Karbonhidratlar |
04-25-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Karbonhidratlar KARBONHİDRATLAR A-Monosakkaritler Genel Özellikleri1-Hücre zarından geçerler 2-Hidrolize uğramazlar 3-Kan ve doku sıvısında bulunurlar 4-Karbonhidratların yapıtaşlarıdır 5-Fotosentezin ilk ürünleridir 6-Hücrede depolanmazlar 7-Riboz ve deoksiriboz nukleik asitlerin yapısına katılırlar 8-Suda çözünürler 9-Protein ve yağlarla bileşik oluşturabilirler 10-Enerji verici olarak kullanılırlar 11-Yapılarında glikozit bağı bulunmaz 12-Benedikt çözeltisiyle ısıtılırsa kiremit kırmızısı renk verirler Örn:Glikoz,Galaktoz,Fruktoz,Mannoz,Ksiloz,Arabino z B- Disakkaritler Genel özellikleri : 1-Hücre zarından geçemezler 2-Sindirim enzimlerinden etkilenirler 3-Bitki ve memelilerde depolanabilir-memelilerde laktoz bitkilerde sukroz 4-Suda çözünürler 5-Kanda bulunmazlarSütte bulunurlar 6-Yapısında glikozit bağı vardır Örn:Maltoz,Laktoz,Sukroz Glikoz + Glikoz ----------Mal toz + Su Glikoz + Früktoz ----------Sukroz + Su Glikoz + Galaktoz ----------Laktoz + Su C- Polisakkaritler Genel özellikleri: 1-Hücre zarından geçemezler 2-(n)kadar glikozun birleşmesinden oluşurlar 3-Sindirim enzimleriyle hidrolize edilirler 4-(n-1)kadar su harcanır 5-Kanda bulunmazlar 6-Hayvanlarda ve bakterilerde glikojen bitkilerde nişasta olarak depolanır 7-Selüloz bitkilerde çeper maddesi olarak kullanılır 8-Bitki ve hayvanlarda sentezlenebilir 9-Selüloz bazı tek hücreliler hariç diğer canlılar tarafından sindirilemez Çeşitleri: 1- Nişasta: Lügolle mavi renk verir 2- Glikojen : lügolle kahve rengi verirler 3- Selüloz: lügolle boyanmazlar 4- Pektin 5- Kitin a-Nişasta Genel Özellikleri 1-N kadar glikozun dehidrasyon undan oluşur 2-Olayda n-1 kadar H2O oluşur 3-Olayda n-1 kadar glikoz bağı kurulur 4-Bitkilerde depo karbonhidrattır 5-Suda çözünmez 6-Hücre zarından geçemez 7-Sentezleri hücre içinde olur 8-Hidrolizlerinde n-1 kadar su harcanır 9-Hidrolizleri hücre içinde ve hücre dışında olabilir 10-Lu gol ile mavi , mor rengi verir 11-Amilaz enzimi ile maltoz a yıkılırlar 12-Kanda görülmez c-Selüloz Genel Özellikler 1-n kadar glikoz dehidrasyonu ile birleşmesinden oluşur 2-Olayda n-1 kadar ters glikoz bağı oluşur 3-Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar 4-Sentezleri hücre içinde gerçekleşir 5-Hayvanlarda bazı bakteriler ve birkaç omurgasız hariç hidroliz enzimleri bulunmaz 6-Bitkilerde yapı karbonhidrattır Hücre çeperini oluşturur 7-Suda çözünmezler 8-Lugol ile boyanmazlar b-Glikojen Genel Özellikleri 1-N kadar glikozun dehidrasyon ile birlaşmesinden oluşur 2-Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar 3-Olayda n-1 kadar glikozit bağı kurulur 4-Sentezleri karaciğer ve çizgili kas hücrelerin de gerçekleşir 5-Hayvansal depo karbonhidrattır 6-Suda çözünür 7-Hücre zarından geçemez 8-Sentezleri Hücre içinde gerçekleşir 9-Hidrolizinde n-1 kadar su harcanır Olay hücre içinde ve hücre dışında gerçekleşebilir 10-Lugol ile kahverengi rengini verir 11-Kanda görülmez Karbonhidratların görevleri 1) 1-Canlılarda enerji verici madde olarak kullanılır 2-Bitki , mantar ve bazı bakterilerin hücre çeperi esas maddesini oluşturur 3-Hücre zarlarında protein ve yağlarla bileşikler oluşturarak tanımlayıcı ve tanıyıcı maddeler olarak görev yaparlar 4-DNA , RNA , ATP , FAD , NAD gibi önemli organik maddelerin yapılarına katılırlar NOT Hücrelerde kloroplast , levkoplast ,golgi aygıtı gibi organellerde sentezlenirler |
Cevap : Karbonhidratlar |
08-11-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : KarbonhidratlarKarbonhidratlar, en basitinden en gelişmişine kadar bütün canlıların hücrelerinde bulunan ve karbon, hidrojen ile oksijenden oluşan çok önemli organik bileşiklerdir Örneğin "şeker" adı altında toplanan çeşitli bileşikler ile nişasta ve selüloz birer karbonhidrattır Bu bileşikler moleküllerindeki karbon atomlarının sayısına göre sınıflandırılır ve karbon sayısı arttıkça bileşiğin yapısı da giderek karmaşıklaşır Bu sınıflandırmaya göre karbonhidratların en basit üyeleri glikoz (üzüm şekeri), früktoz (meyve şekeri) ve galaktoz gibi altı karbon atomu içeren basit şekerler ya da monosakaritlerdir İki monosakaritin birleşmesiyle sakaroz ya da sükroz (bildiğimiz sofra ya da çay şekeri), laktoz (süt şekeri) ve maltoz (malt şekeri) gibi disakaritler, çok sayıda monosakaritin birbirine bağlanmasıyla da nişasta ve selüloz gibi karmaşık yapılı polisakaritler oluşur Hemen hemen bütün karbonhidratlarda hidrojenin oksijene oranı ikiye birdir Başka bir deyişle, su molekülünde (H2O) olduğu gibi karbonhidrat moleküllerinde de her oksijen atomuna karşılık iki hidrojen atomu bulunur Örneğin en basit karbonhidratlardan biri olan glikozun kimyasal formülü CöH^Oö'dır Bu formül, her glikoz molekülünde 6 karbon (C), 12 hidrojen (H) ve 6 oksijen (O) atomu bulunduğunu gösterir (bak Glikoz) Glikoz ve früktoz gibi basit şekerler meyvelerin pek çoğunda, bitkilerin balözünde ve balda bulunur Pastane ve fabrikalarda büyük çapta üretilen tatlı, reçel ve şekerlemeler de genellikle evlerde kullandığımız şekerden (sakarozdan) daha ucuz olan glikozla yapılır İnsan ve hayvanların kanında çözünmüş olarak bütün hücrelere taşınan şeker de gene glikoz biçimindedir Çünkü, yiyeceklerle alınan nişasta gibi daha karmaşık karbonhidratlar sindirim sırasında parçalanarak glikoza dönüşür Kandaki glikoz miktarı insanın sağlıklı ya da hasta olduğunun önemli göstergelerinden biridir Örneğin şeker hastalığında kandaki şeker miktarı normal değerin çok üstüne çıkabilir {bak Şeker Hastaliği) Evlerde yiyecek ve içeceklerimizi tatlandırmak için kullandığımız tozşeker ya da kesmeşeker, şekerpancarının köklerinden ve şekerkamışının gövdesinden elde edilen sakaroz ya da sükrozdur {bak Şeker ve Şeker Yapimi) C12H22O11 formülüyle gösterilen bu disakarit bir glikoz ile bir früktoz molekülünün birleşmesiyle oluşur Birbirine bağlanmış iki glikoz molekülünden oluşan maltoz (malt şekeri) çimlenmiş arpadan, yani malttan elde edilir Glikoz ile galaktozun birleşmesiyle oluşan laktoz (süt şekeri) ise bütün memelilerin sütünde bulunur Yiyeceklerle alınan bu karmaşık şekerler de gene sindirim sırasında parçalanır ve birbirine bağlanmış olan basit şekerlere indirgenir İster basit, ister birleşmiş halde bulunsun bütün şekerler tatlıdır ve hepsi suda kolayca çözünür Bütün karbonhidratların temel kaynağı yeşil bitkilerdir Yeşil bitkiler, yapraklanndaki klorofil pigmentinin yardımıyla ve güneş ışığından sağladıkları enerjiyi kullanarak, karbon dioksit ile sudan glikoz üretirler Fotosentez denen bu süreçte oluşan glikozun binlerce molekülü birbirine bağlanarak nişastaya dönüştürülür ve fasulye ile buğdayda olduğu gibi bitkinin tohumlarında, patates ve havuçta olduğu gibi köklerinde ya da yumrulannda yedek besin olarak depolanır {bak Nişasta) Hücrelerin içinde depolanan nişasta çok küçük tanecikler biçimindedir Eğer üstlerine iyodun sudaki çözeltisi damlatılırsa nişasta taneciklerinin rengi laciverde ya da siyaha döner Yiyeceklerde nişastanın varlığı bu yöntemle saptanır Bitkiler bir yandan da binlerce glikoz molekülünü birleştirerek hücre duvarlarını oluşturan selülozu yapar {bak SELÜLOZ) Bitkiler şeker ve nişasta ürettiklerinde, güneş ışığındaki enerji bu maddelerde depolanmış olur İnsan gibi dışbeslek canlıların en önemli enerji kaynağı karbonhidratlardır Bu temel besinleri ekmek ve patates gibi nişastalı yiyeceklerden, işlenmiş şekerden ve tatlılardan alırız Hatta birçok uzmanın görüşüne göre gereğinden çok alırız Sindirimden sonra, bağırsaklardan emilen glikoz kan dolaşımıyla karaciğere taşınır Glikoz molekülleri glikojen oluşturacak biçimde birbirine bağlanarak karaciğerde ve kaslarda depolanır Vücudun glikoza gereksinimi olduğunda glikojen glikoza parçalanır ve bu dönüşümdeki kimyasal tepkimeler sonucunda, örneğin kasları hareket ettirmek için gerekli enerji sağlanmış olur Eğer aşırı çaba, hastalık ya da açlık nedeniyle vücudun glikojen yedeği tükenirse, bu kez depolanmış olan yağlar, hatta bazen proteinler karbohidratlara dönüştürülerek enerji kaynağı olarak kullanılır Buna karşılık gereğinden çok karbonhidratla beslenen kişilerde tüketilemeyen glikoz fazlası yağa dönüştürülerek vücutta depolanır ve insan giderek şişmanlar Uzmanlar aşırı miktarda alınan işlenmiş şekerin diş çürümelerine, şeker ve kalp hastalıklarına yol açtığı kanısındadırlar
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Karbonhidratlar |
11-05-2010 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Karbonhidratlarkütlesinin büyük bir kısmını oluştururlar Karbonhidrat türevlerinden selüloz hücrede sert iskeleti oluştururken nişasta en önemli depo besin maddesidir Glikozitleri oluşturmak üzere diğer bileşiklere bağlanan şekerler ve karbonhidrat türevleri farmakognozi açısından önemlidir Örneğin: Hatmi kökü ve Psyllium (Karnıyarık) tohumlarındaki üronik asit ve şeker ünitelerinden oluşan musilajlar su tutan maddelerdir Musilajlarla benzer yapı ve özelliklere sahip olan zamklar bitkide hasar görme sonucunda veya stres altında ortaya çıkar, genellikle katılaşan salgılar halindedirler Kahverengi deniz yosunlarının hücre duvarları ve daha yüksek bitki dokularının orta lamelleri hemen hemen tamamıyla üronik asit moleküllerinden oluşan polisakkaritleri içermektedir ŞEKERLER MONOSAKKARİTLER Monosakkarit grubuna dahil olan şekerler 3 ila 9 karbon atomu taşırlar, ancak 5-6 karbonlu olanlara (pentoz ve heksozlar) bitkiler aleminde daha bol miktarda rastlanır Şekerlerin ve diğer karbonhidratların formüllerini çok farklı şekillerde yazmak mümkündür Düz zincirli pentahidroksi aldehit olan glikozun yapısı 1886 da Kiliani tarafından tanımlanmıştır 1884 ten itibaren Emil Fischer bu alanda çalışan en önemli isimlerin başında gelmektedir Düz zincir şeklindeki formülleri izomer yapılarının ve stereokimyasal ilişkilerin gösterilmesinde önem taşımaktadır Şekillerden anlaşılacağı üzere çok kısaltılmış bir formda da yazılabilmektedirler Bununla beraber, karbonhidratların önemli biyolojik özelliklerinin çoğu aynı şekerin beş üyeli halka (furanoz) ya da altı üyeli halka (piranoz) halinde bulunabileceğini gösteren halka formülünü tanımlamakla başarılabilir Glikoz bir aldehit grubuna sahiptir ve bu nedenle aldoz veya; aldo ; şeker olarak isimlendirilir; fruktoz bir keton grubuna sahiptir ve bu nedenle ketoz olarak isimlendirilir Aldopentoz ve ketoheksoz gibi terimlerle yapılar açıklanmaktadır Monosakkaritlerin isimlendirilmelerinde karbonil grubuna en uzak -OH grubunun (sekonder alkol) projeksiyon düzleminde C-C zincirinin sağında veya solunda olmasına göre D (sağ) ve L (sol) harfi ile belirlenir Bu harflerin optikçe aktiflikle ilgisi yoktur Monosakkaritlerde çoğu kez birden fazla asimetrik karbon atomu bulunur Asimetrik karbon atomu sayısı n ise 2n kadar optik izomer bulunur Sağa çevirenlere (+)/d (dexter), sola çevirenlere (-)/l (laevus) işaretleri konur Furanoz ya da piranoz formundaki monosakkaritlerde yarı asetal bağının oluşması sonucu birinci karbon asimetrik bir durum alır ve buna bağlı olarak 2 izomer ortaya çıkar Cis durumunda olan a, trans durumunda olan b izomerdir Bu durum optikçe aktifliği etkiler Bir monosakkaritin çözeltisinde a ve b izomerleri bulunuyorsa taze hazırlanmış sulu çözeltisinin başlangıçtaki optik çevirme açısı giderek derece derece değişir, sonunda belli bie değerde değişmeden kalır Bu olaya Mutarotasyon denir Sabit kalan optik çevirme açısı kullanılarak spesifik çevirme açısı hesaplanır Furanoz yapısı stabil değildir ve ancak glikozit formunda stabil olabilir Fruktoz doğada furanoz yapısında bulunur, fakat kristal formda izole edildiği zaman piranoz yapısına sahiptir Karbonhidratların aldehit veya keton gruplarının redüklenerek alkol haline geçmesi sonucu polioller oluşur Mannitol, Fraxinus ornus Mannasında bulunan diüretik etkili bir türev olup böbrek fonksiyon testlerinde kullanılır Sorbitol, Sorbus aucuparia (Rosaceae) meyvalarında bulunan sakkarozun yarı tadında ve diabetikler için hazırlanan gıdalarda kullanılan bir türevdir Aldehit grubunun oksitlenmesi ile onik asitler meydana gelir Glikonik asitin kalsiyum tuzu Ca-glikonat kalsiyum eksikliğinde, Fe-glikonat anemilerde kullanılır Karbonhidratların alkol gruplarının asitlerle esterleşmeside mümkündür Digitoksoz, glikozun asetik asit esteridir Kitinin yapısında yer alan glikozamin bir hidroksil grubunun amin (NH2-) grubuyla değişmesi ile meydana gelen bir türevdir Üronik asitler terminal grupların -COOH’ e oksidasyonu sonucunda meydana gelirler (glikozdan glukuronik asit, galaktozdan galaktronik asit) Zamk ve musilajların yapısında bulunurlar Dİ-, TRİ-, TETRASAKKARİTLER Bu gruba dahil olan şekerler biozlar, triozlar ve tetrozlar olarak isimlendirilirler Teorik olarak bir, iki ya da üç molekül suyun uzaklaştırılması ile 2, 3 veya 4 monosakkarit molekülünden meydana gelirler En yaygın bitkisel disakkaritlerden biri sakkarozdur; UDPG (Üridin difosfatglikoz) fruktoz-6-fosfatla reaksiyonu ile fotosentezde oluşturulur Sakkarozun yapraklarda sentezini kontrol eden mekanizmalar ve bu maddenin depo organlarına taşınabilmesi için bozunuma uğraması uygun enzimlerin metabolit efektör kontrolü ile gerçekleştirilir Hidroliz, uygun enzimlerle ya da dilüe asitle kaynatmak suretiyle yapılabilir Aynı şekerler bir diğerine çeşitli yollarla bağlanabilir Bu şekilde maltoz, sellobiyoz, soforoz ve trehaloz gibi disakkaritlerin hepsi iki molekül glikozun a-1,4-, b-1,4-, b -1,2- ve a, a -1,1- şeklinde bağlanması sonucunda oluşur Bazı di-, tri- ve tetrasakkaritler Tip İsim Hidroliz Ürünleri Di- Sakkaroz Glikoz, fruktoz Şeker kamışı, Şeker pancarı Maltoz Glikoz, glikoz Nişastanın enzimle hidrolizi Laktoz Glikoz, galaktoz Süt Sellobioz Glikoz, glikoz Selülozun enzimik yikımı Trehaloz Glikoz, glikoz Ergot, Rhodophyceae, mayalar Soforoz Glikoz, glikoz Sophora japonica, steviosit’ in hidrolizi Tri- Gentianoz Glikoz, glikoz, fruktoz Gentiana türleri Melezitoz Glikoz, fruktoz, glikoz Larix’ ten manna Planteoz Glikoz, fruktoz, galaktoz Psyllum türlerinin tohumları Rafinoz Galaktoz, glikoz, fruktoz Birçok tohumda (örn pamuk tohumu) Manneotrioz Galaktoz, galaktoz, glikoz Fraxinus ornus mannası Ramninoz Ramnoz, ramnoz, galaktoz Rhamnus infectoria Sillatrioz Ramnoz, glikoz, glikoz Adasoğanı glikoziti Trisakkaritlerin diğer örnekleri Digitalis ve Strophanthus glikozitlerinin yapısında yer alır Tetra- Stakioz ya da manneotetroz Galaktoz, galaktoz, glikoz, fruktoz Stachys japonica tuberleri ve Fraxinus ornus mannası, Tetrasakkaritlerin diğer örnekleri Digitalis glikozitlerinin yapısında yer alır POLİSAKKARİTLER Şeker fosfatları ve şeker nükleotidleri içeren kondensasyon sonucunda polisakkaritler, di-, tri- ve tetrasakkaritlerin oluumuna benzer bir yoldan monosakkaritlerden türevlendirilirler Oligosakkarit ismi sıklıkla 2-10 molekül monosakkarit içeren sakkaritler için kullanılır Polisakkaritlerde şeker birimlerinin sayısı çoktur ve molekülü oluşturan sayı sadece yaklaşık olarak bilinir Polisakkaritlerin enzimler veya reaktiflerle hidrolizi moleküllerin ayrılmasını sağlar, fakat sonuçta ortaya çıkan ürünler heksozlar, pentozlar ya da bunların türevleridir Polisakkarit terimi monosakkaritlerin sülfat esterlerine, üronik asitlere veya amino şekerlere eklenmesi ile sonuçlanan polisakkarit komplekslerini kapsama almak için yararlı olabilir Bazı Polisakkaritlerin Özellikleri Yalnızca Monosakkarit Üniteleri İçerenler: 1 Amilopektin Birçok nişastanın % 80’ini oluşturan bileşiktir Molekül, her biri 20-26 tane a-1,4- bağlı glikoz kalıntısı içeren dallanmış zincirlere sahiptir Bu zincirlerin birkaç yüz tanesi bazen 50000 glikozil birimi oluşturacak şekilde komşu zincirlere a-1,6 glikozidik bağlarla bağlanır Molekül boyunca görülen bağlanma modeli aynı şekildedir, bazı alanlarda görünüşte amorf (yüksek dereceden dallanma) ve diğerlerinde ise kristal (küçük dallanmaları olan düz zincirler) oluşum gözlenir 2Amiloz Birçok nişastada % 20’nin üzerinde mevcuttur, ancak bazı nişastalarda bulunmaz Özellikle a-1,4-bağlı glikoz kalıntısı içeren düz zincirlerden oluşur Birkaç bin glikoz birimi bir zincir oluşturur Dallanmanın (a-1,6-bağlanma) molekül başına 2-8 dal uzanım ile sınırlandığı kabul edilmektedir 3 Glikojen ya da Hayvan Nişastası Hayvan dokularının önemli bir depo karbonhidratıdır Molekül amilopektine benzer 4 Selüloz Bitkisel hücre duvarının en başta gelen polisakkaritidir b-1,4-bağlı glikoz kalıntılarından oluşmuş düz zincirler halinde bulunur 5 İnülin Özellikle Compositae familyasında bol miktarda bulunan bir depo karbonhidrattır Merkezde tek bir glikoz moleküllü içeren 50’ nin üzerinde b-1,2-bağlı fruktofuranoz birimlerinden oluşmuş düz zincirlerdir 6 Ksilanlar, Mannanlar ve Galaktanlar Bu maddelerden biri sıklıkla diğeri ile ya da selülozla ilişkilidir Saf bir biçimde elde edilmeleri güçtür Hidroliz sonucunda sırası ile ksiloz, mannoz ve galaktoz verirler 7 Likenin ya da Liken Nişastası Likenlerde bulunan bir polisakkarittir Selüloza benzer, fakat % 25 civarında b-1,3-glikozidik bağ içerir Üronik Asit veya Diğer Üniteleri İçeren Polisakkarit Kompleksleri 1 Hemiselülozlar Bu polisakkaritler selüloz ve pektik maddelerle birlikte meydana gelir 1891’den bu yana kullanılan isimlendirme yanıltıcı olmaktadır, çünkü hemiselülozlar selüloz bileşikleri değildir, ancak heksoz ve pentoz birimlerinden oluşur Hemiselülozların yapısı kaynağa göre değişir Heksoz, pentoz ve üronik asit Ünitelerinden meydana gelmiştir 2 Pektinler Bu maddeler hücre duvarlarının orta lamellerinde meydana gelirler ve meyvalarda (elma, portakal vb) bol miktarda bulunurlar Ana madde olan protopektinin çözünürlüğü yoktur, fakat kısmi hidroliz ile pektinik asitlere (pektinler) kolayca çevrilebilir Farklı kaynaklardan elde edilen pektinler, temel bileşikler olarak b-1,4-glikozidik bağlarla bağlanmış ve arasına ramnoz birimleri karışmış D-galaktronik asit kalıntıları içermelerine ve bu sebeple oluşan farklı yapılara göre değişiklik gösterir Karboksil gruplarının bazıları metillenmiştir Bu moleküller, küçük miktarlarda nötral arabinanlarla (a-1,5- bağlı L-arabofuranoz birimlerinin dallanmış polimerleri) ve galaktanlarla (a-1,4- bağlı D-galaktopiranoz birimlerinin büyük düz zincirleri) birlikte bulunurlar 3 Aljin ya da Aljinik Asit Aljinik asit, kahverengi alglerin hücre duvarlarının ana bileşiğidir 1880’de Stanford tarafından bulunmuştur, aljinat tuzlarının ve liflerinin üretiminde geniş ölçüde kullanılmaktadır Kompozisyonu biyolojik kaynağa göre değişir İki monoüronit biriminin düzenli bir şekilde araya girdiği bölümlerle birlikte b-1,4- bağlı L-guluronik asit birimleri ve b-1,4-bağlı D-mannuronik asit birimlerinin zincirlerinden oluşmuş bir heteropoliuronittir Farklı kaynaklardan elde edilen aljinik asitlerde iki üronik asitin oranı 2:1’den 1:2’ye değişiklik gösterir Zincir uzunluğu, hazırlamak için kullanılan yönteme ve moleküler ağırlığa göre değişir Viskozite ölçümleri 220-860 birimden oluşan moleküllerden meydana geldiğini göstermektedir 4 Sülfürik Asit Esterli Polisakkaritler Agar ve karragen gibi maddeleri veren bazı algler polisakkarit karışmı içerirler Agar, D- ve L-galaktozdan oluşan bir bioz, aynı zamanda galaktozdan oluşmuş bir agaropektin ve kısmi olarak sülfürik asitle esterleşmiş üronik asit birimlerini içerir Karragen benzer bir kompozisyona sahiptir 5 Kitin Bazı ilkel bitkilerde (mantarlar ve esmer algler), böceklerde ve akreplerde bulunur Molekül, b-1,4-bağlı N-asetil-D-glikozamin’ in düz zincirlerini içerir Mantarlara ait hücre duvarının mikrofibril bileşiğine katılımı selüloz mikrofibrilininkine benzer 6 Zamklar ve Müsilajlar Arap Zamkı ve Kitre Zamkı gibi zamklar ve keten tohumu, karnıyarık tohumu ve Hatmi kökünde bulunan musilajlar birçok bitkide mevcuttur Hücre duvarında oluşurlar veya üzerinde tabakalar halinde depolanırlar Özellikle şeker ve üronik asit birimlerinden oluşan poliüronitlerdir Bazı zamklar metoksilk grupları içerir (örneğin kitre), diğerlerinde asidik kompleks metaller ile bağlanmış durumdadır KARBONHİDRAT DROGLARI GLUCOSUM (TF), Glikoz, Dextrosum Bitkilerde ve özellikle tatlı meyvelerde çok ratlanan bir heksozdur TF ne göre 1 mol billur suyu taşır, fakat kodekslerin bazıları susuz olanı yani ;Glucosum Anhydricumu ofisinal kabul eder Aralarındaki fark, billur suyu taşıyan glikozun etanolde daha kolay çözünmesidir En çok Vitaceae familyasında, Vitis vinifera (Üzüm) meyvalarında bulunurGlikozun bol bulunduğu ikinci kaynak baldır Balda fruktoz ile birlikte bulunur Doğada piranoz biçiminde bulunur a ve b formlarına da rastlanır Endüstride glikoz birçok ülkede, nişastanın hidrolizi ile elde edilir Patates ve mısır nişastasından yararlanılır Saf glikozun elde edilmesi düşünüldüğünde bal ya da şekerden hareket edilir Türkiye’de mısır nişastasından hareketle sıvı glikoz hazırlayan bir fabrika vardır (Nişkoz-Adapazarı) Glikoz sakkarozdan daha az tatlıdır, fakat fazla kalori verir % 5’lik glikoz çözeltisi parenteral beslenmede önemli rol oynar Dehidratasyon tedavisinde glikozun % 09’luk NaCl çözeltisi içindeki % 5’liklik solüsyonu da kullanılır MEL (TK), Bal Apis mellifera (Bal arısı) nın çiçek nektarlarından topladığı özsu içindeki sakkarozun, arının midesinde inversiyona uğraması sonucu meydana gelen bir üründür Bal % 62-83 kadar invert şeker (glikoz+fruktoz), % 1-10 kadar sakkaroz ve dekstrin, % 2 kadarda organik bileşikler (organik asitler, asetil kolin, protein), mineral tuzlar ve % 5-10 kadarda su ihtiva eder Bal, arının faydalandığı bitkiye bağlı olarak açık sarıdan esmer sarıya kadar değişen renkte, kendine özgü kokuda, tatlı lezzetli bir sıvıdır Türkiye’de değişik yörelerden değişik tat ve kokuda çeşitli ballar elde edilmektedir (Anzer balı, sakız balı, çam balı, çiçek balı gibi) Bal ihtiva ettiği ozlardan ve vitaminlerden dolayı besleyici lavman olarak kullanılır Kalp rahatsızlıklarında ve soğuk algınlığında da kullanılır Ayrıca bal, antibakteriyel etki de göstermektedir MEL DEPURATUM (TK), Temizlenmiş Bal 40 kısım bal 60 kısım suda eritilerek hidroklorik asitle muamele edilir, 3 kısım beyaz kil ile karıştırılır, yarım saat su banyosunda ısıtılır Durulduktan sonra sıcakken süzülüp su banyosunda buharlaştırılır Eczacılıkta bu bal kullanılır ARI SÜTÜ (Gelee Royale) Arı sütü, işçi arılar tarafından arı beyinin beslenmesi için hazırlanır İşçi arılar aktif hayatlarının 6 gününden itibaren arı sütü salgılarlar Yumurtalardan çıkan larvalar ilk 3-4 gün arı sütü ile beslenir, larvalar ağırlığının 1000 misline erişir Arı sütü, petekten bey arı hücrelerinden toplanır Toplama işlemi sırasında steril malzemeler kullanılmalıdır Bir bey arı hücresi 100-250 mg arı sütü içerir Yani 1 g ürün için 4-10 hücreye ihtiyaç vardır Yani bir kovan yılda ancak 170-200 g arı sütü verebilir Arı sütünün bileşimine proteinler, lipitler, şekerler (% 12), mineraller, vitaminler (bilhassa B kompleksi) bulunmaktadır ZEHİRLİ BAL, Deli Bal Yurdumuzda bilhassa Doğu Karadeniz bölgesinde rastlanır Yenildiğinde baş dönmesi ve halsizlik yapar Bu zehirlenme belirtileri Rhododendron (Orman gülü) türlerinin, R ponticum (komar-kırmızı pembe çiçekli), R luteum (zifin-sarı çiçekli) um taşıdığı andromedotoksin den ileri geldiği düşünülmektedir, bu bitkilerin çiçeklerinden bal özü toplayan arılar vasıtasıyla bala geçmektedir Andromedotoksin tansiyon düşürücü etkiye sahiptir Alındığında baş dönmesi ve halsizlik yapar TAMARINDORUM PULPA (TK), Demirhindi Tropiklerde yetişen Tamarindus indica (Leguminosae) adlı ağacın meyvelerinin pulpasıdır Olgun meyvelerin pulpası eksokarptan ayrılır ve çekirdekleriyle beraber ezildikten sonra güneşte kısmen kurutulur Kızıl-kahverengi, nemli, yapışkan bir kütledir Hoş kokulu ve ekşi lezzetlidir % 10 serbest organik asitler (tartarik, sitrik, malik) ve tuzlarını (%8 potasyum hidrojen tartarat) ihtiva eder Ayrıca % 30-40 invert şeker ve az miktarda nikotinik asit taşır Müshil ve meşrubat olarak kullanılır SACCHARUM USTUM, Karamel Glikoz ısıtılınca tadı acılaşır, rengi koyu esmere dönüşür ve homojen bir kitle meydana gelir Karamel, koyu kahve renkli, karakteristik kokuya sahip, hoş acı tatta bir sıvıdır Eczacılıkta bazı preparatlara renk vermekte kullanılır GOSSYPIUM DEPURATUM (TK), Hidrofil Pamuk Muhtelif Gossypium (Malvaceae) türlerinin tohumlarının üzerinde bulunan tüylerin temizlenip yağından kurtarılması ile elde edilen bir drogtur Bitkinin bilhassa ABD, Mısır ve Hindistan’da kültürü yapılmaktadır Türkiye’de ise Adana ve İzmir civarında bilhassa G herbaceum ekilmektedir G hirsutum Amerikan pamuğunu, G barbadense ise Mısır pamuğunu verir G herbaceumda tüylerin uzunluğu farklı, G barbadencede ise hep aynıdır TK’ne göre hidrofil pamukta lif genişliği 40 m, uzunluğu ise 1-4 cm olmalıdır Ham pamuğun % 90’ı selüloz % 7’si su ve geri kalanı sabit yağdan ibarettir Hidrofil pamuk (EP), ham pamuğun seyreltik alkali ile yağından kurtarılması, yıkanması ve hipokloritle beyazlatılması sonucu elde edilir Hidrofil pamuk % 100 selülozdan ibarettir Sterilize edildikten sonra absorban olarak yara tedavisinde kullanılır Hidrofil pamuğa iyot, borik asit ve fenol emdirilerek antiseptik etkili ilaçlı pamuklar hazırlanır, pamuk kollodyum hazırlanmasında ilkel maddedir COLLODIUM (TK), Kollodyon Piroksilinin etanol-eter karışımındaki çözeltisidir Piroksilin pamuğun H2SO4 karşısında HNO3 asitle esterleşmesi ile hazırlana bir türevdir Piroksilin etanol ya da başka bir çözücü içinde % 30’luk çözeltisi halinde saklanır Kullanılacağı zaman çözücü uçurulur Ham pamuğa benzer Kollodyon, renksiz şurupsu bir sıvıdır Bunun içine % 3 oranında Ricini oleum (Hint yağı) ve % 2 Camphora (kafur) katılırsa Collodium Elasticum gibi isimler verilir Collodium bazı ilaçların deri üzerine uygulanmasında, cerrahide, bir alanın steril korunması için kullanılır SELÜLOZ Selüloz molekülü birkaç bin b-glikozun 1-4 bağı ile birleşmesi (polimerleşmesi) sonucu oluşur Molekül ağırlığı bazen 1000000’a erişebilir Selüloz, odunlardan kuvvetli baz veya kalsiyum sülfit yardımıyla ligninin eritilmesi sonucu elde edilir Böylece asitle çöktürülerek saf selüloz kazanılır Selüloz suda ve organik çözücülerde çözünmez Amonyaklı bir bakır tuzu çözeltisi olan Schweitzer reaktifinde erir Hidrolizi ancak yüksek sıcaklık, basınç ve yüksek asit konsantrasyonu ile mümkündür Hidroliz sonucu kazanılan ilk ürün selobiozdur, daha ileri hidroliz ile b-glikoz ayrılır Selüloz nişastanın aksine iyotla renklenmez Fakat önceden ZnCl2 ya da % 70’lik H2SO4 asit gibi derişik mineral asitlerle muamele edilmişse I-KI çözeltisi ile mavi renk verir Eczacılıkta saf selüloz değil, fakat selüloz türevleri kullanılır SELÜLOZ TÜREVLERİ METHYLCELLULOSUM, Metil Selüloz Selülozun metil eteridir % 26-33 metoksil grubu taşır Organik çözücülerden etanol, eter ve kloroformda çözünmez, buzlu asetik asitle, etanol ve kloroform karışımında çözünür Kuvvetli su çekici özelliği vardır, laksatif olarak kronik kabızlıklarda verilir Eczacılık tekniğinde süspansiyon, losyon ve bazı pomatlara katılarak viskozite arttırır, stabilizasyonu sağlar % 05’lik oftalmik çözeltileri topik koruyucu ve kontakt lens çözeltisi olarak kullanılır ETHYLCELLULOSUM, Etil Selüloz Selülozun etil eteridir Eczacılık tekniğinde, tablet bağlayıcı olarak kullanılır Beyaz bir tozdur HYDROXYPROPYL METHYLCELLULOSUM, Hidroksipropil Metil Selüloz Metil selülozun propilen glikol eteridir Süspansiyon ajanı, tablet dolgu maddesi, % 02-25 luk çözeltileri oftalmik çözelti olarak kullanılır CELLULOSUM OXYDATUM, Oksitlenmiş Selüloz Pamuk ya da gazlı bezin NO2 (Azot dioksit) yardımıyla oksitlenmesi sonucu elde edilir Hemostatik etkisi nedeni ile cerrahide kullanılır CARBOXYMETHYL CELLULOSUM NATRICUM, Sodyum CMC Eczacılık tekniğinde tablet kaplama maddesi % 1-2 lik çözeltisi dermatolojide kullanılan ilaçlar için iyi bir sıvağdır SELÜLOZ ASETAT: Tekstil sanayinde kullanılır (EP) SELÜLOZ ASETAT FTALAT: Tablet kaplama maddesi olarak kullanılır (EP) MİKROKRİSTALİZE SELÜLOZ (EP) LICHEN ISLANDICUS (TK) İzlanda Likeni Kuzey Avrupa dağlarında, Sibirya, Himalayalar ve Kuzey Amerika’da yetişen, İzlanda, Norveç ve İsveç’e ihraç edilen Cetraria islandica (Permeliaceae) adlı liken türünün kurutulmuş talluslarıdır Yaprağımsı olan parçalı tallusun üst yüzeyi yeşilimsi kahverengidir Alt yüzeyi aynı renk veya açık kahverengidir ve beyaz lekelerle kaplıdır Özellikleri: Drog hafif kokuludur Soğuk suda şişer, ancak % 47’si yavaş yavaş çözünür, bu çözelti soğutulunca pelteleşir Soğutulmuş % 03 lük çözelti tannik asit çözeltisi ile çökelti vermez (Jelatinden farklı) Kuru izlanda likeni biraz NaHCO3 ihtiva eden suyla kaynatılırsa % 60 kadarı çözünür Bileşimi: % 40 likenin ve % 10 izolikenin içeren karbonhidrat karışımı ihtiva eder Bunlardan likenin (liken nişastası) 60-200 kadar b-D-glikozun 1-3, 1-4 bağlarıyla polimerizasyonu sonucu meydana gelmiş düz bir zincir halindedir Sıcak suyla çözünür, soğuyunca pelteleşir İyotla maviye boyanmaz İzolikenin, soğuk suda çözünür, iyot ile mavi renk verir 42-44 kadar glikoz molekülü düz bir zincir oluşturur Burada glikozlar b-1-3 ve b-1-4 bağlarıyla birleşmişlerdir Yapı bakımından amilozu hatırlatır Hidroliz sonucu her iki bileşikte glikoz verir Drog ayrıca acı maddeler ihtiva eder Bunlar depsidon, setrarik asit, liestearik asit ve bir antibiyotik olan usnik asittir Kullanımı: İştah açıcı, kuvvet verici ve tadı kötü olan ilaçların nahoş tadını gizlemekte kullanılır Ayrıca saç spreylerinde ve bazı kozmetiklerde kullanılır Morina balığı karaciğer yağı (balık yağı) için emülgatör olarak kullanılır NİŞASTALAR AMYLUM (TK) Nişasta Nişasta, değişik bitki organlarında bulunabilen bir asimilasyon ürünüdür Diğer bir deyişle a-glikozun polimeridir Bitkilerde yumrularda (patates), gövdede (bazı palmiyelerde), gelişmiş köklerde (manihot), rizomlarda (Maranta), tohumlarda ve meyvelerde depo maddesi olarak birikmektedir 1858 de NAGELI, nişastanın iki fraksiyondan oluştuğunu ortaya koydu; Amiloz ve Amilopektin Amiloz, nişastanın suda çözünen kısmıdır ve % 10-20 kadarını oluşturur, 250-300’e kadar a-D glikoz molekülünün düz bir zinciridir Molekül tartısı 10000-60000 kadardır Amilopektin, nişastanın suda erimeyen fakat şişen kısmıdır, % 80-90 ını kapsar, 1000 den fazla a-D glikozdan oluşmuştur Molekül tartısı 50000-100000 kadardır Amiloz ve Amilopektin arasındaki farkları şöyle sıralayabiliriz; Amiloz Amilopektin Sıcak suda çözünür Çözünmez Nişastanın %20 sini % 80 ini teşkil eder Düz zincir halindedir Dallanmış zincir halindedir a-amilaz enzimiyle tamamen % 60 kadar maltoza parçalanır İyotla mavi renk verir İyotla mor renk verir a-glikozidaz veya asit hidroliz ile ikisi de glikoz verir Amiloz 250-300 kadar a-D glikoz molekülünün 1-4 bağı ile bağlanmasıyla düz bir zincir oluşturur 20-26 kadar a-D glikoz molekülünün 1-4 bağı ile bağlanması sonucu oluşur Bu zincirlerin bir kaç yüz tanesi yan zincirlerdir Yan zincirlere 1-6 bağı ile bağlanır Amilopektinin amiloza oranı nişastanın viskozitesini belirler Amilopektin oranı arttıkça viskozitesi artar Nişastanın iyotla verdiği mavi renk amilozdan ötürüdür Hidroliz başlangıcında amilodekstrin’den ötürü renk yine mavidir Hidroliz biraz daha ilerleyince eritrodekstrin’den ötürü kırmızı veya kahverengi renk oluşur, hidroliz maltoz ve glikoza kadar süregelince renk vermez Elde edilişi: Bir çok bitkide bulunmasına karşınn, nişasta elde edilişinde yalnız buğday, mısır, pirinç, patatesin yanında Marantha arundinacea (Marantaceae), Manihot esculenta (Euphorbiaceae) türlerinden yararlanılır Yapısı çok iyi bilinmesine rağmen sentezi yapılamamıştır Her zaman doğal kaynaklardan elde edilir Eczacılıkta kullanılan nişastaların başında pirinç nişastası (Oryzae amylum) ve mısır nişastası (Maydis amylum) gelir Sanayide nişasta eldesi daha çok hububattan yapılır Tahıl önce un haline getirilir, ince eleklere serilir ve üzerinden su aktarılır Burada nişasta sürüklenir, selüloz ve glüten eleğin üzerinde kalır Suyla sürüklenen nişasta bekletilince çöker Üstteki su aktarılır Su ile yıkayııp aktarma işlemi 2-3 kez tekrarlanır, suyundan kurtarılır, kurutulur ve toz edilir Teşhisi: Numune bir tüpte su ile çalkalanır ve karışıma bir kaç damla iyotu potasyum iyodür (% 12 iyot, % 15 KI) çözeltisi ilavesiyle koyu mavi renk meydana gelir Bu renk 700 ye ısııtılınca kaybolur Soğuyunca yine belirir Ayrıca nişasta % 50 lik kloral hidrat çözeltisi ile kaynatılınca erir ve taneciklerin şekilleri kaybolur Nişasta bu yolla da kanıtlanabilir Miktar Tayini: Çeşitli usullerle yapılır; 1 Drogdan tüketilip tartılarak yapılan gravimetrik tayin 2 Enzim veya asitlerle hidroliz sonucu meydana gelen glikozla yapılan polarimetrik veya titrimetrik tayinler 3 İyodun nişasta ile oluşturduğu mavi renge dayanarak yapılan kolorimetrik tayinler Kullanımı: Eczacılık tekniğinde kullanılan nişşasta yabancıı maddeler ve yağ içermemelidir Biçimi bozulmuş nişasta tanesi bulunmamalıdır Nem oranı % 15 ten, kül miktarı % 06 dan fazla olmamalıdır Nişasta su çekici özelliğinden ötürü, tahriş etmeyen pudralarda ana maddelerdir Nişasta mide barsak kanalında pelteleşmeden parçalandığı için hastalarda ve çocuklarda diyet olarak kullanılır Ayrıca komprime hazırlandığında dolgu maddesi olarak, dekstrin, glikoz ve amil alkol eldesinde kullanılır Depolimerizasyonu: Nişastanın depolimerizasyonu safha safha olur Hidroliz edildiğinde maltozlar ayrılır ve dekstrin molekülleri kalır Bu reaksiyonun basamakları, iyotla verdiği renk reaksiyonlarına göre takip edilebilir Nişasta iyotla mavi renk verir Dekstrinler mor-kızılkahverengi arası renkler verirler Maltoz ve glikoz eğer asitle hidroliz yapıldı ise renk vremez Nişastanın iyotla verdiği mavi renk amilazdan ötürüdür Hidroliz başlangıcında amilodekstrinden dolayı renk yine mavidir Hidroliz biraz daha ilerleyince eritrodekstrinden ötürü renk kırmızı veya kahverengi renge dönüşür, hidroliz maltoz ve glikoza kadar süregelince renk teşekkül etmez DEKSTRİN Nişastanın kısmi hidrolizi ile elde edilir Bunun için nişasta seyreltik HNO3 ile nemlendirilir ve 110-115oC de kurutulur Elde edilen ürün beyaz renklidir Düşük kalite dekstrinler sarı veya kahverengi renklidir ve nişastanın asit katılmadan 150-250oC ye kadar ısıtılmasıyla elde edilirler Dekstrin 3 k kaynar suda çözünerek zamklı bir çözelti meydana getirir Eczacılık tekniğinde yapıştırıcı olarak emülsiyon ve tablet hazırlamakta kullanılır Ayrıca kağıt, mürekkep ve kibrit sanayiinde de yararlanılmaktadır LATHYRİ SEMEN, Tavşan Bezelyesi, Mürdümük Avrupa ve Türkiye’de yetiştirilen Lathyrus sativusun (Leguminosae) kurutulmuş tohumlarıdır Nişasta, protein yanında amin türevi toksik maddeler (homoarginin, hidroksihomoarginin) taşır Tohumlar kavrulduktan sonra gıda olarak kullanılır Uzun kullanımlar Lathyrizm denen bir nevi felce yol açar GLİKOJEN Hayvansal nişasta da denebilir, bir nevi enerji deposudur Yapı bakımından amilopektine çok benzer Ancak çok daha fazla dallanmıştır ve dallar daha kısadır (10-14 ünite) Polimer 100000 monomerden müteşekkildir Hayvanların karaciğer, kas, böbrek ve beyin dokularında bulunur Vücut, glikojeni glikoza parçalayarak kan dolaşımıyla gerekli dokulara gönderir Fazla glikozu ise glikojen haline sokar LAEVULOSUM, Levüloz, Fruktoz Levüloz, yüksek bitkilerde rastlanan D-fruktofuranozdur Doğada özellikle meyvalarda bol bulunur, bu nedenle fruktoz olarak isimlendirilir Polarize ışığı çoğu kez sola çevirmesinden dolayı levüloz da denir Fruktoz meyva sularında, çiçeklerin nektaryumunda ve balda bulunur, furanoz yapısında ise sakkaroz ve inülinde bulunur Parenteral besin olarak kullanılır, fruktofuranoz diyabetiklere diyet maddesi olarak da verilir MANNA (TK) Kudret Helvası Fraxinus ornus (Oleaceae) (Dış budak) bitkisinin kabuklarına yapılan yarıklarda meydana gelip havada kuruyan usaresidir Fraxinus ornus, Batı ve Güney Anadolu’da, Güney Avrupa’da yetişen, Sicilya’da kültürü yapılan bir türdür Yurdumuzda bu bitkiden manna elde edilmez Brianson, Eucalyptus, Tamarix mannaları kendi kendine veya böcek sokmasıyla meydana gelir Ayrıca Leconara esculenta (İbrani Mannası) adlı likenlerde bu adla tanınır Yumuşak, tanecikli görünüşte, dış kısmı soluk sarı, iç kısmı beyaz renkli bir kitledir Önce hoş ve tatlı, sonra acımsı ve yakıcı lezzetlidir Terkibi: % 55 mannitol, ayrıca sorbitol, glikoz, sakkaroz, trehaloz (glikoz+glikoz), melitoz ve melezitoz ihtiva eder Laksatif ve hafif purgatif olarak kullanılır Fraxinus türlerinde F ornus Anadolu’da yetişen bir bitkidir Fakat manna elde etmek için bu bitkiden yararlanılmaz Buna karşılık Anadolu’da kudret helvası bilinir Urfa, Mardin, Siirt, Bitlis dolaylarında meşe türünden elde edilen manna Gezengevi (Quercus libani) yerel adı ile bilinir Bu yörelerde çeşitli tatlılarda ve pekmez yapımında kullanılır Tatlı lezzetli ve musilajlıdır Mannadan farklı olarak poliol taşımaz FRUKTOZANLAR Fruktozan, homojen poliholozitlerden olup hidrolizde fruktozlara ayrılır Depo glusiti olarak yaygın biçiminde Compositae ve Gramineaelerde rastlanır En önemli fruktozan inülindir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Karbonhidratlar |
11-05-2010 | #4 |
Şengül Şirin
|
Cevap : KarbonhidratlarİNÜLÜN 30 kadar a-fruktoz molekülünün polimerleşmesiyle meydana gelen bir polisakkarittir Bilhassa Compositae ve Campanulaceae familyası bitkilerinin kök ve rizomlarında ya hücre özsuyunda erimiş halde veya amorf ya da kristalize kütleler halinde bulunur Soğuk suda az, sıcak suda (700) çok çözünür İiyotla mavi renk vermez Vücut enzimleri tarafından parçalanmadığından vücuttan değişikliğe uğramadan atılır Böbrek yetersizliğini ölçme testinde kullanılır Ayrıca Triticum ve Agropyrum türlerinde bulunan tritisin ile Urginea scilla’da bulunan sinistrin hidroliz sonucu fruktoz veren polisakkaritlerdir GRAMINIS RHIZOMA (TK) Ayrık Rizomu Agropyrum repens (Graminae) adlı çok senelik otsu bitkinin kurutulmuş rizomlarıdır Drog yabani bitkiden sağlanır Sarımsı renklidir İçi yumuşak ve boştur İhtiva ettiği Ca ve bilhassa K tuzlarından dolayı diüretik olarak kullanılır Çözünen fruktozanlardan tritisin %3-18 kadar) ve serbest D-fruktoz (% 3) içerir Ayrıca musilaj ve zamklı maddelerde taşır Bunların yanında % 001-005 kadar da uçucu yağ taşır SAKKAROZ (EP) Bir disakkarittir Şeker pancarı, şeker kamışı gibi bitkilerde yüksek oranda bulunur Asitlerle veya enzimlerle hidrolizi D-(+)-glikoz ve D-(+)-fruktoz verir Aljinik Asit ve Tuzları (EP) Ascophyllum, Fucus, Laminaria ve Macrocystis türü esmer deniz yosunlarından, bilhassa Kalifornia, İngiltere, İsveç ve Norveç’te elde edilen bir poliholozittir Eldesi: Algler kurutulduktan sonra hafif asitli suyla yıkanıp tuz ve suda çözünen karbonhidratlarından temizlenir Seyreltik sodyum karbonat çözeltisiyle masere edilir Bu esnada suda çözünen Na-aljinat teşekkül eder Bu çözelti üstüne seyreltik H2SO4 ilave edilerek aljinik asit çöktürülür Bu da süzülüp ayrılır, yıkanır, kurutulur Sülfürik asit yerine CaCl2 ilave edilirse Ca-aljinat çöker Etil alkol ilave edilirse çok saf halde Na-aljinat elde edilir Aljinik asit bir mannüronik asit polimeridir Aljinik asit soğuk suda çözünmez, şişer Sıcak suda az çözünür Alkali metallerle tuz teşkil eder Karbonatlardan CO2 açığa çıkarır Na-aljinat emülgatör, süspansiyon stabilizatörü, tablet dolgu maddesi halinde eczacılıkta kullanılır AGAR-AGAR (TK) Agar, Jeloz Uzakdoğu denizlerinde yetişen kırmızı yosun (Rhodophyceae) türlerinden elde edilen kurutulmuş kolloidal maddedir Japonya’da Gelidium amansiden, Java’dan Euchema spinosumdan, Seylan ve Avustralya’da Gracilaria türlerinden elde edilir Ayrıca İspanya’da, Güney Afrika’da, Amerika’nın Doğu ve Batı sahillerinde elde edilmektedir Ruslar Karadeniz’de bulunan Phyllophora rubensten agar elde etmektedir Hazırlanışı: 1 Japon usulü: Toplanan algler güneşte kurutulur, döverek ve silkeleyerek kum ve deniz kabuklarından kurtarılır, güneşte yıkayarak beyazlatılıır 1 k alg 60 k hafifçe asitlendirilmiş suda birkaç saat kaynatılır Meydana gelen musilajımsı sıvı sıcakken bezden süzülür Süzüntü soğutularak dondurulur, kesilir, metal eleklerden baskıyla geçirilerek şerit haline getirilir ve kurutulur Baharda toplanan algler yazın kurutulur, kış aylarında (Kasım-Şubat) işlenir 2 Amerikan usulü: Kurutulmuş algler büyük kazanlarda basınç altımda suyla kaynatılır Süzülür, süzüntü dondurulur, yıkanır, aktif kömürle veya % 1 hipoklorit çözeltisiyle beyazlatılır ve vakumda kurutulur Özellikleri: Agar kokusuz, sarımsı beyaz renkli, yassı şeritler halindedir Soğuk suda şişer, ama tamamiyle çözünmez Kaynatarak hazırlanan % 1’lik çözeltisi soğutulurken sert, jölemsi bir madde ayrılır % 02’lik çözeltisi sulu tannik asit çözeltisi ile kaynamaya yakın ısıtıılırsa çökelti vermez Bu özelliğiyle jelatinden ayırt edilir Ayrıca jelatin gibi N taşıımadığından NaOH ile ısıtılırsa amonyak açığa çıkarmaz Terkibi: Kuru halde iken % 20 su taşır % 90 glusit (karbonhidrat) ihtiva eder Bunu % 65’i müsilajdır Müsilajın 2 fraksiyonu vardır Bunlardan Agaroz nötr bir galaktoz polimeridir Galaktoz ve anhidrogalaktoz moleküllerinin ki bu disakkarite Agarobioz denir, düz zincir halinde polimerleşmesiyle teşekkül eder Agaropektinin yapısı ise henüz tam olarak tayin edilmemiştir Fakat bünyesinde sülfürik asitle kısmen esterleşmiş uronik asit ve galaktoz taşıyan bir polisakkarit olduğu sanılmaktadır Kullanılışı: Saf agaroz ticarette bulunur ve jelleri protein elektroforezinde kullanılır Agar eczacılıkta kronik kabızlıklarda mekanik etki eden müshil olarak, ayrıca emülsiyon ve süpozituvar hazırlanmasında kullanılır Bugün en çok Bakteriyolojide kültür vasatı hazırlanmasında istifade edilmektedir Bundan başka gıda sanayiinde ve dişçilikte protez tekniğinde kullanılır CARRAGEN, Deniz Kadayıfı, İrlanda Yosunu (Irish Moss) Chondrus crispus ve Gigartina mamillosa adlı kırmızı alglerden elde edilen bir drogdur Bu algler Kuzey İrlanda ve Amerika’nın Kuzey Doğu sahillerinde yetişir Bitkilerin tallusları drog olarak kullanılır Hazırlanışı: Algler yaz veya sonbaharda su seviyesinin hemen altındaki kayalar üzerinden toplanır Sahilde birkaç defa suyla yıkayıp, tekrar güneşte kurutarak elde edilir Özellikleri: Beyazımsı, kırmızımtırak veya sarımsı renkte, 5-15 cm uzunlukta dikotomik parçalar halinde bulunan bir drogdur Hafif kokulu ve tuzlu lezzettedir Soğuk suda şişer Soğuk suda % 47’si, sıcak suda % 75’i çözünür % 5’lik çözeltisi suyu pelteleştirir Terkibi: Agara benzer % 70-80 müsilaj, karbonhidratlar ihtiva eder En az 5 polisakkarit kompleksi taşır Bunlara Karrageninler denir Bu karışımda bilhassa D-galaktozun sülfat esteri olan x-karragenin (Kappa) ile agaroza benzer yapı gösteren l-carragenin bulunur Sulu çözeltisinin K+ iyonları ile muamelesi sonucu çöken kısma x-karragenin kolloidal çözeltiye ise l-karragenin denir Kullanılışı: Emülsiyon yapıcı, göğüs yumuşatıcı ve antikoagülan etki gösterir Gıda sanayiinde, ekmekten dondurma ve konservelere kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir - Karragenan ve gıdalarda kullanımı, F Karbancıoğlu, D Heperkan, Gıda, 6, 2001-03, 72-76 (2001) ARABICUM GUMMI (TK), Arap Zamkı Acacia senegal (Leguminosae) ve diğer bazı Acacia türlerinin dal ve gövdesinden elde edilen bir zamktır Zamkı veren ağaç 6 m’ye kadar yükselir Afrika’da bilhassa Senegal ve Doğu Sudan’da yetişir En iyi kalite zamk Doğu Sudan’daki Kordofan’dan gelir Senegal ve Nijerya’dan gelenler iyi kalite kabul edilir Eldesi: Zamk, kambiyum hücrelerinin şişmesi ve Gummosis denen hastalığın içe (ksileme) ve dışa (floem ve kabuğa) doğru yayılmasıyla teşekkül eder Bu olayın olabilmesi için gövde ve dalda yaralama yapmak gerekir Özel baltalarla yapılan yaralamadan 2-3 hafta sonra oluşan ve akan ve zamanla sertleşen zamk elle veya kazınarak toplanır En iyi zamk ağacın kültürünün yapıldığı Kordofan da elde edilir Burada gövde kabuğuna 60-90 cmde 2 çizgi çekilir ve arasında 5-8 cm genişlikte şeritler soyulup alınır Havayla temasa geçen kambiyumda yeni floem oluşuncaya kadar, 20-30 günde oluşan zamk toplanıp güneşte kurutulur Özellikleri: En iyi kalite olan Kordofan zamkı beyaz renkli, küremsi, damla veya kırık köşeli parçalar halindedir Gevrektir, çabuk kırılır Kokusuz ve müsilajımsı lezzettedir Diğer kalitelerde renk sarımsı olabilir ve üzerinde çatlaklar taşır Testler: Eşit miktar suda yavaş yavaş ama tamamen çözünür Çözeltisi hafif asittir Bilhassa sıcak suda çözüldüyse bekletmeyle daha da asitlenir Yapışkandır Seyreltilip bekletildiğinde çökme yapmaz 1 % 10’luk sulu çözeltisi seyreltik kurşun asetat çözeltisi ile çökelti vermez (Kitre Zamkı ve Agardan farkı) 2 İyot çözeltisi ile renk vermez (Nişasta ve dekstrin yok) 3 Eğer Farmakope kalitesinde ise FeCl3 ile tanenler için test vermez 4 Müsilaj, benzidin çözeltisi ve birkaç damla hidrojen peroksit ile muamele edildiğinde mavi renk verir Böylelikle zamkta peroksidaz enziminin varlığıda anlaşılmış olur (Tragacanthadan farkı) Benzidin kanser yapıcı olduğundan bu test tavsiye edilmez EP’ye göre bu test için Guayak tentürü kullanılır 5 USP’ye göre Salmonella türlerinin yokluğu kanıtlanmalıdır Bileşimi: Başlıca arabik asitin kalsiyum tuzu olan arbinden ibarettir Arabik asit, müsilajı HCl ile asitlendirip, dializ yaparak elde edilebilir Seyreltik H2SO4 ile hidroliz edildiğinde ramnoz, galaktoz, arabinoz, glukuronik asitten ibaret aldobionik asit verir Aldobionik asitler Pneumococcus bakterilerinden de elde edilir Arap zamkı, ayrıca bir oksidaz enzimi ve % 14 su ihtiva eder Yakıldığında % 27-4 kül verir Kullanımı: Süspansiyon, emülsiyon, bazı tablet ve granüllerin yapımında kullanılır TRAGACANTHAE GUMMI (TK), Kitre Zamkı Çeşitli Astragalus(Leguminosae) türlerinin gövdelerinde yapılan yaralardan akan zamktır Başlıca zamk veren türler Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Sovyetler Birliği’nde yetişirTürkiye’de A brachycalyx, A gummifer, A kurdicus ve A microcephalustürlerinden elde edilir Kitre zamkının teşekkülü Arap zamkının teşekkülünden farklıdır Zamk, bitki yaralandıktan hemen sonra akmaya başlar Arap zamkı ise yavaş yavaş teşekkül eder Astragalus bitkisinin gövdesinden enine kesit alınıp incelenirse öz ve özışını hücreleri cidarlarının eriyip zamklaştığı görülür (Gummosis) Eldesi: Gövde içinde teşekkül eden zamk gövdedeki yarıklardan veya yaralardan dışarı akar Yaralama ve toplama işi 2 yaşındaki bitkilerde yapılır Bitki dibindeki toprak elelenir ve açığa çıkan gövdede bıçakla veya şişle yaralama yapılır Zamk iki gün sonra toplanır Toplama el ile yapılır Doğu Anadolu’da daha çok yaralama sonucu değil, kendiliğinden akan ve genellikle sanayide kullanılan zamk elde edilmektedir Özellikleri: 05-3 mm kalınlıkta, 1-2 cm çapında, yuvarlakça veya yelpaze şeklinde plaklar ve farklı şekil ve büyüklükte parçalar halindedir Beyaz veya çok açık beyazımsı sarı renklidir, ışığı yarı geçirgendir Kokusuz ve hafif lezzetlidir Kayseri’de elde edilen kitre zamkı kalitesine göre 5 e ayrılır Bunlar fiyor, beyaz, piyando, sarı ve çaludur Bunlardan sadece fiyor ve beyaz eczacılıkta kullanılır Kitre zamkı suya konulduğunda jölemsi bir kitle halinde şişer, ama sadece bir kısmı çözünür Suyla ıslanmış bir parçasına seyreltik iyot çözeltisi ilave edilirse mavi noktacıklar görülür Derişik iyot çözeltisi ile zamk yeşilimsi renk alır Bileşimi: Suda eriyen tragakantin ve suda erimeyen ama şişen bassorinden ibarettir İkiside alkolde erimez Bu iki fraksiyon çok seyreltik müsilajın süzülmesiyle ayrılabilir En iyi kalite kitre zamkı en az tragakantin taşıyandır Kitre zamkının % 60-70’i bassorindir ve o da % 5 kadar metoksil ihtiva eder Tragakantin metoksil taşımaz Isıtma veya ince toz etmekle demetilasyon husule gelir ve viskozite kaybolur (Diğer zamklar gibi kite zamkıda şeker ve üronik asit ünitelerinden ibarettir) Hidroliz ürünlerinden galaktronik asit, galaktoz, arabinoz ve ksiloz teşhis edilebilmiştir Kullanım: Eczacılıkta erimeyen tozların süspansiyon ajanı olarak veya tablet bağlayıcı madde olarak kullanılır Ayrıca tekstil ve boya sanayiinde, matbaacılıkta ve gıda sanayiinde kullanımı vardır Türkiye’nin önemli ihraç maddelerindendir DEKSTRAN (EP) Bazı mikroorganizmaların (Leuconostoc mesenteroides) sakkarozlu ortamda üremeleri sonucu meydana gelen a-glikoz polimeridir Molekül ağırlıkları çok yüksektir Eczacılıkta kullanılan dekstranlar kısmi hidroliz sonucu elde edilirler Molekül tartısı 70000 olan (dekstran 70) fizyolojik serum olarak veya % 5’lik glikoz çözeltisi içindeki % 6’lık çözeltisi sentetik kan plazması olarak, molekül tartısı 40000 olan (dekstran 40) hemodinamik olarak kullanılır, travma ve yaralanmalardan sonra kan hücrelerinin küçük dolaşımında aglitünasyonuna engel olur Dekstranın sülfürik asit esterleri (dekstran sülfat) antikoagülandır Demir-dekstran kompleksleri anemilerde kullanılır Dekstran, a-epiklorhidrin polimerleri (sephadex) jel kromatografisinde vasat olarak kullanılır MÜSİLAJINDAN DOLAYI KULLANILAN DROGLAR LAMINARIAE STIPITES, Laminarya Kuzey denizlerinde ve bilhassa Manş kıyılarında yetişen bazı Laminaria türü (L cloustoni, L digitata, L saccharina) esmer deniz yosunlarınıın (Thaeophyceae) kurutulmuş saplarıdır Saplar toplanıp kurutulur Kurutulurken hacimleri küçülür Tornadan geçirilip düzeltilir, silindir şekline sokulur, ortası delinir Sarımsı esmer renklidir Eskiden tıpta uterusun genişletilmesinde, yaralardan cerahatin akıtılmasında kullanılırdı Terkibi: Drog % 50 kadar müsilaj içermektedir Laminarya’da 3 tip müsilaj vardır Biri aljin adını alır ve aljinik asit polimerlerinden meydana gelmiştir Aljinik asit mannüronik asit molekülleri taşımaktadır İkinci tip müsilaj uronik olmayıp metil pentoz esterlerinden meydana gelmiştir, buna fukoidin adı verilir Fukoidin, fukozun sülfirik asit esteridir Fukoidin, yüksek viskozitesi olan bir maddedir Üçüncü tip müsilaj bir glikozandır, buna laminarin adı verilmektedir Bu madde genellikle 1-3 bazen 1-6 bağıyla bağlanmış glikoz molekülünden meydana gelmiştir Laminarin’in suda çözünen formu bitkiden seyreltik asit ekstraksiyonu ile, kolloidal formu ise asitli ekstreden etanolle çöktürmek suretiyle hazırlanır Kullanımı: Tornalanmış ve sterilize edilmiş Laminariae stipites cerrahide yaralardan cerahatin akmasını kolaylaştırmak için kullanılmıştır Toz halinde, müsilaj taşıyan diğer droglar gibi, mekanik olarak etki eden bir müshildir Laminarin Sülfat, antikoagülan ve antipiretik etkiye sahiptir Bugün daha çok aljinik asit ve tuzlarının eldesinde kullanılır ADIANTI HERBA (ADIANTI FOLIUM) (TK), Baldırıkara, Venüssaçı Adiantum capillus veneris ve diğer bazı Adiantum (Polypodiaceae) türlerinin kurutulmuş herbasıdır Nemli kayalar üzerinde yetişir Tanen, müsilaj, az miktarda uçucu yağ ve capillarin adlı acı madde taşır Göğüs yumuşatıcı ve öksürüğü önleyici etkiye sahiptir Şurubu TK’de kayıtlıdır SALEP TUBERA (TK), Salep Yumrusu Orchis, Ophyris, Platanthera, Gymnadenia ve Serapias (Orchidaceae) türü bitkilerin kurutulmuş yumrularıdır Çiçek açma zamanı yumrular topraktan çıkarılır Genç olan yan yumru tekrar toprağa dikilir Ana yumru iplere dizilir Sepetler içinde kaynar suda haşlanır, hemen soğuk suya daldırılıp soğutulur Böyleve filizlenmesi önlenen yumruların ipe dizili olanları asılarak, diğerleri ise serilerek güneşte kurutulur Drog küremsi şekilli, sarımsı veya soluk esmer renkli, üzeri pürtüklü, sert taneler halindedir Kokusuz ve lezzetsizdir Bünyesinde nişasta, müsilaj, şeker, kumarin vardır Salep sütle pişirilerek besleyici ve göğüs yumuşatıcı olarak kullanılır Salep oldukça pahalı bir drog olduğundan bilhassa toz halinde iken nişasta ile katıştırılmaktadır CERATONIAE FRUCTUS, Keçi Boynuzu Akdeniz bölgesi bitkisi olan ve Türkiye’de de yetişen Ceratonia siliqua (Leguminosae)’nin kurutulmuş meyvalarıdır Meyvalarda şekerler ve pektin bulunur Halk arasında gıda maddesi olarak, kavrulduktan sonra kahve yerine ve çocuk ishallerine karşı kullanılır Tohumlarında yağ ve müsilaj bulunur Galaktomannan bünyesindeki bu müsilaj, tohumların kaynatılması sonucu elde edilir ve kitre zamkı gibi kıvam verici, yapıştırıcı, süspansiyon yapıcı olarak eczacılıkta ve endüstride kullanılır Bu müsilaja sanayide TRAGASOL denir FOENUGRAECI SEMEN, Çemen Tohumu Dünyanın pek çok ülkesinde ve bu arada Orta Anadolu’da yetiştirilmekte olan Trigonella foenum-graecum(Leguminosae) bitkisinin olgun tohumlarıdır Tohumlar elde edildiği bölgeye göre değişik şekillerde (düzensiz, rombik, oblong veya kare şeklinde) ve sarı, zeytin yeşili veya açık ya da koyu kahverengi renklidir % 50 müsilaj, yağ, fosforlu bileşikler ve steroidal saponinler taşır Bunlardan diosgenin yağlı embriyoda bulunur Kuru tohumlar % 08-22 oranında diosgenin ihtiva eder Diosgenin miktarı Dioscorealardan düşük olduğundan Çemen Tohumu daha çok sabit yağ elde etmekte ve hayvan yemi olarak kullanılır Müsilajından dolayı ekspektoran ve kuvvet verici olarak kullanımıda vardır Pastırma çemeninin ana maddesidir LINI SEMEN (TK), Keten Tohumu Akdeniz bölgesi bitkisi olan Linum usitatissimum (Linaceae) un kurutulmuş olgun tohumlarıdır Ayrıca ABD, Kanada, Güney Amerika ve Hindistan’da lif ve tohumu için çok ekilmektedir Özellikleri: Tohumlar 4-6 mm uzunlukta, 2-3 mm genişlikte, oval, yassı taneler halinde, kahverengi, kokusuz, yağlı ve müsilajlı lezzetlidir Bileşimi: % 10 müsilaj, % 30-40 sabit yağ, % 25 protein ve az miktarda siyanojenetik glikozit (linamarin) ihtiva eder 100 g keten tohumu, 25 mg HCN verdiğinden küspe olarak kullanılan yağı alınmış tohumlar zehirli değildir Olgunlaşmamış tohumlarda nişasta bulunur Kullanımı: Laksatif olarak, lavman şeklinde mukoza tahrişlerini önlemek için ve haricen lapa şeklinde antienflamatuvar olarak kullanılır TILIAE FLOS, Ihlamur Çiçeği Tilia cordata ve T plathyphyllos (Tiliaceae) türü ağaçların gölgede kurutulmuş çiçek durumlarıdır Çiçek durumları kanat biçiminde bir brakte içerir Çiçek durumunun sapı braktenin tabanından ortasına kadar yapışıktır Drog Türkiye’de daha çok T tomentosa (T argentea) dan elde edilmektedir Bu türün çiçekleri ağır kokulu olduğundan eczacılıkta kullanılmaz, dişşi organıın etrafıında taşıdıkları staminodyumla kolaylıkla tanınırlar Ihlamur çiçekleri sarı renkli, hafif aromatik kokulu ve hafif baharlı lezzetlidir Bileşiminde müsilaj, farnesol adlı bir seskiterpen taşıyan uçucu yağ, kersetin ve izokersetin adlı flavonoitler bulunur Kullanımı: Uçucu yağından dolayı yatıştırıcı ve zayıf hipnotik, flavonoitlerinden dolayı diyaforetik (terletici) ve diüretik, müsilajından dolayı ise göğüs yumuşatıcıdır Ihlamur infüzyon şeklinde kullanılır Ihlamur odunundan Carbo Ligni Tiliae hazırlanır Mide ve barsak rahatsızlıklarında kullanılan etkili bir adsorban, bitkisel bir kömürdür MALVAE FOLIA (TK), Ebegümeci Yaprağı Malva silvestris (Malvaceae) bitkisinin kurutulmuş yapraklarıdır Türkiye’de yaygın halde bulunur Yapraklar uzun saplı, dairemsi, palmat loplu ve kenarları dişlidir % 15-20 müsilaj ihtiva eder Müsilaj hidroliz sonucu D-galaktronik asit, galaktoz, arabinoz ve ramnoz verir Yumuşatıcı olarak gargara ve lapa halinde dahilen ve haricen kullanılır ALTHAEAE RADIX (TK), Hatmi Kökü Althaea officinalis (Malvaceae)’ in kabuğu kurutulmuş kökleridir Türkiye’de yetişir Beyaz, 15-20 cm uzunlukta, 1-2 cm çapında, hafif kokulu ve tatlımsı müsilajımsı lezzetlidir % 20-30 müsilaj içerir Müsilaj miktarı sonbaharda ve kışın artar Hidroliz sonucu D-galaktronik asit, ramnoz, arabinoz, galaktoz ve ksiloz verir Kök ve yapraklar (ALTHAEAE FOLIA, TK) infüzyon ve dekoksiyon halinde yumuşatıcı olarak kullanılır FARFARAE FOLIA, Öksürükotu Yaprağı Tussilago farfara (Compositae) bitkisinin yapraklarıdır Sarı çiçekli, çok yıllık otsu bir bitkidir Yaprakların alt yüzü çok tüylüdür, mikroskopta gözlenen kamçı tüyleri, çok gevşek sünger dokusu, toz drogun karakteritik özellikleridir Anadolu’da rutubetli sırtlar ve yol kenarlarında bulunur % 8 müsilaj taşır Ayrıca mineral maddeler ve özellikle potasyum nitrat bakımından zengindir (%15-20) Kokusuz ve acı lezzetlidir Göğüs yumuşatıcı ve öksürük ilacı olarak kullanılır PSYLLI SEMEN, Karnıyarık Tohumu Plantago psyllum (Plantaginaceae) bitkisinin tohumlarıdır Tohumlar 2-25 mm boyunda, 1-15 mm eninde, oval-oblong üzeri parlak ve cilalı gibi olup siyahımsı kahverenklidir Tohumun karnında, boyuna ve derince bir yarık bulunur % 12-15 kadar müsilaj vardır Hidroliz edildiğinde galaktronik asit, galaktoz ve ksiloz verir Laksatif olarak kullanılır Kolitlerde, müsilajın barsak mukozası üzerinde koruyucu bir tabaka meydana getirmesi nedeniyle antienflamatuvar olarak kullanılır PEKTİN Bir kaç yüz galaktronik (1,4- a-) asit molekülünün polimerleşmesi sonucu teşekkül eder Zincirdeki karboksilik asit (-COOH) grupları metanol, arabinoz veya galaktoz ile esterleşmiş veya Ca, Mg ile tuz teşkil etmiş halde bulunurlar Bazı meyvelerde (elma, portakal, limon vs), havuç, pancar, incir, çilek ve Gentiana türlerinde bulunur (% 05-1) Narenciye meyvelerinin kabuk albedosunda bulunur (% 2-5) Pektin elde etmek için meyvalar doğranır ve sıkılır Posa kuru veya yaş halde seyreltik asitlerle sıcakta ekstre edilir Bu esnada pektin pektik asit hale geçer ve suda erir Bu çözelide etanolle çöktürülen pektin sodyum tuzu halinde kullanılır Eczacılıkta kullanılan pektinin % 67 metoksil grubu ve % 74 galaktronik asit ihtiva etmelidir Şeker ve organik asit ihtiva etmemelidir Pektin beyaz kokusuz bir tozdur % 1’lik çözeltisi kan plazması yerine kullanılır Ayrıca dahilen ülser tedavisinde ve haricen hemostatik olarak faydalanılır Diyarede kaolin ve bizmut tuzlarıyla birlikte verilir Asite dayanıklı jellerin ve penisilin süspansiyonlarının hazırlanmasında kullanılır MUKOPOLİSAKKARİTLER Ozamin ihtiva ederler Algler, mantarlar ve bazı böceklerde bulunan kitin bir asetilglikozamin polimeridir HEPARİN: Sülfürik asit ile esterleşmiş glikozamin ve glikuronik asit moleküllerinden ibarettir Proteine bağlı halde bulunur Vücutta karaciğerde % 75 oranında bulunur Ayrıca dalak, kan ve akciğerde mevcuttur Sanayiide sığır karaciğerinden elde edilir Gri renkli ve higroskopik bir tozdur Çözeltisi asit reaksiyon verir Sodyum tuzu antikoagülan olarak damar içine veya adaleye enjekte edilerek kullanılır Haricen flebit, hematom ve furunkelde kullanılır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|