sıkıyor, gıcırdatıyor ve kaydırıyorsanız eklem içerisindeki kıkırdağı zedelersiniz Birçok insan uyurken dişlerini gıcırdatır ve oda arkadaşları bunu söyleyene kadar farkında olmayabilir Aynı şekilde günün uzun bir zamanını sakız çiğneyerek geçiriyorsanız çene ekleminize, yemekler arasında kendine gelme fırsatını tanımıyorsunuz demektir Yemeğinizi hep aynı çene tarafında çiğniyorsanız bu taraf eklem üzerinde normalden fazla basınç yaratarak ekleminizi yıpratıyorsunuz demektir Bu en sık bir tarafta diş probleminiz varsa veya bir diş tedavisi görüyorsanız gerçekleşir
Birbiri ile tam oturmayan dişler, suçludur Buna “uygunsuz ısırık” denir Çenenin bir tarafındaki dişlerin diğer taraftan daha önce kapandığında çene ekleminizde, basınç farkından dolayı nasıl fazla bir yıpranma olduğunu tahmin edersiniz
Yukarıda anlatılan bozuklukların her birinde, eklemde, belli bir noktada hasar oluşur Bu hasar sinir ucuna kadar ulaşırsa ağrı duyulur Travmatik tip bir eklem bozukluğudur bu Bu bozukluk “ağrılı” veya “yanlış görev” yapan eklem anlamındadır
Çene Eklem Rahatsızlığını Nasıl Hissedersiniz?
Her yutkunuşta, esnemede, çiğnemede, konuşmada ortaya çıkan batıcı ve şiddetli bir ağrı olabileceği gibi, sürekli ve donuk bir ağrı da olabilir Ağrı, eklemin yer aldığı, hemen çene önündeki bölgede olabileceği gibi birçok yere de yansıyabilir Ağrı, ekleme yapışan kaslarda spazm oluşturarak yüze, başa, kulağa ve çeneye yansıyabilir Bazı kişiler migren, sinüs ve boyun ağrılarının sebebini çene eklemine bağlarlar fakat günümüz bilgisi içinde bu durumu açıklamak kolay değildir
Ağrının en sık odaklandığı yer kulaktır Birçok kimse kulak doktoruna “kulağında ağrı olduğu” ve “iltihap kaptığı” endişesi ile başvurur Kulak ağrısı ile birlikte işitme kaybı ve kulak zarında bir bozukluk yoksa kulak hekimi ağrının kaynağı olarak “çene eklemi”nden kuşkulanır
Ağrının yanında eklemin yolaçtığı bazı şikayetler de vardır Ağız iyice açıldığında bazı kimselerde “çıt” diye bir kayma veya açılma sesi duyulur Ağız açık şekilde kilitli kalabilir veya ileri dönemlerinde ağızın açılmasını iyice kısıtlanabilir Birçok kimse kulaklarında çınlama hisseder, bu çenenizi çok sıktığınızda hissettiğiniz çınlama gibidir
Çene Eklemi Bozukluğu İçin Ne Yapılabilir?
Şayet hafif bir eklem bozukluğunuz varsa ve erken teşhis edilmişse şu önerilerden fayda görürsünüz:
1-Çenenizin sağ ve sol tarafını çiğnemede eşit kullanınız
2-Bilinçli olarak yapıyorsanız dişinizi gıcırdatmayı ve sıkmayı bırakınız
3-Sakız çiğnemeyiniz
4-Sert, zor çiğnenen yiyeceklerden kaçınınız
5-Günde en az iki kere yarım saat çene ekleminiz üzerine sıcak uygulayınız
6-Hekiminizin önerdiği bir ödem çüzücü veya mideniz rahatsız değilse aspirin kullanınız
İlk dört madde çene ekleminiz üzerindeki yırtık ve zedelenmeyi azaltmak içindir Beş ve altıncı maddeler iyileşme işlemini hızlandırmak içindir Aspirin ve diğer ödem çözücü ilaçlar şişliğin azalmasında çok etkindirler zaten bu yüzden romatizmalı kimseler tarafından çok kullanılırlar Çene eklemi üzerinde de çok etkindirler
Dişlerinizin ve ısırmanızdaki uygunluğunuzun kontrolü yardımcı olabilir
Çok şiddetli ağrının varlığında bir çene cerrahı veya diş hekiminin konsültasyonuna ihtiyaç duyulabilir Diş hekiminiz size uygun bir ağız açıcı ve kas spazmını önleyici proaaa yapabilir
Tükürük Bezleri
Ne Normal, Ne Anormaldir?
Tükürük Bezleri Nerelerde Bulunur?
Bezler ağız ve boğaz çevresinde yerleşmişlerdir Başlıca tükürük bezleri parotis (kulak önünde), submandibüler (çene altında) ve sublingual (dil altında) bezlerdir
Hepsi de ağız içerisine tükürük salgılarlar Parotis bezi üst azı dişlerin yanından, submandibüler bez dilin altında ön taraftan ve sublingual bez ağız tabanında birçok ufak noktadan tükürük salgılar
Bu bezlerle birlikte, dudaklar, yanakların iç kısmı ve ağız ile boğazın bütün yüzeylerinde yüzlerce ufak tükürük bezi bulunur Tükürük bezleri, ağızınızı ıslak tutan, sindirimi başlatan ve dişleri çürükten koruyan tükürüğü salgılarlar
Anormal Bezlere Ne Yol Açar?
Klinik olarak rahatsızlık oluşturan tükürük bezi anormallikleri şu şekilde gruplandırılabilir:
1-Tıkanıklık
Tıkanıklık, çoğunlukla taş oluşmasına bağlı olarak parotis ve submandibüler bezlerde görülür Şikayetler tipik olarak yemek yerken görülür Yemek yerken tükürük oluşması hızlanır fakat tıkanıklıktan dolayı akamaz ve bazen iltihabın da eşlik ettiği şiddetli ağrı ve şişliğe yol açar
2-Şişlik, Ödem
Şayet taşlar tam olarak tıkanıklık meydana getirmemişlerse yemek yerken bezler şişer ve bir süre sonra yavaş yavaş inerler, ta ki bir sonraki yemeğe kadar Biriken tükürük içerisinde mikroplar daha kolay ürerler ve daha şiddetli ağrı ve şişlik oluştururlar Şayet yeterli sürede tedavi edilmezlerse apse oluşturabilirler
Bazı kişilerde tükürük bezlerinin ana kanalları anormal olabilir Bu kanallar darlıklar yaratarak tükürük akımını azaltarak iltihap ve tıkanıklık şikayetlerinin oluşmasına yol açabilirler
3-İltihap
En sık görülen tükürük bezi iltihabı parotis bezini etkileyen “kabakulak”tır En sık çocuklarda görülmesine rağmen yetişkinlerde de görülebilir Mamafih bir yetişkinde parotis bezi bölgesinde bir şişlik olursa bunun tıkanıklıktan veya tümörden olma şansı daha fazladır
Kanal darlığından ve tükürük akımının azalmasından kaynaklanan iltihaptan daha önce bahsedilmişti
Komşu lenf bezlerinin iltihabından dolayı tükürük bezlerinde de ikincil iltihap olabilir Bu lenf bezleri boğazın üst kısmında boğaz ağrısı sonrası görülen hassas lenf bezleridir Bu lenf bezlerinin bir kısmı gerçekte parotis bezinin üzerinde, içerisinde ve altında veya submandibüler bezin yanında bulunurlar Lenf bezleri iltihaplandığı zaman kızarıklık ve ağrılı şişlik oluştururlar Lenf bezleri tümör ve ödem dolayısı ile de büyürler
4-Tümörler
Tükürük bezlerinin birincil tümörleri başlangıçta çoğunlukla ağrısız şişme ile kendilerini gösterirler Tümörler nadiren birden fazla bezde bulunurlar ve kulak önü, ağız içi, damak, ağız tabanı, yanaklar ve dudaklar üzerinde bulunabilirler Bu şişlikler kulak, burun, boğaz ve baş-boyun cerrahları tarafından değerlendirilmelidirler
Büyük tükürük bezlerinin habis tümörleri hızlı büyürler, ağrılı olurlar ve o taraf yüz hareketlerini engelleyebilirler Bu şikayetler hemen araştırılmalıdırlar
Tükürük bezleri bazı özel hastalıklarda da şişerler Hastalarda genellikle göz ve ağız kuruluğu görülür Buna eklem romatizması eşlik edebilir Şeker hastalığı özellikle parotis bezinde şişliğe yol açabilir Genellikle iki taraflı parotis bezi şişliği alkoliklerde de görülür
Doktorunuz Nasıl Teşhis Koyar?
Tükürük bezleri hastalıklarının teşhisi dikkatli bir hikaye, fizik muayene ve laboratuar testleri ile konur Büyük tükürük bezlerinde bir taş tıkanıklığından şüphe edilirse bezin açıldığı ağız uyuşturularak kanalı genişletilip taşın çıkıp çıkmadığına bakmak gerekebilir Bu tür bir işlemden önce röntgen filmi ile kireçlenmiş taşın nerede olduğu tespit edilebilir
Şayet tükürük bezinde bir kitle tespit edilmişse, bilgisayarlı tomografi ile buranın röntgeninin çekilmesi yararlı olur Bu tomografi ile kitlenin gerçekten tükürük bezinden mi yoksa komşu bir lenf bezinden mi kaynaklandığı bulunur
Birçok vak’ada muayene odasında yapılabilen ince iğne aspirasyon biyopsisi yardımcı olur Bu testin doğruluğu % 80 ile 90 arasındadır Kitleden cilt kesisi ile bir parça alarak incelenmesi, muayene odasında tavsiye edilmez Parotis bezi ile birlikte seyreden yüz sinirinin hasar görme ihtimalindan dolayı açık biyopsi operasyon odasında yapılmalıdır
Tükürük Bezi Hastalıklarının Tedavisi
Başlıca iki bölüme ayrılır: İlaçla ve operasyonla Tedavi şeklinin seçimi problemin ne olduğuna bağlıdır Şayet problem bütün vücut ile ilgili bir hastalıktan kaynaklanıyorsa bunu tedavi etmek lazımdır Bu diğer branştaki hekimlerle konsültasyonu gerektirebilir Şayet hastalık tıkanıklık ve iltihap ile ilgili ise antibiyotikler kullanılır Bazen kanallara müdahale gerekir
Şayet tükürük bezinin içerisinde bir kitle oluşmuşsa bunun çıkartılması gerekebilir Parotis bezi içerisindeki kitlelerin çoğu selimdir Operasyon gerekince bu bezin içerisinden geçen yüz sinirine çok dikkat edilmesi gerekir Parotis bezi içerisinde habis tümör varsa, yüz sinirinin büyük kısmına zarar verilmeden kitle çıkartılabilir Operasyon sonrası sıklıkla radyasyon ctedavisi önerilir Bu tedavi operasyondan tipik olarak dört ile altı hafta sonra başlanır bu sürede dokuların iyileşmesi beklenir
Ağız ve boğazdaki küçük tükürük bezleri için de aynı prensipler geçerlidir Selim hastalıklar en iyi tek olarak başına operasyon ile tedavi edilirler, habis tümörler ise hem operasyon hem de radyasyon tedavisine ihtiyaç gösterirler Şayet kitle tükürük bezinin konşuluğundaki bir lenf bezi kanseri ise o zaman tedavi şekli elbetti ki değişir Bu tür bir tedavi yöntemi yine en etkin olarak kulak, burun, boğaz ve baş-boyun cerrahı tarafından yönetilebilir
Özet olarak, tükürük bezi hastalıklarının birçok sebebi vardır Bu hastalıklar hem ilaçla hem de cerrahi olarak tedavi edilirler Bu tür tedaviler bu alanda deneyimli kulak, burun, boğaz ve baş-boyun cerrahı tarafından gerçekleştirilir
Antihistaminikler, Dekonjestanlar ve
Soğuk Algınlığı İlaçları
Burun tıkanıklığı, dolgunluğu, sinüs problemleri ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlar en sık kullanılan ilaçlardandır Akıllıca kullanıldıkları zaman birçok kimseyi hayatları boyunca en az bir kere rahatsız eden ve birçok kimseye de sürekli sıkıntı veren şikayetlerin önüne geçebilirler
Bu gruptaki ilaçlar, alerjinin, üst solunum yolu enfeksiyonlarının (soğuk algınlığı, sinüzit gibi) ve vazomotor rinitin (ruhsal gerginlik, tiroid hastalığı, hamilelik ve diğer bazı sebeplerle ortaya çıkan burun tıkanıklığı gibi) şikayetlerinin düzeltilmesinde kullanılırlar Alerjiyi, enfeksiyonu tedavi etmezler, sadece hastaya rahatsızlık veren durumları ortadan kaldırarak kişilere konfor sağlarlar
Antihistaminikler
“Histamin”, kişinin alerjik olduğu madde ile karşılaştığında veya iltihap durumlarında ortaya çıkan önemli bir kimyasal ajandır Antihistaminikler histaminin etkisini önlerler ve böylece alerjinin oluşturduğu şikayetlere iyi gelirler En iyi sonuç için bu ilaçlar alerji şikayetleri ortaya çıkmadan alınmalıdırlar
Antihistaminiklerin ortaya çıkardığı en sıkıcı yan etki “uyku hâli” vermeleridir Bu durum gece yatmadan önce alındığında iyi olabilse de gündüz sıkıntı yaratabilir Hatta bazen zararlı olabilir Araba veya tehlikeli olabilecek makina kullananlara bu ilaçlar önerilmez İlk dozlar en fazla uyku verirler, sonraki dozlarda biraz bağışıklık gelişir
Günümüzde yeni çıkan antihistaminik türleri ile kısmen de olsa bu şikayetlerin önüne geçilebilmektedir
Dekonjestanlar
Burun ve hava pasajlarında bulunan dokudaki kan damarlarının şişmesi ile burun, sinüs ve göğüste oluşan tıkanıklığa “konjesyon” denir Buradaki dokularda çok geniş kan kapasitesine sahip olan damarlar vardır Daha önce bahsedildiği gibi “histamin” buradaki damarları uyararak genişlemelerine sebep olur
Dekonjestanlar ise kan damarlarının büzülmesine yol açarak hava pasajlarını yeniden açarlar
Dekonjestan ilaçların yan etkisi, kişide “sinirlilik hâli” yaratmalarıdır Uykuya dalmada zorluk yapabilirler, kan basıncı ile nabız sayısını yükseltebilirler Yüksek tansiyonu, kalp ritm (nabız) bozukluğu ve kalp rahatsızlığı olan kişilerde dekonjestanlar kullanılmamalıdırlar Göz tansiyonu olan kişilerde de kullanılmamalıdırlar Dekonjestan alan bazı hastalarda idrar yapmada zorluk olabilir Hatta, zayıflamak için kullanılan ilaçların içerisinde dekonjestan maddeler de bulunabilir Etkileri üst üste eklenmesin diye diyet ilacı kullananlarda dekonjestanlar veya dekonjestan kullananlarda diyet ilaçları beraber kullanılmamalıdırlar
Birlikte Kullanma
Teorik olarak etkileri iyi dengelenirse, antihistaminiklerin verdiği uyku hâli dekonjestanların verdiği uykusuzluk ile giderilebilir Bundan dolayı birlikte üretildikleri ilaçlar piyasada bulunmaktadır
Bir hasta bir ilaçtan aylar veya yıllar boyunca fayda görebilir fakat artık etkisi azalmışsa diğer bir ilaca geçerek onun etkisinden faydalanabilir
Herkesin bu tür ilaçlara verdiği cevap farklı olabileceği için kişi kendine iyi gelen dozu ayarlayabilir Meselâ, antihistaminiği akşam, dekonjestanı sabah alabilir Veya her ikisini de alır fakat akşamları antihistaminiğin dozunu artırabilir, gündüz tersini yapabilir
İLAÇ İYİ GELDİĞİ
ŞİKAYETLER YAN ETKİLERİ
——————————————————————————–
Antihistaminikler Hapşırma
Burun akıntısı
Burun tıkanıklığı
Göz kaşıntısı
Konjesyon Sersemlik
Ağız ve boğaz kuruluğu
——————————————————————————–
Dekonjestanlar Burun tıkanıklığı
Konjesyon Uyarı
Uykusuzluk
Nabız artışı
——————————————————————————–
Birlikte Hepsi Az veya çok hepsi
Soğuk Algınlığı İlaçları
Dekonjestanlar ve antihistaminikler, “soğuk algınlığı” ilaçlarının vazgeçilmez içeriğidirler, fakat, kurutucu ajanlar, aspirin (aspirin türevleri) ve öksürük baskılayıcı maddeler de ilaçlara eklenmiş olabilir Kişi, kendi şikayetlerine en uygun gelebilecek içeriği olan ilacı seçmelidir Şayet ilacın üzerinde kmyasal maddeler ve neye iyi geldikleri tam olarak açıklanmamışsa, kişi bunları açıklamasını eczacıdan istemelidir
Burun Spreyleri
Burun spreyleri, genel olarak iki gruba ayrılmaktadırlar “Alerji, vazomotor rinit veya polip” için son zamanlarda piyasada bulunan ve hekim kontrolü altında uzun süre rahatlıkla kullanılabilen burun spreyleri vardır Bizim burada bahsedeceklerimiz eskiden beri
bilinip kullanılan dekonjestan (burun açıcı) burun spreyleridir Burundaki kan damarlarını büzerek ani rahatlama sağlarlar Fakat ağızdan alınan dekonjestanların aksine burun damarları üzerinde direkt etki yaptıkları için çok kuvvetlidirler ve birkaç saat sonra burun damarları refleks olarak tekrar genişlerler Buna “rebound etki” denir Kişi spreyi tekrar kullanma ihtiyacı hisseder ve bu kısır döngü devam eder gider
Yetişkinlerde bu etkinin ortaya çıkması yaklaşık bir hafta alsa da bebeklerde iki gün içerisinde gelişebilir Bebeklerde 12 ilâ 24 saat bu damla kesildiğinde genellikle normale dönüş olur fakat yetişkinler hemen toparlamayabilirler ve ağızdan alınan dekonjestanlar veya kortizonlu burun spreyleri ile takviye edilmeleri gerekebilir Hatta yıllar boyu bu spreyleri kullanan yetişkinlerde tedavi için burun içerisinden bir operasyon da yapılabilir Bundan dolayı spreylerde şuna dikkat edilmesi lazımdır: “Bu ilacı üç günden uzun kullanmayınız
Dekonjestan özellikli burun spreyleri acil ve kısa süreli durumlarda tercih edilmelidirler
(Daha önce de belirtildiği gibi, bahsedilen bu durumlar “alerji, vazomotor rinit, polip” gibi durumlarda kullanılan burun spreyleri için geçerli değildirler)
Araç Tutması
Araç Tutması Nedir? Bazı kimseler, uçakta, arabada, dönme dolaplarda bulantı hisseder hatta kusarlar Birçok kişi botta, gemide aynı rahatsızlığı yaşar
Araç tutması, çoğunlukla sadece can sıkıcı bir durum olarak ortaya çıkar ve altında önemli bir hastalık yoktur; bazı yolcular ise kendilerini bu durumlarda hiçbir şey yapamayacak kadar kötü hissedebilir, hatta bu hisleri yolculuktan birkaç gün sonraya kadar sürebilir
Ne Yapabilirsiniz?
1-Seyahat ettiğiniz araçta, vücudunuzun ve iç kulağınızın hissettiği yönü görmeye çalışınız Arabada önde oturunuz ve ileriye, yola bakınız; gemide güverteye çıkarak ufka bakınız; uçakta pencere kenarına oturarak dışarıya bakınız Uçakta, hareketin nispeten en az olduğu kanat üzerinde oturunuz
2-Araç tutmanız varsa, seyahat ederken okumayınız ve gidiş yönünün tersi yönde oturmayınız
3-Araç tutması olan yolcuya bakmayınız ve onunla konuşmayınız
4-Seyahatten hemen önce veya seyahat esnasında, size dokunan, sert kokulu, baharatlı ve yağlı yiyeceklerden sakınınız Halk arasında itibar gören “soda, gazoz, buzlu kola” gibi içeceklerin faydalı olduğu henüz tıp bilimince ispatlanmamıştır
5-Hekiminizin size tavsiye ettiği, araç tutması için olan ilaçlardan yolculuğa başlamadan önce alınız
Unutmayınız: Araç tutması vak’alarının çoğu, hafif ve tedaviye cevap veren türdendir Fakat, ağır ve gitgide kötüleşen vak’aların, bu konuda uzman, kulak, burun, boğaz, denge ve sinir sistemi ile ilgilenen hekimlerden yardım alması gerekir
ANESaaaİ
Anesaaai (Narkoz), hastaların ağrı duymadan ameliyat olmasını sağlayan bir bilim dalıdır Anesaaaiden korkmayınız Anesaaai, bayılmak değil kontrollü olarak bir anesaaai uzmanı tarafından uyutulmak ve ameliyat bittikten sonra yine kontrollü olarak uyandırılmak demektir Ameliyatınız süresince anesaaai uzmanınız yanınızda olacak, solunum ve kalp başta olmak üzere tüm hayati fonksiyonlarınızı takip edecek ve ameliyat bitiminde uyandırıp yatağınıza gönderecektir
Ameliyat için gerekli testler, hastanın ve ameliyatın durumuna göre operatör doktor veya anesaaai uzmanınız tarafından istenecektir Ameliyat olacak kişi ameliyattan 6 saat öncesinden hiç bir şey yememiş ve içmemiş olmalıdır (aynı oruç gibi) 5 gün öncesinden sigara içiminin kesilmesinin ameliyat sonrası şikayetleri azaltacağını unutmayınız
Anesaaai az veya çok; ağır veya hafif değil her zaman hastaya göre ayarlanır Hastalar genellikle ameliyathanede ellerine takılacak küçük bir iğneden verilecek ilaçlarla uyutulur (Narkoz, maske, kara balon vs gibi şeylerle değil)
Anesaaaiden çıkan hastalar ameliyattan sonra ilk saatlerde verilen ağrı kesicilerin etkisi ile uykuya eğilimli ancak sorularınıza cevap verecek, şikayetlerini söyleyebilecek halde olurlar endişelenmeyiniz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.