Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
karbonhidratlar

Karbonhidratlar

Eski 04-25-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Karbonhidratlar



KARBONHİDRATLAR
A-Monosakkaritler Genel Özellikleri
1-Hücre zarından geçerler
2-Hidrolize uğramazlar
3-Kan ve doku sıvısında bulunurlar
4-Karbonhidratların yapıtaşlarıdır
5-Fotosentezin ilk ürünleridir
6-Hücrede depolanmazlar
7-Riboz ve deoksiriboz nukleik asitlerin yapısına katılırlar
8-Suda çözünürler
9-Protein ve yağlarla bileşik oluşturabilirler
10-Enerji verici olarak kullanılırlar
11-Yapılarında glikozit bağı bulunmaz
12-Benedikt çözeltisiyle ısıtılırsa kiremit kırmızısı renk verirler
Örn:Glikoz,Galaktoz,Fruktoz,Mannoz,Ksiloz,Arabino z

B- Disakkaritler

Genel özellikleri :
1-Hücre zarından geçemezler
2-Sindirim enzimlerinden etkilenirler
3-Bitki ve memelilerde depolanabilir-memelilerde laktoz bitkilerde sukroz
4-Suda çözünürler
5-Kanda bulunmazlarSütte bulunurlar
6-Yapısında glikozit bağı vardır
Örn:Maltoz,Laktoz,Sukroz
Glikoz + Glikoz ----------Mal toz + Su
Glikoz + Früktoz ----------Sukroz + Su
Glikoz + Galaktoz ----------Laktoz + Su

C- Polisakkaritler
Genel özellikleri:
1-Hücre zarından geçemezler
2-(n)kadar glikozun birleşmesinden oluşurlar
3-Sindirim enzimleriyle hidrolize edilirler
4-(n-1)kadar su harcanır
5-Kanda bulunmazlar
6-Hayvanlarda ve bakterilerde glikojen bitkilerde nişasta olarak depolanır
7-Selüloz bitkilerde çeper maddesi olarak kullanılır
8-Bitki ve hayvanlarda sentezlenebilir
9-Selüloz bazı tek hücreliler hariç diğer canlılar tarafından sindirilemez

Çeşitleri:
1- Nişasta: Lügolle mavi renk verir
2- Glikojen : lügolle kahve rengi verirler
3- Selüloz: lügolle boyanmazlar
4- Pektin
5- Kitin

a-Nişasta


Genel Özellikleri
1-N kadar glikozun dehidrasyon undan oluşur
2-Olayda n-1 kadar H2O oluşur
3-Olayda n-1 kadar glikoz bağı kurulur
4-Bitkilerde depo karbonhidrattır
5-Suda çözünmez
6-Hücre zarından geçemez
7-Sentezleri hücre içinde olur
8-Hidrolizlerinde n-1 kadar su harcanır
9-Hidrolizleri hücre içinde ve hücre dışında olabilir
10-Lu gol ile mavi , mor rengi verir
11-Amilaz enzimi ile maltoz a yıkılırlar
12-Kanda görülmez

c-Selüloz

Genel Özellikler
1-n kadar glikoz dehidrasyonu ile birleşmesinden oluşur
2-Olayda n-1 kadar ters glikoz bağı oluşur
3-Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar
4-Sentezleri hücre içinde gerçekleşir
5-Hayvanlarda bazı bakteriler ve birkaç omurgasız hariç hidroliz enzimleri
bulunmaz
6-Bitkilerde yapı karbonhidrattır Hücre çeperini oluşturur
7-Suda çözünmezler
8-Lugol ile boyanmazlar

b-Glikojen Genel Özellikleri
1-N kadar glikozun dehidrasyon ile birlaşmesinden oluşur
2-Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar
3-Olayda n-1 kadar glikozit bağı kurulur
4-Sentezleri karaciğer ve çizgili kas hücrelerin de gerçekleşir
5-Hayvansal depo karbonhidrattır
6-Suda çözünür
7-Hücre zarından geçemez
8-Sentezleri Hücre içinde gerçekleşir
9-Hidrolizinde n-1 kadar su harcanır Olay hücre içinde ve hücre dışında
gerçekleşebilir
10-Lugol ile kahverengi rengini verir
11-Kanda görülmez



Karbonhidratların görevleri
1) 1-Canlılarda enerji verici madde olarak kullanılır 2-Bitki , mantar ve bazı bakterilerin hücre çeperi esas maddesini oluşturur 3-Hücre zarlarında protein ve yağlarla bileşikler oluşturarak tanımlayıcı ve tanıyıcı maddeler olarak görev yaparlar 4-DNA , RNA , ATP , FAD , NAD gibi önemli organik maddelerin yapılarına katılırlar


NOT
Hücrelerde kloroplast , levkoplast ,golgi aygıtı gibi organellerde sentezlenirler

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Karbonhidratlar

Eski 08-11-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Karbonhidratlar



Karbonhidratlar, en basitinden en gelişmişine kadar bütün canlıların hücrelerinde bulunan ve karbon, hidrojen ile oksijenden oluşan çok önemli organik bileşiklerdir Örneğin "şeker" adı altında toplanan çeşitli bileşikler ile nişasta ve selüloz birer karbonhidrattır Bu bileşikler moleküllerindeki karbon atomlarının sayısına göre sınıflandırılır ve karbon sayısı arttıkça bileşiğin yapısı da giderek karmaşıklaşır Bu sınıflandırmaya göre karbonhidratların en basit üyeleri glikoz (üzüm şekeri), früktoz (meyve şekeri) ve galaktoz gibi altı karbon atomu içeren basit şekerler ya da monosakaritlerdir İki monosakaritin birleşmesiyle sakaroz ya da sükroz (bildiğimiz sofra ya da çay şekeri), laktoz (süt şekeri) ve maltoz (malt şekeri) gibi disakaritler, çok sayıda monosakaritin birbirine bağlanmasıyla da nişasta ve selüloz gibi karmaşık yapılı polisakaritler oluşur

Hemen hemen bütün karbonhidratlarda hidrojenin oksijene oranı ikiye birdir Başka bir deyişle, su molekülünde (H2O) olduğu gibi karbonhidrat moleküllerinde de her oksijen atomuna karşılık iki hidrojen atomu bulunur Örneğin en basit karbonhidratlardan biri olan glikozun kimyasal formülü CöH^Oö'dır Bu formül, her glikoz molekülünde 6 karbon (C), 12 hidrojen (H) ve 6 oksijen (O) atomu bulunduğunu gösterir (bak Glikoz)
Glikoz ve früktoz gibi basit şekerler meyvelerin pek çoğunda, bitkilerin balözünde ve balda bulunur Pastane ve fabrikalarda büyük çapta üretilen tatlı, reçel ve şekerlemeler de genellikle evlerde kullandığımız şekerden (sakarozdan) daha ucuz olan glikozla yapılır İnsan ve hayvanların kanında çözünmüş olarak bütün hücrelere taşınan şeker de gene glikoz biçimindedir Çünkü, yiyeceklerle alınan nişasta gibi daha karmaşık karbonhidratlar sindirim sırasında parçalanarak glikoza dönüşür Kandaki glikoz miktarı insanın sağlıklı ya da hasta olduğunun önemli göstergelerinden biridir Örneğin şeker hastalığında kandaki şeker miktarı normal değerin çok üstüne çıkabilir {bak Şeker Hastaliği)



Evlerde yiyecek ve içeceklerimizi tatlandırmak için kullandığımız tozşeker ya da kesmeşeker, şekerpancarının köklerinden ve şekerkamışının gövdesinden elde edilen sakaroz ya da sükrozdur {bak Şeker ve Şeker Yapimi) C12H22O11 formülüyle gösterilen bu disakarit bir glikoz ile bir früktoz molekülünün birleşmesiyle oluşur Birbirine bağlanmış iki glikoz molekülünden oluşan maltoz (malt şekeri) çimlenmiş arpadan, yani malttan elde edilir Glikoz ile galaktozun birleşmesiyle oluşan laktoz (süt şekeri) ise bütün memelilerin sütünde bulunur Yiyeceklerle alınan bu karmaşık şekerler de gene sindirim sırasında parçalanır ve birbirine bağlanmış olan basit şekerlere indirgenir İster basit, ister birleşmiş halde bulunsun bütün şekerler tatlıdır ve hepsi suda kolayca çözünür


Bütün karbonhidratların temel kaynağı yeşil bitkilerdir Yeşil bitkiler, yapraklanndaki klorofil pigmentinin yardımıyla ve güneş ışığından sağladıkları enerjiyi kullanarak, karbon dioksit ile sudan glikoz üretirler Fotosentez denen bu süreçte oluşan glikozun binlerce molekülü birbirine bağlanarak nişastaya dönüştürülür ve fasulye ile buğdayda olduğu gibi bitkinin tohumlarında, patates ve havuçta olduğu gibi köklerinde ya da yumrulannda yedek besin olarak depolanır {bak Nişasta) Hücrelerin içinde depolanan nişasta çok küçük tanecikler biçimindedir Eğer üstlerine iyodun sudaki çözeltisi damlatılırsa nişasta taneciklerinin rengi laciverde ya da siyaha döner Yiyeceklerde nişastanın varlığı bu yöntemle saptanır Bitkiler bir yandan da binlerce glikoz molekülünü birleştirerek hücre duvarlarını oluşturan selülozu yapar {bak SELÜLOZ)

Bitkiler şeker ve nişasta ürettiklerinde, güneş ışığındaki enerji bu maddelerde depolanmış olur İnsan gibi dışbeslek canlıların en önemli enerji kaynağı karbonhidratlardır Bu temel besinleri ekmek ve patates gibi nişastalı yiyeceklerden, işlenmiş şekerden ve tatlılardan alırız Hatta birçok uzmanın görüşüne göre gereğinden çok alırız

Sindirimden sonra, bağırsaklardan emilen glikoz kan dolaşımıyla karaciğere taşınır Glikoz molekülleri glikojen oluşturacak biçimde birbirine bağlanarak karaciğerde ve kaslarda depolanır Vücudun glikoza gereksinimi olduğunda glikojen glikoza parçalanır ve bu dönüşümdeki kimyasal tepkimeler sonucunda, örneğin kasları hareket ettirmek için gerekli enerji sağlanmış olur Eğer aşırı çaba, hastalık ya da açlık nedeniyle vücudun glikojen yedeği tükenirse, bu kez depolanmış olan yağlar, hatta bazen proteinler karbohidratlara dönüştürülerek enerji kaynağı olarak kullanılır Buna karşılık gereğinden çok karbonhidratla beslenen kişilerde tüketilemeyen glikoz fazlası yağa dönüştürülerek vücutta depolanır ve insan giderek şişmanlar Uzmanlar aşırı miktarda alınan işlenmiş şekerin diş çürümelerine, şeker ve kalp hastalıklarına yol açtığı kanısındadırlar

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Karbonhidratlar

Eski 11-05-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Karbonhidratlar







Adından da anlaşılacağı gibi karbonhidratlar karbon, hidrojen ve oksijenden oluşur Hidrojen ve oksijen genellikle suyun yapısındaki oranlarda bulunur Karbonhidratlar, fotosentez sonucu ortaya çıkan ilk ürünlerdir Bitkinin
kütlesinin büyük bir kısmını oluştururlar Karbonhidrat türevlerinden selüloz hücrede sert iskeleti oluştururken nişasta en önemli depo besin maddesidir Glikozitleri oluşturmak üzere diğer bileşiklere bağlanan şekerler ve karbonhidrat türevleri farmakognozi açısından önemlidir



Örneğin: Hatmi kökü ve Psyllium (Karnıyarık) tohumlarındaki üronik asit ve şeker ünitelerinden oluşan musilajlar su tutan maddelerdir Musilajlarla benzer yapı ve özelliklere sahip olan zamklar bitkide hasar görme sonucunda veya stres altında ortaya çıkar, genellikle katılaşan salgılar halindedirler Kahverengi deniz yosunlarının hücre duvarları ve daha yüksek bitki dokularının orta lamelleri hemen hemen tamamıyla üronik asit moleküllerinden oluşan polisakkaritleri içermektedir


ŞEKERLER
MONOSAKKARİTLER


Monosakkarit grubuna dahil olan şekerler 3 ila 9 karbon atomu taşırlar, ancak
5-6 karbonlu olanlara (pentoz ve heksozlar) bitkiler aleminde daha bol miktarda
rastlanır Şekerlerin ve diğer karbonhidratların formüllerini çok farklı şekillerde yazmak mümkündür Düz zincirli pentahidroksi aldehit olan glikozun yapısı 1886 da Kiliani tarafından tanımlanmıştır 1884 ten itibaren Emil Fischer bu alanda
çalışan en önemli isimlerin başında gelmektedir Düz zincir şeklindeki formülleri izomer yapılarının ve stereokimyasal ilişkilerin gösterilmesinde önem taşımaktadır Şekillerden anlaşılacağı üzere çok kısaltılmış bir formda da yazılabilmektedirler Bununla beraber, karbonhidratların önemli biyolojik
özelliklerinin çoğu aynı şekerin beş üyeli halka (furanoz) ya da altı üyeli halka (piranoz) halinde bulunabileceğini gösteren halka formülünü tanımlamakla
başarılabilir

Glikoz bir aldehit grubuna sahiptir ve bu nedenle aldoz veya; aldo ; şeker olarak isimlendirilir; fruktoz bir keton grubuna sahiptir ve bu nedenle ketoz olarak isimlendirilir Aldopentoz ve ketoheksoz gibi terimlerle yapılar açıklanmaktadır Monosakkaritlerin isimlendirilmelerinde karbonil grubuna en uzak -OH grubunun (sekonder alkol) projeksiyon düzleminde C-C zincirinin sağında veya solunda olmasına göre D (sağ) ve L (sol) harfi ile belirlenir Bu harflerin optikçe
aktiflikle ilgisi yoktur

Monosakkaritlerde çoğu kez birden fazla asimetrik karbon atomu bulunur
Asimetrik karbon atomu sayısı n ise 2n kadar optik izomer bulunur Sağa
çevirenlere (+)/d (dexter), sola çevirenlere (-)/l (laevus) işaretleri konur
Furanoz ya da piranoz formundaki monosakkaritlerde yarı asetal bağının oluşması sonucu birinci karbon asimetrik bir durum alır ve buna bağlı olarak 2 izomer ortaya çıkar Cis durumunda olan a, trans durumunda olan b izomerdir Bu durum optikçe aktifliği etkiler


Bir monosakkaritin çözeltisinde a ve b izomerleri bulunuyorsa taze
hazırlanmış sulu çözeltisinin başlangıçtaki optik çevirme açısı giderek derece
derece değişir, sonunda belli bie değerde değişmeden kalır Bu olaya
Mutarotasyon denir Sabit kalan optik çevirme açısı kullanılarak spesifik
çevirme açısı hesaplanır
Furanoz yapısı stabil değildir ve ancak glikozit formunda stabil olabilir
Fruktoz doğada furanoz yapısında bulunur, fakat kristal formda izole edildiği
zaman piranoz yapısına sahiptir

Karbonhidratların aldehit veya keton gruplarının redüklenerek alkol haline
geçmesi sonucu polioller oluşur Mannitol, Fraxinus ornus Mannasında bulunan
diüretik etkili bir türev olup böbrek fonksiyon testlerinde kullanılır
Sorbitol, Sorbus aucuparia (Rosaceae) meyvalarında bulunan sakkarozun yarı
tadında ve diabetikler için hazırlanan gıdalarda kullanılan bir türevdir
Aldehit grubunun oksitlenmesi ile onik asitler meydana gelir Glikonik asitin
kalsiyum tuzu Ca-glikonat kalsiyum eksikliğinde, Fe-glikonat anemilerde
kullanılır
Karbonhidratların alkol gruplarının asitlerle esterleşmeside mümkündür
Digitoksoz, glikozun asetik asit esteridir
Kitinin yapısında yer alan glikozamin bir hidroksil grubunun amin (NH2-)
grubuyla değişmesi ile meydana gelen bir türevdir
Üronik asitler terminal grupların -COOH’ e oksidasyonu sonucunda meydana
gelirler (glikozdan glukuronik asit, galaktozdan galaktronik asit) Zamk ve
musilajların yapısında bulunurlar
Dİ-, TRİ-, TETRASAKKARİTLER
Bu gruba dahil olan şekerler biozlar, triozlar ve tetrozlar olarak
isimlendirilirler Teorik olarak bir, iki ya da üç molekül suyun
uzaklaştırılması ile 2, 3 veya 4 monosakkarit molekülünden meydana gelirler En
yaygın bitkisel disakkaritlerden biri sakkarozdur; UDPG (Üridin difosfatglikoz) fruktoz-6-fosfatla reaksiyonu ile fotosentezde oluşturulur Sakkarozun yapraklarda sentezini kontrol eden mekanizmalar ve bu maddenin depo organlarına taşınabilmesi için bozunuma uğraması uygun enzimlerin metabolit efektör kontrolü ile gerçekleştirilir
Hidroliz, uygun enzimlerle ya da dilüe asitle kaynatmak suretiyle yapılabilir
Aynı şekerler bir diğerine çeşitli yollarla bağlanabilir Bu şekilde maltoz,
sellobiyoz, soforoz ve trehaloz gibi disakkaritlerin hepsi iki molekül glikozun
a-1,4-, b-1,4-, b -1,2- ve a, a -1,1- şeklinde bağlanması sonucunda oluşur
Bazı di-, tri- ve tetrasakkaritler

Tip İsim Hidroliz Ürünleri

Di- Sakkaroz Glikoz, fruktoz
Şeker kamışı, Şeker pancarı
Maltoz Glikoz, glikoz
Nişastanın enzimle hidrolizi
Laktoz Glikoz, galaktoz
Süt
Sellobioz Glikoz, glikoz
Selülozun enzimik yikımı
Trehaloz Glikoz, glikoz
Ergot, Rhodophyceae, mayalar
Soforoz Glikoz, glikoz
Sophora japonica, steviosit’ in hidrolizi
Tri- Gentianoz Glikoz, glikoz, fruktoz
Gentiana türleri
Melezitoz Glikoz, fruktoz, glikoz
Larix’ ten manna
Planteoz Glikoz, fruktoz, galaktoz
Psyllum türlerinin tohumları
Rafinoz Galaktoz, glikoz, fruktoz
Birçok tohumda (örn pamuk tohumu)
Manneotrioz Galaktoz, galaktoz, glikoz
Fraxinus ornus mannası
Ramninoz Ramnoz, ramnoz, galaktoz
Rhamnus infectoria
Sillatrioz Ramnoz, glikoz, glikoz
Adasoğanı glikoziti
Trisakkaritlerin diğer örnekleri Digitalis ve Strophanthus glikozitlerinin
yapısında yer alır
Tetra- Stakioz ya da manneotetroz Galaktoz, galaktoz, glikoz, fruktoz
Stachys japonica tuberleri ve Fraxinus ornus mannası, Tetrasakkaritlerin
diğer örnekleri Digitalis glikozitlerinin yapısında yer alır


POLİSAKKARİTLER

Şeker fosfatları ve şeker nükleotidleri içeren kondensasyon sonucunda
polisakkaritler, di-, tri- ve tetrasakkaritlerin oluumuna benzer bir yoldan
monosakkaritlerden türevlendirilirler Oligosakkarit ismi sıklıkla 2-10 molekül
monosakkarit içeren sakkaritler için kullanılır Polisakkaritlerde şeker
birimlerinin sayısı çoktur ve molekülü oluşturan sayı sadece yaklaşık olarak
bilinir Polisakkaritlerin enzimler veya reaktiflerle hidrolizi moleküllerin
ayrılmasını sağlar, fakat sonuçta ortaya çıkan ürünler heksozlar, pentozlar ya
da bunların türevleridir
Polisakkarit terimi monosakkaritlerin sülfat esterlerine, üronik asitlere veya amino şekerlere eklenmesi ile sonuçlanan polisakkarit komplekslerini kapsama almak için yararlı olabilir


Bazı Polisakkaritlerin Özellikleri

Yalnızca Monosakkarit Üniteleri İçerenler:





1 Amilopektin

Birçok nişastanın % 80’ini oluşturan bileşiktir Molekül, her biri 20-26 tane a-1,4- bağlı glikoz kalıntısı içeren dallanmış zincirlere sahiptir Bu zincirlerin birkaç yüz tanesi bazen 50000 glikozil birimi oluşturacak şekilde komşu zincirlere a-1,6 glikozidik bağlarla bağlanır Molekül boyunca görülen bağlanma modeli aynı şekildedir, bazı alanlarda görünüşte amorf (yüksek dereceden dallanma) ve diğerlerinde ise kristal (küçük dallanmaları olan düz zincirler) oluşum gözlenir
2Amiloz
Birçok nişastada % 20’nin üzerinde mevcuttur, ancak bazı nişastalarda
bulunmaz Özellikle a-1,4-bağlı glikoz kalıntısı içeren düz zincirlerden oluşur
Birkaç bin glikoz birimi bir zincir oluşturur Dallanmanın (a-1,6-bağlanma)
molekül başına 2-8 dal uzanım ile sınırlandığı kabul edilmektedir
3 Glikojen ya da Hayvan Nişastası Hayvan dokularının önemli bir depo karbonhidratıdır Molekül amilopektine benzer


4 Selüloz

Bitkisel hücre duvarının en başta gelen polisakkaritidir b-1,4-bağlı glikoz
kalıntılarından oluşmuş düz zincirler halinde bulunur


5 İnülin

Özellikle Compositae familyasında bol miktarda bulunan bir depo
karbonhidrattır Merkezde tek bir glikoz moleküllü içeren 50’ nin üzerinde
b-1,2-bağlı fruktofuranoz birimlerinden oluşmuş düz zincirlerdir
6 Ksilanlar, Mannanlar ve Galaktanlar
Bu maddelerden biri sıklıkla diğeri ile ya da selülozla ilişkilidir Saf bir
biçimde elde edilmeleri güçtür Hidroliz sonucunda sırası ile ksiloz, mannoz ve
galaktoz verirler


7 Likenin ya da Liken Nişastası

Likenlerde bulunan bir polisakkarittir Selüloza benzer, fakat % 25 civarında
b-1,3-glikozidik bağ içerir
Üronik Asit veya Diğer Üniteleri İçeren Polisakkarit Kompleksleri


1 Hemiselülozlar

Bu polisakkaritler selüloz ve pektik maddelerle birlikte meydana gelir 1891’den bu yana kullanılan isimlendirme yanıltıcı olmaktadır, çünkü hemiselülozlar
selüloz bileşikleri değildir, ancak heksoz ve pentoz birimlerinden oluşur
Hemiselülozların yapısı kaynağa göre değişir Heksoz, pentoz ve üronik asit
Ünitelerinden meydana gelmiştir


2 Pektinler

Bu maddeler hücre duvarlarının orta lamellerinde meydana gelirler ve meyvalarda
(elma, portakal vb) bol miktarda bulunurlar Ana madde olan protopektinin çözünürlüğü yoktur, fakat kısmi hidroliz ile pektinik asitlere (pektinler) kolayca çevrilebilir Farklı kaynaklardan elde edilen pektinler, temel bileşikler olarak b-1,4-glikozidik bağlarla bağlanmış ve arasına ramnoz birimleri karışmış D-galaktronik asit kalıntıları içermelerine ve bu sebeple oluşan farklı yapılara göre değişiklik gösterir Karboksil gruplarının bazıları metillenmiştir Bu moleküller, küçük miktarlarda nötral arabinanlarla (a-1,5- bağlı L-arabofuranoz birimlerinin dallanmış polimerleri) ve galaktanlarla (a-1,4- bağlı D-galaktopiranoz birimlerinin büyük düz zincirleri) birlikte bulunurlar


3 Aljin ya da Aljinik Asit

Aljinik asit, kahverengi alglerin hücre duvarlarının ana bileşiğidir 1880’de Stanford tarafından bulunmuştur, aljinat tuzlarının ve liflerinin üretiminde
geniş ölçüde kullanılmaktadır Kompozisyonu biyolojik kaynağa göre değişir İki
monoüronit biriminin düzenli bir şekilde araya girdiği bölümlerle birlikte



b-1,4- bağlı L-guluronik asit birimleri ve b-1,4-bağlı D-mannuronik asit
birimlerinin zincirlerinden oluşmuş bir heteropoliuronittir Farklı kaynaklardan
elde edilen aljinik asitlerde iki üronik asitin oranı 2:1’den 1:2’ye
değişiklik gösterir Zincir uzunluğu, hazırlamak için kullanılan yönteme ve
moleküler ağırlığa göre değişir Viskozite ölçümleri 220-860 birimden oluşan
moleküllerden meydana geldiğini göstermektedir


4 Sülfürik Asit Esterli Polisakkaritler

Agar ve karragen gibi maddeleri veren bazı algler polisakkarit karışmı
içerirler Agar, D- ve L-galaktozdan oluşan bir bioz, aynı zamanda galaktozdan
oluşmuş bir agaropektin ve kısmi olarak sülfürik asitle esterleşmiş üronik asit
birimlerini içerir Karragen benzer bir kompozisyona sahiptir


5 Kitin

Bazı ilkel bitkilerde (mantarlar ve esmer algler), böceklerde ve akreplerde
bulunur Molekül, b-1,4-bağlı N-asetil-D-glikozamin’ in düz zincirlerini içerir Mantarlara ait hücre duvarının mikrofibril bileşiğine katılımı selüloz
mikrofibrilininkine benzer


6 Zamklar ve Müsilajlar

Arap Zamkı ve Kitre Zamkı gibi zamklar ve keten tohumu, karnıyarık tohumu ve
Hatmi kökünde bulunan musilajlar birçok bitkide mevcuttur Hücre duvarında
oluşurlar veya üzerinde tabakalar halinde depolanırlar Özellikle şeker ve
üronik asit birimlerinden oluşan poliüronitlerdir Bazı zamklar metoksilk
grupları içerir (örneğin kitre), diğerlerinde asidik kompleks metaller ile
bağlanmış durumdadır


KARBONHİDRAT DROGLARI
GLUCOSUM (TF), Glikoz, Dextrosum

Bitkilerde ve özellikle tatlı meyvelerde çok ratlanan bir heksozdur TF ne göre
1 mol billur suyu taşır, fakat kodekslerin bazıları susuz olanı yani ;Glucosum Anhydricumu ofisinal kabul eder Aralarındaki fark, billur suyu taşıyan
glikozun etanolde daha kolay çözünmesidir En çok Vitaceae familyasında, Vitis vinifera (Üzüm) meyvalarında bulunurGlikozun bol bulunduğu ikinci kaynak baldır Balda fruktoz ile birlikte bulunur Doğada piranoz biçiminde bulunur a ve b formlarına da rastlanır Endüstride glikoz birçok ülkede, nişastanın hidrolizi ile elde edilir Patates ve mısır nişastasından yararlanılır Saf glikozun elde edilmesi düşünüldüğünde bal ya da şekerden hareket edilir Türkiye’de mısır nişastasından hareketle sıvı glikoz hazırlayan bir fabrika vardır (Nişkoz-Adapazarı) Glikoz sakkarozdan daha az tatlıdır, fakat fazla kalori verir % 5’lik glikoz çözeltisi parenteral beslenmede önemli rol oynar Dehidratasyon tedavisinde glikozun % 09’luk NaCl çözeltisi içindeki % 5’liklik solüsyonu da kullanılır


MEL (TK), Bal

Apis mellifera (Bal arısı) nın çiçek nektarlarından topladığı özsu içindeki
sakkarozun, arının midesinde inversiyona uğraması sonucu meydana gelen bir
üründür Bal % 62-83 kadar invert şeker (glikoz+fruktoz), % 1-10 kadar sakkaroz ve dekstrin, % 2 kadarda organik bileşikler (organik asitler, asetil kolin,
protein), mineral tuzlar ve % 5-10 kadarda su ihtiva eder
Bal, arının faydalandığı bitkiye bağlı olarak açık sarıdan esmer sarıya kadar
değişen renkte, kendine özgü kokuda, tatlı lezzetli bir sıvıdır Türkiye’de
değişik yörelerden değişik tat ve kokuda çeşitli ballar elde edilmektedir
(Anzer balı, sakız balı, çam balı, çiçek balı gibi)
Bal ihtiva ettiği ozlardan ve vitaminlerden dolayı besleyici lavman olarak
kullanılır Kalp rahatsızlıklarında ve soğuk algınlığında da kullanılır Ayrıca
bal, antibakteriyel etki de göstermektedir


MEL DEPURATUM (TK), Temizlenmiş Bal

40 kısım bal 60 kısım suda eritilerek hidroklorik asitle muamele edilir, 3 kısım
beyaz kil ile karıştırılır, yarım saat su banyosunda ısıtılır Durulduktan sonra
sıcakken süzülüp su banyosunda buharlaştırılır Eczacılıkta bu bal kullanılır


ARI SÜTÜ (Gelee Royale)

Arı sütü, işçi arılar tarafından arı beyinin beslenmesi için hazırlanır İşçi
arılar aktif hayatlarının 6 gününden itibaren arı sütü salgılarlar
Yumurtalardan çıkan larvalar ilk 3-4 gün arı sütü ile beslenir, larvalar
ağırlığının 1000 misline erişir Arı sütü, petekten bey arı hücrelerinden
toplanır Toplama işlemi sırasında steril malzemeler kullanılmalıdır Bir bey
arı hücresi 100-250 mg arı sütü içerir Yani 1 g ürün için 4-10 hücreye ihtiyaç
vardır Yani bir kovan yılda ancak 170-200 g arı sütü verebilir
Arı sütünün bileşimine proteinler, lipitler, şekerler (% 12), mineraller,
vitaminler (bilhassa B kompleksi) bulunmaktadır


ZEHİRLİ BAL, Deli Bal

Yurdumuzda bilhassa Doğu Karadeniz bölgesinde rastlanır Yenildiğinde baş
dönmesi ve halsizlik yapar Bu zehirlenme belirtileri Rhododendron (Orman gülü)
türlerinin, R ponticum (komar-kırmızı pembe çiçekli), R luteum (zifin-sarı
çiçekli) um taşıdığı andromedotoksin den ileri geldiği düşünülmektedir, bu
bitkilerin çiçeklerinden bal özü toplayan arılar vasıtasıyla bala geçmektedir
Andromedotoksin tansiyon düşürücü etkiye sahiptir Alındığında baş dönmesi ve
halsizlik yapar


TAMARINDORUM PULPA (TK), Demirhindi

Tropiklerde yetişen Tamarindus indica (Leguminosae) adlı ağacın meyvelerinin
pulpasıdır
Olgun meyvelerin pulpası eksokarptan ayrılır ve çekirdekleriyle beraber
ezildikten sonra güneşte kısmen kurutulur Kızıl-kahverengi, nemli, yapışkan bir
kütledir Hoş kokulu ve ekşi lezzetlidir
% 10 serbest organik asitler (tartarik, sitrik, malik) ve tuzlarını (%8 potasyum
hidrojen tartarat) ihtiva eder Ayrıca % 30-40 invert şeker ve az miktarda
nikotinik asit taşır
Müshil ve meşrubat olarak kullanılır
SACCHARUM USTUM, Karamel
Glikoz ısıtılınca tadı acılaşır, rengi koyu esmere dönüşür ve homojen bir kitle
meydana gelir Karamel, koyu kahve renkli, karakteristik kokuya sahip, hoş acı
tatta bir sıvıdır
Eczacılıkta bazı preparatlara renk vermekte kullanılır
GOSSYPIUM DEPURATUM (TK), Hidrofil Pamuk
Muhtelif Gossypium (Malvaceae) türlerinin tohumlarının üzerinde bulunan tüylerin temizlenip yağından kurtarılması ile elde edilen bir drogtur Bitkinin bilhassa ABD, Mısır ve Hindistan’da kültürü yapılmaktadır Türkiye’de ise Adana ve İzmir civarında bilhassa G herbaceum ekilmektedir G hirsutum Amerikan pamuğunu, G barbadense ise Mısır pamuğunu verir G herbaceumda tüylerin uzunluğu farklı, G barbadencede ise hep aynıdır
TK’ne göre hidrofil pamukta lif genişliği 40 m, uzunluğu ise 1-4 cm olmalıdır
Ham pamuğun % 90’ı selüloz % 7’si su ve geri kalanı sabit yağdan ibarettir
Hidrofil pamuk (EP), ham pamuğun seyreltik alkali ile yağından kurtarılması,
yıkanması ve hipokloritle beyazlatılması sonucu elde edilir Hidrofil pamuk %
100 selülozdan ibarettir Sterilize edildikten sonra absorban olarak yara
tedavisinde kullanılır Hidrofil pamuğa iyot, borik asit ve fenol emdirilerek
antiseptik etkili ilaçlı pamuklar hazırlanır, pamuk kollodyum hazırlanmasında
ilkel maddedir


COLLODIUM (TK), Kollodyon

Piroksilinin etanol-eter karışımındaki çözeltisidir Piroksilin pamuğun H2SO4
karşısında HNO3 asitle esterleşmesi ile hazırlana bir türevdir Piroksilin
etanol ya da başka bir çözücü içinde % 30’luk çözeltisi halinde saklanır
Kullanılacağı zaman çözücü uçurulur Ham pamuğa benzer Kollodyon, renksiz şurupsu bir sıvıdır Bunun içine % 3 oranında Ricini oleum
(Hint yağı) ve % 2 Camphora (kafur) katılırsa Collodium Elasticum gibi isimler
verilir Collodium bazı ilaçların deri üzerine uygulanmasında, cerrahide, bir
alanın steril korunması için kullanılır


SELÜLOZ

Selüloz molekülü birkaç bin b-glikozun 1-4 bağı ile birleşmesi (polimerleşmesi)
sonucu oluşur Molekül ağırlığı bazen 1000000’a erişebilir
Selüloz, odunlardan kuvvetli baz veya kalsiyum sülfit yardımıyla ligninin
eritilmesi sonucu elde edilir Böylece asitle çöktürülerek saf selüloz
kazanılır
Selüloz suda ve organik çözücülerde çözünmez Amonyaklı bir bakır tuzu çözeltisi
olan Schweitzer reaktifinde erir Hidrolizi ancak yüksek sıcaklık, basınç ve
yüksek asit konsantrasyonu ile mümkündür Hidroliz sonucu kazanılan ilk ürün
selobiozdur, daha ileri hidroliz ile b-glikoz ayrılır
Selüloz nişastanın aksine iyotla renklenmez Fakat önceden ZnCl2 ya da % 70’lik H2SO4 asit gibi derişik mineral asitlerle muamele edilmişse I-KI çözeltisi
ile mavi renk verir Eczacılıkta saf selüloz değil, fakat selüloz türevleri kullanılır


SELÜLOZ TÜREVLERİ
METHYLCELLULOSUM, Metil Selüloz


Selülozun metil eteridir % 26-33 metoksil grubu taşır Organik çözücülerden
etanol, eter ve kloroformda çözünmez, buzlu asetik asitle, etanol ve kloroform
karışımında çözünür
Kuvvetli su çekici özelliği vardır, laksatif olarak kronik kabızlıklarda
verilir Eczacılık tekniğinde süspansiyon, losyon ve bazı pomatlara katılarak
viskozite arttırır, stabilizasyonu sağlar % 05’lik oftalmik çözeltileri
topik koruyucu ve kontakt lens çözeltisi olarak kullanılır
ETHYLCELLULOSUM, Etil Selüloz
Selülozun etil eteridir Eczacılık tekniğinde, tablet bağlayıcı olarak
kullanılır Beyaz bir tozdur
HYDROXYPROPYL METHYLCELLULOSUM, Hidroksipropil Metil Selüloz
Metil selülozun propilen glikol eteridir Süspansiyon ajanı, tablet dolgu
maddesi, % 02-25 luk çözeltileri oftalmik çözelti olarak kullanılır
CELLULOSUM OXYDATUM, Oksitlenmiş Selüloz
Pamuk ya da gazlı bezin NO2 (Azot dioksit) yardımıyla oksitlenmesi sonucu elde
edilir Hemostatik etkisi nedeni ile cerrahide kullanılır
CARBOXYMETHYL CELLULOSUM NATRICUM, Sodyum CMC
Eczacılık tekniğinde tablet kaplama maddesi % 1-2 lik çözeltisi dermatolojide
kullanılan ilaçlar için iyi bir sıvağdır

SELÜLOZ ASETAT: Tekstil sanayinde kullanılır (EP)
SELÜLOZ ASETAT FTALAT: Tablet kaplama maddesi olarak kullanılır (EP)
MİKROKRİSTALİZE SELÜLOZ (EP)
LICHEN ISLANDICUS (TK) İzlanda Likeni

Kuzey Avrupa dağlarında, Sibirya, Himalayalar ve Kuzey Amerika’da yetişen,
İzlanda, Norveç ve İsveç’e ihraç edilen Cetraria islandica (Permeliaceae) adlı
liken türünün kurutulmuş talluslarıdır Yaprağımsı olan parçalı tallusun üst
yüzeyi yeşilimsi kahverengidir Alt yüzeyi aynı renk veya açık kahverengidir ve
beyaz lekelerle kaplıdır

Özellikleri: Drog hafif kokuludur Soğuk suda şişer, ancak % 47’si yavaş yavaş
çözünür, bu çözelti soğutulunca pelteleşir Soğutulmuş % 03 lük çözelti tannik
asit çözeltisi ile çökelti vermez (Jelatinden farklı) Kuru izlanda likeni biraz
NaHCO3 ihtiva eden suyla kaynatılırsa % 60 kadarı çözünür
Bileşimi: % 40 likenin ve % 10 izolikenin içeren karbonhidrat karışımı ihtiva
eder Bunlardan likenin (liken nişastası) 60-200 kadar b-D-glikozun 1-3, 1-4
bağlarıyla polimerizasyonu sonucu meydana gelmiş düz bir zincir halindedir
Sıcak suyla çözünür, soğuyunca pelteleşir İyotla maviye boyanmaz İzolikenin,
soğuk suda çözünür, iyot ile mavi renk verir 42-44 kadar glikoz molekülü düz
bir zincir oluşturur Burada glikozlar b-1-3 ve b-1-4 bağlarıyla
birleşmişlerdir Yapı bakımından amilozu hatırlatır Hidroliz sonucu her iki
bileşikte glikoz verir Drog ayrıca acı maddeler ihtiva eder Bunlar depsidon,
setrarik asit, liestearik asit ve bir antibiyotik olan usnik asittir
Kullanımı: İştah açıcı, kuvvet verici ve tadı kötü olan ilaçların nahoş tadını
gizlemekte kullanılır Ayrıca saç spreylerinde ve bazı kozmetiklerde kullanılır
Morina balığı karaciğer yağı (balık yağı) için emülgatör olarak kullanılır


NİŞASTALAR
AMYLUM (TK) Nişasta


Nişasta, değişik bitki organlarında bulunabilen bir asimilasyon ürünüdür Diğer
bir deyişle a-glikozun polimeridir Bitkilerde yumrularda (patates), gövdede
(bazı palmiyelerde), gelişmiş köklerde (manihot), rizomlarda (Maranta),
tohumlarda ve meyvelerde depo maddesi olarak birikmektedir
1858 de NAGELI, nişastanın iki fraksiyondan oluştuğunu ortaya koydu; Amiloz ve
Amilopektin
Amiloz, nişastanın suda çözünen kısmıdır ve % 10-20 kadarını oluşturur,
250-300’e kadar a-D glikoz molekülünün düz bir zinciridir Molekül tartısı
10000-60000 kadardır
Amilopektin, nişastanın suda erimeyen fakat şişen kısmıdır, % 80-90 ını kapsar,
1000 den fazla a-D glikozdan oluşmuştur Molekül tartısı 50000-100000
kadardır
Amiloz ve Amilopektin arasındaki farkları şöyle sıralayabiliriz;
Amiloz Amilopektin
Sıcak suda çözünür Çözünmez
Nişastanın %20 sini % 80 ini teşkil eder
Düz zincir halindedir Dallanmış zincir halindedir
a-amilaz enzimiyle tamamen % 60 kadar maltoza parçalanır
İyotla mavi renk verir İyotla mor renk verir
a-glikozidaz veya asit hidroliz ile ikisi de glikoz verir
Amiloz 250-300 kadar a-D glikoz molekülünün 1-4 bağı ile bağlanmasıyla düz bir
zincir oluşturur 20-26 kadar a-D glikoz molekülünün 1-4 bağı ile bağlanması
sonucu oluşur Bu zincirlerin bir kaç yüz tanesi yan zincirlerdir Yan
zincirlere 1-6 bağı ile bağlanır

Amilopektinin amiloza oranı nişastanın viskozitesini belirler Amilopektin oranı
arttıkça viskozitesi artar

Nişastanın iyotla verdiği mavi renk amilozdan ötürüdür Hidroliz başlangıcında
amilodekstrin’den ötürü renk yine mavidir Hidroliz biraz daha ilerleyince
eritrodekstrin’den ötürü kırmızı veya kahverengi renk oluşur, hidroliz maltoz ve glikoza kadar süregelince renk vermez
Elde edilişi: Bir çok bitkide bulunmasına karşınn, nişasta elde edilişinde
yalnız buğday, mısır, pirinç, patatesin yanında Marantha arundinacea
(Marantaceae), Manihot esculenta (Euphorbiaceae) türlerinden yararlanılır
Yapısı çok iyi bilinmesine rağmen sentezi yapılamamıştır Her zaman doğal
kaynaklardan elde edilir

Eczacılıkta kullanılan nişastaların başında pirinç nişastası (Oryzae amylum) ve
mısır nişastası (Maydis amylum) gelir

Sanayide nişasta eldesi daha çok hububattan yapılır Tahıl önce un haline
getirilir, ince eleklere serilir ve üzerinden su aktarılır Burada nişasta
sürüklenir, selüloz ve glüten eleğin üzerinde kalır Suyla sürüklenen nişasta
bekletilince çöker Üstteki su aktarılır Su ile yıkayııp aktarma işlemi 2-3 kez
tekrarlanır, suyundan kurtarılır, kurutulur ve toz edilir

Teşhisi: Numune bir tüpte su ile çalkalanır ve karışıma bir kaç damla iyotu
potasyum iyodür (% 12 iyot, % 15 KI) çözeltisi ilavesiyle koyu mavi renk
meydana gelir Bu renk 700 ye ısııtılınca kaybolur Soğuyunca yine belirir
Ayrıca nişasta % 50 lik kloral hidrat çözeltisi ile kaynatılınca erir ve
taneciklerin şekilleri kaybolur Nişasta bu yolla da kanıtlanabilir



Miktar Tayini: Çeşitli usullerle yapılır;

1 Drogdan tüketilip tartılarak yapılan gravimetrik tayin
2 Enzim veya asitlerle hidroliz sonucu meydana gelen glikozla yapılan
polarimetrik veya titrimetrik tayinler
3 İyodun nişasta ile oluşturduğu mavi renge dayanarak yapılan kolorimetrik
tayinler
Kullanımı: Eczacılık tekniğinde kullanılan nişşasta yabancıı maddeler ve yağ
içermemelidir Biçimi bozulmuş nişasta tanesi bulunmamalıdır Nem oranı % 15
ten, kül miktarı % 06 dan fazla olmamalıdır
Nişasta su çekici özelliğinden ötürü, tahriş etmeyen pudralarda ana maddelerdir
Nişasta mide barsak kanalında pelteleşmeden parçalandığı için hastalarda ve
çocuklarda diyet olarak kullanılır Ayrıca komprime hazırlandığında dolgu
maddesi olarak, dekstrin, glikoz ve amil alkol eldesinde kullanılır
Depolimerizasyonu: Nişastanın depolimerizasyonu safha safha olur Hidroliz
edildiğinde maltozlar ayrılır ve dekstrin molekülleri kalır Bu reaksiyonun
basamakları, iyotla verdiği renk reaksiyonlarına göre takip edilebilir Nişasta
iyotla mavi renk verir Dekstrinler mor-kızılkahverengi arası renkler verirler
Maltoz ve glikoz eğer asitle hidroliz yapıldı ise renk vremez Nişastanın iyotla
verdiği mavi renk amilazdan ötürüdür Hidroliz başlangıcında amilodekstrinden
dolayı renk yine mavidir Hidroliz biraz daha ilerleyince eritrodekstrinden
ötürü renk kırmızı veya kahverengi renge dönüşür, hidroliz maltoz ve glikoza
kadar süregelince renk teşekkül etmez


DEKSTRİN

Nişastanın kısmi hidrolizi ile elde edilir Bunun için nişasta seyreltik HNO3
ile nemlendirilir ve 110-115oC de kurutulur Elde edilen ürün beyaz renklidir
Düşük kalite dekstrinler sarı veya kahverengi renklidir ve nişastanın asit
katılmadan 150-250oC ye kadar ısıtılmasıyla elde edilirler
Dekstrin 3 k kaynar suda çözünerek zamklı bir çözelti meydana getirir
Eczacılık tekniğinde yapıştırıcı olarak emülsiyon ve tablet hazırlamakta
kullanılır Ayrıca kağıt, mürekkep ve kibrit sanayiinde de yararlanılmaktadır


LATHYRİ SEMEN, Tavşan Bezelyesi, Mürdümük
Avrupa ve Türkiye’de yetiştirilen Lathyrus sativusun (Leguminosae) kurutulmuş
tohumlarıdır Nişasta, protein yanında amin türevi toksik maddeler (homoarginin,
hidroksihomoarginin) taşır Tohumlar kavrulduktan sonra gıda olarak kullanılır
Uzun kullanımlar Lathyrizm denen bir nevi felce yol açar


GLİKOJEN

Hayvansal nişasta da denebilir, bir nevi enerji deposudur Yapı bakımından
amilopektine çok benzer Ancak çok daha fazla dallanmıştır ve dallar daha
kısadır (10-14 ünite) Polimer 100000 monomerden müteşekkildir Hayvanların
karaciğer, kas, böbrek ve beyin dokularında bulunur Vücut, glikojeni glikoza
parçalayarak kan dolaşımıyla gerekli dokulara gönderir
Fazla glikozu ise
glikojen haline sokar


LAEVULOSUM, Levüloz, Fruktoz

Levüloz, yüksek bitkilerde rastlanan D-fruktofuranozdur Doğada özellikle
meyvalarda bol bulunur, bu nedenle fruktoz olarak isimlendirilir Polarize ışığı
çoğu kez sola çevirmesinden dolayı levüloz da denir
Fruktoz meyva sularında, çiçeklerin nektaryumunda ve balda bulunur, furanoz
yapısında ise sakkaroz ve inülinde bulunur
Parenteral besin olarak kullanılır, fruktofuranoz diyabetiklere diyet maddesi
olarak da verilir


MANNA (TK) Kudret Helvası

Fraxinus ornus (Oleaceae) (Dış budak) bitkisinin kabuklarına yapılan yarıklarda
meydana gelip havada kuruyan usaresidir Fraxinus ornus, Batı ve Güney
Anadolu’da, Güney Avrupa’da yetişen, Sicilya’da kültürü yapılan bir türdür
Yurdumuzda bu bitkiden manna elde edilmez Brianson, Eucalyptus, Tamarix
mannaları kendi kendine veya böcek sokmasıyla meydana gelir Ayrıca Leconara
esculenta (İbrani Mannası) adlı likenlerde bu adla tanınır
Yumuşak, tanecikli görünüşte, dış kısmı soluk sarı, iç kısmı beyaz renkli bir
kitledir Önce hoş ve tatlı, sonra acımsı ve yakıcı lezzetlidir
Terkibi: % 55 mannitol, ayrıca sorbitol, glikoz, sakkaroz, trehaloz
(glikoz+glikoz), melitoz ve melezitoz ihtiva eder
Laksatif ve hafif purgatif olarak kullanılır
Fraxinus türlerinde F ornus Anadolu’da yetişen bir bitkidir Fakat manna elde etmek için bu bitkiden yararlanılmaz Buna karşılık Anadolu’da kudret helvası bilinir Urfa, Mardin, Siirt, Bitlis dolaylarında meşe türünden elde edilen manna Gezengevi (Quercus libani) yerel adı ile bilinir Bu yörelerde çeşitli
tatlılarda ve pekmez yapımında kullanılır Tatlı lezzetli ve musilajlıdır Mannadan farklı olarak poliol taşımaz


FRUKTOZANLAR

Fruktozan, homojen poliholozitlerden olup hidrolizde fruktozlara ayrılır Depo
glusiti olarak yaygın biçiminde Compositae ve Gramineaelerde rastlanır En önemli fruktozan inülindir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Karbonhidratlar

Eski 11-05-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Karbonhidratlar



İNÜLÜN

30 kadar a-fruktoz molekülünün polimerleşmesiyle meydana gelen bir
polisakkarittir Bilhassa Compositae ve Campanulaceae familyası bitkilerinin kök
ve rizomlarında ya hücre özsuyunda erimiş halde veya amorf ya da kristalize
kütleler halinde bulunur Soğuk suda az, sıcak suda (700) çok çözünür İiyotla
mavi renk vermez Vücut enzimleri tarafından parçalanmadığından vücuttan
değişikliğe uğramadan atılır Böbrek yetersizliğini ölçme testinde kullanılır
Ayrıca Triticum ve Agropyrum türlerinde bulunan tritisin ile Urginea scilla’da bulunan sinistrin hidroliz sonucu fruktoz veren polisakkaritlerdir


GRAMINIS RHIZOMA (TK) Ayrık Rizomu

Agropyrum repens (Graminae) adlı çok senelik otsu bitkinin kurutulmuş
rizomlarıdır Drog yabani bitkiden sağlanır Sarımsı renklidir İçi yumuşak ve
boştur İhtiva ettiği Ca ve bilhassa K tuzlarından dolayı diüretik olarak
kullanılır Çözünen fruktozanlardan tritisin %3-18 kadar) ve serbest D-fruktoz
(% 3) içerir Ayrıca musilaj ve zamklı maddelerde taşır Bunların yanında %
001-005 kadar da uçucu yağ taşır


SAKKAROZ (EP)

Bir disakkarittir Şeker pancarı, şeker kamışı gibi bitkilerde yüksek oranda
bulunur Asitlerle veya enzimlerle hidrolizi D-(+)-glikoz ve D-(+)-fruktoz
verir

Aljinik Asit ve Tuzları (EP)

Ascophyllum, Fucus, Laminaria ve Macrocystis türü esmer deniz yosunlarından,
bilhassa Kalifornia, İngiltere, İsveç ve Norveç’te elde edilen bir
poliholozittir

Eldesi: Algler kurutulduktan sonra hafif asitli suyla yıkanıp tuz ve suda
çözünen karbonhidratlarından temizlenir Seyreltik sodyum karbonat çözeltisiyle
masere edilir Bu esnada suda çözünen Na-aljinat teşekkül eder Bu çözelti
üstüne seyreltik H2SO4 ilave edilerek aljinik asit çöktürülür Bu da süzülüp
ayrılır, yıkanır, kurutulur Sülfürik asit yerine CaCl2 ilave edilirse
Ca-aljinat çöker Etil alkol ilave edilirse çok saf halde Na-aljinat elde
edilir

Aljinik asit bir mannüronik asit polimeridir
Aljinik asit soğuk suda çözünmez, şişer Sıcak suda az çözünür Alkali
metallerle tuz teşkil eder Karbonatlardan CO2 açığa çıkarır Na-aljinat
emülgatör, süspansiyon stabilizatörü, tablet dolgu maddesi halinde eczacılıkta
kullanılır


AGAR-AGAR (TK) Agar, Jeloz

Uzakdoğu denizlerinde yetişen kırmızı yosun (Rhodophyceae) türlerinden elde
edilen kurutulmuş kolloidal maddedir Japonya’da Gelidium amansiden, Java’dan
Euchema spinosumdan, Seylan ve Avustralya’da Gracilaria türlerinden elde
edilir Ayrıca İspanya’da, Güney Afrika’da, Amerika’nın Doğu ve Batı sahillerinde elde edilmektedir Ruslar Karadeniz’de bulunan Phyllophora rubensten agar elde etmektedir



Hazırlanışı:


1 Japon usulü: Toplanan algler güneşte kurutulur, döverek ve silkeleyerek kum
ve deniz kabuklarından kurtarılır, güneşte yıkayarak beyazlatılıır 1 k alg 60 k
hafifçe asitlendirilmiş suda birkaç saat kaynatılır Meydana gelen musilajımsı
sıvı sıcakken bezden süzülür Süzüntü soğutularak dondurulur, kesilir, metal
eleklerden baskıyla geçirilerek şerit haline getirilir ve kurutulur
Baharda toplanan algler yazın kurutulur, kış aylarında (Kasım-Şubat) işlenir



2 Amerikan usulü: Kurutulmuş algler büyük kazanlarda basınç altımda suyla
kaynatılır Süzülür, süzüntü dondurulur, yıkanır, aktif kömürle veya % 1
hipoklorit çözeltisiyle beyazlatılır ve vakumda kurutulur


Özellikleri:

Agar kokusuz, sarımsı beyaz renkli, yassı şeritler halindedir Soğuk suda şişer,
ama tamamiyle çözünmez Kaynatarak hazırlanan % 1’lik çözeltisi soğutulurken sert, jölemsi bir madde ayrılır % 02’lik çözeltisi sulu tannik asit çözeltisi
ile kaynamaya yakın ısıtıılırsa çökelti vermez Bu özelliğiyle jelatinden ayırt
edilir Ayrıca jelatin gibi N taşıımadığından NaOH ile ısıtılırsa amonyak açığa
çıkarmaz

Terkibi: Kuru halde iken % 20 su taşır % 90 glusit (karbonhidrat) ihtiva eder
Bunu % 65’i müsilajdır Müsilajın 2 fraksiyonu vardır Bunlardan Agaroz nötr
bir galaktoz polimeridir Galaktoz ve anhidrogalaktoz moleküllerinin ki bu
disakkarite Agarobioz denir, düz zincir halinde polimerleşmesiyle teşekkül eder
Agaropektinin yapısı ise henüz tam olarak tayin edilmemiştir Fakat bünyesinde
sülfürik asitle kısmen esterleşmiş uronik asit ve galaktoz taşıyan bir
polisakkarit olduğu sanılmaktadır

Kullanılışı: Saf agaroz ticarette bulunur ve jelleri protein elektroforezinde
kullanılır Agar eczacılıkta kronik kabızlıklarda mekanik etki eden müshil
olarak, ayrıca emülsiyon ve süpozituvar hazırlanmasında kullanılır Bugün en çok
Bakteriyolojide kültür vasatı hazırlanmasında istifade edilmektedir Bundan
başka gıda sanayiinde ve dişçilikte protez tekniğinde kullanılır
CARRAGEN, Deniz Kadayıfı, İrlanda Yosunu (Irish Moss)
Chondrus crispus ve Gigartina mamillosa adlı kırmızı alglerden elde edilen bir
drogdur Bu algler Kuzey İrlanda ve Amerika’nın Kuzey Doğu sahillerinde yetişir
Bitkilerin tallusları drog olarak kullanılır

Hazırlanışı: Algler yaz veya sonbaharda su seviyesinin hemen altındaki kayalar
üzerinden toplanır Sahilde birkaç defa suyla yıkayıp, tekrar güneşte kurutarak
elde edilir

Özellikleri: Beyazımsı, kırmızımtırak veya sarımsı renkte, 5-15 cm uzunlukta
dikotomik parçalar halinde bulunan bir drogdur Hafif kokulu ve tuzlu
lezzettedir Soğuk suda şişer Soğuk suda % 47’si, sıcak suda % 75’i çözünür
% 5’lik çözeltisi suyu pelteleştirir

Terkibi: Agara benzer % 70-80 müsilaj, karbonhidratlar ihtiva eder En az 5
polisakkarit kompleksi taşır Bunlara Karrageninler denir Bu karışımda bilhassa
D-galaktozun sülfat esteri olan x-karragenin (Kappa) ile agaroza benzer yapı
gösteren l-carragenin bulunur Sulu çözeltisinin K+ iyonları ile muamelesi
sonucu çöken kısma x-karragenin kolloidal çözeltiye ise l-karragenin denir
Kullanılışı: Emülsiyon yapıcı, göğüs yumuşatıcı ve antikoagülan etki gösterir
Gıda sanayiinde, ekmekten dondurma ve konservelere kadar geniş bir kullanım
alanına sahiptir
- Karragenan ve gıdalarda kullanımı, F Karbancıoğlu, D Heperkan, Gıda, 6,
2001-03, 72-76 (2001)


ARABICUM GUMMI (TK), Arap Zamkı

Acacia senegal (Leguminosae) ve diğer bazı Acacia türlerinin dal ve gövdesinden
elde edilen bir zamktır Zamkı veren ağaç 6 m’ye kadar yükselir Afrika’da bilhassa Senegal ve Doğu Sudan’da yetişir En iyi kalite zamk Doğu Sudan’daki Kordofan’dan gelir Senegal ve Nijerya’dan gelenler iyi kalite kabul edilir

Eldesi: Zamk, kambiyum hücrelerinin şişmesi ve Gummosis denen hastalığın içe
(ksileme) ve dışa (floem ve kabuğa) doğru yayılmasıyla teşekkül eder Bu olayın
olabilmesi için gövde ve dalda yaralama yapmak gerekir Özel baltalarla yapılan
yaralamadan 2-3 hafta sonra oluşan ve akan ve zamanla sertleşen zamk elle veya
kazınarak toplanır En iyi zamk ağacın kültürünün yapıldığı Kordofan da elde
edilir Burada gövde kabuğuna 60-90 cmde 2 çizgi çekilir ve arasında 5-8 cm genişlikte şeritler soyulup alınır Havayla temasa geçen kambiyumda yeni floem oluşuncaya kadar, 20-30 günde oluşan zamk toplanıp güneşte kurutulur

Özellikleri: En iyi kalite olan Kordofan zamkı beyaz renkli, küremsi, damla veya
kırık köşeli parçalar halindedir Gevrektir, çabuk kırılır Kokusuz ve
müsilajımsı lezzettedir Diğer kalitelerde renk sarımsı olabilir ve üzerinde
çatlaklar taşır

Testler: Eşit miktar suda yavaş yavaş ama tamamen çözünür Çözeltisi hafif
asittir Bilhassa sıcak suda çözüldüyse bekletmeyle daha da asitlenir
Yapışkandır Seyreltilip bekletildiğinde çökme yapmaz

1 % 10’luk sulu çözeltisi seyreltik kurşun asetat çözeltisi ile çökelti
vermez (Kitre Zamkı ve Agardan farkı)

2 İyot çözeltisi ile renk vermez (Nişasta ve dekstrin yok)
3 Eğer Farmakope kalitesinde ise FeCl3 ile tanenler için test vermez
4 Müsilaj, benzidin çözeltisi ve birkaç damla hidrojen peroksit ile muamele
edildiğinde mavi renk verir Böylelikle zamkta peroksidaz enziminin varlığıda
anlaşılmış olur (Tragacanthadan farkı) Benzidin kanser yapıcı olduğundan bu
test tavsiye edilmez EP’ye göre bu test için Guayak tentürü kullanılır
5 USP’ye göre Salmonella türlerinin yokluğu kanıtlanmalıdır
Bileşimi: Başlıca arabik asitin kalsiyum tuzu olan arbinden ibarettir Arabik
asit, müsilajı HCl ile asitlendirip, dializ yaparak elde edilebilir Seyreltik
H2SO4 ile hidroliz edildiğinde ramnoz, galaktoz, arabinoz, glukuronik asitten
ibaret aldobionik asit verir Aldobionik asitler Pneumococcus bakterilerinden de
elde edilir Arap zamkı, ayrıca bir oksidaz enzimi ve % 14 su ihtiva eder
Yakıldığında % 27-4 kül verir
Kullanımı: Süspansiyon, emülsiyon, bazı tablet ve granüllerin yapımında
kullanılır


TRAGACANTHAE GUMMI (TK), Kitre Zamkı

Çeşitli Astragalus(Leguminosae) türlerinin gövdelerinde yapılan yaralardan akan
zamktır Başlıca zamk veren türler Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Sovyetler
Birliği’nde yetişirTürkiye’de A brachycalyx, A gummifer, A kurdicus ve A microcephalustürlerinden elde edilir

Kitre zamkının teşekkülü Arap zamkının teşekkülünden farklıdır Zamk, bitki
yaralandıktan hemen sonra akmaya başlar Arap zamkı ise yavaş yavaş teşekkül
eder Astragalus bitkisinin gövdesinden enine kesit alınıp incelenirse öz ve
özışını hücreleri cidarlarının eriyip zamklaştığı görülür (Gummosis)
Eldesi: Gövde içinde teşekkül eden zamk gövdedeki yarıklardan veya yaralardan
dışarı akar Yaralama ve toplama işi 2 yaşındaki bitkilerde yapılır Bitki
dibindeki toprak elelenir ve açığa çıkan gövdede bıçakla veya şişle yaralama
yapılır Zamk iki gün sonra toplanır Toplama el ile yapılır Doğu Anadolu’da daha çok yaralama sonucu değil, kendiliğinden akan ve genellikle sanayide
kullanılan zamk elde edilmektedir

Özellikleri: 05-3 mm kalınlıkta, 1-2 cm çapında, yuvarlakça veya yelpaze
şeklinde plaklar ve farklı şekil ve büyüklükte parçalar halindedir Beyaz veya
çok açık beyazımsı sarı renklidir, ışığı yarı geçirgendir Kokusuz ve hafif
lezzetlidir Kayseri’de elde edilen kitre zamkı kalitesine göre 5 e ayrılır
Bunlar fiyor, beyaz, piyando, sarı ve çaludur

Bunlardan sadece fiyor ve beyaz eczacılıkta kullanılır Kitre zamkı suya
konulduğunda jölemsi bir kitle halinde şişer, ama sadece bir kısmı çözünür
Suyla ıslanmış bir parçasına seyreltik iyot çözeltisi ilave edilirse mavi
noktacıklar görülür Derişik iyot çözeltisi ile zamk yeşilimsi renk alır
Bileşimi: Suda eriyen tragakantin ve suda erimeyen ama şişen bassorinden
ibarettir İkiside alkolde erimez Bu iki fraksiyon çok seyreltik müsilajın
süzülmesiyle ayrılabilir En iyi kalite kitre zamkı en az tragakantin
taşıyandır Kitre zamkının % 60-70’i bassorindir ve o da % 5 kadar metoksil
ihtiva eder Tragakantin metoksil taşımaz Isıtma veya ince toz etmekle
demetilasyon husule gelir ve viskozite kaybolur (Diğer zamklar gibi kite zamkıda
şeker ve üronik asit ünitelerinden ibarettir) Hidroliz ürünlerinden galaktronik
asit, galaktoz, arabinoz ve ksiloz teşhis edilebilmiştir
Kullanım: Eczacılıkta erimeyen tozların süspansiyon ajanı olarak veya tablet
bağlayıcı madde olarak kullanılır Ayrıca tekstil ve boya sanayiinde,
matbaacılıkta ve gıda sanayiinde kullanımı vardır Türkiye’nin önemli ihraç maddelerindendir


DEKSTRAN (EP)

Bazı mikroorganizmaların (Leuconostoc mesenteroides) sakkarozlu ortamda
üremeleri sonucu meydana gelen a-glikoz polimeridir Molekül ağırlıkları çok
yüksektir Eczacılıkta kullanılan dekstranlar kısmi hidroliz sonucu elde
edilirler Molekül tartısı 70000 olan (dekstran 70) fizyolojik serum olarak
veya % 5’lik glikoz çözeltisi içindeki % 6’lık çözeltisi sentetik kan plazması
olarak, molekül tartısı 40000 olan (dekstran 40) hemodinamik olarak kullanılır,
travma ve yaralanmalardan sonra kan hücrelerinin küçük dolaşımında
aglitünasyonuna engel olur
Dekstranın sülfürik asit esterleri (dekstran sülfat) antikoagülandır
Demir-dekstran kompleksleri anemilerde kullanılır Dekstran, a-epiklorhidrin
polimerleri (sephadex) jel kromatografisinde vasat olarak kullanılır


MÜSİLAJINDAN DOLAYI KULLANILAN DROGLAR
LAMINARIAE STIPITES, Laminarya


Kuzey denizlerinde ve bilhassa Manş kıyılarında yetişen bazı Laminaria türü (L
cloustoni, L digitata, L saccharina) esmer deniz yosunlarınıın (Thaeophyceae)
kurutulmuş saplarıdır Saplar toplanıp kurutulur Kurutulurken hacimleri
küçülür Tornadan geçirilip düzeltilir, silindir şekline sokulur, ortası
delinir Sarımsı esmer renklidir Eskiden tıpta uterusun genişletilmesinde,
yaralardan cerahatin akıtılmasında kullanılırdı
Terkibi: Drog % 50 kadar müsilaj içermektedir Laminarya’da 3 tip müsilaj
vardır Biri aljin adını alır ve aljinik asit polimerlerinden meydana gelmiştir Aljinik asit mannüronik asit molekülleri taşımaktadır İkinci tip müsilaj uronik olmayıp metil pentoz esterlerinden meydana gelmiştir, buna fukoidin adı verilir Fukoidin, fukozun sülfirik asit esteridir Fukoidin, yüksek viskozitesi olan bir maddedir Üçüncü tip müsilaj bir glikozandır, buna laminarin adı verilmektedir Bu madde genellikle 1-3 bazen 1-6 bağıyla bağlanmış glikoz molekülünden meydana gelmiştir Laminarin’in suda çözünen formu bitkiden seyreltik asit
ekstraksiyonu ile, kolloidal formu ise asitli ekstreden etanolle çöktürmek
suretiyle hazırlanır
Kullanımı: Tornalanmış ve sterilize edilmiş Laminariae stipites cerrahide
yaralardan cerahatin akmasını kolaylaştırmak için kullanılmıştır Toz halinde,
müsilaj taşıyan diğer droglar gibi, mekanik olarak etki eden bir müshildir
Laminarin Sülfat, antikoagülan ve antipiretik etkiye sahiptir Bugün daha çok
aljinik asit ve tuzlarının eldesinde kullanılır


ADIANTI HERBA (ADIANTI FOLIUM) (TK), Baldırıkara, Venüssaçı

Adiantum capillus veneris ve diğer bazı Adiantum (Polypodiaceae) türlerinin
kurutulmuş herbasıdır Nemli kayalar üzerinde yetişir Tanen, müsilaj, az
miktarda uçucu yağ ve capillarin adlı acı madde taşır Göğüs yumuşatıcı ve
öksürüğü önleyici etkiye sahiptir Şurubu TK’de kayıtlıdır



SALEP TUBERA (TK), Salep Yumrusu

Orchis, Ophyris, Platanthera, Gymnadenia ve Serapias (Orchidaceae) türü
bitkilerin kurutulmuş yumrularıdır Çiçek açma zamanı yumrular topraktan
çıkarılır Genç olan yan yumru tekrar toprağa dikilir Ana yumru iplere dizilir
Sepetler içinde kaynar suda haşlanır, hemen soğuk suya daldırılıp soğutulur
Böyleve filizlenmesi önlenen yumruların ipe dizili olanları asılarak, diğerleri
ise serilerek güneşte kurutulur

Drog küremsi şekilli, sarımsı veya soluk esmer renkli, üzeri pürtüklü, sert
taneler halindedir Kokusuz ve lezzetsizdir Bünyesinde nişasta, müsilaj, şeker,
kumarin vardır Salep sütle pişirilerek besleyici ve göğüs yumuşatıcı olarak
kullanılır Salep oldukça pahalı bir drog olduğundan bilhassa toz halinde iken
nişasta ile katıştırılmaktadır


CERATONIAE FRUCTUS, Keçi Boynuzu

Akdeniz bölgesi bitkisi olan ve Türkiye’de de yetişen Ceratonia siliqua
(Leguminosae)’nin kurutulmuş meyvalarıdır Meyvalarda şekerler ve pektin
bulunur Halk arasında gıda maddesi olarak, kavrulduktan sonra kahve yerine ve
çocuk ishallerine karşı kullanılır Tohumlarında yağ ve müsilaj bulunur
Galaktomannan bünyesindeki bu müsilaj, tohumların kaynatılması sonucu elde
edilir ve kitre zamkı gibi kıvam verici, yapıştırıcı, süspansiyon yapıcı olarak
eczacılıkta ve endüstride kullanılır Bu müsilaja sanayide TRAGASOL denir



FOENUGRAECI SEMEN, Çemen Tohumu

Dünyanın pek çok ülkesinde ve bu arada Orta Anadolu’da yetiştirilmekte olan Trigonella foenum-graecum(Leguminosae) bitkisinin olgun tohumlarıdır Tohumlar elde edildiği bölgeye göre değişik şekillerde (düzensiz, rombik, oblong veya kare şeklinde) ve sarı, zeytin yeşili veya açık ya da koyu kahverengi renklidir
% 50 müsilaj, yağ, fosforlu bileşikler ve steroidal saponinler taşır Bunlardan
diosgenin yağlı embriyoda bulunur Kuru tohumlar % 08-22 oranında diosgenin
ihtiva eder Diosgenin miktarı Dioscorealardan düşük olduğundan Çemen Tohumu daha çok sabit yağ elde etmekte ve hayvan yemi olarak kullanılır Müsilajından dolayı ekspektoran ve kuvvet verici olarak kullanımıda vardır Pastırma çemeninin ana maddesidir


LINI SEMEN (TK), Keten Tohumu

Akdeniz bölgesi bitkisi olan Linum usitatissimum (Linaceae) un kurutulmuş olgun
tohumlarıdır Ayrıca ABD, Kanada, Güney Amerika ve Hindistan’da lif ve tohumu için çok ekilmektedir

Özellikleri: Tohumlar 4-6 mm uzunlukta, 2-3 mm genişlikte, oval, yassı taneler
halinde, kahverengi, kokusuz, yağlı ve müsilajlı lezzetlidir
Bileşimi: % 10 müsilaj, % 30-40 sabit yağ, % 25 protein ve az miktarda
siyanojenetik glikozit (linamarin) ihtiva eder 100 g keten tohumu, 25 mg HCN
verdiğinden küspe olarak kullanılan yağı alınmış tohumlar zehirli değildir
Olgunlaşmamış tohumlarda nişasta bulunur
Kullanımı: Laksatif olarak, lavman şeklinde mukoza tahrişlerini önlemek için ve
haricen lapa şeklinde antienflamatuvar olarak kullanılır


TILIAE FLOS, Ihlamur Çiçeği

Tilia cordata ve T plathyphyllos (Tiliaceae) türü ağaçların gölgede kurutulmuş
çiçek durumlarıdır Çiçek durumları kanat biçiminde bir brakte içerir Çiçek
durumunun sapı braktenin tabanından ortasına kadar yapışıktır Drog Türkiye’de
daha çok T tomentosa (T argentea) dan elde edilmektedir Bu türün çiçekleri
ağır kokulu olduğundan eczacılıkta kullanılmaz, dişşi organıın etrafıında
taşıdıkları staminodyumla kolaylıkla tanınırlar Ihlamur çiçekleri sarı renkli,
hafif aromatik kokulu ve hafif baharlı lezzetlidir
Bileşiminde müsilaj, farnesol adlı bir seskiterpen taşıyan uçucu yağ, kersetin
ve izokersetin adlı flavonoitler bulunur
Kullanımı: Uçucu yağından dolayı yatıştırıcı ve zayıf hipnotik,
flavonoitlerinden dolayı diyaforetik (terletici) ve diüretik, müsilajından
dolayı ise göğüs yumuşatıcıdır Ihlamur infüzyon şeklinde kullanılır Ihlamur
odunundan Carbo Ligni Tiliae hazırlanır
Mide ve barsak rahatsızlıklarında
kullanılan etkili bir adsorban, bitkisel bir kömürdür


MALVAE FOLIA (TK), Ebegümeci Yaprağı

Malva silvestris (Malvaceae) bitkisinin kurutulmuş yapraklarıdır Türkiye’de
yaygın halde bulunur Yapraklar uzun saplı, dairemsi, palmat loplu ve kenarları
dişlidir % 15-20 müsilaj ihtiva eder Müsilaj hidroliz sonucu D-galaktronik
asit, galaktoz, arabinoz ve ramnoz verir
Yumuşatıcı olarak gargara ve lapa halinde dahilen ve haricen kullanılır


ALTHAEAE RADIX (TK), Hatmi Kökü

Althaea officinalis (Malvaceae)’ in kabuğu kurutulmuş kökleridir Türkiye’de
yetişir Beyaz, 15-20 cm uzunlukta, 1-2 cm çapında, hafif kokulu ve tatlımsı
müsilajımsı lezzetlidir % 20-30 müsilaj içerir Müsilaj miktarı sonbaharda ve
kışın artar Hidroliz sonucu D-galaktronik asit, ramnoz, arabinoz, galaktoz ve
ksiloz verir Kök ve yapraklar (ALTHAEAE FOLIA, TK) infüzyon ve dekoksiyon halinde yumuşatıcı olarak kullanılır


FARFARAE FOLIA, Öksürükotu Yaprağı

Tussilago farfara (Compositae) bitkisinin yapraklarıdır Sarı çiçekli, çok
yıllık otsu bir bitkidir Yaprakların alt yüzü çok tüylüdür, mikroskopta
gözlenen kamçı tüyleri, çok gevşek sünger dokusu, toz drogun karakteritik
özellikleridir Anadolu’da rutubetli sırtlar ve yol kenarlarında bulunur % 8
müsilaj taşır Ayrıca mineral maddeler ve özellikle potasyum nitrat bakımından
zengindir (%15-20) Kokusuz ve acı lezzetlidir Göğüs yumuşatıcı ve öksürük
ilacı olarak kullanılır


PSYLLI SEMEN, Karnıyarık Tohumu

Plantago psyllum (Plantaginaceae) bitkisinin tohumlarıdır Tohumlar 2-25 mm
boyunda, 1-15 mm eninde, oval-oblong üzeri parlak ve cilalı gibi olup siyahımsı
kahverenklidir Tohumun karnında, boyuna ve derince bir yarık bulunur % 12-15
kadar müsilaj vardır Hidroliz edildiğinde galaktronik asit, galaktoz ve ksiloz
verir Laksatif olarak kullanılır Kolitlerde, müsilajın barsak mukozası
üzerinde koruyucu bir tabaka meydana getirmesi nedeniyle antienflamatuvar olarak kullanılır


PEKTİN

Bir kaç yüz galaktronik (1,4- a-) asit molekülünün polimerleşmesi sonucu
teşekkül eder Zincirdeki karboksilik asit (-COOH) grupları metanol, arabinoz
veya galaktoz ile esterleşmiş veya Ca, Mg ile tuz teşkil etmiş halde bulunurlar
Bazı meyvelerde (elma, portakal, limon vs), havuç, pancar, incir, çilek ve
Gentiana türlerinde bulunur (% 05-1) Narenciye meyvelerinin kabuk albedosunda bulunur (% 2-5)

Pektin elde etmek için meyvalar doğranır ve sıkılır Posa kuru veya yaş halde
seyreltik asitlerle sıcakta ekstre edilir Bu esnada pektin pektik asit hale
geçer ve suda erir
Bu çözelide etanolle çöktürülen pektin sodyum tuzu halinde
kullanılır

Eczacılıkta kullanılan pektinin % 67 metoksil grubu ve % 74 galaktronik asit
ihtiva etmelidir Şeker ve organik asit ihtiva etmemelidir Pektin beyaz kokusuz
bir tozdur % 1’lik çözeltisi kan plazması yerine kullanılır Ayrıca dahilen ülser
tedavisinde ve haricen hemostatik olarak faydalanılır Diyarede kaolin ve bizmut
tuzlarıyla birlikte verilir Asite dayanıklı jellerin ve penisilin süspansiyonlarının hazırlanmasında kullanılır


MUKOPOLİSAKKARİTLER

Ozamin ihtiva ederler Algler, mantarlar ve bazı böceklerde bulunan kitin bir
asetilglikozamin polimeridir


HEPARİN:

Sülfürik asit ile esterleşmiş glikozamin ve glikuronik asit moleküllerinden
ibarettir Proteine bağlı halde bulunur Vücutta karaciğerde % 75 oranında
bulunur Ayrıca dalak, kan ve akciğerde mevcuttur Sanayiide sığır
karaciğerinden elde edilir

Gri renkli ve higroskopik bir tozdur Çözeltisi asit reaksiyon verir Sodyum
tuzu antikoagülan olarak damar içine veya adaleye enjekte edilerek kullanılır
Haricen flebit, hematom ve furunkelde kullanılır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.