Louis Althusser Kimdir? (1918-1990) |
04-24-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Louis Althusser Kimdir? (1918-1990)Louis Althusser Kimdir? (1918-1990) Louis Pierre Althusser (16 Ekim 1918- 23 Ekim 1990) Marksist düşünür Cezayir’de doğdu ve ileride felsefe profesörü olacağı École Normale Supérieure’de okudu Fransız Komünist Partisi ’nin önde gelen akademik sözcülerindendi ve argümanları sosyalist projenin ideolojik kuruluşuna dönük çeşitli karşıt iddialara birer yanıttı Bunlar hem Marksist toplum bilimi ve ekonomiyi etkilemeye başlayan deneyciliğin/ampirizmin etkisini hem de Avrupa Komünist Partileri'nde bölünmeye neden olmaya başlayan insancıl ve demokratik sosyalist yönelimlere dönük artan ilgiyi içeriyordu Althusser’in, diğer Fransız Yapısalcılık okullarıyla ilişkisi basit bir ilgi olmamasına ve Yapısalcılık düşüncesine ciddi eleştiriler getirmesine rağmen, çoğunlukla Yapısalcı Marksist bir düşünür olarak kabul edilmiştir Althusser'in Felsefesi Althusser’in erken dönem çalışmaları, Karl Marks ’ın Kapital’ini Althusser ve öğrencilerinin yoğun bir felsefi tekrar okumalarını bir araya getiren etkileyici Kapital’i Okumak isimli çalışmayı içerir Kitap “politik ekonominin eleştirisi” olarak Marksist teorinin felsefi durumunu ve bunun nesnesini yansıtır Bu çalışmanın İngilizce çevirisi sadece Althusser ve Étienne Balibar’ın yazılarını içerirken, esas Fransızca kitapta Jacques Ranciere , Pierre Macherey ve diğerlerinin ek makaleleri de bulunmaktadır Proje, Marksizm dahilinde, Althusser’in çok yakın ilişki içinde olduğu Jacques Lacan tarafından üstlenilen Freud’a çağdaş psikoanalitik dönüş çalışması ile oldukça benzerdir (Althusser’in Lacan ile kişisel ve mesleki ilişkisi çok karmaşıktı; ikili bazen çok yakın arkadaş ve dost bazen düşmandılar) Bazen kendisi, argümanlarını çelişkiyi tahrik etmek için kasten abartsa da, Althusser’in bir çok teorik pozisyonu Marksist felsefede oldukça etkili olmuştur Althusser Genç Marx Hakkında adlı eserinde bilim felsefecisi Gaston Bachelard’dan aldığı bir terimi Genç Marks’ın “Hegel ve Feuerbach etkisindeki” yazıları ile daha sonraki Marksist yazıları arasındaki “epistemolojik kopuşu” ortaya koymak için kullanmıştır Marksizm ve Hümanizm adlı eseri, bir burjuva ideolojisi olan hümanizmin yansımaları olarak sık sık Marksistler tarafından öne sürülen “insan potansiyeli” ve “insan doğası” gibi düşüncelerin yanlışlığını ortaya koyan Marksist teorinin güçlü bir hümanizm karşıtı tezini ortaya koydu Çelişki ve Üst-Belirlenme adındaki çalışmasında, politik durumlarda çoklu nedenselliğin daha karmaşık bir modelinin “çelişki” düşüncesinin yerini alması için psikanalizden üst belirlenme düşüncesini ödünç almıştır ( Antonio Gramsci’nin hegemonya düşüncesi ile oldukça yakın bir düşüncedir) Althusser daha çok bir ideoloji teorisyeni olarak bilinir, en çok tanınan eseri İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları: Bir Soruşturmaya Dönük Notlar’dır Çalışma aynı zaman da Antonio Gramsci’nin hegemonya teorisine dayanarak ideolojinin kapsamını oluşturur Hegemonyanın sonuç olarak tamamen politik güçler tarafından oluşturulduğu yerde, ideoloji Freud’un ve Jacques Lacan’ın sırasıyla bilinçsiz ve ayna-fazlı düşüncelerini kullanır ve bizim kendinin anlamlı bir içeriğe sahip olarak ulaşmamıza izin verdiği yapı ve sistemleri tanımlar Althusser için bu yapılar, hem bastırmanın hem de kaçınılmazlığın temsilcileridir – ideolojiden ve onun nesnesi olmaktan kaçmak imkansızdır İdeoloji ve bilim veya felsefe arasındaki ayrım epistemolojik kopuş ile bir seferde ve her şey için sağlanamaz: bu “kopuş” kronolojik olarak sağlanan bir olay değil işleyiştir Nihai bir zafer yerine ideolojiye karşı sürekli bir mücadele söz konusudur: İdeolojinin tarihi yoktur Üretimin nihai koşulu üretim koşullarının yeniden üretilmesidir Bu yeniden üretim, üretim güçlerinin yeniden üretimi (iş gücü) ve var olan yeniden üretim ilişkilerinin yeniden üretimi ile olur Üretim ilişkilerinin yeniden üretilmesi Devletin İdeolojik Aygıtları ile olmaktadır Althusser’e göre toplum ekonomik, siyasal ve ideolojik pratiklerden oluşmaktadır Burada pratiği Althusser, belli insan emeği ile etkilenmiş, belli üretim araçları kullanarak, belli bir ürünün iletişim süreci olarak tanımlar Althusser’e göre kapitalizm üretken bir sistem olarak üretim koşullarını yeniden üretir Yeniden üretim işgücünün düzenin kurallarına uymasının sürdürülmesidir İş gücünün üretilmesi aileyi, ustalığın ve tekniklerin öğrenilmesi öğretim ve eğitim sistemini gerektirir Devlet toplumsal üretimin toplumun tümünün rızasıyla yapılmasını uzun dönemde sermayenin ve yönetici sınıf bloğunun hegemonyasını sürdürmesini güvence altına alan yapıdır Üretimin yapıldığı aygıtlar, devlet tarafından örgütlenmiş olsun olmasın Devletin İdeolojik Aygıtlarıdır (DİA) Bazı Seçme Eserleri Türkçedeki Mevcut Eserleri - Montesquieu Siyaset ve Tarih İthaki Yayınları - Marx İçin İthaki Yayınları İthaki Yayınları - Yeniden - Üretim Üzerine İthaki Yayınları - Sanat Üzerine Yazılar 1 Felsefi ve Siyasi Yazılar İthaki Yayınları - Lenin ve Felsefe İthaki Yayınları - John Lewis'e Cevap İthaki Yayınları - Güncel Müdahaleler İthaki Yayınları - Felsefe ve Bilimadamlarının Kendiliğinden Felsefesi (1967) İthaki Yayınları - İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları İthaki Yayınları - Tutsaklık Güncesi Can Yayınları - Özeleştiri Ögeleri Belge Yayınları - Gelecek Uzun Sürer Can Yayınları - Makyavel'in Yalnızlığı ve Başka Metinler Althusser'in Mirası Epos Yayınları - Kapital'i Okumak Belge Yayınları - İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları İletişim Yayınları Yayımlanan Eserleri - Montesqieu, politika ve tarih (Montesquieu, la politique et l'histoire), PUF, 1959 - Marx İçin (Pour Marx), Maspero, « Kuram » dizisi, 1965 - Kapital'i okumak (Lire Le Capital), (Etienne Balibar, Roger Establet, Pierre Macherey ve Jacques Rancière'le birlikte), Maspero « Kuram » dizisi, 2 cilt, 1965 - Lenin ve Felsefe (Lénine et la philosophie), Maspero « Kuram » dizisi, 1969 - John Lewis'e cevap (Réponse à John Lewis), Maspero « Kuram » dizisi, 1973 - Felsefe ve bilim adamlarının kendiliğinden felsefesi, Philosophie et philosophie spontanée des savants (1967), Maspero « Kuram » dizisi, 1974 - Özeleştirinin temelleri (Éléments d'autocritique), Hachette « Analiz » dizisi, 1974 - Konumlar (Positions), Éditions Sociales, 1976 - XXII Kongre (XXII'e Congrès), Maspero « Kuram » dizisi, 1977 - Komünist parti'de daha fazla süremeyecek olan (Ce qui ne peut plus durer dans le parti communiste), Maspero « Kuram dizisi », 1978 - Gelecek uzun sürer (L'avenir dure longtemps), Stock / IMEC, 1992 - Tutsaklık Güncesi (Journal de captivité, Stalag #4 1940-1945), Stock / IMEC, 1992 - Psikanaliz üzerine yazılar Freud ve Lacan (Écrits sur la psychanalyse Freud et Lacan), Stock / IMEC, 1993 - Felsefe üzerine (Sur la philosophie), Gallimard « Sonsuz » dizisi, 1994 - Felsefe ve marksizm: Fernanda Navarro'yla söyleşiler (Philosophie et marxisme : entretiens avec Fernanda Navarro (1984-1987) - Felsefenin dönüşümü: Grenada Konferansı (La Transformation de la philosophie : conférence de Grenade) (1976) - Felsefi ve politik yazılar 1 (Écrits philosophiques et politiques 1), derleyen: François Matheron, Stock / IMEC, 1994 - İyi duygular enternasyonali (L'internationale des bons sentiments) (1946) - Hegel'e dönüş (Le retour à Hegel) (1950) - Evlilik müstehcenliği hakkında (Sur l'obscénité conjugale) (1951) - Sınırları içinde Marx (Marx dans ses limites) (1978) - Yeniden üretim üzerine (Sur la reproduction), PUF, « Güncel Marx Tartışmaları» dizisi, 1995 - Felsefi ve politik yazılar 2 (Écrits philosophiques et politiques 2), derleyen: François Matheron, Stock / Imec, 1997 - Machiavelli ve biz (Machiavel et nous) (1972-1986) - Feurbach üzerine (Sur Feuerbach) (1967) - Lévi Strauss üzerine (Sur Lévi Strauss) (1966) - Brecht ve Marx üzerine (Sur Brecht et Marx) (1968) - Cremonini, soyutun ressamı, (Cremoni, peintre de l'abstrait) (1977) - Lam (1977) - Machiavelli'nin yalnızlığı (Solitude de Machiavel), Yves Sintomer'nin sunuşuyla, PUF « Güncel Marx Tartışmaları» dizisi, 1998 Louis Althusser; Epistemolojik Kopuş Nedir? Marks'ın düşüncesinin tamamen yanlış anlaşıldığı ve küçümsenerek değerlendirildiği düşüncesi Althusser'e aittir Onun çalışmalarının çeşitli yorumlarını - tarihselcilik, idealizm, ekonomizm, bunların tarih bilimi, tarihsel materyalizm ile Marks'ın sosyal değişimin devrimci bir açıklamasını yaptığını fark etmeyi başaramadığı için acımasızca eleştirmiştir Onun anlayışına göre bu hatalar, Marks'ın bütün çalışmalarının tutarlı bir bütün olarak ele alınırsa anlaşılabilir diye düşünülmesinden kaynaklanıyordu Bunun yerine Althusser bunların radikal bir "epistemolojik kopuş" yaşandığını düşünüyordu Erken dönem çalışmaları Alman felsefesi ve klasik politik ekonominin kategorileri ile ilgili olsa da, Alman İdeolojisi (1845) eseriyle Marks'ın daha sonraki çalışmalarına yol açan ani ve eşsiz bir kopuşu meydana gelir Sorunu karmaşık hale getiren nokta ise bunu, sadece çapraz ve geçici olarak konuşabilerek Marks'ın kendisinin bile bu çalışmasının önemini tamamen farkına varmamış olmasıdır Değişiklik ancak dikkatli ve duyarlı bir "semptomatik okuma" ile açığa çıkarılabilir Böylece, açığa çıkarılmamış söylenenlere olabildiğince dikkat edilerek, Marks'ın sıradışı teorisinin orjinalliğinin ve gücününün bizim tarafımızdan tamamen kavranmasını sağlamak Althusser'in projesi olmuştur O, Thales'in matematiğe, Galileo'nun fiziğe veya daha iyisi Freud'un psikanaliz katkısına benzer şekilde daha önce gelen ataları tarafından ortaya konan hiç bir şeye benzemeyen teorisinin yapısında Marks'ın bir "bilgi kıtası", tarih, keşfettiğine hükmetmiştir Althusser, Marks'ın keşfinin altını çizmenin, onun çalışmasını daha öncekilerle bağdaşmaz kılan özne ve nesne arasındaki dikotominin reddine dayanan yer sarsıcı bir epistemoloji olduğuna inanmıştı Bu sarsıntının kökünde, klasik ekonomistler tarafından, bireylerin ihtiyaçlarının birer maddi unsur veya ekonomik organizasyonun birer "verili" bağımsız unsuru olarak değerlendirilebileceği ve dolayısıyla üretim biçiminin özelliğini açıklayan bir teorinin öncülü ve toplum hakkındaki bir teorinin bağımsız bir başlangıç noktası olarak iş görebilir düşüncesinin reddedilmesi yatmaktadır Althusser açısından, Marks sadece basit bir şekilde insanların ihtiyaçlarının içinde bulundukları toplumsal çevre tarafından oluşturulduğunu tartışmamaktadır çünkü bu zamana ve yere göre değişebilir; O, daha çok, insanların nasıl bir yerden geldiklerini açıklayan her hangi bir teoriden daha önce ele alınan insanların nasıl olduğunu açıklayan bir teori olabileceği düşüncesini anlamsızlaştırmıştır Bununla beraber Marks'ın teorisi klasik politik ekonomide karşılığı olmayan içerikler üzerine kuruludur - üretici güçler ve üretim ilişkileri gibi Mevcut terimler uyarlandığında bile - artı değer teorisi açısından David Ricardo'nun kira, kar ve faiz nosyonlarının kombinasyonu gibi- teorideki diğer içeriklerle anlam ve ilişkisi önemli bir şekilde farklıdır Daha ötesinde, kendi benzersiz yapısından ayrı olarak, tarihsel materyalizmin açıklayıcı gücü, politik ekonominin ekonomik sistemleri bireylerin ihtiyaçları için bir yanıt olarak açıklamasının yanında Marks'ın çözümlemesinin bir yapısal bütünlük içersinde yer alan kısımlar anlamında daha geniş bir sosyal fenomen yelpazesini içermesi gibi klasik politik ekonomiden ayrılmaktadırSonuç olarak Marks'ın Kapitali hem bir ekonomi modeli hem de bütün bir toplumun yapı ve gelişiminin bir tanımını vermektedir Hümanizmin, tarihselciliğin ve Hegelciliğin izlerinin Kapital'de bulunduğu gösterildiğinden, Althusser dönüşümün varlığı iddiasını sürdürse de, daha sonra 1845'deki dönüm noktasının oluşumunun çok açık bir şekilde ifade edilmemiş olduğunda ısrar etmiştir Marks'ın sadece Gotha Programı'nın Eleştirisi ve Adolph Wagner'in bir kitabı hakkındaki bazı notlarının insancıllık ideolojisinden tamamen arınmış olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir Gerçekte, Althusser, epistemolojik kopuşu açıkça tanımlanmış bir olay yerine bir işleyiş olarak düşünmüştü Marksizm ve psikanalizi her zaman ideolojiye karşı savaşmak zorunda kalan çünkü böylece meydana gelen kopma ve bölünmeleri açıklayan "makas ayağı" bilimler olarak tanımlamıştır Bunlar "makas ayağı" bilimlerdir çünkü nesneleri ("sınıf mücadeleleri" veya bilinçaltı) kendiliğinden bölünmüş ve ayrılmıştır Louis Althusser: Devletin İdeolojik Aygıtları Althusser, toplumun kendi imgeleminde bireyi nasıl gördüğünü anlamanın gerekli olduğunu düşünmekteydi Kapitalist toplumda, insan birey olarak genellikle bencillik özelliği olan bir özne olarak kabul edilmektedir Althusser için, ne var ki bir insanın kendini bu şekilde algılama kapasitesi doğuştan gelen bir özellik değildi Daha çok bu, bireylere bir öznenin rolünü (forme) benimseten kurulu toplumsal uygulamaların yapısı içinde kazanılmaktadır Toplumsal uygulamalar bir yandan bireyin özelliklerini belirler ve bir yandan da sahip olabilecekleri özelliklerin derecesi ve her toplumsal uygulamanın sınırları hakkında kişiye fikir verir Althusser bizim bir çok rolümüzün ve davranışımızın bize toplum tarafından verildiğini tartışır: mesela, çelik işçilerinin yaptığı üretim ekonomi uygulamasının bir parçasıyken, avukatların çalışması politik-hukuk uygulamasının bir parçasıdır Ne var ki bireylerin diğer özellikleri, iyi bir yaşam hakkındaki inançları veya kendi doğası hakkında metafizik yansımaları gibi, çok kolay bir şekilde bu kategorilere uymaz Althusser açısından, bizim değerlerimiz, arzularımız, tercihlerimiz bize, belli bir konuyu aydınlatıcı açıklamalar yaparken bireyleri özneler olarak görmenin tanımlayıcı özelliğine sahip ideoloji uygulaması tarafından telkin edilmektedir İdeolojik uygulama, aileyi, medyayı, dinsel organizasyonları ve en önemlisi, propagandası yaptıkları düşünceler açısından eğitim sistemini içeren Devletin İdeolojik Aygıtları (DİA) diye adlandırılan kurumlar bütününü kapsamaktadır Ne var ki, bizim bencil olduğumuzu bize düşündürten bir DİA yoktur Aslında bu inancı biz, bir kız çocuğu, bir öğrenci, bir çelik işçisi, bir meclis üyesi olurken öğreniriz Bir çok kurumsal biçimine rağmen, ideolojinin işlevi ve yapısı tarih boyunca değişmemekte ve sabit kalmaktadır, aynen Althusser'in ideoloji hakkında ilk tezinde söylediği gibi, “ideolojinin tarihi yoktur” Bütün ideolojiler, her ideoloji diğerine göre farklılık gösterse de bir özne inşaa eder Kolayca akla gelebilecek şekilde Althusser bunu belli bir konuyu aydınlatıcı açıklamalar yapma (interpellation) içeriği ile resmetmektedir Caddede yürüyen bir birey örneği kullanır: bir polis düdüğü ya da başka bir ikaz sesini duyması üzerine birey kendi etrafında döner ve artık bu basit vücut hareketiyle o insan bir özneye dönüşmüştür Althusser bu işlemi kişinin kendisini sesin öznesi olması olarak görmesi ve bunu yanıtlamaya hazırlanması açısından tartışır Onun caddede yürümesinde şüpheli hiç bir şey olmamasına rağmen, kişi seslenilenin kendisi olduğunu düşünür Bu kabullenme geri dönüşlü olarak çalışan bir yanlış bir kabullenmedir: madde olarak birey her zaman ve çoktan ideolojinin bir öznesidir Bireyin bir özneye dönüşmesi her zaman ve çoktan olmuştur; Althusser burada Spinoza'nın immamence teorisine büyük bir borcu olduğunu kabul eder Bu şu demektir:bizim kim olduğumuza dair fikrimiz ideoloji tarafından bize sunulmaktadır Althusser'in ikinci tezi “ideoloji maddi bir varlığa sahiptir”: “Düşünceler (bir ideal veya ruhsal varlıkla donatıldığı kadarıyla) , bir ideolojik aygıt tarafından son seçenekte tanımlanan ritüeller ile yönetilen uygulama hareketlerinde varlıklarının hak ettiği kesin sınıra ulaşıncaya kadar görünmez olmaktadır Bu nedenle özne takip eden sistem tarafından hareket ettirildiği müddetçe hareket edebilmektedir ( kendinin gerçek gerekliliğinin sağlanması amacıyla yola çıkmak): kendi inancına göre hareket eden bir öznenin somut hareketlerindeki var oluşu hayata geçiren bir maddi ritüel tarafından yönetilen maddi uygulamaları tanımlayan maddi bir ideoloji aygıtında var olan ideoloji(İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları'ndan)” Bu maddi ritüeller Bourdieu'nun habitus içeriği ile DİA bir anlamda Foucault'un disiplin kurumlarıyla karşılaştırılabilir Althusser bir insana yeryüzündeki yerinin ne olduğunu ve İsa tarafından merhamet görmesi için ne yapması gerektiğini anlatan Tanrı'nın sesi örneğini dile getirir –Hıristiyan İdeolojisinin bir şekillenmesi olarak- Buradan Althusser bir insanın kendini Hıristiyan olarak tanımlayabilmesi için gereken noktanın altını çizer; önce bir özne olmalıdır Kimliklerimizi, kendimizi ve toplumsal rollerimizi maddi ideoloji aynalarında görerek kazanırız Louis Althusser ve Etkileri Althusser'in kuramları Ortodoks Komünizmi savunmak adına doğmuş olsalar da, Onun Marksizmi sunma yaklaşımı Stalinist dönemin entelektüel ayrımcılığından farklı bir hareket yansıttı ve daha ilerisinde hem Marksizmin kazandığı akademik itibar ve hem de Marks'ın bir ekonomistten ziyade bir düşünür olarak saygınlığına dönük vurgu açısından önemliydi Althusser Marksist felsefe ve postyapısalcı felsefe alanlarında geniş kapsamlı bir etkileme gücüne sahip oldu: "İdeolojinin öznesi insan" (Interpellation) kavramı feminist düşünür ve eleştirmen Judith Butler tarafından tanıtılıp uyarlandı; DİA içeriği Sloven düşünür Slavoj Žižek'in ilgi alanını oluşturdu, özne olmaksızın tarihi bir işleyiş olarak gözleme çabası Jacques Derrida'nın sempatisini kazanan bir unsurdu, GA Cohen tarafından tarihsel materyalizm analitik felsefenin duruş noktasından bağdaşık bir doktrin olarak savunuldu, Althusser tarafından parlatılan yapı ve organa dönük ilgi Anthony Giddens'in yapılandırma kuramında belli bir rol oynadı; Althusser İngiliz tarihçi EP Thompson tarafından Kuramın Sefaleti adlı kitabında şiddetli bir şekilde eleştirildi Bunlarla beraber, Althusser'in bir çok öğrencisi 1970'ler, 1980'ler ve 1990'larda önemli entellektüeller oldular: - Alain Badiou and Étienne Balibar felsefede, - Jacques Ranciere tarih ve tarih felsefesi alanında, - Pierre Macherey in edebiyat eleştirisinde ve - Nicos Poulantzas toplumbilimde - Ünlü Guevarist Régis Debray de Althusser'in altında çalıştı, - Ünlü Lacancı psikanalist Jacques-Alain Miller gibi |
Cevap : Louis Althusser Kimdir? (1918-1990) |
05-07-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Louis Althusser Kimdir? (1918-1990)Althusser, Louis: Marksizme yaptığı katkı ile tanınan, 1918-1990 yılları arasında yaşamış, yirminci yüzyıl Marksist toplum filozoflarının en özgün ve etkilisi olan çağdaş Fransız düşünürü Başlıca eserleri arasında Pour Marx [Marx İçin], Lue le Gapital [Kapital’i Okumak], Lenine et la Philosophie [Lenin ve Felsefe] sayılabilir Althusser’in temel amacı Marksizmi bir tarih bilinci olarak canlandırmak veya yeni baştan kurmak ve Marksist hümanizmin iddialarının tersine, genç Marx’ın düşünceleriyle Das Kapital’de ortaya konan bilimsel analiz arasında radikal bir kopma olduğunu göstermek olmuştur Başka bir deyişle, tarihe ilişkin olarak bilimsel bir yaklaşım geliştirme amacı güden Althusser, bu bağlamda bir yandan Marksist geleneğin klasik metinlerini yeni baştan okuma, diğer yandan da bilimin özüne ve onun diğer söylem biçimlerinden nasıl farklılaştığına dair araştırmaların yoluna girmiştir Altusser bilimi, içinde bilginin üretildiği toplumsal bir pratik olarak değerlendirir O bilimsel bilgiyi, bilim adamlarının yönelim veya amaçları tarafından değil de, araştırılacak soruları, aranacak delil türlerini, önemli addedilen güçlükleri belirleyen kavramlar sistemi tarafından yönetilen bir pratiğin ürünü olarak tanımlar Diyalektik materyalizmin öncelikle, bir epistemoloji, bir bilgi ya da bilim teorisi olduğunu öne süren ve bu çerçeve içinde, empirist bir bilgi anlayışına, yani öznenin zihinden bağımsız nesneyle karşılaşıp, soyutlama yoluyla onun özünü çıkarsadığını, öznenin nesneyi doğrudan ve aracısız olarak bildiğini dile getiren bilgi anlayışına, üretim, yani kuramsal pratik olarak bilgi anlayışıyla karşı çıkan Althusser’e göre, söz konusu pratik, tümüyle düşünce düzeyinde gerçekleşir Ona göre, bilme sürecinde, sırasıyla düşünce ve soyutlamalardan meydana gelen teorik bir hammadde, bütün bunları etkileyen kavramsal üretim araçları ve nihayet, ürün olarak bilgi söz konusu olur O, bu bağlamda, bilimlerin kendi bünyelerinde, ürünlerinin geçerliliklerini denetleyecek içsel kanıtlamaları barındırmalarından dolayı, kuramsal pratik olarak bilgi anlayışının, bilginin geçerliliği için dış teminatlara ihtiyacı olmadığını söylemiştir Kendi ihtiyaç ya da gereklilikleri tarafından belirlenen, kendi gelişim seyrine uygun bir yol izleyen ve bundan dolayı da, üstyapının bir parçası olmayıp, özerk olan bilimsel ya da kuramsal pratik, Althusser’in görüşüne göre, ideolojik pratikten olduğu kadar, politik ve ekonomik pratiklerden de ayrıdır Bilimin diğer pratiklere göre daha özerk bir pratik türü olduğunu öne süren Althusser’e göre, bilimsel pratik diğer pratiklerden ayrı ve bağımsız bir biçimde işler Bilimin amacı, bilimsel pratiğin bizzat kendi içinde olup, o belirli türden bir bilginin üretilmesine yönelir Bununla birlikte, materyalist Marksizm geleneğinden gerçek dünyanın, bu dünyaya ilişkin, tarihsel ve toplumsal bir düzlemde üretilmiş bilgiden bağımsız olduğu, söz konusu bilgiden önce geldiği tezini miras alan Althusser, ideolojinin de zihinden bağımsız olarak varolan bir gerçekliğe gönderimde bulunduğunu, fakat bunu bilimden farklı bir tarzda yaptığını söyler İdeoloji bireysel öznelere kendilerini ve içinde yer aldıkları toplumla olan ilişkilerini tanımanın ve tanımlamanın bir yolunu sağlar Bu tanıma ve tanımlama tarzı, Althusser’e göre, doğru olmayıp, pratik davranışa yol açma amacı güder Fakat o, bunu hakim ideolojide, yürürlükteki hakimiyet sistemini koruyacak ve sürdürecek şekilde yapar İnsan öznelliğinin çeşitli formlarıyla bunları yaratan sınıf ilişkilerini yansıtan ideolojiler, çatışan toplumsal güçlerin etkisi altında bulunmaktadır O bu bağlamda felsefeye düşenin bilimleri ideolojinin etkisinden, muhtemel tecavüzlerinden korumak olduğunu söylemektedir Althusser, Marx’ın Hegel’in etkisinde sanıldığı gibi çok fazla kalmadığını, onun düşüncesinde 1840’lardan başlayarak epistemolojik bir kopma yaşandığını, genç Marx’ın hümanizminin Das Kapital’i yazdığı sıralarda, bilim-öncesi teorik bir ideoloji olarak reddedildiğini öne sürer Marx bu olgunluk döneminde, tarihi, tarihsel materyalizm olarak bilinen, yeni bir yaklaşımla açıklamaya koyulmuştur Bununla birlikte, Althusser’e göre, bu proje tamamlanmamış bir proje olup, kimi eksikler içermektedir Dolayısıyla, ona göre yapılması gereken şey, üretim güçleri ve ilişkileri, üretim tarzları tipolojisi, ideoloji, vb, kavramlar üzerinde yoğunlaşarak, bilimsel tarih yorumunu tamamlamak veya geliştirmektir Althusser işte bu bağlamda, Marksist Öğretiyi belirleyen aşırı bir determinizm ya da ekonomizm yanlışına düşmeyen bir ekonomi ve toplum modeli geliştirmiş ve ‘temel üstyapı’ ilişkisini yeni baştan yorumlamaya koyulmuştur Fransız yapısalcılığından etkilenen Althusser’e göre, insan bireyleri, onların bilinçleriyle etkinliklerinden önce ve kendilerinden bağımsız bir biçimde varolan toplumsal ilişkiler sisteminin yansımaları ve taşıyıcısıdırlar Althusser ‘in merkezi olmayan yapılar olarak bütünler görüşüne göre, toplumlar da, hiçbiri bir diğerine indirgenemeyen ve her birinin bütünü şekillendirirken kendi özgül katkısını gerçekleştirdiği ideolojik, entelektüel, ekonomik, politik pratiklerin düzen ve yapı kazanmış birleşimleridirler Dönem ve evrelerin, insana kendini gerçekleştirme, insanlığa da komünizm ve özgürleşme yolunda ilerleme imkanı sağlayan, düzgün, doğrusal dizilişi olarak tarih görüşünü Marksist bir dogma, tarihsici bir ideoloji diye yadsıyan Althusser, Marx’ın olgunluk dönemi eserlerinde, tarihin öznesi olmayan bir süreç olarak yer aldığını savunur Ona göre, büyük tarihsel geçiş ve dönüşümler, zorunlu olmayıp, olumsal değişmeler; bir toplumsal sistemi doğrudan etkileyen çelişkiler çokluğunun olağanüstü yoğunluğunun istisnaî sonuçlarıdırlar Dolayısıyla, tarihin yanımızda ve bizimle olduğu görüşünün neredeyse dinî kesinliğine Marksizm’de yer almamak gerekir Althusser, kendi antihümanizmiyle öznenin ademi merkezileşmesi sürecinin doruk noktasını meydana getiren postyapısalcılık ve postmodernizm yolunda önemli bir kilometre taşı oluşturur Zira, ona göre, sadece insanın kendi kendisini gerçekleştirme süreci olarak tarih görüşünün değil, fakat toplumsal yaşamın temeli ya da kaynağı olarak özerk bireysel fail veya aktör düşüncesinin reddedilmesi gerekmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|