Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
felsefe, tarihi

Felsefe Tarihi

Eski 04-24-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Felsefe Tarihi



İlk Çağ Felsefesi Tarihi

İlk Çağ Felsefesi Nedir?

İlk Çağ felsefesi, genel anlamda İÖ 700'lerden başlayıp İS 500'lere kadar olan dönemdeki felsefi gelişmeleri kapsamakta ve Antik Çağ felsefesi ile aynı anlamda kullanılmaktadır

Bu görüş, doğu felsefesi ile batı felsefesi arasında kesin bir ayrın varsayıldığında özellikle geçerli bir felsefe tarihi anlayışı olmaktadır; ancak ilk çağ felsefesi başka bir açıdan Antik Çağ felsefesinden önceki dönemden itibaren gerçekleşen, felsefenin bilgelik, yaşam bilgeliği anlamına geldiği felsefe anlayışını da ifade eder

Bu anlamda felsefe, daha çok doğu felsefesi olarak bilinen felsefelerde Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint felsefelerinde şekillenmiş, Antik Çağ felsefesiyle bilinen anlamdaki felsefe geleneği başlamış olmaktadır Buna göre, ilk çağ felsefesi denildiğinde bütün bu felsefe gelenekleri ve süreçleri dahil olmaktadır Bu anlamda felsefe tarihi, İÖ 15 yüz yıl İran'ına kadar uzanmaktadır Öte yandan belli başlı felsefe tarihi kitaplarıysa genel bir yaklaşım olarak İlk Çağ felsefesi ile Antik Çağ felsefesini aynı anlamda ele almaktadırlar Antik Yunan, Hellen ve Roma felsefesinin belli bir dönemi bu anlamda Antik Çağ felsefesi ya da ilk çağ felsefesi olarak adlandırılmaktadır ve bu adlandırma yaygın bir eğilimdir

İlk çağ felsefesi; MÖ 7 yüz yılın sonundan başlayıp, MS 2 yüzyıla dek süren dönemin felsefesidir

ilkçağ felsefesi, mitolojiden ya da çoktanrılı dinden kopuş ve doğal olayların yine doğal nedenlerle açıklanması gerektiği inancıyla başlamıştır

En seçkin temsilcileri arasında Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi büyük filozofların bulunduğu ilkçağ felsefesinde, bilimle felsefe hep bir arada olmuş, başlangıçta doğa felsefesi ön plandayken, sonlara doğru pratik felsefe ağırlık kazanmıştır

Çağın Felsefesindeki Genel Özellikler

- İlk döneminde Yunan felsefesi hemen hemen bütünüyle dış doğaya, cisimlerin dünyasına yönelmiş olan bir doğa felsefesidir

- Bundan sonra insana karşı uyanan ilgi klasik dönemin geniş sistemlerine yol açmıştır Bu sistemlerde Tanrı, insan ve doğa, bir düşünce bağlantısı içinde kavranmak istenmiştir

- Sistemli bağımsız ve kişiseldir

- İnanca ve sezgiye değil akla dayalıdır

- Mitolojiye çoktanrıcılığa tepkiyi dile getirir

- Görünüşün, çokluğun, ilişkilerin, oluşların ardındaki değişmez olanı arar Buna da birlik adını verirler

- Aristoteles’in kendi felsefesiyle okulunda gelişen ve biriken çok zengin bilgi kadrosu, tek tek bilimlerin bağımsızlığına her bilgi kolu üzerinde ayrıca çalışmalara yol açmıştır Bundan sonra, her şeyi, bütün konuları içine almak isteyen bir sistem yerine: aralarında gittikçe ayrımlaşan bilimlerin bir karmaşası geçmiştir Felsefe kendini bu bağlantıdan ayırmış, onun payına dünya ve hayat görüşleriyle ilgili genel sorunlarla uğraşmak düşmüştür

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Thales (Tales) Kimdir?
Anaksimandros Kimdir?
Anaksimenes Kimdir?
Pythagoras (Pisagor) Kimdir?
Herakleitos Kimdir?
Parmenides Kimdir?
Zenon (Xenon) Kimdir?
Empedokles Kimdir?
Anaksagoras (Anaxagoras) Kimdir?
Demokritos Kimdir?
Sofistler
Sokrates (Socrates) Kimdir?
Platon (Eflatun) Kimdir?
Aristoteles Kimdir?

Alıntı Yaparak Cevapla

Orta Çağ Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Orta Çağ Felsefesi Tarihi



Orta Çağ Felsefesi Tarihi

Orta Çağ Felsefesi Nedir?

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibariyle ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar İS 2 yüzyıldan 15 yüzyıl sonlarına; 16 yüzyıl başlarına, Rönesans'a kadar olan dönem olarak ele alınır Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır Bir çok felsefe tarihi kitabında ortaçağda felsefe yok sayılır ya da ortaçağın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür Bunun yanı sıra ortaçağda felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur

Orta Çağ Felsefesinin Genel Özellikleri

Ortaçağ felsefesi, klasik batı felsefesi tarihi ekseninde bakılacak olunursa antik çağ felsefesinin sonlarında belirginleşmeye başlayan din yönelimli ya da dinsel içerikli felsefe tarzının gelişmesi olarak gerçekleşir Bu noktada belirgin bir özellik olarak felsefenin dinsel tartışmaların bir aracı durumuna gelmiş olduğu, genel batı felsefesi tarihçilerinin ortak saptamasıdır

Burada söz konusu olan din Hıristiyanlıktır Ortaçağ boyunca dinsel öğretileri temellendirmek ya da dini dünya görüşüne kategorik bir temel sağlamak, felsefe yapma tarzının genel bir görünümü olmuştur Hıristiyan dininin kendisine felsefe aracılığıyla bir açıklayıcılık sağlamaya, geçerliliğini temellendirmeye yöneldiğini görmekteyiz Bu dönem boyunca inanç-bilgi-akıl-tanrı ekseninde yürütülen tartışmaları görmekteyiz Din ile felsefe ilişkisi bu dönem boyunca çatışmalı durumlarda gösterir; bazı din bilgeleri felsefenin dinden, Hıristiyanlıktan uzak tutulması gerektiğini söyler ve buna çaba gösterir, buna karşılık başka bazıları inancın ve dinin temellendirilmesinde felsefenin gerek olduğunu söyler

Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, meydana getirdiği kaotik ortamda kültürel ve düşünsel gelişmelerde bir bir kesintiye yol açmıştır Antik çağda oluşan ve süregelen düşünsel gelişmelerden belirgin bir uzaklaşma ve bu gelişmelerin reddedilişi görülür Din-felsefe ilişkisi bu ortamda girift bir görünüm sunar; bir yanda felsefe din içerisinde kaybolmuş gibi görünürken, bu kayboluş aynı zamanda felsefenin din içinde saklanmasını ve korunmasını getirir

Dinsel düşünce kendisini temellendirmek için felsefeyi muhafaza ederken, bilgi sevgisi olarak anlaşılan haliyle olmasa ve dini amaçlara hizmet için kullanılsa bile belirli bir ölçüde antik çağda şekillenen felsefi düşüncenin korunmasını sağlamıştır Felsefe bu dönemde açıkça görünür olmasa bile içkin özelliklerini tamamen yitirmemiştir Bu bağlamda ortaçağ felsefesi, kilise öğretileriyle varlığını sürdürmüş; fakat Rönesas'tan itibaren bilimsel ya da eleştirel düşünceye yönelmeye başlamıştır Bu söz konusu nitelikteki orta çağ felsefesini Macit Gökberk "Hıristiyanlaştırılmış Antik Felsefe" olarak değerlendirmektedir Belirtilmesi gereken başka bir nokta ise bu felsefenin öteki dönemlerde görülen felsefe yapma tarzından farklı olarak statik nitelikte oluşudur

Orta çağ felsefesinde Arap felsefesinin ya da İslam felsefesinin etkisini de belirtmek gerekir İslam felsefesi batı düşüncesinde bu tür gelişmeler olurken, antik çağ felsefesi ile irtibatlı olmuş, kaynakları çevirmiş, İslam'a özgü iç tartışmalarda bu kavramsal ve yöntemsel araçları kullanmıştır 1200'lü yıllardan itibaren bu alandaki kaynaklar batı'ya yönelim gösterir ki felsefe tarihçilerinin çoğu, batıdaki din-felsefe ayrımlaşmasının hızlanmasında bu etkinin belirgin bir yeri olduğunu söylerler İslam filozofları da benzer şekilde inancı antik çağ felsefesinden alınan kavramlarla temellendirmeye, akıl ve mantık yoluyla açıklık sağlamaya yönelirler

Bu yönelimle kutsal metinleri yorumlama, tefsir ve mantık ya da dil analizlerinin ortaya konulduğu görülür Bu yaklaşım orta çağ felsefesinin genel karakteristiğidir bir anlamda Yorumsamacılığın kökleri ortaçağ felsefesine uzanır Diğer ortaçağ filozofları gibi onlarda tanrıdan hareket ederek, varlığa ve var oluşa, insan varlığına ve düşüncesine açıklık getirmeye çalışırlar Bunlarla birlikte antik çağ düşüncesinin taşınması ve geliştirilmesi bakımından Farabi, İbn-i Rüşt, İbn-i Sina, İbn-i Arabi gibi filozofların Batı felsefesi üzerinde etkisi birçok bakımdan belirleyici olmuştur

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Gnostikler Kimdir?
Augustinus Kimdir?
Anselmus Kimdir?
Albertus Magnus Kimdir?
Aquinalu Kimdir?
Ockhamlı William (Xenon) Kimdir?


Alıntı Yaparak Cevapla

Rönesans Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Rönesans Felsefesi Tarihi



Rönesans Felsefesi Tarihi

Rönesans Felsefesi Nedir?

Rönesans felsefesi, 14 yüzyılın sonlarından başlayıp 16 yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde, özellikle de 15 yüzyılda ortaya çıkan çok yönlü felsefi gelişmeleri adlandırır

Rönesans felsefesi, genel olarak felsefe tarihinde bir geçiş dönemi felsefesi olarak kabul edilir Bu çağda bilimde ve düşünce alanında yeni gelişmeler meydana gelmeye başlamış, ortaya çıkan yeni perspektifler ve bilgiler Rönesans felsefesini, orta çağ düşüncesiyle yeni çağ düşüncesi arasında köprü rolünü oynamaya yöneltmiştir

Rönesans Felsefesine Genel Bir Bakış

Rönesans anlam olarak yeniden doğuş anlamına gelmektedir Avrupa'da gerçekleşmiş olan bir olaydır, ancak özellikle Batı Roma'nın sürdürücüsü olan Latin bölümünün, bu gelişmeleri sağladığı söylenebilir, yoksa Doğu Roma'nın Rönesans'ın gelişiminde doğrudan bir etkisi ya da rolü olmamıştır Batı kültürü ve Batı felsefesi bu dönemde bir anlamda yeniden doğmuştur

İlk çağda ve orta çağdaki düşüncelerin bir tekrar incelenmesi ya da tekrar değerlendirilmesi değil, çok daha kapsamlı bir anlamda o zamana kadar tartışılagelen konuların tamamen yeni bir biçimde ortaya konulmaları, önceki çağlardan çok farklı bir insan tipinin ortaya çıkması ve düşünceler geliştirmesi söz konusudur Rönesans felsefesi aynı zamanda bir geçiş dönemi felsefesi olduğu için önceki çağlar ile daha sonra iyice belirginleşecek olan yeniçağ düşüncesi arasında bir köprü işlevi de görmüştür; böylece önceki tartışmalar yeni formlar ve içeriklerle yeni gelişmelere aktarılmıştır Rönesans coşkulu, parçalı ve yaratıcı yeniliklerle dolu bir dönemdir

Tarihsel olarak Rönesans'ın başlangıcını kesin bir şekilde belirlemek güçtür; bu noktada bir çok saptamalar vardır Genel olarak bunun için 1517'deki reformasyonun başlamasına işaret edilmektedir Rönesans'a etki eden gelişmelerin 14 yüzyılın sonlarından itibaren görmek mümkündür Bu dönem kilisenin gücünü hem ekonomik hem de düşünsel anlamda kaybetmeye başladığı bir dönemdir Ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler belirli bir şekilde felsefi gelişmeleri etkilemiş ve bu dönemde yeni sıçramalar göstermiştir

Dinsel otoritenin zayıflamasına paralel olarak Rönesans'ta felsefe, kendini bağımsızlaştırmaya başlamıştır; bunu da deneyi ve aklı öne çıkararak yapmaya çalışmıştır Böylece ortaçağdaki kapalı düşünce biçimi açılmaya ve parçalı bir görünümle çoğullaşmaya başlamıştır Felsefe din adamlarının etkisinden çıkıp farklı konumlara sahip yazarlar ve düşünürlerin ilgi alanında yer almaya başlamıştır Kurulan üniversiteler bu bakımdan önemli bir rol oynamıştır Rönesans felsefesi buna bağlı olarak farklı düşüncelerin, felsefe sorularını farklı yollardan değerlendiren felsefe eğilimlerinin var olmasını sağlamıştır Bu yönelimlerin ortak bir paydası varsa, o da skolastik felsefeye karşı koymak olarak belirtilebilinir

Skolastik felsefe inanç ile bilgi ya da din ile felsefe arasındaki ilişkinin belirlenmesi konularında açık olmayan bir yol izlemiş, ve bunları birbirlerine indirgemeye yönelmiştir Ortaçağın sonlarına doğru bu yaklaşım iyice çözülmeye başlamış ve din-felsefe ilişkisi birbirinden uzaklaşmaya yönelmiştir Felsefe giderek bağımsızlaşacak ve Rönesans'ta kendi başına bir güç kazanacaktır Özellikle bu kopuşta nominalizmin etkisini belirtmek gerekir Doğrunun çift nitelikliliği, bilgi bakımından doğru olmayan bir şeyin inanç bakımından doğru olabileceği düşüncesi bu dönemde temellendirilmiştir Böylece inanç ile bilginin sınırları kesin olarak birbirinden ayrıştırılmış olunmaktadır Skolastiğin son dönemleri bu anlamda Rönesans felsefesinin oluşmasının ipuçlarını verir

Bu özerkleşme süreçlerinin bir parçası olarak birey öne çıkmış, felsefe de insan düşüncesinde sorun olan her şeyin irdelendiği bir disiplin olarak yeniden ele alınmaya başlanmıştır Parçalı, renkli, monolitik olmayan Rönesans düşüncesi böylece ortaya çıkmıştır

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Desiderius Erasmus Kimdir?
Nicolas Copernicus Kimdir?
Thomas More Kimdir?
Francis Bacon Kimdir?
Machiavell (Makyavel) Kimdir?
Jean Bodin Kimdir?

Alıntı Yaparak Cevapla

17. Yüzyıl Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

17. Yüzyıl Felsefesi Tarihi



17 Yüzyıl Felsefesi Tarihi

17 Yüzyıl Felsefesi Nedir?

17 yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, yeni çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir

Rönesans'ın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17 yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17 yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır

17 Yüzyıl Felsefesinin Temel Özellikleri

Rönesans'taki düşünce parçalılığı ve çeşitliliği bu dönemde belirli felsefe eğilimlerinde ve dünya görüşlerinde derli toplu ve bir örnek halde sistematikleştirilmeye yöneltilir Descartes, Hobbes, Leibniz, Spinoza 17 yüzyıl felsefesinin en önemli isimleridir Macit Gökberk, birlik ve kapalılığı dolayısıyla 17 yüzyıl felsefesinin antik çağ ya da Rönesans felsefesine değil, orta çağ felsefesine benzediğini söyler Bu birlik ve kapalılık durumu sağlayan ise ortaçağdan tamamen farklı bir ilke, rasyonalizmdir[1]

17 yüzyılda rasyonalizmin kaynağında matematik ve fizik bulunmaktadır Bu dönem belirleyici olmuş düşünürlerde matematik ve geometriye açık bir ilgi vardır Kaydedilen gelişmelerle, doğanın da bir matematik formüllerle ya da kavramlarla anlaşılabileceği düşüncesine varılmıştır; doğa ile akıl, madde ile zihin arasında bir uygunluk fikrinden hareketle ünlü rasyonalizm düşüncesine ulaşılmıştır

Genel bir eğilim olarak 17 felsefesinde rasyonalizm kartezyen felsefe olarak adlandırılan eğilimi doğuracak, bu yönelim aydınlanma felsefesini derinden etkileyecektir Düalist ya da monist rasyonalizm modelleri söz konusudur bu yüzyılda; ancak felsefe tarihinin ana yöneliminde düalist argümanların belirli bir süre egemenliği söz konusudur denilebilir Descartes'in ortaya attığı tartışmalar günümüze kadar sürüp gelmiştir, özellikle onun düalizmi şiddetli eleştiriler almıştır

Doğabilimlerinde kaydedilen gelişmeler de bu dönem felsefesinin gelişiminde belirleyici bir etki etmiştir Bunlardan özellikle Kopernikus Devrimi olarak adlandırılan gelişme, Giordano Bruno'nun evren tasarımı ve Galileo'nun ortaya koyduğu mekanikteki gelişmeleri anmak gerekir Kopernikus tüm bir dünya görüşünü değiştirecek olan bir sistem geliştirmiştir En temel sonucu, gerçeklik karşısında gören gözün yanılabilirliğini açık bir şekilde ortaya koyması olmuştur Güneş, Ay ve yıldızların Dünya'nın etrafında döndükleri yanılsamasını düzeltmiştir Böylece gerçek dünyayı değil algıladığımız dünyayı bildiğimize dair derin bir çıkarsamayı belirginleştirmiştir

Bunun dışında genel bir eğilim olan ama özellikle Hıristiyan öğretide sistematik olarak bulunan evren modelini de geçersizleştirmiştir İnsanmerkezcilik özellikle sorunlu bir hale gelmiştir Böylece hem evrenin hem de doğanın hareketleri bir bütün niteliği kazanır Galileo'nun kurduğu mekanik sistem ise dönemin bilimsel gelişmelerinin bir başka evresidir Süredurum yasası olarak adlandırılan yasa, bir hareketin karşı bir kuvvet olmadığı sürece itildiği doğrultuda düz bir şekilde gideceği önermesini ileri sürüyordu Daha sonra buna Newton'un "genel çekim yasası" eklenecek ve doğanın yasalarının genel geçerliliği üzerinden evrenin ve doğanın birliği düşüncesi kesinleştirilecektir

Bu gelişmelerin öğretileri değiştirmesi ve belirgin bir şekilde bilgi teorilerinde değişikliklere götürmesi kaçınılmaz olmuştur 17 yüzyıl felsefelerinde bu gelişmelerin etkilerini ve yeni epistemolojik katkıları görmek mümkündür Daha sonra da bu etki devam edecek, aydınlanma düşüncesinde ve modern felsefelerde belirleyici bir rol oynayacaktır Matematiksel bilimlerin ve doğa bilimlerinin bu kesin gelişmeleri, 17 yüzyıl filozoflarına doğanın matematiksel olarak kanıtlanabilir olduğu düşüncesini vermenin yanı sıra rasyonalizmi de vermiştir 17 yüzyıl felsefesini genel olarak bıçakla keser gibi kesintilerle tarihsel dönemlere ayırmak, öteki dönemlere yapılamadığı gibi kolay değildir Bir bakıma Francis Bacon'ı ve John Locke'ı da bu döneme ait görenler vardır Yine de 17 yüzyıl felsefesini belirlemiş ve daha sonraki felsefi gelişmelere doğrudan yön vermiş belli başlı (daha az etkili ve tanınmış ve fakat düşüncenin gelişiminde önemli olan başka pek çok düşünürler de olmakla birlikte) filozofları şu şekilde kısaca belirtmek ve değerlendirmek mümkündür

[1] Felsefe Tarihi; Macit Gökberk; Remzi Kitabevi; sayfa 250

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:

Rene Descartes Kimdir?
Blaise Pascal Kimdir?
Pierre Bayle Kimdir?
Thomas Hobbes Kimdir?
Nicola Malebranche Kimdir?
Gottfried Leibniz Kimdir?
Baruch Spinoza Kimdir?
Galileo Galilei Kimdir?
Isaac Newton Kimdir?

Alıntı Yaparak Cevapla

18. Yüzyıl (Aydınlanma) Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

18. Yüzyıl (Aydınlanma) Felsefesi Tarihi



18 Yüzyıl (Aydınlanma) Felsefesi Tarihi

18 Yüzyıl (Aydınlanma) Felsefesi Nedir?

18 yüzyıl felsefesi; Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan, aydınlanma felsefesinin 18 yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdeki düşünsel hareketlere verilen genel addır

Aydınlanma felsefesi ya da 18 yüzyıl felsefesi; genel olarak insanın kendi yaşamını düzenlenmesini yeniden gündeme almış, hem düşüncenin, hem toplumsal yaşamın köklü değişimlere uğrayacağı bir sürecin fikirsel/felsefi başlatıcısı olmuştur Bu yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız devrimi (1789), ve ardında gerçekleşen modernleşme süreçleri, düşünsel anlamda etkilerini ve kaynaklarını aydınlanma felsefesinde bulmaktadır

Bu dönemde; din ya da Tanrı merkezli toplumsal yapının ve düzenlemelerin yerini bu süreçte akıl merkezli toplumsal düzenlemeler arayışı alır Geniş ve genel anlamıyla aydınlanma, orta çağda hüküm süren dünya görüşüne karşı yeni bir dünya görüşünün ortaya çıkması ve temellendirilmesi olarak belirtilir Bu yüzyıl yeni bir ideal ile tarih sahnesinde yer alır; bu ideale göre, aklın aydınlattığı kesin doğrulara ve bilginin ilerlemesine dayanan entelektüel bir kültür egemen olmalıdır ve bu kültür sonsuz bir şekilde ilerlemelidir Böylece ilerleme ideali, insanın geleneğin köleliğinden kurtularak sürekli mutluluk ve özgürlük yolunda gelişeceği düşüncesine dayandırılır

Aydınlanma felsefesinin kaynağı Rönesans felsefesi ve özellikle de 17 yüzyıl felsefesinin ortaya koyduğu ilkelerdir Rönesans'tan itibaren düşüncenin tarihsel otoritelerden kurtulması, bilgi ve yaşam hakkında akla ve deneyime dayanmaya başlaması söz konusudur 17 yüzyıl da bu gelişmeler sistemleştirilip temel ilkelere dönüştürülmeye başlanmış, rasyonalizmin belirginleştiği bu yüzyılda aydınlanma felsefesinin düşünsel temelleri bir anlamda hazırlanmıştır Sekülerleşme aydınlanma felsefesinin ve genel anlamda aydınlanmacılığın her tür girişiminde temel olmuş olan bir yönelimdir

18 yüzyıl felsefesinde bir yanda rasyonalizmin öte yandan empirizmin güçlenmesi ve bunlardan meydana gelen teorik sorunların yeni bir takım sentezlerle aşılmaya çalışılması söz konusu olacaktır Aydınlanma çağı, aklın ışığında felsefenin de yepyeni bir etkileyicilikle ortaya çıkışına, yaygınlaşmasına, yeni sentezlerle sistematikleştirilmesine etki etmiştir Bu bakımdan bu yüzyıla "felsefe yüzyılı" denmesi de söz konusudur[1]

[1] Felsefe Tarihi; Macit Gökberk; Remzi Kitabevi; 2 Basım; sayfa; 328

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Pierre Simon Laplace Kimdir?
Rene Descartes Kimdir?
Jean Jacques Rousseau Kimdir?
Thomas Hobbes Kimdir?
Nicolas Copernicus Kimdir?
Francis Bacon Kimdir?
David Hume Kimdir?
Immanuel Kant Kimdir?
John Locke Kimdir?
George Berkeley Kimdir?
Denis Diderot Kimdir?
Gottfried Leibniz Kimdir?
Francois Marie Voltaire Kimdir?
Charles Montesquieu Kimdir?
Baruch Spinoza Kimdir?
Galileo Galilei Kimdir?
Isaac Newton Kimdir?


Alıntı Yaparak Cevapla

19. Yüzyıl Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

19. Yüzyıl Felsefesi Tarihi



19 Yüzyıl Felsefesi Tarihi

19 Yüzyıl Felsefesi Nedir?

19 yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir

19 yüzyılın genel olarak bir tarih yüzyılı olduğu belirtilir, bunun anlamı hem tarih bilincinin gelişmesi hem de düşüncenin ve felsefenin tarih ile birlikte ele alınıp değerlendirilmesi eğiliminin kuramsal bir nitelik kazanmaya başlamasıdır Böylece felsefenin içinde siyasal teoriler ve sosyoloji gibi bir disiplin çıkmıştır 19 yüzyılın genel hatlarıyla Almanya'da idealist felsefenin, Fransa'da sosyalist düşüncenin, İngiltere'de iktisat teorisinin gelişip güçlendiği zamanlar olarak belirtilmesi yanlış olmaz Felsefede romantik düşünce, idealizm, materyalizm, realizm, rasyonalizm, tarihselcilik, pozitivizm bu yüzyılda kendini gösterir

19 yüzyıl tarihsel bakımdan siyasal ideolojilerin öne çıktığı bir dönem olarak ortaya çıkmıştır Sosyalist düşünce ve onun felsefi kökleri bu dönemde belirginlik kazanmış, öte yandan Liberalizm ve onun felsefi kökleri belirginleşmiştir 18 yüzyıl aydınlanmacılığının felsefi konumlanışı devam ettirilmekle birlikte, aydınlanmacı felsefi kavramlara belirli bir ölçüde kuşkuyla bakan bir yönelim olarak şekillendiği söylenebilir Fransız Devrimi'nin sonrasında ortaya çıkan hayal kırıklıklarının etkisi 19 yüzyıl felsefelerinde görülür

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Akımları:
Romantizm Nedir?
İdealizm Nedir?
Pozitivizm Nedir?
Materyalizm Nedir?
Yeni-Kantçılık Nedir?
Pragmatizm Nedir?


Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Herder Kimdir?
Jeremy Bentham Kimdir?
Johnn Gottlieb Fichte Kimdir?
Friedrich Schiller Kimdir?
Jean Jacques Rousseau Kimdir?
Bernhard Bolzano Kimdir?
Friedrich Hegel Kimdir?
Ludwig Andreas Feuerbach Kimdir?
Mihail Bakunin Kimdir?
Karl Marx Kimdir?
Friedrich Engels Kimdir?
Wilhelm von Humboldt Kimdir?
Arthur Schopenhauer Kimdir?
Herbert Spencer Kimdir?
Pierre Joseph Proudhon Kimdir?
Saint Simon Kimdir?
Alexander Herzen Kimdir?
John Stuart Mill Kimdir?
Auguste Comte Kimdir?
Friedrich Ernst Daniel Schleiermacher Kimdir?
John Stuart Mill Kimdir?
Friedrich Nietzsche Kimdir?
Wilhelm Dilthey Kimdir?
Henry Bergson Kimdir?
William James Kimdir?
Emile Durkheim Kimdir?
Friedrich Schelling Kimdir?
Kierkegaard Kimdir?
Peter Alekseyeviç Kropotkin Kimdir?
Charles Darwin Kimdir?

Alıntı Yaparak Cevapla

20. Yüzyıl Felsefesi Tarihi

Eski 04-24-2009   #7
Şengül Şirin
Varsayılan

20. Yüzyıl Felsefesi Tarihi



20 Yüzyıl Felsefesi Tarihi

20 Yüzyıl Felsefesi Nedir?

20 yüzyıl felsefesi, 19 yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olması gibi 20 yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20 yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur

Batı felsefe tarihinin 20 yüzyılını, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan derlemek neredeyse olanaksız görünüyor Geçtiğimiz yüzyılı genel hatlarıyla sunmak amacını taşıyan bir derlemenin hangi alt başlıkları içermesi gerektiği de yine bir sorun Geçen yüzyılların aksine, alabildiğine dallanıp budaklanmış, alt uzmanlık alanlarında gelişen, dizgesel çevrelerin yanı sıra, onlarla karşıtlık içinde, bireysellik yanı ağır basan içkin düşünme yöntem ve içeriğine sahip bir çoklukla karşı karşıyayız

Özellikle 20 yüzyılın ikinci döneminde, izlerine geçmişte de rastlanan, ancak çok daha eleştirel ve yıkıcı olan, doğrudan felsefenin kendisine yönelen yaklaşımlar da söz konusudur

Ayrıca, günümüzde halen yaşamını sürdüren, felsefe tarihinin sayfalarında yer almayı hak eden ve edecek düşünürlerin değerlendirmesini yapmak haddini ve yetkinliğini kendimizde bulmadığımız için, burada yer almayan ya da yer almayı henüz hak etmeyen isimler konusundaki uyarılarınıza açık olduğumuzu belirtmeliyiz

Düşüncenin yaşam gerçekliğinin içinde ve olup bitenler ile ilintili olduğunu göz ardı etmemeliyiz Bu ilişki, farklı düşünme yordamları ve varoluş katmanlarında kurulur Düşünme bir aşkınlık alanında devineceği gibi, nesnellik iddiası taşıyarak özneler arası kurguları da temellendirmeye çalışır Diğer yandan, düşünce yaşadığı dönemi çözümlemeye, anlamaya, yorumlamaya, temellendirmeye, hayatı dönüştürmeye, ya da kaçış seçenekleri ortaya koyma çabasına girişir Bu yönüyle çağdaş felsefeleri anlamlandırmanın, onları tarihsel bağlamlarının (ve düşünürlerin yaşamöykülerinde) içinde değerlendirmekle olanaklı olabileceğinden hareketle, yirminci yüzyılın genel bir görünümüne bakarak ilerlemeyi düşündük

20 yüzyılda, batı merkezli insanlığın çılgın koşusu, özellikle bilim ve teknoloji alanında doruğuna ulaştı Çıkış döneminde felsefenin yönlendirdiği bilimler, çağımızın ortamında felsefenin varoluşsal temellerini sarsar hale geldiler

19 yüzyılın sonunun bunalımlı havası, 20 yüzyılın başında anamalcı tüketim ekonomisinin etkisiyle göreli iyimserlik ortamına dönüştü Ancak dönemin rekabet koşulları ve yayılmacı politikalar, sonu savaşla biten uzlaşmazlıklara neden oldu Dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük iki savaş, ardından gelen silahsız savaş dönemi, yüzyılın tüm vaatlerini sildi süpürdü Büyük acılara yol açan kitlesel savaşlar, yerini ironik bir şekilde kitle imha silahlarının ürettiği dehşet dengesinin barışına terk etti Ama irili ufaklı yerel ve bölgesel savaşlar hiç bitmedi Yüzyılın son çeyreğinde başlayan yumuşama, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sonuçlanan bir dizi yeni siyasal sorun yarattı Etnik temelli çatışmalar, sınırların yeniden çizilmesi aşamasında büyük acıların çekilmesine neden oldu

İletişim, ulaşım, tıp, uzay teknolojisi ve fizik alanındaki gelişmeler, insan yaşamını kolaylaştıran yanlarıyla olumlu etki yaparken, kitlesel üretimin yol açtığı çevre sorunları yüzyılın sonunda görünür hale geldi Isınma, çevre kirliliği, açlık, çevre kirliliğine yol açan büyük kazalar, sınırları aşan boyutlarda yeni sorunlara yol açtı

Yüzyıl “yeni dünya düzeni” söylemleri ile sona erdi

Yaşamın anlamlandırılmasının, betimlenmesinin başka bir boyutu olan sanat alanındaki gelişim ve değişmeler, çok genel hatlarıyla vermeye çalıştığımız genel görünüm dikkate alarak değerlendirilebilir Sanat düşünce ilişkisi de yine aynı çerçevede ele alınmalıdır

“Kendinden öncekilerin yinelemesi olmak istemeyen, değişen dünyanın sanatını yaratmak isteyen, yazarlar, ressamlar, müzikçiler, mimarlar geleneğin zincirini kırarak, çağının tanıklıkları içinde öncü sanat anlayışı ile harekete geçtiler” Yapıtlara, dönemlerinin iyimserlik ve karamsarlıkları yansıdı Birbirini izleyen öncü dalgalarda, biçim, içeriğin en önemli bileşenlerinden biri oldu

Ayrıca Lütfen Bakınız:
20 Yüzyıl Felsefesinin Genel Özellikleri


Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Akımları:
Analitik Felsefe Nedir?
Dil Felsefesi Nedir?
Varoluşçuluk Nedir?
Mantıksal Pozitivizm (Olguculuk) Nedir?
Nihilizm (Hiççilik) Nedir?
Fenomenoloji (Görüngübilim) Nedir?
Yapısalcılık Nedir?
Eleştirel Teori Nedir?


Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları:
Henry Bergson Kimdir?
Gottlob Frege Kimdir?
Edmund Husserl Kimdir?
Bertrand Russell Kimdir?
George Edward Moore Kimdir?
Ernst Cassirer Kimdir?
Albert Schweitzer Kimdir?
Oswald Spengler Kimdir?
Ludwig von Mises Kimdir?
Moritz Schlick Kimdir?
Jose Ortega y Gasset Kimdir?
Gaston Bachelard Kimdir?
Ernst Bloch Kimdir?
Alain Badiou Kimdir?

Alıntı Yaparak Cevapla

Helenistik (Helenizm) Felsefe Tarihi

Eski 04-24-2009   #8
Şengül Şirin
Varsayılan

Helenistik (Helenizm) Felsefe Tarihi



Helenistik (Helenizm) Felsefe Tarihi

Helenistik (Helenizm) Felsefe Nedir?

Kent devletinin sona erdiği MÖ 323 yılıyla Hellenistik çağın son büyük imparatorluğunun Roma’nın bir parçası olduğu MÖ 30 yılı arasındaki dönemin felsefesine verilen ad

Bu dönemde yer alan dört büyük felsefe okulu sırasıyla, Akademi, Peripatetik okul, Epikürosçu ve Stoacı okuldur Bu dört okuldan, hazcı ahlâkı ve Tanrı’nın evrene müdahalesini reddeden varlık görüşüyle Epiküros felsefesi, daha ağır basan ve döneme çok büyük ölçüde damgasını vuran felsefe olmuştur Amaçlı bir evren anlayışıyla en yüksek insani iyi olarak, aklın doğru ve yerinde faaliyetine duyulan inanç ise, en güçlü ifadesini Stoacılarda bulmuştur Stoacıların görüşlerinde somutlaşan bu amaçlı evren görüşü, son çözümlemede Sokrates’ten miras alınan bir görüş olarak Epiküros’un varlık görüşüyle karşıtlık içindedir

Bu dönemde ortaya çıkan başka bir felsefe okulu da, dogmatik oldukları gerekçesiyle tüm felsefelere ve özellikle de Stoacı felsefeye gösterilen tepkiyle seçkinleşen, kuşkuculuk olmuştur Nihayet dönemin sonlarına doğru, Poseidoinos Panaetios ve Antiokhos, Stoa felsefesini Platon ve Aristotelesçi öğretilerle birleştirmeye çalışmıştır

GENEL ÖZELLİKLERİ

Hellenistik felsefenin en önemli özelliği, bu felsefenin konularını mantık fizik ve etik şeklinde düzenlemesidir Mantık, Aristoteles’ten miras alınan bir tavırla, bilgi teorisini de kapsayacak şekilde, doğru bilgiye ulaşmanın yöntemi ve felsefenin vazgeçilmez aracı olarak görülmüştür Nitekim, bu anlayışın bir sonucu olarak, özellikle Stoacılar mantık alanına çok önemli katkılar yapmışlardır Aynı şekilde, fizik de arka planda kalıp, yalnızca etik için bir temel ve hazırlık olma fonksiyonunu yerine getirmiştir Bundan dolayı, bu dönemde filozoflar, fizik ya da varlık alanında yeni teoriler geliştirmek yerine, Sokrates öncesi doğa filozoflarının görüşlerini aynen benimsemişlerdir Bu bağlamda, Stoalıların Herakleitos’un fiziğini Epiküros’un ise Demokritosun atomcu görüşünü pek büyük bir değişiklik yapmadan benimsediğini söylemekte yarar vardır

Hellenistik felsefede ön plana çıkan çalışma alanı ya da disiplin, etik olmuştur Bunun nedeni, bireyin amacına ulaştığı, iyi bir yaşam sürdüğü, kendisini her bakımdan evinde gibi hissettiği kent devletinin yıkılması, kent devletinin yerini alan imparatorlukla birlikte, bilinen dünyanın sınırlarının genişlemesi ve bireylerin kaçınılmaz bir biçimde dünyaya topluma ve kendilerine yabancılaşması, yalnız ve başıboş kalmasıdır

Böylesi bir toplum düzeninde, felsefeden beklenebilecek tek şey, ilgisini birey üzerinde yoğunlaştırması, bireyin felsefeden beklediği yol göstericilik görevini yerine getirmesidir Bu dönemde, felsefenin herkesçe kabul görmüş amacı, insanı mutlu bir yaşama ulaştırmak, bireye güven ve bilgelik kazandırarak, onun yaşadığı yabancılaşma ve yolunu kaybetmişlik duygusunu aşmasını sağlamaktır İşte bundan dolayı, Hellenistik dönemin en büyük ve en önemli iki sistemi olan Epikürosçulukla Stoacılık kişisel bir ahlâk üzerinde yoğunlaşmışlar, siyasi ya da toplumsal düzenle ilgili problemlere pek az önem vermişlerdir Bir tinsel bağımsızlık ve kendi kendine yetme idealini ön plana çıkartan iki akımın da ahlâkı, fiziklerinin katkısız materyalizmini yansıtacak şekilde doğalcı ve ‘bu dünyacı’, yani içinde yaşadığımız dünyayla, bu dünyadaki yaşam ve değeri temele alan bir ahlâk anlayışıdır

Ek Bilgiler

Büyük İskender'in egemenliğiyle özgür ve bağımsız Yunan kent devletinin gücü gerçekten tarihe karışmıştı Onun ve siyasi güç için birbirleriyle dövüşen ardıllarının egemenlikleri sırasında Yunan kentlerinin ellerindeki özgürlük ancak sözde egemenlikti ya da en azından her şeyin üzerinde duran egemenin iyi niyetine bağımlıydı

İşte bu yeni siyasi durum, kaçınılmaz olarak, felsefede de bir etki yarattı Hem Platon hem de Aristoteles Yunan kentinin insanlarıydılar Ve onlar için birey; kentten ve kentin yaşamından ayrı düşünülemezdi Birey kentte amacına ulaşır ve yaşamını iyi sürdürürdü Ama özgür kent daha büyük bir kozmopolitan bütüne kaynaştığı zaman, yalnızca Stoacılıkta gördüğümüz gibi, dünya vatandaşlığı ideali ile kozmopolitanizmin değil, fakat bunun yanı sıra bireyciliğin de öne çıkması doğal olabilirdi Gerçekte bu iki öge, kozmopolitanlık ve bireycilik, sıkı sıkıya birbirlerine bağlıydılar Çünkü kent devletinin Platon ve Aristoteles'in düşündükleri gibi sıkı ve her şeyi kucaklayan yaşamı çöktüğü ve yurttaşlar daha büyük bir bütüne kaynaştıkları zaman, birey kaçınılmaz olarak başı boş kaldı, kent-devletindeki bağlarından koptu Böylece kozmopolitan bir toplumda felsefeden beklenebilecek tek şey ilgisini bireyde yoğunlaştırması onun yaşamda kılavuzluk istemine karşılaştırmaya çalışması olacaktı Çünkü bu yaşam artık göreli olarak küçük bir kent ailesinde değil ama büyük bir toplumda yaşanıyor, ve buna göre felsefe başat olarak törel ve kılgısal eğilimler sergiliyordu -Stoacılık ve Epikürcülükte olduğu gibi Metafiziksel ve ruhsal kurgu düşme eğilimine girdi, kendileri uğruna değil ama ancak törebilim için bir temel ve hazırlık sağlamaları işleminde birer ilgi nesnesi oldular Törel alan üzerinde bu yoğunlaşma yeni okulların metafiziksel kavramlarını kendi başlarına yeni kurgular üretmeye girişmeksizin niçin başka düşünürlerden ödünç almış olduklarını anlamayı kolaylaştırır Gerçekten de bu bakımdan geriye ön-Sokratiklere döndüler- Stoacılık Herakleitos'un fiziğine ve Epikürcülük ve Demokritos'un atomculuğuna başvuruyordu Bundan da ötesi, Aristoteles-sonrası Okullar en azından belli bir düzeyde giderek törel düşünce ve eğilimleri ve eğilimleri için bile Ön-Sokratiklere döndüler, Stoacılar Kynik törebilimden ve Epikürcüler Kraniklerden ödünç aldılar

Bu törel ve kılgısal ilgi, Roma döneminde Aristoteles-sonrası okulların gelişiminde özellikle belirgindir Çünkü Romalılar ve Yunanlılar gibi kurgul ve metafiziksel yanları güçlü düşünürler değil, tersine karşılıklı olarak kılgıya yönelik insanlardı Eski Romalılar karakter üzerinde diretiyorlardı -kurgu onlara biraz yabancı idi- ve Roma İmparatorluğunda, cumhuriyetin önceki idealleri ve gelenekleri söndüğü zaman, bireye çalkantılı bir toplumsal süreç içerisinde yaşamını doğru olarak yönlendirmesini ve belli bir tinsel ve ahlaksal bağımsızlık üzerine dayanan bir ilke ve eylem tutarlılığını sürdürmesini sağlayabilecek davranış kurallarını sağlama görevi sözcüğün tam anlamıyla felsefecilere düşüyordu

Nietzsche, Hellenistik ve diğer Yunan felsefesi hakkında şu yorumu yapar:

"Yunanlılar, gerçekten sağlam bir millet olarak, felsefe yapmakla, bütün başka milletlerden çok daha büyük ölçüde felsefeyi meşru kıldılar Ama vaktinde duramadılar, çünkü kuru ihtiyarlık çağlarında felsefeden, sadece hristiyan doğmatiğinin sofuca akıl oyunlarını ve pek kutsal kılı kırk yarmalarını anlamakla beraber, kendilerini felsefenin ateşli taraftarları olarak gösterdiler
"Vaktinde duramadıklarından ötürüdür ki, kendilerinden sonra gelen barbar aleme gördükleri hizmeti kendi elleriyle ufalttılar"

Aristoteles'ten sonra Hellenistik felsefe, iki doğrultuda gelişmiştir Bir yandan bir ahlak felsefesi, öbür yandan da pozitif bilimler üzerinde bilgince bir araştırma olmuştur Platon ve Aristoteles'in okulları da (Akademia ile Lykeion) bu gelişmeye ayak uydurmuştur

Döneme Damgasını Vuran Önemli Düşünce Adamları ve Okullar:
Akademia ve Lykeum Nedir?
Stoalılar, Stoa Okulu Nedir?
Epicuros (Epikür, Epiküros) Kimdir?
Akademia Nedir?
Philon Kimdir?
Plotinos Kimdir?
Septisizm Nedir, Septikler Kimdir?
Kuşkuculuk Nedir?


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.