Karneades Kimdir? |
04-24-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Karneades Kimdir?Karneades Kimdir? Şüpheci çığır, Arkesilaos'un Akademia başkanlığında yerine geçenlerden Kyreneli Karneades'te (214-129) büyük bir ilerleme göstermiştir O da Arkesilaos gibi başlıca Stoa ile tartışır; Arkesilaos Zenon ile savaşmıştı, Karneades ise Khrysippos ile savaşır Arkesilaos'un Stoa'ya karşı açmış olduğu polemik ile bu iki çığır arasında başlayan tartışma, ta milattan önceki birinci yüzyıla kadar sürecek, sonunda iki çığır arasında bir uzlaşmaya varılacaktır Karneades'in tartıştığı Khrysippos (281-208) Stoa'nın ikinci kurucusu sayılır Khrysipposenon ile Kleantes'in öğretilerini tamamlamış, geniş bilgisi, diyaletikteki büyük ustalığı ile ayrıntılarına kadar iyice işlenmiş bir sistem kurmuştur Bu sistem, bundan böyle, Stoa'nın ana çizgileri ile değişmeyen kadrosu özü olarak ta ilk milat yüzyıllarına kadar ayakta kalacaktır Khrysippos Kilikya'da Soloili ya da Tarsuslu imiş Olağanüstü bir bilgisi, şaşılacak bir çalışkanlığı vardır Khrysippos'a göre felsefe, bilgeliğe varmak için bir çalışma, bir uğraşmadır; felsefe, insan ve tanrı ile ilgili şeyler üzerine bir bilimdir Bundan dolayı da fizik, ahlaktan sonra gelir ve tanrı ile bilgiler, güçlükleri yüzünden, en sonda yer almalıdır Bununla birlikte Khrysippos bilgi dallarının stoa'da yerleşmiş olan sırasını bozmamıştır Mantık onunla Stoa'da büyük bir önem kazanmıştır; ama onun için de asıl önemli olan bilgi öğretisidir ve bunun ağırlık merkezi de "doğruluğun ölçüsü" (kriteriumu) sorunudur Karneades'te başlıca eleştirmesini yine Stoa'lıların bu "doğruluğun kriteriumu" kavramına, kataleptik tasavvur anlayışına yönelmiştir Ona göre, doğru ve yanlış Tasavvurları birbirinden ayırt edebilecek güvenilir bir ölçü, bir belirti elimizde yok Karneades Stoa'nın yalnız bir doğruluk anlayışını eleştirmekle kalmamış, öğretinin bütününe karşı çıkmıştır Şüpheciliğini, Arkesilaos ile ölçüldüğünde, çok daha ilke bakımından temellendirmiş olan Karneades için güvenilecek bir doğru ölçüsü yoktur Çünkü bu ölçü duyu algılarında ya da düşünmede (akılda) aranabilir Duyu algılarının hepsi rölatiftir Örneğin, aynı bir kule uzaktan yuvarlak, yakından dört köşeli görülür, aynı bir gemi üzerinde bulunana duruyor, kıyıda bulunana yürüyor görünür; böylece her algının karşısına, karşıtı çıkarılabilir Düşünmenin (aklın) de güvenilir bir kaynak, bir dayanak olmadığını göstermek için, Karneades diyalektik güçlükleri ele alıp Megaralıların ileri sürdükleri şaşırtıcı, bozuk sonuç çıkarmaları gösterir Bu yüzden düşünce ile yapılan belirlemeler de algılarınkinden daha az rölatif değiller Stoalılar; bir Önerme (axioma) ya doğrudur, ya da yanlıştır diyorlardı Buna karşı Karneades "yalancı sofismi" ile çıkar; bu önerme hem doğru hem yanlıştır Sonra her tanıtlama, esasta bir kabule dayanır, ama bu kabulünde yeniden tanıtlanması gerekir Böylece düşünce de dönüp dolaşıp ya sonsuz olarak geriye gitmek zorunda kalırız, ya bir döngü içine düşeriz, ya da tanıtlanmamış bir kabul ile karşılaşırız Buna göre: "doğru" ne duyularla kavranır, ne de akılla çıkarılabilir; çünkü duyularla edinilen şeyin "gerçek" olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyiz; akılla çıkarımda da hiçbir zaman son, koşulsuz, mutlak olarak geçersiz olan bir şeye varamayız Bilgimizin bu iki kaynağı yalnız başlarına bu işi başaramıyorlarsa, beraber olduklarında, yani iki "aldatıcı" bir araya geldiğinde de yine bir şey yapamazlar Bir Stoalı, Karneades'e "sen doğru bilinemez diyorsun, ama hiç olmazsa -bu doğru bilinemez- sözünün doğru ve bilinen bir şey olması gerekir" demiş Buna karşılık Karneades, kendi önermesinin de kural dışı kalamayacağını söylemiş; yani kendi savının da mutlak doğruluğu yok, bu bakımdan ancak olasılı bir değeri var; bu da ancak subjektif bir kanı Burada Karneades'in olasılık öğretisiyle (probabilism) karşılaşmaktayız Olasılık, bilinemeyen doğru'nun, bir kapalı olan doğrunun bilgisinin yerine geçen şeydir ve pratik hayat için teorik temel budur Bu anlayışa Karneades, tasavvurda bir subjektif, bir de objektif yön ayırmakla varmıştır: her tasavvur ilkin objenin bir bilgisi, bir yansısıdır; ikinci olarak sujektif bir şeydir, suje'nin bir durumudur Objektif olarak tasavvur doğru ya da yanlış, gerçek ya da gerçek değildir; subjektif bakımdan da az ya da çok olasıdır, yani bizde az ya da çok bir inanma yaratır Bize dışarıdaki bir objeyi az ya da çok karşılıyor görünür İşte günlük hayatımızda, pratik eylemlerimizde biz bu olasılık kriteriumuna yöneliriz ve yönelmemizde gerekir Bize doğruluğu olası görünen bir tasavvuru, bu tasavvur başkaları ile çelişik olmadıkça, kabul eder ve ona uyarız Yalnız, bu kabulümüzün bir sanı (doxa) olduğunu da bilmeliyizdir Bundan dolayı şüpheci bir bilgenin özel belirtileri şunlar olabilir: Zekice bir ihtiyat, her yönünden görmeye çalışmak, bilgimizin, bilgimize güvenimizin sınırlarını bilmek, bütün olanakları hesaba katmak Ek Bilgiler Kyrene'de doğan Karneades, Yeni Akademicilerin en ünlüsüdür Derin bir filozof ve eşsiz bir hatip idi Roma'ya elçi olarak gönderilince halk önünde felsefe meselelerini tartışma fırsatı buldu; bir gün adaleti övdüğü, ertesi gün yerdiği, ama her ikisinde de aynı heyecanla dinlendiği söylenir Karneades olasıcılık'ın kurucusudur Öğretisinin amacı, Stoacıların duyumculuğunu, kesinlik nazariyesini, Tanrının varlığını ve yüce iyilik fikrini çürütmekti Karnaedes'e göre tasavvurlar sağlam bir ölçüt olmadığı gibi, akıl da sağlam bir ölçüt sayılamaz Akıllı insanın yapabileceği tek şey, en doğru bulduğu (çeşitli olasılık dereceleri vardır) tasavvuru onaylamaktır Ama bu tercihler hiç bir gerçek görüşü veya onayı ihtiva etmez Karneades'te, hitabet, bir ikna ve zihni şu veya bu tasavvura çelme sanatıdır Karneades'ten bugüne yazılı metin kalmamıştır; bundan ötürü, görüşleri ancak Klitomakhos aracılığı ile tanınır Cicero ve Sextus Empiricius bu kaynaktan yararlandılar |
|